2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygusal Yemek Yemek
YAZI #5786 © Yazan Uzm.Psk.Buse ÇAKMAK | Yayın Haziran 2019
Duygusal Yeme
Kendimizi, sıkıntılı zamanlarımızda, hayatın üstümüze geldiğini hissettiğimizde, önümüze engeller çıktığında bir anda bir şeyler atıştırırken bulabiliyoruz. Aslında her birimiz yediğimiz zaman sorunların geçmeyeceğinin farkındayız
Peki neden yiyoruz?
Bu yazıyı yazmamın sebebi esas olarak özellikle gece yemelerini durduramadığını söyleyen danışanlarım oldu. Özellikle yalnız kaldıklarında, destek göremediklerinde, engellendiklerinde, işin içinden çıkamadıklarında yemeğe saldırdıklarını, bunu yaparken de protein ağırlıklı ya da doyurucu gıdalar değil, şekerli, sağlıksız hazır, karbohidrat oranı yüksek gıdalar olduğunu bildirmeleriydi. Bunu istiyoruz çünkü aslında aç değiliz, bir an önce bize anlık haz sağlayacak bir şeyler arıyoruz.
Ne yazık ki çoğu kez danışanların bizlere gelme sebebi, sağlık konularındaki kaygılarından ötürü olmuyor; kilo almaları, estetiksel anlamda sıkıntı doğuruyor ve bu durumu durdurmak istemeleri, profesyonel bir destek almaları gerektiği yönünde bir motivasyon oluşturuyor. Öncelikli amacımızın sağlığımızı kaybetmememiz olduğunu kısaca hatırlatmak isterim.
Soruma geri dönüyorum: Neden yiyoruz, bu tek çaremiz mi?
İçimizdeki boşluk hissini azaltmak adına iyi niyetle yaptığımız davranışlarımızın bize geri dönüşü ağır olabilmektedir. Yemekle eksikliğini hissettiğimiz ihtiyaçlarımızın tatmini bize sağlıksız bir beden, verilmesi güç kilolar, düşük özgüven, sosyal geri çekilme, hayattan keyif alamama, fiziksel zorlanma, mutsuzluk gibi birçok sıkıntıyla katlanıp bize geri döner. Yani ihtiyaçlarımızı azaltmak yerine, daha çok artırır.
İnsan, biyo-psiko-sosyal bir varlık olarak tanımlanır. Vücudumuzda gerçekleşen değişimlerin kökenini bulmak yerine, gerçekleşen her bir değişimin tüm yönlerden bizi etkileyebileceğini unutmamak gerekir. Daha açmam gerekirse, hangi konuda olursa olsun, başımıza gelenleri tek bir nedene bağlamak bizi kısır döngüye sokacaktır. Biyolojik olarak gerçekleşen herhangi bir sorun, bizi psikolojik olarak ya da sosyal olarak da etkileyecektir. Tümünü aynı anda değerlendirmenin önemi anlaşıldığından bu yana, holistik yaklaşımların da, disiplinler arası bilimlerin de önemi artmıştır. Hatta artık yardım arayışında olan insanların da bütüncül yaklaşımlara ilgisi günbegün artmaktadır.
Birçoğumuz, belki şuan bu yazıyı okurken bile bilgisayar ya da televizyon karşısında bir şeyler atıştırıyoruz. Elimiz, ağzımız boş durdukça bir şeyler yapma gereği duyuyoruz. Buna engel olmak bazılarımız için çok kolayken bazılarımız, özellikle belirli yiyecekleri, abur cubur, tatlı, kızarmış yiyecekler, hamur işlerine ya da paketlenmiş hazır yiyeceklere kendisini karşı koymada daha güçsüz oluyorlar.
Esas itibariyle duygusal (emosyonel) yemek demek, yemek unsurunu, kendini daha iyi hissetmek için kullanmak demektir. Bir diğer tabirle, fiziksel açlığı bastırmak yerine, duygusal gereksinimlerini tatmin etmek için yemektir. Bazı kaynaklarda stresli yemek olarak da geçer. Duygusal yeme alışkanlığı olan biri olup olmadığınızı anlamak için kendinize;
-Tokken veya çok da aç değilken çok yediğim oluyor mu?
-Kendimi iyi hissetmek, rahatlatmak veya sakinleştirmek için fazla yediğim oluyor mu?
-Kendimi yemekle ödüllendiriyor muyum? (ki bu ödül çoğu kez sağlıklı besinler olmuyor)
-Stresli bir günde daha mı fazla yiyorum?
-Neredeyse çatlayıncaya kadar, tıka basa yediğim oluyor mu?
-Yemeği bir arkadaş olarak mı görüyorum, kendimi güvende mi hissettiriyor?
-Etrafımda yemek varken kendime hâkim olamayıp kontrolden çıkmış gibi hissettiğim oluyor mu?
Sorularını yöneltmeniz gerekebilir.
Elbette yemeği ara sıra ödül olarak kullanmamızda bir sakınca yoktur. Hepimiz ara sıra canımızın çektiği şeyleri yemek isteriz. Ancak bu durum bizim ilk dürtümüz ve tek başa çıkma mekanizmamız olduğunda, bir kısır döngü içine girebilir ve asıl probleminizi asla çözemeyebilirsiniz. Örneğin gün içinde başımızdan tatsız bir olay geçtiğinde buzdolabına sarılıyorsak ve bulduğumuz abur cuburları yarınlar yokmuşçasına tüketiyorsak, anlık olarak mutlu hissedebiliriz. Ancak duygu hala oradadır ve sonrasında tükettiğiniz gereksiz kalorilerle kendinizi suçlu ve daha da kötü hissedebilirsiniz.
Diyetlerin çoğunlukla hüsranla sonuçlanmasının altında da bu sebep yatar. Sorun sadece açlığınızı bastırmak için yemiyor oluşunuzdur. Zaten istenmeyen duygularla baş etmeye çalışıyorsunuzdur. Bu istenmeyen duygular travmatik anılar olabileceği gibi günlük yaşam stresleri ve ufak tefek sıkıntılar arasında geniş bir yelpazeyi ifade edebilir.
Duygusal/emosyonel yemek yemek sanıldığı kadar psikolojik bir durum değildir. Stresin bedenimiz üzerinde birçok etkisi vardır ve stres devam edip kronikleştikçe, stresle birlikte vücudumuzdan salgılanan kortizol, bu açlığın yatıştırılması gerektiği yönünde bizi uyarır.
Duygusal açlık da en az fiziksel açlık kadar inandırıcı olabilir. Bu yüzden çoğu kez iki tür açlık birbirleri ile karışabilir. Açlık hissimizin, bu ikisinden hangisinin olduğunun farkında olmak, bizi yemeğe yönelten kısır döngüye girmemizi engeller. Bu açıdan duygusal açlığımızın farkında olup kendimizi frenleyebilmemiz çok önemlidir.
Öncelikle duygusal açlık aniden gelir. Acilen bir şeyler yemeniz gerektiğini hissedersiniz. Fiziksel açlık yavaş yavaş kendini hissettirir. Duygusal açlıkta daha çok şekerli, hazır paketli, abur cubur yiyip bir an önce tatmin olmak istersiniz ancak gerçekten fiziksel olarak açsanız, sebze gibi sağlıklı yiyecekler dâhil olmak üzere her şeye evet diyebilirsiniz. Duygusal olarak açsanız kendinizi birden bire buzdolabının kapağını açmış ve bir şeyler arıyorken ya da sağlıksız şeyler yerken bulabilirsiniz. Fiziksel aç olsaydınız, bu tür dürtülerle gitmek yerine ne yediğinizin daha çok farkında olurdunuz, eğer çok uzun zamandır aç değilseniz). Duygusal açlıkta kontrolünüzü kaybedip yemeğe saldırdıktan sonra genellikle oluşan duygu kendinize öfke, pişmanlık, huzursuzluk ve suçluluktur; çünkü asıl olarak ihtiyacınız karşılanmamış olmakla birlikte gereksiz şeyleri gereksiz yere yemiş bulunursunuz. Duygusal açlığın yeri mideniz değil, beyninizdir. Bu açlığı çok şey yeseniz de zihninizden atamazsınız. Yerken de tadından ve kokusundan alacağınız hazza odaklanırsınız. Duygusal açlıkta tıkanırcasına yiyebilir ve/veya tıkabasa doyabilirsiniz. Fiziksel açlık ise bu tür bir öfke, suçluluk, pişmanlık gibi kötü hissettiren duyguları barındırmaz. Çünkü sadece mideniz doyana kadar yer ve ihtiyacınızı karşılamış olmanın mutluluğunu yaşarsınız.
Kısacası, yerken ne yediğimizin ve neden yediğimizin farkında olursak bu bize kilo kontrolünü sağlamak ve daha sağlıklı yaşamamız için yardımcı olacaktır. Hangi durumların, insanların, çevrenin ve duyguların bizi yemeğe yönlendirdiğini bilmemiz ve bunun üzerine düşünmemiz gerekecektir.
Stres bizi yemeğe iten tek faktör değildir. Sanılanın aksine her zaman kötü duygular buna sebep olmaz. Hatta bir başarıya ulaştığınızda, önemli bir anı ya da durumu kutladığınızda, özellikle açık büfe ve ikramların çok olduğu tatillerde abartarak yiyebilirsiniz. Çocukluk çağından getirdiğimiz alışkanlıklarımız, sosyal çevremiz, evdeki yeme alışkanlıklarımız, kişilik yapımız da tetikleyiciler arasında yer almaktadır. Çocukken annemiz ya da babamız, okulda veya ilgilendiğimiz alanlarda küçük bir başarı kazandığımızda bile bize bir şeyler ikram eder, belki bir hamburgeri, pizza veya sevdiğiniz bir şeyleri ısmarladığı, üzgünken tatlı, pasta, çikolata verdikleri olmuştur. Sosyal çevremizde ya da ailemizde yemeği bir keyif aracı, hayatın tadı ve yeni deneyimler olarak gören, yemeyi çok seven birilerinin olması da sizi etkileyebilir ve cesaretlendirebilir. Çevrenizde bu tür insanların olması öğrenilmiş bir davranışa yol açabilir. Aynı zamanda bir de birlikte yaşıyor veya sık sık görüşüyorsanız sizi de durmadan yemeye teşvik edebilir. Bu yüzden etrafınızda bu tür insanların olup olmadığına ve sizi ne kadar yemek yemeye ittiğine dikkat edip farkında olmanız sizin için koruyucu olacaktır.
Ne yapmalıyız kısmında ise birçok basit ama etkili sayılabilecek yöntem vardır. Bu yöntemler herkes için aynı, bir hap niteliğinde değildir. Kendi önleme yollarınızı bulmanızı en başından tavsiye ederim. Genel konuşmam gerekirse, eğer yukarıdaki yazıdan kendinizde emosyonel yemenin olduğunu düşünüyorsanız alternatif olarak kendinizi uzak tutacak yeni yollar deneyebilirsiniz. Yalnız ve mutsuzsanız, sizi yemeye teşvik etmeyecek, sizi anlayacak ve kendinizi mutlu hissettirecek bir yakınınızı arayabilirsiniz, evcil hayvan sahiplenebilir ve bakımlarını üstlenebilirsiniz, sizi yormayacak, kafa dağıtacak bir hobinizle veya sürekli ertelediğiniz bir işinizi halledebilirsiniz, kendinize bakım yapabilirsiniz. Evde yalnız olduğunuzda, sevdiğiniz hareketli bir müziği açıp dans edebilirsiniz ya da hava güzelse çıkıp tempolu bir yürüyüş yapabilirsiniz. Sizi üzecek şeyleri değil, daha çok komedi tarzı film veya programları izleyebilirsiniz.
Tüm bunları yapıyor ama devam ettiremiyorsanız, duygularınızı nasıl yöneteceğiniz konusunda zorluk çekiyorsanız, bu durum profesyonel bir yardım almanız gerektiği anlamına gelebilir.
Uzman Klinik Psikolog Buse Çakmak
Kadıköy-Altıyol

Kaynak: How to Satisfy Emotional Hunger, Dr. Michele Neil-Sherwood | Lifestyle
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Buse ÇAKMAK Fotoğraf
Uzm.Psk.Buse ÇAKMAK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Buse ÇAKMAK'ın Makaleleri
► Duygusal Yemek Yeme Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Yemek Bağımlılığı Psk.Fazilet ARKAT
► Çocuklarda Yemek Seçme Psk.Seda BOYACIOĞLU
► Yemek Yemenin Psikolojisi Psk.Esra TAŞDEMİR SEYİTOĞLU
► Çocuğum Yemek Yemiyor Psk.Atiye KAYTAZOĞLU
► Çocuklar ve Yemek Yeme Psk.Büşra BÖREKÇİ
► Aşırı Yemek Yeme Nedir? Abdullah ÖZER
► Çocukta Yemek Yeme Sorunları Dr.Psk.Dnş.Ayfer SUMMERMATTER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Duygusal Yemek Yemek' başlığıyla benzeşen toplam 38 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:28
Top