Otizm
Otizm, Latince kendi anlamına gelen Auto kelimesinden türemiştir.Otizm Hastalığı, ilk olarak 1944 yılında Amerikalı bir doktor (Dr.Leo Kanner) tarafından tanımlanmıştır. O yıllarda, otizm; bir çocukluk şizofrenisi veya çocukluk psikozu olarak yorumlanıyordu. Yine aynı yıllarda Avusturya'da ,Dr.Leo Kanner'dan habersiz bir başka doktor da; benzer özellikler taşıyan çocukları tespit etmiştir. Bu doktorun adı .Hans Asperger'dir.
Otizm tanısı koymaya gidilen yolda, şüphesiz ilk adım anne babanın attığı adımdır. Anne babalar, çocuklarının aynı yaştaki diğer çocuklardan farklı davrandığını gözlemlediklerinde endişeye kapılırlar ve bu alanda araştırma yapmaya ve uzmanlara başvurmaya başlarlar. Otizm günümüzde gelişimsel, nörolojik kökenli, doğuştan veya kalıtımsal faktörler içeredn bir hastalık olarak kabul görmekle birlikte, otizme tam olarak neyin neden olduğu hala cevap bulamamış sorular arasındadır.
Çocuğuna otizm tanısı konmuş bir aile, yoğun suçluluk duyguları yaşayabilir. "Biz nerede hata yaptık" diyebilir. Ancak, otizm anne babaların hatasına bağlı değildir. Kalıtım yönü halen araştırlmaya devam edilmektedir. Ayrıca çevresel faktörlerin, otizmi tetikleyebileceği değerlendirilmektedir.
Otizm, bir kültürden, ırktan ve cinsiyetten bağımsız olarak; hemen her toplumda, ırkta ve ailede karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla aile özellikleri, ırk özellikleri veya ailenin ekonomik ve sosyal özelliklerinin otizm bakımından etkili olmadığı anlaşılmaktadır. bununla birlikte erkek çocuklarda görülme sıklığı kız çocuklara oranla daha fazladır.
Otizmli olan bireylerin beraberinde öğrenme güçlüğü çektiği tespit edilen bulgular arasındadır.
DSM-IV-TR (2000) Kılavuzunda, otizm kapsamında beş ayrı kategori yer almaktadır:
*Otizm
* Asperger Sendromu
* Atipik Otizm ( Başka türlü adlandırılamayan otizm)
* Çocukluk Dezentegratif Bozukluğu
* Rett Sendromu
Otizmin Belirtileri Nelerdir?
Eğer Çocuğunuz;
Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,
İşitmiyor gibi davranıyorsa,
Oyuncaklarıyla oynamayı bilmiyorsa,
İsteklerini parmağıyla işaret etmiyorsa,
Yaşıtlarının oyunlarına ilgi göstermiyorsa,
Bazı kelimeleri tekrar tekrar ve alakasız ortamlarda yineliyorsa
anlamsız cevaplar veriyorsa,
Konuşma bakımından yaşıtlarından çok geri kalmışsa,
Sürekli sallanmak, çırpınmak vb yineleyici, garip hareketleri varsa,
Bir eşyaya aşırı bağımlılık geliştiriyorsa,
Aşırı hareketli, hep kendi bildiği gibi davranıyor, ortam kurallarını hiçe sayıyorsa,
Gözleri bir noktaya takılıp kalıyorsa,
Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi yineleyen sıra dışı hareketleri varsa,
Günlük yaşam içerisinde ufak düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa
otizm açısından değerlendirilmesi uygundur.
Otizmin bugün itibariyle yüzde yüz tedavisini sağlayan herhangi bir metot ne yazık ki yoktur.Bazılarında bilişsel yönden çok ağır bir tablo olmasına karşın, her otizmli çocuğun birbirinden farklı derecelerde belirtiler gösterdiğini, ancak buna karşın otizmli çocukların hepsinin dil, öz-bakım, akademik, meslek ve serbest zaman denetimi konularında beceri kazanabilmeleri için desteğe ihtiyaç duyduklarını biliyoruz. Bu maksatla, otizmli çocuklara hizmet veren eğitimciler bahse konu alanlarda uygulamalı davranışsal eğitim planları düzenlerler.
Otizm tanısı koymaya gidilen yolda, şüphesiz ilk adım anne babanın attığı adımdır. Anne babalar, çocuklarının aynı yaştaki diğer çocuklardan farklı davrandığını gözlemlediklerinde endişeye kapılırlar ve bu alanda araştırma yapmaya ve uzmanlara başvurmaya başlarlar. Otizm günümüzde gelişimsel, nörolojik kökenli, doğuştan veya kalıtımsal faktörler içeredn bir hastalık olarak kabul görmekle birlikte, otizme tam olarak neyin neden olduğu hala cevap bulamamış sorular arasındadır.
Çocuğuna otizm tanısı konmuş bir aile, yoğun suçluluk duyguları yaşayabilir. "Biz nerede hata yaptık" diyebilir. Ancak, otizm anne babaların hatasına bağlı değildir. Kalıtım yönü halen araştırlmaya devam edilmektedir. Ayrıca çevresel faktörlerin, otizmi tetikleyebileceği değerlendirilmektedir.
Otizm, bir kültürden, ırktan ve cinsiyetten bağımsız olarak; hemen her toplumda, ırkta ve ailede karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla aile özellikleri, ırk özellikleri veya ailenin ekonomik ve sosyal özelliklerinin otizm bakımından etkili olmadığı anlaşılmaktadır. bununla birlikte erkek çocuklarda görülme sıklığı kız çocuklara oranla daha fazladır.
Otizmli olan bireylerin beraberinde öğrenme güçlüğü çektiği tespit edilen bulgular arasındadır.
DSM-IV-TR (2000) Kılavuzunda, otizm kapsamında beş ayrı kategori yer almaktadır:
*Otizm
* Asperger Sendromu
* Atipik Otizm ( Başka türlü adlandırılamayan otizm)
* Çocukluk Dezentegratif Bozukluğu
* Rett Sendromu
Otizmin Belirtileri Nelerdir?
Eğer Çocuğunuz;
Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,
İşitmiyor gibi davranıyorsa,
Oyuncaklarıyla oynamayı bilmiyorsa,
İsteklerini parmağıyla işaret etmiyorsa,
Yaşıtlarının oyunlarına ilgi göstermiyorsa,
Bazı kelimeleri tekrar tekrar ve alakasız ortamlarda yineliyorsa
anlamsız cevaplar veriyorsa,
Konuşma bakımından yaşıtlarından çok geri kalmışsa,
Sürekli sallanmak, çırpınmak vb yineleyici, garip hareketleri varsa,
Bir eşyaya aşırı bağımlılık geliştiriyorsa,
Aşırı hareketli, hep kendi bildiği gibi davranıyor, ortam kurallarını hiçe sayıyorsa,
Gözleri bir noktaya takılıp kalıyorsa,
Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi yineleyen sıra dışı hareketleri varsa,
Günlük yaşam içerisinde ufak düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa
otizm açısından değerlendirilmesi uygundur.
Otizmin bugün itibariyle yüzde yüz tedavisini sağlayan herhangi bir metot ne yazık ki yoktur.Bazılarında bilişsel yönden çok ağır bir tablo olmasına karşın, her otizmli çocuğun birbirinden farklı derecelerde belirtiler gösterdiğini, ancak buna karşın otizmli çocukların hepsinin dil, öz-bakım, akademik, meslek ve serbest zaman denetimi konularında beceri kazanabilmeleri için desteğe ihtiyaç duyduklarını biliyoruz. Bu maksatla, otizmli çocuklara hizmet veren eğitimciler bahse konu alanlarda uygulamalı davranışsal eğitim planları düzenlerler.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.