2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Batman Aslında Kimin Hikayesi: The Batman Filminin Jung’un Arketipleri Açısından İncelenmesi
YAZI #7349 © Yazan Psk.Dnş.Aysel KESKİN | Yayın Mart 2022 ÇOK OKUNUYOR
“Batman’in zayıflığı ne kriptonit, ne gümüş ne de başka bir şey, onun zayıflığı kendisi, insani doğası. Ve bu onu bu kadar çekici yapan şeyin ta kendisi. Batman elbette bazen kurtarıcı bir rol oynuyor. Ama o bir Mesih değil. O, biziz.” (Paul Asay, Gotham Sokaklarının Tanrısı: Sinemadaki Batman'in Bize Tanrı ve Kendimiz Hakkında Öğretebilecekleri)

Batman doğa üstü güçleri olmayan en gerçekçi süper kahraman olsa gerek. Birinci Dünya Savaşı sonrası büyük depresyonun yaşandığı 1939 yılında bir çizgi roman karakteri olarak doğan Batman’i bugüne kadar bir çok yönetmenin gözünden izledik. Çocukluk veya ilk gençlik yıllarını 90’lı yıllarda yaşayan bir çok kişi onu “Parliament Sinema Klübü Pazar Gecesi Sineması” ile tanıdı. Batman karakterinin bir kuşağın üzerinde etki etmesinin en önemli sebebi, onun gerçekdışı süper güçlere değil, gayet insani zayıflıklara, travma ve korkulara, yani bir “gölgeye” sahip olmasıydı.

Gölge daha önce bir çok yazımda da bahsettiğim gibi, Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung’un insan doğasının karanlık yönünü tanımlamak için kullandığı bir arketip. Psikoloji literatüründe arketip, algılamamızı örgütleyen, bilinç içeriklerini düzenleyen, değiştiren ve geliştiren yapılar olarak tanımlanır. Arketipler herkeste görülür ve Jung’a göre “tüm insanlığa has ortak davranış özelliklerini ve tipik deneyimleri başlatma, kontrol etme ve yönlendirme kapasitesine sahip doğal nöropsişik merkezler”dir. Gölge kişinin kendinde göremediği, bastırdığı ve bilinçli olarak yüzleşemediği her şeydir. Örneğin bir kişi gölgesindeki düşmanca duyguları inkar edip, herkesin kendisine düşmanlık beslediği yargısına varabilir. Korkuyu, reddedilmeyi, utancı, suçluluğu, yetersizliği ve değersizliği barındırdığı için gölgenin açığa çıkarılması oldukça zordur. Gölgenin varlığını kabullenmek sorumluluk getirir. Gölge, kendini tanıma yolunda olan herkesin karşılaşması gereken yönüdür. Kişinin kendini tanıma gibi bir gayesi olmasa bile bazı yaşam olayları gölgeye bakmaya zorlar. Jung’un kuramına göre kişinin kendini gerçekleştirebilmesi için gölgesiyle bütünleşmesi gerekir.

Eğer Jung yaşasaydı favori süper kahramanı Batman olur muydu bilemeyiz ama, Batman çizgi romanlarının Jung’a belli bir önem verdiği kesin. Bryan Talbot tarafından çizilen Batman: Legends of the Dark Knight çizgi roman dizisinin “Maske” adlı hikayesinde, akli dengesi yerinde olmayan suçlu bir terapist-doktor Batman’i kaçırır ve yarasa maskesine dikkat çekerek onunla Jung’un persona ve gölge arketipleri hakkında bir monolog gerçekleştirir:

“Persona kelimesinin aslında “Maske” anlamına geldiğini biliyor muydun? Jung'a göre persona, bir kişinin dış dünyaya uyum sağlamak için gösterdiği kişiliğidir. İşte senin masken Bruce, sen bunu sadece yüzünü saklamak için seçmedin. Eskiden savaşlarda düşmanı korkutmak için maske kullanıldığını hiç duymuş muydun? Bazı maskeler dini inançların veya kişisel inanç sistemlerinin sembolleridir, sıradan bir insanı doğaüstü bir varlığa dönüştürebilirler. Afrika'daki kişiler bazı insanların bu maskeleri kullanarak ruhlara, iblislere, hayvanlara dönüştüğünü gördüler. Avusturalya yerlilerinin “Bush Soul” maskeleri, kullanan kişiye temsil ettiği hayvan veya kuşun gücünü verirdi.

Maskeni taktığında farklı bir kişilik devreye giriyor değil mi Bruce? Peki neden yarasa? Çocukluğunla ilgili bir şey olduğuna bahse girerim. Ama bu o kadar basit değil. Çünkü yarasa karanlığı temsil eder. Büyücülük, kara büyü, vampirizm ile ilişkilidir. Hristiyan mitolojisinde, karanlığın prensinin enkarnasyonu olan “Şeytanın kuşu”dur. Şeytan genellikle yarasaların kanatlarıyla tasvir edilir. Nereye vardığımızı görüyor musun Bruce? İşte Batman senin karanlık yanın, olumsuz yanın.”


Doktorun söylediklerinden yarasanın bir çok inanışın temelinde yer alan şeytana denk geldiğini anlıyoruz. Şeytan genellikle kötülük, karanlığa karışma, yoldan çıkma gibi anlamlarla ilişkilendirilir. Şeytan bilinç dışının gölge tarafını, geceyi, içgüdüselliği, takıntı ve bağımlılığı, kutupluluğu, yıkımı, korkuyu, karamsarlığı ve ümitsizliği temsil ettiği gibi, yeniden doğuşu ve insanın karanlığıyla bütünleşerek iç çatışmalarını çözmesini de temsil eder. İşte bütün bu temsiller tam olarak Jung’un gölge arketipine denk gelir.

The Batman’deki Arketipler

Arketipler ancak bir hikaye içinde anlamlı olacağı için, filmdeki arketiplere geçmeden önce biraz filmin hikayesinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle The Batman’de sinemada görmeye alışık olduğumuzdan farklı bir Batman ile karşılaşıyoruz: Batman’liğinin henüz ikinci yılındaki Bruce Wayne oldukça yalnız, sevgisiz ve depresif bir durumda. Öyle ki ebeveynlerinin mirası olan şirketlerini tamamen boşlamış bir halde ve maskesini çıkardığında bile hala Batman. Bruce Wayne çözemeği çatışmaları ve depresyonu sebebiyle Batman’i adeta bir bağımlılık olarak kullanıyor. Sakalları uzamış halde, sesini değiştirme ihtiyacı bile duymadan etrafta dolaşarak oldukça riskli davranışlarda bulunuyor -bunu kendisini hiç gizlememesinden, kurşunların ve bombaların üzerine yürümesinden anlıyoruz. Ağır ağır, adeta yavaş çekimdeymiş gibi hareket etmesi -karanlıktan çıkarken yürüdüğü, maskesini çıkardığı sahneler- depresyona işaret ediyor. Depresyonda hareketlerin ve zaman algısının yavaşlaması bilinen bir gerçek. Ama diğer yandan dövüş sahnelerinde oldukça hızlı ve sert hareketler sergiliyor. Bunun sebebi öfke ve intikam duygularının insanı canlandırması.

The Batman’de 90’lı yılların seri katilli dedektiflik filmlerinin, yine o yıllarda popüler olan Nirvana’nın solisti Kurt Cobain’in (zaten yönetmen Matt Reeves bu Batman’i Kurt Cobain dinleyerek yazdığını söylüyor) ve The Crow filminin (ki bu da bir intikam hikayesidir) oldukça etkisi var. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altındaki karanlık Gotham şehrindeki Gothic izleri Bruce Wayne’in evindeki uzun ve sivri tasarımlı sandalyelerde, yüksek binalarda ve mezarlıktan geçiş sahnesinde görebiliyoruz. Bir çok sinema filminde olduğu gibi bu filmde de kahraman arketipi üzerinden ilerleyen bir kahramanın yolculuğu şeması var. Filmde kahraman arketipini Bruce Wayne, gölge arketipini Batman, akıl hocası arketipini Alfred, anima arketipini (bir erkeğin bilinç dışı kadın tarafı, zıt kutbu, sağ beyin) Catwoman, mağara arketipini (insan ruhunun keşfedilmemiş tarafları, anne rahmi, yaşamın kaynağı) Batcave sembolize ediyor. Tüm bunlar Jungian psikolojide kolektif bilinçdışının en bilinen arketipleri.

Akıl hocası Alfred’in “Gotham’ın Bruce Wayne’e ihtiyacı var” sözleriyle yaptığı kahramanın yolculuğu çağrısına kulak asmaması ve Alfred’e davranış şekli, gölgesinin hakimiyetinden çıkamamış bir Batman’e işaret ediyor. Hikayenin önemli bir kısmı, içinde aslında başka bir klübü gizleyen Iceberg Lounge isimli bir gece klübünde geçiyor. Bilindiği gibi Jung’un hocası Sigmund Freud bilinçdışını bir iceberge (buzdağına) benzetirdi. Klübün ismini bilinçdışının sembolü olan iceberg (buzdağından) alması tabi ki tesadüf değil. Gotham şehrinin yozlaşmış adalet ve güvenlik sisteminin ve yeraltı dünyasının temsilcilerinin sürekli takıldığı asıl klüp buzdağının görünmeyen kısmında. Tamamen gölgesiyle hareket eden Batman’in, bilinçdışının temsili Iceberg Lounge’da çatışmaya girmesi, kim olduğu sorulduğunda “I’m Vengeance (Ben intikamım)” şeklinde cevap vermesi aslında, öfkesinin ve kederinin şiddet ve yıkıcılığa dönüştüğünü ve hiç arzu etmediği şekilde gölgeye hizmet etmeye başladığını gösteriyor. Gölgeye hizmet ettiğini fark etmek, Batman’i değiştiriyor. Filmin sonunda artık gölgesiyle tanışmış olan Batman, mezarlığı arkasında bırakarak aslında depresyonu arkasında bırakıyor ve böylece dönüşümü başlıyor.

Yazımı filmin atmosferini çok iyi yansıtan şu beste ile bitirmek istiyorum:

https://www.youtube.com/watch?v=Cwcinb2OxUo

AYSEL KESKİN
PSİKOLOJİK DANIŞMAN


Kaynaklar:

Ozan Sarıgül. The Batman Film İncelemesi. https://www.youtube.com/c/BobinKafa/videos

Işık Sungurlar. Bir Arketip Olarak Gölge. Yüksek Lisans Tezi. Işık Üniversitesi.

John Sorensen. “I am Vengeance I am the Night”. Exploring the dark Psyche of*Batman. numberonebatfan.wordpress.com

Daniella Mac. Batman: Archetypal. https://prezi.com/_a_hryavjcax/batman-archetypal/
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Aysel KESKİN Fotoğraf
Psk.Dnş.Aysel KESKİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
Psikoterapist
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi9 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Aysel KESKİN'in Makaleleri
► Bu Kimin Sınavı; Kimin Kaygısı? Psk.Gülderen KILIÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Batman Aslında Kimin Hikayesi: The Batman Filminin Jung’un Arketipleri Açısından İncelenmesi' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:48
Top