2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Veli Bülteni
YAZI #812 © Yazan Psk.Dnş.Fahreddin GÜRBÜZ | Yayın Haziran 2010
SAYIN VELİ;
Hayatta herkesin başkalarının yardımına ihtiyaç duyduğu dönemler vardır. Sınava hazırlık, güvensizlik gibi bazı durumlar insanı zaman zaman rahatsız eder. Bunlara benzer başka sorunlarda eklenebilir. Bütün bunlar insanı mutsuz eder ve verimliliğini düşürür. Okul çağında, özellikle de çocuğunuzun birden bire değiştiği 6, 7 ve 8. sınıflarda bu gibi durumlarla sıklıkla karşılaşabilirsiniz. Yaptığımız test ve anketlerden, öğrencilerimizin genel görüş bildirimlerinden elde ettiğimiz sonuçlar, bizi bu noktalarda siz sayın velilerimize bazı öneriler getirme fikrini oluşturdu.
Bu dönemdeki çocuklarımızın, arkadaş ve öğretmenlerinden çok daha fazla, siz değerli anne babaların yardım ve desteğine ihtiyaçları vardır. Gerek aile ve gerek okul eğitimi için gereken en önemli ilke kayıtsız şartsız SEVGİ dir. Yapılan araştırmalarda; çocuk kendisi ile ilgilenen, ona sevgisini verebilen kimsenin güvenini yitirmemek için; onun hoşuna gidecek davranışlarda bulunuyor, kendini sürekli yenileyerek, onu örnek aldığı görülüyor. Böylece davranışlarını geliştiriyor, zamanla kişilik çatışmasından kurtulup güven hissetmeye başlıyor. Bu nedenle; evde anne-baba, okulda öğretmenler çocuğun duygusal güvenini kazanmasına önem vermeleri çok önemlidir.
Sevgi, sizin ve çocuğunuzun hangi noktalarda olduğunu, disiplin dahil her alanda ne yapmanız gerektiğine işaret eden göstergeler oluşturacaktır. Çocuğunuzu sevgiden ve sevgi göstergelerinizden mahrum bırakmayın. Her ortamda ve her fırsatta sevginizin-desteğinizin varlığını hissettirin.
Hepimiz bu çocukluk dönemlerinden geçtik ancak; gelişen ve değişen hayat standartları yeni neslin farklı olmasına sebep olabiliyor. "Ben senin yaşındayken ......" diye başlayan hiç bir cümle akılda kalmadığı gibi, bilakis yeni neslimizi sıkar ve bocalamalarına neden olabilir. Bu aşamada çocuğumuzun ruhsal gelişmesine yapabileceğimiz en büyük yardımlardan biri, kendi manevi hayatınızı çocuğunuzun gelişim düzeyine göre paylaşmanızdır. En uygun yöntem ile onunla şuan ki yaşamınızın iyi ve kötü yanları ile mutlu ve mutsuzluklarınız ve hatta onunla ilgili duygularınızı paylaşmanızdır. Böylece onun eğitimine önemli bir katkı sağlayabilirsiniz. Çocuğunuzun ruhsal gelişimine yardımcı olabilecek olayları sonradan değil de şu anda yaşanırken paylaşmak; çocuğunuzun kendi deneyimleri ile öğrenmesine yardımcı olacağı gibi sizin deneyimlerinize de katılmasından dolayı aranızdaki bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır.
Bir çocuk duygusal açıdan doyum sağlamak için anne ve babası ile (ve başkalarıyla) göz iletişiminden yararlanır. Anneler ve babalar sevgilerini bir iletme yöntemi olarak, çocuklarıyla ne kadar çok gözle iletişim kurarlarsa, o çocuk o kadar çok sevgiye doyar, duygu dağarcığı da o oranda gelişir. Gözle iletişim; çocuğunuz ile kurabileceğiniz en önemli kontak yöntemidir. Bu sayede sözlerinizi, duygularınızı, amaçlarınızı vb. ona aktarabilirsiniz.
Çocuklarımızın ilk gençlik dönemlerinde (12-15 yaşlarında) olumsuz davranışların yoğun yaşandığı görülür. 14-17 yaş arası güvensizlik ve çekingenliğin belirgin olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde; hırçınlık, ders çalışmama ve başarısızlık, sorumluluklardan kaçma, can sıkıntısı, tepkilerini sert dile getirmesinden, görüş ayrılığından doğan kuşak çatışması, çabuk karamsarlığa düşme, alıngan ve huzursuzluk, gezme ve eğlencelerden kısıtlandığında yalana başvurma, güvensizlik, başaramama korkusu, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kuramama vb davranışlar çok görülür. Bu çağda gençlerimiz yeni arayışlar içinde bulunurken, biryandan da kendi bedeni ile ruhsal gelişimini dengelemeye çalışmaktadır. Doğal olarakta tepkilerinde belirgin iniş ve çıkışlar görülmektedir. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırken öte yandan çocuksu tavırlardan sıyrılamamanın verdiği rahatsızlığı yaşamak, davranışlarındaki sebatsızlığı açıklayabilir.
Çocuklarımız bizden farklı ve ayrı bir kişilik geliştirebilirler. Bunu makul ve olgun karşılamak, hoşgörü ve sevgi ile yaklaşmak, bazen de bocalamalarında onlara destek olmak, güven aşılamak gerekir. Bunun için onlara davranışlarının sonuçlarını yaşayarak görüp öğrenmeleri için fırsat verilmelidir.
Çocuklarımızın dünyasının, bizim yaşadığımız gerçek dünyadan farklı olduğunu her zaman sezinleriz; ancak onların dünyasına inmeye bir türlü cesaret edemeyiz nedense... Belki yetişkinliğimizin bize gerekleridir bu. Çocuklarımızla tam bir yetişkin gibi konuşur, hatalarımızı ise kabul etmek istemeyiz. Ama hatalı olduğunda, hatalarını kabul ederek doğruyu birlikte tartışarak bulmaya çalışan yetişkin, çocuğunun dünyasına inebilmiş demektir. O zaman sorunlar birlikte tartışılarak, çözüm formülü birlikte keşfedilir.
Kısaca; okullarda verilen eğitim-öğretim çalışmalarının, ailedeki sevgi, eğitim ve öğretim ile desteklenmesi, çocukların başarısında ve adımlarını daha sağlam atmalarında çok önemlidir.
Bu doğrultuda getirebileceğimiz birkaç öneri aşağıda sıralanmıştır.
* Çocuğunuzu iyi tanıyın, onun yapabileceği düzeyde verim bekleyin. Kapasitelerinin üzerinde çalışmalarını düzenlemeyin. Verimli olarak ders çalışabilmesi için çalışma ve dinlenme saatlerinin programlanması gerekmektedir. Planlı olarak çalışılan dersler, bilinçli öğrenmeyi sağlar. Çocuğunuz not için değil de öğrenmek için çalışmayı bilmeli. Ondan not istemeyin, neler öğrendiğini sorun. Kazanılan bir bilgi ancak bir sonraki bilgi ile işlenip transfer edilebilirse öğrenilmiş olur.
* Çocuklarınızın sınıf geçmesi önemli değildir. Önemli olan bir üst eğitim ve öğretime kendini hazır görerek güçlü bir şekilde geçmesidir. Çocuklarımız temelsiz yetişirse, bir sonraki eğitimlerine de hazırlıksız devam ederler. Bu da nedenli sağlıklı bir gençlik oluşturur tartışma konusudur? Özellikle bu yaşlarda ilgi, yeteneklerine göre başarılı olabilecekleri alanlara yönlendirilmelidirler.
* Çocuklarınızı kıyaslamayın. Sürekli başkaları ile kıyaslanıp eleştirilen çocuk, kendine güvensiz ve gelişmeye kapalı olur. Onlara olumsuz eleştiriler getirirseniz, bir süre sonra olumsuz davranışları kendileri için bir görev bileceklerdir. Çünkü onlar ‘yetişkin her zaman doğru söyler’ ilkesini kabullenmiştir. Yapıcı ve teşvik edici her söz, onlara bir adım daha ileri gitmelerini sağlayacak ve sizin güveninizden emin olacaklardır.
* Çocuklarınızın sizin isteklerinizi yapması için korkutmayın, ağır cezalardan ve baskıcı tutumlardan uzak durun. Yüksek sesle verilmeye çalışılan hiç bir öğüt dinlenmez. Sevgi ve ılımlı bir yaklaşımla, yapabileceğiniz arkadaşça tavırlarınızla iletmek istediğiniz mesajı daha iyi iletmiş olursunuz.
* Anne ve baba olarak ortak kararlar alınız ve davranışlarınızda her zaman doğru ve tutarlı olunuz. Çelişkili davranışlarınızda çocuğunuz her zaman bocalayacak ve doğruyu bir başkasında arayacaktır.
* Çocuklar önünde yapılan tartışmalar, okul ve öğretmenler hakkındaki eleştiriler çocukta bocalamaya, hatta eğitim başarısızlığına ve okuldan soğumasına neden olacaktır.
* Zararlı alışkanlıklara karşı iyi bir örnek olun ki söyledikleriniz sadece lafta kalmasın. Ülkemizde zararlı alışkanlıklara başlama yaşı bir hayli inmiştir. Bu yaşlarda gerekli tedbirleri alarak çocuklarımızın sağlıklı gençler olarak yetişmelerine özen göstermeliyiz.
* Çocuğunuzun yaşı itibarı ile sorabileceği cinsellikle ilgili konulara da hazırlıklı olunuz. Sorularını yalın ve dürüst bir şekilde, makul olarak cevaplayınız. Onun korkup çekinebileceği bir ortam yada sır ve gizlerle dolu bir hale girmesini engelleyiniz. Bu konudaki ılımlı ve destek verici yaklaşımınız, çocuğunuzun çevreden yalan yanlış bilgiler almasından daha yararlı olacaktır. Bu çağdaki çocukların beden ve ruhsal gelişimleri doğru bir orantıda olmayabilir. Beden gelişiminin bir anda hızlanması, ruhsal gelişiminin ise daha yavaş olması bazı hırçınlıklara ve asiliklere sebebiyet verebilir. Bu durumu anlayışla karşılamak ve mantıklı bir yaklaşım ile aşılmasına yardımcı olmak çocuğunuzun cinsel kimliğini kazanmasında en önemli görevdir.
* Çocuklara karşı sabır, soğukkanlılık, anlayış ve sevgi ile yaklaşın, bu onların sizin ile olan ilişkilerinde daha yakın olmalarını sağlayacaktır. Yüksek sesle söylenen emir verici sözler, ağır eleştiriler ve azarlamalar asla fayda getirmeyeceği gibi çocuğunuzun sizden kopmasına ve uzaklaşmasına hatta birçok konuda yalana başvurmasına sebep olacaktır.
* Çocuğunuzun derslerinde ve davranışlarında daha iyiye yöneltilebilmesi için öğretmenleri ile sıkı bir ilişkiye girilmeli, toplantılara mutlaka katılmalı çocuğunuzun gelişimi ile ilgili konularda takipçisi olmalısınız. Öğretmenlerin alınmasını istediği ders araç ve gereçlerin zamanında temin edilmesine önem vermelisiniz. Çocuğunuzun kılık ve kıyafetine, temizliğine özen göstermelisiniz.
* Çocuğunuzun sağlık durumu ile yakından ilgileniniz. Hastalıklardan bir kısmı çocuğun yaşam enerjisini önemli ölçüde azaltarak onu dermansız bırakabilir. Bir kısmı ise, neden oldukları devamlı acı ve ağrılar yüzünden çocuğun ilgi ve dikkatini ders konuları üzerinde toplamasına engel olabilir. (Çocuğunuz asılsız bedensel yakınmalarda bulunuyorsa bunlarında dikkate alınması gerekir. Bu yakınmalar aslında onun sorunlarını dolaylı olarak anlatış şekli olabilir.)
* Çocuğunuzu kahvaltı etmeden okula göndermeyiniz. Hızlı bir büyüme ve gelişme dönemi içindedirler. Bu konuda titiz olunuz.
* En iyi dinlenme, uyuyarak yapılan dinlenmedir. Özellikle düzenli uyku çocukların hayatında büyük önem taşır. Sinir sisteminin dinlenmesi ve enerji toplayabilmesi uyumaya bağlıdır. Bu sebeple çocuğunuzun uyku saatlerinin düzenli olmasına önem veriniz.
* Çocuğunuza yeteri kadar harçlık veriniz. Harçlığını mümkünse haftalık olarak belirleyiniz. Böylelikle kendisini yönetmeyi öğrenecek, sorumluluk kazanacaktır.
* Çocuğunuzun hayatında en önemli çevre, aile çevresidir. Çocuk yaşamında en etkili örnekleri ailesinden alır. Anne ve baba olarak tüm davranışlarınızda örnek olduğunuzu unutmayınız. Anne ve baba olarak ikinizde davranışlarınızda tutarlı olunuz. Onun eleştirilerini dinleyerek makul bir şekilde cevaplandırınız. Hatalarınızı düzeltme yönünde onunla tartışmanız, çocuğunuzun gözünde sizi yüceltecektir.
* Çocuğunuzun gerekli tüm sorunları için sınıf ve okul rehber öğretmenlerine başvurunuz. Bu konuda size yapılan çağrılara mutlaka uyunuz. Onunda sorunlarını gerektiğinde sınıf ve okul rehber öğretmenlerine anlatması için teşvik ediniz. Sizin ve çocuğunuzun sorunlarınızın gizliliğe önem verilerek çözülmeye çalışılacağından emin olunuz.
* Çocuklarınızın çoğu evde, aileleri tarafından ders çalışmaya ikazlarının fazlalığından yakınmaktadırlar. Sürekli dersine çalış ikazı olumsuz etki yapabileceği gibi aynı zamanda çocuğunuzun çalışma azmini de kıracaktır. Çocuğun programlı çalışmaya alıştırılması, dinlenme ve eğlence saatlerinin planlanması gerekir. Çocuğa dersi iyi öğrenmesi için planlı çalışması gerektiği aşılanmalıdır. Aksi taktirde saatlerce bilinçsiz olarak çalışılan bir konu sadece zaman israfıdır.
* Çocuklarımız, kendilerine güvensiz olmaktan ve sosyalleşememekten rahatsızlar. Nedenlerini düşünürsek, çözüm yine bizlerde. Çocuğunuza değer verdiğinizi, ona güvendiğinizi, sorumluluklarını yerine getirebileceğinden emin olduğunuzu ona her fırsatta belirtin. Ona ve fikirlerine değer verin, onu dinleyin, sosyal yaşantısında faal olması için onu destekleyin. Okul ve çevresindeki sosyal faaliyetlere katılmadı için teşvik edin. Ona değer verdiğinizi, güvendiğinizi her ortam ve fırsatta övgülü sözlerle dile getirin. Çocuğunuzun şımarmasından korkmayın; bilakis size ve düşüncelerinize layık olmaya çalışacaktır. Ona olan güveninizi gösteremezseniz, ondan nasıl güven bekleyebilirsiniz ki?...
* Çocuğunuzun arkadaş çevresi, onun gelişimi ve sosyal hayatının oluşumunda çok büyük etkendir. Okul dışı zararlı arkadaşlıklar, farklı problemleri de beraberinde getirir. Zararlı alışkanlıkların bu yaşlarda büyük merak konusu olduğunu, kişiliklerinin oluşma döneminde yanlış yönlendirilebileceklerini unutmayınız.
* Çocuğunuzu sık sık eleştirmekten kaçınınız. Bunu hiçbir zaman başkalarının yanında yapmayınız. Beğendiğiniz ve taktir ettiğiniz yönlerini ona söyleyiniz. Çocuklarınızı kıskandırarak azimlerinin artacağını ya da komşu çocuğu ile kıyaslandığında daha iyiye yöneleceğini sanmak yanlıştır. Onu kendi yapısı ve kişiliği ile kabul ediniz. Hiç kimse bir başkası olmak istemez, herkes bir başkası gibi olmak için çalışsaydı; hiç kimse olmazdı.
* Çocuğunuzun okul yaşantısı ile ilgileniniz. Anlattıklarını büyük bir sabırla dinlemeye çalışınız. Mutluluklarını veya mutsuzluklarını onunla paylaşınız. Son olarak; çocuğunuz sürekli bir büyüme ve gelişme içinde olduğunu unutmayınız. Sizin çocuğunuz olsa da; sizden farklı bir kişilik geliştirmekte. Onlara karşı sabırlı, soğukkanlı ve anlayışlı olunuz. Deneme ve yanılma yolu ile öğreneceklerdir. Kusurları ve olumsuz hareketleri olacaktır. Çocuklarımızın, bizim gibi düşünüp bizim gibi hareket ve tavırları göstermiş olsalardı, ailede ve okulda eğitime gerek kalmazdı.
UNUTMAYIN; SİZİN ÇOCUĞUNUZ OLARAK DOĞMAK ONLARIN ELİNDE DEĞİLDİ, ANCAK SEÇME HAKLARI OLSAYDI, SİZDEN BAŞKA KİMSENİN ÇOCUĞU OLMAK İSTEMEZLERDİ...

PDR SERVİSİ
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Fahreddin GÜRBÜZ Fotoğraf
Psk.Dnş.Fahreddin GÜRBÜZ
Gaziantep (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Fahreddin GÜRBÜZ'ün Makale ve Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Veli Bülteni' başlığıyla benzeşen toplam 2 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Baba Nerdesin Mayıs 2015
► Test Çözme Teknikleri Haziran 2010
► Karne Heyecanı Ocak 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:42
Top