Kıskançlık ve Haset
KISKANÇLIK VE HASET
Kıskanclık yani dişarida kalma hali,sahip olunanın yitirildiğinde hissedilen duygu…bizde olmayanın onda yada onlarda olduğuna inanma hali..
Nelere sebeb olur kıskançlık hazmedilemeyen bir yiyecek gibidir.Boyutlarına göre problem de olur,cilvede olur…ayarı kaçarsa hastalık olur.
Belki "seven insan kıskanır" diyenlerdensiniz, belki de "kıskançlık uygar bir tutum değil" diyenlerden...
Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara değersizlik ve özgüvensizlik ile ilgili düşünceler eşlik eder. Baştan kaybetmiş olmanın hüznüdür bu!
Kıskançlık içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Özgüven zayıfladığı zaman kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için gösterilen sağlıksız davranışlara sebep olur. Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturarak onu kaybetmeyeceğini düşünür. Oysa sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanır. Kıskançlık sonucu sergilenen takip etme, baskı altında tutma, öfke, şüphecilik gibi tutumlar karşı tarafı daha da uzaklaştırır.
Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır. Hatta belki çok daha öncelerden gelir.Psikanalitik bakarsak anne rahminden dışarıda bırakılma,ilk travmamızdır.Bunda sonra başlar tüm dışarıda kalma korkumuz.
İkili ilişkilerde kıskançlık yani aşık olunan nesneyi kıskanma ;hayali yada gerçek bir diğeriyle kendini kıyaslar birey.İlişkilerin yada evliliğin ilk zamanlarında hoş bir tadı vardır ama çok yerseniz midenizi bulandırabilir.Yapılan araştırmalarda hem kadınlar hem erkekler kıskanıldıklarında kendilerinin sevildiğini hissediyor olduklarını gösteriyor.Peki ne oluyor da başlarda işve cilve sevgi belirtisi olan kıskançlık sonralarda ilişkiyi en çok zedeleyen hatta bitirme noktasına getiriyor. İstenileni ele geçirmiş birey hem kendine ,hem etrafına zarar vermeye başlıyor. Terk edilme korkusu sarıyor ,bırakıp gidecek yada daha iyisi çıkacak karşısına gibi hezeyanlı düşünceler sarıyor insanı.
Kıskançlık başta iki kişilik gibi görünür ama aslında tek kişiliktir. Yani “kıskanılan” ın veya kıskançlığa yol açanların durumu ve konumları sanılanın aksine belirleyici değildir. Belirleyici olan, kıskanan kişinin (tek kişilik) dünyasında esen fırtınadır.
Dikkatle baktığınızda fark edersiniz ki kıskanan kişi kıskançlığına gerekçe bulmak için taşı sıkıp suyunu çıkartır.
Üstelik bu bütün ilişkilerde böyle tekamül ediyor.Arkadaş ,aile ,kardeş v.s hepsinde başta hoşa gidilen şey sonra berbat bir kafes haline geliyor.
Bu durumun tedavisi mümkün,önce içgörü kazanmalı birey sonra bunun aslında uzantısının nerelere dayandığı bulunmalı, sevilmeye değer bir insan olduğu vurgulanmalı, kendi değersizlik hislerinin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu noktada önemli olan, hem kişinin geçmişten getirdiği olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlemek, hem de bu olumsuz duygularla baş etmesi için daha sağlıklı yollar bulmasına yardım etmektir.
Kıskanclık yani dişarida kalma hali,sahip olunanın yitirildiğinde hissedilen duygu…bizde olmayanın onda yada onlarda olduğuna inanma hali..
Nelere sebeb olur kıskançlık hazmedilemeyen bir yiyecek gibidir.Boyutlarına göre problem de olur,cilvede olur…ayarı kaçarsa hastalık olur.
Belki "seven insan kıskanır" diyenlerdensiniz, belki de "kıskançlık uygar bir tutum değil" diyenlerden...
Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara değersizlik ve özgüvensizlik ile ilgili düşünceler eşlik eder. Baştan kaybetmiş olmanın hüznüdür bu!
Kıskançlık içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Özgüven zayıfladığı zaman kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için gösterilen sağlıksız davranışlara sebep olur. Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturarak onu kaybetmeyeceğini düşünür. Oysa sadakat tehditle değil sevgiyle sağlanır. Kıskançlık sonucu sergilenen takip etme, baskı altında tutma, öfke, şüphecilik gibi tutumlar karşı tarafı daha da uzaklaştırır.
Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır. Hatta belki çok daha öncelerden gelir.Psikanalitik bakarsak anne rahminden dışarıda bırakılma,ilk travmamızdır.Bunda sonra başlar tüm dışarıda kalma korkumuz.
İkili ilişkilerde kıskançlık yani aşık olunan nesneyi kıskanma ;hayali yada gerçek bir diğeriyle kendini kıyaslar birey.İlişkilerin yada evliliğin ilk zamanlarında hoş bir tadı vardır ama çok yerseniz midenizi bulandırabilir.Yapılan araştırmalarda hem kadınlar hem erkekler kıskanıldıklarında kendilerinin sevildiğini hissediyor olduklarını gösteriyor.Peki ne oluyor da başlarda işve cilve sevgi belirtisi olan kıskançlık sonralarda ilişkiyi en çok zedeleyen hatta bitirme noktasına getiriyor. İstenileni ele geçirmiş birey hem kendine ,hem etrafına zarar vermeye başlıyor. Terk edilme korkusu sarıyor ,bırakıp gidecek yada daha iyisi çıkacak karşısına gibi hezeyanlı düşünceler sarıyor insanı.
Kıskançlık başta iki kişilik gibi görünür ama aslında tek kişiliktir. Yani “kıskanılan” ın veya kıskançlığa yol açanların durumu ve konumları sanılanın aksine belirleyici değildir. Belirleyici olan, kıskanan kişinin (tek kişilik) dünyasında esen fırtınadır.
Dikkatle baktığınızda fark edersiniz ki kıskanan kişi kıskançlığına gerekçe bulmak için taşı sıkıp suyunu çıkartır.
Üstelik bu bütün ilişkilerde böyle tekamül ediyor.Arkadaş ,aile ,kardeş v.s hepsinde başta hoşa gidilen şey sonra berbat bir kafes haline geliyor.
Bu durumun tedavisi mümkün,önce içgörü kazanmalı birey sonra bunun aslında uzantısının nerelere dayandığı bulunmalı, sevilmeye değer bir insan olduğu vurgulanmalı, kendi değersizlik hislerinin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu noktada önemli olan, hem kişinin geçmişten getirdiği olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlemek, hem de bu olumsuz duygularla baş etmesi için daha sağlıklı yollar bulmasına yardım etmektir.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.