2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Cinsel Sorunlar ve Evlilik İlişkilerine Etkileri
MAKALE #12873 © Yazan Uzm.Habibe AYKAN | Yayın Temmuz 2014 | 3,635 Okuyucu
CİNSELLİK KAVRAMI

Cinsellik insanlık tarihi kadar eski insanın var oluşuyla başlamış ikincil önem haiz temel fizyolojik dürtülerden bir tanesidir.

Beden ve ruh olarak genel iyilik halinin temel unsurundan olan cinselliğin toplumsal ahlaki, bedensel, duygusal ve inançsal yönleri vardır. İnsanlar cinselliği tüm hayatlar boyunca sürdürürler. Bu nedenledir ki sağlık kavramının en temel olgusudur.

Cinsellik Nedir?

“Cinsellik, kadın ya da erkek olmak, üremek yani hayatın ve neslin devamını sağlamak için var olan bir dürtü ve daha çok beden teması sonucu hissedilen bir mutluluk hissi ve haz duymaktır.” (Keçe, 2006 )

Cinsel kimlik; öz görünüşü, cinsel deneyimleri, kültürü, ebeveynlik rollerini ve akran ilişkilerini biçimlendirir. Cinsel kimliğin temeli, ilk bakım sağlayıcılarla ilişki ve bağlanmadan oluşan ilk gelişim döneminde atılır. İlk yıllardaki bağlanma kalitesi sevme, dokunma, verme, alma ve bağlanma gibi becerileri şekillendirir. Bağlanma kalitesi ve duygulanım niteliği erişkin cinsel ilişkinin tonunu belirlediği yönündedir ( Weeks & Hof, 1987 ).

Cinselliğin Önemi

Cinsellik insanoğlunun var olabilmesi yani neslin devamlılığı için gerekli olan insan yaşamının doğal bir parçasıdır. Beden ve ruh sağlığımızın vazgeçilmez bir unsuru olan cinsel duygular, fanteziler, arzu ve istekler bütün yaşamımız boyu var olacak olan doğal yönümüzdür.

Cinselliğin amacı neslin devamlılığını sağlamakla beraber iletişimi, paylaşımı ve zevki sağlar. Bedenin ve ruhun rahatlamasını gevşemesini ve bir bütün olmasını sağlar. Sosyal ilişkileri ve uyum sağlar. Etkili iletişim için önemlidir. Yaşamı renklendiren, daha eğlenceli, keyifli hale getiren cinsellik hayatın çok önemli yaşamsal sağlıklı ve ayrılmaz bir parçasıdır.

Cinsellik ilk önce kendini iyi tanımakla başlar. Partnerini tanımakla devam eder. Cinsel bilgi ve eğitimle gelişir. Kendisi hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmayan, sıcak, sevecen, saygılı, kendini seven ve kendine güvenen insanlar başka bu duyguları sunabilirler. Bu sebepledir ki karşılıklı güven, dürüstlük, açıklık, sevgi ve saygı çerçevesinde yaşanılması gereken ve mutluluk veren cinsellikte önemli hususlardan bir tanesinde kişilerin birbirlerine karşı sorumlu davranmaları mahremiyetine saygı göstermesidir. Cinsellik asla sömürücü ve zorlayıcı olmamalıdır. Çünkü tüm cinsel davranışların bir sonucu vardır ve bu sonuca razı olmadan bedensel, toplumsal ve duygusal açıdan hazır olmadan yaşanan cinsellikte her açıdan sorun yaşayabilirler. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam başıboş ve kuralsız değildir.

Cinsel Eğitim Ve Önemi

Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için, öncelikle cinsellik hakkındaki önyargılardan ve cinsel hurafelerden kurtulmak bireyin kendisini ve partnerini iyi tanıması ve doğru cinsel bilgilere sahip olması gerekmektedir.

Cinsel bilgiler, kişisel istek ve ihtiyaçlarınızı doğru tanımlayıp, gerçek cinsel kimliğinizi ortaya koymanıza ve korkularınızı keşfedip onlarla yüzleşerek hayatınızdan cinsel sorunları çıkarmanıza yardımcı olacaktır.

Cinsellik hakkında bilgi sahibi olan çiftler hayatlarını saygıyla doldurabilirler, suçluluk, utanç duygularından, korkudan, öfkeden, kaynaklanan olumsuz düşüncelerden kurtulabilirler. Sağlıklı ve huzurlu mutlu bir cinsel yaşamla, sağlıklı iletişim, huzurlu bir aile ortamı, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmenin temellerini sağlamlaştırabilirler.

Cinsellik sonuçları olan bir yaşam şeklidir. Ayrılmaz parçalarından bir tanesi doğurganlıktır.

Cinsellik konusunda bilgi sahibi olmadan, cinselliğin sorumluluk istediğinin, sonuçlarının olduğunun farkına varmadan cinsellik yaşanmamalıdır. Bu konuda gençlerin eğitilmesi gerekmektedir. İstenmeyen gebeliklerin önlemesi cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi, sosyal düzen ve toplumsal huzurun sağlanabilmesi için cinsel eğitime önem verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

Cinsel İşlev

Cinsellik, bilişsel ve davranışsal bileşenleri içeren, kültürel etkiler değer yargıları, cinsel hurafelerle şekillenen, biyolojik psikolojik ve sosyal yönleri olan özel ve karmaşık bir yaşam şeklidir. Cinselliğin biyolojik yönü üremeyi içerirken değer yargıları, inançlar ve geleneklerle biçimlenen sosyal boyut iki insanın birlikte oluşunu tanımlar. Duygusal paylaşım yoğunluğunun belirleyicisi olan psikolojik boyut ise kişilerin duygusal paylaşımları doğrultusunda cinsel davranış biçimlerinin değiştiği görülmektedir.

Ruhen ve bedenen tam bir iyilik hali içinde olmak, yoğun fiziksel ve duygusal cinsel uyaranların varlığı, cinsel uyaranların iyi algılanmasını engelleyen etkenlerin olmaması, aksine sıcak ilişkiler yani cinselliği olumlu yönde etkileyen etkenlerin varlığı, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için gerekli olan en temel unsurlar arasında yer almaktadır.

CİNSEL YANIT DÖNGÜSÜ

Psikolojik durumun esas olmasıyla birlikte endokrin nörolojik ve vasküler sistemler ile yoğun etkileşim içinde olan cinsel yanıt; periferik veya santral uyarımla başlayıp kendini bir takım vasküler değişikliklerle ortaya koyan bir süreçtir.

Orgazm; cinsel aktivite öncesi partneri çıplak görme, tatma, dokunma, işitme yeni partnerini sesini duyma, koku gibi seksüel uyarı veya düşünceler ile başlayıp beyin ve vücudun ortak hareket etmesi sonucu yaşanan zevk durumunu “orgazm” olarak tanımlayabiliriz. Orgazm normal bir vücut fonksiyonu olmakla birlikte öğrenilebilir istemli bir reflekstir. Cinsel yanıt döngüsünün son aşamasındaki hoş bir histir.

Orgazm beden ve ruhun kendi kendini tatminiyle veya cinsel ilişkiyle kişinin haz almasını sağlayan bir durumdur fakat cinsel birlikteliğin amacı değildir.

Kadın Cinsel Yanıt Döngüsü

Master ve Jahnson cinsel yanıt döngüsünü 4 fazla açıklamışlardır.

1. Uyarılma fazı: Uyarılma fazı kadında cinselliği yaşama ihtiyacının ortaya çıkmasıyla başlar. Partnerin sesini, kokusunu duyma, partneri çıplak görme veya düşünme gibi uyaranlar sonucunda kadında bir takım değişiklikler olmaktadır. Bu değişiklikle memelere ve genital organlara giden kan miktarında artış ile başlar. Kan miktarının artması vajina girişinde yer olan bartholin bezlerinin çalışmasını sağlayarak vajinanın kayganlaşmasını yani 10–30 saniye içerisinde ıslanmasını sağlamaktadır. Meme uçları, belirginleşir ve memeler koyu hale gelir. Daha sonra rahim yukarıya doğru çekilir, dudaklar şişip düzleşip ve araları açılarak vajinanın alt kısmı genişler, klitoris kabarır. Beraberinde kalp atışları solunum sayısı artar, kan basıncı yükselir, boyunda, göğüste ve yüzde kızarmalar olur.

2. Plato yani gelirim fazı: Cinsel arzulardaki artışın daha belirgin hale geldiği bu fazda cinsel gerginlik ve erotik haz yoğunlaşır. Vajinanın dışta kalan 1/3’ lük kısmındaki kan miktarında artma nedeniyle şekli değişir. İyice şişer ve uyarılma evresindeki olduğundan daha da yukarı doğru çekilir. Klitoris normalin 2–3 katı büyüklüğe ulaşır. Dudakların rengi koyulaşır. Kalp hızı artar, ateş basması olur kalça ve bacaklarda kasılmalar görülür. Bu fazın sonunda kadının vücudu tam bir birleşmeye hazır hale gelecektir. Bir önceki fazla beraber orijinal boyutunun iki üç katına çıkan klitorisin küçülme eğilimi göstererek orijinal boyutunun yarısına kadar küçülmesi orgazmın habercisidir.

3. Orgazmik faz ( Doyum Faz ): Daha önceki evrelerde açıklamış olduğumuz gerginliğin başlaması olarak ta algılayabileceğimiz bu evrede ateş basması bütün vücuda yayılacaktır. Vücuttaki tüm kaslarda kasılmalar görülmekle birlikte özellikle rahim, vajina ve anüste ritmik düzenli kasılmalar görülmektedir. Kadında burunda hafif bir sulanma, boğazda kuruluk, göz bebeklerinde büyüme görülebilir.

4. Çözülme yani gevşeme fazı: Diğer üç fazda ayrıntıları ile açıklamış olduğumuz değişikliklerin tekrar normale dönme sürecidir. Tam geri dönüş 5-10 dakika sürer, klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı bir hal alır. Hızlı hızlı soluk alıp verme ve terleme görülür. Eğer bu fazda seksüel uyarı devam ederse kadın daha fazla orgazm yaşayabilir.

Erkek Cinsel Yanıt Döngüsü

1. Uyarılma fazı ( sertleşme ): Partnerin sesini duyma, kokusunu alma, çıplak görme gibi uyaranların penise giden kan akımını arttırmasıyla başlayan bu fazda penis sertleşmeye başlar. Penis başı pembe bir hal alır. Kalp atım hızı, solunum sayısı artar kan basıncı yükselir boyunda ve göğüste kızarmalar meydana gelir.

2. Gerilim fazı ( plato ): Cinsel ilişkinin en aktif dönemlerinden biri olan plato fazı cinsel arzuların iyice arttığı bir evredir. İdrar yolu duvarı normalin 2-3 katı kadar şişer ve bu durum önemli bir zevk kaynağıdır. Bu evrede penisten berrak ve kaygan bir sıvı gelir. Buna zevk suyu da denilmektedir ve içerisinde sperm hücreleri bulundurduğundan gebelik için risk oluşturur.

3. Orgazmik faz ( Doyum fazı ): Gerginliğin boşaltılması evresi olarak ta algılayabileceğimiz bu fazda penisin dip tarafındaki kas yapısında bir kasılma ile beraber 2–6 mililitre seminial mayi dışarı attırılır. Bu evrede erkekte göz bebeklerinde büyüme, terleme, bacak kasılması, vücudun kaskatı kesildiğinin yutkunma hissi ortaya çıkabilir.

4. Çözülme faz ( gevşeme ): Bu evreye kadar olan değişikliklerin ortadan kalkarak eski halini alma sürecidir. 5–10 dakika sürer. Bu fazda erkek kendini iyi hisseder, uyku hali olur, sakin ve durgun bir hal alır. Yeni bir cinsel ilişki erkek için mümkün değildir. Yaşla orantılı değişiklilik gösteren bir dinlenme dönemine gereksinim vardır. Kadın ve erkek cinsel yanıt döngüsünün en önemli farklılığı; kadınlar için bir refrakter dönemine gereksinim olmamasıdır.

CİNSEL SORUNLARIN NEDENLERİ

Performans anksiyetesi; partneri tatmin edememe, kıyaslanma, orgazm olamama, ıslanamama, sertleşmeme yani kısacası cinsel aktiviteleri yerine getirememe korkusu, kaygısı, endişesidir. Anksiyete nedensiz bir korku gerginlik hoş olmayan bir endişe hali, sıkıntı bunaltı, kaygı olarak tarif edilebilir.

Cinsel hurafeler; cinsellik konusunda doğru bilimsel bilgilere sahip olmama, bilimsel geçerliliği olmayan inançlara sahip olmak cinsel sorun yaşamasının en önemli nedenlerinden bir tanesidir.

Cinsel bilgisizlik; cinsel yaşam hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak bilinmeyene karşı korku gelişmesini sağlayacaktır.

B.Zilbergeld ( 1978 ) cinsel sorunların nedenlerini şu şekilde özetlemiştir.

“Cinselliği iki insan birbiriyle bağlantı kurmasının ve eğlenmesinin bir yolu olarak görerek ne kadar haz yakınlık yaratıldığını sormaktansa, bunu bir performans olarak görüp ereksiyonun ne kadar sert olduğunu, ne kadar uzun sürdüğünü ve kadının kaç kez orgazm olduğunu sorarız. Sorunlar ortaya çıktığında ise bize yardımcı olması için mekanik yardımcılardan ve önerilerden medet umarız, aynı arabalarız ve diğer makinelerimize nasıl bakacağımızı el kitaplarından öğrendiğimiz gibi bu ne kadar olursa cinselliğin sıkıcı ve çirkin olasılığı o kadar yüksek olacaktır.”

EVLİLİK ve CİNSEL YAŞAM

Birbirinden farklı iki insan, aynı evi, aynı zamanı ve mekanı paylaşmaya başladıkları yeni hayat dönemindeki partner ilişkisi evlilik olarak tanımlanabilir.

İnsan tabiatı gereği bir bütün olma tamamlanma ihtiyacı içerisindedir ve evlilik bu ihtiyacı gidermek için tasarlanmış bir kurumdur. Bu kurum sevgiyi, saygıyı, mutluluğu, hüznü acıyı cinselliği paylaşmayı içerir. Evlilik duygusallığa dayanır ve duygusal bağ aşk kavramıyla tanımlanır. Evlilik cinsel kabul ve beklentiyi barındıran tek ilişki biçimidir. (Weeks & Treat, 2001 )

Evlilik iki farklı cins arasında gelişen bir etkileşim olduğundan en önemli paylaşım ve iletişim aracı ise cinsel yaşamdır. Cinsellik eşler arasında bir iletişim aracı olup birbirine karşı olan duyguların sözle ve bedenle olan ifadesidir.

Eşler arasında kurulan iyi bir iletişim, sevgi bağı, cinsel yaşamı da olumlu yönde etkileyecektir. Eşine öfke hisseden bir kadının kocasını şefkatle okşayabilmesini bekleyemeyiz. Eşe karşı duyulan negatif duygular cinsel isteği ve ilişkiyi olumsuz etkileyebilmektedir. Çiftin arasında bağın niteliğinden başka, cinsel bir işlev bozukluğu da evlilik sisteminde önemli bir rol oynar.( Kaplan, 2010 )

Mutluluk veren bir sevişme eşleri daha huzurlu, daha mutlu ve çevrelerine karşı daha olumlu ve sevecen yaparken birbirlerine çok yakınlaştırır ve onları bütünleştirir.

Sevgi, insanın en temel doyurulması gereken duygusal ihtiyaçları arasında yer almaktadır. Eşler birbirine karşı duydukları sevgiyi ifade içerisinde olurlar. Sevgi ve dokunma kavramları birbirinin içine geçmiş, özdeşleşmiştir. Eşlerin birbirine şefkatle dokunması sevgiyi gösterme yollarından bir tanesidir. Cinselliğin en temel olgularından biriside dokunmaktır. Cinsellik sadece birleşme yâda genital ilişki anlamına gelmez. Dokunmaya verilen temel içgüdüsel olumlu bir tepkiyle başlar. Doyumlu ve keyifli bir cinsellik, sağlıklı ve mutlu hissetme, sevildiğini hissetme, gibi insanın temel duygusal ihtiyaçlarını da karşılayacaktır. Sağlıklı cinsel yaşam, huzurlu ve mutlu partner ilişkisi, sağlıklı ve mutlu aileleri oluşturacaktır.

Cinsel sorunları olan çiftlerin evlilik ilişkilerinde de sorunlar çıkmaya başlayacaktır. Çatışmalı evlilikler cinsel sorunları, cinsel sorunlar ise evlilik çatışma evlilik çatışmalarını doğurmaktadır. “ Çok mutlu evliliklerde kadınların sadece %4,4’ ü koitusta orgazm yaşayamamaktadırlar.”( Kinsey, 1953 ). Mutlu bir evlilik için, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam en temel gereksinimlerden bir tanesidir. Kinsey ve arkadaşlarının araştırmalarına göre; kadının orgazm olmasıyla sonuçlarının ilişki oranı, evlilik sürecinin artması ile düzenli olarak yükselmektedir. Daha yüksek orgazm oranına sahip kadının daha düşük orgazm oranına sahip kadının daha uzun evliliğe sahip olması yönünde bir eğilim vardır.( Lopiccolo & Lopiccolo, 1978 )

Sonuç olarak, yapılan araştırma ve çalışmalar göstermektedir ki cinsel sorunlar evliliğin kalitesini, süresini, varlığını doğrudan etkilemektedir.

KAYNAKLAR DİZİNİ

Kaplan, H.S., 2010, Resimli Cinsel Terapi El Kitabı ( Çev. F. Şar ve A. Hekimoğlu Gül ), CK yayınevi, Ankara, 211s

Keçe, A.C., 2006, Cinselliğin Dayanılmaz Ağırlığı, Ütopya Grafik, Ankara, 349s

Kınsey, A. Pomeray, W.B. Martin C.E. and Gebbard, P.H., Sexuel behavior in the human female. Philadephia: W.B. Saunders, 1953

Lopıccolo, J. and Lopıccolo, L., 2012, Seks Terapisi El Kitabı ( Çev. C. Kısa ) CK yayınevi, Ankara, 565s

Weeks, G.R. and Hof, L., 2012, Evlilik Terapisi ve Cinsel Terapiyi Bütünleştirmek ( Çev. F.K. Tezel ) Pusula Yayınevi, Ankara,245s

Weeks, G.R. and Treat, S.R.,2012, Evlilik ve Çift Terapisi ( Çev., O. Yirün ), Pusula Yayınevi, Ankara,315s

Zılbelgerd Ph. D., 1978 The New Mole Sexualiyt-Bantam Books INC
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Cinsel Sorunlar ve Evlilik İlişkilerine Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Habibe AYKAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Habibe AYKAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Habibe AYKAN Fotoğraf
Uzm.Habibe AYKAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Aile Danışmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Habibe AYKAN'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Cinsel Sorunlar ve Evlilik İlişkilerine Etkileri' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
► Bu Oyun Kimin? Temmuz 2017
► Cinsellik ve Dokunmak Temmuz 2017
► Çocuğa Ölümü Anlatmak Aralık 2014
► Çocukta Cinsel Eğitim Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:52
Top