Çocuklarda ve Yetişkinlerde Bağlanma
Bağlanma; bireyin doğumundan itibaren kendisi için önemli gördüğü bakım verenlere karşı geliştirdiği bir yakınlıktır. Başlangıçta bebek annesine muhtaçtır. Öyle ki, tek başına bir anne düşünülemeyeceği gibi, tek başına bir bebek düşünülemez. Anne, bebek için bir ayna gibidir. Bebek kendisini, dış dünyayı, ve etrafındaki diğer kişileri annesinin gözünden görür. Anne aynı zamanda bebeğin ilk ötekisidir. Winnicott'un bununla ilgili güzel bir kelime oyunu da vardır; "(m)other/(mothering)." İngilizcede öteki kelimesi(other) anne kelimesinin(mother) içerisine gömülüdür. Bebek ötekinin bakışıyla kendisini ayrıştırır.
Annesi ya da bakım verenleri tarafından fiziksel ve duygusal olarak kapsanan, korunan sevilen, iyi tutulan ve güvenli bir çevrede büyütülen bebekler güvenli bağlanma geliştirir. Bebek yeterince iyi tutulursa kişiliğin temeli de iyi atılır. Winnicott'a göre, bebekler iyi tutulduklarını hatırlamazlar. Hatırladıkları, yeterince iyi tutulmamanın travmatik deneyimidir.Bu aynı zamanda bebeğin, yetişkin hayatında kendi ve diğer ötekilerle kurduğu ilişkilerin niteliğini de belirler.Bağlanma araştırmalarına, 1950'li yıllarda John Bowlby öncülük etmiştir. Bowlby' göre, bağlanmanın çocuk için hayati önemi vardır. Yaşamın ilk üç yılında, çocuk anneden kademeli olarak ayrışmalıdır. Bowlby'ın araştırmaları ilk etapta, ayrılma araştırmasına, yani hastaneye yatırılmaları veya yuvaya gitmeleri nedeniyle annelerinden ayrılan çocukların tepkisine yönelikti. Tepkileri, karşı çıkma ve yeniden birleşme arzusu, umutsuzluk ve kopma olmak üzere üç evreye bölmüştür. Araştırmaya ikinci evrede, Mary Ainsworth eşlik etmiştir.
Ainsworth, Uganda ve Maryland'de, evde anne-çocuk etkileşimlerine dair gözlemlerde bulunmuş ve laboratuvar yöntemi olarak, yabancı durum deneyini geliştirmiştir.
Bu yöntem, bağlanma sürecinin organizasyonunu sınıflandırmak için, 1 yaşındaki çocukların belirlenmiş bir ebeveynden ayrılma ve onunla yeniden birleşmeye verdikleri tepkilerin gözlemlenmesine dayanır. Bu çalışmanın sonunda çocuklarda dört farklı bağlanma stilleri belirlenmiştir.
Güvenli Bağlanma: Ayrılma öncesi olaylarda çocuk, ilgiyle odayı ve oyuncakları keşfeder.
Ayrılma sırasında ebeveyni özlediğini ifade eden tepkiler verir, genellikle ikinci ayrılmada ağlar. Ebeveyni yabancıya tercih eder. Ebeveyni, genellikle fiziki temas göstererek heyecanla karşılar. Bu temasın bir kısmı ikinci yeniden birleşmede de söz konusudur, fakat yatışır ve oyuna geri döner.
Kaçınmacı Bağlanma : Ebeveynden ayrılırken ağlamaz. Yeniden birleşmede ebeveyni görmezden gelir ve ondan uzak durur ( örneğin uzaklaşır, başka yöne döner veya kucağa alındığında ebeveynin kollarından sarkar.) Yakınlık veya temas aramaz ya da çok ister, endişeli veya kızgın değildir. Ebeveyne karşı duygusuzdur. Süreç esnasında oyuncaklara ve ortama odaklanır.
Dirençli/Düzensiz Bağlanma : Ortamı keşfetmeye önem vermez ve ayrılma öncesinde bile endişeli ve tedbirlidir. Süreç boyunca ebeveyni düşünür, kızgın veya pasif görünür.
Sakinleşemez ve ebeveynle bir araya geldiğinde rahatlar ve genellikle ebeveyne odaklanıp ağlar. Ebeveynle bir araya gelişinden sonra ortamı keşfetmeye geri dönemez.
Düzensiz/Şaşkın Bağlanma : Ebeveynin yanında çocuk düzensi ve/veya şaşkın davranışlar gösterir, geçici olarak da nasıl davranacağını bilemez haldedir, örneğin elleri havada kalacak şekilde kendinden geçmiş bir halde donup kalıp ebeveynin gelişiyle hareket edebilir, yüzükoyun yatıp yere kapanabilir, ağlarken ebeveyne sıkıca sarılıp bakışları donmuş bir halde kalabilir.1980'li yıllara gelindiğinde, Main ve Goldwyn, Yetişkin Bağlanma Görüşmesi adı altında bir görüşme yöntemi geliştirdiler. Bu yöntem, ebeveynin bağlanma tutumunu değerlendirmeyi amaçlayan 18 sorudan oluşuyordu. Yetişkinden, çocukluğunda kendi ebeveyniyle ilişkisini, ayrılma karşısında tutumlarını vb. anlatması isteniyordu. Bu görüşmenin amacı, ebeveynin bağlanmayla ilgili zihinsel durumunu değerlendirmekti. Çalışmanın , tek bir kişiye bağlanmanın değil, genel olarak bağlanma tarihine ilişkin bireysel farklılıkların zihinsel durumlar şeklinde değerlendirmesi olduğunu belirtmek gerekir. Bu çalışma sonucunda üç sınıflandırma geliştirdiler. Ve daha sonra yeni bir kategori de eklendi.
Güvenli/Özerk Bağlanma : Tutarlıdır, yardımlaşmacı konuşur. Bağlanmaya önem verir; ilişkiye tarafsız yaklaşır. Deneyimin iyi ya da kötü olmasına bakmaksızın bağlanmayla ilgili deneyimlere dair betimlemeler ve değerlendirmelerde tutarlıdır. Konuşma, Grice'ın kurallarını ihlal etmez.
Kayıtsız Bağlanma: Tutarsızdır. Bağlanmayla ilgili deneyimleri ve ilişkileri kayıtsızdır. Anlattığı hikayelerle çelişen veya desteklenmeyen genelleme ve betimlemelerle (" mükemmel, çok normal anne") normalleştirerek Grice'ın nitelik kuralını ihlal eder. Ayrıca, anlatılanlar nitelik kuralını ihlal edecek kadar kısadır.
Endişeli Bağlanma : Tutarsızdır. Geçmişteki bağlanma ilişkileri ve deneyimlerinden endişeli olup, konuşurken kızgın, pasif ya da korkak olabilir. Cümleler genellikle uzun, gramer bakımından karışık ya da anlamsız kullanımlarla ("dadadada" "ve bu") doludur; dolayısıyla Grice'ın anlamlılık ve usul kurallarını ihlal eder. Konuşmalar, genellikle nicelik kuralını ihlal edecek şekilde uzundur.
Çözümsüz/Düzensiz: Kayıp veya tecavüz gibi konular tartışılırken, bireyin söylediklerinde ya da düşüncelerinde ciddi sürçmeler olur, örneğin birey ölmüş birinin fiziksel anlamda aslında hala yaşadığına veya bu kişinin bir çocukluk düşüncesiyle ölmüş olduğuna inandığını gösterebilir. Birey, uzun bir sessizliğe veya övgü dolu bir konuşmaya dalabilir.Bağlanma görüşmesi, çocuğun yabancı bir durumda değerlendirilmesiyle yakından ilgilidir. Örneğin, güvenli/özerk bağlanma, kendine güvenen çocukla; kayıtsız bağlanma, kaçınmacı çocukla, endişeli bağlanma ise dirençli/düzensiz çocuk ile ilişkilidir. Çözümsüz/düzensiz ise şaşkın/düzensiz ile ilişkilenmiştir.Bu araştırma, geçmişte güvenli bağlanma yaşamış olanların, duygularını ve kendini düzenlemede daha başarılı olduklarını onaylamıştır. Örneğin; güvenli bağlanma ve uyumlu bakımla büyütülmüş olan okul öncesi çocuklar, öğretmenleri ve gözlemcileri tarafından daha çok öz saygılı ve daha çok özgüvenli, duygularını ve isteklerini kontrol etmede daha uysal olmakla değerlendirilmiştir.İlerleyen yıllarda yapılan çalışmalarda; değerlendirilen her yaş için, kaygılı bağlanma yaşamış olanlar daha problemli olurken, güvenli bağlanma yaşamış kişilerin daha az duygusal sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Bu sonuçlar oldukça açık ve kesindir. Özellikle kaygı bozukluklarının, düzensiz/dirençli bağlanmada görülen erken düzenlemeler yapılamamasıyla yakından bağlantılı olduğu anlaşılmıştır. Saldırganlık ve daha genel bir ifadeyle davranış bozukluklarının; kronik reddetme, duygusal ulaşılamazlık ve kaçınmacı bağlanmayla ilgisi olduğu ortaya çıkmıştır. Hem dirençli hem kaçınmacı bağlanma depresyonla bağlantılıdır. Son olarak düzensiz/şaşkın bağlanma ki bu aşırı derecede ikili bir düzenleme eksikliğinin göstergesidir, ilişkinin tamamında bir bozukluk olduğunu gösterir.Kaynakça : Winnicott, Donald W. Bebekler Ve Anneleri
Bowlby, John. Bağlanma
Masterson, James F. Bağlanma Kuramı ve Nörobiyolojik Kendilik Gelişim Açısından Kişilik Bozuklukları
Saygılı, İshak. Psikeart Dergisi Annelik : Sayı 56
Annesi ya da bakım verenleri tarafından fiziksel ve duygusal olarak kapsanan, korunan sevilen, iyi tutulan ve güvenli bir çevrede büyütülen bebekler güvenli bağlanma geliştirir. Bebek yeterince iyi tutulursa kişiliğin temeli de iyi atılır. Winnicott'a göre, bebekler iyi tutulduklarını hatırlamazlar. Hatırladıkları, yeterince iyi tutulmamanın travmatik deneyimidir.Bu aynı zamanda bebeğin, yetişkin hayatında kendi ve diğer ötekilerle kurduğu ilişkilerin niteliğini de belirler.Bağlanma araştırmalarına, 1950'li yıllarda John Bowlby öncülük etmiştir. Bowlby' göre, bağlanmanın çocuk için hayati önemi vardır. Yaşamın ilk üç yılında, çocuk anneden kademeli olarak ayrışmalıdır. Bowlby'ın araştırmaları ilk etapta, ayrılma araştırmasına, yani hastaneye yatırılmaları veya yuvaya gitmeleri nedeniyle annelerinden ayrılan çocukların tepkisine yönelikti. Tepkileri, karşı çıkma ve yeniden birleşme arzusu, umutsuzluk ve kopma olmak üzere üç evreye bölmüştür. Araştırmaya ikinci evrede, Mary Ainsworth eşlik etmiştir.
Ainsworth, Uganda ve Maryland'de, evde anne-çocuk etkileşimlerine dair gözlemlerde bulunmuş ve laboratuvar yöntemi olarak, yabancı durum deneyini geliştirmiştir.
Bu yöntem, bağlanma sürecinin organizasyonunu sınıflandırmak için, 1 yaşındaki çocukların belirlenmiş bir ebeveynden ayrılma ve onunla yeniden birleşmeye verdikleri tepkilerin gözlemlenmesine dayanır. Bu çalışmanın sonunda çocuklarda dört farklı bağlanma stilleri belirlenmiştir.
Güvenli Bağlanma: Ayrılma öncesi olaylarda çocuk, ilgiyle odayı ve oyuncakları keşfeder.
Ayrılma sırasında ebeveyni özlediğini ifade eden tepkiler verir, genellikle ikinci ayrılmada ağlar. Ebeveyni yabancıya tercih eder. Ebeveyni, genellikle fiziki temas göstererek heyecanla karşılar. Bu temasın bir kısmı ikinci yeniden birleşmede de söz konusudur, fakat yatışır ve oyuna geri döner.
Kaçınmacı Bağlanma : Ebeveynden ayrılırken ağlamaz. Yeniden birleşmede ebeveyni görmezden gelir ve ondan uzak durur ( örneğin uzaklaşır, başka yöne döner veya kucağa alındığında ebeveynin kollarından sarkar.) Yakınlık veya temas aramaz ya da çok ister, endişeli veya kızgın değildir. Ebeveyne karşı duygusuzdur. Süreç esnasında oyuncaklara ve ortama odaklanır.
Dirençli/Düzensiz Bağlanma : Ortamı keşfetmeye önem vermez ve ayrılma öncesinde bile endişeli ve tedbirlidir. Süreç boyunca ebeveyni düşünür, kızgın veya pasif görünür.
Sakinleşemez ve ebeveynle bir araya geldiğinde rahatlar ve genellikle ebeveyne odaklanıp ağlar. Ebeveynle bir araya gelişinden sonra ortamı keşfetmeye geri dönemez.
Düzensiz/Şaşkın Bağlanma : Ebeveynin yanında çocuk düzensi ve/veya şaşkın davranışlar gösterir, geçici olarak da nasıl davranacağını bilemez haldedir, örneğin elleri havada kalacak şekilde kendinden geçmiş bir halde donup kalıp ebeveynin gelişiyle hareket edebilir, yüzükoyun yatıp yere kapanabilir, ağlarken ebeveyne sıkıca sarılıp bakışları donmuş bir halde kalabilir.1980'li yıllara gelindiğinde, Main ve Goldwyn, Yetişkin Bağlanma Görüşmesi adı altında bir görüşme yöntemi geliştirdiler. Bu yöntem, ebeveynin bağlanma tutumunu değerlendirmeyi amaçlayan 18 sorudan oluşuyordu. Yetişkinden, çocukluğunda kendi ebeveyniyle ilişkisini, ayrılma karşısında tutumlarını vb. anlatması isteniyordu. Bu görüşmenin amacı, ebeveynin bağlanmayla ilgili zihinsel durumunu değerlendirmekti. Çalışmanın , tek bir kişiye bağlanmanın değil, genel olarak bağlanma tarihine ilişkin bireysel farklılıkların zihinsel durumlar şeklinde değerlendirmesi olduğunu belirtmek gerekir. Bu çalışma sonucunda üç sınıflandırma geliştirdiler. Ve daha sonra yeni bir kategori de eklendi.
Güvenli/Özerk Bağlanma : Tutarlıdır, yardımlaşmacı konuşur. Bağlanmaya önem verir; ilişkiye tarafsız yaklaşır. Deneyimin iyi ya da kötü olmasına bakmaksızın bağlanmayla ilgili deneyimlere dair betimlemeler ve değerlendirmelerde tutarlıdır. Konuşma, Grice'ın kurallarını ihlal etmez.
Kayıtsız Bağlanma: Tutarsızdır. Bağlanmayla ilgili deneyimleri ve ilişkileri kayıtsızdır. Anlattığı hikayelerle çelişen veya desteklenmeyen genelleme ve betimlemelerle (" mükemmel, çok normal anne") normalleştirerek Grice'ın nitelik kuralını ihlal eder. Ayrıca, anlatılanlar nitelik kuralını ihlal edecek kadar kısadır.
Endişeli Bağlanma : Tutarsızdır. Geçmişteki bağlanma ilişkileri ve deneyimlerinden endişeli olup, konuşurken kızgın, pasif ya da korkak olabilir. Cümleler genellikle uzun, gramer bakımından karışık ya da anlamsız kullanımlarla ("dadadada" "ve bu") doludur; dolayısıyla Grice'ın anlamlılık ve usul kurallarını ihlal eder. Konuşmalar, genellikle nicelik kuralını ihlal edecek şekilde uzundur.
Çözümsüz/Düzensiz: Kayıp veya tecavüz gibi konular tartışılırken, bireyin söylediklerinde ya da düşüncelerinde ciddi sürçmeler olur, örneğin birey ölmüş birinin fiziksel anlamda aslında hala yaşadığına veya bu kişinin bir çocukluk düşüncesiyle ölmüş olduğuna inandığını gösterebilir. Birey, uzun bir sessizliğe veya övgü dolu bir konuşmaya dalabilir.Bağlanma görüşmesi, çocuğun yabancı bir durumda değerlendirilmesiyle yakından ilgilidir. Örneğin, güvenli/özerk bağlanma, kendine güvenen çocukla; kayıtsız bağlanma, kaçınmacı çocukla, endişeli bağlanma ise dirençli/düzensiz çocuk ile ilişkilidir. Çözümsüz/düzensiz ise şaşkın/düzensiz ile ilişkilenmiştir.Bu araştırma, geçmişte güvenli bağlanma yaşamış olanların, duygularını ve kendini düzenlemede daha başarılı olduklarını onaylamıştır. Örneğin; güvenli bağlanma ve uyumlu bakımla büyütülmüş olan okul öncesi çocuklar, öğretmenleri ve gözlemcileri tarafından daha çok öz saygılı ve daha çok özgüvenli, duygularını ve isteklerini kontrol etmede daha uysal olmakla değerlendirilmiştir.İlerleyen yıllarda yapılan çalışmalarda; değerlendirilen her yaş için, kaygılı bağlanma yaşamış olanlar daha problemli olurken, güvenli bağlanma yaşamış kişilerin daha az duygusal sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Bu sonuçlar oldukça açık ve kesindir. Özellikle kaygı bozukluklarının, düzensiz/dirençli bağlanmada görülen erken düzenlemeler yapılamamasıyla yakından bağlantılı olduğu anlaşılmıştır. Saldırganlık ve daha genel bir ifadeyle davranış bozukluklarının; kronik reddetme, duygusal ulaşılamazlık ve kaçınmacı bağlanmayla ilgisi olduğu ortaya çıkmıştır. Hem dirençli hem kaçınmacı bağlanma depresyonla bağlantılıdır. Son olarak düzensiz/şaşkın bağlanma ki bu aşırı derecede ikili bir düzenleme eksikliğinin göstergesidir, ilişkinin tamamında bir bozukluk olduğunu gösterir.Kaynakça : Winnicott, Donald W. Bebekler Ve Anneleri
Bowlby, John. Bağlanma
Masterson, James F. Bağlanma Kuramı ve Nörobiyolojik Kendilik Gelişim Açısından Kişilik Bozuklukları
Saygılı, İshak. Psikeart Dergisi Annelik : Sayı 56
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuklarda ve Yetişkinlerde Bağlanma" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Özlem SERPEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Özlem SERPEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.