Depresyon ve Dini Başa Çıkma
DEPRESYON ve DİNİ BAŞA ÇIKMA
Depresyon günümüzün en ciddi sağlık problemlerinden biridir. Bu önemli ruh sağlığı problemine dikkat çekmek için 2012 yılında depresyonu ana tema olarak belirleyen Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu ‘nun verileri de bunu göstermektedir. Dünya genelinde üç yüz elli milyon kişi depresyondan muzdariptir. Yine de depresyonun 2030 yılına kadar insan sağlığını tehdit eden hastalıkların başında olacağı tahmin edilmektedir.
Psikologlar depresyonu ‘’ Biyolojik psikolojik ve sosyal sebepleri olabilir bir duygu durum bozukluğu olarak’’ tanımlamışlardır. Depresyon kavramı dünyaya umutsuzca bakmak ve can sıkıntısı gibi hafif bir olumsuzluktan intiharı düşünme gibi ciddi anlamda bir probleme kadar farklı sorunları kapsayan geniş bir kavramdır. Major Depresyon, Distimi Tepkisel Depresyon ,Psikotik ya da Nevrotik Depresyon gibi pek çok türü yer almaktadır.
Depresyonun hayata karşı ilgisizlik, anlamsızlık, umutsuzluk, suçluluk ve değersizlik hissi kişinin kendisine karşı saygısının azalması yeme ve uyku problemleri, dikkat kaybı, cinselliğe karşı isteksizlik, intihar düşüncesi gibi getirdiği duygulanım durumları vardır.
Depresyon ile ilgili bilişsel bakış açısından hareket eden psikologlar depresyonun kişinin benliği ve geleceği ile ilgili olumsuz görüşlerin ve umutsuzluğun etkin olduğu bilişsel bir hastalık olduğunu savunmuşlardır. Kötümserliğin depresyonun başlıca nedenlerinden biri olarak gören Seligman , depresyonu öğrenilmiş çaresizlik durumuyla ilişkilendirmiştir. Depresyonun belirtilerinden olan olumsuz düşüncenin aslında depresyona neden olan şey olabileceğini iddia etmiştir.
Depresyonun psiko-sosyal nedenleri göz önünde bulundurulduğunda herhangi bir yakınını yitiren ,ekonomik açıdan ciddi bir sıkıntı yaşayan ,doğal afetlere maruz kalan ,ciddi bir hastalık ile mücadele eden bireylerde olabileceği gibi istenmeyen ve beklenmeyen durumlarla karşılaşan insanların yaşadıkları stresin depresif eğilimleri tetikleyeceği söylenebilir. Nitekim dinin sunduğu güven ,anlam kontrol duygusu ,umut ve iyimserlik böyle bir durumda kişiye hem teselli kaynağı olur hem de olumsuzluğu anlamlandırarak kişisel bütünlüğünün gelişimine ve manevi olgunluğuna katkı sunar. Bu tür başa çıkma sürecine katkısı düşünülerek pek çok araştırmada dindarlık depresyonu azaltıcı bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Ancak dinin başa çıkma sürecinde ki istifade şeklide depresif eğilimi artırma veya azaltma yönünde rol oynayabilir. Olumlu dini başa çıkma depresyonu azaltırken ,olumsuz dini başa çıkma depresyonu artırabilir.
Bazı psikologlar depresyonda etkili olabilecek özsaygı eksikliğinin din tarafından desteklenebileceğini öne sürmüştür. Onlar dinin buyurgan bazı öğretilerinin bireyin özsaygısı üzerinde olumsuz tesirinin olabileceğini ve değersizlik duygusu geliştirebileceğini savunmuştur. Araştırmaların çoğu da dindarlığın depresyonu azaltıcı rolünün olduğunu tespit etmiştir.
Özellikle depresyonun nedenleri biyolojik genetik ve psiko-sosyal olmak üzere üç grupta toplanabilir. Özellikle psiko-sosyal etkenler içerisinde zikredeceğimiz olumsuz hayat olaylarının tetikleyeceği depresif eğilimlerle başa çıkmada ve depresyon hastalarının sağaltım sürecinde dini başa çıkma etkinliklerine başvurmanın dolayısıyla dindarlığın katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Dindarlık mutlak anlamda depresyona engel olamayacağı gibi depresyondan da kişiyi çıkaramaz. Ancak kişinin içselleştirerek kişiliğinin bir parçası haline getirdiği dindarlığı depresif eğilimleri artıran stresle başa çıkma sürecinde ona yardımcı olabilir. Psikiyatrik tedvinin gereklerini yerine getiren dindar birey depresyondan kurtuluş sürecini destekleyen umut ve iyimserlik duygularını kazanma noktasında dini inançlarından destek alabilir.
Dini inançların ruh sağlığı ve yaşamı sürdürme ile ilişkisi olabilir. Ancak inançlar birey üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkile gösterebilir. Kişinin inanç dünyasında günah ceza affedebilme cennet ve cehennem gibi olgular önemli bir yer tutar. Eğer kişinin inançları günaha suçluluğa cezaya katı bir şekilde odaklanmışsa bu inançları kişinin sağlıklı bir tutum takınabilmesini engelleyebilir. Fakat inançlar sevgi affetme ve hayatın amaç ve anlamına odaklanmışsa kişinin psikolojik sağlığına daha olumlu etkisi olabilmektedir. Dini inanç ölümden sonraki yaşama ve seven bir tanrıya inancı destekleyerek kişiye amaç ve benlik değeri sağlayabilir. Ayrıca umut ve dayanma gücü sosyal destek ve anlam duygusu sağlayarak kişilerin psikolojik sağlığına katkıda bulunabilir.
Dinlerin birçoğu zorluklar ve sıkıntılar karşısında insanlara tanrının yardımı ve amacına yönelik umut vaad eder. Her güçlükle birlikte bir de kolaylık olması insanlara bu sıkıntılara sabretme gücü ve bu sıkıntılarında bir anlamı olabileceğine ilişkin umut verebilir. Din insanlara bir anlam duygusu sağlama bakımından oldukça işlevsel olabilir. Anlam duygusu ne kadar az ise psikopatolojinin ciddiyeti de o kadar büyüktür. Hayattaki olumlu anlam duygusu kendini aşma değerleri ile bağlantılıdır. Zor durumlarda tanrının yanında olduğuna inanmak kişiye güvende olduğu ,yalnız olmadığı duygularını vererek umutsuzluk ve çaresizlik duygularını giderebilir.
Dini inançlar zor hayat problemleri ile yüzleşmede bir umut kaynağı olabilmektedir. İnanç kişileri umutsuzluğa düşmekten koruyacak tanrının desteği ve acıların sonunda mutluluğa ulaşma ile ilgili vaatler içiren bir takım hikaye ve anlatımlar vardır. Bu yönüyle de inançlar dindar insanlar için umutsuz düşüncelere karşı koymalarında önemli bir rol oynayabilir.
Dini inancın tüm kişisel inançlar içerisinde insanın iç dünyasında ve kişiye özel cereyan eden en derin inanç olduğu söylenebilir. Dini inançlar kişiye bir anlam duygusu ve yaşama amacı verebilir. Bu etkisi ile de kişileri intihardan koruyabilir.
PSİKOLOG
SERPİL YILMAN KAYA
Depresyon günümüzün en ciddi sağlık problemlerinden biridir. Bu önemli ruh sağlığı problemine dikkat çekmek için 2012 yılında depresyonu ana tema olarak belirleyen Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu ‘nun verileri de bunu göstermektedir. Dünya genelinde üç yüz elli milyon kişi depresyondan muzdariptir. Yine de depresyonun 2030 yılına kadar insan sağlığını tehdit eden hastalıkların başında olacağı tahmin edilmektedir.
Psikologlar depresyonu ‘’ Biyolojik psikolojik ve sosyal sebepleri olabilir bir duygu durum bozukluğu olarak’’ tanımlamışlardır. Depresyon kavramı dünyaya umutsuzca bakmak ve can sıkıntısı gibi hafif bir olumsuzluktan intiharı düşünme gibi ciddi anlamda bir probleme kadar farklı sorunları kapsayan geniş bir kavramdır. Major Depresyon, Distimi Tepkisel Depresyon ,Psikotik ya da Nevrotik Depresyon gibi pek çok türü yer almaktadır.
Depresyonun hayata karşı ilgisizlik, anlamsızlık, umutsuzluk, suçluluk ve değersizlik hissi kişinin kendisine karşı saygısının azalması yeme ve uyku problemleri, dikkat kaybı, cinselliğe karşı isteksizlik, intihar düşüncesi gibi getirdiği duygulanım durumları vardır.
Depresyon ile ilgili bilişsel bakış açısından hareket eden psikologlar depresyonun kişinin benliği ve geleceği ile ilgili olumsuz görüşlerin ve umutsuzluğun etkin olduğu bilişsel bir hastalık olduğunu savunmuşlardır. Kötümserliğin depresyonun başlıca nedenlerinden biri olarak gören Seligman , depresyonu öğrenilmiş çaresizlik durumuyla ilişkilendirmiştir. Depresyonun belirtilerinden olan olumsuz düşüncenin aslında depresyona neden olan şey olabileceğini iddia etmiştir.
Depresyonun psiko-sosyal nedenleri göz önünde bulundurulduğunda herhangi bir yakınını yitiren ,ekonomik açıdan ciddi bir sıkıntı yaşayan ,doğal afetlere maruz kalan ,ciddi bir hastalık ile mücadele eden bireylerde olabileceği gibi istenmeyen ve beklenmeyen durumlarla karşılaşan insanların yaşadıkları stresin depresif eğilimleri tetikleyeceği söylenebilir. Nitekim dinin sunduğu güven ,anlam kontrol duygusu ,umut ve iyimserlik böyle bir durumda kişiye hem teselli kaynağı olur hem de olumsuzluğu anlamlandırarak kişisel bütünlüğünün gelişimine ve manevi olgunluğuna katkı sunar. Bu tür başa çıkma sürecine katkısı düşünülerek pek çok araştırmada dindarlık depresyonu azaltıcı bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Ancak dinin başa çıkma sürecinde ki istifade şeklide depresif eğilimi artırma veya azaltma yönünde rol oynayabilir. Olumlu dini başa çıkma depresyonu azaltırken ,olumsuz dini başa çıkma depresyonu artırabilir.
Bazı psikologlar depresyonda etkili olabilecek özsaygı eksikliğinin din tarafından desteklenebileceğini öne sürmüştür. Onlar dinin buyurgan bazı öğretilerinin bireyin özsaygısı üzerinde olumsuz tesirinin olabileceğini ve değersizlik duygusu geliştirebileceğini savunmuştur. Araştırmaların çoğu da dindarlığın depresyonu azaltıcı rolünün olduğunu tespit etmiştir.
Özellikle depresyonun nedenleri biyolojik genetik ve psiko-sosyal olmak üzere üç grupta toplanabilir. Özellikle psiko-sosyal etkenler içerisinde zikredeceğimiz olumsuz hayat olaylarının tetikleyeceği depresif eğilimlerle başa çıkmada ve depresyon hastalarının sağaltım sürecinde dini başa çıkma etkinliklerine başvurmanın dolayısıyla dindarlığın katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Dindarlık mutlak anlamda depresyona engel olamayacağı gibi depresyondan da kişiyi çıkaramaz. Ancak kişinin içselleştirerek kişiliğinin bir parçası haline getirdiği dindarlığı depresif eğilimleri artıran stresle başa çıkma sürecinde ona yardımcı olabilir. Psikiyatrik tedvinin gereklerini yerine getiren dindar birey depresyondan kurtuluş sürecini destekleyen umut ve iyimserlik duygularını kazanma noktasında dini inançlarından destek alabilir.
Dini inançların ruh sağlığı ve yaşamı sürdürme ile ilişkisi olabilir. Ancak inançlar birey üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkile gösterebilir. Kişinin inanç dünyasında günah ceza affedebilme cennet ve cehennem gibi olgular önemli bir yer tutar. Eğer kişinin inançları günaha suçluluğa cezaya katı bir şekilde odaklanmışsa bu inançları kişinin sağlıklı bir tutum takınabilmesini engelleyebilir. Fakat inançlar sevgi affetme ve hayatın amaç ve anlamına odaklanmışsa kişinin psikolojik sağlığına daha olumlu etkisi olabilmektedir. Dini inanç ölümden sonraki yaşama ve seven bir tanrıya inancı destekleyerek kişiye amaç ve benlik değeri sağlayabilir. Ayrıca umut ve dayanma gücü sosyal destek ve anlam duygusu sağlayarak kişilerin psikolojik sağlığına katkıda bulunabilir.
Dinlerin birçoğu zorluklar ve sıkıntılar karşısında insanlara tanrının yardımı ve amacına yönelik umut vaad eder. Her güçlükle birlikte bir de kolaylık olması insanlara bu sıkıntılara sabretme gücü ve bu sıkıntılarında bir anlamı olabileceğine ilişkin umut verebilir. Din insanlara bir anlam duygusu sağlama bakımından oldukça işlevsel olabilir. Anlam duygusu ne kadar az ise psikopatolojinin ciddiyeti de o kadar büyüktür. Hayattaki olumlu anlam duygusu kendini aşma değerleri ile bağlantılıdır. Zor durumlarda tanrının yanında olduğuna inanmak kişiye güvende olduğu ,yalnız olmadığı duygularını vererek umutsuzluk ve çaresizlik duygularını giderebilir.
Dini inançlar zor hayat problemleri ile yüzleşmede bir umut kaynağı olabilmektedir. İnanç kişileri umutsuzluğa düşmekten koruyacak tanrının desteği ve acıların sonunda mutluluğa ulaşma ile ilgili vaatler içiren bir takım hikaye ve anlatımlar vardır. Bu yönüyle de inançlar dindar insanlar için umutsuz düşüncelere karşı koymalarında önemli bir rol oynayabilir.
Dini inancın tüm kişisel inançlar içerisinde insanın iç dünyasında ve kişiye özel cereyan eden en derin inanç olduğu söylenebilir. Dini inançlar kişiye bir anlam duygusu ve yaşama amacı verebilir. Bu etkisi ile de kişileri intihardan koruyabilir.
PSİKOLOG
SERPİL YILMAN KAYA
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Depresyon ve Dini Başa Çıkma" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Serpil YILMAN KAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Serpil YILMAN KAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.