2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluklarının Nedenleri
MAKALE #3973 © Yazan Prof.Dr.Doğan ŞAHİN | Yayın Aralık 2009 | 7,433 Okuyucu
KADIN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARININ PSİKOLOJİK NEDENLERİ

1.Yetiştirilme ve Geleneksel Kadın Cinsel Rolü
Toplumumuzda kız çocukları yetiştirilirken cinsellikle ilgilenmemeleri öğretilir. Cinsel ilgi ve aktiviteler kınanır ve kısıtlanır. Mesela mastürbasyon yapmaları istenmez ve hoş karşılanmaz. Kadınlardan beklenen sadece eşine yanıt verebilir olmalarıdır. Bir çok araştırmada kadınların önemli bir bölümünün ön sevişme sırasında eşlerine çok az katıldıklarını ya da hiç katılmadıklarını, birleşme sırasında ise çoğunlukla hareketsiz kaldıkları gösterilmiştir. Kadınlar erkeklere neyi cinsel olarak uyarıcı bulduklarını söylemekten kaçınırlar, yeteri kadar uyarılmadıklarında cinsel birleşmeyi reddetmezler, hazlarını artıracak daha aktif tutumlar almaktan kaçınırlar.
Duygusal yakınlık daha önemli olduğu için yakınlık, yumuşaklık hissetmediklerinde ya da kırgınlıkları olduğunda, incindiklerinde cinsel işlevleri daha çabuk olumsuz olarak etkilenir.
2. Geleneksel kadın cinsel rolünün dışına çıkamamak
Geleneksel kadın cinsel rolünü benimsemiş olanlar için Moulton(1976) ‘ın tarafından tanımlanan “iyi kız” sendromu, edilgenlik, boyun eğme, yumuşak başlılık, incelikli olmakla birliktedir. O’ Connor(1979) 600 kadın üzerinde yaptığı bir araştırmada orgazm olamayan kadınların % 88’inin çocukluklarında veya genç kızlıklarında kendilerini “iyi-kız” olarak tanımladıklarını orgazm olan kadınlarda ise bu oranın sadece % 30 olduğunu göstermiştir. .
Geleneksel kadın rolünün anorgazmi ile ilgili mesajları şunlardır:
a-Cinsellikle ilgili her türlü duygu ve davranışlarını kontrol etmelidirler.
b-Cinselliklerini sadece eşlerine yanıt vermekle sınırlamalıdırlar.
c-Orgazm olup olmamaları, hatta cinsellikten haz almaları önemli ve beklenen bir şey değildir.
3. Negatif Beden İmajı ve Düşük Benlik Saygısı :
Orgazmik bozukluğu olan kadınlarda kendilerine duydukları saygının azlığı, yetersizlik duyguları ve olumsuz beden imgesi daha sık görülmektedir.
Bu kadınlar kontrol grubuna göre kendi cinselliklerinden, ilişkilerinden ve cinsel aktivitelerinin tipinden ve düzeyinden daha az memnundurlar
4. Edilgenlik, çekingenlik
Edilgen, bağımlı ve çekingen kadınlar, aktif, bağımsız ve girişken kadınlara göre daha çok cinsel işlev bozukluğu gösterirler. Evlenmemiş kadınlar cinsel ilgi ve isteklerini reddetmeyi, bekarete değer vermeyi ve meşru bir evlilik ilişkisinde bütün bu inhibisyonlarının kaybolmasını beklemeyi öğrenmektedirler Ancak yıllarca cinsel duygularına ilgisiz kaldıktan ve onları bastırdıktan sonra meşru bir erişkin cinsel ilişkisinde yanıt verici olmakta zorlanma şaşırtıcı değildir.
Cinsel ilişki sırasında edilgen ve hareketsiz kalan kadınlar daha çok cinsel sorun yaşarlar. Hareketsiz kalma ve inisiyatif almama cinsel ilişkinin ritmini ve cinsel girişimin zamanlamasını tamamen erkeğe bırakmak anlamına da geldiğinden kadının cinsel yanıtlarıyla bağlantısız olmasına da neden olmaktadır. Erkeğin başlatıcı ve ilişkiyi yönetici bir rolde olması kendi uyarılma düzeyine göre ilişkiyi yönlendirmesine ve eşinin uyarılmasına dikkat etmemesine neden olmaktadır. Yeterli hazırlık ve cinsel uyanma olmadan tekrarlanan cinsel ilişkilerin, cinsel istek ve haz üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Bazı erkekler eşleri cinsel olarak ilgili, yanıt verici olduğunda oldukça rahatsız olur.
Bizim kültürümüzde kadınların cinsellikle ilgili aktif tutum almaları ve kendi cinselliklerine sahip çıkmaları çok uygun karşılanmaz. Ayrıca kadının, daha çok eşine uyum göstermesi, onun beklentilerine göre hareket etmesi beklenir. Bazan ilişkideki bu dengesizlik bir kadın için tolere edilemeyecek boyutlarda olabilir ve ciddi kızgınlıklara, geleneksel kadın rolünün reddine neden olabilir. Saygı, özen ve incelik beklentisi içindeki kadın bunları alamadıkça cinsel isteğini yitirebilir.
5. Katı dini ve ahlaki inançlar
Bazı insanlar cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülürler. Erişkin olduktan sonra da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını bastırırlar.
Vajinismuslu kadınların bir kısmında dinsel şartlanma görülür. Bu hastaların büyüdüğü ailelerde ebeveynler normalden daha yüksek dinsel pratikler isterler. Cinsel ilişkilerde sorumluluğun gelişmesine izin vermezler ve cinsellikten uzaklığı saygınlaştırırlar. Bu tür evlerde cinsellik bir anksiyete kaynağıdır. Dinsel ve ahlaki değerler cinsel ilgi ve ilişkilerin hepsinden suçluluk ve utanç ortaya çıkarıcıdır. Bu ailelerde genellikle cinsel ahlak saplantısı olan babalar vardır. Eşinin ve kızlarının cinsellikle ilgilenmemesini ve yüksek ahlaki bir düzey tutturmasını ister. Bu istekleri yerine getiren ve kızlarını da buna uymaya zorlayan ise genellikle annedir.
6. Babaya olan çocuksu aşkın bilinçdışında devam ediyor oluşu
Çocukluk döneminde babaya duyulan çocuksu aşkın çözülmemiş olması bu bilinçdışı arzuların ve çatışmaların neden olacağı kaygıyı engellemek amacıyla bir savunma tepkisi olarak cinsel istek, uyarılma ve orgazm ketlenebilir. Bilinçdışı arzular ve çatışmalara bağlı cinsel ketlenme, karşı cinse yakınlaşmakta hafif bir çekingenlikten, tam bir isteksizliğe kadar varabilir. Eğer cinsel zevk alma suçluluk duygularına yol açacaksa kişi bu zevkten vazgeçer.
En basit ve en yaygın tipinde uyarılma bozukluğu babaya bilinçdışı bağlılığın devamına dayanır. Kadının babasına yönelik ilgisi devam ettiği için kocası dahil olmak üzere hiçbir erkek çok çekici gelmez ve aşık olmakta zorlanır, öte yandan eş babaya benzediği oranda aşk ortaya çıkabilir ama bu kez de koca babayı çağrıştırdığı için onunla cinsel ilişki suçluluk ve rahatsızlık yaratır.
7. Baba-kız ilişkisindeki olumsuzluklar
Çok sayıda araştırmada, çocukluğundan babalarından ayrı kalan , babaları tarafından terk edilen ya da babalarını kaybeden kadınlarda, babalarıyla birlikte büyümüş, ancak duygusal yakınlık ve iletişim kurmayan, ihmalci, ilgisiz babaları olan kadınlarda orgazm olamama oranı daha yüksek bulunmuştur.
Bazı vajinismuslu kadınların da babalarıyla yakın ve duygusal ilişki kurma olanakların az olduğunu bildiren araştırmalar vardır.
8. Baskıcı, otoriter baba
Barnes, vajinismuslu kadınların tipik özelliklerinden birinin tiranik bir babaya sahip olmak olduğunu belirtmiştir. Bu kadınların babanın otorite figürü olduğu bir evde büyüdüklerini ve sürekli fiziksel ve/veya sözel şiddet gördüklerini belirtmiştir. Vajinismuslu kadınların babalarında otorite saplantısı, baskın olmak için ceza uygulama, alkolizm, psikopati saptanmıştır. Silverstein de vajinismus etyolojisinde şiddet -özellikle baba şiddeti- üzerinde duran yazarlardan biridir. O’ Sullivan’ın bir çalışmasında 23 vajinismuslu kadından %70’i babalarını şiddet uygulayıcı, korkutucu ve tehditkar olduğunu belirtimişlerdi. Antisosyal ve obsesif-kompulsif kişilikli babaların da vajinismus etyolojisinde önemli olduğu bildirilmiştir.

9. Anne ile ilişkideki sorunlar
Çocukluklarında babalarına duydukları ilgi dolayısıyla anneleriyle rekabete giren ve babalarına duydukları ilgi çözülmeden bilinçdışında devam eden kadınlarda anne ya da anne yerine konan birine yönelik hasmane ve rekabetçi bilinçdışı arzular, anne tarafından cezalandırma korkusuna yol açarak cinsel haz ve mutluluktan vazgeçmeyi gerektirebilir.
10. Zayıf, güçsüz anne
Şiddet uygulayan babaları olan vajinismuslu kadınlarda, dayak yiyen ya da kızını baba dayağından koruyamayan annelerin zayıf bir kadın modeli oluşturdukları söylenebilir. Dayak atan baba ile dayak yiyen anneden oluşan aile modelleri aynı zamanda erkek ve kadın rollerini katı bir biçimde ayırdığından ve erkeklerin şiddet uygulayan kişiler olarak algılanmasını sağladığından da vajinismus etyolojisinde önemli olabilir.
11. Cinselliği değersizleştiren/aşağılayan aile
Vajinismusu olan kadınların annelerinin sıklıkla cinselliği değersizleştirdikleri gözlenmektedir. Muhtemelen kendi cinsel yaşamlarının tatmin edici olmamasına bağlı olarak bazan kibar, iyi örtülmüş, ilişkilere ve bakış açılarına yansımış bir şekilde bazan da açıkça, cinsellik hem aşağılanmakta hem de kontrol edilmektedir. Bu annelerin kadın ve erkek rollerini kesin olarak ayırdıkları, cinselliği sadece erkeklerin istediği ve hayvani bir şey olarak gördükleri söylenebilir. Bu anneler kızlarına da cinselliği ve cinsel organları kirli ve hayvansı olarak yansıtırlar.
Silverstein de negatif cinsel şartlanmanın Kuzey Avrupa ve Amerika’da yaygın bir olgu olduğunu ve genellikle vajinismusun etyolojisinde yer aldığını söylemektedir. Böylesi ailelerde yetişmiş hastaların aseksüel veya antiseksüel kimlilikleri evliliğin gerektirdiği yakınlık ve cinsel yaşamla yüz yüze geldiğinde bir krize neden olmaktadır.

12. Kişilik sorunları
Ağır kişilik bozukluklarına sıklıkla cinsel işlev bozuklukları eşlik eder. Şizoidlerde cinsel ilişki isteği azdır. Borderline kişilik yapılanması düzeyindeki kişilik bozukluklarında yüksek oranda çok çeşitli cinsel sorunlar bulunur. Histrionik ve Borderline kişilik bozukluklarında rastgele cinsel ilişki sık görülmesine karşın, bir çoğunda uyarılma ve orgazm bozukluğu vardır. Depresif, distimik kişilikli kimseler genel olarak haz almaktan, mutlu ve keyifli olmaktan kaçınırlar. Kendilerini acılarla dolu, talihsiz bir kurban olarak hissederler. Bu kişiler keyifli olan ve zevk veren bir çok şeyden olduğu gibi cinsel haz almaktan da kaçınırlar. Sürekli bir şeylerden şikayet etme, memnun olmama halindedirler. Adeta mutlu olabilmeyi kendilerine yasaklamışlardır. Bu kişilerde cinsel isteksizlik çoğunlukla ergenliğin başından beri vardır. Böyle bir durumda kısa seks terapisi yararlı olmayabilir ve daha uzun süreli terapi gerekebilir.

13. Cinsel kimlik veya yönelim sorunları
Cinsel ilgileri kendi cinsine yönelik olarak gelişen bazı kadınlar bu arzularını bastırırlar ve ya gizlerler. Bazan kişi cinsel ilgisinin kendi cinsine yönelik olduğunun farkındadır ancak bu durumun başkaları tarafından fark edilmesini istemediğinden karşı cinsle ilişki kurabilir hatta evlenebilir. Ancak karşı cinsle ilişkide istek, uyarılma ve orgazm zorlukları yaşar. Bazan da kişi eşcinsel arzularını bastırır ve kendisi de farkında olmaz. Karşı cinsle ilişkide nedenini bilmediği bir isteksizlik ve zevk alamama yaşar. Cinsel yönelimi aslında kendi cinsine yönelik olan bu kadınlarda karşı cinse yönelik cinsel isteksizlik, cinsel istek bozukluğu olarak yorumlanabilir. Bu kadınların karşı cinse yönelik cinsel istek duymalarını sağlamaya çalışmak yararsız olduğu gibi uygun bir yaklaşım da değildir.Masters ve Johnson vajinismuslu kadınların bir bölümünün eşcinsel identifikasyon gösterdiklerini belirtmişlerdir. Heteroseksüel cinsel ilişki, cinsel kimliğin reddi anlamına geleceğinden olanaksızdır. İstenmeyen heteroseksüel cinsel ilişki böylelikle vajinismus tarafından engellenmiş olur.
Açık olarak eşcinsel olanlar ile eşcinsel arzularını bastırıp bir erkekle birlikte olmaya çalışan kadınlarda da uyarılma ve orgazm sorunları ortaya çıkar. Çünkü kişinin arzu duyduğu şey ile yaşadığı şey arasında bir uyumsuzluk vardır.
14. Yetersiz, yanlış cinsel bilgiler, tabular, mitler, inanışlar
Cinsel tabular ve mitler, özellikle cinselliğin erkeğin istediği ve kadınların katlanması gerektiğini telkin eden inanışlar cinsel sorunların gelişmesine önemli bir zemin hazırlar. Ayrıca mastürbasyonu ve kadının bedenini tanımasının engelleyen inanışlar ve mitler de cinsel zorluklara katkıda bulunabilir. Kendi bedenini tanımayan, cinsel duygulanımını bilmeyen kadınlarda cinsel sorunlara yatkınlık olacağı açıktır.
Vajinismusu olan kadınlarda, cinsel birleşmenin imkansız veya çok zor gerçekleşebileceği, gerçeklediğinde ise çok acı verici olacağı ya da büyük oranda kanamalara hatta ölüme yol açabileceği düşüncesi yaygındır. Penisin vajinaya giremeyecek kadar büyük olduğuna inanırlar. Bir kısım hasta ise sadece kendilerinin başka kadınlardan farklı olarak küçük bir vajinaya sahip olduğuna inanır.
15. Cinsel taciz ve travmalar
Özellikle cinsel tiksinti bozukluğunda ve başta vajinismus olmak üzere bazı cinsel işlev bozukluklarında cinsel şiddete maruz kalma öyküsüne sık rastlanır. Cinsel travmalar tacizcinin yakınlık derecesi, olayın rıza ya da şiddet kullanılarak gerçekleşmesi, tekrarlama sıklığı gibi etkenlere bağlı olarak cinsel yaşamı önemli oranda bozabileceği gibi diğer ruhsal sorunlara ve kişilik gelişiminde arızalara yol açabilmektedir. Bazı cinsel travma kurbanlarında ise kendine zarar verici rast gele uygunsuz cinsel yakınlıklar kurma gibi bir durum ortaya çıkabilmektedir.
16. Cinsel fobiler veya kaçınmalar
Bazı kadınların cinsel isteksizlikleri cinsel ilişkinin bazı yönlerine ilişkin kaçınmalara veya korkulara bağlı olabilir. Mesela meninin kokusundan veya üzerine bulaşmasından tiksinen bir kadın cinsel ilişki istemeyebilir. Bu kadınlar dikkatlice dinlenirlerse, cinsel ilişkiden ya da onu kimi yönlerinden rahatsızlık duyulmalarına karşın, bunların dışarıda bırakılacağı cinsel yakınlaşmalara karşı isteksizlikleri olmadığı görülür.
Cinsellik konusundaki korkuların özellikle cinsel istek ve uyarılma üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Cinsel korkuya bağlı anorgazmi çogunlukla istek azlığı ve uyarılma sorunlarına ikincil olarak ortaya çıkar.

17. Psikoseksüel gelişimin erken basamaklarında takılmalar
Cinsel dürtünün çocukluk boyunca gelişimi cinsel organların egemenliğindeki olgun cinsel aşamaya gelinceye kadar bir çok basamaktan geçer. Bu basamakların birindeki şiddetli bir takılma cinsel birleşmenin olmadığı cinsel eylemlerle tatmin arayışı yaratır ya da cinsel birleşme isteksizliğine, uyarılma ve orgazm sorunlarına yol açabilir. Genellikle teşhircilik, gözetlemecilik ve diğerleri gibi parafililer söz konusu olur.
Psikoseksüel gelişimin erken dönemlerindeki takılmalar aynı zamanda cinsellikle ilgili şiddetli zarar görme fantezilerine neden olur. Cinselliğin ve cinsel eylemde bulunan erkeğin yaralayıcı, parçalayıcı ve öldürücü olabileceği biçiminde bilinçdışı korkular yanında cinsel nesneyi parçalama, öldürme, yaralama gibi bilinçdışı arzu ve fanteziler de cinsel işlevleri bozarlar.

18. Maskelenmiş parafililer
Bazı kişilerin teşhircilik, röntgencilik, fetişizm, cinsel sadizm, cinsel mazohizm vb gibi eğilimleri olmasına karşın bunları bastırmış olabilirler. Bazı kimselerde ise bu tür eğilimler cinsel ilişkiye izin vermeyecek kadar güçlü olmadığı halde kişi bu tür arzularını kendisine yakıştıramadığı için şiddetle bastırmış olabilir. Cinsel arzuların kabul edilemediği için bastırılması cinsel isteksizlik yaratabilir. Bu tür sorunu olan kişilerde kişinin cinsel arzularını fark etmesini ve cinsel yaşamına dahil etmesini sağlayacak tedavi yaklaşımları yararlı olacaktır.

19. Evlilik çatışmaları
İnsanlar evlenirlerken nasıl bir evlilikleri olacağına ilişkin belli tasarıları ve hayalleri vardır. Bu hayal ve tasarılar iş bölümü, roller, yaşama tarzı, nelerin yapılıp yapılmayacağına ilişkin çeşitli ayrıntıları içerir. Mesela bir kadın evlenirken, kocasının kendisine karşı anlayışlı, ilgili ve özenli olacağını, ev işlerinde kendisine yardım edeceğini, her ikisinin de çalışacağını varsaymış olurken, belki eşi de karısının evde oturup ev işerinin sorumluluğunu üstleneceğini, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağını varsaymış olabilir. Evlendikleri zaman ikisi de birbirinde aradığını bulamamın hayal kırıklığı içinde kızgınlıklar ve kırgınlıklar gösterebilirler. Böyle bir çift çevre ve aile baskısı ya da yetişme döneminde aldıkları kültüre göre ayrılmak istemeyebilirler. Ancak yaşadıkları çatışma cinsel yaşamlarına yansıyarak cinsel isteklerini ya da haz almalarını bozabilir. Ciddi evlilik uyuşmazlıkları olan çiftlerde seks terapisi yerine evlilik sorunlarını çözülmesini sağlayacak evlilik terapileri daha önceliklidir.

20. Eşe ilgi kaybı
Bir çok çift birlikteliklerinin ilerleyen dönemlerinde bir birlerine eskisi kadar cinsel ilgi duymamaya başlarlar. Birbirinde aradığını bulamamak, eşiyle mutlu olamamak, kızgınlılar, hayal kırıklıkları gibi genel ilişkideki sorunlar yanında çiftlerin eşlerini ebeveyn gibi algılamalarının da çok önemli bir rolü vardır. Ciddi bir kişilik sorunu olmayan bir kadın genellikle bir açıdan babasını çağrıştıran ya da çeşitli yönlerden ona benzeyen biri ile evlenir. Bir çok çift başlangıçta bu benzerliğin farkında değildir. Ancak ilişkiler ilerledikçe eşini daha çok babasına benzetmeye başlar ve kadının gözünde eşi babasına ne kadar benzemeye başlarsa ona yönelik cinsel ilgisi de o denli azalır. Bazan da başlangıçta fazla benzerlik olmamasına karşın, kadın eşini babasının kendisine davrandığı gibi davranmaya iter. Mesela her şeyine karışan bir babası varsa sürekli hatalar, aksaklıklar, unutkanlıklar göstererek, eşinin kendisine müdahale etmesini temin eder. Kadının farkında olmaksızın yaptığı bu davranışlar sonucunda eşi de kadının babası gibi davranmaya başlar. Koca, karısının gözünde babasına benzediği ölçüde de kadının cinsel isteği ortadan kalkar. Bazan da daha ilişkinin başında bu benzerlik fark edilir ya da yaratılmış olur. Cinsel isteksizlikle baş vuran bir çift, aralarında sürekli baba-kız oyunu oynuyordu. Koca karısına kızım, kadın da kocasına baba diye hitap ediyordu. Kadın tıpkı babasıyla yaptığı gibi eşi eve gelirken arayıp “babacığım çikolata getirir misin?” diyor, kocası da “ olur küçük kızım” diyordu. Bu çiftin tedavisinde bu oyunu bırakmaları ve birbirlerini gerçek kişilikleri ve kimlikleriyle tanımalarını sağlamak yeterli olmuştu.

21. Yakınlık sorunları
Cinsel ilişki iki kişi arasındaki en yakın ve mahrem ilişki biçimlerinden biridir. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer. Yakınlaşma ve sınır sorunu olan kişilerde bu yakınlığı tolere edememek cinsel ilişkilerden kaçınmaya neden olabilir. Ancak yakınlık sorunları isteksizlik yaratabilirse de daha çok uyarılma ve orgazm bozukluğuna neden olabilir. Ciddi yakınlık sorunu olan kişilerde seks terapisinden önce yakınlaşma sorunlarını ele alacak bireysel terapiler gerekebilir.

22. Eşin cinsel beceri eksikliği
Fazla cinsel tecrübesi ve bilgisi olmaksızın evlenen ve daha sonra da sınırlı ve kısıtlı bir cinsel yaşamı olan çiftlerde kocanın cinsel ilişki sırasında uygun olmayan tutumları, kadının uyarılmasını ve haz almasını engelleyebilir. Önce uyarılma ve orgazm bozukluğu olarak başlayan cinsel sorun uzadığında ise cinsel isteksizliğe neden olabilir. Böyle çiftlerde cinsel danışmanlık ve cinsel yaşamlarını renklendirecek alıştırmalar yararlı olabilir.

23. Pasif, bağımlı eş
Vajinismuslu eşlerinin, pasif, bağımlı, aşırı düşünceli ve eşleriyle bilinçdışı bir anlaşma içinde, cinsel birleşmeden kaçınan kişiler olduğu bir çok araştırmacı tarafından belirtilmektedir. Vajinismuslu bir kadını seçen erkekle, pasif, bağımlı bir eş seçen kadının oluşturduğu ikilide eşlerin her biri diğerindeki agresyondan korkar ve cinsel birleşme sürekli ertelenir.
Bizim bir çalışmamızda vajinismuslu kadınların eşleri kendilerini atak olmayan, girişkenlikleri az ve kolay vazgeçen insanlar olarak tanımlamışlar, eşleri de kocaları hakkında benzer yargıları dile getirmişlerdi. Vajinismuslu kadınların eşlerinin cinsel deneyimleri azdır. Cinsel anlamda girişken değillerdir. Bir çoğunun evlilik öncesi başka kadınlarla da cinsel deneyimi oldukça sınırlıdır. Eşleriyle tanışma ve nişanlılık dönemlerinde cinsel yakınlık ve ilişki kurma konusunda oldukça kaçıngan davranırlar. Evlilik öncesinde cinsel birleşme girişimi pek olmadığı gibi cinsel yakınlaşmaları da oldukça sınırlıdır. Söz konusu cinsel yakınlaşma çeşitli dokunma ve öpüşmelerden ileri gitmez.
Kocalar genellikle sevişme sırasında eşleri korktuğunda eşlerini uyarmaya devam etmek, cinsel ilişkiye hazırlamaya çalışmak yerine ketlenmekte ve ilişkiyi sürdürememektedirler.
Evlendikten sonra da cinsel ilişkiden kaçınma tam bir anlaşma içinde sürdürülür. Cinsel birleşme girişimleri ahlaki ussallaştırmalarla mümkün olduğunca geciktirilir. İlk başarısızlıktan sonra bir dönem cinsel birleşme denemeleri devam etse de genellikle 6-12 ay sonunda denemeler bırakılır. Tedavi uzun zaman sonra, örneğin çocuk sahibi olma isteği büyük boyutlara ulaşılınca ciddi olarak düşünülür.
24. Partnerde cinsel işlev bozukluğu
Eşlerden birindeki bir cinsel sorun diğer kişide de cinsel sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Mesela erken boşalması olan bir erkeğin eşinde orgazm sorunu görülmesi doğaldır. Hatta tekrarlayan hayal kırıklıkları zamanla uyarılmayı ve cinsel isteği de bozabilir.
25. Duygu ve davranışlar üzerindeki kontrolünü yitirme korkusu
Duygu ve davranışları üzerinde her zaman egemenliklerini sürdürmek isteyen, herhangi bir duygunun ya da biyolojik uyaranın kontrollerini aşmasına izin vermeyen kişiler, cinsel ilişkisi sırasında da cinsel uyaranın belli bir düzeyin üzerine çıkmasını ketlerler ve dolaysıyla orgazm olamazlar. Bu kişiler çoğunlukla obsesif ya da narsisistik kişilik gösterirler.

26. Bağımsızlığını ortaya koyma korkusu
Kadınların, cinsel istek duyup duymadıklarını, neleri cinsel olarak uyarıcı bulduklarını, cinsel olarak yeteri kadar uyarılıp uyarılmadıklarını, sevişirken ya da sonrasında nasıl bir tavır talep ettiklerini yeteri kadar rahat ifade edemedikleri sürece seks terapisinden yararlanamayacakları ileri sürülmüştür.
Jacobowski (1977) kadınların erkeklere neyi cinsel olarak uyarıcı bulduklarını söylemede yeteri kadar cinsel olarak uyanmadığında seksi reddetmekte, seksten sonra yumuşak bir tavır talep etmekte yeteri kadar girişken olamadıkça Masters ve Johnson’un (1970) seks terapisi uygulaya kalkışmanın başarısız kalacağını yazmışlardır.
27. Gebelik korkusu
Kendini genç bir kız olarak algılamaktan vazgeçmek istememek, anneliğin getireceği sorumlulukları üstlenmeye hazır olamamak ya da doğum yapmaktan korkmak gibi nedenlerle gebe kalmak istemeyen bir kadın cinsel ilişkiden kaçınmak için cinsel isteğini ketleyebilir. Bu durumda bu endişelerin ortaya çıkarılıp çözümlenmesi başka bir tedavi gerektirmeksizin cinsel isteğin oluşması için yeterli olacaktır.
Blazer 476 vajinismuslu kadınla yaptığı bir çalışmada vakaların %10.2’sinde gebelik korkusunu neden olarak saptamıştır. Vajinismuslardaki gebelik korkusu sıklıkla cinsel birleşme korkusu gibi bebeğin vajinadan geçerken kendilerine zarar vereceği inancına dayanmaktadır.

28. Psikiyatrik rahatsızlıklar
Depresyon başta olmak üzere bir çok psikiyatrik rahatsızlık cinsel isteği azaltır ya da geçici bir süre ortadan kaldırır. Cinsel isteği olumuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır: yaygın anksiyete bozukluğu, özellikle cinsellikle ilgili olmak üzere obsesif-kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, özellikle anksiyetenin yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar. Cinsel istek azlığı psikiyatrik bir hastalığa ya da onun tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı ise, öncelikle hastalığın cinsel isteği etkilemeyen bir ilaçla tedavisi gerekir. Psikiyatrik rahatsızlık düzelme gösterdiği halde cinsel isteksizlik devam ediyorsa seks terapisi ya da soruna yönelik özel yaklaşımlar gerekebilir.

29. Stres ve üzüntü kaynağı olan yaşam olayları
Yas, ekonomik güçlükler, bir yakının hastalığı gibi kişide sıkıntı ve üzüntü yaratan olaylar ya da hayati önemi olan sorunlar cinsel isteği azaltabilirler.

30. Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler
Bireyin yaşlanmaya tepkisi cinsel yaşamının nasıl olacağının ana belirleyicilerinden biridir. Belli yaş dönemlerinde cinsel yaşamlarının biteceğine ilişkin yanlış düşünceleri olan ya da yaşın getirdiği değişikliklerden utanan bir kadın cinsel isteğini göz ardı etmeye çalışabilir. Ayrıca, kilo alımı, sarkmış göğüsler gibi fiziksel değişikler, ilgi çekiciliğin kaybı veya bireyin cazibesini yitirdiği ile ilgili düşüncelere neden olarak sekse ilgiyi azaltabilir.
31. Eşe veya erkeğe yönelik olumsuz duygular
Eşleriyle aralarında güç çatışması olan kadınlarda cinsel sorunlara daha çok rastlandığına ilişkin bulgular vardır. Daha adil ve eşit ilişkisi olan çiftlere göre erkeğin baskın olduğu ve gizli ya da açık güç çatışmalarının yaşandığı evliliklere cinsel sorunlara daha sık rastlanmaktadır.
Kaplan ( 1974) bu durumu bilinçdışı olarak “hasım”ına doyum vermektense orgazmik hazzından vazgeçmeyi yeğlemek olarak yorumlamıştır. Kadınlar tipik olarak daha az güçlü pozisyonda ve güçsüz bir tavırda davranmaya eğitilirler ve cinsel ilişkide de doyuma ulaşmanın sorumluluğunu erkeğe bırakan edilgen bir tutum takınarak başarısız sonuçlardan güç kazanmaya çalışabilirler. İlişkide güç kazanmak pahasına cinsel hazdan ve sevgiden vazgeçebilirler.
32. Gerçek dışı beklentiler
Bazı kadınların hayal kırıklıkları beklentilerinin yüksek olmasına bağlıdır. Gerçek dışı ve yüksek beklentiler erkekler arasında daha sık görülmesine karşın, kadınlardan özellikle medyadan etkilenip mesela orgazmın zevkten çıldırmak gibi bir şey olduğunu ama kendilerinin bunu yaşayamadığını düşünüp hayal kırıklıklarına bağlı küskünlükler gösterebilir ve cinsel ilişkiden zamanla kaçınmaya başlayabilirler.
33. Performans anksiyetesi
Cinsel işlev bozukluğu olan çoğu çiftin cinsel deneyim sonucunda hoşnutsuz bir yaşantı beklentisi vardır. Bir başarısızlık diğerini takip eder ve sonuçta çift başarısızlığı bekler bir duruma gelir. Bu kısır döngü kalıcı probleme ya da cinsel ilginin kaybına neden olabilir.
34. Rastlantısal başarısızlık
Erkekler başarıyı daha çok önemsedikleri için kadınlar arada sırada olan cinsel sorunlarına daha hoşgörülü yaklaştıklarından rastlantısal başarısızlıktan çok fazla etkilenmezler
35. Hamilelik , doğum
Hamilelikte cinsel ilişkinin zararlı olabileceğine ilişkin inançlar cinsel kaçınmalara ve zamanla istek ve uyarılma sorunlarına neden olabilir. Doğumdan sonra da kadınlar en çok yeni rollerine uyum sorunu yaşadıklarından ve sorumlulukları arttığından cinsel istekleri azalabilir. Özellikle ikinci çocuktan sonra artan sorumlulukları ve iş yüklerinin ağırlığı cinse isteksizlik yaratabilmektedir.
36. Aldatılma veya eşin sadakatinden kuşkulanma
Aldatılmaya ya da aldatılma kuşkusuna bağlı gelişen kızgınlık, cinsel hazzı ve uyarılmayı ciddi şekilde bozar. Ayrıca, kadınların kendilerini cinsel hazza, uyarılmaya, ve orgazma bırakabilmeleri için erkeklere göre daha fazla güvenlik duygusuna gereksinimleri olmaktadır. Gerçek ya da muhtemel bir aldatma kuşkusu kadının güvenini zedelediğinden cinsel hazzını, uyarılmasını ve orgazm olmasını engelleyebilir. Cinsel hazzın azalmasına bağlı tekrarlayan cinsel deneyimlerin yarattığı hayal kırıklığı da zamanla cinsel isteği azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir.
37. Cinsel organlardan iğrenme veya hoşlanmama
Vajinismuslu kadınlar genellikle kendi cinsel oranlarıyla ilgili utanç, iğrenme ve hoşlanmama duyguları taşırlar. Bu duygular ve yanlış bilgiler kendisi de cinsel organlarından hoşlanmayan, seksten zevk almayan ve bazı durumlarda vajinismusu olabilen annelerden öğrenilmiştir.
38. Kızlık zarını yitirme korkusu
Kızlık zarının kutsallığı ve korunmasına önem verilmesi gibi kültürel faktörler de vajinismus gelişiminde etkilidir. Geleneksel ve bekaretin önemli bulunduğu topluluklarda vajinismusun daha sık görülmesinin önemli nedenlerinden biri budur. Çocukluğundan itibaren kızlık zarını özenle koruması öğretilmiş bir kadın evlendiği zaman bile sahip olduğu bu değerli şeyi kaybetmek istemeyebilmektedir.
39. Organik hastalıklara reaksiyon
Birçok hastalık ya da hastalığın yarattığı durum veya tedavi biçimlerine karşı gelişen psikolojik reaksiyonlar cinsel işlev bozukluğuna neden olabilmektedir. Bunların başında kanserler, üreme sistemi ve idrar yolları hastalıkları ve ameliyatlarla diğer ciddi hastalıklar gelir. Kanser; işlev kaybı, çaresizlik, ümitsizlik, suçluluk, ölüm korkusu, ağrı endişesi, ve bağımlılık korkuları uyandırır. AIDS'le ilgili inanışlar HIV pozitif kişilerde suçluluk duygularının daha da fazla olmasına ve cinsel yaşamdan daha fazla kaçınmaya neden olur. Öte yandan kronik hastalıkların yol açtığı yorgunluk ve halsizlik cinsel isteksizliğe neden olabilmektedir. Yaşamı tehdit eden hastalıklarda ölüm kaygısı cinsel ilgiyi ortadan kaldırabilmektedir.

40. Eşler arasındaki zayıf iletişim
Cinsel işlev bozukluğu gelişen bir çok çift cinsel ilişkilerini konuşamamaktadır. Böylelikle partnerler hem cinsel ihtiyaçlarını ve anksiyetelerini ifade edemezler hem de her biri karşısındakinin düşünce ve duygusunu tahmin etmeye çalışır. Bu tür tahminler ciddi yanlış anlamalara yol açabilir ve cinsel zorlukları daha da artırabilir.

41. Suçluluk duyguları
Çeşitli kaynaklı suçluluk duyguları cinsel işlevleri etkileyebilir. Ensestiyöz suçluluk duyguları olabileceği gibi, başka biriyle gizli bir ilişkiden, başka birine ilgi duymaktan kaynaklanan veya eşe karşı ilgisizlik ihmal gibi nedenlerle de olabilir.
Erotik hazzı yaşamak bu nedenle imkansız olabilir. Suçluluk cinsel işlev bozukluğunun partner üzerinde algılanan etkileri nedeniyle de hissedilebilir.

42. Kısıtlı ön sevişme
Cinsel isteksizliği ve uyarılma zorluğu olan kadınlar eşleri istediği için cinsel ilişkiyi kabul ederler ama haz almadıkları için bir an önce bitmesini isterler bu da cinsel haz alma olanaklarını ortadan kaldırarak durumun kronikleşmesine neden olur.

43. Tecrübesizlik
Kadınların önemli bir bölümü evlilik öncesi cinsel deneyimleri çok sınırlı ve az olduğu için evlendiklerinde cinsel deneyim açısından tecrübesizdirler. Bir çok kadın cinsel yaşama ilişkin ilk tecrübelerini evlendikleri zaman edinirler. Nasıl cinsel haz alacaklarını, nelerden hoşlanıp hoşlanmayacaklarını bilmediklerinden ve cinsel ilişkide kontrolü eşlerine bıraktıklarından kendi cinsel özelliklerini öğrenmeleri de oldukça uzun sürer.

44. Eşini memnun edememe endişesi
Kadınlar çocukluklarından itibaren babalarına, ağabeylerine hizmet ederek yetişirler ve onların rahatını sağlamakla görevlendirilirler. Evlendiklerinde de aynı şeyi eşlerine yapar, onun hizmetlerini yerine getirirler. Cinsel ilişkide de bu ilişki kalıbı geçerlidir. Eşinin memnuniyeti ile aşırı ilgilenmesi, kadının kendi bedenini ve hazzını ihmal etmesine dolayısıyla da cinsel özelliklerini anlamasını ve buna uygun davranmasını zorlaştırarak uyarılma ve orgazm olmasını güçleştirir.

45. Bağlanma Korkusu
Özellikle narsisistik karakterlerde biriyle uzun süreli ilişkide bağlanmaktan korktukları için kendilerini ilişkiye ve cinsel hazza bırakamaz ve sıklıkla orgazma ulaşmakta güçlük yaşarlar.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluklarının Nedenleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in Makaleleri
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Dr.Sevilay ZORLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluklarının Nedenleri' başlığıyla benzeşen toplam 89 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kişilik Testi Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:21
Top