Diplomalı işsizlerin çoğaldığı günümüz şartlarında hem öğrencilerin hem de velilerinin yoğun bir gelecek kaygısı yaşadığını görmekteyiz. Herkesin en yüksek puanı almak için uğraştığını, en iyi liselerde, üniversitelerde eğitim görmek adına çabaladığını görüyor ve biliyoruz. Peki geleceğin dünyasının ihtiyaç duyacağı şeyler bunlarla yeterli kalacak mı? Tabi ki hayır. Yapay zekaların geliştiği, her şeyi teknolojik aletlerle hallettiğimiz, her gün yeni bir teknolojik gelişmenin yaşandığı dünyamızda insanların çeşitli yeterliklere sahip olması onların iş hayatında tercih edilmesini kolaylaştıracaktır. Geleceğin meslekleri denen mesleklerin birçoğu şu an için ülkemizde üniversite karşılığı olmayan bölümler olduğu için bireylerin kendilerini donatarak yeterlik sağlanması beklenmektedir. Kişinin kendisini donatması için avucundaki telefon, etrafındaki kurslar, evindeki bilgisayar yeterli olabilmektedir. Bilgi çağında yaşıyor olmanın güzelliği de zaten buradadır. İnsanlar oturdukları yerden dil öğrenebilir, çeşitli yazılımlara hakim olabilir, çok çeşitli bilgiler edinerek kendine özgün bir alan yaratabilir. Klasik bir meslek seçip ilerlemek yerine kendi ilgi alanına göre meslek şekillendirme fikri herkese cazip gelse de bunu hayata geçiren kişi sayısı oldukça az. Oysa böyle bir durum hem kişinin gelecek kaygısı yok edecektir hem de yaşama dair memnuniyetini artıracaktır. Çünkü gelecek için aranan niteliklerin en önemlisi yaratıcılıktır. İhtiyaç duyulan diğer yetkinlikler ise direnç, yılmazlık, öz yeterlilik (problem karşısında düşmek ve sonrasında yeniden kalkabilmek) olarak sıralanabilir.
Şimdiki çocuklar, ebeveynleri onların önlerinden tüm problemleri kaldırdıkları bir dünyada tüm bilgileri de hazır alarak bu yetkinliklerden çok uzak bir yaşam sürmektedirler. Oysa tıpkı matematik, Türkçe gibi bu yaşantılara da çocukların ihtiyacı vardır. Acar Baltaş iş piyasasının beklentilerini dayanıklılık, işbirliği, empati, iletişim, bütünlük, problem çözme olarak sıralamaktadır. Çocukların başkalarıyla birlikte uyum içinde çalışabilmeyi, bir sorun karşısında caymadan çabalamayı, çevresindeki insanları her yönden anlayabilmeyi başarabiliyor olması gerekmektedir. Çocuklar bu becerileri okulda, kurslarda kazanılan beceriler olmadığı için hayatın içerisinde ancak ebeveynlerinin, öğretmenlerinin, büyüklerinin desteğiyle bunları kazanabilecektir. Eğer gelecekten korkuyorsak aslında geleceğe iyi hazırlanmamış olduğumuzu hissettiğimiz içindir. Geleceğe iyi hazırlanmak ise düşünüldüğünden çok daha kolay bir şekilde gerçekleşmektedir.
Bu yetkinliklerin dışında teknoloji çağına ayak uydurabilmek adına internetin sağladığı çok çeşitli imkanlar bulunmaktadır. Çocuklar boş vakitlerini kendilerine yatırım yaparak değerlendirebilirler. İnternet üzerinden online eğitim veren siteler, youtube videoları ile çeşitli yeterlilikler kazandıran içerikler, dil öğrenimi için uygulamalar vb. birçok fırsattan yararlanabilirler.
Ebeveynlere bu noktada düşen en büyük sorumluluktan biri ise çocuklarının yaşam becerilerini kazanmaları yolunda onlara destek olmaktır. Çocuklar küçük yaştan hayata hazırlanmalıdırlar. Çeşitli görev, sorumluluklarını yerine getirmesinin gerekliliğini bilerek yetişen çocuklar geleceğin dünyasına bir adım önden giriş yapacaktır.