Ergenlik Dönemi- Benlik Kavramı- Özsaygı ve Yaratıcı Dramanın Öğrencilere Katkıları
Ergenlik dönemi:
Ergenlik dönemi, insan yaşamında çok uzun bir zaman dilimi almamakla birlikte önemli ve zor bir yaş dönemi içerir. Bu yaş dönemi, ergenin cinsel, zihinsel, fiziksel, toplumsal ve psikolojik gelişimi açısından incelenebilir.
Adams’a göre ergenlik temel olarak hormonal ve fiziksel olgunlaşmayı da içeren yaklaşımlar bileşimi olarak ele alınır. Bireylerin 10-15 yaşları arasında bu yaş dönemine girmektedir. Bu yaş aralığı, tarihsel açıdan da bakıldığında çok kısa bir zaman aralığında yaşanmıştır. İlkel tarımsal ve kentsel kültürlerde çok erken yaşlarda ergenin katkısına ihtiyaç duyulmuş ve yetişkinlik sorumluluklarını almıştır. Günümüzde eğitim yaşantılarının önemi ve süresi ergenin yetişkinliğe ve yetişkinlik sorumluluğuna geçişini uzattığı için 20-25’li yaşlara kadar ergenlik dönemi sürmektedir. Kız ve erkekler de ergenliğe giriş ve bu dönemin bitişi farklılıklar göstermektedir (Adams 1968,1995:13).
Ergenlik dönemi ile ilgili çalışan kuramcılar, kendi arasında ikiye ayrılmıştır. Bir kısmı ergenliği çatışma dönemi olarak tanımlarken, kimisi de bu dönemin fırtınalı ve stresli olduğunu kabul etmez.
Otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde ebeveyn tarafından, bazen yetişkin, bazen çocuk gibi algılanan genç ne zaman ve ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal değişimine ayak uyduramayarak kimlik karmaşasına düşebilir. Yetişkinin baskıcı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır.
Ergenliği 5 gelişim görevi açısından bütüncül olarak incelemek gerekir.
*Fiziksel
*Benliğin psikolojisi ve Gelişimi
*Kişilik Gelişimi
*Ahlak Gelişimi
*Cinsiyet Rolü Gelişimi
Ergenliğin gelişim görevleri, mekanik bir şekilde aşılması gereken engeller değildir. Bu görevler daha derin bir anlamda oldukça kişiselleştirilmiş deneyimlerdir. Bu gelişim görevlerinin her biri, ergenin kendisini birey olarak tanımlamasına ve benlik kavramı ve benlik saygısı duygularının gelişebileceği tanımlanabilir ve oldukça yordanabilir bir “benlik” geliştirmesine yardımcı olur. (Adams 1968,1995:116-117)
Ergenlik dönemi ergen için yolunda giderse bir ergenin çok yönlü çatışmalarını çözme çabası sağlıklı bir kimlik duygusu ile tanımlanır. Bu nedenle bu yaş dönemindeki çatışma sağlıklı çözülebilirse gelişme ile sonuçlanır.
“Kimlik” Budak’ın psikoloji sözlüğünde şu şekilde tanımlanmaktadır.
“Kimlik”- “Benliğimiz konusunda dün, geçen yıl, ondan önceki yıl vb. kimsek yine o, olduğumuz yolundaki öznel bütünlük, tutarlılık ve süreklilik duygusu” diye tanımlanır.
Ergen kimliğinin oluşumu ana baba ve daha sonra okulun etkileri incelenmiştir. Ergen okulda ve evde sorgulayan, otoriteye karşı gelen, kuralları reddeden ancak kendi kuralları olan bir bireydir.
Ergenin Benlik Gelişimi:
Benlik Budak’ın psikoloji sözlüğünde 5 başlıkta tanımlanır.
1-En genel anlamıyla; kişinin kendini başka herkes ve her şeyden ayrı eşsiz ve bir bütünlük olarak hissetmesi, bunun bilincinde olması ve bu şekilde bilincinde olunan tümel varlık şeklinde tanımlanabilecek olan “benlik kavramı” felsefede olduğu gibi psikolojide de ağırlıklı bir yer tutar. Felsefi yönelime bağlı olarak tanımı değişse de, hepsinde ortak öğe, kendi varlığının bilincinde olma ve iradi eylem yetisidir.
2-Bilinen, hatırlanan, hissedilen, gözlenen vb. şeyden farklı olarak bilen, hatırlayan, arzulayan, acı çeken ego; her türlü öznel yaşantının altında yatan bütünleştirici ilke Ruh
3-İnsanda doğuştan geldiğine ve kendini gerçekleştirmeye, kusursuzluğa, mükemmelliğe vb. ulaşma yönünde insan güdülerine inanılan temel, evrensel potansiyel. Bu tanım daha çok Maslow ve Horney gibi hümanistlerin tanımıdır.
4-Bu evrenselliğe yakın bir şey de Jung tarafından tanımlanmıştır. Jung’a göre benlik ego’ nun şablonudur. Ortak bilinç dışında bulunan merkezi, örgütleyici, yönetici ilk tip ve diğer ilk tipleri içerir. Bu tanıma göre benlik, ruhun çekirdeğidir, gelişimin ilk tipidir.
5-Kişinin kendine ilişkin algılarını, düşüncelerini, duygularını sentezleyen bütünleştiren yapı, sosyal etkileşimle şekillenen kendine ilişkin imajı. (Budak,2000:123-124)
Benlik kavramının gelişimi, bireyin çevresi ile olan ilişkisi, iletişim ve yaşantılarının algılanış biçimlerine göre oluşan ve sürekli değişim gösteren bir süreçtir. Diğer insanlar tarafından sürekli olumlu olarak değerlendirilme ve kabul görme gereksinimi, yaşantıların algılanış biçimini önemli ölçüde etkiler. Özellikle kendisine yakın olan bireylerin tutumu birey için çok önemlidir. Bu konuda onu hoşnut eden ya da düş kırıklığına uğratan türlü yaşantılar sonucu birey, kendine değer verme duygusunu oluşturur. Bu duygu diğer insanların kendisini değerlendirmeleri sonucu ve öğrenilerek gelişir. Bireyin kendisine olan özgüveni ve özsaygısı bir kere oluştuktan sonra, diğer insanların kendisini değerlendirmelerinden fazla etkilenmeden varlığını sürdürür ve bireyin tüm davranışlarını etkisi altına alır
Benlik kavramının bilişsel, duygusal, davranışsal olarak 3 boyutu vardır(Pişkin:97).
Benlik kavramı benliğin bilişsel yanıdır. Benlik saygısı ise benliğin duygusal yanıdır (Adams1968,1995:117).
Kimlik ise benliğin toplumsal yanıdır(Budak,2000:451).
Benlik kavramını bir bakıma ideal benlik, benlik imgesi ve özsaygı kavramını içine alan şemsiye bir kavram olarak görebiliriz.
Benlik imgesi bireyin “ne olduğunu” ideal benlik “ bireyin arzu ettiği beni” özsaygı ise “bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği” arasındaki farka ilişkin bireyin duygularını gösterir(Pişkin,97).
Rosenberg’ e göre özsaygının oluşumunu etkileyen dört faktör vardır:
1. Özsaygı bireyin yakın çevresindeki diğer insanlarla karşılaştırmalardan etkilenir. Bu karşılaştırmalar bireyler tarafından konulan standartlara göre yapılır ve bunun sonucu birey, kendisine yönelik olumlu veya olumsuz tutum geliştirir.
2. Birey, başkalarının kendisine yönelik tutumlarından derin bir şekilde etkilenerek başkalarının değerlendirmelerini kendi benlik saygısının bir parçası olarak algılar. Toplumsal tutumların ve değerlerin içselleştirilmesi de benlik saygısını etkilemektedir.
3. Bireyin önem verdiği alanlar ve özellikler benlik saygısını etkileyen etmenlerden biridir. Eğer birey belirli bir alana yada özelliğe önem vermiyorsa, diğer bir deyişle bu alan , psikolojik merkezlerde değilse bireyin özsaygısını etkilemeyecektir.
4. bireyin başarı yada başarısızlığını algılayış biçimi benlik saygısını etkileyen diğer bir etmendir. Başarısının nedenlerini kendi davranışları ile açıkladığında özsaygısı olumlu yönde etkilenecektir.(Doğru,2002:37)
İnsan belli çağlar içinde gelişir, duraklar ve çöker; çocukluk, olgunluk, yaşlılık olarak bilinen bu çağlar, birbirinden keskin sınırlarla ayrılmamıştır. Bir önceki çağ bir sonraki çağı etkilemektedir. Bundan dolayı çocukluk gençliği, ergenlik de olgunluğu yaratır.
Bireyin her yaş dönemindeki gelişimi çok önemlidir, ancak ergenlik dönemi eğitim hayatının büyük çoğunluğunu kapsar bu dönemde okul ve eğitim yaşantılarının ergenin özsaygı ya da benlik gelişimindeki rolü yadsınamaz.
Bireyin benliğini diğerleriyle karşılaştırması, ergenlerin sahip olmayı istediği benliği, kendilerinden yapmaları beklenilen toplumsal gerçekliğe karşı sınamalarına izin veren önemli ve sürekli bir süreçtir. Bu süreç yaşam boyunca devam eder ama ergenlik yıllarında daha fazla enerji ve yoğunluk taşır. Bu artan yoğunluğun ardından temel güç ergenin artan benmerkezciliğidir.
Bazı ergenler, durağan ve tutarlı benlik-kavramı için bir temel oluşturan duygusal alt yapıyı sağlayıcı olumlu yaşam deneyimlerinden uzaktır. Psikiyatrist Erik Erikson (1963,1968) güvensizlik duygusuyla, kendileri hakkındaki utanç ve güvensizlik duygularıyla, davranışlarına ilişkin suçluluk duygularıyla ve yetenekleri ile ilgili aşağılık duygusuna sahip olarak büyüyen gençlerin, ergenlik döneminde olması gerekenden daha fazla kimlik karmaşası yaşayacaklarını belirtmiştir(Adams,1968,1995:122).
Öz saygı düzeyi yüksek öğrenciler, gerek sosyal ilişkilerinde gerekse okul çalışmalarında daha ataktırlar. Yeni şeyler öğrenmeye daha meraklıdırlar ve yeni durumlarla karşılaşmaktan kaçınmazlar. Özsaygı düzeyi düşük öğrencilerde ise; bunun aksine, kendilerine daha az güven duyar ve onlardan istenenleri başaramayacakları duygusunu daha yoğun yaşarlar.
Bireyin belli bir alana ilişkin özsaygı düzeyinin düşük olması, onun gerçek özsaygı düzeyini pek fazla etkilemeyecektir. Çünkü her bireyin sahip olduğu yüzlerce hatta binlerce özellik vardır ve her birimiz her gün bir o kadar farklı durumlardan kaçmamız mümkün olduğu için bu durumun üzerimizde yarattığı olumsuz etkiyi bir biçimde telafi etmemiz olasıdır. Ancak başarısız olduğumuz ve kendimizi yetersiz algıladığımız bir durum ile sık-sık karşı karşıya kalıyorsak ve kendimizi kötü hissettiğimiz bu durum ve olaydan kaçmamız bir şekilde olanaklı değilse nihayet bu duruma ilişkin spesifik öz saygımız bizim genel öz saygı düzeyimizi olumsuz biçimde etkileyebilir (Pişkin 103-104).
Benlik Gelişiminde Dramanın Bir Yöntem Olarak Kullanılışı:
Özsaygı gelişiminde okul ve ailenin çok önemli bir rolü vardır.
Anne baba tutumları çocuğun saygı düzeyinin düşük ya da yüksek olmasında önemli bir faktördür.
Öğrencilerin öz saygı düzeylerinin geçiş dönemlerinde ve kritik yaş aralıklarında düştüğü yapılan araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Ergenlik dönemi çok kritik bir geçiş noktası olduğu için bu dönem de ergenin kimliğini bulmasına destek olacak çalışmalara yönlendirilmesi önemlidir.
Öğretmenler öğrencilerin bilgi ve becerilerini yükseltmek gibi en temel görevleri yanında, onların ruh sağlığını koruma ve geliştirme gibi görevlerinde olduğunu unutmamalıdır çünkü ruh sağlığı yerinde bir toplum oluşturma hedefi ancak kendisine güvenen, kendisi hakkında olumlu düşünen ve özsaygı düzeyi yüksek bireyler yetiştirmekle gerçekleşir. Okulda “ruh –sağlığını” koruyan etkinlikleri sınıf öğretmenlikleri ile psikolojik danışmanların işbirliği içinde yapmaları gerekmektedir. Bu konuda psikolojik danışmanların kullandığı tekniklere ek olarak, yaratıcı drama bir disiplin olarak uygulandığında çocuklarda ruh sağlığını koruyacaktır. Yaratıcı drama etkinliklerinin öğrenciye kazanımları saymakla bitmeyecektir. Özsaygının gelişimi ile ilgili yapılan yaratıcı drama etkinlikleri ve sınıf rehberlik programında yer alan etkinlikler öğrencinin kendini tanıması, anlaması ve benliğinin boyutlarını fark etmesine yardımcı olacaktır. Okulumuzda yaratıcı dramayı kullanan öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların sayısı arttıkça mutlu, kendini bilen ve tanıyan öğrenci sayısı da artmaya başlamıştır. Bu konuda yeni çalışmaların yapılacağı ve alana katılacağı umut edilmektedir. Drama eğitimi almış öğrencilerimizin de farkı anlaşılmaktadır. Sorgulayan, yaparak- ederek öğrenen ve öğrenmeleri esnasında da becerilerini daha çok geliştirecek ve özsaygı düzeyi artacaktır.
Ayrıca küçük yaşlardan itibaren alınan drama dersleri, dramanın bir disiplin olarak kullanılması da bireysel gelişim de ve özsaygı düzeyinde artış sağlayacaktır.
AÜ. EBE EB Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans ”Ergenlerde Özsaygı Düzeyi İle Yaratıcı Drama Yönteminin İlişkisi” konulu projem de 9. Sınıf öğrencileri ile yaptığım 6 haftalık eğitim programı ile de özsaygı düzeyinin arttığı kanıtlanmıştır. Ancak tabi ki bir yöntem olarak kullanılan yaratıcı dramanın özsaygının geliştirilmesi için yeterli olmadığı çocukluk döneminden itibaren çocukla ilişkili olan okul, aile, yakın çevre, arkadaş yaklaşımlarının ve tutumlarının önemli etkileri olacaktır. Okulumuz web sayfasında destek birimler bölümünde rehberlik servisi alt başlığında bu konudaki makale ve bültenlerimizden de yararlanabilirsiniz.
Kendine güvenen bir birey her konuda başarılı olacaktır. Büyük Kolej de bizlerin en çok önemsediğimiz öğrenci özelliği kendine güvenen ve başarılı çocuklar yetiştirmektir.
Yüreğinin ve beyninin ateşine güvenmeyenler, kalıcı başarılara imza atamazlar.
Friedrich Nietzsche
KAYNAKÇA
1. Adams J. F. (1968, 1995) “Ergeni Anlamak” (Çev. B. Onur) Ankara : İmge Kitabevi Yayınları
2. Budak S. (2000) “Psikoloji Sözlüğü” Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları
3. Doğru N. (2002) “Özsaygı Geliştirme programının Lise 9. Sınıf Öğrencilerinin Özsaygı Düzeylerine Etkisi”, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, Bursa
4. Pişkin M. (2000) “ Özsaygı Geliştirme Eğitimi İçinde: Kuzgun Y. ( Ed) İlköğretimde Rehberlik” ( S.95-123). Ankara: Nobel Yayınları
5. İlhan G. 2005 ”Ergenlerde Özsaygı Düzeyi İle Yaratıcı Drama Yönteminin İlişkisi” Tezsiz Yüksek Lisans Projesi, A Ü Eğitim Bilimleri Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ana Bilim Dalı, Ankara
YAZAN: PSİKOLOG PSİKOTERAPİST
GÜLNUR İLHAN
MAYIS 2015
Ergenlik dönemi, insan yaşamında çok uzun bir zaman dilimi almamakla birlikte önemli ve zor bir yaş dönemi içerir. Bu yaş dönemi, ergenin cinsel, zihinsel, fiziksel, toplumsal ve psikolojik gelişimi açısından incelenebilir.
Adams’a göre ergenlik temel olarak hormonal ve fiziksel olgunlaşmayı da içeren yaklaşımlar bileşimi olarak ele alınır. Bireylerin 10-15 yaşları arasında bu yaş dönemine girmektedir. Bu yaş aralığı, tarihsel açıdan da bakıldığında çok kısa bir zaman aralığında yaşanmıştır. İlkel tarımsal ve kentsel kültürlerde çok erken yaşlarda ergenin katkısına ihtiyaç duyulmuş ve yetişkinlik sorumluluklarını almıştır. Günümüzde eğitim yaşantılarının önemi ve süresi ergenin yetişkinliğe ve yetişkinlik sorumluluğuna geçişini uzattığı için 20-25’li yaşlara kadar ergenlik dönemi sürmektedir. Kız ve erkekler de ergenliğe giriş ve bu dönemin bitişi farklılıklar göstermektedir (Adams 1968,1995:13).
Ergenlik dönemi ile ilgili çalışan kuramcılar, kendi arasında ikiye ayrılmıştır. Bir kısmı ergenliği çatışma dönemi olarak tanımlarken, kimisi de bu dönemin fırtınalı ve stresli olduğunu kabul etmez.
Otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde ebeveyn tarafından, bazen yetişkin, bazen çocuk gibi algılanan genç ne zaman ve ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal değişimine ayak uyduramayarak kimlik karmaşasına düşebilir. Yetişkinin baskıcı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır.
Ergenliği 5 gelişim görevi açısından bütüncül olarak incelemek gerekir.
*Fiziksel
*Benliğin psikolojisi ve Gelişimi
*Kişilik Gelişimi
*Ahlak Gelişimi
*Cinsiyet Rolü Gelişimi
Ergenliğin gelişim görevleri, mekanik bir şekilde aşılması gereken engeller değildir. Bu görevler daha derin bir anlamda oldukça kişiselleştirilmiş deneyimlerdir. Bu gelişim görevlerinin her biri, ergenin kendisini birey olarak tanımlamasına ve benlik kavramı ve benlik saygısı duygularının gelişebileceği tanımlanabilir ve oldukça yordanabilir bir “benlik” geliştirmesine yardımcı olur. (Adams 1968,1995:116-117)
Ergenlik dönemi ergen için yolunda giderse bir ergenin çok yönlü çatışmalarını çözme çabası sağlıklı bir kimlik duygusu ile tanımlanır. Bu nedenle bu yaş dönemindeki çatışma sağlıklı çözülebilirse gelişme ile sonuçlanır.
“Kimlik” Budak’ın psikoloji sözlüğünde şu şekilde tanımlanmaktadır.
“Kimlik”- “Benliğimiz konusunda dün, geçen yıl, ondan önceki yıl vb. kimsek yine o, olduğumuz yolundaki öznel bütünlük, tutarlılık ve süreklilik duygusu” diye tanımlanır.
Ergen kimliğinin oluşumu ana baba ve daha sonra okulun etkileri incelenmiştir. Ergen okulda ve evde sorgulayan, otoriteye karşı gelen, kuralları reddeden ancak kendi kuralları olan bir bireydir.
Ergenin Benlik Gelişimi:
Benlik Budak’ın psikoloji sözlüğünde 5 başlıkta tanımlanır.
1-En genel anlamıyla; kişinin kendini başka herkes ve her şeyden ayrı eşsiz ve bir bütünlük olarak hissetmesi, bunun bilincinde olması ve bu şekilde bilincinde olunan tümel varlık şeklinde tanımlanabilecek olan “benlik kavramı” felsefede olduğu gibi psikolojide de ağırlıklı bir yer tutar. Felsefi yönelime bağlı olarak tanımı değişse de, hepsinde ortak öğe, kendi varlığının bilincinde olma ve iradi eylem yetisidir.
2-Bilinen, hatırlanan, hissedilen, gözlenen vb. şeyden farklı olarak bilen, hatırlayan, arzulayan, acı çeken ego; her türlü öznel yaşantının altında yatan bütünleştirici ilke Ruh
3-İnsanda doğuştan geldiğine ve kendini gerçekleştirmeye, kusursuzluğa, mükemmelliğe vb. ulaşma yönünde insan güdülerine inanılan temel, evrensel potansiyel. Bu tanım daha çok Maslow ve Horney gibi hümanistlerin tanımıdır.
4-Bu evrenselliğe yakın bir şey de Jung tarafından tanımlanmıştır. Jung’a göre benlik ego’ nun şablonudur. Ortak bilinç dışında bulunan merkezi, örgütleyici, yönetici ilk tip ve diğer ilk tipleri içerir. Bu tanıma göre benlik, ruhun çekirdeğidir, gelişimin ilk tipidir.
5-Kişinin kendine ilişkin algılarını, düşüncelerini, duygularını sentezleyen bütünleştiren yapı, sosyal etkileşimle şekillenen kendine ilişkin imajı. (Budak,2000:123-124)
Benlik kavramının gelişimi, bireyin çevresi ile olan ilişkisi, iletişim ve yaşantılarının algılanış biçimlerine göre oluşan ve sürekli değişim gösteren bir süreçtir. Diğer insanlar tarafından sürekli olumlu olarak değerlendirilme ve kabul görme gereksinimi, yaşantıların algılanış biçimini önemli ölçüde etkiler. Özellikle kendisine yakın olan bireylerin tutumu birey için çok önemlidir. Bu konuda onu hoşnut eden ya da düş kırıklığına uğratan türlü yaşantılar sonucu birey, kendine değer verme duygusunu oluşturur. Bu duygu diğer insanların kendisini değerlendirmeleri sonucu ve öğrenilerek gelişir. Bireyin kendisine olan özgüveni ve özsaygısı bir kere oluştuktan sonra, diğer insanların kendisini değerlendirmelerinden fazla etkilenmeden varlığını sürdürür ve bireyin tüm davranışlarını etkisi altına alır
Benlik kavramının bilişsel, duygusal, davranışsal olarak 3 boyutu vardır(Pişkin:97).
Benlik kavramı benliğin bilişsel yanıdır. Benlik saygısı ise benliğin duygusal yanıdır (Adams1968,1995:117).
Kimlik ise benliğin toplumsal yanıdır(Budak,2000:451).
Benlik kavramını bir bakıma ideal benlik, benlik imgesi ve özsaygı kavramını içine alan şemsiye bir kavram olarak görebiliriz.
Benlik imgesi bireyin “ne olduğunu” ideal benlik “ bireyin arzu ettiği beni” özsaygı ise “bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği” arasındaki farka ilişkin bireyin duygularını gösterir(Pişkin,97).
Rosenberg’ e göre özsaygının oluşumunu etkileyen dört faktör vardır:
1. Özsaygı bireyin yakın çevresindeki diğer insanlarla karşılaştırmalardan etkilenir. Bu karşılaştırmalar bireyler tarafından konulan standartlara göre yapılır ve bunun sonucu birey, kendisine yönelik olumlu veya olumsuz tutum geliştirir.
2. Birey, başkalarının kendisine yönelik tutumlarından derin bir şekilde etkilenerek başkalarının değerlendirmelerini kendi benlik saygısının bir parçası olarak algılar. Toplumsal tutumların ve değerlerin içselleştirilmesi de benlik saygısını etkilemektedir.
3. Bireyin önem verdiği alanlar ve özellikler benlik saygısını etkileyen etmenlerden biridir. Eğer birey belirli bir alana yada özelliğe önem vermiyorsa, diğer bir deyişle bu alan , psikolojik merkezlerde değilse bireyin özsaygısını etkilemeyecektir.
4. bireyin başarı yada başarısızlığını algılayış biçimi benlik saygısını etkileyen diğer bir etmendir. Başarısının nedenlerini kendi davranışları ile açıkladığında özsaygısı olumlu yönde etkilenecektir.(Doğru,2002:37)
İnsan belli çağlar içinde gelişir, duraklar ve çöker; çocukluk, olgunluk, yaşlılık olarak bilinen bu çağlar, birbirinden keskin sınırlarla ayrılmamıştır. Bir önceki çağ bir sonraki çağı etkilemektedir. Bundan dolayı çocukluk gençliği, ergenlik de olgunluğu yaratır.
Bireyin her yaş dönemindeki gelişimi çok önemlidir, ancak ergenlik dönemi eğitim hayatının büyük çoğunluğunu kapsar bu dönemde okul ve eğitim yaşantılarının ergenin özsaygı ya da benlik gelişimindeki rolü yadsınamaz.
Bireyin benliğini diğerleriyle karşılaştırması, ergenlerin sahip olmayı istediği benliği, kendilerinden yapmaları beklenilen toplumsal gerçekliğe karşı sınamalarına izin veren önemli ve sürekli bir süreçtir. Bu süreç yaşam boyunca devam eder ama ergenlik yıllarında daha fazla enerji ve yoğunluk taşır. Bu artan yoğunluğun ardından temel güç ergenin artan benmerkezciliğidir.
Bazı ergenler, durağan ve tutarlı benlik-kavramı için bir temel oluşturan duygusal alt yapıyı sağlayıcı olumlu yaşam deneyimlerinden uzaktır. Psikiyatrist Erik Erikson (1963,1968) güvensizlik duygusuyla, kendileri hakkındaki utanç ve güvensizlik duygularıyla, davranışlarına ilişkin suçluluk duygularıyla ve yetenekleri ile ilgili aşağılık duygusuna sahip olarak büyüyen gençlerin, ergenlik döneminde olması gerekenden daha fazla kimlik karmaşası yaşayacaklarını belirtmiştir(Adams,1968,1995:122).
Öz saygı düzeyi yüksek öğrenciler, gerek sosyal ilişkilerinde gerekse okul çalışmalarında daha ataktırlar. Yeni şeyler öğrenmeye daha meraklıdırlar ve yeni durumlarla karşılaşmaktan kaçınmazlar. Özsaygı düzeyi düşük öğrencilerde ise; bunun aksine, kendilerine daha az güven duyar ve onlardan istenenleri başaramayacakları duygusunu daha yoğun yaşarlar.
Bireyin belli bir alana ilişkin özsaygı düzeyinin düşük olması, onun gerçek özsaygı düzeyini pek fazla etkilemeyecektir. Çünkü her bireyin sahip olduğu yüzlerce hatta binlerce özellik vardır ve her birimiz her gün bir o kadar farklı durumlardan kaçmamız mümkün olduğu için bu durumun üzerimizde yarattığı olumsuz etkiyi bir biçimde telafi etmemiz olasıdır. Ancak başarısız olduğumuz ve kendimizi yetersiz algıladığımız bir durum ile sık-sık karşı karşıya kalıyorsak ve kendimizi kötü hissettiğimiz bu durum ve olaydan kaçmamız bir şekilde olanaklı değilse nihayet bu duruma ilişkin spesifik öz saygımız bizim genel öz saygı düzeyimizi olumsuz biçimde etkileyebilir (Pişkin 103-104).
Benlik Gelişiminde Dramanın Bir Yöntem Olarak Kullanılışı:
Özsaygı gelişiminde okul ve ailenin çok önemli bir rolü vardır.
Anne baba tutumları çocuğun saygı düzeyinin düşük ya da yüksek olmasında önemli bir faktördür.
Öğrencilerin öz saygı düzeylerinin geçiş dönemlerinde ve kritik yaş aralıklarında düştüğü yapılan araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Ergenlik dönemi çok kritik bir geçiş noktası olduğu için bu dönem de ergenin kimliğini bulmasına destek olacak çalışmalara yönlendirilmesi önemlidir.
Öğretmenler öğrencilerin bilgi ve becerilerini yükseltmek gibi en temel görevleri yanında, onların ruh sağlığını koruma ve geliştirme gibi görevlerinde olduğunu unutmamalıdır çünkü ruh sağlığı yerinde bir toplum oluşturma hedefi ancak kendisine güvenen, kendisi hakkında olumlu düşünen ve özsaygı düzeyi yüksek bireyler yetiştirmekle gerçekleşir. Okulda “ruh –sağlığını” koruyan etkinlikleri sınıf öğretmenlikleri ile psikolojik danışmanların işbirliği içinde yapmaları gerekmektedir. Bu konuda psikolojik danışmanların kullandığı tekniklere ek olarak, yaratıcı drama bir disiplin olarak uygulandığında çocuklarda ruh sağlığını koruyacaktır. Yaratıcı drama etkinliklerinin öğrenciye kazanımları saymakla bitmeyecektir. Özsaygının gelişimi ile ilgili yapılan yaratıcı drama etkinlikleri ve sınıf rehberlik programında yer alan etkinlikler öğrencinin kendini tanıması, anlaması ve benliğinin boyutlarını fark etmesine yardımcı olacaktır. Okulumuzda yaratıcı dramayı kullanan öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların sayısı arttıkça mutlu, kendini bilen ve tanıyan öğrenci sayısı da artmaya başlamıştır. Bu konuda yeni çalışmaların yapılacağı ve alana katılacağı umut edilmektedir. Drama eğitimi almış öğrencilerimizin de farkı anlaşılmaktadır. Sorgulayan, yaparak- ederek öğrenen ve öğrenmeleri esnasında da becerilerini daha çok geliştirecek ve özsaygı düzeyi artacaktır.
Ayrıca küçük yaşlardan itibaren alınan drama dersleri, dramanın bir disiplin olarak kullanılması da bireysel gelişim de ve özsaygı düzeyinde artış sağlayacaktır.
AÜ. EBE EB Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans ”Ergenlerde Özsaygı Düzeyi İle Yaratıcı Drama Yönteminin İlişkisi” konulu projem de 9. Sınıf öğrencileri ile yaptığım 6 haftalık eğitim programı ile de özsaygı düzeyinin arttığı kanıtlanmıştır. Ancak tabi ki bir yöntem olarak kullanılan yaratıcı dramanın özsaygının geliştirilmesi için yeterli olmadığı çocukluk döneminden itibaren çocukla ilişkili olan okul, aile, yakın çevre, arkadaş yaklaşımlarının ve tutumlarının önemli etkileri olacaktır. Okulumuz web sayfasında destek birimler bölümünde rehberlik servisi alt başlığında bu konudaki makale ve bültenlerimizden de yararlanabilirsiniz.
Kendine güvenen bir birey her konuda başarılı olacaktır. Büyük Kolej de bizlerin en çok önemsediğimiz öğrenci özelliği kendine güvenen ve başarılı çocuklar yetiştirmektir.
Yüreğinin ve beyninin ateşine güvenmeyenler, kalıcı başarılara imza atamazlar.
Friedrich Nietzsche
KAYNAKÇA
1. Adams J. F. (1968, 1995) “Ergeni Anlamak” (Çev. B. Onur) Ankara : İmge Kitabevi Yayınları
2. Budak S. (2000) “Psikoloji Sözlüğü” Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları
3. Doğru N. (2002) “Özsaygı Geliştirme programının Lise 9. Sınıf Öğrencilerinin Özsaygı Düzeylerine Etkisi”, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, Bursa
4. Pişkin M. (2000) “ Özsaygı Geliştirme Eğitimi İçinde: Kuzgun Y. ( Ed) İlköğretimde Rehberlik” ( S.95-123). Ankara: Nobel Yayınları
5. İlhan G. 2005 ”Ergenlerde Özsaygı Düzeyi İle Yaratıcı Drama Yönteminin İlişkisi” Tezsiz Yüksek Lisans Projesi, A Ü Eğitim Bilimleri Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ana Bilim Dalı, Ankara
YAZAN: PSİKOLOG PSİKOTERAPİST
GÜLNUR İLHAN
MAYIS 2015
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ergenlik Dönemi- Benlik Kavramı- Özsaygı ve Yaratıcı Dramanın Öğrencilere Katkıları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gülnur İLHAN GÜLNUR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gülnur İLHAN GÜLNUR'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
ergenlikte öz saygı, ergenlikle özsaygı, özsaygı gelişimi, özsaygı drama ilişkisi, gençlerde özsaygı, özsaygı geliştirmek
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.