2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Medya Bağımlılığı Neden Arttı?
MAKALE #21605 © Yazan Prof.Dr.Sabri EYİGÜN | Yayın Temmuz 2020 | 2,309 Okuyucu
Sosyal medya, sunduğu sınırsız imkânlarıyla insanın arzu ve tutkularına sesleniyor ve onu her geçen gün daha fazla kendine bağımlı hale getiriyor. Yerinde ve gerektiği kadar kullanılması elbette ki kaçınılmaz bir imkândır, kullanmamız da gerekiyor. Ancak kontrolsüz ve bağımlı kullanımı ile toplumun ortak ahlaki değerlerini sarsacak, aile hayatını yok edecek ve tamiri imkânsız bireysel sorunlara neden olacak bir yolda ilerliyor.



Medya yanında, tüketim çılgınlığı, eğlence sektörü sürekli olarak bireyin arzu istek ve ihtiraslarını kamçılıyor. Bu gemlenemez tutkular karşısında geleneksel değerler, sınırlamalar artık yetersiz kalıyor. Bu da insanları daha azla yetinme ve tutkularını gemleme konusunda zorluyor. Böylece her geçen gün sosyal medya bağımlılığı da artıyor.


Sorunun boyutunu devletin en tepesindeki Sn. Cumhurbaşkanı bakın nasıl açıklıyor: "Son model telefonu alamadığı için strese giren, suç işleyen kişilere rastlıyoruz. Araç kullanırken gözlerini telefon ekranından ayırmayan milyonlarca insan olduğunu biliyoruz. Dost meclisindeki gönül sohbetlerinin yerini artık sosyal medya tartışmaları aldı. Mekke’de Beytullah’ta, Medine’de dahi insanlar, ibadetle meşgul olmak yerine telefonla vakit geçiriyor."



Görüldüğü gibi günümüzde Sosyal medya kullanımı o derece arttı ki, artık bir hastalık haline geldi. Peki, ne oldu da sosyal medya kullanımı bir bağımlılığa dönüştü? Özellikle Türkiye ölçeğinde konuya yaklaştığımızda akla gelen sosyolojik nedenleri şöyle sayabiliriz.
1-) Öncelikle Türkiye’de çok hızlı bir şehirleşme söz konusudur. Büyük kentlerin cazibesi, her türlü sıkıntısına rağmen, artarak devam ediyor. Bundan dolayı kırsaldan büyük kentlere göç durmaksızın devam ediyor.
Kırsaldan büyük kentlere gelen insanların bir anda alışık oldukları çevrelerinden soyutlanmaları, akraba ilişkilerinden uzak kalmaları onları iyice yalnızlaştırmaktadır. Buna büyük kentlerin kişiye verdiği yalnızlık, çaresizlik duygusu da eklenince elde kalan tek avuntu sosyal medyada gezinmek oluyor.
2-) Artık Türkiye’de de modern hayatın bir parçası olarak geleneksel aile bağlarının gittikçe çözüldüğü görülmektedir. Bugün değil büyük kentlerde, kırsal bölgelerde, hatta köylerde bile artık aile bağlarının son derece zayıf olduğunu görüyoruz. Bu durumda insanlar boş vakitlerini aile üyeleriyle değil de sosyal medyada gezinerek geçirmektedirler.
3-) Aile ve akrabalık bağlarının zayıflamasına paralel olarak bireycilik de artmaktadır. Artık Kişiler, sosyal ortamlara katılmak, insanlarla bir şeyler paylaşmak yerine kendi kendilerine oyalanmayı tercih ediyorlar.
4-)Sosyal medya kullanımı bir anlamda turşu suyuna benzemeye başladı. İçtikçe yanarsın, yandıkça içersin misali. Yani toplum sosyal medyada zaman geçirince, başta siyasi partiler olmak üzere, STK’lar, ticari şirketler, popüler olmak veya popülaritesini artırmak isteyenler de aynı oranda sosyal medyayı kullanmaya başladı. Bunlar içinde özellikle siyasi partiler sosyal medyayı yaygınlaştırmak için büyük ekipler kuruyor ve daha fazla kişinin de kullanmasını teşvik ediyorlar.
Dolayısıyla tek tek bireyler, kurumların, kurumlar ve gruplar da bireylerin karşılıklı olarak sosyal medya kullanımını artırıyor, teşvik ediyor.
Her zaman hayatları merak konusu olan, medyada boy gösteren sanatçılar, futbolcular da takipçilerini artırmak ve bundan maddi kazançlar elde etmek için günlük yaşantılarını bir dizi gibi gençlerin meraklarına sunuyorlar. Bunun da gençlerin sosyal medya bağımlısı olmasında büyük bir etkiye sahiptir.
5-)İşsizliğin yüksek olmasının da, ev hanımlarının zamanlarının büyük bir bölümünü komşularıyla sohbet yerine evde oturarak geçirmesinin de sosyal medya kullanımını artırdığı bir gerçektir. Bugün yapılan bir araştırmada bazı ev hanımlarının günde beş saat sosyal medyada sörf yaptığı tespit edilmiştir.
6-) Devlet kurumlarında iş gücü fazlalığı veya iş planlamasının doğru yapılmamasından dolayı memurların bir kısmı mesai saatleri içinde zamanlarının çoğunu sosyal medyada gezinmekle geçirmektedirler. Öyle bilgisayarın başında ciddi ciddi oturan memurların hepsinin de iş yaptığını zannetmeyelim.
7-) Kuşaklar arası kültür ve anlayış farklılığı her dönem de olmuştur. Ancak tarihte hiçbir dönemde günümüzde yaşandığı gibi kuşaklar arasında makas bu kadar açılmamıştı. Dolayısıyla belli bir yaştan sonra çocuklar ile anne-babalarının diyalogları günlük sıradan tekrarlanan cümleleri geçmiyor. Bu durumda ebeveynler oturma odasında TV seyredip çay içerken, gençler başka bir odada sosyal medyada gezinmektedirler. Artık evde herkesin ayrı bir dünyası var.
Daha bunun gibi birçok neden sayabiliriz.
Oysaki sosyal medya bağımlılığı, kişinin yalnızlığını gidermiyor, aksine onu daha da yalnızlaştırıyor. İletişimden mahrum bırakıyor, çevresiyle ilgilenmekten alıkoyuyor. Sosyalleşmesini engelliyor.
Sosyal medyanın gençler ve çocuklar üzerindeki bir diğer önemli olumsuz etkisi ise dikkat dağınıklığına neden olmasıdır. Gençlerin önceki nesiller gibi işine ve dersine düşkün olmamasının sebebi karakterlerimizdeki eksiklik değil. Bunun sebebi bizi çevrelemiş olan dikkat dağıtıcı şeyler. Her an bağlanabilecekleri Facebook, Twitter ve Youtube’a sahip olan birinden dikkatini toplamasını bekleyemeyiz.
Ayrıca ahlaki, dini ve devlet kontrolünden uzak sosyal medya, insanların tutkularına ve arzularına yönelik sınırsız bir dünya sunuyor. Bu da toplumun ahlaki dokusunu derinden sarstığı gibi bireylerin de evlilik yaşamına büyü darbeler vurabiliyor. Nitekim bugün boşanmaları netice veren aldatmaların çok büyük bir kısmının sosyal medyanın sunduğu imkânlarla gerçekleştiği bilinen bir gerçektir.
Hiçbir dönemde insanın sınırsız olan arzu ve tutkuları bugünkü kadar kontrolsüz bırakılmamıştı. Bunu sağlayan en büyük araç ise sosyal medyadır. Bundan dolayı ailelerin ve devletin bir an önce gerekli sosyal ve yasal önlemleri alması kaçınılmazdır. Çünkü Durkheim’e göre insanın istekleri sınırsız ve doyurulması imkânsız olduğu için bir toplumsal düzen ve uygarlık var olabilmek için bunları kontrol altına almak zorundadır. Kontrol zayıfladığında ahlaki ve siyasi kısıtlamalar ortadan kalktığında anomi baş gösterir ve toplumu felakete götürebilir.
Devletin bu sorunun bilincinde olması son derece önemlidir. Buna uygun önlemlerin de alınması daha da önemlidir.
Sosyal Medya kullanma konusunda devlete düşen sorumluluklar var: Devletin öncelikli görevi, bir taraftan yasal önlemlerle sosyal medya kullanımının veya kötü kullanımının kısmen de olsa engellemektir. Güvenli internet kullanımı konusunda alınan önlemlere benzer önlemler gibi.
Yeni önleyici yasalar yanında, işe, resmi kurumlarda mesai saatleri içinde sosyal medya ağlarının kesilmesiyle başlanabilir. Çünkü binlerce memurun, sizin zannettiğiniz gibi, bilgisayarların ardında ciddi ciddi iş görmediğini, sosyal medyayı takip ettiğini az eğilip bilgisayara baktığınızda göreceksiniz.
Devletin diğer bir görevi ise eğitici, aydınlatıcı ve bilinçlendirici seminerlerle, özdenetim ve irade güçlülüğünü artırma gibi destek eğitimleriyle toplumu daha da bilinçli hale getirmektir. Daha da önemlisi değerler eğitimine öncelik vermektir. Bunlara ilaveten aileler için “Evde Sosyal Medya Kullanımı” ile ilgili ‘Rehber Metinler’in hazırlanması ile toplumu daha bilinçli hale getirmektir.
Devlet, teknoloji bağımlılığının yol açtığı felaketlerin bilincin de olsa ve buna karşı yasal önlemler alsa bile, sosyal medya bağımlılığı karşısında devletin, ahlaki ve siyasi kontrolleri çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Çünkü söz konusu olan şey, herkesin her an yanında taşıdığı ve istediği yerde internete bağlandığı bir telefonla gerçekleşiyorsa, devlet burada aciz kalacaktır. İşte burada devletten ziyade en büyük sorumluluk aileye ve tek tek bireye düşmektedir.
Aile, öncelikli olarak mobil cihazları, bir bakıcı gibi kullanmamalıdır. Ağlayan çocuğun eline verilen bu cihazlar, onu ileride kopması imkânsız bir bağımlılık içine atmaktadır. İkinci olarak, aile, yemek ve çay saatlerinde kesinlikle mobil cihazları kullanmamalıdır. Hatta gözden uzak bir yere koymalıdır. Bunu ciddi bir prensip haline getirmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Medya Bağımlılığı Neden Arttı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Sabri EYİGÜN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Sabri EYİGÜN'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sabri EYİGÜN Fotoğraf
Prof.Dr.Sabri EYİGÜN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Sosyolog - Edebiyat Doktoru
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Sabri EYİGÜN'ün Makaleleri
► Sosyal Medya Bağımlılığı Murat GENÇOĞULLARI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Sosyal Medya Bağımlılığı Neden Arttı?' başlığıyla benzeşen toplam 94 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Eşim, Ailesine “hayır” Diyemiyor? ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2023
► Kimse Beni Sevmiyor. Ne Yapmalıyım? ÇOK OKUNUYOR Mayıs 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:31
Top