Bazen Özlem Duygusu Kalbin Cehennem Ateşidir
Sevdiği insandan ayrılan bir danışanımın halen yürüttüğüm terapilerindeki diyaloğumuzdan ilhamla yazdığım bu yazıyı, danışanım olan A.P beyefendiye ithaf ediyorum. Senin duygularını anlamak bana çok acı verse de, o acıyı çekmem de mesleki tecrübesizliğimden kaynaklanıyor olsa da, aslında gebersen de benden beklenen duygusuz bir şekilde seni dinlemem beklense de, ben bunu yapmayacağım seninle senin acını yaşayacağım, sevgiyle kal.
Bazen zaman oracıkta durur, nefesinin sıcaklığında tanımlayamadığın bir acı tat başlar, gözlerindeki o ışık donmuştur, zihninde anıların geçidi hep güzel zamanlarda takılı kalmıştır, dudaklarında tek bir cümle ile sabit kalan onun adıdır, özlüyorsundur hem de deli gibi özlüyorsundur, ağlasan da bağırsan da, önemi yoktur artık o gitmiştir, gidişiyle hayatın zamanı bir fotoğraf karesinde donmuştur, zihnine kazınan o kare senin cehennemindir artık.
Kaçamazsın, geri de dönemezsin, acı çektiğini belli de edemezsin, sadece susarsın, o suskunluk öyle büyür ki içinde başka birisine yer yoktur artık ruhunda, bedenin tüm parçalarıyla onu isterken, her bir zerren onun çekim alanındayken başka bir tene de dokunamazsın artık. Başka bedenler, ruhlar yabancıdır sana, hiçbir yerde huzur bulamazsın, özlersin hem de deli gibi özlersin, cehennem ateşi bir çift gözlerde saklanmış rüyalarında sana bakar, onun adıyla uyandığın gecelerin azabı bundan sonra sana yetecektir artık.
Nedensiz, bahanesiz, keşkesiz sevebilmek vardı, tam teslimiyetle, yarını düşünmeden, kaygılanmadan, acı çekmeden. Ancak çocuk ruhun büyük aşklar için bu kadar toyken sen sadece kaçarsın. O büyük kaçışların arkasında neden hep büyük duygular vardır. Arkana bakmadan gidişlerinin ertesinde o keskin intihar kokusu sol yanına yapışır kalır ve ölmek istesen de ölemezsin. Kulağa fısıldanan bir sır gibi kalır bundan sonra yaşam, sadece senin bildiğini sandığını herkes biliyordur ama sana zor geldiği kadar kimseye zor gelmiyordur bundan sonra yaşamak.
Kalbin bir çığlık atabilse, aklın evin her köşesindeki camı çerçeveyi kırabilse, anıların kuyruksuz uçurtma olup gökyüzünde kaybolabilse, teninde hapis kalmış onun kokusu terki diyar eylese, kulaklarında çınlayan sesi susabilse, gözlerinde mühürlü kalmış o bakışları kaçabilse, gülüşüyle gelen baharları hazan mevsimine dönebilse, göğsüme yayılan saçları tutam tutam dökülse,dudaklarının sıcaklığı buz kezse, adını unutabilsem belki o zaman bir nebze dinebilirdi o özlem acısı.
Neden insanı en çok mutlu eden duygular bir o kadar da acı verir. Onu kaybetme korkusuyla doluyken neden en sonunda onu kaybedersin, bunu kendine neden yaparsın.
Sahilde yan yana gelen ayak izlerin denizin dalgalarına koşar adım gitmemeliydi, biraz daha terlemeliydi avuçlarımız el ele tutuşurken, aşkımızın büyüsünden unutmalıydık güneşin yakıcılığını, o acemi aşk sözcüklerimiz dökülmeliydi dudaklarımızdan, biraz daha zaman tek ihtiyacımız buydu, milyar yıllık dünya zamanı içinde ihtiyacımız olan sadece birazıydı. Acele duyguların varabildiği tek durak yalnızlık kaldı, zaten her ayrılık biraz zamansız değil midir?
Özlem duygusu cehennem olmuş yakıyorsa eğer sizi, kaçmaya çabalamayın bırakın yaksın kavursun sizi, en sonunda küllerinizden tekrar doğacaksınız nasıl olsa. Olgunlaşmanın, büyümenin, bir bedeli olacak elbet. İnsanı yaşlandıran takvimlerin yapraklarındaki rakamlar olmadığını anladığınızda yaşananlara boyun eğmek gerektiğini de anlıyorsunuz ve sadece susuyorsunuz, belki de bir daha konuşmamak üzere susuyorsunuz, geriye başka ne kalıyor ki.
Ah aşk sen nefrete ne kadar yakınsın ve neden şımarık bir çocuk gibi ilk bulduğun o kalbi yıpratırsın, onu komşu çocuğunun oyuncağı mı sanırsın.
Ah aşk sen neden bu kadar acımasızsın, acınacak halime tek ilaç sen olmalıydın aslında.
Ah aşk sen neden bu kadar imkansızsın, ben gizliyorum beceriksizliğimi yine senin imkansızlığında orası da belli.
Ah aşk sen neden benden bu kadar uzaklardasın, ben sana yaklaştıkça sen benden niye kaçarsın.
Elveda, özlemle anacağım, hiç unutmadığım unutamayacağım. Senin başka kalplerde yakaladığın mutluluğu ben hiçbir zaman yakalayamayacağım. Her ten yabancı gelecek bana, baktığım her yüzde seni görmekten kendimi alamayacağım, seni hep özleyeceğim, seni hep seveceğim, ve senden hep kaçacağım da. Elveda kalbimin ince sızısı, elveda son nefesim, elveda uykularımın celladı, elveda sevgisine layık olamadığım kadın.
Bir terapistin gönül aynasına yansıyan bu duyguları yaşayan adam sen hem sevilecek hem nefret edilecek bir insansın, ama iyi birisin bunu da biliyorum. Bu satırları yazmama izin verdiğin için sana teşekkür ederim. Umarım karmakarışık zihninde duygularını ve düşüncelerini toparlayabilecek yeni bir insanla karşılaşırsın. Aslında yazılacak daha çok şey var muhakak bağzı duyguların kelime karşılığı yok biliyorum, o nedenle sana izin veriyorum suskunluğunun içinde anlam bulan duygular seni yaksın, kül etsin, acı çek o acı seni güçlü kılacak, ANCAK HİÇ BİR KADINI ESKİSİ GİBİ SEVEMEYECEKSİN,HİÇ BİR KADINLA ESKİSİ GİBİ SEVİŞEMEYECEKSİN, AŞIKLAR CEHENNEMİNE HOŞ GELDİN HAYATIN BOYUNCA O ÖZLEM ATEŞİ İLE YAŞAYACAKSIN. BEN İSE SADECE O ATEŞE ALIŞMAN DA YARDIMCI OLACAĞIM.
Bu şiiri size hediye ediyorum.
özledim seni…
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa dönüşüyor
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
”git artık” demek
”beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa”
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….
Uzm.Klinik Psikolog Osman İLHAN
Bi Nefes Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bazen zaman oracıkta durur, nefesinin sıcaklığında tanımlayamadığın bir acı tat başlar, gözlerindeki o ışık donmuştur, zihninde anıların geçidi hep güzel zamanlarda takılı kalmıştır, dudaklarında tek bir cümle ile sabit kalan onun adıdır, özlüyorsundur hem de deli gibi özlüyorsundur, ağlasan da bağırsan da, önemi yoktur artık o gitmiştir, gidişiyle hayatın zamanı bir fotoğraf karesinde donmuştur, zihnine kazınan o kare senin cehennemindir artık.
Kaçamazsın, geri de dönemezsin, acı çektiğini belli de edemezsin, sadece susarsın, o suskunluk öyle büyür ki içinde başka birisine yer yoktur artık ruhunda, bedenin tüm parçalarıyla onu isterken, her bir zerren onun çekim alanındayken başka bir tene de dokunamazsın artık. Başka bedenler, ruhlar yabancıdır sana, hiçbir yerde huzur bulamazsın, özlersin hem de deli gibi özlersin, cehennem ateşi bir çift gözlerde saklanmış rüyalarında sana bakar, onun adıyla uyandığın gecelerin azabı bundan sonra sana yetecektir artık.
Nedensiz, bahanesiz, keşkesiz sevebilmek vardı, tam teslimiyetle, yarını düşünmeden, kaygılanmadan, acı çekmeden. Ancak çocuk ruhun büyük aşklar için bu kadar toyken sen sadece kaçarsın. O büyük kaçışların arkasında neden hep büyük duygular vardır. Arkana bakmadan gidişlerinin ertesinde o keskin intihar kokusu sol yanına yapışır kalır ve ölmek istesen de ölemezsin. Kulağa fısıldanan bir sır gibi kalır bundan sonra yaşam, sadece senin bildiğini sandığını herkes biliyordur ama sana zor geldiği kadar kimseye zor gelmiyordur bundan sonra yaşamak.
Kalbin bir çığlık atabilse, aklın evin her köşesindeki camı çerçeveyi kırabilse, anıların kuyruksuz uçurtma olup gökyüzünde kaybolabilse, teninde hapis kalmış onun kokusu terki diyar eylese, kulaklarında çınlayan sesi susabilse, gözlerinde mühürlü kalmış o bakışları kaçabilse, gülüşüyle gelen baharları hazan mevsimine dönebilse, göğsüme yayılan saçları tutam tutam dökülse,dudaklarının sıcaklığı buz kezse, adını unutabilsem belki o zaman bir nebze dinebilirdi o özlem acısı.
Neden insanı en çok mutlu eden duygular bir o kadar da acı verir. Onu kaybetme korkusuyla doluyken neden en sonunda onu kaybedersin, bunu kendine neden yaparsın.
Sahilde yan yana gelen ayak izlerin denizin dalgalarına koşar adım gitmemeliydi, biraz daha terlemeliydi avuçlarımız el ele tutuşurken, aşkımızın büyüsünden unutmalıydık güneşin yakıcılığını, o acemi aşk sözcüklerimiz dökülmeliydi dudaklarımızdan, biraz daha zaman tek ihtiyacımız buydu, milyar yıllık dünya zamanı içinde ihtiyacımız olan sadece birazıydı. Acele duyguların varabildiği tek durak yalnızlık kaldı, zaten her ayrılık biraz zamansız değil midir?
Özlem duygusu cehennem olmuş yakıyorsa eğer sizi, kaçmaya çabalamayın bırakın yaksın kavursun sizi, en sonunda küllerinizden tekrar doğacaksınız nasıl olsa. Olgunlaşmanın, büyümenin, bir bedeli olacak elbet. İnsanı yaşlandıran takvimlerin yapraklarındaki rakamlar olmadığını anladığınızda yaşananlara boyun eğmek gerektiğini de anlıyorsunuz ve sadece susuyorsunuz, belki de bir daha konuşmamak üzere susuyorsunuz, geriye başka ne kalıyor ki.
Ah aşk sen nefrete ne kadar yakınsın ve neden şımarık bir çocuk gibi ilk bulduğun o kalbi yıpratırsın, onu komşu çocuğunun oyuncağı mı sanırsın.
Ah aşk sen neden bu kadar acımasızsın, acınacak halime tek ilaç sen olmalıydın aslında.
Ah aşk sen neden bu kadar imkansızsın, ben gizliyorum beceriksizliğimi yine senin imkansızlığında orası da belli.
Ah aşk sen neden benden bu kadar uzaklardasın, ben sana yaklaştıkça sen benden niye kaçarsın.
Elveda, özlemle anacağım, hiç unutmadığım unutamayacağım. Senin başka kalplerde yakaladığın mutluluğu ben hiçbir zaman yakalayamayacağım. Her ten yabancı gelecek bana, baktığım her yüzde seni görmekten kendimi alamayacağım, seni hep özleyeceğim, seni hep seveceğim, ve senden hep kaçacağım da. Elveda kalbimin ince sızısı, elveda son nefesim, elveda uykularımın celladı, elveda sevgisine layık olamadığım kadın.
Bir terapistin gönül aynasına yansıyan bu duyguları yaşayan adam sen hem sevilecek hem nefret edilecek bir insansın, ama iyi birisin bunu da biliyorum. Bu satırları yazmama izin verdiğin için sana teşekkür ederim. Umarım karmakarışık zihninde duygularını ve düşüncelerini toparlayabilecek yeni bir insanla karşılaşırsın. Aslında yazılacak daha çok şey var muhakak bağzı duyguların kelime karşılığı yok biliyorum, o nedenle sana izin veriyorum suskunluğunun içinde anlam bulan duygular seni yaksın, kül etsin, acı çek o acı seni güçlü kılacak, ANCAK HİÇ BİR KADINI ESKİSİ GİBİ SEVEMEYECEKSİN,HİÇ BİR KADINLA ESKİSİ GİBİ SEVİŞEMEYECEKSİN, AŞIKLAR CEHENNEMİNE HOŞ GELDİN HAYATIN BOYUNCA O ÖZLEM ATEŞİ İLE YAŞAYACAKSIN. BEN İSE SADECE O ATEŞE ALIŞMAN DA YARDIMCI OLACAĞIM.
Bu şiiri size hediye ediyorum.
özledim seni…
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa dönüşüyor
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
”git artık” demek
”beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa”
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….
Uzm.Klinik Psikolog Osman İLHAN
Bi Nefes Psikolojik Danışmanlık Merkezi
15 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.