2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Boşanacaklar, Boşanıyorlar, Boşandılar...
MAKALE #14514 © Yazan Psk.Dnş.Buket ALKAŞ | Yayın Nisan 2015 | 2,758 Okuyucu
Çiftler ne sıklıkla boşanıyor? Neden boşanıyor? Boşanma oranındaki artışın nedenleri nelerdir?

Bunlar tabi ki araştırmalara konu olan önemli başlıklar ancak;
Bu sonuca çiftleri götüren süreç,
Boşanma ve sonrasının nasıl yönetileceği,
Eşlerin üzerinde boşanmanın etkisi ve varsa çocuklara yansımaları,
Hangi durumlarda nereden nasıl destek alınabileceği de boşanmayı düşünen ya da boşanmış çiftler içi asıl önemli olan konular olabiliyor.

Boşanma bazen sadece eşlerden biri için, bazen her ikisi için de baş etmesi zor bir süreç olabiliyor. Çok az çift bir araya gelirken yakalayabildikleri uyumu ve ortak bakış açısını boşanma sürecinde yakalayabiliyor. Birbirlerini mutsuz ettiklerini ve farklı yaşamlar hayal ettiklerini fark edip, iletişim halinde kalmayı başararak evliliklerini sonlandırabiliyorlar. Mal paylaşımı, çocuklarla ilgili sorumluluklar, yeni başlangıçlar söz konusu olduğunda ortak çıkarları gözeterek davranabiliyorlar.

Sıklıkla karşılaştığımız ise öfke, hayal kırıklığı, nefret, çaresizlik, kaygı gibi duyguların eşlik ettiği, malların ve sorumlulukların paylaşımı ve çocukların velayeti konusunda ciddi çatışmaların yaşandığı boşanmalar oluyor.

Peki, eşleri boşanma noktasına ne getiriyor?

Aslında bu soru çift terapilerinde ilişki problemlerinin üstesinden gelmeleri için eşlerle çalıştığımız konulara işaret ediyor. Çift ilişkisinde kimin hangi güce ne kadar sahip olduğu, bu gücü ne kadar, hangi alanlarda ve nasıl kullandığı temel konulardan biri oluyor. Bu alanda yaşanan çatışmalar ilişkiye önemli ölçüde zarar verebiliyor.

Özellikle çiftlerin birbirlerine ve ilişkilerine olan güvenleri, kıskançlık, aldatma ya da aldatma ihtimaline karşı kaygıları eşleri şüpheci ve öfkeli bir döngünün içerisine sokabiliyor.

Evliliklerde eşlerin birbirlerini oldukları gibi kabul etme ve farklılıkları hoş görebilme becerisi ilişkinin dinamiğini önemli ölçüde etkiliyor. Çoğunlukla değiştirme ve değişime direnme çabası çatışmaları da beraberinde getiriyor. İlişkide kendisi gibi olamayan, kendi gibi davrandığında kabul görmeyeceğini düşünen eş için bu durum kaygı ve öfkeye neden olup problem haline gelebiliyor.

Eşlerin birbirlerinden, ilişkilerinden ve gelecekten beklentilerindeki ve önceliklerindeki farklılıklarda yaşanan problemlerde sıklıkla dile getirilen konular arasında.

Özellikle çiftlerin ilişkilerindeki yakınlık alanları ilişki hakkında çok sayıda veri sağlayabiliyor. Sosyal, duygusal, dinsel, cinsel, entelektüel, boş zamanını değerlendirme ve estetik olarak sınıflandırabileceğimiz bu yakınlık alanlarında eşler birbirlerini ne kadar yüksek oranda benzer duygu, düşünce ve beğenilere sahip olarak algılıyor ise bu ilişkiye o denli olumlu yansıyor. Aksi durumda ise paylaşımların ve birlikte yapılan etkinliklerin azaldığı, çatışmanın arttığı bir ilişki içerisinde kendilerini bulup; çocuklar ve yatırımlar üzerinden yürüttükleri bir sözleşmenin tarafları gibi hissedebiliyorlar.

Tüm bu noktalar düşünüldüğünde evlilik her iki taraf için de bazen içinden çıkılması zor bir hal alıp boşanma ile sonuçlanabiliyor. Ülkemizde yaşanan boşanmaların büyük bir oranının çatışmalı bir süreç olduğu düşünüldüğünde ise eşler ve varsa çocuklar için psikolojik destek hizmetlerinin ne denli önemli bir role sahip olduğu ortaya çıkıyor.

Ancak bu durumda karşılaştığımız en önemli kısır döngü zaten iyi iletişim kuramadıkları için ilişkilerini boşanma sürecine taşıyan çiftlerin çatışmalarını ve olumsuz duygularını en yoğun yaşadıkları boşanma öncesi, boşanma ve boşanmanın hemen sonrası süreçte çocukları ve kendileri için bu dönemleri iyi yönetememeleri oluyor. Çoğunlukla kendilerinde ya da çocuklarında boşanmanın olumsuz etkilerini fark ettiklerinde ise sorun içinden çıkılması zor bir hal almış ve yeni olumsuzluklar, konular da bu zorluğa eklenmiş oluyor.

Bir örnek üzerinden ifade edecek olursak anne babası arasındaki çatışmalara sıklıkla tanıklık etseler ve ebeveynlerinden birini çatışmanın kaynağı olmakla suçlasalar da boşanma çocuklar için aile bütünlüğünün bozulması ve ebeveynlerden birinin kaybedilmesi olarak algılanabiliyor. Aralarındaki çatışmalara çocuklarını ortak eden, güç savaşlarını çocukları üzerinden yürütmeye çalışan, taraf olmaları, hak vermeleri konularında onları zorlayan anne babaya sahip çocuklar için ise boşanma travmatik etkiler doğurabiliyor.

Tüm bunlarla kendilerine dönerek, susarak baş etme eğilimi gösterebiliyorlar. Bu dönemde kendi ile meşgul olan anne baba bu suskunluğu durumu kabullenme ve boşanmalarına hak verme olarak algılayıp olağan karşılayabiliyor. Özellikle bu dönemi suskun geçiren çocukların duyguları, zorluk çıkarmadıkları için gözden kaçırılabiliyor. Sonrasında anne babanın çatışmasının şiddeti azaldığında ve yeni hayatlarına konsantre olduklarında sahneyi çocuk ve yeni problemleri alabiliyor. Bu süreçte aralarındaki iletişimi hoyratça koparan anne baba bu sorunla koordineli bir şekilde nasıl ilgileneceklerini bilemeyebiliyorlar, çocuğun velayetini alan ve sorumlulukların çoğunu üstlenen ebeveyn diğer ebeveyni yardıma çağırdığında iletişime çoğunlukla öfke ve suçlama dolu cümleler eşlik edebiliyor.

Yukarıda ifade ettiğim öykü boşanma durumunda yaşanabileceklere sadece örnek teşkil ediyor. Aslında tam da bu noktada ülkemizde son yıllarda daha iyi anlaşılan “Aile ve Çift Terapisinden” bahsetmenin önemini akla getiriyor. Özellikle benim de eğitimini aldığım Sistemik Terapi bu alanda önemli kabul görüyor.

Problem alanları benzer olsa da çift terapisine eşler birlikte katılırken, aile terapisine anne, baba, çocuklar varsa ve gerekiyor ise ailenin diğer üyeleri birlikte katılabiliyor. Kimlerin ne kadar süre terapiye dahil olacağı ise terapi sürecinde planlanıyor.

Genellikle terapi ve terapist hakkında bir çok yanlış inanç ile karşılaşıyoruz. Özellikle çift terapilerinde eşler, terapistin ilişkide kimin hangi konuda yanlış yaptığını saptayarak, “problemli” olan eşi değiştireceğini varsayıyor.

Terapistlerin evlilikleri kurtarmak üzerine çalıştıklarını düşünüyor. Oysa terapi eşlerin hem kendileri hem ilişkileri hakkında farkındalık geliştirdikleri bir süreçtir. Bu sürecin sonunda herkes öncelikle kendi için en iyi adımın ne olacağına karar verir. Bazen eşlerin her ikisi de evliliklerinin devam etmesini istediklerini fark edebilir. Bu noktada değişim için terapist %50 rol üstlenir; ve çiftti kimin neyi ne kadar değiştirmesi gerektiği ile ilgili %50 sorumluluk almaya davet eder ve bu süreci yönetir. Terapi sonrasında eşlerin isteklerinin birbirinden farklı olduğu durumlarda gözlenebilmektedir. Eşlerden birisi boşanmak istediğini netleştirirken, bir diğeri evliliği sürdürmek isteyebilir. Bu noktada hayal kırıklığı yaşayan eş için de yapılabilecek şeyler vardır. Aynı zamanda özellikle çocukların söz konusu olduğu evliliklerde terapi sonrasında karar boşanmak bile olsa aile sisteminin yeniden yapılandırılması, çocuklar açısında boşanmanın iyi yönetilmesi için de terapi faydalı olmaktadır.

Sistemik Yaklaşım aileyi bir sistem olarak kabul eder ve sistemin tüm parçalarının birbirini etkilediğini ve aile örüntülerinin bir başka deyişle davranış ve iletişim biçimlerinin işlevsel bir amacı olduğunu varsayar. Boşanma ve sonrası iyi yönetilmediğinde tüm aile üyeleri için oldukça zor olabildiği ve pek çok problemi de beraberinde getirebildiği unutulmamalıdır. Boşanma sonrasında aile içinde birinin boşamanın nedeni olarak seçilmesi ve günah keçisi ilan edilmesi, anne baba arasındaki bitmeyen işler, hayal kırıklıkları, öfke ve çatışmalar, tüm bunlar arasında kalan çocukların yeni duruma uyum sağlamakta yaşadığı zorluklar, çocukların velayeti, köken ailelerin boşanmaya bakışı, çocuklarla nerede nasıl görüşüleceği, kimin ne kadar hangi sorumluluğu yerine getireceği, boşanma sonrası anne ya da babanın yeni ilişkileri, üvey çocuklar bu konular arasında sayılabilir. Tabi tüm bu konular Aile Terapisinde ele alınabilecek niteliktedir.

Boşanma sonrasında ebeveynler çocuklarına hayatlarında öncelik verecekleri konusunda anlaşsalar da; her ikisi de çocuğun ne istediğini sadece kendisinin bildiğine inanma eğilimi göstermektedir. Bu da uzun süreli güç kavgalarına neden olabilmektedir. Böyle dengeler içerisinde çocukları bu sürecin pasif kurbanları olarak görmek yerine Sistemik Yaklaşım çocukların içinde bulundukları sistem tarafından sınırlanmış olsalar da karar alabilen olarak görülmeye ihtiyaçları olduğunu kabul eder. Bu ise çocuğun yeni duruma adapte olmasını kolaylaştıracak bir yaklaşımdır.

Boşanma sonrası ayrıca ebeveynlerin çocuklarının sevgisine güvenebilecekleri tek şeymişçesine bağlanmasına sıklıkla rastlanılabilmektedir. Boşanma sonrasında çocuklarla birlikte yaşayan ebeveyn için yeni bir eş söz konusu olduğunda, bu ebeveyn çocuklar diğer ebeveyn ile daha az şey yaparsa yeni eşin daha güvenli hissedeceğini düşünme eğilimi gösterebilmekte; çocukları diğer ebeveyn ile az görüşmeleri yönünde destekleyebilmektedir. Aynı zamanda çocuklardan ayrı yaşayan ebeveyn çocukları yeni bir eş ile tanıştırdığında bu durum çocuklarla yaşayan bekar ebeveynde “düzgün” bir ailenin çocuklar için daha çekici olacağı ve çocukların ondan uzaklaşacağı kaygısını yaratabilmektedir. Çocuklar çoğunlukla ebeveynlerinin duygularına karşı çok hassastırlar; bu nedenle en çok ihtiyaçları olduğu zamanlarda desteklenmek yerine kendileri ile ilgilenileceğine güvenemezler ve genellikle ebeveynleri ile ilgilenmek zorunda kalırlar. Kendi ihtiyaçlarından fedakarlık edebilirler. Bu nedenle ebeveynleri yeni eşler bulduğunda ve onlarla meşgul olmaya başladıklarında kızgın ve ihanete uğramış hissetmeleri sürpriz olmamaktadır. Üstelik anne veya babalarını onlardan uzağa götüren kişinin çocukları ile de rekabet etmeleri gerektiğini de düşünebilmektedirler.

Sistemik Yaklaşım tüm bu süreçte aile ile birlikte çalışmanın değişen aile sisteminin yeniden yapılandırılması ve kabulünde önemli bir rolü olduğunu düşünmektedir. Tabi ki zaman zaman eşlerden birinin terapiye dahil olmak istemediği durumlar olabilmektedir. Böyle durumlarda çocuk ile terapiye katılmak isteyen ebeveyn ile süreç yürütülebilmektedir.

Unutulmamalıdır ki çocuklar ve eşler üzerinde olumsuz etki yaratabilen sadece boşanma kararı değil, aynı zamanda boşanma ve sonrasının iyi yönetilememesidir. Bu nedenle Aile ve Çift Terapisi tüm bu süreçte sizi ve ailenizi destekleyebilir…
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Boşanacaklar, Boşanıyorlar, Boşandılar..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Buket ALKAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Buket ALKAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Buket ALKAŞ Fotoğraf
Psk.Dnş.Buket ALKAŞ
Samsun
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi8 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Buket ALKAŞ'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Boşanacaklar, Boşanıyorlar, Boşandılar...' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
► Ölüm ve Yas Mayıs 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:32
Top