2007'den Bugüne 92,326 Tavsiye, 28,224 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuk ve Ergenlerde Dijital Çağ
YAZI #5195 © Yazan Uzm.Psk.Rüya Dilara YILDIRIM | Yayın Kasım 2018
İnsanoğlu doğuştan sosyal bir varlıktır ve çevresindeki diğer insanlarla ilişki kurma gereksinimi içindedir (Wardetzki, 2010). Bu sosyal ilişki ihtiyacı ile birlikte internete erişiminde kolaylaşması kullanım oranları artmıştır. Ayrıca İnternetin kullanım oranını; her türlü alış-verişin, banka işlemlerinin, ödemelerin, bilgi edinme ve paylaşımın, mesajlaşmanın ve oyun oynamanın internet sayesinde kolayca yapılabiliyor olmasıyla, son yıllarda arttırmıştır (Tsai, Lin and Tsai, 2001). Bu durum bizlerin de hayatını kolaylaştırmıştır. Tüm bu kolaylığın sonucu olarak da; çağımızın çocukları da bu teknolojinin içine doğan ve hatta doğmadan önce fotoğrafı paylaşılmış çocuklar olmuşlardır.
Yaşamlarımızda ekranları işten eve geldiğimizde, dikkatimizi dağıtmak, yorgunluğumuzu atmak, iş yaşamının stresinden uzaklaşmak için kullanıyoruz. Kimi zaman sosyalleşmek, kimi zaman alışveriş, kimi zaman araştırma yapmak için kullanıyoruz. Ancak çocuklarımız ile baş edemediğimiz durumlarda, çok yorulduğumuz zamanlarda, çocuklarımız çok hareketli olduğu durumlarda, arkadaşlarımız ile dışarı çıktığımız, rahat sohbet etmek istediğimiz zamanlarda, çocuğumuz ağladığında susturmak istediğimizde, ısrar edip tutturduğu zamanlarda da ekranı eline veriyor ve sakinleşmesini, susmasını, durmasını, bir an bile olsa kafamızı dinlemeyi istiyoruz. Maalesef ki sınırsız bir dünyanın içerisine çocuğumuzun yalnız başına dolaşmasına izin veriyoruz ve böylece; kendini kandırarak hep bir sakinleştirici araca bağımlı olarak kendini sakinleştirebileceğini öğretmiş oluyoruz.
Dijital dünyanın çocuklara sunduğu birçok fırsatın yanında birçok riskin de olması sebebiyle bu çocuklar bu çağın mağdurları da olabilmektedirler. Bu riskli durumlar çok küçük yaşlardan itibaren çocukların ekrana fazla maruz kalınması sebebiyle oluşuyor. Aileler çocuklarını çok küçük yaşlarda itibaren özellikle sakinleştirmek, oturtmak, yemek yedirmek ve çocuğun kendi kendine vakit geçirmesini sağlamak için televizyon, tablet ve akıllı telefon gibi cihazlardan video izletmeye ve oyun oynatmaya başlıyorlar.
Bu teknolojik gelişimin olumsuzlukları zararları gözle görülür hale gelmiş olsa da bazı aileler çocuklarının internet kullanımlarına ilişkin olumlu tutumlar geliştirmişlerdir. Odabaşı’na (2005) göre bunun nedenleri, interneti çağdaş yaşamın bir gereği olarak görmeleri, internetin akademik başarıyı arttırdığını düşünmeleri ve internetin aile ilişkilerini olumsuz etkilediğine inanmamalarından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda daha okuma yazma dahi bilmeyen ancak teknolojik ürünleri ustaca kullanan, favori oyunlarından birinde yeni bir rekor kırma peşinde olan ve yabancı bir dil olmasına aldırmadan çizgi film seyreden çocuklar ailelerde hayranlık yaratmaktadır.
Teknolojik dünya bir bebek ve çocuk için fazlasıyla ilgi çekici, renkli, hızlı ve hareketli bir dünyadır. Uyaranlar sık sık ve sürekli değişir. Çocuk hiçbir zihinsel çalışma yapmasına gerek duymadığı bir kurgu içindedir. Zaten bu yaşlarda çok hızlı öğrenebilme ve modelleme yapabilme kapasitesi sahip olan çocuk akıllı telefon da istediklerini kolayca yapabilecektir.
Ancak çocukların gelişim dönemlerinde fazla televizyon, bilgisayar, tablet ve telefon kullanımı çocukları olumsuz etkilemektedir. Özellikle ilk 3 yaşta çocukların ekrana maruz kalmaları onların gelişimlerini çok olumsuz etkilediği araştırmalarca tespit edilmiştir. Bir çocuğun gelişiminin en verimli olduğu dönemde asıl kazanması gereken bekleme, sabretme, isteklerini erteleme gibi ruhsal kazanımlar teknolojik dünyaya kapılarak kazanılamayacaktır.
Özellikle televizyonda / tablette çocuğun izlediği video klipler ve reklamların aşırı uyaranları iletişim becerilerinde ve konuşmada geriliklere, tahammülsüzlüğe, aşırı hareketliliğe ve dikkat süresinde problemlere sebebiyet verebilir. Özellikle de ekrana maruz kalma durumu beyin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir, müdahale edilmesi zor, uzun ve çok daha ağır tablolara neden olabilir.
Aynı zamanda uzun süreli bilgisayar başında vakit geçirmek çocuklarda fiziksel problemlere sebep olabilmektedir. Bu problemlerin başında; göz rahatsızlıkları, radyasyonun olumsuz etkileri, duruş ve iskelet yapısında bozukluklar gelmektedir.
Yapılan diğer araştırmalarda televizyon izlemenin fazla enerji kullanımını sağlayan fiziksel aktiviteye katılımı azaltarak ve yiyecek reklamlarının bir sonucu olarak ya da televizyon seyrederken yüksek kalorili gıdaların tüketimini arttırarak obeziteye neden olabileceği düşünülmektedir (Lowry et al., 2002; Patrick et al., 2004; Vandewater et al., 2004). Ayrıca aileler çocuğun yemek yemesi için ekranda video açarak çocuğu yedirmeye çalıştığında; çocuk yemek yeme ve doyma kontrolünü kazanamadığı için bu durum ileride obeziteye sebep olabilmektedir.
İnternet başında çok fazla zaman geçiren bireylerin kendilerini yalnız ve mutsuz hissetme oranlarının arttığı gibi kişilerarası ilişkilerde de sorun yaşadıkları görülmüştür (Ögel, 2012). İnternetle ve oyunlarla vakit geçirenler; internette olmadığı zamanlarda da yarım kalan sohbetiyle veya oyunda geldiği seviyeyle zihnini oldukça meşgul etmeye başlamaktadır. Bu nedenle de bu durum kişilerarası iletişimde sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca, ekran bağımlılığı çocuklarda empatiyi azaltıp, zorbalığı artırırken ve onların kendilerini yenilemelerini sağlayacak olan oyun saatlerinden çalmaktadır. Oyun oynayamadıkları için kendini yenileyemeyen internet bağımlıları, internete ulaşamadıkları zaman tıpkı diğer bağımlılıklarında olduğu gibi aşırı sinirlilik, gerginlik ve huzursuzluk gibi belirtiler gösterebiliyorlar (Özsoy, 2010).
Teknoloji Ve İnternet Bağımlılığı
Teknoloji ve internet çağımızın gerekliliğinden ziyade zorunluluğu haline geldi. Teknolojinin eğitime ve eğitimle ilgili bir çok alana entegre edilmesi ailelerin, çocuklarına bilgisayar/tablet/telefon almasını zorunlu kıldı. Çocukların bu aletlerin başında ödev ve araştırma yapma dışında da vakit harcaması aileleri, çocuğunun teknoloji ve internet bağımlısı olup olmadığı konusunda kaygılandırıyor. Peki, biz çocuğumuzun internet bağımlısı olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
• Çocuğunuz günün çoğunu internette geçiriyorsa,
• İnternet kullanımı ile ilgili size ve etrafındakilere yalan söylüyorsa,
• Aynı mutluluğu yakalamak için internet kullanımını giderek artırıyorsa,
• Yemek yemek gibi diğer yaşamsal ihtiyaçların karşılanmasına engel oluyorsa,
• Aşırı internet kullanımı nedeniyle sizinle, arkadaşlarıyla ve okuluyla problemler yaşıyorsa,
• İnternet kullanımının azaltılması ya da kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük veya kızgınlık yaşıyorsa,
• İnternet kullanımını azaltma ya da durdurmayı deneme girişimleri başarısız oluyorsa bağımlılık riski başlamış demektir. Bu durumun kontrol altına alması gerekmektedir.
Teknolojinin olumsuz etkilerinden bahsedilirken; yadsınmaması gereken önemli bir nokta da vardır. Bu olumsuzluklar çocukların gelişmekte olan teknolojilerden elde ettikleri faydaları gözden kaçırmamıza neden oluyor. Bizim çocuklarımız bu teknolojilerle kendilerini geliştirebilecek, dünyayı değiştirebilecek fikir ve projeler üretebilirler.
Gelişen teknoloji kullanımı rahat, güvenli ve düşük masraflı eğitim imkânı sunuyor. Ayrıca çocuğun öğrenme stiline ve gelişimine uygun uygulama ve programları kullanması, öğrenmesinin kalıcı ve kolay olmasını sağlıyor. Çocukların gerçek hayatta öğrendiklerini rahatlıkla uygulanabilmesi onların yaratıcılığının gelişimine katkı sağlıyor. Teknolojinin sunduğu hızlı iletişim imkânı sağlıklı kullanıldığında kısa sürede organize olma ve zamanı tasarruflu kullanma avantajı sağlıyor.
Her çocuğun bu teknolojiye erişim hakkı eşit seviyede olmalıdır. Ancak Anne babalar doğabilecek tehlikelerle baş etmek için yasaklamayı değil, yönlendirmeyi seçmelidir. Tüm bu süreçlerde çocuklara rehberlik etmek ve onlarla işbirliği kurmak faydalı olacaktır. Peki, aileler bu konularda nasıl yol bir yol izlemelidirler?
• Akıllı telefon/tablet vs. gibi aletleri çocukları teselli etmek, susturmak için asla kullanmamalısınız.
• Anne babalar da alarm kuruyor, cihazları kilitliyor ya da gerçek iletişim konusunda çocuklarla konuşuyorlar, ancak ilk olarak atılacak adım anne baba olarak model olmak olmalıdır. Telefonunuzu geride bırakın. Eğer yanınızda değilse onu kullanamazsınız. Her konuda telefona sarılamazsınız.
• Telefon görüşmeleri mümkün olduğunca kısa ve öz tutulmaya özen gösterebilirsiniz. Telefonla keyfi konuşma ve mesajlaşmadan kaçınmak faydalı olacaktır. Anne babalar, eşine ve çocuklarına zaman ayırabilmek için iş görüşmelerini eve taşımamalı ve bunun için akşamları telefonu kapalı tutmaya gayret etmelidir.
• TV veya internet benzeri teknolojik alet merkezli ev düzeni kurmamalısınız
• Telefon kullanımı konusunda kendimize bazı kriterler getirmeliyiz bunu evin içinde küçük bir alan olsa bile teknolojisiz alanlar belirleyerek yapabiliriz. Örneğin; yemekte, aile saatinde telefon yasağı getirebilirsiniz. Hatta bir cihaz kutusu alın, tüm telefonları içine koyup kilitleyin ve anahtarı da evin en küçüğüne verin.
• Cep telefonu için davranış kurallarını belirlemelisiniz. Cep telefonunu kapat veya sessize al ve ortadan kaldır! Bunun haricinde çocuğunuz ile birlikte araba yolculukları, aile kutlamaları, birlikte yemek turları ve girişimler için, hatta tamamen normal günlük konuşma için “cep telefonsuz zamanlar” kararlaştırabilirsiniz.

• Çocukların kontrolsüz ve uzun süre internet kullanmasına izin vermeyin. Öncelikle çocuğun, her gün bilgisayara ayırdığı zaman belirlenmelidir ve bu konuda bir onunla bir anlaşma yapılmalıdır. İnternet kullanımını da haftalık çizelgelerle sınırlayıp, bu çizelgeye uyması sağlanabilir. Böylelikle bilinçli bir şekilde uzun saatler ekran karşısında kalmasının önüne geçilip, teknoloji bağımlılığının ilerlemesi durdurulabilir.

• Cep/akıllı telefon kullanımı da zamansal olarak sınırlanmalıdır. Diğer dijital medyada olduğundan farklı olarak zaman süresinin tespit edilmesi zordur. Çünkü çocuklar cihazları spontane olarak sürekli en kısa zaman birimlerinde kullanıyorlar. Sınırlandırma şu şekilde olmalı;
o Çocukların 0-2 yaş döneminde hiç televizyon seyretmemeleri gerekmektedir. Araştırmalara göre bu yaş dönemindeki kullanımlar çocukların dil gelişimini de olumsuz etkilendiği için, çocukları televizyonun dijital sesinden bile uzak tutmak gerekmektedir. Özellikle de bebeğiniz 1 yaşına gelinceye kadar asla ekran karşısında bırakılmamalıdır. 0-1 yaş çocuğun yaşamında gelişimin en hızlı ilerlediği ve doğru yönlendirme olmadığında gerilemenin ya da gelişimde duraksamanın da hızla gerçekleştiği bir dönemdir. Bu nedenle ekran ile bebeğinizin geç dönemde tanışması bebeğinizin gelişiminin her zaman yararına olacaktır.
o Okul öncesi yaş grubu için günde 30 dakikayı geçmeyecek şekilde internet kullanımı yeterlidir.
o İlköğretimin ilk 4 yılında, ödev haricinde oyun ve eğlence için günlük 45 dakika zaman ayrılabilir.
o Sonra ki yıllarda hafta sonu daha esnek olmakla birlikte 11 - 12 yaş çocukları 60 dakikadan fazla ve 13 yaş çocukları 70 dakikadan fazla ekran karşısında kesintisiz aktif olmamalıdırlar.
o Lise çağında da günlük 2 saat yeterlidir. Önerilen bu sürelerde çocukların televizyon seyri de çok önemlidir. Anne ve babalar bu çerçeve yönetmelilerdir. Her gün çocuğun cep telefonsuz zamanları olmalıdır.
• Ana-babalar; “-Bu kötü alışkanlıktan vazgeç!” veya “-Okul dönemi boyunca bilgisayarı yasaklıyorum” diye söylenmemelidir. Unutmayın ki; yetişkinlerin doğru yönlendirme ve mantıklı sınırlandırmaları ile kullanılan bilgisayarın, çocukların gelişimi üzerinde pek çok olumlu etkisi de bulunmaktadır.

• Ebeveynler; çocuklarını teknoloji dünyasında sağlıklı şekilde yönlendirmek ve onları denetleyebilmek için bilgisayar ile internet hakkında bilgi edinmeli ve kullanmaktan çekinmemelidir.

• Bunun yanı sıra, ebeveynler tarafından, çocuğun bilgisayar ve interneti hangi amaçla kullandığına da dikkat edilmeli ve sanal ortamdaki arkadaşlarının kim olduğu da bilinmelidir.

• Ebeveynler; çocuklarından, kullandıkları bilgisayarı, program ve oyunları, kendilerine öğretmelerini ve açıklamalarını isteyebilirler. Anne ve babasından daha çok bildiğini düşünmek, çocuk üzerinde olumlu bir etki yaratacaktır. Anne-babanın bilgisayar üzerinde ki hâkimiyeti ne kadar artarsa, çocuklarıyla o kadar ortak paylaşımda bulunabilirler. Birlikte oyun oynayabilirler ve bu sayede oynadıkları oyunları, kullandıkları programları ve girdikleri sayfaları denetleme fırsatına erişirler. Böylece çocukları, eğitici içeriklere yönlendirmek daha kolay olur.

• Bilgisayar oyunlarının seçiminde, çocuğa yardımcı olarak yaş ve gelişimine uygun, şiddet içermeyen programlar seçilmelidir. Örneğin;
3-5 yaş dönemindeki çocuklar için anımsama, gruplandırma, göz-el koordinasyonuna ilişkin görevler içeren programlar,
6-8 yaş için okuma, yazma, mantık yürütmeyle ilgili etkinlikler,
9-12 yaş için soyut kavramlar, ileri düzeyde sorun çözmeyi içeren materyallerin seçilmesi faydalıdır.

• Aşırı kullanımı engellemenin bir diğer yolu da bilgisayarı ortak çalışma odası gibi yetişkinlerin de takip edebilecekleri bir yere koymak olabilir. Ayrıca çocuğun bu bilgisayarı kullanmak için sıra beklemesi de tahammül düzeyini artıracaktır.

• Yemek ve çay saatlerinde bilgisayar başındaki çocuğa servis yapmayın, size katılmasını sağlayın. Ev içinde okuma saati, yemek saati ve çay saati gibi birlikte geçirilecek zamanların oluşturulmasına dikkat edilmesi ve onlarında bu tür birlikteliklere katılımını sağlamak hem aile içi iletişimin güçlenmesi hem de bu konuda çocuklarımıza faydalı olacaktır.

• Çocuklar; oynayarak, spor yaparak, resim yaparak, hayal gücünü kullanarak, iletişim becerilerini geliştirerek, beynin sol ve sağ taraflarını entegre eder, ve bilgiyi işleyerek geliştirirler. Ayrıca ebeveynler, çocuklarını farklı etkinliklere (spor veya sanat) yönlendirerek, onlara yardımcı olmalıdır ve birlikte eğlenmek için fırsat yaratmalıdırlar.

• Çocuğunuzun yapmak istediği fakat yapmaya fırsat bulamadığı seveceği aktivitelerin listesi yapılabilir. Örneğin, müzik kursu gibi sanatsal aktivitelere ya da sevdiği bir spor dalına katılımı sağlanabilir.

• Çocuklarınızı arkadaşları ile doğal yollardan görüşmeleri için yönlendirin, akran grupları içerisinde sosyalleşmesini sağlayın. Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini destekleyin, onları bir araya getirecek aktiviteler planlayın. Çocuklarınızı yüz yüze kuracakları arkadaşlık ilişkileri için desteklenmeli ve sosyalleşmesi yönünde yüreklendirilmelisiniz.

• Ayrıca sokaklara karşı önyargıların azaltılması da olumlu yansıyacaktır. Komşuluk ilişkilerini geliştirilerek çocuklarının dışarıda arkadaşlarıyla oynamasına fırsat vermelidir. Eğer anne baba çok kaygılanıyorsa çocuklarıyla dışarı çıkabilir ve onlar oynarken onları izleyebilir. Çünkü çocukların dışarda özgürce oyun oynamaya ihtiyaçları vardır.

Unutulmamalıdır ki; Hiçbir ekran, hiçbir bilgi, ebeveynin sıcak bir gülümsemesinden daha yararlı olmayacaktır. Bu nedenle çocuklarınızla iletişim kurarken telefonunuza değil, çocuklarınızın gözlerine sevgiyle bakarsanız; en büyük adımı atmış olacaksınız…

Ailelere düşen öncelikle çocuğun teknoloji kullanımını bir ölçüde sınırlamaya çalışmak, süresi uzayan kullanımları fark edip bu konuda birlikte çözüm bulmaya çalışmaktır. Tüm bu yolları denediniz ve uzun süreli bilgisayar kullanan çocuğunuzu engelleyemiyorsunuz. Aynı zamanda bu durum çocuğunuzun günlük hayatını sürdürmekte sorun oluşturuyorsa, akademik başarısında düşüşe ve sosyal ilişkilerinde gerilemeye neden oluyorsa bir uzmana başvurmak gerekebilir. Bu süreç çocuk için teknolojiyi kötüye kullanma haline gelmişse bir uzmandan destek almak mutlaka faydalı olacaktır.
Uzman Klinik Psikolog
Rüya Dilara Yıldırım
Köksal,B., (2015) Ortaöğretim Kurumlarında Okuyan Öğrencilerde Dijital Oyun Bağımlılık Düzeyleri, İnternet Bağımlılık Düzeyleri İle Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Anabilim Dalı
Tsai, C., and Lin, S. J., 2001, “Analysis of attitudes toward computer networks and internet addiction of taiwanese adolescents” Cyberpsychology and Behavıor, 4(3), pp.373-376.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Rüya Dilara YILDIRIM Fotoğraf
Uzm.Psk.Rüya Dilara YILDIRIM
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Rüya Dilara YILDIRIM'ın Yazıları
► Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Psk.Elif AKSOY SİNCİ
► Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK
► Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Psk.Elif DEMİRCİ
► Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Psk.Esra KESKİN
► Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Psk.Gözde ÖZÇİÇEK KALA
► Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN
► Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Fobi Psk.Gözde ÖZÇİÇEK KALA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Çocuk ve Ergenlerde Dijital Çağ' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Oyun Terapisi Ocak 2022
◊ Adler ve Tek Çocuk Ocak 2022
◊ Ergenlerle Konuşmak Ocak 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:38
Top