Birçok insan sürekli bu ihtimali düşünerek yaşar. İçimizde bir yerlerde güvenli olan yerde kalmaya, konfor alanından çıkmamaya yönelik bir istek vardır. Ama bu istek yaşamın ve canlılığın doğasına terstir. Çünkü doğduğumuz anda zaten anne rahminin konforlu alanından ayrılarak o ilk adımı atıyoruz. Yaşamdaki en büyük çatışmamız da böyle başlıyor galiba. Hayatımız boyunca yeterli düzeylerde risk alabilmemiz gerekir ki hayatta kalalım, gelişebilelim ve bireyleşebilelim. “Ya başarısız olursam?” düşüncesinin altındaki asıl mesaj “büyüme, dışarı çıkma, sorumluluk alma; bunları yaparsan kırılabilirsin, incinebilirsin, üzülebilirsin” dir. Başarısızlıktan ve incinmekten aşırı derece korktuğumuzda, kaçındığımızda hayatımız felç olur ve aslında bu kendi kendini yenilgiye uğratmaktır. Bu sese kulak verildiğinde kişi özgüvenini ve özsaygısını da kaybediyor. İşin sırrı tüm duyguların akışına izin vermekte ve sorumluluğunu alabilmekte. Biz bazı duyguları yaşamaktan kaçtığımızda dengemizde bozulmaya başlıyor. Çünkü duyguları seçici olarak uyuşturamıyoruz. Birini hissetmek istemiyorsak tüm duygularımıza karşı bir tetikte olma ve sürekli kontrol altında tutma çabasına giriyoruz. Bu da doğal akışı ve işleyişini bozuyor. Kişi haliyle yoruluyor ve yıpranıyor. Kırılganlığımızı da tamamen kucaklayabilir hale geldiğimizde, onun da gerekliliğini kabullendiğimizde her şey çok daha kolay ve doğal olacaktır. Kırılganlık; korku, utanç ve değerli olma mücadelemizin özüdür. İnsanı kırılgan yapan şey aslında onu güzel de yapıyor çünkü o kırılgan tarafımız da kendiliğimizin önemli bir parçası. Her şeyi mükemmelleştirmekten vazgeçip kusurlu olmaya cesaret edebildiğimizde değişim başlayacak ve potansiyelimizi çıkaracağız demektir. Önemli olan dışarı çıkıp elimizden geleni yapmaktır.
Tabi ki başarısızlıktan bu kadar çok korkmamızın geçmişimizden gelen çok geçerli sebepleri vardır. Hiçbir duygu ve davranış boşa değildir, tesadüf hiç değildir. Ama geçmişten gelen ve şimdiyi etkileyen yanlış bir inanç, hatalı algılama şekli ve olumsuz duygusal yük varsa bunları güncelleyip düzenleyerek akışı yakalamak mümkün.
Tuğçe MUTLU GÜNEŞ
Klinik Psikolog/Psikoterapist