2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Televizyon Reklamları Kötü Bir Aşçı..
MAKALE #10814 © Yazan Dyt.Atilla ZEYREK | Yayın Nisan 2013 | 4,023 Okuyucu
Ülkemizde genç nüfusun ağırlıkta olması sebebiyle önemli bir pazar olduğu düşünülen çocuklar, televizyon reklamlarının önemli bir hedef kitlesi haline gelmiştir. Bir çok yerli ve yabancı markalı firma bu önemli kitleyi yani çocuklarımızı reklamlar yoluyla etkileme çabası içindedir. Çocukların algılama, bilgiyi değerleme ve etkilenme özelliklerinin daha fazla olduğu durumu göz önünde bulundurulduğunda, doğrudan çocuklarımızı hedef alan reklamların bir çok açıdan sorun olabileceği göz ardı edilmemelidir.

Günümüzde televizyon reklamları, çocukların dış dünyaları ile bilgi alışverişini sağlayarak aynen bir tüketici gibi sosyal varlıklar olabileceklerini sağladığı gibi, gereksiz tüketim, yanlış beslenme, sağlık, milli kültür ve ahlaki davranışlar açısından da olumsuz etkilerde bulunabilmektedir

Reklamcılar, toplumda önemli bir çoğunluğu oluşturan çocukların tüketim isteğini kamçılamak, çocuğun ürünleri alması için ailesini zorlamasını sağlamak ve geleceği düşünerek, çocukların iyi bir tüketici birey olmasını sağlamak amacıyla kullanırlar.

Çocuklar açısından reklamların etkisine en açık olunan dönem, dünyanın kendi merkezinde döndüğüne inanılan, herhangi bir konuyla ilgili çok boyutlu düşünülemeyen ve de rasyonel algı ve kavramadan uzak olunan 2-7 yaş arasını kapsayan dönem olup, bu yaş grubunda yer alan çocukların zeka seviyeleri de beslenmeleri ile paralel bir gelişim gösterir ki bu yaştaki çocukların kontrole tabi tutulması daha da önem kazanır.

Son yıllarda, çocuk-reklam ilişkisi üzerine yapılan televizyon reklamlarının pek çoğu, çocukların sosyalleşme sürelerini konu almaktadır. Bu yoğunlaşmanın sebebi, günümüzde bir çocuğun ortalama okuma ya da oyuna ayırdığı zamandan fazlasını televizyon karşısında geçiriyor olmalarıdır. Çocuklara yöneltilen reklamların çoğu gıda maddelerine ait reklamlardır.

TELEVİZYON REKLAMLARI VE BESLENME ÜZERİNE ETKİSİ

Yapılan çalışmalar televizyonun beslenme alışkanlıklarını etkilediğini, fast-food tarzı beslenme ve hazır gıdaların giderek günlük beslenmenin bir bölümünü oluşturduğunu göstermektedir. Bu etki, çocuklarımızı reklamı yapılan besin maddesine sahip olmaya güdülemekte, dengeli beslenmenin yerine, tek tip ve çeşitli katkı maddelerini içeren fast-food veya benzeri beslenme şeklini alışkanlık haline getirmektedir.


Yapılan araştırmalara göre çocuk ve gençlerin gıda reklamları ile karşılaşma sıklığı oldukça yüksektir. ABD’de 2-11 yaşları arasındaki çocuklar televizyonda günde ortalama 14 İngiltere de ise 5, yılda ise 5000’den fazla gıda reklamı ile karşılaşmaktadır. Benzer şekilde Avustralya’da 5–12 yaşları arasındaki çocuklar haftada ortalama 96 gıda reklamı izlemektedir ve bunların üçte ikisi yüksek miktarda yağ ve şeker içeren gıdalardır.

Çocuklarımızın besin seçimleri izlediği reklamların ifade ve sunumlarına göre de oluşmaktadır. Bilgi eksikliği ve deneyimsizliklerinden ötürü, söz konusu ifade ve sunumların etkisine kolay kapılıp, gıda ürünleriyle ilgili reklam ürünlerini tüketme isteği olarak sonuçlanmaktadır.


Çocuklarımız günlerinin büyük bir kısmını televizyon izlemeye ayırdığından ve izlediği reklamlar ile besin değeri çok düşük ya da olmayan şekerleme, gazlı içecekler ya da fast- food gibi ürünlere çeşitli kampanya, hediye ve oyuncaklarla özendirilmektedir.

Televizyon reklamları artan çekicilikleri ile çocukların zaten ilgi duyduğu çikolata, kola, cips,hazır kekler,çikolata,gofret gibi kalorisi yüksek, besin değeri çok düşük gıdalara yönelik ilgiyi ve bunları tüketmeye yönelik isteği açıkça daha da arttırmaktadır. Bu türden gıdaların aşırı tüketimi ise ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.


Başka bir açıdan bakıldığında, çocuklar bilişsel gelişimlerini yaklaşık olarak 11-15 yaş arasında tamamladıklarından, erken yaşlardaki seçimlerinde duygusal boyut ve anlam onlar için daha önemlidir. Bu nedenle çikolata, şekerleme,renklendirilmiş drajeler, fruktoz içerikli ürünler, bisküvili gıda gibi zevk alınan besinlerin seçimi onlar için daha da kolaylaşmaktadır. Zaten çocukların öncelikle süt, oyuncak, çikolata, sakız gibi satış amacı önceliği ve kendilerine yönelik olan gıda ürünlerinin reklamlarında oynatılma sebebide bundan kaynaklanmaktadır.

Tüm bu verilere bakacak olursak, televizyon reklamlarının çocuklarımıza sağlıksız yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarını satmak için gıda ile ilgili ürün ve hizmetleri ticari kaygılarla tanıttığı tespiti yerinde olabilir.

ÖZELLİKLE ÇOCUKLARLA İLGİLİ TELEVİZYON REKLAMLARINDA NE GİBİ YANLIŞ YÖNLENDİRMELER VAR?

Televizyon reklamları çocuklara çok erken yaşlarda tüketicilik aşılamakta, bu da çocukları sağlıktan ödün vererek tüketim yapmaya yönlendirmektedir. Gıda pazarlaması ile çocukların tüketim davranışlarını; enerji yoğun ve besin değeri düşük olan yiyecek ve içeceklerin tercih edilmesi, satın alınması ve reklamı yapılan yiyecek ve içeceğe karşı geliştirilen pozitif inanışlar oluşturmaktadır.


Küçük çocukların etkilendiği en önemli reklamlar, besin sektöründe yer alan tatlı maddelere ilişkin çok sayıda reklamdır. Bu tür reklamlar çocukların beslenmesini olumsuz etkilemektedir. Çocukları kolay yenen tatlılar, çikolata, gofret türleri, v.b. yiyeceklere, hamburger tarzı beslenmeye yöneltmek olumsuz etkiler yaratmaktadır.


Televizyonda çoğunlukla çocukların kendi paraları ile alabilecekleri ürünlerin reklamı yapılmaktadır. Çocukların harçlıkları ile alabildikleri ürünler şekerleme, sakız, içecek, dondurma, bisküvi ve fast foodlardır. 7-9 yaş arasındaki çocuklar paralarını en çok bu ürünlere harcamaktadırlar. Çoğu gıda reklamı çocuğun sağlıksız beslenmesine sebep olmakta, daha da kötüsü bunun bir alışkanlık haline gelmesine yol açmaktadır.


Reklamlardaki çocuklar, hiçbir sorumluluk duygusu taşımadan, sürekli bir renk, eğlence ortamı içinde yaşayan, mutluluğu şekerlemelerde bulan kişiler olarak gösterilmektedir. Bunlar, bir çikolata reklamında görüldüğü gibi, istediklerini kendileri hiçbir çaba sarf etmeden annelerinin elinden kolayca alırlar. Üstelik anne de çocuklarına olan sevgisini bir paket çikolata ile belgelemek imkanına sahiptir.

Reklamlarda hazır ya da yüksek kalorili gıdaları tüketen kişilerin vücut ağırlıklarının normal ya da zayıf olması, bu tür gıdaların sağlıklı olduğu gibi bir yanılgı oluşturmaktadır.


Reklamlar, bazı besinlerin faydalarını abartılı biçimde anlatmakta, bu da çocukların beklentilerini artırmaktadır. Örneğin, ürünün yenmesiyle birlikte boyu uzayan, toplara daha sert vuran çocuk reklamı, bunu izleyen çocukların o ürün ile ilgili beklentilerini artırmakta, ürünü yedikten sonra reklamdaki gibi boyunun uzamadığını,toplara daha sert vuramadığını görünce hayal kırıklığına uğramaktadır.

Yapılan bir çalışmada ebeveynlerin çoğunluğu; reklamların çocukların hayal gücünü, yaratıcılığını ve tüketim alışkanlıklarını olumsuz yönde etkilediğini, çocukları savurganlaştırdığını, yanlış beslenmeye yönlendirdiğini düşünmektedir. Ayrıca reklam içeriklerinin çocukların algılama sürecini, psikolojik gelişim sürecini olumsuz etkilediğini ve dilde bozulmalara neden olduğunu düşünmektedir.

Gıda reklamlarında, verilen mesajlar, reklamda oynayan kahramanlar ve karakterler, oyuncak ve yap-boztarzı hediyeler, çocuğun ürüne istek duymasını sağlayan başlıca nedenlerdir. Hatta çocuk tadına bakmadığı bir ürünü bile, reklamda oynayan kahramandan ya da içinden çıkan oyuncaktan dolayı istemektedir. Böylece reklamlarında gösterilen ürünler çocuklara daha çok cazip gelmektedir.


ANNE BABALARA ÖNERİLER

Anne ve babalar televizyonda yayınlanan gıda reklamlarına karşı olumsuz bir tutum sergilemelerine rağmen, market alışverişi sırasında çocuklarının abur cubur denilen trans yağ asidinden zengin, sağlıksız, katkı maddeli, kanserojen, şişmanlatıcı besinleri satın alma isteklerine olumlu yanıt vermemeleri çocuklarının isteklerini yerine getirmemeleri gerekir.

Anne ve babanın beslenme alışkanlıkları, çocukların yeme tercihlerini belirleme açısından önemlidir. Ebeveynler çocuk için bir rol-model konumunda olduklarını unutmamalı, geleneksel bilgilerin yerine sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda mutlaka bir beslenme uzmanından yardım almalıdırlar.

Belirli programları özellikle beslenme ile ilgili olanları çocuğunuz ile beraber izleyin. Ona sorular yönelterek veya televizyonda gördüğünüz besinlerin rengini miktarını birlikte tekrarlayarak, onunla birlikte eğlenceli zaman geçirmenin yollarını arayın.

Çocuğunuzun televizyon karşısında kalma süresini günlük 1-2 saatten fazla olmamasına dikkat edin aksi takdirde beslenme konusunda aklında oluşabilcek gereksiz algılamalar yeme alışkanlıklarını değiştirebilir.



Uzun süreli çocuğunuzun televizyon başında kalması durumu hareketsizliği ve öğün dışı fazla hazır gıda tüketilmesinin artmasını beraberinde getirip buna bağlı şişmanlamasına ve sürekli yorgunluk hissetmesine neden olabilir.

Çocuklarımızın televizyon karşısında daha çok yemek yemeleri, kimi zaman kilo alamayan, zayıf ya da kolay hasta olan çocuk annelerinin de işine gelmekte. Televizyonda sürekli olarak değişen , hareketli ve renkli ekran, dikkat süresi kısa olan çocuğun dikkatini arttırırken, bu durum anneye daha fazla yemek yedirme imkanı veriyor.

Çocuklar bulundukları yaş grubu itibariyle yaparak-yaşayarak öğrenirler. Çocuk öğün vaktinin geldiğini ve yemek yediğinin farkında olmalıdır. Oysa televizyon izlerken çocuğunuz öncelikli olarak yemek yediğinin farkında değildir, sadece eğlenceli bir şekilde televizyon izlemektedir. Bu şekil bir uygulama yemek yeme davranışını sağlıklı bir şekilde öğrenmiş olmasını engelliyor ve ilerleyen yaşlarda yetersiz beslenme , masada yemek yemek istememe, düzenli yemek yememe, yemek seçme ve kendi kendine yemek yememe gibi davranışlar gösterebiliyor.

Bu şekil davranışlar gösteren bir çocuğun dengeli beslenme alışkanlığı kazandığını söyleyemeyiz. Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak için; öğün atlamayın, çocuğunuzla birlikte masaya oturun, onunla birlikte yemek yiyerek ve yemek seçmeyerek ona model olun, uygun yaşı geldiğinde kendi kendine yemek yemesine izin verin. Mümkün olduğunca ailenin tüm üyelerinin masada yer almasını sağlayın. Yemek saatlerini ailecek keyifli geçirmeye özen gösterin.


SONUÇ

Çocuklar izledikleri her şeyi gerçek sanabilmekte bu nedenle de reklamın ikna edici mesajlarına karşı savunmasız ayrıca yasaların ve reklamcıların onları düşünmelerine muhtaçtırlar.

Televizyon etkili, yaygın ve kolay ulaşılır bir medya aracı olarak izleyicisi üzerinde alışkanlık ya da bağımlılık kurma düzeyinde bir etkiye sahip olduğu unutulmamalı ve televizyonunun kolay ulaşılabilir olması çocukların izleme alışkanlığı kazanmasını ve birer “medya tüketicisine” dönüşmesini aynı oranda kolaylaştırır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Televizyon Reklamları Kötü Bir Aşçı.." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Atilla ZEYREK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Atilla ZEYREK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Atilla ZEYREK'in Makaleleri
► Kırmızı Et: İyi mi Kötü mü? Dyt.Yunus Emre UZUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Televizyon Reklamları Kötü Bir Aşçı..' başlığıyla benzeşen toplam 53 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:32
Top