2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İstismar Mağduru Ergenler ile Madde Bağımlılığı-Maddenin Kötüye Kullanımı Arasındaki Korelasyon ve Ergenlerde Madde Bağımlılığının Tedavisi
MAKALE #17593 © Yazan Psk.Işıl ÖZÜAK | Yayın Kasım 2016 | 3,959 Okuyucu
Bu çalışmada; travmatik bir yaşam deneyimi olan istismar ile madde bağımlılığı-madde kötüye kullanımı arasındaki korelasyon ve ergenlerde madde bağımlılığının tedavi süreci literatür taraması ile araştırılmıştır. Bu nedenle öncelikle istismar, istismar tipleri, istismar ile ilişkili psikopatolojiler, madde bağımlılığı ve maddenin kötüye kullanımı tanımlanmış, ardından istismar yaşantısı ve madde bağımlılığı-maddenin kötüye kullanımı arasındaki ilişki araştırılmıştır. İkinci olarak ise ergenlerde madde bağımlılığının tedavi süreci tanımlanmıştır.

İstismar: Tanımı ve İstismar Tipleri
İstismar, çocuk ve ergenin tüm gelişim sürecini olumsuz yönde etkileyen, çoğu zaman yetişkin yaşamında da çeşitli psikopatolojilerin gözlenmesine neden olan ağır bir travmatik yaşantıdır.
Çocuk istismarı; anne, baba veya çocuğun bakımında rol üstlenen bir yetişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve mesleki uzmanlığa sahip kişiler tarafından da uygunsuz olarak kabul edilen, çocuğun fiziksel, duygusal, bilişsel ve cinsel gelişimini engelleyen veya kısıtlayan eylem veya eylemsizliklerin tümü olarak tanımlanabilir. Elbette bazı toplumlarda normal, kabul edilebilir olarak görünen ancak mesleki uzmanlığa sahip kişilerce istismar olarak tanımlanan çeşitli davranış biçimleri de mevcuttur (Afrika’nın bazı kabilelerinde kız çocuklarının sünnet edilmesi, Şeriat toplumlarında kız çocuklarının değersiz kabul edilmesi vb.).

İstismar tipleri 3 gruba ayrılabilir;

Fiziksel İstismar: Çocuğun gelişim ve fonksiyonlarında sürekli bozukluklar ve yaralanmalara neden olan, çocuğa acı veren, yaralanmasına neden olan ya da yaralanma riski doğuran ve kaza dışı meydana gelen, çocuğa yönelik uygulanan her tür şiddet olarak tanımlanmaktadır. Bu şiddet elle, bir nesne aracılığı ile, yakarak veya ısırarak gösterilebilir. Duygusal istismar ve ihmal de çoğunlukla fiziksel istismar tablosuna eşlik eder (Yücel, 2007, s.171).

Duygusal İstismar: Çocuğun nitelik, kapasite ve isteklerinin sürekli olarak kötülenmesi, sosyal ilişki ve kaynaklardan yoksun bırakılması, çocuğun sürekli olarak tehdit edilmesi (terk etme, sosyal yönden zarar verme vb.), saldırganca davranılması, çocuktan yaşına ve fiziksel gücüne uygun olmayan taleplerde bulunulması, ruh sağlığı açısından çocuğa zarar verecek yetiştirme yöntemlerinin kullanılmasıdır. En yaygın ve belirlenmesi en zor istismar tipidir (Yücel, 2007, s.174).

Cinsel İstismar: Yasal olarak rıza gösterme yaşının altında bulunan bir çocuğun rıza gösterip göstermediğine bakılmaksızın, cinsel açıdan olgun (en az 5 yaş farkı, aile bireyi ise 2 yaş farkı) bir yetişkinin cinsel doyum sağlayacağı bir edim içinde yer alması veya bu duruma göz yumulması olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, cinsel organlara dokunmayı, teşhircilik ve röntgenciliği, ticari cinsel sömürüye maruz bırakmayı kapsamaktadır (Yücel, 2007, s.178).

İstismar Tipleri İle İlişkili Psikopatolojiler

İstismar yaşantısı bireyin ergenlik ve yetişkinlik dönemini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu tip bir travmatik yaşantı ergende, özellikle yeterli sosyal destek mekanizmalarına sahip olmadığında çeşitli psikopatolojilerin oluşmasına neden olmaktadır. Sosyal destek mekanizmalarının işlevselliği kadar ergenlik döneminin nasıl yaşandığı da önemli bir etkendir. Ergen bu değişim sürecinde daha karamsar ve huzursuzdur, duyguları sıklıkla değişiklik gösterir, bedensel ve ruhsal gelişimi çok hızlıdır. Dolayısıyla bu dönemin daha şiddetli ve gürültülü yaşanması, maddenin kötüye kullanımında ek bir tetikleyici faktör oluşturabilir.

İstismar tipleri ve buna ilişkin psikopatolojiler incelendiğinde; istismar yaşantısı ile dissosiyatif bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu, somatizasyon bozukluğu, depresif bozukluklar, kendine zarar verme davranışı, alkol ve madde kötüye kullanımı, sınır kişilik bozukluğu, intihar girişimi arasında ilişki bulunduğu görülmektedir (Akt., Taşkent, 2010, s. 48-49).

Duygusal istismar çok yaygın olmakla birlikte tespit edilmesi, gözlenmesi ve ortaya çıkarılması en zor istismar tipidir. Bu nedenle duygusal istismara eşlik eden psikopatolojilerin spesifik olarak belirlenmesi güçtür. Bunun birlikte, fiziksel istismara eşlik eden ruhsal belirtiler arasında saldırganlık, şiddet içerikli davranışlar, kaygı ve depresyon, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı, kendine zarar verme davranışı sıklıkla görülmektedir (Yalçın, 2011, s.23-24). Cinsel istismar olgularında ise regresyon, saldırganlık, uygunsuz cinsel davranışlar, yaşına uygun olmayan yoğun cinsel aktivite, fobiler, uyku bozuklukları, enürezis, enkoprezis, intihar girişimi, madde bağımlılığı yoğun biçimde gözlenmektedir (Yalçın, 2011, s.35-36).

Buradan hareketle duygusal istismara oranla daha kolay tespit edilebilen fiziksel ve cinsel istismarın çok sayıda psikopatolojiyi ve davranış problemlerini tetikleyebileceği, bu patolojilerin daha şiddetli yaşanmasına neden olabileceği düşünülebilir.

Maddenin Kötüye Kullanımı ve Bağımlılık

Madde kullanımı ve bağımlılığı son yıllarda giderek artan, her sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeyden insanı içine alabilen ve ergenler için oldukça ciddi bir sorundur.

Madde Kötüye Kullanımı

Madde kötüye kullanımı DSM-IV Tanı Ölçütleri(2007)’ne göre aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır:
A. 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan, aşağıdakilerden biri ya da birden fazlası ile kendisini gösterdiği, klinik açıdan belirgin bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsü:
1. İşte, okulda ya da evde alması beklenen başlıca sorumlulukları alamama ile sonuçlanan
yineleyici bir biçimde madde kullanımı.
2. Fiziksel olarak tehlikeli durumlarda yineleyici bir biçimde madde kullanımı.
3. Madde ile ilişkili, yineleyici bir biçimde ortaya çıkan yasal sorunlar.
4. Maddenin etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici toplumsal
ya da kişilerarası sorunlara karşın sürekli madde kullanımı.
B. Bu semptomlar bu grup madde için Madde Bağımlılığı ölçütlerini hiçbir zaman karşılamamış olmalıdır.

Madde Bağımlılığı

Madde bağımlılığı DSM-IV Tanı Ölçütleri(2007)’ne göre aşağıdaki biçimde tanımlanmıştır:
A.12 aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan, aşağıdakilerden üçü (ya da daha fazlası ile kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya yada sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsünün olması.
1. Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere tolerans gelişmiş olması:
a. Entoksikasyon ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda
madde kullanma gereksinmesi.
b. Sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak azalmış etki
sağlanması.
2. Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere yoksunluk gelişmiş olması:
a. Söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromu
b. Yoksunluk semptomlarından kurtulmak ya da kaçınmak için aynı maddenin (ya da yakın
benzeri) alınması.
3. Maddenin, çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda ya da daha uzun bir dönem
süresince alınması.
4. Madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya da boşa çıkan çabalar.
5. Maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcama.
6. Madde kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler ya da boş zamanları
değerlendirme etkinliklerinin bırakılması ya da azaltılması.
7. Maddenin neden olmuş ya da alevlendirmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici bir biçimde ortaya çıkan fizik ya da psikolojik bir sorununun olduğu bilinmesine karşın madde kullanımını sürdürme.
Madde kullanımı ile başlayan sürecin madde bağımlılığı ile sonuçlanması oldukça olası bir sonuçtur. Kullanılan her uyuşturucu maddenin bağımlılık riski taşıdığı unutulmamalıdır.

Ergenlerde Madde Kullanımı

Ergenlik döneminde genelde madde bağımlılığı değil maddenin kötüye kullanımı görülmektedir. Bu nedenle ergenlik döneminde yapılacak tedavi ve müdahale, ergenin bağımlılık geliştirmesini önemli ölçüde engelleyecektir. Ergenin madde kullanımı daha çok bir grup eylemidir. Davranışının grubun geri kalanı açısından nasıl değerlendirildiği, ergen için büyük önem kazanmaktadır. Madde kullanımı ile birlikte başlayan sorunlar ergenin işlevselliğini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemeye başlar. Bu bozulma, ergenin madde kullanmaya devam etmesine neden olur (Ögel, 2007, s. 263)
Ergenlerde madde bağımlılığının 4 evresi vardır: deneme, sosyal kullanım, zihnin madde ile devamlı meşguliyeti ve bağımlılık. Ergenin bulunduğu evreyi belirlemek, uygun müdahale tekniğini seçme açısından gerekli ve yararlıdır. Ergenler uyuşturucu maddeyi olumsuz duygularıyla başa çıkmak ve/veya haz duygusunu devam ettirebilmek için kullanmaktadır. Genetik özellikler, ailenin genel yapısı ve anne-baba tutumları, çeşitli ruhsal bozukluklar, travmatik yaşantı gibi etkenler, ergenin dahil olduğu arkadaş grubunun özellikleri madde kullanımında olumlu veya olumsuz rol oynayan faktörlerdir (Alikaşifoğlu ve Ercan, 2006).

Jaffe(2002)’ye göre; çocukluk dönemi istismar ve ihmal yaşantıları kişilik ve karakter yapısı üzerinde belirleyici bir role sahip olmakta, çocuğun kendilik ve nesne temsillerini biçimlendirmekte, duygulanımlarını düzenleme becerisini bozmakta, zihinsel tasarımın zorlaştığı, dürtüselliğin hakim olduğu tablolar görülebilmektedir. Çocukluktaki ağır istismar ve ihmal yaşantıları sınır kişilik örgütlenmesine neden olmaktadır; madde kullanımı da sınır kişilik örgütlenmesi gözlenen bireylerde dürtü kontrol zayıflığına bağlı olarak daha sık gözlenmektedir. Madde kullanımı, dürtülerini kontrol edemeyen kişiler için haz veren veya yatıştıran nesne olmaktadır. Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler acı veren, hoşnutsuzluk yaratan duygulanımları baskılamak ve/veya duygusal olarak beslenme ihtiyacını doyurabilmektedir (Akt.Ögel, 2010, s.338).

İstismar yaşantısı çoğu zaman yalnızlık, çaresizlik, doldurulamayan boşluk duygularının oluşmasına neden olmaktadır. Bu etkenler nedeniyle, ergende madde kullanımı tüm bu duygularla başa çıkma yöntemi olarak görülebilir(Ögel, 2010, s.338). Ergenin, travmanın yarattığı acı ve hoşnutsuzluk duygularıyla baş etmek veya enerji kazanmak, hareketlenmek için madde kullanımına başvurduğu düşünülebilir.

İstismar Yaşantısı Ve Madde Bağımlılığı-Maddenin Kötüye Kullanımı Arasındaki İlişki
İstismar yaşantısına eşlik eden psikopatolojiler ve istismar yaşantısı ile madde kullanımı arasındaki ilişkiye dair çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yapılan bir araştırmada, cinsel istismar mağduru 13-18 yaş arası ergenlerde fobiler, madde bağımlılığı, evden/okuldan kaçma, yeme bozuklukları, rastgele cinsel ilişki, özkıyım düşüncelerinin yüksek oranda gözlendiği bildirilmiştir (Yalçın, 2011, s.35-36).

Dunn ve arkadaşlarının(1994) çalışmasında madde bağımlılarının %34’ünde çocukluk çağı kötüye kullanımı saptanmıştır (Akt.Evren C., Ögel K., 2004, s.31).
Bunun yanısıra bazı kişilik bozuklukları madde bağımlılığını riskini arttırmaktadır. Özellikle antisosyal, borderline ve paranoid tipteki kişilik bozukluklarında saldırganlık, şiddet, alkol gözlenmekte, madde kullanmı ve bağımlılık geliştirmeye yatkınlık görülebilmektedir (Beyazyürek M., Şatır T.T., 2000, s.51).

Madde bağımlılığı olan Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Amatem Kliniği’nde tedavi gören erkekler üzerinde yapılan bir araştırmada, intihar girişimi bulunan madde kullanıcılarının diğer gruba kıyasla çocukluklarında fiziksel ve duygusal istismar veya ihmale daha çok maruz kaldıkları, madde kullanmaya daha erken yaşta başladıkları görülmüştür (Evren ve Evren, 2006).

Türkiye’de 9 ilde ve Kıbrıs’ta yapılan bir araştırmada ise uçucu madde kullanan kişilerin %65.3’ünün çocukluğunda fiziksel istismara uğradığı görülmüştür (Evren, Ögel, Tamar ve Çakmak, 2001).

Banarjee(2001)’e göre; sokakta yaşayan çocuk ve ergenlerle yapılan pek çok araştırma çocukluktaki istismar yaşantısı ile alkol-madde kullanımı arasında bir bağ olduğunu göstermektedir. Rotheram-Barus, Mahler, Kopman ve Langabeer’ın 1996 yılında sokakta yaşayan 190 ergenle yaptığı araştırmada ergenlerin istismar yaşantısı ile yüksek riskli cinsel davranışlar, madde kullanımı, davranış problemleri arasında ilişki olduğu bulunmuştur (Akt. Ögel, K., 2010, s.336).

Ballon, Courbasson ve Smith’in 2001 yılında Kanada’da madde kullanaan 14-24 yaş arası gençlerle yaptığı bir araştırmada, kızların yarısı, erkeklerin %10 civarı cinsel istismar öyküsü olduğunu belirtmiştir. Kızların yine yarısı fiziksel istismara maruz kaldığını belirtirken, erkeklerin dörtte biri fiziksel istismar mağduru olduğunu bildirmiştir. İstismar yaşantısı olan kızlar ve erkekler bu yaşantının etkileriyle baş edebilmek için madde kullandıklarını belirtmiştir (Akt. Ögel, K., 2010, s.336).

Bensley, spieder, Van Eeenwyk ve Schoder(1998)’in yaptığı bir başka araştırmada, fiziksel ve cinsel istismarın birlikte yaşandığı durumlarda alkol-madde kullanımı olasılığının daha fazla olduğu bulunmuştur (Akt.Ögel, K., 2010, s.336).

Bergen, Martin, Richardson, Allison ve Roeger(2004)’in Avustralya’da 13-15 yaş arası ergenlerle yaptığı geniş çaplı bir araştırmada, cinsel istismar yaşantısı olan 13 yaş grubu kızlarda ve 13-15 yaş arası erkeklerde madde kullanım riskinin daha yüksek olduğu bulunmuştur (Akt.Ögel, K., 2010, s.336).

Görüldüğü üzere, alanda yapılan çalışmalar ve araştırma bulguları incelendiğinde, istismar yaşantısına sahip ergenlerde madde kullanımı riskinin istismara uğramamış gruba oranla daha yüksek olduğu, bunun yanı sıra istismar yaşantısı sonrasında ortaya çıkan çeşitli psikopatolojilerin de madde kullanım riskini artırarak dolaylı bir etkiye sebep olduğu açıkça görülebilmektedir.

Ergenlerde Madde Kullanımının Tedavisi

Ergenlerde madde bağımlılığı ile ilgili bir tedavi ve yaklaşım planı hazırlarken pek çok değişkenin yanı sıra istismar yaşantısına bağlı olarak gelişen yapısal zorlukları anlamak, maddeye duyulan ihtiyacın nedenlerini anlamak, altta yatan dinamikleri incelemek çok önemlidir. Yalnızca semptoma odaklanmak uzun süreli bir başarı sağlayamayacaktır. Ayrıca ergenlik döneminde erken tanının ve terapi sürecinin de büyük bir önemi bulunmaktadır (Ögel, K., 2010, s.340).

Madde kullanımına yönelik yürütülecek tedavi uzun süreli bir müdahaledir. İyileşme kullanılan maddeye, sosyal destek mekanizmalarının yeterliliğine, uygulanacak yönteme, var olan diğer psikopatolojilere, kişinin iyileşme isteğine ve kararlılığına göre değişkenlik gösterir. Madde kullanımı tedavisinde uygulanan temel ilkeler şunlardır: karar vermek (maddenin zararlarını farkında olma, kabul etme), istekli olmak, değişmeye karar vermek (örn. tüm sosyal çevre), aile desteğinin özellikleri (orantılı destek), süreklilik (tedavi ömür boyu sürer).

Madde kullanımı tedavisinde katedilen aşamalar ise şu şekildedir: tedaviye yönlendirme, detoksifikasyon (arındırma), bağımlılığın terapisi, rehabilitasyon.

Terapi sürecinde çok çeşitli teknikler uygulanıyor olsa da günümüzde bilişsel-davranışçı tekniklerin madde kullanımının tedavisinde oldukça etkin olduğu görülmektedir. Terapi sürecinin yanında farmakolojik tedaviler de uygulanabilmektedir. Ancak uygulanan ilaç tedavisi madde kullanmaya yol açan etkeni yok etmek için değil, bağımlılığa eşlik eden ruhsal belirtileri azaltmak, kullanılan maddenin yerine geçmek ya da madde ihtiyacını azaltmak içindir (Ögel, K., 2010, s.287-296).

Madde kullanımı ve istismar yaşantıları tek başlarına oldukça ağır ve zorlayıcı yaşam deneyimleridir. Ayrıca, ergenlik döneminin de sancılı bir büyüme ve gelişme dönemi olduğu unutulmamalıdır. İstismar yaşantılarının madde kullanımı riskini artırdığı göz önünde bulundurulduğunda çok yönlü bir yaklaşımın benimsenmesi, altta yatan dinamiklerin tedavi sürecine eklenmesi, kararlı bir tutum sergilenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Son olarak ülkemizde bu alanda yapılan çalışmaların sayıca az olduğu, araştırma sayısının artmasının tanı ve tedavi sürecine olumlu katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.

Işıl Özüak
T.C. Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji
Yüksek Lisans Programı

KAYNAKÇA:
Akço, S., Aksoy, A., Dönmez, E., Yılmazçetin, C., Erdoğan, N.E., Erol, B., Ögel, K., Saikali, T., Cömert, T.I., Yücel H., Taner, S. (2007). Riskli Davranışlar Gösteren Çocuk ve Ergenler: Alanda Çalışanlar İçin Bilgiler. İstanbul: Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği Yayınları.
Alikaşifoğlu, M., Ercan O. (2006). Ergenlerde madde kullanımı. Türkiye Klinikleri J Pediatr Sci 2006, 2(5):76-83.
Beyazyürek M., Şatır T.T. (2000). Madde kullanım bozuklukları. Psikiyatri Dünyası 2000;4:50-56.
Çev.Köroğlu, E. (2007). DSM-IV Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı. HYB yayınları.
Evren C ve Evren B. (2006). The relationship of suicide attempt history with childhood abuse and neglect, alexithymia and temperament and character dimensions of personality in substance dependents. Nord J Psychiatry Vol, 60(4): 263-269.
Evren, C., Ögel, K. (2004). Alkol/madde bağımlılarında dissosiyatif belirtiler ve çocukluk
çağı travması, depresyon, anksiyete ve alkol/madde kullanımı ile ilişkisi. (Anadolu
Psikiyatri Dergisi 2003; 4:30-37).
Evren C, Ögel K, Tamar D ve Çakmak D (2001) . Uçucu madde kullanıcılarının özellikleri. Bağımlılık Dergisi, 2(2), 57-60.
Ögel, K. (2010). Sigara, alkol ve madde kullanım bozuklukları: Tanı, tedavi ve önleme. Yeniden Yayınları.
Taşkent, V. (2010). Alkol ve/veya Madde Bağımlıları ile Bağımlı Olmayan Bireylerin Savunma Mekanizmaları Açısından Karşılaştırılması, Çocukluk Çağı Travmaları, Dissosiyatif Yaşantılar ve Bağımlılık Şiddetinin Savunma Mekanizmaları Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. T.C. Maltepe Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yalçın, N. (2011). Türkiye’de Çocuk İstismarı ve Çözüm Önerileri. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Projesi. T.C. Beykent Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İstismar Mağduru Ergenler ile Madde Bağımlılığı-Maddenin Kötüye Kullanımı Arasındaki Korelasyon ve Ergenlerde Madde Bağımlılığının Tedavisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Işıl ÖZÜAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Işıl ÖZÜAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Işıl ÖZÜAK'ın Yazıları
► Ergenlerde Madde Kullanımı Psk.Osman İLHAN
► Ergenlerde Madde Kullanımı Psk.Işıl ÖZÜAK
► Ergenlerde Madde Kullanımı Psk.Nadire GÜNAK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'İstismar Mağduru Ergenler ile Madde Bağımlılığı-Maddenin Kötüye Kullanımı Arasındaki Korelasyon ve Ergenlerde Madde Bağımlılığının Tedavisi' başlığıyla benzeşen toplam 27 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:16
Top