2007'den Bugüne 92,232 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,964 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ergenlerde Madde Kötüye Kullanım mı? Maddeye Bağımlılık mı? Risk Faktörleri ve Tedavi Yöntemleri
MAKALE #20448 © Yazan Uzm.Psk.Çiçek TARLA | Yayın Mart 2019 | 2,431 Okuyucu
Merkezi sinir sistemini etki altına alan davranışları duygu ve düşünceleri değiştirebilen madde, ne olursa olsun kötüye kullanım ve bağımlılık derecesindeki kullanımı hiç bir toplumda kabul görmemiştir. Bu maddelerle ilgili kullanım bozuklukları; kötüye kullanım ve bağımlılık düzeyinde karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde en sık kullanılan maddeler ulaşılabilirliği en kolay olan maddelerdir. Morfin, eroin ve kokain gibi uyuşturucunun yapımında kullanılan afyonun insan oğlu tarafından üç bin yıl önce hekimlikte kullanıldığı bilinmektedir. Afyonun ağrıyı, acıyı dindiren, uyku problemlerinin çözümü gibi faydalı alanlarda kullanılmasına rağmen, zamanla kötüye kullanıldığı, görülmektedir.18.yüzyıla kadar afyon bitkisinin öldürücü etkisi ve tiryakilik yaptığı bilinmesine rağmen, bağımlılık kavramından söz edilmemektedir. Anadolu ya da Mezopotamya da kesinliği tam olarak bilinmemekle birlikte haşhaş hem öksürük hem de keyif verici madde olarak kullanılmıştır
Madde kullanma her toplum da her zaman sorun olmuştur. Toplumsal etkileri, karekteristik özellikleri ,yaşam tarzları, sosyo ekonomik durumları,bölgesel çalışmaları, coğrafi konumları gibi farklılık gösterse de bütün ülkeler uyuşturucudan az yada çok etkilenmekte ve zarar görmektedir. Toplum istikrarının zedelenmesi, insanların amaçlarını ve umutlarını yok etmesi kötüye kullanılan maddenin ortak özelliği olmuştur.
Madde kullanım bozuklukları için daha önceleri kullanılan ''tutsaklık'' ,''alışkanlık'' gibi kavramlar 1964 de yerini bağımlılık terimine bırakmıştır. Bağımlılığın tanımı 1980 lere kadar her madde için ayrı ayrı yapılmış genel bir ölçüt oluşturulmamıştır. 1980 den sonra madde kullanım bozuklukları ilk kez kötüye kullanım ve bağımlılık olarak ayrılıp ,sınıflandırılmış ve her ikisi içinde ayrı ayrı ölçütler belirlemiştir.

Madde kullanım biçiminin sorun olabilmesi için kişinin, ya madde kullanımından dolayı sıkıntı -huzursuzluk yaşaması yada madde kullanma biçiminin sosyal-mesleki işlevselliğini bozması gerekmektedir.

Maddeyi Kötüye Kullanma(suistimal=abuse), Yineleyen ve önemli olumsuz sonuçlar oluşturmasına rağmen madde kullanımının tekrarlanmasıdır. Yani yasal olmayan bir maddenin(ör:esrar) yada yasal olan maddenin (ör:alkol) yineleyen ve olumsuz, zarar verici boyutta kullanılmasıdır.

Maddeyi kötüye kullanma tanısı için,Bir yıl gibi bir süre için de kişinin, işte okulda yada evde alması beklenen başlıca sorumlulukları alamaması na neden olan, tekrarlayıcı ve yineleyici madde kullanımının olması. Ör; madde kullanımından kaynaklanan sık sık okula gitmemek, okuldan kovulmak, işe gitmemek, iş performansının düşmesi ve ev halkının ihmal edilmesi gibi davranışların görülmesi. Tehlikeli durumlarda yineleyici madde kullanımının olması. Ör.madde kullanımının yarattığı bozukluklar eşliğinde araba kullanmak ya da makine kullanmak.
Madde kullanmaktan kaynaklanan toplumsal ve yasal sorunlar yaşamasına rağmen madde kullanmayı sürdürmesidir..Ör.Kişi madde kullandığı için öfkeli olmak, öfkesini kontrol edememek ve çevresiyle sorunlar yaşaması, tutuklanması gibi sorunlar kişinin yaşamında eksik olmaz.

Madde bağımlılığı, ise alışılmış olan bir maddenin beyni etkileyerek ,keyif verici etkisini hissetmek ve yokluğundan kaynaklanan huzursuzluktan kurtulmak için devamlı ya da periyodik olarak madde almayı istemek ve bunun sonucu bazı davranış bozukluklarıyla kendini gösteren bir beyin hastalığı olarak kabul edilmektedir.

Bağımlılık durumunda entoksikasyonun sağlanabilmesi için daha fazla madde miktarına ihtiyaç duyulması , madde aynı miktarlarda kullanılmaya devam edildiği halde, elde edilen etkinin belirgin şekilde azalması ve maddeye karşı tolerans gelişmesi görülmektedir. Entoksikasyon nedir? maddenin aşırı dozlarda alınması sonucu fizyolojik fonksiyonlarda ,duygu durumunda, bilişsel süreçlerde veya bunların hepsinde birden değişiklik olması durumudur.
Alınan maddeye karşı tolerans gelişmesi ne demektir? Söz konusu madde için karakteristik olan yoksunluk sendromunun olması ve yoksunluk semptomlarından kurtulmak yada kaçınmak için aynı maddenin alınması yada dozun arttırarak alınması dır.

Ayrıca bağımlılık durumunda, kişi madde kullanımını kontrol etme de yada bırakmaya çalışma girişiminde sürekli başarısız olmakta, Kullanılan maddeyi bulmak, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcamakta, maddeyi kullanırken her zaman düşündüğünden daha fazla dozda ve daha uzun sürelerde kullanma eğilimi göstermektedir.. Madde kullanmanın sebep olduğu sürekli ve tekrarlayan fiziksel ve psikolojik bir rahatsızlığın varlığının bilinmesine rağmen madde kullanmaya devam etmektedir. Örn, kokainin sebep olduğu depresyona rağmen kokain kullanmaya devam edilmesi gibi.. Ayrıca çok önemli olduğu düşünülen sosyal, mesleki veya eğlence ile ilgili aktivitelerin, madde kullanımı yüzünden yapılamaması ya da azaltılması gibi belirtiler görülür.

Ergenlikte döneminde kendilik değeri ve benlik saygısının olumlu gelişimi, karşılaşılan kritik ve riskli durumlarda, olumlu ve doğru kararlar vermede etkili olmaktadır. Çocuklar da benlik saygısının alt yapısını ,yaşamlarının ilk yıllarındaki güvenilir ve tutarlı yetişkin davranışları oluşturmaktadır.Benlik saygısı aynı zamanda bir gruba ait olma duygusu ve bir grubun gereklerini yerine getirme duygusu ile de ilişkilidir. Ergenlikte madde kötüye kullanım, madde bağımlılığı, erken cinsel ilişki, yeme bozuklukları ve intihar eğilimi gibi davranışların düşük benlik saygısıyla ilişkili olduğu kabul edilmektedir.

Ergenlikte madde kullanımı bir tür kendini koruma yöntemidir. Yetişkinlik yaşamına geçme beklentilerinin oluşturduğu aşırı kaygı, stres ve gerginliği gidermek için kullanılan olumsuz bir baş etme yöntemidir. Ergenlik dönemi, içinde barındırdığı kaos, stres, bunalımlarla madde kötüye kullanıma ve bağımlılığına bir altyapı oluşturabilmektedir.

Ergenlikte gençler bedensel ve duygusal değişimlerin de etkisiyle kendilerini çok farklı, özel ve özgün algılarlar. Bu algı nedeniyle başkalarının yaşadığı olumsuzlukları kendilerinin de yaşayabileceğini düşünemezler ve riskli davranışlar da bulunmaktan kaçınmazlar. Riskli davranışlar ergenlik ve gençlik döneminde sağlık ve güvenlik açısından en önemli tehlikeleri oluşturmaktadır. Bu önlenebilir tehlikeler çoğu zaman, ergen ve gençlerin zarar görmesi, hatta ölümü ile sonuçlanabilmektedir. Madde ile ilk temas bu dönemde başlıyor ve yetişkinlere göre daha çok madde deniyorlar. İlk madde deneme yaşı bizim ülkemizde 13,14 olduğu kabul edilmektedir. Bu dönem madde deneme ve başlama açısından kritik yaş dönemi olarak gösterilmektedir. Genellikle ilk olarak alkol ve nikotin gibi yasal maddeler deneniyor ve zamanla yasal olmayan maddeler denenmeye başlanıyor. Yasal olmayan maddelerin de başında esrar geliyor. Türkiye de orta öğretim öğrencileri arsında esrar kullanım yaygınlığı %4 olarak bilinmektedir.(Tüik)
Psikopatoloji de 13 yaş öncesi maddenin denenmesi yada düzenli kullanımı önde gelmektedir. Çocuklukta bulunan zihinsel hastalıklar büyük olasılıkla ergenlikte madde kötüye kullanımına yol açıyor.Çocuklukta karşıt olma, bipolar bozukluk, affectif bozukluk, anksiyete bozukluğu, DEHAB gibi mental hastalıklara sahip olmak gençlikte madde kullanma riskini arttırıyor. Madde kullanımı gençlerde, erteleme kapasitesi ve motivasyonu kapsayan beyin ödül sisteminde fonksiyon bozukluğuna da neden olduğu düşünülmektedir.
Ergenlerde ve yetişkinlerde madde kullanım bozukluğunun aynı patolojik süreçleri kapsamaktadır. Zira uzun süre madde kullanımı aynı patolojik sonuçlar yaratmaktadır. Ergenlikteki alkol ve madde kullanımı, yetişkinlik dönemindeki alkol ve madde kullanım şeklini belirlediği öngörülmüştür.
Madde kullanım şekli ve sonuçlarında , ergenler ve yetişkinler arasında farklılıklar gözlenmektedir. Ergenlerde madde kullanımı, daha çok deneme yada kötüye kullanımı tarzında olduğu için yetişkinlerde kullanılan bağımlılık kriterlerinin hepsini kullanmak geçerli bir yöntem olmayabilir. Ergenlikte, bazı gelişimsel davranışlar da madde kullanımını tetikleyebilmektedir.

Ebeveynlerinden bağımsız bir kimlik oluşturma çabasında olan bir ergenin,kendisine yetişkin gibi davranılmasını istemesi nedeniyle çevrenin kendisi hakkındaki düşüncelerini çok fazla önemsemektedir. Çevrenin onaylaması ve sevmesinin çok önemli olması, ailelerinden ayrılıp arkadaş gruplarıyla daha çok zaman geçirmek istemeleri, değişik yaşam tarzları farklı tutum ve davranışları deneme isteklerinin olması, arkadaş grubunun tutum ve davranışları onlar için çok önemli olmaktadır.

Ergenler de madde kullanımının gelişmesi ,önce alkol (bira-şarap vb.) sigara gibi yasal olan maddeleri denemekle başlamaktadır.. Bira ve şarap gibi alkol maddelerini, rakı viski gibi etki derecesi daha yüksek alkol maddeleri takip etmektedir. Alkol kullanımını ise esrar ve diğer yasa dışı maddeler takip etmektedir. Bu süreç cinsiyet ve ergenin içinde bulunduğu kültüre göre de farklılıklar gösterebilir

Ergenlerde madde kullanımında deneme dönemi, maddenin yarattığı duygu durum değişikliğinin fark edildiği ve çeşitli maddelerin denendiği dönemdir. Sosyal kullanım döneminde ise, kullanmadan kaynaklanan duygu durum değişikliğini devam ettirmek için madde kullanılır, madde benzer kişilerle, yakın arkadaşlarla aynı ortamlar da paylaşılır, madde kullanma sadece onlarla paylaşılan bir sosyal durum haline gelir.

Operasyonel kullanım da ise, kötü kullanımın geliştiği dönemdir. Genellikle gerilimden kurtulmak ya da eğlenmek için devamlı madde kullanılmak istenir ve kullanılır.Madde kullanmanın yarattığı o değişik durum sık sık aranmaktadır. Bağımlı kullanım döneminde artık yaşamını sürdürebilmesi için maddeye ihtiyacı vardır. Madde kullanmadan günlük hayat sürdürülemez durumuna gelmektir.

Madde Kullanımında birçok risk faktörleri bulunmaktadır. Hangi risk etkenin hangi yaşlarda etkili olduğu üzerinde durulması gereken bir konudur. Michael Newcomb'un çalışmaları hangi gelişim döneminde hangi risk faktörlerinin etkili olduğunu göstermiştir. Küçük çocukta , ailedeki riskler etkili iken ,ergenlerde madde kullanan arkadaşlarıyla olan ilişkisi etkilidir. Risk faktörleri dört grupta incelenmiştir.
A-Kültürel ve sosyal etkenler
B-Kişiler arası etkenler
a)Ebeveyn ilişkilerine bağlı etkenler
b)Akran grubuna ilişkin etkenler
C-Bireysel, psiko-davranışsal etkenler
D-Bio-genetik etkenler
Kültürel ve sosyal etkenler, sosyal çevre maddeye ulaşılabilirliği kolaylaştırarak, kişiyi etkileyip yatkın hale getirerek ve madde alt kültürlerini oluşturarak madde kötüye kullanımının ve bağımlılığının ortaya çıkmasında ve sürdürülmesin de etkilidir. Bir toplum da madde kullanımının hoş karşılanması ve madde kullanımını destekleyen yasalar ve sosyal değerlerin olması madde kötüye kullanımının ve bağımlılığının yaygınlaşma riskini arttırır. Buna karşılık toplumun değer yargıları madde kullanımına karşı çıktığı ve desteklemediği durumlarda maddeye ulaşabilirliğin kolay olması durumunda dahi kullanılabilirliği düşük olabilmektedir
Aşırı yoksulluk yada ailenin yüksek gelir düzeyine sahip olması , çevre şartlarında gözlenen düzensizlikler de madde kullanımı için risk oluşturmaktadır. Bir maddenin kullanımının kişiye üstünlük ya da sosyal statü kazandırdığı durumlarda da o maddenin kötüye kullanımına daha çok rastlanmaktadır. Örneğin, sigara içmenin erkeklik ve üstünlük işareti sayıldığı alt ve orta ekonomik tabakalarda sigara kötüye kullanım, kokain kullanmanın moda olduğu üst ekonomik tabakada ise kokainin kötüye kullanımına daha çok rastlanır.

Gözlenen, beğenilen, özdeşleşilen kişinin ve kişilerin davranışları çocuklar ve gençler başta olmak üzere toplumdaki diğer kişiler tarafından taklit edilebilmekte model alınabilmektedir.Örneğin, tanınmış dizi film oyuncuları, şarkıcılar, sporcular bu gruba girmektedir ve gençlerde büyük risk oluşturmaktadır. Bu kişilerin madde kullanımı da bir risk etmenidir. Toplumda ve yaşadığı çevrede yaygın madde kullanımının olması ve madde kullanımı ve yayılması için medya ,toplum ve pazarlama stratejilerinin varlığı da toplumsal risk etkenidir

Ebeveyn ilişkilerine bağlı etkenler ise, ailedeki disiplin tutumunun da erken yaşta madde kötüye kullanımında çok önemli etkisi vardır. Çocukluk döneminde yeterli denetimin olmaması esrar, kokain ve uçucu madde kullanımına risk oluşturmaktadır. Olumsuz ebeveyn modeli, aile içi iletişimin bozuk olması, ebeveyn çocuk iletişiminin yetersiz olması da madde kötüye kullanımına risk oluşturabilmektedir. Kaotik aile yapısı, ebeveyn ve çocuğun yakınlık derecesi, ebeveynin çocuğun etkinliklerine katılım düzeyi ve pasif anne modeli de yine önemli etkenlerdir. Madde kötüye kullanmada en etkili risk etkeni olarak okul başarısızlığı ve ailenin düşük akademik başarı beklentisi gösterilmiştir. Anne baba ya da kardeşte madde kötüye kullanımın öyküsünün olması ve maddenin zararı konusundaki düşünceleri, bireyin yetersiz öfke kontrolünün varlığı, ailede uygun olmayan disiplin yöntemleri(aşırı disiplin yada hiç disiplin) nin varlığı ailede şiddet ya da cinsel istismar gibi durumlarda yüksek risk etmeni olarak görülmektedir.

Akran grubuna bağlı etkenler, madde kullanımının tekrarlayan yinelenme durumunda %95 akran baskısı gösterilmiştir. Okulda ve diğer sosyal ortamlarda akran grubuna kabul edilmemek, madde kullanan akranlarla ilişki içinde olmak ve genel stresli yaşam biçimi ergenlik döneminde karşılaşılan en etkili risk faktörleridir. Özellikle akran grubunda kendini baskı altında ve stresli hissetmesi ve bu durumdan kurtulmak çabaları gençlerin hayatında önemli bir yer tutar. Arkadaş grubunun madde kullanması, gruba uyum sağlama çabası, madde kullanmaya karşı merak, bir kereden bir şey olmaz, bana olmaz düşüncesi ve algısı önemli risk etkenidir. Olgunlaştığını düşünmesi ve bunu diğerlerine (arkadaşlarına) kanıtlama çabası olarak da madde deneyebilir.Gençler grup içinde yaşadığı güvensizlik, sıkıntı ve yalnızlık duygularıyla başa çıkabilmek için madde kullanmayı bir çözüm olarak görebilir.Akran gurubunun tutum ve davranışları değerleri, aile yerine akran grubuna bağlanmakta risk oluşturmaktadır..
Bireysel ,Psiko-davranışsal etkenler.erken başlayan ve devam eden davranış sorunlarının olması (öfke, sinirli olma, aşırı utangaç veya isyankar olmak ) akademik başarısızlık ve düşük akademik beklentisi okul yaşantısına ilginin azalmasına neden olur.Erken yaşta madde kullanmaya başlamak,ileri yaşta da madde kullanma biçimini belirleyebilir.Düşük sosyal çevre ,sosyal beceri, ve yetenekler etkili risk etkenleridir.Düşük benlik değeri gençlerde madde kötüye kullanımını ve başka olumsuz davranışlara da risk oluşturmaktadır. Örneğin; erken yaşta cinsel yaşama başlama,intihar eğilimli davranışlar gibi.
Öğrenme bozukluğunun okullarda önceden saptanması mümkün olmasına rağmen bu alandaki yetersiz çalışmalar yüzünden bu problem risk etkeni olarak halen devam etmektedir.Tedavi edilmemiş psikolojik bozukluklarda aynı şekilde madde kötüye kullanımına risk oluşturmaktadır. Madde kullanımında bazı psikolojik hastalıklara risk oluşturabilmektedir.İçe kapanık çekinik kişilik özelliği,çabuk etkilenen ve kırılgan yapıda madde kullanımında risk grubundadır.

Bio-Genetik Etkenler, alkol ve madde kötüye kullanımlarda kalıtımın rolü çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Tek yumurta ikizlerinde kardeşlerden birinde madde bağımlılığı varsa diğerinde gelişme olasılığı %78-80 e kadar yükselmiştir. Bu oran evlat edinilmiş çocuklarda da yüksektir. Alkoliklerin çocuklarını evlat edinen sağlıklı ailelerde alkol madde kötüye kullanım riski artmıştır.Evlat edinen ailelerde madde kötüye kullanımının olması genetik yatkınlığı olan çocuklar için çok büyük risk etkeni oluşturmaktadır. Bağımlı ebeveynle yada bağımlı davranışların kabul gördüğü bir çevrede büyüyen çocuklarda bağımlılık gelişme olasılığı normal popülasyona göre belirgin derecede farklılık göstermektedir.
Bazı kişilik bozuklukları da madde kötüye kullanım ve bağımlılık riskini arttırmaktadır, özellikle antisosyal, borderline kişilik bozukluklarında saldırganlık şiddet,alkol,madde kötüye kullanım, bağımlılığa yatkınlık görülebilmektedir.

Ergenlik döneminde madde kullanımına başlayan kişilerde kalıtımın önemli bir rol oynadığı düşünülür. Madde kullanımından sorumlu bulunan kalıtımsal etkenler Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu(DEHAB)ve otizmle de bağlantılı olabileceği belirtilmiştir. Genetik bulgular madde kullanımı , ödül bağımlılığı sendromu , dürtüsellik , zorlantılı davranış ve kişilik bozukluklarının ilişkili olabileceği desteklenmiştir.Alkolik ailelerin çocuklarının .alkole daha dirençli oldukları görülmüştür. Biyolojik yatkınlık da madde kullanmaya erken yaşta başlamaya neden olabilmektedir

Ergenlikte madde kullanan bir kişiyi anlamak zordur. Çünkü görülen davranış değişikliklerini madde kullanımına bağlamak her zaman doğru olmayabilir. Davranışların nedenleri çok iyi gözlenmelidir. Zira bu dönemdeki davranış değişiklikleri ergenlik dönemindeki ruhsal ve bedensel değişikliklere ve ergenlik döneminde yaşanan depresyon belirtileriyle benzerlik gösterebilmektedir. Ancak yinede madde kullanma olasılığı da göz ardı edilmemelidir .Genellikle görülen davranış değişikliklerinin başında ani arkadaş çevresi değişir eski arkadaşlardan uzak durulur ve genellikle madde alt kültürüne üye olan arkadaşlar edinilir. Konuşma tarzında değişiklikler ve madde alt kültürüne ait terimler kullanılmaya başlanılır.

Aile ilişkileri azalır ve uzun süreler odasında yalnız kalmayı tercih eder, okul başarısı ve okula devamı azalır, daha fazla para harcamaya başlar ve çevresinden borç alır, bazen para bulmak için ev içinde yada dışarıda kendine ait olmayan paraları izinsiz alabilir. Bazen neşeli sakin bazen öfkeli, saldırgan davranışlar gibi ruhsal değişimler gün içinde sık sık gözlenir. Kişisel bakımına dikkat etmemeye başlar. Kendinden yaş olarak büyük paralı kadın ya da erkeklerle ilgi göstermeye başlayabilr. Davranış değişikliklerinin yanı sıra bilinç ve emosyonel durumunda günlük değişimler görülür; bitkinlik, dalgınlık, uyuklama, uyku bozukluğu, konuşma güçlüğü, Terleme, titreme, dengesizlik, burun akıntısı, gözde kanlanma, göz kapağında daralma ,yüzde kızarma, soğukluk. Kabızlık, ishal, yürüme bozukluğu, solunum güçlüğü görülür.

Koruyucu yöntemler en etkili tedavi yöntemidir.Zira madde kötüye kullanımının en iyi tedavisi sebep olan maddeyi kullanmaya başlamamasını sağlamaktır.Koruyucu etkenler riskleri azaltmaktadır.Onun için çalışmalarda belirlenen koruyucu etmenlerinin, değiştirilmesi mümkün olan risk etmenlerini hedef alması ve koruyucu etmenlere dönüştürülmesi önemlidir

Koruyucu yöntemler; erken yaşta kullanılan yasal olan maddeler (sigara,alkol), yasal olmayan maddeler (esrar,eroin), yasal olarak bulunabilen ama uygun kullanılmayan maddeler (uçucular) ,reçete ile yazılan ilaçlar,reçetesiz satılan ilaçlar dahil olmak üzere her tip maddeyi tek başına veya çoğul olarak kapsamalıdır.Koruma programları, yerel toplumda var olan madde sorununa yönelik olmalıdır. Belirlenmiş koruma etkenlerini güçlendirmelidir.

Bireye yönelik koruyucu yöntemler de ise, kişisel yaşam becerilerini geliştirmek, yüksek benlik saygısı ve kendilik değeri oluşturmak, kızgınlığı öfkeyi doğru ifade edebilmeyi öğrenmek, problem - çatışma çözme becerileri kazandırmak ve empati ,mizah becerilerini geliştirmek önemlidir.Öğrenme bozukluğu gibi sorunların okullarda önceden araştırılıp saptanması, psikolojik rahatsızlıkların tedavisi, genetik riskleri önceden saptayıp gerekli önlemlerin alınıp düzenlemelerin yapılması ve akademik başarının desteklenmesi de çok önemlidir.

Çevreye yönelik koruyucu yöntemler de ise, güçlü ebeveyn -çocuk ilişkileri oluşturmak, olumlu bağlanma, güçlü aile bağları geliştirmek, tutarlı çevre, tutarlı anne baba tutumu oluşturmak, tutarlı disiplin kuralları oluşturmak, güvenli okul, düzenli çevre oluşturmak, tutarlı akran grubu ile kaynaşmak, sosyal destek sağlamak, geleneklere bağlılık, inanç oluşturmak çok önemlidir.
Ayrıca,güvenli sosyal çevre oluşturmak, madde kötüye kullanım karşıtı yasalar ve toplumsal değerleri belirgin ve anlaşılır ifade etmek.Maddeye ulaşılabilirliğin kolaylığını değiştirmek.Madde kötüye kullanımının zararları konusunda toplumun medya ve iletişim araçlarıyla bilgilendirilmesinin bir devlet politikası haline getirilmesi de şarttır.

Çocukların okulda ve okul dışında akranlarıyla kuvvetli bağlar ve sağlıklı ilişkiler geliştirmelerine anne babalar ve öğretmenler yardım etmelidirler. Ergen her şeyden önce anlaşılmalı ve değer görme duygusunu yaşamalıdır. Sevgi hiç bir zaman yaşamlarından eksik edilmemelidir. Ergenlik dönemi çatışmalı ve gergin geçiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.

Madde kullanımı kişilerde kalıcı olan yada olamayan bazı bozukluklara neden olmaktadır. Bunlar; Madde entoksikasyonları, madde yoksunluğu, madde kullanımına bağlı delirium, madde kullanımına bağlı kalıcı demans, madde kullanımına bağlı kalıcı amnestik bozukluk, madde kullanımına bağlı psikotik bozukluk, madde kullanımına bağlı duygudurum bozukluğu, madde kullanımına bağlı anksiyete, madde kullanımına bağlı cinsel işlev bozukluğu, madde kullanımına bağlı uyku bozukluğudur.Madde kullanımının belirlenmesinde ;Kan ve idrar tahlili, davranış değişiklikleri,madde etkisine bağlı değişiklikler dikkate alınmaktadır.

Madde Kullanımında Tedavi Yöntemlerini şöyle sıralıyabiliriz. Ergenlerde madde kullanımı belirlendiğinde görüşmeci, öncelikle madde kötüye kullanımının şiddetini, ciddiyetini belirlemelidir.Tercih edilen maddeler, geçmiş ve şimdiki kullanım, kullanım başlangıcı, sıklığı, miktarı, kullanım sonuçları, tedavi deneyimi ve sonucu belirlenmelidir. Risk faktörleri ve koruyucu faktörleri belirlenmelidir. Ayrıca aracılık eden faktörler belirlenmeli (örneğin; madde kullanımının sebepleri, uyuşturucu tercihi, beklentileri, davranış değişimine isteksizliği ya da hazır oluşu, özyeterliliği gibi).Daha sonra uyuşturucunun semptomlarıyla ilgili tedaviye başlanmalıdır.

Madde kullanımının tedavisi özel merkezlerde gerçekleştirilebilen, deneyimli ve uzman kadro gerektiren pahalı ve uzun zaman, çaba gerektiren bir süreçtir. Birçok madde söz konusu olunca, her maddeler için tedavi yöntemleri de farklı olmaktadır.Ayrıca tedavi kişinin özelliklerine, madde kullanma biçimine ve madde kullanımıyla ilgili sorunlarına bağlı olarak da farklılık göstermektedir. Tedavi kişinin sadece madde kullanımına yönelik değil, onun tıbbi, psikolojik, sosyal ve yasal sorunlarına da yönelik yapılması gerekmektedir.Tedavide ilk olarak kişinin istekli olması gereklidir.Onun için bu aşamada motivasyonel görüşme teknikleri çok faydalıdır.Sonraki adım,

Detoksifikasyon (arındırma)dır;Entoksikasyonun tedavi edilmesini ve kullanılan maddenin yoksunluk belirtilerinin kaldırılmasını hedefler.Aynı zamanda oluşan bazı bozukluklar için ilaç tedavisi de yapılır. Arındırma tek başına tedavi değildir. Ancak kişiler arındırmanın yeterli olacağını düşünerek, arındırma tedavisinden sonra tedaviyi sonlandırmaktadır. Psikoterapi ve rehabilitasyon dönemlerini almayarak tedaviyi yarım bırakmaktadırlar.Sosyal ilişkilerinin, ailevi ilişkilerinin, mesleki sorunlarının,okul problemlerinin tedavisi yapılmadığı için madde kullanma davranışı tekrarlayabilmektedir,

Bilişsel davranış terapileri, motivasyonel görüşme teknikleri, nüks önleme teknikleri yeni yaşamlarına uyum sağlama davranışları ve problemlerinin çözümü için kullanılmaktadır. Böylece bu çalışmaların amacı ,kişinin kendini tanımasına, maddeye başlama nedenlerinin araştırılmasına ,Bununla ilgili etkenlerin ortadan kaldırılmasına, kişililik özelliklerine ait sorunlarını (güvensizlik. vb) tanımasına, maddenin etkilerini tanımasına,tekrar kullanmaya başlamasının engellenmesi için gerekli bilgi ve yetileri kazanmasına, geliştirmesine dış dünyaya kendini hazırlamasına yöneliktir. Ayrıca; Madde kullanma isteği ile başa çıkabilmesini ,değişim için tedavi kararlılığının sağlanmasını ,sorun çözme yetilerinin geliştirilmesini ,uygun olmayan kararları fark etmesini ve reddetme becerilerinin geliştirilmesini de içerir.

Rehabilitasyon ise, madde kullanımının getirdiği davranış kalıplarının yerine , yeni davranış biçimlerinin yerleştirilmesini, İçinde bulunduğu ortamda diğer kişilerle ilişki kurmaya başlamasını ve yeni ilişki şekillerinin geliştirilmesini ,bozulan aile ve sosyal ilişkilerinin tekrar düzenlenmesini içerir.Kişinin bu süreçte yeni çevre edinmesi önemlidir.Rehabilitasyon süreci, bu değişikliklere uyum sağlamaya yöneliktir.Ayrıca,bireysel danışmanlık,aile terapisi,grup terapisi,kendine yardım grupları, adsız alkolikler(AA) ve adsız narkotikler(AN) diğer tedavi yöntemleridir.

KAYNAK
Babaoğlu,N.A (1997) Uyuşturucu ve Tarihi.(1.Baskı).Ankara;Kaynak yayınları
Cepeda,C M.D (2010) Clinical Manuel for The Psychiatric Interview of Children and Adolescents. (282)
Yıldız ,U.E ,Coşkunel,H(Ed) (2011) Ergenlerde Sigara Alkol ve Madde Kullanımı Hazırlayıcı ve Koruyucu Etkenler-Ege Üniversitesi Yayınları;Madde Bağımlılığı, Toksikolojisi ve İlaç Bilimleri Enstitüsü Yayın no:2(1-15 )
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ergenlerde Madde Kötüye Kullanım mı? Maddeye Bağımlılık mı? Risk Faktörleri ve Tedavi Yöntemleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Çiçek TARLA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Çiçek TARLA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Çiçek TARLA Fotoğraf
Uzm.Psk.Çiçek TARLA
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Çiçek TARLA'nın Makaleleri
► Madde Kullanım Bozukluğu Dr.Psk.Hale Nur KILIÇ MEMUR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,964 uzman makalesi arasında 'Ergenlerde Madde Kötüye Kullanım mı? Maddeye Bağımlılık mı? Risk Faktörleri ve Tedavi Yöntemleri' başlığıyla benzeşen toplam 63 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:37
Top