2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anksiyete Bozukluğunun Risk Faktörleri
MAKALE #21944 © Yazan Psk.Gökhan BİNGÖL | Yayın Kasım 2020 | 1,770 Okuyucu
ANKSİYETE BOZUKLUĞUNUN RİSK FAKTÖRLERİ

Pek çok ruhsal bozukluk gibi anksiyete bozukluğunun da tam olarak nedeni anlaşılamamaktadır. Bazı kişilerde çok stresli ve travmatik bir olay sonrası gelişebildiği gibi bazı kişilerde de sebep olmaksızın ortaya çıkabilir.

Anksiyete bozukluklarına neden olabilecek risk faktörleri arasında; çevresel stres faktörleri, genetik yatkınlıklar, diğer hastalıklara bağlı komplikasyolar, beyin kimyasındaki düzensizlikler yani nörobiyolojik faktörler, deneyimler özellikle de travmatik deneyimler, kişilik özellikleri ve bireyin mizacı yer almaktadır.

Ankisyete Bozukluğu Neden Olur? Anksiyetenin Nedenleri Nelerdir? Asıl Kaynağı Nedir?

Bu soruların cevabı yani; anksiyete bozukluğunun asıl sebebinin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Anksiyete pek çok farklı sebeple ortaya çıkabilmektedir, fakat genel anlamda birden çok stresörün (stres veren şey) bir araya gelmesi ile meydana gelmektedir. Bilim dünyası ise olası iki neden üzerinde durmaktadır. Birincisi genetik yatkınlık, ikincisi ise travmatik yaşam olayları. Aynı zamanda yapılan araştırmalar; çocukluk çağında ortaya çıkan anksiyete (kaygı) bozukluklarında hem genetik hem de çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığını ortaya koymaktadır. Araştırmacılar özellikle de erken yaşta yaşanan travmatik olayların, bireylerin korku işleme mekanizmalarında hassasiyete yol açarak stres tetikleyicilerine karşı aşırı duyarlı hale gelmelerine yol açtığını belirtiyor.

Anksiyete; genellikle bireyin farkına varamayacağı ya da farkına varmakta zorlanacağı yalanlarla, bireyi git gide bir kısır döngünün içine hapsetmeye çalışır ve üzülerek söylemeliyim ki anksiyete bunu hiç zorlanmadan başarabilmektedir. Bireyin özellikle de genetik yatkınlığı var ise; yaşadığı herhangi bir travmatik olay bu yatkınlığı ortaya çıkarmaktadır. Meydana gelen ilgili travmatik olay, bireyi dünyanın güvenli bir yer olmadığına inandırırsa işte tam da o sırada anksiyete başlamış demektir.

Anksiyete kalıtsal bir hastalık olarak tanımlanmasa da genetik yatkınlık yukarda da bahsettiğim gibi risk faktörleri arasında yer almaktadır. Tabi ki bireylerin genetik yatkınlıklarının olması mutlaka anksiyete bozukluğu geliştirecekleri manasına gelmez, gelmemelidir. Bu açıdan baktığımızda diğer bir faktör olan çevrsel faktörlerin etkisi inkar edilemez düzeydedir. Anksiyete bozukluklarında, familyada herhangi bir bireyin herhangi bir anksiyete bozukluğuna sahip olmasının familyadaki diğer bireylerde benzer bozuklukların gelişmesine etki etme oranı %30-67 arası olduğu yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. Bireylerin gen yapılarındaki çok küçük değişikliklerin bile anksiyete bozukluğuna yatkınlığı arttırdığı yine yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu genlerin bir kısmı stres hormonu regülasyonuyla ilişkilidir.

Yine yapılan araştırmalar anksiyete bozukluğu nedenlerinden bir diğerini de şu şekilde açıklamaktadır. Bireyin biyolojisinde, metabolizmasında bazı tıbbi sorunlar var ise bunlar anksiyetenin sebepleri arasında yer alır veya anksiyetenin oluşmasına katkı sağlar. Yani bu tıbbi sorunlar; bireyin alt bilişinde bazı senaryoların oluşumunda bir yapı taşı olarak görev görmektedir. Özellikle de senaryoların ağırlıkta olan ana mesajları şunlardır. Birincisi anksiyetenin vazgeçilmez senaryolarından biri olan "dünya güvenli bir yer değildir" senaryosudur. İkincisi ise; "her an başıma kötü bir şey gelebilir" senaryosudur. Dikkat ederseniz bu ikisi de birer düşüncedir, duygu değildir.

Anksiyeteye Neden Olabilecek Tıbbi Durumlar Nelerdir?

Eğer bireyin;

-Kalp hastalıkları,
-Depresyonu,
-Diyabeti,
-Uyku sorunları,
-Yeme problemleri,
-Kronik ağrıları,
-Bağımlılığı veya yoksunluğu,
-Solunum problemleri mesela astımı,
-Tiroid problemleri örneğin hipertiroidi,
-Kanseri vb,

sorunları var ise; birey diğer insanlara göre anksiyeteyi daha kolay bir şekilde gerçekleştirmektedir. Alt bilişlerinde şöyle bir senaryo geçebilir; "daha önceden şöyle şöyle bir hastalığım olmuştu, peki ya tekrar aynı hastalığı yaşarsam?" Birey böyle bir düşünce ile adım adım anksiyete sarmalının içine girebilmektedir. Aynı zamanda bireyin kronik stresi, kronik bir sağlık sorunu, menopozu mevcut ise veya yukarıdakilere benzer ciddi bir hastalık geçirmişse ve de evde uzunca bir süre bir hasta ile ilgilenmişse aynı şekilde bunlar da anksiyeteye sebep olabilmektedir. Geçmiş deneyimi değil de hali hazırda fiziksel bir hastalığı veya şikayeti mevcut ise bunlar da anksiyete oluşturabilmektedir. Bunun için bu tip rahatsızlıkların tespit edilmesi ve giderilmesi gerekir. Aksi halde anksiyete ve fiziksel rahatsızlık birbirini tetikleyebilir ve içinden çıkılması gerçekten zor olan bir duruma dönüşebilir.

Anksiyete bozukluğu kadınlarda mı yoksa erkeklerde mi daha çok rastlanır?

Anksiyete bozukluğu risk faktörleri arasında "kadın" olmayı göstermek mümkün. Zira istatistiklere göre, anksiyete bozuklukları kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Boşanmış veya dul olmak da iki cins için de risk faktörüdür.

Anksiyetede Çevresel Risk Faktörleri Nelerdir?


Sınırlı ekonomik kaynaklara sahip olmak,
Okul, iş yeri, aile ve sosyal ortamdaki problemler,
İlişki problemleri,
Ev içi çatışma ve uyumsuzluk,

Hangi Bireyler Anksiyeteye Daha Yatkındır?


Endişeli, aşırı korumacı, kontrolcü ve eleştirel ebeveynler tarafından büyütülmüş olanlar,
Çocukluk çağında başlayan utangaçlık, çekingenlik, negatif duygu eğilimleri davranışlarında tutukluk olanlar,
Çocukluk çağından itibaren stresli yaşam olaylarına maruz kalanlar,
Çocukluk çağı travmaları yaşayanlar,
Çocuklukta kronik stres yaşayanlar,
Cinsel, fiziksel ya da duygusal istismara uğrayanlar,
Erken yaşta ebeveyn kaybı ya da ebeveynlerle yaşanan erken ayrılık/terk edilme gibi durumlara maruz kalanlar,
Çevresinden hep olumsuz tepkiler alan ve sindirilmiş kişilikler,
Yabancılardan çekinen, kendini geri çeken, iletişim kurmayanlar,
Özgüven eksikliği, alay konusu olma gibi olumsuz düşüncelere sahip olanlar,
Baskı altında olduğunu hisseden bireyler,
Kendini değersiz hissedenler,
Doğal afet yaşayanlar,
Büyük çaplı kaza yaşayanlar,
Sevdiği birini kaybedenler,
Sevilme duygusunu hissetmeyenler,
Geçmişte sınav kaygısı yaşayanlar,
Travma etkisi oluşturan bir olay yaşayan veya şahit olanlar,
Ağır bir ameliyat geçirenler,
Kendisinin ve sevdiklerinin sağlığını aşırı şekilde düşünenler,
diye sıralamak mümkün. Dikkat ederseniz hemen hemen hepsi travmatik yaşantı ile ilgili. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki; bu özellikleri taşıyan tüm bireylerin anksiyete bozukluğunu yaşayacağını söylemek mümkün değil. Böyle bireylerde sadece yatkınlık mevcuttur. Belki de bu yatkınlık kişide olduğu gibi kalacak ve bir ömür boyu açığa çıkmayacak. Dolayısıyla bu özellikleri taşıyan kişilerin anksiyete yaşayacaklarına dair kesin bir kural yoktur.

NOT: Anksiyete ile ilgili yazdığım bu makalem ile birlikte üçüncü makalem oluyor. Daha önceki birinci makalem anksiyetenin ne demek olduğu ile ilgili bir makale idi. İkinci makalem ise anksiyete bozukluğu belirtilerinin neler olduğu ile ilgiliydi. Bu makalemden önce, diğer iki makalemi mutlaka okumanızı öneririm.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anksiyete Bozukluğunun Risk Faktörleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gökhan BİNGÖL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gökhan BİNGÖL'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     31 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Gökhan BİNGÖL'ün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Anksiyete Bozukluğunun Risk Faktörleri' başlığıyla benzeşen toplam 31 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sosyal Fobi Nedir? Ekim 2021
◊ Epiktetos'u Anlamak Kasım 2020
◊ Bir Karne de Ailelere Ocak 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:18
Top