2007'den Bugüne 92,812 Tavsiye, 28,313 Uzman ve 20,063 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Fobi Rehberi – 16 Maddede Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Anatomisi
MAKALE #19951 © Yazan Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ | Yayın Ekim 2018 | 4,326 Okuyucu
Sosyal Fobi Rehberi – 16 Maddede Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Anatomisi
Sosyal fobi veya bir diğer ifadeyle sosyal anksiyete bozukluğu, temelinde diğer insanlarla girilen etkileşimle alakalı kaygıları barındıran bir problemdir. Hepimiz zaman zaman toplum içinde küçük düşmek veya utanç verici duruma düşmek kaygısına sahibiz.
Fakat bu kaygı bizi toplum içinde davranışlarımızı ve konuşmalarımızı özenle seçerek iletişime geçmemize neden olmaktadır. Oysa ki sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler için durum böyle değildir. Bu sorunu yaşayan bireyler toplum içerisinde bulunmaktan kaçma veya kaçınma davranışı sergileme eğilimindedirler. Sosyal fobinin en belirgin özelliği toplumsal kaygı, yani çeşitli sosyal ortamlarda duyulan kaygıdır. Kişi özellikle sosyal durumlarda bir performans ortaya koymak durumunda kaldığında öncelikle bu durumdan kaçmak için çareler arar. Kaçış yolu bulamadığında ise kayda değer bir kaygıyı kucağında bulur. Bu kaygının temelinde diğerleri tarafından yargılanma, olumsuz değerlendirilme veya reddedilme korkusu vardır. Kaygılarının aşırı ve mantıksız olduğunun farkında olsalar bile bu konuda kendilerini güçsüz hissedebilirler. Kişi, bu kaygılara karşı bir savunma geliştirir. Bu şaşırtıcı sosyal fobik tepki, aynı zamanda bedensel mekanizmaları da harekete geçirir. Dolayısıyla kişi yüzünün kızarmasından veya sesinin titremesinden endişe etmektedir. Şüphesiz bu endişeler sadece bu ikisi ile sınırlı kalmamaktadır. Bu iki tepki çoğunlukla verilen bedensel tepkilerden sadece birkaçını temsil ettiği için bu yazıda kullanılmıştır. Yazı biraz uzun sürse de sabırla okumanızı öneririz. Sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler, çeşitli sosyal etkileşimler esnasında kendilerini tehdit eden belirli durumların varlığından mustariptirler. Klasik olarak bütün anksiyete sorunu yaşayanlar gibi verilen tepki ise kaçmak veya kaçınmaktır. Kişi, sosyal ortamlardan, yeni insanlarla tanışmak zorunda kalacağı durumlardan kaçınır. Her kaçış, adeta kişiyi esir alan lokal bir çaresizlik duygusunu perçinler diyebiliriz. Sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler kaçtıkça fobilerinin daha da fazla esiri olurlar diyebiliriz.
Sosyal fobi, psikoloji camiasında terapilerde en çok ele alınan konuların başında gelmektedir. Oldukça yaygın olan bu problem pek çok kişinin hayatını ciddi anlamda etkilemektedir.

1. Sosyal Fobi Aşırı Utangaçlıkla İzah Edilebilir mi?
Spesifik (özgül fobi: yükseklik, kapalı alan vb.) fobilerden sonra en fazla görülen kaygı bozukluğu sosyal fobidir. Genellikle genç yaşlarda başlamaktadır. Sosyal fobi yaşayan bireylerin çocukluklarında utanç duygusu yaşadıkları olaylar ve aşırı utangaçlık rapor edilmektedir. Fakat sosyal fobiyi utangaçlığın ileri bir aşaması gibi görmek çok da isabetli bir açıklama tarzı değildir. Çünkü utangaç olsalar bile toplumsal katılım sosyal fobi sorunu yaşayan bireylere nazaran daha yüksek seviyede seyreder.
2. Sosyal Fobi Çeşitleri - Özel ve Genel Sosyal Fobi!
Özel veya spesifik sosyal fobi denildiğinde aklımıza bir kişinin sosyal ortamlarda özellikle bir grup önünde konuşmaktan korkması gelirken genel sosyal fobi denildiğinde ise tüm sosyal durumlarda kaygılı, gergin ve rahatsız olması aklımıza gelmektedir. Genellikle bireyler sosyal fobinin genelleşmiş halinden şikayetçidirler.

3. Sosyal Fobi Belirtileri Nelerdir?
Bu durumdan şikayetçi olan bireyler aslında korkularının hiç de rasyonel olmadığını bilirler. Fakat bir şeyi bilmek ile hissetmek arasında ciddi farklar vardır ve bu farkı da en iyi bilenler arasında sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler gelmektedir. Dolayısıyla endişeleri devam eder ve her gün bu endişe ile hayatlarını idame ettirme mücadelesi verirler.
Sosyal fobiye eşlik eden fizyolojik belirtiler;
1. Kalp atım hızında değişiklikler,
2. Yüz kızarması,
3. Ağız ve boğaz kuruluğu,
4. Titreme,
5. Güçlükle yutkunma,
6. Yüz ve boyunda kas seğirmeleri.
7. Çarpıntı,
8. Hızlı nefes alıp verme,
9. Kaslarda gerginlik,
10. Ellerin titremesi,
11. Terleme,
12. İdrar yapma isteği,
13. Karın ağrısı,
14. Kusma,
15. Konuşma güçlükleri,
16. Baş ağrıları,
17. Boyun ağrıları ve daha pek çok bedensel tepkiler.
Bu listeyi çok daha fazla uzatabiliriz. Bedensel tepkiler denildiğinde aslında kastedilen şey psikolojik yapımız ve bedenimiz arasında sıkı bir ilişkinin olduğunu vurgulamaktır.
Sosyal fobi yaşayan bireyler için belirli sosyal ortamlara özel oluşan bu korku, hayatlarının her alanında ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır. Örneğin yeni birisiyle tanışmak hayatımızda rahatlıkla yaptığımız bir şey iken sosyal fobi sorunu yaşayan birey için son derece tehdit edici bir durum olabilmektedir. Bu gibi durumlarda kişiyi sakinleştirmek için söylenen sözlerin hiçbir etkisi yoktur. Bizim için sıradan olan durumlar bu kişiler için başarılması güç görevler niteliğindedir. Tehdit olarak algılanan sosyal durumların arka planındaki temel korkular kişinin kendisini utanç verici bir duruma düşüreceği, aşağılayıcı tepkiler alabileceği korkusudur. Geçmişte böyle bir tecrübe yaşanmamış olması da kişiyi teselli etmez. Felaketleştirici bu düşünceler kişiyi her zaman en kötüsünü düşünmeye sevk eder. Bu düşünce sürekli kişinin elinde olmaksızın zihninde tekrar eder durur. Belirsizlik, korku ve çaresizlik duygularıyla hayatlarını sürdürmeye çalışan bireyler kaçarak, kaçınarak bu soruna cevap vermektedirler. Ne yazık ki bu da çözüm olmamaktadır. Her sosyal durum öncesi bu bireyler için adeta kıyamet öncesi sessizlik gibidir. Hele bir de birtakım aksilikler yaşanmışsa daha da vahim bir tablo karşımıza çıkmaktadır.
Sanki herkes onun hareketlerini, konuşmasını, yüz ifadesini ve mimiklerini dikkatlice izliyormuş gibi bir düşünceyle, sıfır hatayla iletişimden çıkmaya çalışırlar.
4. Sosyal Fobi ve Sanal Alem Arasında İlişki Var mıdır?
Medyada ve internet ortamında sosyal fobi makaleleri bulmak mümkündür. Kimi yazılar ‘Sosyal Fobi Kesin Çözüm’ gibi iddialı ifadeler kullanmakla birlikte sosyal fobi kitapları bu konuda daha faydalı olacaktır. Hemen belirtmek isterim ki konu psikoloji olunca kesin çözümden bahsetmek imkansızdır. Dolayısıyla bu makaleyi okuyan okuyucuya uyarım şudur: Sosyal fobi konusunda araştırma yapan danışanlar sosyal fobi için ne yapmalı sorusuna odaklanmakta ve bir uzman yardımından ziyade bu konuyu kendi enerjileriyle çözme yoluna gitmektedir. Ancak kendi potansiyellerini kullandıkları halde çözüme ulaşamadıklarında uzmana başvurmaktadırlar. Sanal ortamlarda Sosyal fobi hastalığı nasıl yenilir sorusunun cevabını profesyonel destek almadan sosyal fobiyi yendiklerini belirten kişiler de vermektedirler. Fakat ne yazık ki bu durum kişiye özel bir durumdur ve genelleştirmek son derece hatalıdır. Sanal ortamda bulunan sosyal fobi hikayeleri kimi danışanlar için cesaret verici olmakla birlikte bu sorunun herkes için standart bir çözümü-cevabı bulunmamaktadır.

5. Sosyal fobi – Sosyal anksiyete sorunu yaşayan bireyler için tehdit oluşturan durumlar nelerdir?
 Daha otoriter, hiyerarşide üstte bulunan (Patron, müdür vb.) kişiler karşısında bulunmak. Bu türlü durumlarda kişi eğer bir sunum yapacaksa veya toplantıda kendisinin de söz alması gereken bir durumla karşılaşma ihtimali varsa tehdit daha da fazla büyümektedir. Toplantılarda söz almazlar, söz verilirse de genellikle zor duyulabilir bir sesle hızlı konuşurlar. Yetkililer karşısında daha itaatkar bir duruş sergileyebilmektedirler. Bu nedenle kendi fikirlerini rahatlıkla savunamaz duruma gelebilirler. Bütün bunlar performanslarında düşüşe ve dikkat dağınıklığına da sebep olmaktadır.
 Sosyal katılım ve grup çalışmaları sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler için hayatın en zor alanlarındandır. Şüphesiz bir grup var ise bu grup üyelerinin her birinin eşit olduğunu söyleyemeyiz. Hayatımızdaki tüm sosyal gruplar, içerisinde belirli bir hiyerarşi barındırırlar. Bir grup var ise doğal bir lider de mutlaka vardır. Grubu domine eden, baskın karakterli, karar alıcı kişilikler her zaman var olacaktır. Grup tarafından görüşleri diğer üyelere nazaran daha fazla kabul gören bu kişiler lider rolündedirler. Dolayısıyla birinci maddede belirttiğimiz otorite karşısındaki durum burada da tekrar eder. Grup tarafından reddedilme ihtimali ne kadar düşük olursa olsun bu bireyler için ciddi bir tehdittir. Dolayısıyla utanç verici bir duruma düşme korkusu ve aşağılanma ihtimali nedeniyle kaçma-kaçınma döngüsü tekrar eder durur.
 Diğer bireylerle iletişim kurma veya bir gruba katılma girişimi korkusu. Böylesi bir iletişim neticesinde kişi kendi içindeki sanal ‘değersizlik ve yetersizlik’ duygusunun hortlayacağı korkusu yaşar. Kurduğu iletişimde en küçük bir reddedilmeyi hemen bu yönde (kendi değersizliği, yetersizliği) değerlendirir. Bilindik ve alışıldık gruplarda bu durum olmayabilir.
 Başkalarının onayını almak hayati öneme sahiptir. Sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler de samimi ilişkiler aramaktadırlar. Fakat onay alma, destek alma ihtiyacı konusunda ölçüyü kaçırmışlardır diyebiliriz. Hayatın akışı içinde hiç kimse onaylanmamış olmayı istemez. Fakat böyle bir durumla karşılaştığımızda da bu, dünyanın sonu değildir. Makul bir süre içerisinde durumu hazmedip hayatımıza devam ederiz. Sosyal fobi sorunu yaşayan bireylerde ise bu durum çok daha şiddetli yaşanır ve hazmetme kapasitesinin dışındadır diyebiliriz.

Sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler için tehdit oluşturan durumların bir özetini yapacak olursak bu kişiler;
1. İlişkilerinde inisiyatif alamazlar.
2. Rekabete gelemezler.
3. Sosyal alanda risk alamazlar, garanticidirler.

6. Sosyal Fobi Sorunu Yaşayan Bireyler Hangi Durumlarda Sıkıntı Yaşarlar?
1. Başka insanlarla tanışmak veya tanıştırılmak,
2. Alay konusu olmak veya eleştirilmek,
3. Sosyal ortamlarda dikkati üzerinde toplamak,
4. Bir şey yaparken izlenmek,
5. Yetkili insanlarla bir araya gelmek (toplantı, sunum, vb.)
6. Kalabalık bir ofiste bir masada oturan birisine giderek bir şeyler söylemek zorunda kalmak,
7. Sıradan arkadaşlıklar veya romantik ilişkiler konusunda iletişime geçmek.
Şüphesiz burada sıkıntıların sadece bir bölümünü aktarmakla yetineceğiz. Aksi taktirde çok fazla madde sıralamamız gerekebilirdi.

7. Sosyal Fobi Yaşayan Bireylerin Güçlü Yönleri Nelerdir?
Bu başlık ilgi çekmek amacıyla atılmamıştır. Sosyal fobi sorunu yaşayan bireylere biraz daha dikkatli bakarsak aslında onların sevecenlik ve nezaket konusunda hepimizin önünde olduğunu görürüz. Sosyal fobi veya bir başka sorun yaşamış olmak elbette ki ahlaki anlamda değerlendirilecek bir durum değildir. Bu bireylerin sevgi ilişkileri samimi dostluklara dayanır. Bu da onların güçlü yönleridir. Sosyal fobik bireyler karşılıklı sevgi, saygı ve bağlılık konusunda bizlerden daha duyarlıdırlar. Böylesi son derece insani duygulara hepimizin ihtiyacı vardır. Fakat bu bireylerin sorunu, bu güzellikleri spontane bir şekilde yaşayamamalarıdır diyebiliriz. Aynı zamanda bazı empatiden yoksun yöneticilerin tavır ve davranışları da bu bireylerin kaygılarını, hayal kırıklıklarını ve güvensizliklerini körüklüyor diyebiliriz. Bu nedenle sosyal fobik bireyler duygularını daha kısıtlı bir şekilde ifade etmektedirler. Özellikle de öfke duygusunu.
Bu bireyler ilişkilerinde oldukça seçicidir. Bununla birlikte sosyal fobik tepkiler de tekdüze tepkiler değildir. Bu tepkiler durumdan duruma değişebilir. Durumun içerdiği tehlikenin türüne göre değişebilir. Tehlike nesnel bir tehlike değil, öznel bir tehlikedir. Dolayısıyla kişinin zihninde beliren tehlikeden bahsediyoruz. Farklı parametreler bağlamında farklı tepkiler söz konusudur. Sosyal fobi konusunda yazılan tüm yazıların özünde aslında bilinen tepkilerden bahsedilmektedir. Dolayısıyla şu an bu yazıyı okuyan ve sosyal fobiden dert yanan birisi bile ‘burada yazılanlar benim durumumu açıklamıyor’ şeklinde düşünebilir. Bu bireyler için en tehlikeli durum sosyal alanda pek çok izleyicinin karşısında bir otorite veya rakip tarafından alt edilmek, incitilmek, utanç verici bir duruma düşürülmektir. Tekrar edecek olursak sosyal tehlikelerin sayısız etkilerine verilen özel cevaplar söz konusudur.

8. Sosyal Fobinin Sonucu Olarak Depresyon
Sosyal fobi, diğer insanlar için sıradan sayılabilecek belirli sosyal durumlara maruz kalma korkusudur diyebiliriz. Genellikle başka semptomlar da (örneğin depresyon) sosyal fobinin beraberinde görülür. Örneğin aralıklı veya kronik depresif duygu durumu sosyal fobiye eşlik eden veya anksiyete neticesinde beliren bir rahatsızlık olarak da gündeme gelebilmektedir. Psikoterapiler bu konuda başarılı sonuçlar almaktadırlar. Özellikle bilişsel davranışçı terapiler, EMDR, Hipnoz terapisi ve psikodinamik terapilerin sonuç alma oranları çok yüksektir diyebiliriz.
Sosyal fobi, diğer insanlar tarafından olumsuz olarak değerlendirilmekten korkma, yetersizlik, aşağılık duygusu, utanç, ve depresyon ile karakterize bir sorundur.

9. Sosyal Fobi Olup Olmadığınızı Nasıl Anlarsınız?
Aslında bu sorunun cevabı çok basit. Eğer belirli sosyal durumlarda veya ortamlarda endişeliyseniz ve yalnız kaldığınızda bu endişe kendiliğinden yok oluyorsa sosyal fobi adayısınız denilebilir. Tabii ki burada önemli bir faktörü gözden kaçırmamalıyız. Endişeniz yersizse sosyal fobiden bahsedebiliriz. Pek çok insan için endişe kaynağı olabilecek durumlardan bahsetmiyoruz. Bir iş başvurusunda kişinin endişeli olması son derece doğal karşılanırken, yeni insanlarla tanışma ihtimali nedeniyle endişe duymak o kadar da doğal bir tepki olarak düşünülemez. Burada endişeden kastettiğimiz şey anksiyetedir. Ayrıca önemli bir ayrımı da belirtmek isterim; sosyal ortamlarda bulunuyorsanız, yani her şeye rağmen, kaygılarınıza rağmen bulunuyorsanız bu çok iyi bir durumdur. Kaçma-kaçınma tepkisi vermiyorsunuz, aksine mücadele ediyorsunuz demektir.

10. Sosyal Fobinin Yaygınlık Oranı
Sosyal fobi, bilinenin çok daha ötesinde, çok fazla sayıda insanın problemidir. Dünyanın her yerinde, değişik kültürlerde pek çok insan (milyonlarca diyebiliriz) her gün bu travmayı yaşamaktadır. Kimi spesifik olarak belirli sosyal ortamlarda etkilenirken kimileri de daha genel bir sosyal kaygının pençesinden kurtulmaya çalışmaktadır. Sosyal fobinin yaşam boyu yaygınlık oranlarının %13-14 dolaylarında olduğu belirtilmektedir ki bu hiç de azımsanmayacak bir orandır.
Sosyal fobiyi kişilerarası ilişkilerde kendini koruma sistemi olarak görebiliriz.

11. Sosyal Fobi İçin Etkili Terapiler!
Sosyal Fobi ve BDT
Dünyada şu an en çok kullanılan terapi tekniklerinden birisi olan Bilişsel-Davranışçı Terapi, sosyal fobi’de yüz güldürücü sonuçlar almaktadır. Araştırmalar ve klinik bulgular bu terapinin kişinin yaşamında ciddi ve kalıcı değişiklikler (pozitif anlamda) meydana getirdiğini göstermektedir. Fakat unutulmamalıdır ki Sosyal fobi ancak tutarlı ve sabırlı bir terapi sürecinin sonucunda yüz güldürmektedir. Aksi halde danışanların hemen, acil çözüm bulmak gibi aceleci arayışları işleri daha da zorlaştırmaktadır.
Bilişsel-Davranışçı terapiler çok ama çok kısa olarak söyleyecek olursak; işlevsiz, maladaptif düşüncelerin yerine işlevsel, adaptif düşüncelerin ikamesini hedef almaktadır. Bu sayede kişi inançları, düşünceleri ve duyguları yeniden çerçeveleme fırsatı yakalayabilmektedir.

Sosyal Fobi ve EMDR
Sosyal fobi aşırı utangaçlıkla izah edilebilir mi? Başlığı altında bir cümle vardı, şimdi onu hatırlama zamanı: Sosyal fobi yaşayan bireylerin çocukluklarında utanç duygusu yaşadıkları olaylar ve aşırı utangaçlık rapor edilmektedir. İşte EMDR tam da bu açıdan sosyal fobi terapisi uygulamaktadır diyebiliriz. Bugün yaşamış olduğumuz problemlerin aslında geçmişte, çocukluğumuzda yaşamış olduğumuz travmatik deneyimler nedeniyle ortaya çıktığını varsayan EMDR terapisi son derece hızlı ve etkili bir yöntemdir. Muhtemelen bu yazıyı okuyor ve sosyal fobi sorunu yaşıyorsanız bu cümleden hemen sonra zihninizde belirli anılar belirmiştir bile. Kaba hatlarıyla ifade edecek olursak henüz tohum döneminde olan duyguların işlevsiz bir şekilde hayatımıza yön vermesine neden olan rahatsız edici anılar EMDR perspektifinden bakıldığında asıl sebeptir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen bu yöntem sayesinde pek çok kişi çok kısa sürede bu sorundan kurtulabilmektedir.


12. Sosyal Fobi Sorunu Olan Bireyler Yardım Alırken Nelere Dikkat Etmelidir?
Sosyal fobi, doğru uzmanla hayatınızın bir parçası olmaktan çıkacak bir rahatsızlıktır. Bu konuda yardım almak isteyenlerin öncelikle yardım alacakları uzman hakkında detaylı bir araştırma yapmalarında yarar var. Şüphesiz hem problemi hem de kendilerini iyi anlayan ve deneyimli bir uzman ile çalışılması isabetli olacaktır. Deneyimlerini psikolojik yardım sürecine iyi aktaran bir psikolog bulunmaz bir nimettir diyebiliriz. Böylesi bir uzman, ‘olur böyle şeyler, abartıyorsun, sen aslında iyisin’ türünden cümleler kurmayacaktır. Bu cümleleri kuran birisi ünvanı veya deneyimi ne olursa olsun sizi anlamaktan ve size yardımcı olmaktan uzak bir profil sergileyecektir. Destek ve cesaretlendirme adına yapılan bu tür işlevsiz yorumların psikolojik yardım ilişkisinde pek de yer yoktur. Bu davranışları sergileyen, sorularınıza cevap alamadığınız ‘uzmanların’ size yardımcı olabilecekleri en hafif tabirle şüphelidir. Bu durumda bir başka uzmanla çalışmanız çok daha isabetli olacaktır.
Unutmayın! Sizi anlamadığını düşündüğünüz birisi size bu sorunu aşmanızda gerekli desteği sağlayamaz.
Sosyal fobinin tam ortasında kendini umutsuz hisseden, kimi zaman karamsarlığa kapılıp hiçbir zaman iyi olamayacağına dair hatalı inançlar geliştiren kimi bireyler için az önce belirttiğimiz uzman yaklaşımı tabloyu daha da vahimleştirebilmektedir. Kişi, ‘madem bu kadar kolay bir iş, ben neden bunu aşamıyorum’ düşüncesiyle kendini suçlamaya yönelebilmekte ve özsaygı kaybına da uğrayabilmektedir.
Binlerce kişi sosyal fobi problemini kendince geliştirmiş olduğu bazı stratejilerle aşmış olabilir. Bu sorun ne çok zor bir durumdur ne de çok kolay aşılabilecek bir durumdur. Bağlama ve kişinin durumuna göre değişkenlik gösteren farklı ölçütlerin etkili olduğu bir durumdur. Dolayısıyla kimi internet sayfalarında ‘kendi kendime sosyal fobiyi yendim’ tarzında yazılar kimileri için büyük bir umut kaynağı olabilmekteyken kimileri için de kendilerini daha ‘yetersiz’ veya ‘beceriksiz’ hissetmelerine neden olabilmektedir. Oysa ki her insan farklı bir dünyadır. Herkes için standart bir formülden bahsetmek, konuyu son derece yüzeysel bir şekilde değerlendirmek demektir.

13. Sosyal Fobinin Üstesinden Gelmek!
Kendi kaynaklarıyla sosyal fobinin üstesinden gelemeyen, bir uzman yardımına ihtiyaç duyanlar için maddeler halinde yapabileceklerini sıralarsak;
1. Önce böyle bir sorunun farkında olmak ve bu konuda yardım alma konusunda bir irade ortaya koymak.
2. Bu konuda uygun bir uzman – terapi tekniği arayışına girmek. Uzman – terapi tekniği konusunda bir karar vermek.
3. Uygun bir uzman bulunduktan sonra başlanılan psikolojik yardım sürecinde sabırlı olmak. Psikolojik yardım süreci sihirli bir süreç değildir. Aceleci olmayınız ve sabırla süreci devam ettiriniz.
4. Süreçte aksamalar olabileceğini her zaman zihninizin bir köşesinde bulundurunuz. Her aksama bir başa dönüş değildir. Genellikle sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler belirli bir ilerleme kat ettikten sonra yaşanan tıkanıklıkları, aksamaları ‘başa dönüş’ şeklinde değerlendirmeye eğilimlidirler. Oysa ki hayatın doğasında olan bir durumdur bu. İlerleme değil de aksamalar daha fazla göze batmakta ve hatalı bir düşünce olarak adeta bütün emekler ‘boşa gitmiş’ gibi düşünülebilmektedir.
5. Bu sorundan kurtulma sorumluluğunun tamamen sizin elinizde olduğunu unutmayınız. Eğer psikolojik yardım ilişkisine ‘lütfen’ veya ‘uzman beni iyileştirecek’ düşüncesiyle başlamışsanız bu düşünceyi bırakmanızı öneririz. Bu süreçte aktif olarak katılımınız hayati öneme haizdir.

14. Hatalı İlaç Kullanımı
Kimi bireylerin direk olarak eczaneye giderek bazı ilaçları aldıklarına şahit olmaktayız. Bir arkadaşım önerdi şeklinde bahanelerle bu tür davranışlara yöneldiklerini beyan etmektedirler. Oysa ki ilaç kullanımı son derece önemli bir durumdur ve asla bir psikiyatrist önerisi olmaksızın ilaç kullanılmamalıdır. Hatalı ilaç kullanımına verilecek bir örnek de psikiyatrist tarafından yazıldığı halde ilaçtan memnun kalınmayıp ilacı yazan hekime danışmadan ilaç kullanımının bırakılmasıdır. Burada yapılması gereken en makul şey ilgili hekime giderek ilaçla ilgili şikayetlerin belirtilmesidir. Bir diğer hata ise hekim belirli bir süre sonra tekrar görüşülmesi gerektiğini bildirdiği halde yıllarca hekime gitmeyip yazdığı ilacı kullanmaktır. Anksiyete bozukluklarında kullanılan kimi ilaçlar bağımlılık riski taşıdığı için hekim kontrolü olmaksızın bu tür hatalı kullanımlar ilaç bağımlılığına da sebep olabilmektedir. Kişinin, ilaca karşı fizyolojik bir bağımlılık geliştirmese bile psikolojik bir bağımlılık geliştirme ihtimali çok yüksektir. Dolayısıyla ilaçlar amaca hizmet etmekten çok rahatsızlığın kuvvetlenmesine bile sebep olabilmektedir. Bir güvenlik nesnesi haline gelen ilaç, kişi tarafından sürekli yanında taşınmakta, sosyal fobi oluşturma ihtimali bulunan durumlar öncesinde ilacın kullanımıyla rahatlama sağlanmakta ve geçici bir çözüm olarak yıllarca hekimsiz kullanılmaktadır. Kimi bireyler ilacı kullanmasa bile yanında bulundurmakta ve bu sayede kendilerini güvende hissetmektedir ki bu durum da bir iyileşme değildir.

15. Sosyal Fobi Konusunda Yardım Arayışı Çok Az!
Bu konuda yardım arayışında olan bireylerin ancak %5 oranında ilk bir yıl içinde yardım aldıkları görülmektedir. Ayrıca neredeyse yarısına yakını (üçte birinden fazla) 10 veya daha fazla yıl boyunca sosyal fobi sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bu oranlar yardım alma konusunda ne kadar kayıtsız kalındığının da bir göstergesidir.
Sosyal fobi devlet hastanesi veya özel çalışan psikologların tamamının ilgi alanına giren bir sorun alanıdır. Dolayısıyla sosyal fobi psikoloğu diye spesifik çalışan psikologlar aramanız yersizdir. Tabii ki gideceğiniz psikoloğun sosyal fobi konusunda tecrübe kazanmış olması tercih nedenidir. Fakat kolay kolay bir psikolog kendisini sosyal fobi uzmanı veya sosyal fobi uzman psikoloğu şeklinde tanıtmaz. Sosyal fobi EMDR yöntemi ile çok daha hızlı ve kalıcı bir şekilde çözüme kavuşmaktadır. EMDR nedir, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Fakat bu makalenin konusu bu değil. İlerleyen zamanlarda EMDR konusunda detaylı bilgi veren bir makale yazmaya çalışacağım.
16. Sosyal Fobi Çözüm Önerileri
 Bilgisayarın başına oturup sosyal fobi nedir veya sosyal fobi testi şeklinde arama yaparak bu konuda sağlıklı bilgi edinemezsiniz. Mutlaka bir uzmana başvurmalısınız.
 Sosyal fobi tedavisi için psikiyatriste gidenler verilen ilaçları ya dozunda kullanmıyor ya da hiç kullanmıyorlar. Hekimin bu konudaki görüşlerine uymalısınız.
 Sosyal fobi psikolog yardımıyla aşılabilecek bir sorundur. Dolayısıyla psikiyatrist ile eş zamanlı olarak psikolog yardımı çok daha faydalı olmaktadır. Özellikle EMDR uygulayan bir psikoloğa gitmenizi şahsen öneririm.
 Sosyal anksiyete bozukluğu testi veya sosyal fobi testi şeklinde bilgiler veren internet siteleri yerine bir uzmana başvurmanız daha sağlıklı olacaktır. Çünkü internette bulunan testler geçerliliği-güvenirliği belli olmayan, yanıltıcı testler olabilmektedir.
 Sosyal fobisi olanlar için çeşitli sitelerde bulunan sosyal fobiyi nasıl yendim, tarzı yazılar her insan için uygun olmayabilir. Dolayısıyla bu türden yazılarda verilen tavsiyeleri yerine getirip sonucun değişmemesi veya tavsiyeleri yerine getirememe durumlarında daha büyük bir hayal kırıklığı yaşama riski vardır.
 Lütfen sanal ortamda elde ettiğiniz bilgileri uzman görüşleriyle karşılaştırmak suretiyle kontrol ediniz. Geçmeyen sosyal fobi veya kronik sosyal fobi gibi ifadeler nedeniyle insanlar sosyal fobinin sanki hiç geçmeyen bir türü varmış gibi bir düşünceye kapılabilmektedir. Oysa ki sosyal fobi, doğru uzmanı bulduğunuz taktirde çözümü olan bir rahatsızlıktır.
 Psikolog arayanlar genelde sosyal fobi doktorları şeklinde aramalar yapmaktadır. Oysa ki psikologlar hekim değildir. Önce bu konunun ayrımına varmak çok önemli. Çünkü kimi danışanlar psikiyatrist tarafından verilen ilaçlardan memnun kalmadığı için, ilaçlarını değiştirmek amacıyla psikoloğa gitmektedirler. Halbuki psikoloğun ilaç yazma yetkisi yoktur, çünkü hekim değildir. Eee o zaman psikolog ne iş yapar? derseniz; kısaca Psikologlar alanlarıyla ilgili eğitimini almış oldukları test ve terapileri uygularlar. Bu terapiler arasında yukarıda da belirttiğim EMDR terapisini ben de uygulamaktayım ve son derece olumlu sonuçlarına danışanlarımla birlikte şahit olmaktayım. Başarı oranı oldukça yüksek olan EMDR, anksiyete bozuklukları konusunda çok etkili bir yöntemdir. Sonraki yazımın konusu da EMDR üzerine olacak.
SON OLARAK
Bu uzun yazının sonuna gelmiş bulunmaktayız. İnternet ortamında böylesi uzun bir yazıyı kaç kişi sonuna kadar okuyabilir bilmiyorum. Fakat bu yazıda eskilerin ifadesiyle ‘Efradını camii, ağyarını mani’ yani eksik ya da fazlası olmadan sosyal fobi konusunda sizlere kendi bildiğim kadarıyla bilgi vermeye çalıştım. Eğer yazımda eksiklikler veya hatalı bilgiler bulunduğunu düşünüyorsanız benimle iletişime geçerseniz memnun kalırım.
Hakan TOKGÖZ

Kaynaklar:
1. Fearing Others, Ariel STRAVYNCKI, Cambridge
2. DSM 5
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Fobi Rehberi – 16 Maddede Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Anatomisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan TOKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün Yazıları
► 7 Maddede Sosyal Anksiyete Psk.Gülşah PINAROĞLU
► Sosyal Anksiyete (Sosyal Fobi) Psk.Fulya KAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,063 uzman makalesi arasında 'Sosyal Fobi Rehberi – 16 Maddede Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Anatomisi' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:26
Top