2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Profesyonel Ses Sanatçılarında Sık Rastlanan Ses Sorunları
MAKALE #18 © Yazan Prof.Dr.Enis Alpin GÜNERİ | Yayın Haziran 2007 | 14,914 Okuyucu
Şarkı sesinin oluşması sırasında bir çok sorunla karşılaşılır; bunların tümü birbirleriyle ilişkilidir ve eş zamanlı olarak değerlendirilip düzeltilmelidirler. Aşağıda sıralanan sorunlar, eğitimi ve deneyimi ne olursa olsun ses sanatçılarında sık görülürler ve değişik şarkıcılarda farklı sıklıklarda ortaya çıkarlar.

1- KÖTÜ POSTÜR: Ses üretiminde vücudun uygun pozisyonda bulunması çok önemlidir. Postür problemleri arasında;göğüs kafesinin içe doğru çökmesi ile birlikte başın boyun ile birlikte aşağı doğru çökmesi, başın geriye doğru kasıldığı sıkı duruş hali sayılabilir. Her iki durumda da tüm vücudu kapsayan bir gerilim durumu oluşur. İyi bir postür geliştirebilmek için kişinin kinestetik duyarlılığını geliştiren Hatha yoga veya Alexander tekniği gibi fiziksel disiplinlerin yardımı olabilir.

2- KÖTÜ NEFES ALMA VE UYGUNSUZ NEFES DESTEĞİ: Bazı deneyimsiz vokalistler hava açlığı çeker görünürler ve klavikuler sığ nefes alma yöntemini uygularlar. Bunun yanı sıra eğitimli şarkıcılar esas olarak diafragmatik nefes alma paternini kullanırlar; bu yöntemde alt sırt ve karın bölgesi kasları da istemli olarak diafragmanın aşağı inmesi hareketin eşlik ederler. Nefes akımı fonasyon işlemi için kullanıldığı esnada larenks içinde çok az bir gerilim bulunmalıdır. Bazen sesin şiddetini (projeksiyonunu) yükseltmek için deneyimli bir şarkıcı hava akımı desteğini artırarak hava akımını bir anlamda ittirebilir; ancak bu ekstra efor, istenmeyen harmonikleri oluşturarak ses kalitesini olumsuz etkileyebilir. Uygunsuz nefes desteği terimi ile vokal foldları hareket ettiren hava akımının etkin bir şekilde regüle edilememesi anlaşılır. Bu problem bir çok ses bozukluğu tablosunda vardır; hastalar akciğerlerindeki hava miktarı azalmış durumda iken konuşma eğilimi gösterirler. BU nedenle sesin volümünü ve perdesini sürdürebilmek için artmış bir güç gerektiğinden kas gerilimleri ortaya çıkar.

3- SERT GLOTTAL ATAK VE ASPİRASYON ATAĞI: Bir atak (ya da sanatçılar için daha uygun bir terimle başlangıç), fonasyonun başlaması ile ile oluşur. Bazı şarkıcılar (olasılıkla uygunsuz konuşma alışkanlıklarına bağlı olarak) çok sert bir glottal atak kullanırlar; bu esnada vokal foldların
çok sıkı bir şekilde kapanmaları (hiperadduksiyon) söz konusudur. Set bir glottal atağın alışkanlık halinde sürekli kullanım sonucunda vokal fold nodülleri ortaya çıkabilir. Bu durumun tersi bir durum ise; aspirasyon atağıdır; burada fonasyon öncesinde aşırı miktarlarda hava salıverilir.Bu tip ataklarda vokal fold hasarı nadiren oluşmakla birlikte esasen ses tonunun nefesli bir hal almasına neden olur; bu teknik ser bir glottal atağı düzeltmek için bazen kullanılabilir.

4- UYGUNSUZ TON KALİTESİ: Bir şarkıcının ses tonunun tanımlamak için şarkıcılar arasında yaygın olarak bir çok terim kullanılır; bunlara örnek olarak temiz, zengin, rezonant, parlak, koyu, kaba, ince, nefesli ve burundan gibi ifadeler verilebilir. Her ne kadar iyi bir ton ile ifade edilen şey oldukça subjektif ise de, şarkı söyleme tarzına ve dinleyicinin tercihine göre genellikle temiz (ekstra gürültüler içermeyen) ve rezonant (harmonik parsiyeller açısından zengin) olarak tanımlanan bir ses sağlıklı olarak nitelendirilir ve projeksiyon için mikrofona gerek duyulmadan yeterli şiddete sahiptir. Opera şarkıcılarında eğitimle 2500-3000 Hz civarında akustik rezonansı olan bir ses geliştirilebilir; bu ses ile büyük bir konser salonunda bile tüm orkestranın ürettiği sesin önüne geçebilecek bir projeksiyon elde edilir. Ancak başka tür şarkı söyleme stilleri için, amplifikasyonunun kullanılması ile sanatçı akustik olarak daha az etkin bir vokal ton kullanma yoluna gidebilir; örneğin nefesli bir ton dinleyiciler tarafından daha çekici olarak algılanabilir, hatta Louis Armstrong’ un kullandığı band vokal sesi gibi kaba bir ton bile sanatçının kendine özgü ses rengini oluşturabilir.

5-PERDE GENİŞLİĞİNİN KISITLANMASI, REGISTER GEÇİSLERİNDE ZORLANMA: Tüm şarkıcı seslerinin optimal bir perde genişliği vardır. Tipik olarak eğitimsiz seslerin perde genişliği eğitimli şarkıcılara göre daha dardır, bunun nedeni register geliştirmede yetersizliktir. Register terimi ile, vokal fold vibrasyonu, glottis ve pharynx biçimi ve ilişkili hava basıncının benzer mekanik hareketleri tarafından oluşturulan bir seri tonlar kastedilmektedir. Bazı sık register tanımlamaları arasında; baş registeri, göğüs registeri, falsetto vb yer alır. Şarkı söyleme sırasında bir registerden diğerine geçiş gereklidir; bu geçişlerden herbiri bir passaggio (pasajyolu) olarak adlandırılır. Nefes desteği ile birlikte olacak şekilde larenks kaslarının koordinasyonunun yapılamaması sonucu register kırılmaları olarak adlandırılan ve esasen bir ses kalitesinden diğerine bariz geçişler olarak tanımlanabilen ses bozuklukları ortaya çıkabilir. Eğitimsiz erkek seslerinde ve bazı kadın seslerinde üst perdeler sınırında falsetto/kafa sesine kırılmalar ortaya çıkar. Şarkı söyleme stili ne olursa olsun, ideal olan registerler arası yumuşak bir geçiştir.

6- FLEKSİBİLİTE YOKLUĞU, ÜRETME KOLAYLIĞI, DAYANIKLILIK: Geleneksel
18.-19 yüzyıl ses eğitimi olan bel canto (güzel şarkı söyleme) metodu vokal fleksibilitenin vurgulanmasına önem verir; buna örnek olarak şarkıcının hızlı skalalar ve arpeggiolar yapabilme yeteneği verilebilir. Virtuöz bir teknik; mükemmel bir işitsel algılama yeteneğinin yanı sıra, çok fazla bir hava akımını enerjik bir diafragmatik destek ile koordine etme ve temiz ve resonant bir ses kalitesine sahip olmaya dayanır. Vokal eğitimde hızlı melodik pasajların kullanılması ile, artmış vokal dayanıklılığı sağlayan relakse ancak vital bir sesin üretilmesine yardım edilir.
7- KÖTÜ ARTİKÜLASYON: Çene, dudak, damak gibi artikülatör organlarda aşırı gerilim ile heceleme sesin tonal üretimini olumsuz etkiler. Artikülasyon problemleri ayrıca şarkıcıların bazı konuşma alışkanlıklarını şarkı söylemeye taşıması ile de ortaya çıkabilir. Şarkı içindeki ünlü seslerin uzun süreli olması hecelemede modifikasyon yapılmasını gerektirir; buna örnek olarak yüksek soprano sesindeki bazı ünlülerin artmış açılması veya ilk ünlünün uzatılması verilebilir. Yeterli farenks açıklığını sağlayarak en iyi rezonansı elde etmek için, geriye kıvrımlı (retrofleks) ve yumuşak damak tarafından üretilen (velar) ünsüzlerin (amerikan ingilizcesindeki r ve l gibi) dikkatli bir şekilde modifiye edilmesi gerekir. Ayrıca nazal (burunsal) ünsüzlerin (m,n,ng) daha belirginleşmesi yumuşak damağın nisbeten hareketsizleşmesine (katılaşmasına) yol açarak istenmeyen bir ton oluşmasına neden olabilir.

8- DİSİPLİNSİZLİK, UYUM YOKLUĞU: Her atletin bildiği gibi, optimal gelişim ve performans için düzenli pratik yapma kaçınılmaz bir gereksinimdir. Ancak şarkıcıların da disiplinli çalışma gereği olduğu bazen göz ardı edilebilmektedir. Ayrıca bazı artistik kaygılar nedeniyle vokal teknik gelişimi konusunda eğiticilerin verdiği öğüt ve yöntemlere uyumsuzluk ortaya çıkabilir. Öğreticinin öğütleri ile şarkıcının kendi fikirleri ve çalışma alışkanlıkları çelişirse; şarkıcı daha fazla çalışma, daha fazla bir performans ortaya koyma, ya da daha basitçe çok yoğun bir pratik içine girme gibi
bir tutum alabilir. Şarkıcının pratik ve performans programı duyarlı ve yapıcı olmalı ve hem eğitmen hem de öğrenci tarafından onaylanmalıdır.

9- KÖTÜ SAĞLIK VE HİJYEN, VOKAL KÖTÜ KULLANIM: Şarkı söylemenin temel fiziksel gereksinimleri arasında; optimum sağlık, performans öncesinde yeterli bir istirahat, aereobik egsersizler, uygun bir beslenme ve alkol kullanımı düzeyi ve sigaranın kesinlikle bırakılması yer alır. Meslek hayatının başındaki bazı şan öğrencileri seslerini çeşitli ortamlarda zorlayarak, alkol kullanarak ve spor etkinliklerinde yüksek sesle bağırarak ses sağlıklarının sınırlarını test ederler. Bir çok şarkıcı sesleri konusunda dikkatli olmakla birlikte, kötü bir konuşma tekniği kullanarak seslerini kötü kullanırlar; buna örnek olarak Bogart- Bacall Sendromu verilebilir. Sık yolculuğa çıkan profesyonel şarkıcılar sıklıkla uyku ve beslenme düzenlerinde değişikliklerle karşılaşırlar, örneğin bu bağlamda şarkıcıların gürültülü ve kuru bir ortam olan uçak içinde fazla konuşmaktan kaçınmaları önerilir.Kuru ve tozlu konser salonlarında performans ortaya koyma ya da duman yoğunluğu içindeki klüplerde şarkı söyleme sonucu vokal yorgunluk ve enfeksiyon riski artar. Basit bir soğuk algınlığı veya alerji, vokal foldları ödemli iken performansta bulunmak zorunda olan
bir profesyonel şarkıcı için çok daha ciddi bir anlam taşır. İyi bir ses hijyeni, iyi yolculuk alışkanlıkları, ve enstrumanını en iyi şekilde kullanma (iyi bir değer yargısı), her şarkıcının önemli sorumlulukları arasında yer almalıdır.

10- KÖTÜ BENLİK İMAJI, KENDİNE GÜVEN EKSİKLİĞİ: Her ne kadar bir çok şarkıcı sağlıklı bir egoya sahip olur görünmekte ve prima donna tavırları olarak nelendirilebilen agressif davranışlar sergileyebilmekte ise de; bu tip davranışlar genellikle anksiete ve/veya güvensizlik durumlarını örtmek için geliştirilen davranışlardır. En başarılı sanatçılarda bile küçük bir değişiklik (örneğin sınırlı bir ödem) sonrasında anlık ses kayıpları ortaya çıkabildiğinden, şarkıcılar genellikle kolayca zarar görebilecekleri narin bir durumda olduklarını düşünürler. Vokal performansın nasıl olacağının önceden kestirilememesine karşın, tekrarlayan performanslar ve öz benliğin bilincine varılması ile giderek bir güven hali ortaya çıkar.

BOGART-BACALL SENDROMU: Düşük perdeli bir konuşma sesine sahip olan profesyonel ses kullanıcılarında karşılaşılan bir durumdur ( Humprey Bogart ve Lauren Bacall’ın konuşma seslerinini kalın olması nedeniyle bu ad verilmiştir). Bu kişiler şarkı söyleme sırasında alışkın oldukları düşük frekanslı konuşma temel frekansını (habitüel frekans) kullanırlar; bu tip bir düşük frekanslı ve nisbeten etkinliği az olan bir şarkı söyleme pratiği sonucunda ekstralarengeal kaslarda gerginliğe bağlı bir ses kısıklığı tablosu ortaya çıkar. Çoğu kişinin çok düşük perdeli bir konuşma sesini kullanmak için oldukça fazla bir çaba harcaması gerekir. Ancak çoğunlukla da
bir problem ortaya çıkana dek ne kadar fazla bir çaba harcandığının farkına varılmaz.. Modern toplumda düşük frekanslı bir konuşma sesinin otoriteyi temsil ettiği, daha sofistike olduğu ve kulağa daha hoş geldiği görüşü hakimdir; öyle ki düşük frekanslı rezonan bir ses tonu profesyonel ses kullanıcıları için iş bulmada bir avantaj olarak kabul edilmektedir. Genellikle kişi bilinçdışı etkiler nedeniyle düşük frekanslı bir konuşma temel frekansı kullanma eğilimi gösterir; bu durum iş yaşamında erkeklerde yarış içinde olma gereğini fazlaca benimseyen kadınlarda daha sık görülür. BBS’ da görülen tek problem düşük bir ses perdesi değildir; konuşma sırasında yetersiz nefes desteği ve fiberoptik muayenede görülen artmış larengeal kas gerilimi de genellikle birlikte bulunan diğer sorunlardır. BBS’ da görülen form Tip III Kas Gerilim Disfonisi olarak bilinir; bu formda tipik olarak bir anteroposterior (önden arkaya) yönde bir larenks kasılması vardır, arytenoid kıkırdaklar epiglottisin köküne doğru çekilmiş bir konumda yer alırlar; yani muayene
ile vokal foldların posterior yarımları yada daha fazlası görülemez. Özetle BBS şu üç bulgunun bir arada olması ile karakterizedir; çok düşük perdeli bir konuşma sesi, yetersiz bir nefes desteği, Tip III Kas Gerilim Disfonisi. Bu tabloda ses tedavisi ile nefes akımının kontrolu artırılmaya çalışılır ve alışkın olunan konuşma fundamental frekansın değiştirilmesine çalışılır. Sadece hastanın dikkatinin soruna çekilmesi ile bile daha optimal ve etkin bir habitüel konuşma frekansı elde edilebilir. Bazı hastalarda ise bu tip bir perde değişimini sağlamak çok zor olabilir ve uzun süreli ses tedavisi gerekebilir.

Özetle öneriler şu şekilde sıralanabilir:

-Sesinizi performans öncesinde ısıtın
-Postürünüze dikkat edin
-Nefesinizi iyi kullanın
-Uygun partisyonu söyleyin
-Sesinizi fazla kullanmayın
-Artikülasyonunuzun doğru olmasına dikkat edin
-Fazla konuşmaktan kaçının
-Kendinize dikkat edin
-Ses dersleri alın

SES NEDEN ISITILMALIDIR: Şarkı söyleme sırasında sanatsal disiplinin yanı sıra atletik disiplin de gereklidir; her sporcunun da bildiği gibi optimal bir performans için efektif bir ısıtma vazgeçilmezdir. Sesin ısıtılması ile kişi hem fizyolojik hem de psikolojik olarak kendini performansa hazırlar.

ISITMA İÇİN ZAMAN AYIRILMALIDIR: İdeal koşullarda bu ısıtma işlemi aceleye getirilmemelidir; ses üretiminde görev alan bir çok kasın giderek gevşemesini ve koordinasyonunu sağlayacak kadar yeterli zamanı içermelidir. Sesin ısıtılması rahatlatıcı bir masaj gibi hoşa giden bir işlev olmalıdır. Ancak sıklıkla çoğu şarkıcılar partisyonunu gözden geçirmek gibi bir çok başka işi de aynı anda yaparken alelacele seslerini ısıtmaya çalışırlar. Zaman kısıtlılığının yarattığı fiziksel ve mental gerilim nedeniyle ısıtma işlemi zorlaşır, genellikle etkisiz kalır bazen de arzu edilenin tam tersi bir etki doğurabilir.

ISITMA İŞLEMİ: Şarkıcıların çoğu kendi emosyonel, fiziksel ve mental durumlarına göre değişebilen çeşitli ısıtma protokolleri geliştirirler; ancak ısıtma işleminde bir standardizasyona uyulması daha uygundur. Çoğunlukla ısıtma işlemine tüm vücudu ısıtan ılımlı bir fiziksel egsersiz ile başlanır (Stretching, Yoga, Tai Chi). Bu genel ısıtma işlemi ile ses üretimini olumsuz etkileyebilecek kas geriliminin ortadan kaldırılmasının yanı sıra, sesein iyi bir şekilde desteklenmesi için gerekli bir koşul olan derin soluk alma da uyarılır. Uygun egsersizler ile çene, dil, dudak ve yumuşak damak kaslarından oluşan artikülasyon kasları gevşetilebilir ve aynı zamanda şarkıcının nefes verme sırasındaki hava akımını aktive etmesi kolaylaştırılabilir. En uygun olan vokalizasyona sesin genişliğinin ortalarından başlamak ve daha sonra tedricen daha yüksek ve daha alçak olan perdelere geçmektir. Yüksek notalarda ses telleri daha hızlı hareket ettiği için daha fazla hava akımı ve daha artmış bir pharynx (yutak) boşluğuna gereksinim vardır. Düşük notalarda ise vokal foldlar daha kalın bir
şekil alırlar ve daha ağır titreşirler; pes perdelerde de uygun destek gereklidir. Perdenin tiz ve pes ekstremlerinde şarkı söylemek larenks kaslarında zorlanmaya yol açarak istenmeyen zararlı kas gerilimlerine yol açar. Bu nedenle ses iyice ısıtılmadan ektrem tiz ve peslerden kaçınılmak akılcı bir yaklaşımdır. Vokal traktın sayısız olası konfigürasyonlar alabileceği göz önünde bulundurulduğunda, rezonant bir ses tonu geliştirme işleminin süreklilik ve devamlılık göstermesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.
En son olarak, ısıtma sırasında vokal register geçişleri test edilmelidir. Göğüs registeri (daha ağır larengeal ayarlama gerektirir) ile kafa registerini (daha hafif larengeal ayarlama gerektirir) harmanlayan egsersizlerin sonucunda giderek düzgün bir passagio oluşur ve bu da vokal spektrumun an altından en üstüne dek tümünü içeren bir skaladır.

PERFORMANS SONRASI: Bir maraton koşucusunun uzun bir mesafe koştuktan sonra kaslarını germek ve masajla yumuşatmak için gerekli zamanı ayırmasına benzer şekilde, şarkıcılar da performans sonrası ses tellerini yumuşatıcı egserziler yapmalıdırlar (örneğin ‘’ oo’’ sesini çıkartarak). Vokal foldların kalın vibratuar kitlelerinin yarattığı larengeal gerilimi ortadan kaldırmak için kafa registerinde (falsetto) şarkı söylemek yararlıdır, bu registerde vokal foldlar gerilir ve uzarlar. Artikulatuar kasları konuşma olmadan bile yeniden gevşetmek oldukça yararlıdır. Çeneye masaj yaparak çiğneme kaslarını, boyun ve omuz masajı ile bu bölgedeki kasları (özellikle trapez kasını) gevşetmek şarkıcıyı rahatlatır.
Yazan
Prof.Dr.Enis Alpin GÜNERİ
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Profesyonel Ses Sanatçılarında Sık Rastlanan Ses Sorunları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Enis Alpin GÜNERİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Enis Alpin GÜNERİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Enis Alpin GÜNERİ
Doktor "Kulak, Burun, Boğaz - KBB"
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Enis Alpin GÜNERİ'nin Makaleleri
► En Sık Rastlanan Alerjenler Dr.Sevin KARALAR
► Sık Rastlanan Adrenal Sorunlar Prof.Dr.M.Sait GÖNEN
► Sık Görülen Diz Sorunları ÇOK OKUNUYOR Prof.Op.Dr. Sinan KARAOĞLU
► Kifoz (Kamburluk) Sorunları Fzt.Vedat ÜLKER
► Gebelikde Erken Dönem Sorunları Op.Dr.Ayşe DARAMA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Profesyonel Ses Sanatçılarında Sık Rastlanan Ses Sorunları' başlığıyla benzeşen toplam 88 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Burun Tıkanıklıkları Haziran 2007
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:17
Top