Ergen ve Çocuklarda Siber Zorbalık ve Ortam İlişkisinin Yordayıcı Faktörleri
ÖZET
Özellikle geçtiğimiz on yılda internet teknolojisindeki kullanım ve ulaşımın kolaylaşması, beraberinde getirdiği birçok olumlu etkenin yanı sıra siber zorbalık ve mağduriyet kavramlarını da ön plana çıkarmıştır. Siber zorbalık kavramı, zorbalık ve tacizin yeni bir şekli olarak ortaya çıkmıştır. Bu makalenin amacı, siber zorbalığı ve mağduriyeti yordayan ortam ilişkisinin içerisinde barındırdığı birçok değişkenin yarattığı etkiyi literatür çerçevesinde incelemektir. Makalenin içeriğinde siber zorbalığın tanımı, yaygınlığı ve görülme türleri, yaş, cinsiyet, yalnızlık, aile ilişkileri, akran ilişkileri gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmesi, siber zorbalığın nedenleri ve etkenleri ile alakalı temel konular yer almaktadır. Son olarak sonuç ve öneriler kısmında, değişkenler açısından siber zorbalığın yaşanmasını ve yaygınlaşmasını önleyecek programlara yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Siber zorbalık, siber mağduriyet, ergen, çocuk, aile ve akran, yaş, cinsiyet, yalnızlık, okul ortamı, sanal ortam
GİRİŞ
İnternet çağı olarak adlandırdığımız günümüz dönemlerinin en önemli özellikleri arasında, elektronik iletişim ağlarının yaygınlaşması ve bunun sonucunda meydana gelen kolaylık ve ulaşılabilirliğin yanı sıra problem sayılabilecek birçok şeyi de beraberinde getirmiştir. İnternetin yanlış ve uygunsuz kullanımı, yalnızca bağımlılıklarla veya yasak sitelerde vakit harcamakla sınırlandırılmamıştır. Zorbalık kavramı çerçevesinde genç yetişkinler, ergenler ve hatta daha erken dönemdeki çocuklarda internet ve telefon bilgi iletişim araçlarını birbirlerine zarar verici davranışlarda bulunabilmek amacıyla da kullanabilmektedirler. Verilen bu zarar, gerçek yaşamla pek bağlantılı görülmediğinden ve gözle görülür bir zarar teşkil etmediğinden ebeveyn ve eğitimciler tarafından önemsenmemektedir. Çocuk ancak, birçok problemle karşılaştığında ve bu karşılaşmanın etkisini aile sistemi içerisinde hissettiğinde, gerçek bir farkındalık kazanır (Arıcak, 2015). Bu problemlerin en temelinde zorbalık kavramı yer alır. Günümüzde özellikle ergen ve erken yetişkinlik dönemlerinde bulunan bireyler arasında olumsuz ilişkilerin hızla artış gösterdiği gözlemlenmektedir. Buna bağlı olarak olumsuz ilişkilerden kaynaklı akran zorbalığı beraberinde siber zorbalık adı verilen yeni bir kavramın meydana gelmesine sebep olmuştur. Bu kavram birçok araştırmacı tarafından değişik şekillerde isimlendirilmiş ve tanımlanmıştır. Bunlardan bir kaçına değinilecek olursa:
İnternet ve diğer iletişim araçlarını kullanarak başkalarına kasıtlı şekilde zararlı ve hoş olmayan mesajlar ya da fotoğraflar gönderilmesi olarak tanımlanmıştır ( akt. Willard, 2005). Yapılan başka bir tanım ise, kendisini kolayca koruyamayacak kişilere karşı elektronik iletişim araçlarının kasıtlı ve zarar verici şekilde bir kişi veya grup tarafından kullanılmasıdır (Smith ve Arkadaşları, 2008). Bilgi ve iletişim araçları vasıtasıyla zararlı ve kırıcı mesajlar yollayarak diğer kişilerin taciz edilmesi siber zorbalığın bir diğer tanımıdır (akt. Patchin ve Hinduja, 2006). Son olarak, diğer kişilere zarar vermek amacıyla bir birey ya da grup tarafından elektronik posta, cep telefonu, çağrı cihazı, kısa mesaj servisi, web siteleri gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımını içeren, kasten tekrarlayıcı bir şekilde ve düşmanca davranışları destekleyen davranışlar olarak tanımlamışlardır (akt. Arıcak, 2009).
Şimdiki çalışmada ise, çocuklarda ve ergenlerde yaşanan siber zorbalık ve siber mağduriyetin aile ilişkisi, okul ortamı, genel yalnızlık düzeyi, akran etkisi, yaş, cinsiyet gibi çeşitli değişkenler açısından incelenerek, mağduriyetin veya zorbalığın yarattığı psikolojik ve sosyal olumsuz etkilere değinilecektir. Ayrıca siber zorbalık ve siber mağduriyetin çeşitli değişkenler açısından sosyal ortam üzerindeki etkileri çeşitli çalışmalar açısından incelenecektir.
Siber Zorbalık Türleri ve Yaygınlığı
İnternet ve iletişim teknolojisinin yaygınlık kazanmasıyla birlikte insan ilişkileri evrensel bir çerçeve kazanıp, sınırlar ortadan kalkarak ulaşılabilirlik daha kolay hale gelmiştir. Bu da daha kolay ve ucuz iletişim sağlama, bilgi edinmede zaman kazanma, ekonomik, ticari, sosyal birçok alanda olumlu etki ve ilerlemeler yaratmıştır. Bunun yanı sıra sınırların azalması ya da tamamen kalkmasıyla birlikte, bilinçsiz kullanımın yarattığı olumsuz sonuçlar da olmuştur. Özellikle bahsedilen zorbalık kavramının daha geniş ve yıkıcı etkiler yaratmasına yol açmıştır. Bu kavramın yalnızca bir alanda sınırlı kalmayıp, birden fazla alanda mevcut olduğu görülmektedir. Yaygın internet ağlarının yaratmış olduğu sanal zorbalık dediğimiz tür, gizlilik kavramının olması, yer ve zamanda sınırlama yer almaması, fiziksel güce ihtiyacın olmaması ve mağdura ulaşılabilirlik açısından kolay olması, mağdur üzerinde geniş bir etki alanı yaratması ve baskı altına alması yönünden diğer zorbalıklardan farklılaşmaktadır (akt. Campbell, 2005; akt. Li, Shariff, 2008; akt. Yaman, Eroğlu ve Peker, 2011; akt. Cross ve Smith, 2012).
Yukarıda bahsedilen farklılıkların yarattığı ve zorbalıktan başlıca sebeplerle ayrılan siber zorbalığın başlıca uygulama türleri vardır. Bu türler; çevrimiçi kavga etme, zarar verme, iftira, başka bir kimliğe bürünme, başkalarının bilgilerini internet ortamında izinsiz kullanma, siber taciz, dışlama şeklindedir (akt. Willard, 2004). Bu uygulanış türleri ve siber zorbalık, dünyada oldukça yaygın bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Buna bağlı olarak birçok araştırma yapılmış ve bu çalışmalar sonucunda öğrencilerin yarısına yakınının siber zorbalık mağduru olduğu, beşte birinin de siber zorba olduğu görülmüştür (akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007). Yapılan başka bir çalışmada, ergen bireylerin %43’ünün siber zorba mağduru olduğu görülmüştür (Wolak, Mitchell, Finkelhor, 2007). Ülkemizde yapılan bir araştırmada, ortaöğretim düzeyinde siber zorba oranının %28, mağdur kalanların oranının ise %30 olduğu tespit edilmiştir (akt. Erdur- Baker ve Kavşut, 2007). Yine ülkemizde yapılan bir başka araştırmada, ortaöğretim öğrencilerinin %17’sinin siber mağdur, %16’sının siber zorba olduğu bulunmuştur (akt. Ayas,2011). Bir başka araştırmanın neticesinde, öğrencilerin %18,6’sının yine sanal mağdur, %11.6 ‘sının sanal zorba olduğu görülmüştür (akt. Ayas ve Horzum, 2012).
Sanal zorbalık ile alakalı dünyanın çeşitli yerlerinde birçok haberle karşılaşmaktayız. Örneğin, Avustralya’da 14 yaşındaki bir Türk kızı, kendisine ait sosyal hesaplarında almış olduğu tehdit içerikli mesajlar sonucunda baskıya dayanamayıp intihar etmiştir (Milliyet, 2012). Amerika’da yaşayan 9 yaşındaki bir kız çocuğu ise, sanal ortamdan almış olduğu mesajlar sonucunda intihar girişiminde bulunmuştur. Bu örneklerde de belirtildiği gibi evinde ve okulunda bilgi iletişim araçlarını kullanan iki çocuktan biri sanal zorbalığa maruz kalmaktadır (akt. Thomas, 2006).
Çeşitli Değişkenler Açısından Siber Zorbalık
Siber zorbalıkla ilgili yapılan araştırmalar, siber zorbalığın insanları birçok alanda olumsuz etkilediğini göstermektedir. Mitchell, Ybarro ve Finkelhor (2007), siber zorbalığa maruz kalan kişilerin, depresif belirtiler, madde ve alkol kullanımı, çeşitli suç işleme gibi problemlerle karşı karşıya kaldığı saptanmıştır. Bir grup araştırmacı tarafından yapılan araştırmada ise, siber zorbalığa maruz kalan kişilerin %93’ ünün zorbalığın duygusal olarak olumsuz etki yarattığını söylemiştir (akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007). Bireylerin farklı kaynaklardan sosyal ve manevi anlamda destek elde etmesi psikolojik sağlıklarını olumlu anlamda etkilemiştir ve bu sosyal destek ihtiyacı, kişinin bulunduğu yaşa göre farklı bireyler tarafından karşılanmıştır. Yani çocuklukta ebeveynlerden destek alan kişiler, ergenlik döneminde sosyal destek kaynağı olarak arkadaşlarına yönelmiştir (akt. Malecki ve Elliot, 1999). Zorbalık gösteren bireyler en çok ergenlik döneminde gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Bu da yaşın artmasıyla birlikte ergenlerin teknolojiyi kullanma becerilerini arttırarak böylelikle siber zorbalıkta bulunabilecek araçlara ulaşabilme olanaklarını yükseltmiştir. Aynı zamanda yaşın ilerlemesiyle azalan fiziksel zorbalık, yerini dolaylı ve ilişkisel zorbalıkta artış olarak göstermektedir. Yani, fiziksel olarak zarar vermeyen bireyler, siber ortamda zararlı hale gelebilmektedir (Olweus, 1993).
Bireylerin algıladıkları sosyal destek miktarının cinsiyet faktörüne bağlı olarak değiştiğini değil de farklılaştığı belirtilmektedir (akt. Furman, 1996). Siber zorbalıkta ve mağduriyette kızların algıladıkları sosyal destek miktarının, erkek bireylerden daha fazla olduğu ve arkadaşlarıyla daha samimi ilişkiler kurduğu görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin aldığı sosyal desteğin az olmasıyla siber mağduriyetin yarattığı etki artmaktadır ve erkek bireyler, daha fazla zorbalık eğiliminde bulunmaktadır (akt. Arıcak ve diğ, 2008; akt. Erdur- Baker ve Kavşut, 2007; akt. Erdur- Baker, 2010; akt. Eroğlu, 2011; akt. Horzum ve Ayas, 2011; Lİ, 2007; akt. Slonje ve Smith, 2008). Erkek bireylerde zorbalığın çok görülmesinde, ait oldukları toplumun kültürel yapısının da etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca internete ulaşımı kolay olmayan kişiler, bu faaliyetleri internet kafelere giderek yapmaktadır. Bu sebeple erkeklerin kızlara oranla internete ulaşımı kolay olup zorbalık eğilimleri daha da artmaktadır (akt. Horzum, 2011). Yani erkeklerin daha fazla siber zorba faaliyetlerinde bulunması, cinsiyetin şiddete yönelik tutumuyla ilişkili olduğunu düşündürebilir. Erkek bireylerin şiddete yönelik tutumları, kız bireylere göre daha fazladır ( akt. Balkıs, Duru ve Buluş, 2005; Pişkin, 2006). Yapılan bazı araştırmalarda ise, bunlardan farklı olarak kız bireylerin erkek bireylerden daha çok siber zorbalık içeren eylemlerde bulunduğu belirlenmiştir.
Zorbalık eylemlerinin amacı, mağduru gruptan uzaklaştırmaya çalışmak ya da mağdur hakkında yersiz dedikodular yaparak dışlama faaliyetleri sergilemektir (akt. Owens, Shute ve Slee, 2006). Yapılan bir araştırmada, siber zorbalığa maruz kalmış bireylerin ailelerinden algıladığı sosyal desteğin yükselmesiyle, yakın ilişkilerde meydana gelen problemlerin psikolojik sağlık üzerindeki olumlu olmayan etkileri karşısında ergenleri ve çocukları koruduğu bildirilmiştir (akt. Holt ve Espelage, 2005). Siber zorbalığa uğramış ve ebeveynleri tarafından destek alabilen ergenlerin destek alamayan ergenlere nazaran daha az psikolojik problem ve stres yaşadığı incelenmiştir (akt. Luster ve Small, 1997).
Ebeveynlerden algılanan sosyal desteğin artmasıyla stres yaratan olayların olumsuz etkilerinin azalması ve bireyi psikolojik anlamda güçlendirmiş olup, akademik yaşamını da olumlu yönde etkilediğini ve iyileştirdiği ifade edilmiştir (akt. Konnell, Spenser ve Aber, 1994). Yapılan birden çok araştırmaya göre ebeveynden alınan olumlu sosyal desteğin, siber mağduriyetin yarattığı olumsuz etkiyi negatif yönde yordadığı incelenmiştir. Aynı zamanda birçok araştırmacının (Ybarro ve Mitchell, 2004; akt. Ybarro, Diener West ve Leaf, 2007) siber mağdurların aileleriyle kurmuş oldukları sosyal ve duygusal bağların eksik olduğunu bildirmeleri, araştırmadaki gözlemlenen bulgularla paralellik göstermektedir. Yani ebeveynleriyle etkili duygusal ve sosyal ilişki kuramayan bireyler sanal dünyayı bir kaçış olarak görmektedir. Lei ve Wu (2007) ebeveynleriyle sağlıklı ve olumlu ilişki kuramayan ergen ve çocukların çokça internet kullanımına yöneldiğini bulgulamış ve bu durumu, ergen bireylerin ebeveynlerinden karşılayamadığı duygusal desteği sanal dünyada arama çabası olarak yorumlamıştır. İnternet bağımlılığının ve kötüye kullanımın temelinde kişilerde oluşan “internet bana saygı duyulan tek yer” , “ internet benim tek arkadaşım” tarzındaki bilişsel sistemdeki yapılanmaların bulunduğunu ifade etmiştir (akt. Odabaşı, Kabakçı ve Çoklar, 2007).
Tüm bu araştırmalar aile ilişkilerinde doyum sağlayamayan kişilerin sanal ortama yöneldiğine ilişkin düşünceleri desteklemektedir. Sanal dünyanın çocuk ve ergenlere yeni sosyal arkadaşlıklar kurma olanağı sağladığını ve ebeveyn ilişkilerinde yaşadığı sorunları çözebilecek doğru yöntemler geliştiremeyen bireylerin yakın ve duygusal ilişki kurma ihtiyaçlarını tatmin edebilmek adına internete yöneldiğini belirtmiştir (akt. Joinson, 1999). Araştırmalara göre, otoriter ebeveyn tutumunun siber zorbalığa maruz kalmayı pozitif yönden yordadığını bulgulamışlardır (akt. Dilmaç ve Aydoğan, 2010). Böylelikle siber zorbalıkla karşı karşıya gelen bu bireylerin, ebeveynlerinden algıladıkları sosyal desteğin düşük olduğu saptanmıştır. Aile ilişkilerinde elde edemediği doyumu sanal ortamda deneyimlemek isteyen bireyler, bu dünyada birden çok tehlikeyle karşı karşıya gelmişlerdir. Bu tehlikelerin en başında ise, siber mağduriyet problemi yer almaktadır. Bu problemle baş etmeyi güçleştiren başlıca faktör ise, çocuğun veya ergenin ebeveynden yeteri kadar destek sağlayamaması ya da ailenin zaten karşı olduğu sanal dünyadan uzaklaştırılma korkusuyla, zaten ebeveyninden sağlayamadığı duygusal ihtiyacı bu şekilde tatmin etmeye çalışırken, daha da çözülemeyen problemler yaşayarak birey bu duruma katlanır bir hale gelmektedir.
Mekanikleşmenin giderek artmasıyla birlikte iletişim, etkileşim ve ilişki kurma konularında yaşanan değişimlerle beraber insanlar sosyal ilişki ve iletişimde yalnızlığa doğru gitmektedir. İnternet çağının yarattığı kopukluk ve içe dönme ile birlikte yok olmaya yüz tutan aile, arkadaş ve çevre ile olan yakın ilişkilerin yarattığı yalnızlık ve değersizlik duygusu sanal ortamlarda tatmin edilmeye çalışılmıştır. Yalnızlık, kişinin sosyal, toplumsal ilişkilerinde huzursuz duygu ve sıkıntılı düşünce algılarını barındırmaktadır. Bu duyguyu yaşayan kişiler, olumsuz duygulanım ve çevreye yönelik güven konusunda önemli sıkıntılar yaşamaktadır (akt. Lou, 2009).
Yalnızlık tanımları birtakım araştırmacı tarafından farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Bunlardan ilki; yalnızlık, bireyin sosyal ve duygusal ilişkilerinin barındırmış olduğu yetersizliklerden kaynaklanmaktadır. Birey sahip olduğu ve olmak istediği ilişkiler arasındaki farkı sorgulamaktadır. İkinci tanım ise yalnızlık, bireysel bir tecrübedir, nesnel olan sosyal izolasyondan ayrışmaktadır. Sonuncu tanım ise yalnızlığın hoş olmayan ve rahatsızlık yaratan bir duygu olmasıdır (akt. Peplau ve Perlman, 1982).
Yalnızlık kavramına yönelik yapılan başka bir tanım ise, “bireyin başkaları tarafından anlaşılamadığı, başkalarına yabancı hissettiği yahut diğerleri tarafından onaylanmayıp reddedildiği veya özellikle sosyal birleşme duygusu ve duygusal ilişki kurmak için fırsatlar yaratan, arzu edilen etkinlikleri gerçekleştirebilmek adına uygun olan duygusal eşlerin yokluğu durumunda yaşanılan, süreğen duygusal zorlama’’ şeklindedir (akt. Rook, 1984).
Yalnızlık duygusunun kişide duygusal ve sosyal yalnızlık olarak iki şekilde ortaya çıktığı söylenmiştir (akt. Weiss, 1973) Duygusal olarak yalnızlık, bireyin yakınındaki kişilerle gerektiği kadar olumlu ilişkide olamaması, sosyal yalnızlık ise bireyin etrafında ihtiyaç duyduğu arkadaşlık ilişkilerinin bulunamaması olarak tanım getirmiştir. Yalnızlığın birçok tanımında bahsedilmiş olan ihtiyaçların giderilemiyor olması, kişinin bu eksik ihtiyaçları giderebilmek adına savunma mekanizmalarına başvurmasına neden olabilir. Bu savunma mekanizmaları içerisinde aşırı yemek yeme, seçimsiz art arda bir şeyler izleme, amaçsızca alışverişte bulunma ya da dükkan vitrinlerini izleme gibi faaliyetler sayılabilir (akt. Geçtan,2005).
Günümüzde bu etkinliklere çok daha geniş kapsamlı olan internet ve sosyal ağ ortamlarında aşırı vakit geçirme eklenebilir. Bireylerin sosyal ağları kullanmalarının sebebi olarak, diğerleri ile ilişki kurma ve ait olma ihtiyacının karşılanması şeklinde belirlenmiştir (akt. Pelling ve White, 2009). Bazı araştırmalar yakın duygusal ilişkilerdeki yalnızlığın ve aile bireyleri ile ilişkideki yalnızlığın internet kullanımını yordadığı görülmektedir. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalarda yalnızlığın internet kullanım oranını etkilediğini ve arttırdığını gözlemleyerek, yalnızlık hisseden kişilerin fazla ve olumsuz sosyal ağları tercih ettiği gözlemlenmiştir (akt. Bozoğlan, Demirer ve Şahin, 2013; akt. Kraut, Kiesler, Bonewa, Cummings, Helgeson ve Crawford, 2002). Yapılan bir araştırmada, bireylerin yakın ilişki kurma ve yalnızlık ihtiyaçlarını giderebilmek için sosyal ağ kullanımının en önemli belirleyicisi olan “tanımadıkları insanlarla ilişki içerisinde olma” ile beraber siber zorbalığa uğradıkları tespit edilmiştir (akt. Ceyhan, 2010). Peker ve Eroğlu (2015) ergenlerin aile ve yakın çevreden gördükleri sosyal desteğin, düşmesi ile birlikte hissettiği yalnızlık duygusunun, kişiyi siber eylemlere yönelttiğini bulgulamışlardır.
Ergen ve çocuklardaki siber zorbalık ve mağduriyeti etkileyen bir başka değişken de akran etkisidir. Akran zorbalığı, herhangi bir kışkırtma faaliyeti olmadan birbirleriyle bedensel, psikolojik ve sosyal açıdan güç farklılığı olan kişi ya da kişilerden, güç bakımından fazla olanın diğer kişiye isteyerek ve farkında olarak uyguladığı aynı gruplar arasında süreklilik gösteren, mağdurda kaygı ve korku meydana getirmeyi ya da zarar vermeyi planlayan fiziksel, sözel ve psikolojik saldırı ya da baskıyı kapsayan olumsuz faaliyetler olarak belirtilmiştir (akt. Olweus,1993; akt. Whitney ve Smith,1993). Okulda veya sosyal çevrede akran zorbalığına uğrayan bireylerin, bu zorbalığın bir boyutu olan siber zorbalığa da uğrama olasılıklarının yüksek olduğu belirlenmiştir (akt. Beran ve Li, 2005; akt. Dehue ve ark., 2008; akt. Katzer ve ark., 2009; akt. Li, 2007; akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007; Smith ve ark., 2008; akt. Topçu, 2008). Fakat başka bir araştırmada, bu bulgular okulda zorbalık yapan ergen ve çocukların, aynı zamanda sanal ortamda zorbalık yapacakları faktörünü destekler şekilde bir açıklama sağlamamaktadır (akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007). Akran zorbalığına uğrayan bireylerin %60’lık kısmının okul ortamında zorbaya tepki verdiğini, %28’lik kısmının da okul ortamında ve sanal ortamda tepki geliştirdiğini bulgulamıştır. Ergenlerin yaklaşık üçte biri zorbalığa maruz bırakan kişilerin kim olduğuna dair bilgi sahibi olduğu, yarısı da zorbalıkta bulunan kişinin kendi okullarından biri olduğundan şüphelenmiştir.
Bu bulgular neticesinde ergenlerin okul ve sanal ortamda sosyal hayatlarını etkileyen akran ilişkileri ile bir devamlılık barındırdığını belirtmektedir (akt. Juvonen ve Gross, 2008). Öte yandan yapılan başka bir araştırmada sanal zorbalığa uğrayan ergenlerin büyük bir kısmının, aynı zorbalığı okul ortamında veya sanal ortamda kendi akranlarına göstermediği bulgulanmıştır (akt. Ybarra ve ark., 2007).
Siber Zorbalığın Nedenleri ve Etkileri :
Son dönemlerde yaygınlaşmış olan internet teknolojisi, ergen ve çocuklarda gözle görülür şekilde sanal zorbalık ve mağduriyete yol açmıştır. Bununla birlikte oluşan dolaylı saldırganlık, ilişkisel saldırganlıkla birlikte kötüye kullanımın yarattığı yeni bir zorbalık biçimi meydana gelmiştir. Bu kötü kullanımın sebepleri olarak; internet ortamında tehdit edici ve aşağılayıcı faktörlerin mümkün olduğunca fazla kişiye, oldukça hızlı şekilde ulaşmasının mümkün olması ve bu tür materyallerin sanal ortamda diğer insanların uzun süre algılayabileceği bir biçimde saklanabilmesidir. Aynı zamanda dijital teknolojilerin kazandırmış olduğu, bilgileri uzun süre saklama ve kendi içerisinde depolamasını mümkün kılıyor olmasıdır. Aynı zamanda siber zorbalıkta bulunan kişilerin mağdurla yüz yüze gelmiyor olmasının, sanal zorbanın sorumluluk üstlenmeyerek kendini tehdit edici bir duruma sokmuyor olması da kolaylaştırıcı etkendir (akt. Lenhart, 2007). Özellikle romantik duygusal ilişki yaşayan ergenlerin çoğunun, biten ilişkinin ardından intikam almak amacıyla sanal zorbaca faaliyetlerde bulunduğu ve ek olarak mağduru grup dışına, itmek, kıskançlık, çekememezlik, ön yargılar gibi olumsuz unsurlarda siber zorbalıkta bulunmayı yordamaktadır (akt. Hoff ve Mitchell, 2009).
Çetin, Peker ve Eroğlu (2010)’un yaptığı araştırmada, kız ergen ve çocuklarda internet bağımlılığının artması ve yaşam doyumundaki azalma ile beraber, siber zorba olma ve internet bağımlılığı olan kişilerin siber mağduriyetle karşılaşma olasılıklarını arttırmıştır. Bu olumsuz deneyimler siber zorbalık yapan ve zorbalığa maruz kalan kişilerde sosyal, psikolojik ve fiziksel birden çok problem yaşamalarına sebep olmuştur. Bu problemlerin başında siber zorbalık deneyimi olan gençlerin geliştirdikleri saldırganca tutum, madde bağımlılığı geliştirmede artış, kendine güvensizlik, intikam alma duygusu barındırması, ön yargı ve öfke geliştirmesi, ebeveynleriyle iyi iletişim kuramayan, okul yaşamları problemli ve ders notlarının düşük olması gibi bir takım şeyi beraberinde getirmektedir (Yaman, Eroğlu, Peker, 2011). Aynı zamanda bu kişilerin fazla uyaranla birlikte konsantrasyonlarında düşme yaşaması ve akademik başarısında düşüşler olabilmektedir (akt. Beran ve Li, 2005).
Siber zorbalığa maruz kalan kişiler kendilerine ait bir takım bilgilerin diğer kişilerle paylaşılmasının yarattığı korkuyla, tehdit altında hissederek utandırıldıklarını belirtmişlerdir. (akt. Ybarra ve Mitchell, 2004). Ayrıca siber mağduriyet yaşayan kişilerde görülen olumsuz durumlara ek olarak; depresyon, suç işleme eğilimi, madde kullanımı, hayal kırıklığı, üzüntü, korku, öfke, kaygı, yalnızlık, iletişim kurmada problem ve ilişki kuramama, gerginlik, kendini kötü ve çaresiz hissetme, motivasyon kaybı, akademik başarısızlık, okuldan soğuma, kaçma, devamsızlık yapma ve intihara teşebbüse kadar gidebilecek olumsuz sonuçlar yaratmaktadır (akt. Beran ve Li, 2005; akt. Mitchell, Ybarra ve Finkelhor, 2007; akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007 ; akt. Hinduja ve Patchin, 2009 ).
Sonuç ve Öneriler
Araştırmalardan elde edilen bulgular, çocukların ve ergenlerin sanal zorbalıkla ilişkili olumsuz davranışlara yer ve zaman kısıtlaması olmadan her ortamda maruz kalabilme olasılığının olması, hem uygulayan hem de maruz kalan kişilerin kimliğinin, bazı zamanlarda belirlenememesi, izleyici kitlesinin çoğunlukla fark edilememesi ve olumsuz mesajların kısa bir zaman içerisinde kalabalık bir izleyici kitlesine duyurulması gibi birden fazla faktör sanal zorbalığın tanınıp, önleyici programların geliştirilmesini büyük ölçüde güçleştirmektedir. Aynı zamanda aile ve akrandan alınan olumlu sosyal desteğin siber zorbalığı azaltacağını ve bu değişken üzerinde yapılacak araştırmalar ve önleyici programların siber zorbalık ve mağduriyete ilişkin bir çok alanda olumlu katkı sağlamasına destek olmaktadır. İnternet kullanımındaki artışın, ergenin sosyal ilişkilerindeki yalnızlık oranını arttırarak, kişilerin daha çok yalnızlaşarak internet kullanımının problemli sonuçlar yarattığına ulaşılmıştır (akt. Chou ve Hsiao, 2000). Benzer bir çalışmada Peker ve Eroğlu (2015) ergenlerin ve çocukların aile arkadaş ve öğretmenden alınan sosyal desteğin azalmasıyla siber zorbalık eğilimlerinde artma sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonucun yarattığı ebeveyn, akran ve okul ortamında ki problemin yarattığı boşluğu internet kullanımıyla doldurmaya çalışan bireylere yönelik, sosyal faaliyetler barındıran ve sosyalleşmesini sağlayan önleyici programların geliştirilmesi, kişiye siber ortam dışında yeni faaliyetler yapabileceği farkındalığını kazandırarak, siber zorbalığı ve mağduriyeti önemli derecede önleyebilir.
Ek olarak, ebeveynlere çocuk ve ergenlere interneti doğru kullanım konusunda, becerilerin kazandırılarak çocuklara doğru şekilde nasıl davranacaklarını ve onların siber mağduriyetle karşılaşma olasılıklarını önleyerek, arkadaşları ve sosyal çevreleriyle daha sağlıklı ilişki kurabilmelerini sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Arıcak, T. (2015). Siber Alemin Avatar Çocukları. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Bayar , Y., & Uçanok, Z. (2012). Okul Sosyal İklimi ile Geleneksel ve Sanal Zorbalık Arasındaki İlişkiler: Genellenmiş Akran Algısının Aracı Rolü. Türk Psikoloji Dergisi , 101-114.
Burnukara, P., & Uçanok, Z. (2012). Okul Ortamı ve Sanal Ortamda Meydana Gelen Akran Zorbalığı Ne Ölçüde Örtüşüyor? Türk Psikoloji Dergisi , 81-96.
Doğan , U., & Karakuş, Y. (2016). Lise Öğrencilerinin Sosyal Ağ Siteleri Kullanımının Yordayıcısı Olarak Çok Boyutlu Yalnızlık. Sakarya University Journal of Education , 57-71.
Eroğlu , Y., & Peker , A. (2011). Aileden ve Arkadaştan Algılanan Sosyal Destek ve Siber Mağduriyet:Yapısal Eşitlik Modeliyle İnceleme. Akademik Bakış , 1-15.
Olweus, D. (1993). Bullying and School: What We Know and What We Can Do. Cambridge. Blackwell Publishing .
Peker , A., & Eroğlu, Y. (2015). Ergenlerde Algılanan Sosyal Destek ve Siber Zorbalığa Eğilim Arasındaki İlişkiler:Arkadaştan ve Öğretmenden Algılanan Sosyal Desteğin Aracı Rolü. International Periodical For The Languages,Literature and History of Turkish or Turkic Volume , 759-778.
Peker, A., & Yaman, E. (2012). Ergenlerin Siber Zorbalık ve Siber Mağduriyete İlişkin Algıları . Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 819-833.
Smith, P. K., Mahdavi, J., Carvalho, M., Fisher, S., Russel, S., & Tippett, N. (2008). Cyberbullying: Its Nature and Impact in Secondary School Pupils . Journal of Child Psychology and Psychiatry , 376-385.
Yaman , E., & Sönmez, Z. (2015). Ergenlerin Siber Zorbalık Eğilimleri. Online Journal Of Technology Addiction &Cyberbulliıng , 18-31.
Ybarra, M., Mitchell, K. J., Wolak, J., & Finkelhor, D. (2007). Examining Characteristics and Associated Distress Related to Internet Harassment: Findings From the Second Youth Internet Safetysurvey. Pediatrics , 1169-1171.
Özellikle geçtiğimiz on yılda internet teknolojisindeki kullanım ve ulaşımın kolaylaşması, beraberinde getirdiği birçok olumlu etkenin yanı sıra siber zorbalık ve mağduriyet kavramlarını da ön plana çıkarmıştır. Siber zorbalık kavramı, zorbalık ve tacizin yeni bir şekli olarak ortaya çıkmıştır. Bu makalenin amacı, siber zorbalığı ve mağduriyeti yordayan ortam ilişkisinin içerisinde barındırdığı birçok değişkenin yarattığı etkiyi literatür çerçevesinde incelemektir. Makalenin içeriğinde siber zorbalığın tanımı, yaygınlığı ve görülme türleri, yaş, cinsiyet, yalnızlık, aile ilişkileri, akran ilişkileri gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmesi, siber zorbalığın nedenleri ve etkenleri ile alakalı temel konular yer almaktadır. Son olarak sonuç ve öneriler kısmında, değişkenler açısından siber zorbalığın yaşanmasını ve yaygınlaşmasını önleyecek programlara yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Siber zorbalık, siber mağduriyet, ergen, çocuk, aile ve akran, yaş, cinsiyet, yalnızlık, okul ortamı, sanal ortam
GİRİŞ
İnternet çağı olarak adlandırdığımız günümüz dönemlerinin en önemli özellikleri arasında, elektronik iletişim ağlarının yaygınlaşması ve bunun sonucunda meydana gelen kolaylık ve ulaşılabilirliğin yanı sıra problem sayılabilecek birçok şeyi de beraberinde getirmiştir. İnternetin yanlış ve uygunsuz kullanımı, yalnızca bağımlılıklarla veya yasak sitelerde vakit harcamakla sınırlandırılmamıştır. Zorbalık kavramı çerçevesinde genç yetişkinler, ergenler ve hatta daha erken dönemdeki çocuklarda internet ve telefon bilgi iletişim araçlarını birbirlerine zarar verici davranışlarda bulunabilmek amacıyla da kullanabilmektedirler. Verilen bu zarar, gerçek yaşamla pek bağlantılı görülmediğinden ve gözle görülür bir zarar teşkil etmediğinden ebeveyn ve eğitimciler tarafından önemsenmemektedir. Çocuk ancak, birçok problemle karşılaştığında ve bu karşılaşmanın etkisini aile sistemi içerisinde hissettiğinde, gerçek bir farkındalık kazanır (Arıcak, 2015). Bu problemlerin en temelinde zorbalık kavramı yer alır. Günümüzde özellikle ergen ve erken yetişkinlik dönemlerinde bulunan bireyler arasında olumsuz ilişkilerin hızla artış gösterdiği gözlemlenmektedir. Buna bağlı olarak olumsuz ilişkilerden kaynaklı akran zorbalığı beraberinde siber zorbalık adı verilen yeni bir kavramın meydana gelmesine sebep olmuştur. Bu kavram birçok araştırmacı tarafından değişik şekillerde isimlendirilmiş ve tanımlanmıştır. Bunlardan bir kaçına değinilecek olursa:
İnternet ve diğer iletişim araçlarını kullanarak başkalarına kasıtlı şekilde zararlı ve hoş olmayan mesajlar ya da fotoğraflar gönderilmesi olarak tanımlanmıştır ( akt. Willard, 2005). Yapılan başka bir tanım ise, kendisini kolayca koruyamayacak kişilere karşı elektronik iletişim araçlarının kasıtlı ve zarar verici şekilde bir kişi veya grup tarafından kullanılmasıdır (Smith ve Arkadaşları, 2008). Bilgi ve iletişim araçları vasıtasıyla zararlı ve kırıcı mesajlar yollayarak diğer kişilerin taciz edilmesi siber zorbalığın bir diğer tanımıdır (akt. Patchin ve Hinduja, 2006). Son olarak, diğer kişilere zarar vermek amacıyla bir birey ya da grup tarafından elektronik posta, cep telefonu, çağrı cihazı, kısa mesaj servisi, web siteleri gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımını içeren, kasten tekrarlayıcı bir şekilde ve düşmanca davranışları destekleyen davranışlar olarak tanımlamışlardır (akt. Arıcak, 2009).
Şimdiki çalışmada ise, çocuklarda ve ergenlerde yaşanan siber zorbalık ve siber mağduriyetin aile ilişkisi, okul ortamı, genel yalnızlık düzeyi, akran etkisi, yaş, cinsiyet gibi çeşitli değişkenler açısından incelenerek, mağduriyetin veya zorbalığın yarattığı psikolojik ve sosyal olumsuz etkilere değinilecektir. Ayrıca siber zorbalık ve siber mağduriyetin çeşitli değişkenler açısından sosyal ortam üzerindeki etkileri çeşitli çalışmalar açısından incelenecektir.
Siber Zorbalık Türleri ve Yaygınlığı
İnternet ve iletişim teknolojisinin yaygınlık kazanmasıyla birlikte insan ilişkileri evrensel bir çerçeve kazanıp, sınırlar ortadan kalkarak ulaşılabilirlik daha kolay hale gelmiştir. Bu da daha kolay ve ucuz iletişim sağlama, bilgi edinmede zaman kazanma, ekonomik, ticari, sosyal birçok alanda olumlu etki ve ilerlemeler yaratmıştır. Bunun yanı sıra sınırların azalması ya da tamamen kalkmasıyla birlikte, bilinçsiz kullanımın yarattığı olumsuz sonuçlar da olmuştur. Özellikle bahsedilen zorbalık kavramının daha geniş ve yıkıcı etkiler yaratmasına yol açmıştır. Bu kavramın yalnızca bir alanda sınırlı kalmayıp, birden fazla alanda mevcut olduğu görülmektedir. Yaygın internet ağlarının yaratmış olduğu sanal zorbalık dediğimiz tür, gizlilik kavramının olması, yer ve zamanda sınırlama yer almaması, fiziksel güce ihtiyacın olmaması ve mağdura ulaşılabilirlik açısından kolay olması, mağdur üzerinde geniş bir etki alanı yaratması ve baskı altına alması yönünden diğer zorbalıklardan farklılaşmaktadır (akt. Campbell, 2005; akt. Li, Shariff, 2008; akt. Yaman, Eroğlu ve Peker, 2011; akt. Cross ve Smith, 2012).
Yukarıda bahsedilen farklılıkların yarattığı ve zorbalıktan başlıca sebeplerle ayrılan siber zorbalığın başlıca uygulama türleri vardır. Bu türler; çevrimiçi kavga etme, zarar verme, iftira, başka bir kimliğe bürünme, başkalarının bilgilerini internet ortamında izinsiz kullanma, siber taciz, dışlama şeklindedir (akt. Willard, 2004). Bu uygulanış türleri ve siber zorbalık, dünyada oldukça yaygın bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Buna bağlı olarak birçok araştırma yapılmış ve bu çalışmalar sonucunda öğrencilerin yarısına yakınının siber zorbalık mağduru olduğu, beşte birinin de siber zorba olduğu görülmüştür (akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007). Yapılan başka bir çalışmada, ergen bireylerin %43’ünün siber zorba mağduru olduğu görülmüştür (Wolak, Mitchell, Finkelhor, 2007). Ülkemizde yapılan bir araştırmada, ortaöğretim düzeyinde siber zorba oranının %28, mağdur kalanların oranının ise %30 olduğu tespit edilmiştir (akt. Erdur- Baker ve Kavşut, 2007). Yine ülkemizde yapılan bir başka araştırmada, ortaöğretim öğrencilerinin %17’sinin siber mağdur, %16’sının siber zorba olduğu bulunmuştur (akt. Ayas,2011). Bir başka araştırmanın neticesinde, öğrencilerin %18,6’sının yine sanal mağdur, %11.6 ‘sının sanal zorba olduğu görülmüştür (akt. Ayas ve Horzum, 2012).
Sanal zorbalık ile alakalı dünyanın çeşitli yerlerinde birçok haberle karşılaşmaktayız. Örneğin, Avustralya’da 14 yaşındaki bir Türk kızı, kendisine ait sosyal hesaplarında almış olduğu tehdit içerikli mesajlar sonucunda baskıya dayanamayıp intihar etmiştir (Milliyet, 2012). Amerika’da yaşayan 9 yaşındaki bir kız çocuğu ise, sanal ortamdan almış olduğu mesajlar sonucunda intihar girişiminde bulunmuştur. Bu örneklerde de belirtildiği gibi evinde ve okulunda bilgi iletişim araçlarını kullanan iki çocuktan biri sanal zorbalığa maruz kalmaktadır (akt. Thomas, 2006).
Çeşitli Değişkenler Açısından Siber Zorbalık
Siber zorbalıkla ilgili yapılan araştırmalar, siber zorbalığın insanları birçok alanda olumsuz etkilediğini göstermektedir. Mitchell, Ybarro ve Finkelhor (2007), siber zorbalığa maruz kalan kişilerin, depresif belirtiler, madde ve alkol kullanımı, çeşitli suç işleme gibi problemlerle karşı karşıya kaldığı saptanmıştır. Bir grup araştırmacı tarafından yapılan araştırmada ise, siber zorbalığa maruz kalan kişilerin %93’ ünün zorbalığın duygusal olarak olumsuz etki yarattığını söylemiştir (akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007). Bireylerin farklı kaynaklardan sosyal ve manevi anlamda destek elde etmesi psikolojik sağlıklarını olumlu anlamda etkilemiştir ve bu sosyal destek ihtiyacı, kişinin bulunduğu yaşa göre farklı bireyler tarafından karşılanmıştır. Yani çocuklukta ebeveynlerden destek alan kişiler, ergenlik döneminde sosyal destek kaynağı olarak arkadaşlarına yönelmiştir (akt. Malecki ve Elliot, 1999). Zorbalık gösteren bireyler en çok ergenlik döneminde gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Bu da yaşın artmasıyla birlikte ergenlerin teknolojiyi kullanma becerilerini arttırarak böylelikle siber zorbalıkta bulunabilecek araçlara ulaşabilme olanaklarını yükseltmiştir. Aynı zamanda yaşın ilerlemesiyle azalan fiziksel zorbalık, yerini dolaylı ve ilişkisel zorbalıkta artış olarak göstermektedir. Yani, fiziksel olarak zarar vermeyen bireyler, siber ortamda zararlı hale gelebilmektedir (Olweus, 1993).
Bireylerin algıladıkları sosyal destek miktarının cinsiyet faktörüne bağlı olarak değiştiğini değil de farklılaştığı belirtilmektedir (akt. Furman, 1996). Siber zorbalıkta ve mağduriyette kızların algıladıkları sosyal destek miktarının, erkek bireylerden daha fazla olduğu ve arkadaşlarıyla daha samimi ilişkiler kurduğu görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin aldığı sosyal desteğin az olmasıyla siber mağduriyetin yarattığı etki artmaktadır ve erkek bireyler, daha fazla zorbalık eğiliminde bulunmaktadır (akt. Arıcak ve diğ, 2008; akt. Erdur- Baker ve Kavşut, 2007; akt. Erdur- Baker, 2010; akt. Eroğlu, 2011; akt. Horzum ve Ayas, 2011; Lİ, 2007; akt. Slonje ve Smith, 2008). Erkek bireylerde zorbalığın çok görülmesinde, ait oldukları toplumun kültürel yapısının da etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca internete ulaşımı kolay olmayan kişiler, bu faaliyetleri internet kafelere giderek yapmaktadır. Bu sebeple erkeklerin kızlara oranla internete ulaşımı kolay olup zorbalık eğilimleri daha da artmaktadır (akt. Horzum, 2011). Yani erkeklerin daha fazla siber zorba faaliyetlerinde bulunması, cinsiyetin şiddete yönelik tutumuyla ilişkili olduğunu düşündürebilir. Erkek bireylerin şiddete yönelik tutumları, kız bireylere göre daha fazladır ( akt. Balkıs, Duru ve Buluş, 2005; Pişkin, 2006). Yapılan bazı araştırmalarda ise, bunlardan farklı olarak kız bireylerin erkek bireylerden daha çok siber zorbalık içeren eylemlerde bulunduğu belirlenmiştir.
Zorbalık eylemlerinin amacı, mağduru gruptan uzaklaştırmaya çalışmak ya da mağdur hakkında yersiz dedikodular yaparak dışlama faaliyetleri sergilemektir (akt. Owens, Shute ve Slee, 2006). Yapılan bir araştırmada, siber zorbalığa maruz kalmış bireylerin ailelerinden algıladığı sosyal desteğin yükselmesiyle, yakın ilişkilerde meydana gelen problemlerin psikolojik sağlık üzerindeki olumlu olmayan etkileri karşısında ergenleri ve çocukları koruduğu bildirilmiştir (akt. Holt ve Espelage, 2005). Siber zorbalığa uğramış ve ebeveynleri tarafından destek alabilen ergenlerin destek alamayan ergenlere nazaran daha az psikolojik problem ve stres yaşadığı incelenmiştir (akt. Luster ve Small, 1997).
Ebeveynlerden algılanan sosyal desteğin artmasıyla stres yaratan olayların olumsuz etkilerinin azalması ve bireyi psikolojik anlamda güçlendirmiş olup, akademik yaşamını da olumlu yönde etkilediğini ve iyileştirdiği ifade edilmiştir (akt. Konnell, Spenser ve Aber, 1994). Yapılan birden çok araştırmaya göre ebeveynden alınan olumlu sosyal desteğin, siber mağduriyetin yarattığı olumsuz etkiyi negatif yönde yordadığı incelenmiştir. Aynı zamanda birçok araştırmacının (Ybarro ve Mitchell, 2004; akt. Ybarro, Diener West ve Leaf, 2007) siber mağdurların aileleriyle kurmuş oldukları sosyal ve duygusal bağların eksik olduğunu bildirmeleri, araştırmadaki gözlemlenen bulgularla paralellik göstermektedir. Yani ebeveynleriyle etkili duygusal ve sosyal ilişki kuramayan bireyler sanal dünyayı bir kaçış olarak görmektedir. Lei ve Wu (2007) ebeveynleriyle sağlıklı ve olumlu ilişki kuramayan ergen ve çocukların çokça internet kullanımına yöneldiğini bulgulamış ve bu durumu, ergen bireylerin ebeveynlerinden karşılayamadığı duygusal desteği sanal dünyada arama çabası olarak yorumlamıştır. İnternet bağımlılığının ve kötüye kullanımın temelinde kişilerde oluşan “internet bana saygı duyulan tek yer” , “ internet benim tek arkadaşım” tarzındaki bilişsel sistemdeki yapılanmaların bulunduğunu ifade etmiştir (akt. Odabaşı, Kabakçı ve Çoklar, 2007).
Tüm bu araştırmalar aile ilişkilerinde doyum sağlayamayan kişilerin sanal ortama yöneldiğine ilişkin düşünceleri desteklemektedir. Sanal dünyanın çocuk ve ergenlere yeni sosyal arkadaşlıklar kurma olanağı sağladığını ve ebeveyn ilişkilerinde yaşadığı sorunları çözebilecek doğru yöntemler geliştiremeyen bireylerin yakın ve duygusal ilişki kurma ihtiyaçlarını tatmin edebilmek adına internete yöneldiğini belirtmiştir (akt. Joinson, 1999). Araştırmalara göre, otoriter ebeveyn tutumunun siber zorbalığa maruz kalmayı pozitif yönden yordadığını bulgulamışlardır (akt. Dilmaç ve Aydoğan, 2010). Böylelikle siber zorbalıkla karşı karşıya gelen bu bireylerin, ebeveynlerinden algıladıkları sosyal desteğin düşük olduğu saptanmıştır. Aile ilişkilerinde elde edemediği doyumu sanal ortamda deneyimlemek isteyen bireyler, bu dünyada birden çok tehlikeyle karşı karşıya gelmişlerdir. Bu tehlikelerin en başında ise, siber mağduriyet problemi yer almaktadır. Bu problemle baş etmeyi güçleştiren başlıca faktör ise, çocuğun veya ergenin ebeveynden yeteri kadar destek sağlayamaması ya da ailenin zaten karşı olduğu sanal dünyadan uzaklaştırılma korkusuyla, zaten ebeveyninden sağlayamadığı duygusal ihtiyacı bu şekilde tatmin etmeye çalışırken, daha da çözülemeyen problemler yaşayarak birey bu duruma katlanır bir hale gelmektedir.
Mekanikleşmenin giderek artmasıyla birlikte iletişim, etkileşim ve ilişki kurma konularında yaşanan değişimlerle beraber insanlar sosyal ilişki ve iletişimde yalnızlığa doğru gitmektedir. İnternet çağının yarattığı kopukluk ve içe dönme ile birlikte yok olmaya yüz tutan aile, arkadaş ve çevre ile olan yakın ilişkilerin yarattığı yalnızlık ve değersizlik duygusu sanal ortamlarda tatmin edilmeye çalışılmıştır. Yalnızlık, kişinin sosyal, toplumsal ilişkilerinde huzursuz duygu ve sıkıntılı düşünce algılarını barındırmaktadır. Bu duyguyu yaşayan kişiler, olumsuz duygulanım ve çevreye yönelik güven konusunda önemli sıkıntılar yaşamaktadır (akt. Lou, 2009).
Yalnızlık tanımları birtakım araştırmacı tarafından farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Bunlardan ilki; yalnızlık, bireyin sosyal ve duygusal ilişkilerinin barındırmış olduğu yetersizliklerden kaynaklanmaktadır. Birey sahip olduğu ve olmak istediği ilişkiler arasındaki farkı sorgulamaktadır. İkinci tanım ise yalnızlık, bireysel bir tecrübedir, nesnel olan sosyal izolasyondan ayrışmaktadır. Sonuncu tanım ise yalnızlığın hoş olmayan ve rahatsızlık yaratan bir duygu olmasıdır (akt. Peplau ve Perlman, 1982).
Yalnızlık kavramına yönelik yapılan başka bir tanım ise, “bireyin başkaları tarafından anlaşılamadığı, başkalarına yabancı hissettiği yahut diğerleri tarafından onaylanmayıp reddedildiği veya özellikle sosyal birleşme duygusu ve duygusal ilişki kurmak için fırsatlar yaratan, arzu edilen etkinlikleri gerçekleştirebilmek adına uygun olan duygusal eşlerin yokluğu durumunda yaşanılan, süreğen duygusal zorlama’’ şeklindedir (akt. Rook, 1984).
Yalnızlık duygusunun kişide duygusal ve sosyal yalnızlık olarak iki şekilde ortaya çıktığı söylenmiştir (akt. Weiss, 1973) Duygusal olarak yalnızlık, bireyin yakınındaki kişilerle gerektiği kadar olumlu ilişkide olamaması, sosyal yalnızlık ise bireyin etrafında ihtiyaç duyduğu arkadaşlık ilişkilerinin bulunamaması olarak tanım getirmiştir. Yalnızlığın birçok tanımında bahsedilmiş olan ihtiyaçların giderilemiyor olması, kişinin bu eksik ihtiyaçları giderebilmek adına savunma mekanizmalarına başvurmasına neden olabilir. Bu savunma mekanizmaları içerisinde aşırı yemek yeme, seçimsiz art arda bir şeyler izleme, amaçsızca alışverişte bulunma ya da dükkan vitrinlerini izleme gibi faaliyetler sayılabilir (akt. Geçtan,2005).
Günümüzde bu etkinliklere çok daha geniş kapsamlı olan internet ve sosyal ağ ortamlarında aşırı vakit geçirme eklenebilir. Bireylerin sosyal ağları kullanmalarının sebebi olarak, diğerleri ile ilişki kurma ve ait olma ihtiyacının karşılanması şeklinde belirlenmiştir (akt. Pelling ve White, 2009). Bazı araştırmalar yakın duygusal ilişkilerdeki yalnızlığın ve aile bireyleri ile ilişkideki yalnızlığın internet kullanımını yordadığı görülmektedir. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalarda yalnızlığın internet kullanım oranını etkilediğini ve arttırdığını gözlemleyerek, yalnızlık hisseden kişilerin fazla ve olumsuz sosyal ağları tercih ettiği gözlemlenmiştir (akt. Bozoğlan, Demirer ve Şahin, 2013; akt. Kraut, Kiesler, Bonewa, Cummings, Helgeson ve Crawford, 2002). Yapılan bir araştırmada, bireylerin yakın ilişki kurma ve yalnızlık ihtiyaçlarını giderebilmek için sosyal ağ kullanımının en önemli belirleyicisi olan “tanımadıkları insanlarla ilişki içerisinde olma” ile beraber siber zorbalığa uğradıkları tespit edilmiştir (akt. Ceyhan, 2010). Peker ve Eroğlu (2015) ergenlerin aile ve yakın çevreden gördükleri sosyal desteğin, düşmesi ile birlikte hissettiği yalnızlık duygusunun, kişiyi siber eylemlere yönelttiğini bulgulamışlardır.
Ergen ve çocuklardaki siber zorbalık ve mağduriyeti etkileyen bir başka değişken de akran etkisidir. Akran zorbalığı, herhangi bir kışkırtma faaliyeti olmadan birbirleriyle bedensel, psikolojik ve sosyal açıdan güç farklılığı olan kişi ya da kişilerden, güç bakımından fazla olanın diğer kişiye isteyerek ve farkında olarak uyguladığı aynı gruplar arasında süreklilik gösteren, mağdurda kaygı ve korku meydana getirmeyi ya da zarar vermeyi planlayan fiziksel, sözel ve psikolojik saldırı ya da baskıyı kapsayan olumsuz faaliyetler olarak belirtilmiştir (akt. Olweus,1993; akt. Whitney ve Smith,1993). Okulda veya sosyal çevrede akran zorbalığına uğrayan bireylerin, bu zorbalığın bir boyutu olan siber zorbalığa da uğrama olasılıklarının yüksek olduğu belirlenmiştir (akt. Beran ve Li, 2005; akt. Dehue ve ark., 2008; akt. Katzer ve ark., 2009; akt. Li, 2007; akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007; Smith ve ark., 2008; akt. Topçu, 2008). Fakat başka bir araştırmada, bu bulgular okulda zorbalık yapan ergen ve çocukların, aynı zamanda sanal ortamda zorbalık yapacakları faktörünü destekler şekilde bir açıklama sağlamamaktadır (akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007). Akran zorbalığına uğrayan bireylerin %60’lık kısmının okul ortamında zorbaya tepki verdiğini, %28’lik kısmının da okul ortamında ve sanal ortamda tepki geliştirdiğini bulgulamıştır. Ergenlerin yaklaşık üçte biri zorbalığa maruz bırakan kişilerin kim olduğuna dair bilgi sahibi olduğu, yarısı da zorbalıkta bulunan kişinin kendi okullarından biri olduğundan şüphelenmiştir.
Bu bulgular neticesinde ergenlerin okul ve sanal ortamda sosyal hayatlarını etkileyen akran ilişkileri ile bir devamlılık barındırdığını belirtmektedir (akt. Juvonen ve Gross, 2008). Öte yandan yapılan başka bir araştırmada sanal zorbalığa uğrayan ergenlerin büyük bir kısmının, aynı zorbalığı okul ortamında veya sanal ortamda kendi akranlarına göstermediği bulgulanmıştır (akt. Ybarra ve ark., 2007).
Siber Zorbalığın Nedenleri ve Etkileri :
Son dönemlerde yaygınlaşmış olan internet teknolojisi, ergen ve çocuklarda gözle görülür şekilde sanal zorbalık ve mağduriyete yol açmıştır. Bununla birlikte oluşan dolaylı saldırganlık, ilişkisel saldırganlıkla birlikte kötüye kullanımın yarattığı yeni bir zorbalık biçimi meydana gelmiştir. Bu kötü kullanımın sebepleri olarak; internet ortamında tehdit edici ve aşağılayıcı faktörlerin mümkün olduğunca fazla kişiye, oldukça hızlı şekilde ulaşmasının mümkün olması ve bu tür materyallerin sanal ortamda diğer insanların uzun süre algılayabileceği bir biçimde saklanabilmesidir. Aynı zamanda dijital teknolojilerin kazandırmış olduğu, bilgileri uzun süre saklama ve kendi içerisinde depolamasını mümkün kılıyor olmasıdır. Aynı zamanda siber zorbalıkta bulunan kişilerin mağdurla yüz yüze gelmiyor olmasının, sanal zorbanın sorumluluk üstlenmeyerek kendini tehdit edici bir duruma sokmuyor olması da kolaylaştırıcı etkendir (akt. Lenhart, 2007). Özellikle romantik duygusal ilişki yaşayan ergenlerin çoğunun, biten ilişkinin ardından intikam almak amacıyla sanal zorbaca faaliyetlerde bulunduğu ve ek olarak mağduru grup dışına, itmek, kıskançlık, çekememezlik, ön yargılar gibi olumsuz unsurlarda siber zorbalıkta bulunmayı yordamaktadır (akt. Hoff ve Mitchell, 2009).
Çetin, Peker ve Eroğlu (2010)’un yaptığı araştırmada, kız ergen ve çocuklarda internet bağımlılığının artması ve yaşam doyumundaki azalma ile beraber, siber zorba olma ve internet bağımlılığı olan kişilerin siber mağduriyetle karşılaşma olasılıklarını arttırmıştır. Bu olumsuz deneyimler siber zorbalık yapan ve zorbalığa maruz kalan kişilerde sosyal, psikolojik ve fiziksel birden çok problem yaşamalarına sebep olmuştur. Bu problemlerin başında siber zorbalık deneyimi olan gençlerin geliştirdikleri saldırganca tutum, madde bağımlılığı geliştirmede artış, kendine güvensizlik, intikam alma duygusu barındırması, ön yargı ve öfke geliştirmesi, ebeveynleriyle iyi iletişim kuramayan, okul yaşamları problemli ve ders notlarının düşük olması gibi bir takım şeyi beraberinde getirmektedir (Yaman, Eroğlu, Peker, 2011). Aynı zamanda bu kişilerin fazla uyaranla birlikte konsantrasyonlarında düşme yaşaması ve akademik başarısında düşüşler olabilmektedir (akt. Beran ve Li, 2005).
Siber zorbalığa maruz kalan kişiler kendilerine ait bir takım bilgilerin diğer kişilerle paylaşılmasının yarattığı korkuyla, tehdit altında hissederek utandırıldıklarını belirtmişlerdir. (akt. Ybarra ve Mitchell, 2004). Ayrıca siber mağduriyet yaşayan kişilerde görülen olumsuz durumlara ek olarak; depresyon, suç işleme eğilimi, madde kullanımı, hayal kırıklığı, üzüntü, korku, öfke, kaygı, yalnızlık, iletişim kurmada problem ve ilişki kuramama, gerginlik, kendini kötü ve çaresiz hissetme, motivasyon kaybı, akademik başarısızlık, okuldan soğuma, kaçma, devamsızlık yapma ve intihara teşebbüse kadar gidebilecek olumsuz sonuçlar yaratmaktadır (akt. Beran ve Li, 2005; akt. Mitchell, Ybarra ve Finkelhor, 2007; akt. Raskauskas ve Stoltz, 2007 ; akt. Hinduja ve Patchin, 2009 ).
Sonuç ve Öneriler
Araştırmalardan elde edilen bulgular, çocukların ve ergenlerin sanal zorbalıkla ilişkili olumsuz davranışlara yer ve zaman kısıtlaması olmadan her ortamda maruz kalabilme olasılığının olması, hem uygulayan hem de maruz kalan kişilerin kimliğinin, bazı zamanlarda belirlenememesi, izleyici kitlesinin çoğunlukla fark edilememesi ve olumsuz mesajların kısa bir zaman içerisinde kalabalık bir izleyici kitlesine duyurulması gibi birden fazla faktör sanal zorbalığın tanınıp, önleyici programların geliştirilmesini büyük ölçüde güçleştirmektedir. Aynı zamanda aile ve akrandan alınan olumlu sosyal desteğin siber zorbalığı azaltacağını ve bu değişken üzerinde yapılacak araştırmalar ve önleyici programların siber zorbalık ve mağduriyete ilişkin bir çok alanda olumlu katkı sağlamasına destek olmaktadır. İnternet kullanımındaki artışın, ergenin sosyal ilişkilerindeki yalnızlık oranını arttırarak, kişilerin daha çok yalnızlaşarak internet kullanımının problemli sonuçlar yarattığına ulaşılmıştır (akt. Chou ve Hsiao, 2000). Benzer bir çalışmada Peker ve Eroğlu (2015) ergenlerin ve çocukların aile arkadaş ve öğretmenden alınan sosyal desteğin azalmasıyla siber zorbalık eğilimlerinde artma sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonucun yarattığı ebeveyn, akran ve okul ortamında ki problemin yarattığı boşluğu internet kullanımıyla doldurmaya çalışan bireylere yönelik, sosyal faaliyetler barındıran ve sosyalleşmesini sağlayan önleyici programların geliştirilmesi, kişiye siber ortam dışında yeni faaliyetler yapabileceği farkındalığını kazandırarak, siber zorbalığı ve mağduriyeti önemli derecede önleyebilir.
Ek olarak, ebeveynlere çocuk ve ergenlere interneti doğru kullanım konusunda, becerilerin kazandırılarak çocuklara doğru şekilde nasıl davranacaklarını ve onların siber mağduriyetle karşılaşma olasılıklarını önleyerek, arkadaşları ve sosyal çevreleriyle daha sağlıklı ilişki kurabilmelerini sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Arıcak, T. (2015). Siber Alemin Avatar Çocukları. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Bayar , Y., & Uçanok, Z. (2012). Okul Sosyal İklimi ile Geleneksel ve Sanal Zorbalık Arasındaki İlişkiler: Genellenmiş Akran Algısının Aracı Rolü. Türk Psikoloji Dergisi , 101-114.
Burnukara, P., & Uçanok, Z. (2012). Okul Ortamı ve Sanal Ortamda Meydana Gelen Akran Zorbalığı Ne Ölçüde Örtüşüyor? Türk Psikoloji Dergisi , 81-96.
Doğan , U., & Karakuş, Y. (2016). Lise Öğrencilerinin Sosyal Ağ Siteleri Kullanımının Yordayıcısı Olarak Çok Boyutlu Yalnızlık. Sakarya University Journal of Education , 57-71.
Eroğlu , Y., & Peker , A. (2011). Aileden ve Arkadaştan Algılanan Sosyal Destek ve Siber Mağduriyet:Yapısal Eşitlik Modeliyle İnceleme. Akademik Bakış , 1-15.
Olweus, D. (1993). Bullying and School: What We Know and What We Can Do. Cambridge. Blackwell Publishing .
Peker , A., & Eroğlu, Y. (2015). Ergenlerde Algılanan Sosyal Destek ve Siber Zorbalığa Eğilim Arasındaki İlişkiler:Arkadaştan ve Öğretmenden Algılanan Sosyal Desteğin Aracı Rolü. International Periodical For The Languages,Literature and History of Turkish or Turkic Volume , 759-778.
Peker, A., & Yaman, E. (2012). Ergenlerin Siber Zorbalık ve Siber Mağduriyete İlişkin Algıları . Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 819-833.
Smith, P. K., Mahdavi, J., Carvalho, M., Fisher, S., Russel, S., & Tippett, N. (2008). Cyberbullying: Its Nature and Impact in Secondary School Pupils . Journal of Child Psychology and Psychiatry , 376-385.
Yaman , E., & Sönmez, Z. (2015). Ergenlerin Siber Zorbalık Eğilimleri. Online Journal Of Technology Addiction &Cyberbulliıng , 18-31.
Ybarra, M., Mitchell, K. J., Wolak, J., & Finkelhor, D. (2007). Examining Characteristics and Associated Distress Related to Internet Harassment: Findings From the Second Youth Internet Safetysurvey. Pediatrics , 1169-1171.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ergen ve Çocuklarda Siber Zorbalık ve Ortam İlişkisinin Yordayıcı Faktörleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Özge ERBİLEK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Özge ERBİLEK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.