2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Travmatik Bağlanma
MAKALE #6356 © Yazan Psk.Ferihan YANCI | Yayın Ocak 2011 | 5,829 Okuyucu
Travmatik Bağlanma

Bağlanma; anne ile ilk temas neticesinde doğumla başlar, insanın tüm yaşamı boyunca yaşamının her alanını etkiler. Bebeğin acizliği ile oluşan muhtaçlık hissi ve her ihtiyaç duyduğu anda tutarlı bir biçimde cevap vermesi ile anne ve bebek arasında olması gereken temel yakınlık ve güven duygusu sağlanmış olur.

Duygusal bağ kurma eğilimi ve gereksinimi, yeni doğan bebeklerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli ve gelişimsel açıdan işlevsel olan bağlanma sistemini ifade eder. Bağlanma sistemi, bebeklerin onlara bakan kişiye/kişilere fiziksel yakınlığını güçlü tutarak hem kendilerini çevreden gelebilecek tehlikelerden korunmasına yardım eder hem de onlara çevreyi keşfetmeleri için gerekli koşulları sağlar. Annenin/bakıcının ulaşılabilirliği tehdit edildiği anda bağlanma sistemi otomatik olarak etkinleşir. Bu durumda, annenin çocuğa göstereceği tepkilerin kalitesine bağlı olarak etkinleşen bağlanma sistemi, ya anne ile temasın yeniden kurulmasını ve ilişkinin onarılmasını kolaylaştırır ya da sonuçta çocukta kaygı ve huzursuzluk yaratacak olan ayrılığı protesto tepkileri ortaya çıkar. Annenin, çocuğun gereksinimlerine duyarlı olup olmaması, çocuğun kendisini özen gösterilmeye ve sevilmeye değer görebilmesi ile diğer insanları gereksinimlerine doyum/tatmin sağlayacak ve özen gösterici olarak algılaması sürecinde önemli bir süreci ifade eder. Bilinen 3 tür bağlanma vardır; Güvenli bağlanma (bebeklikte ebevynle sağlıklı kurulan bağ), Kaygılı/kararsız bağlanma (bebeklikte düzensiz aralıklarla ve tutarsız ihtiyacı görülen, sağlıksız bağ türü), Kaçınan bağlanma (her türlü ihmal edilmiş ve bağ kurmadan kaçınan bebeğin sağlıksız bir bağ türü). Ancak birde beklenmeyen bir durum sonrası oluşan ve literatürde Travmatik Bağlanma diye geçen bir kavram yer almaktadır.

Travmatik bağlanma; özellikle tacize uğramış çocuklarda, ensest ve aile içi şiddet vakalarında ortaya çıkmaktadır. Güven sağlaması ve koruması beklenen birey tarafından travmatik olaya maruz kalan çocuk/kişi bu ilişkiyi sürdürebilmek için ancak zihninde bir ayrışmaya girmek yani yaşadıklarını dissosiasiye etmek zorunda kalacaktır. Sanki maruz kaldığı olayları kendisi yaşamıyormuş gibi yaparak aynı ev içerisinde yaşamaya daha kolay adapte olabilecektir. Çocuğa hem sevgiyi veren hem de tacizi yapan aile bireyinin varlığında, çocuk bu durumu kendisi yaşamıyormuş gibi dissossiye etmek suretiyle o aile bireyi ile ilişkisine devam edebilmektedir.

Travmatik bağlanmanın en belirgin örneklerinden biri Stockholm sendromudur. Stockholm sendromunda mağdur, kendini ezen güçlü kişiye boyun eğip, sempati duymaya başlayabiliyor. Kendine baskı yapan ve ezen kişiye karşı tamamen bir bağlanma ve ihtiyaçlarını onun gidereceğine dair bir çarpıtılmış biliş ile korktuğu güçlü kişiden ayrılamama hatta bu kişiye bağlanma oluşabilir. Güçlü olan ve şiddet uygulayanın yaptığı en ufak iyilik ya da iyileşmeye dair ufacık bir çaba mağdurun gözünde büyümeye başlayabilir ve zamanla mağdur kendini şiddet uygulayanın yerine koymaya ve olayları onun gözünden görmeye bile başlar. Çünkü “şiddeti uygulayanla aynı tarafa geçtiğinde artık mağdur değildir ve zulmedilmesi için bir mazeret kalmayacaktır” inancı da bilinçaltında işlenebilir. Ayrıca şiddeti uygulayanın kötü niyetli olduğuna dair bir kanıt olmadığını bile düşünür ve onun aslında bu eylemler için makul nedenleri olabileceğine inanmaya başlar. Gözlerimi de al filminde aile içi süreğen şiddet ve travmatik bağlanma oldukça güzel ele alınmıştır. Aşağıda film ile ilgili düşüncelerim yer almaktadır.

Travmatik Bağlanma

Travmatik bağlanma, dövme (şiddet), tehdit, taciz veya tecavüz gibi korkutucu olayları yapan ile buna mazur kalan arasında güçlü duygusal bağların gelişmesi anlamına gelir. Saldırı mağduru kadınlar gibi hem insan hem de hayvanlar üzerinde yapılan deneysel ve gözlemsel çalışmalarla da bu bağlanma türü literatüre girmiştir. Örneğin rehin alınan insanlarda sonradan rehin alana karşı böyle bir bağlanma gelişebilmektedir. Stockholm Sendromunda da rehin alınan ve rehin alan arasında bir bağlanma oluşmuş ve sonrasında bir evlilik meydana gelmiştir. İstismara uğramış çocukların da, bazen son derece kötü niyetli olan istismarcı ebeveynlerine karşı böyle bir travmatik bağlanma geliştirdikleri görülmüştür.

Dövülen eş-döven eş, Rehine-esir alan, İstismara uğrayan çocuk-istismar eden ebeveyn, Takipçi-lider, Gardiyan-tutuklu gibi çeşitli sosyal yapılardaki ilişkiler arasında bu tür bağlanmalar görülebilmektedir. Bu kişiler arasında kötü muameleye maruz kalan kişi ile bunu uygulayan kişi arasında bir güç dengesizliği vardır ve mağdur, diğerini hakim ve erk olarak algılamaktadır. Bu bağlanmanın en önemli özelliği ise, istismarın öngörülmeyen, kesintili ve aralıklı olarak yapılıyor olmasıdır.

Güç dengesizliği

Güçlü veya büyük olan bir kişi veya gruba bağlanma kişisel güç hissinden daha fazla bir güce sahip olma hissi verir. Sosyal psikologlar eşitsiz güç ilişkilerinin zaman içinde bireylerde güç dinamiklerini kendisi için üretir hale geldiğini ve bireylerde dengesizlik ve patoloji meydana getirdiğini bulmuştur. Anna Freud’un “saldırganla özdeşleşme” kavramı grup yapısının özellikleri ile ilgili açıklamaları güç ve travmatik bağlanmaya katkıda bulunur. Mağdurun, bu güç dengesizliği içinde yüksek güce sahip olan saldırgan ile bir özdeşleşme yaşayarak onun dünya görüşünü içselleştirdiği ve kendi dünya görüşü olarak algılamaya başladığını bildirmektedir. Güç dengesizliği arttıkça, daha az güce sahip olan kişi kendisi ile ilgili daha olumsuz öz değerlendirmede bulunacak, kendini savunmada daha yeteneksiz hissetmeye başlayacak, böylece daha güçlü bir insana ihtiyaç duymaya başlayacaktır. Dengesiz ilişkiden önce az güce sahip insan, güç dengesizliği arttıkça kendisini daha da olumsuz değerlendirmeye başlar ve daha güçsüz hisseder. Yüksek güce sahip kişiye daha fazla ihtiyacı olduğuna dair bir yanlış düşünce içine girmeye başlar ve ona duygusal bir bağ oluşturmaya başlar.

Kötüye kullanmanın dönemselliği


Travmatik bağlanmada kötüye kullanmanın hangi aralıklarla ve ne kadar süre yapıldığı da önemlidir. Özellikle ev içi şiddet, cinsel istismar gibi durumlar zaten periyodu fazla olan durumlardır ve bu gibi durumlarda travmatik bağlanma oluşma potansiyeli daha da fazladır. Baskın taraf, kötüye kullanma sırasında tehdit, sözlü ya da fiziksel istismar gibi eylemler uygulayarak zayıf tarafın kendisine daha fazla itaat etmesine zemin hazırlar. Aralıklarla meydana gelen ve süreğen bir şekilde devam eden bu saldırı kişinin istismarcısına daha fazla itaat etmesine neden olur. Hem hayvanlarla hem de insanlarla yapılan çalışmalarda bu şekilde aralıklarla yapılan kötü muamele deney desenlerinde duygusal bağlanma potansiyeli oldukça anlamlı bulunmuştur.

Travmatik ve Bağlanma ve Aralıklı Takviye

Doğal gözlem ve laboratuar temelli çalışmalar, özellikle tekrar tekrar artan veya azaltılan uyaran deneylerinin (şiddet ve itaat) güçlü travmatik duygusal bağlanma için bir temel oluşturduğuna dair ciddi kanıtlar göstermiştir.

Kuş, köpek, maymun ve kuzu gibi hayvanlar üzerinde yürütülen çalışmalarda aralıklı kötü muamele koşulları altında bebekler için bu tür bağlanma ile ilgili kesin kanıtlar bulunamamıştır. Harlow ve Harlow çalışmalarında hangi "kötü vekil annelerin" potansiyel bağlanma nesneleri olarak kullanıldığını bebek maymun ile yürütülen araştırmalarda incelemişlerdir. Havada ses bombasına benzer ve çok gürültülü bir nesne patlatmak, yere bebeği savurmak ya da çok büyük bir şiddetle bebeğin dişlerine baskı yapmak gibi kötü muameleler denenmiştir. Bu davranışların hiçbirinin bebek maymunun annesine travmatik bir bağlanma yaşaması için yeterli sonuçları vermemiştir. Buna yazarlar “deneysel nevroz” adını vermişlerdir.

Tedavi

Tedavide terapist yalnızca danışanın bilincini geliştirmeye yönelik çalışmalar yaparak farkındalık oluşturmayı amaçlar. Kötü muamele yapan kişinin davranışlarının amacı ve neye hizmet ettiği ile ilgili farkındalık oluşturularak danışanın bu mekanizmayı anlaması sağlanır.

Kişilerarası İlişkiler ve Faili Algılamada Değişiklikler

Süreğen travma kişinin diğer insanlara güven duyma ve bağlanma kapasitesinde değişikliğe neden olur (Ebert ve Dyck, 2004). Süreğen travma kurbanları faille ilgili çarpık ve hatalı inançlar geliştirebilirler. Kurban herhangi bir bağı koruduğu sürece failin gücü sınırlıdır. Bu nedenle failler evrensel olarak kurbanlarını başka bilgi, maddi yardım ve duygusal destek kaynağından tecrit etmeye çalışırlar. Tecrit edilen kurban temel bedensel ihtiyaçlarının yanında bilgi ve hatta duygusal ihtiyaçları için faile bağımlı hale gelir. Tecritteki mahkum için gardiyan insan ilişkisinin tek kaynağı olabilir. En sonunda gardiyanıyla empati kurmaya ve dünyayı onun bakış açısıyla görmeye başlar. Gardiyanını kurtarıcı gibi gören ve kurtarıcılarından nefret eden, korkan mağdurla gardiyan arasında travmatik bağlanma oluşur
(Herman, 1992). İşkenceciler tarafından kullanılan “iyi polis, kötü polis” yöntemi de güven ve bağlanmayla ilgili yapıları hedef alır. Faillerden biri başlangıçta destekleyici, yardım eden, anlayışlı kişi rolünü oynar. Bunun amacı kurbanın iyi faille bir bağlanma oluşturmasıdır. Bu amaca ulaşıldığında failler rollerini değiştirir. Bu durum kurbanın bağlanma yeteneğini hasarlamakla kalmaz aynı zamanda kurbanda zayıflık, bağımlılık ve dehşet yaratır (Ebert ve Dyck, 2004). Benzer bağlanma dayak yiyen kadınlarda da görülebilir. İstismara uğrayan çocuk kabahatsiz ebeveynden çok istismarcıya bağlanabilir. Süreğen travma yaşantısının sona ermesinden sonra bile kurbanlar failin peşlerini bırakmayacağını düşünebilirler, fakat fail olmadan kendini boş, aklı karışık ve değersiz de hissedebilirler.
Mağdur kurtulduktan sonra insan ilişkileri eskisi gibi olmaz. Mağdur yoğun bağlanma ve korkutucu çekilme arasında gidip gelir. Kurtarıcı olarak algıladığı birine çaresizce yapışabilir, fail ya da suç ortağı olduğundan şüphelendiği birinden uzaklaşabilir. Çocukluk çağında istismara uğrayan mağdur, kurtarılma arayışı içinde özgül bir çocuk-ebeveyn ilişkisi vaat eder görünen güçlü bir otorite figürü arayabilir. Kişilerarası sıradan çatışmalar, yoğun kaygı, depresyon ve öfkeyi tetikleyebilir. Etrafındakilere biçtiği roller hızla değişebilir. Sürekliliği olan ilişkiler geliştiremez. Böylelikle temel güven duygusu sarsılmış olan mağdur ilişkilerden uzaklaşır ve tecridi serbest kaldıktan sonra da devam eder
(Herman, 1992).

Mağdurun yakın ilişkiler bağlamında kendini korumada zorlukları vardır. Kendini aşağılama ve bağlanacağı kişileri idealleştirme eğilimi yargılarını daha da gölgeler. Mağdurlar genellikle başkaları için tehlike uyarısı olan işaretleri görmezden gelme ya da hafife alma eğilimindedir. Böylece tekrar tekrar kurban olurlar (Briere ve Spinazzola, 2005).
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Bağlanma - Çocuklarda ve Yetişkinlerde Bağlanma ÇOK OKUNUYOR Psk.Mehmet Enver BAYATLI
► Travmatik Yas Terapisi Psk.Dnş.Cem Batuhan AKINCIOĞLU
► Travmatik Yaşantı ve Etkileri Psk.Selin OYMAN
► Travmatik Beyin Hasarı Psk.Engin OLGUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Travmatik Bağlanma' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:58
Top