Sanal Yaşamlar - 2
Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte üretim ve dolayısıyla tüketim artmaya başladı. Pazarlama sektörü artık bambaşka bir hal aldı. İhtiyaçlarımız değişti. Bireysel tatmine ulaşabilmek için, iletişim sektörünün sunduğu hayatı yaşamaya ihtiyaç duyar hale geldik. Medya sektörü ve reklamcılık bizlere öyle ışıltılı ve “mükemmel” hayatlar sunuyor ki, o ışıltılı yaşamlara, bedenlere ve becerilere sahip olmak için daha fazla tüketiyor ve böylece gün geçtikçe tükenmeye başlıyoruz. Önceki yazımda gelişen iletişim teknolojisinin bir parçası olan sosyal paylaşım ağlarının insanları gün geçtikçe nasıl mutsuz, doyumsuz ve yalnız bireyler haline dönüştürdüğünü konu almıştım. Ve yazımı sonlandırırken bir başka soru takılmıştı aklıma; acaba günümüz insanlarının hayatta kalma mekanizması medyanın dayattığı örnek yaşamlara sahip olma arzusuna mı dönüşmüştü?
Neden böyle bir soru sorduğuma gelince, insan hayatı var olmaya başladığından itibaren, birey yaşamını sürdürebilmek için belli şeylere ihtiyaç duyar. Yeme, içme, barınak ve korunma gibi…
Günümüzde ise artık hayatta kalmak kavramı sanki başkalaşmaya başladı. Temel ihtiyaçlarımız değişti. Diğerlerinden farklı olmaya ihtiyaç duyuyoruz. Aslında bu kötü bir şey değil elbette ama önemli olan bu farklılığı nasıl sağlamaya çalıştığımız.
Reklamlara, dizilere ve magazin programlarına baktığımda, toplumun hayata bakış açısını daha çok materyalist bir bakışa yöneltildiğini görüyorum. İnsan ilişkilerinin kalitesinden çok, kullandığımız ürünlerin kalitesi birinci planda gibi. Markalar, bizlerin egosunu tatmin ederken, diğerlerinden farklılaşmamıza ve kendimizi özel hissetmemize sebep oluyor. Kendimizi tatminkâr ve mutlu hissetmek için bizlere dayatılan bu ürünlere ihtiyaç duyuyor olmamız üzücü. Kendimizi mutlu ve iyi hissetmek için güzel hasletlere sahip olmak yeterli olabilseydi keşke. Markaların dışında maruz kaldığımız bir diğer durum ise, fiziksel görünüm. Bu daha çok dizilerde ve filmlerde karşımıza çıkıyor. Mesela, zayıf, uzun boylu ve hoş görünümlü bir bay yahut bayan başarılı, kendinden emin ve güçlü olan karakterleri canlandırırken, bu özelliklere sahip olmayan biri daha silik ve içine kapanık bir karakteri canlandırabiliyor. Ve bunlar bizim bilinçaltımıza işlenerek, başarılı ve kendinden emin olmak için daha zayıf ve güzel olmamız gerektiği algısına yol açıyor ve böylece daha çok tüketiyoruz.
Tükenmeden tüketebilmek için, bilinçli ve farkındalık sahibi olmalı ve önceliklerimizi iyi seçmeliyiz. Yaşama bir de bu açıdan bakalım ne dersiniz?
Neden böyle bir soru sorduğuma gelince, insan hayatı var olmaya başladığından itibaren, birey yaşamını sürdürebilmek için belli şeylere ihtiyaç duyar. Yeme, içme, barınak ve korunma gibi…
Günümüzde ise artık hayatta kalmak kavramı sanki başkalaşmaya başladı. Temel ihtiyaçlarımız değişti. Diğerlerinden farklı olmaya ihtiyaç duyuyoruz. Aslında bu kötü bir şey değil elbette ama önemli olan bu farklılığı nasıl sağlamaya çalıştığımız.
Reklamlara, dizilere ve magazin programlarına baktığımda, toplumun hayata bakış açısını daha çok materyalist bir bakışa yöneltildiğini görüyorum. İnsan ilişkilerinin kalitesinden çok, kullandığımız ürünlerin kalitesi birinci planda gibi. Markalar, bizlerin egosunu tatmin ederken, diğerlerinden farklılaşmamıza ve kendimizi özel hissetmemize sebep oluyor. Kendimizi tatminkâr ve mutlu hissetmek için bizlere dayatılan bu ürünlere ihtiyaç duyuyor olmamız üzücü. Kendimizi mutlu ve iyi hissetmek için güzel hasletlere sahip olmak yeterli olabilseydi keşke. Markaların dışında maruz kaldığımız bir diğer durum ise, fiziksel görünüm. Bu daha çok dizilerde ve filmlerde karşımıza çıkıyor. Mesela, zayıf, uzun boylu ve hoş görünümlü bir bay yahut bayan başarılı, kendinden emin ve güçlü olan karakterleri canlandırırken, bu özelliklere sahip olmayan biri daha silik ve içine kapanık bir karakteri canlandırabiliyor. Ve bunlar bizim bilinçaltımıza işlenerek, başarılı ve kendinden emin olmak için daha zayıf ve güzel olmamız gerektiği algısına yol açıyor ve böylece daha çok tüketiyoruz.
Tükenmeden tüketebilmek için, bilinçli ve farkındalık sahibi olmalı ve önceliklerimizi iyi seçmeliyiz. Yaşama bir de bu açıdan bakalım ne dersiniz?
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.