2007'den Bugüne 92,336 Tavsiye, 28,225 Uzman ve 19,979 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Tuzsuz Uzun Yaşam
YAZI #2362 © Yazan Dr.Hasan Burak İŞLEYEN | Yayın Aralık 2014
Günde bir çay kaşığı az tuz almak yıllık kalp krizi riskini yüzde 5 azaltmış olur.

Tuzun vücut için vazgeçilmez ama aşırı tüketilmesinin de zararlı olduğu bilinen bir gerçek! Aşırı tuz tüketimi hipertansiyon başta olmak üzere felç, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı, mide kanseri, böbrek taşı, kemik erimesi ve vücutta şişlik gibi değişik sorunlara yol açıyor. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin 2012 yılında yaptığı araştırmaya göre günde ortalama 15 gram tuz alıyoruz. Günlük alınan tuzun iki çay kaşığına indirilmesinin kalp krizi ve inmeye bağlı 2.5 milyon ölümün önlenebileceğini söyleyen Liv Hospital Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat “Günde bir çay kaşığı daha az tuz almak yıllık kalp krizi riskini yüzde 5, felç riskini yüzde 3 ve ölüm riskini de yüzde 4 azaltmış oluruz. Üstelik yıllar içinde sağlayacağımız yarar da katlanarak artar” diyor. Prof. Dr. Tekin Akpolat tuzu azaltarak hayatımıza neler katabileceğimizi anlattı.

"Günlük tuz tüketimi 15 gramdan az olmalı! "

Ülkemizde en önemli tuz kaynaklarının başında yemek pişirilirken eklenen tuz ve ekmek geliyor. Sofrada kullanılan tuzluk günlük tuz alımının yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor. Bu nedenle tuzluk kullanmayarak, yemeğe ilave tuz atmayarak yapılan tuz kısıtlaması yetersiz kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü; hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinden korunmak amacıyla günlük tuz tüketimini 5 gram’dan az olarak öneriyor. Bu da günlük tükettiğimiz tuz miktarını üçte birine indirmemiz gerektiği anlamına geliyor.
peki bundan sonra ne olacak
Belirtileri nedir?

En sık belirti çarpıntı hissidir. Hastalar bu hissi anlatmak için ‘Kalbim kuşkanadı gibi çırpıyor’, ‘Göğsümden fırlayacak gibi oluyor’, ‘Kalp atışlarım dışarıdan görülüyor’, ‘Kalbim ağzımdan çıkacak gibi oluyor’ şeklinde ifadeler kullanır. Çarpıntı genelde aniden başlar ve bazen saniyeler, bazen dakikalar, bazen de saatler sürüp birden sonlanır. Diğer bir bulgu baş dönmesi ve bayılma olabilir. Ritim bozukluğuna bağlı bayılmalar genelde hayati önemi olan ritim bozukluğu türlerini işaret eder.

Hangi yaş aralığında görülür?

Ritim bozukluğu her yaş grubunda görülebilir. İleri yaşlarda ritim bozuklukları daha sıktır ve diğer kalp hastalıklarıyla ilişkilidir. Tüm yaş grupları hesaba katıldığında toplumun yüzde 2’sinde; 80 yaş üzeri nüfusun ise yüzde 10’unda atriyal fibrilasyon (kalbin kulakçıklarından kaynaklanan ritm bozukluğu) olduğu biliniyor. Bu oranlar kalp ritim bozukluklarının toplum sağlığı için nedenli önemli olduğu ortaya koyuyor.

Ritm bozuklukları için ne gibi testler uygulanıyor?

Kalp ritim bozukluğunun tanısında en önemli yöntem EKG dediğimiz kalbin elektriğinin kayıt edilmesidir. Bununla beraber EKG’nin tanı koydurucu olması için ritim bozukluğu olduğu anın kayıt edilmesi gerekir. Örneğin çarpıntı atağı başlayan hasta, çarpıntı devam ederken en yakın sağlık kuruluşuna gidip EKG çektirirse ritim bozukluğunun türü de bu şekilde belirlenmiş olur. Bununla beraber bazı ritim bozuklukları kısa sürelidir; bu şekilde kayıt ettirebilme imkânı yoktur. Bu gibi durumlarda hastaların yanında taşıyabildiği, cep telefonu büyüklüğünde kayıt ediciler vardır. Amaç ritim bozukluğu olduğu anda hastanın kendi ritmini kendisinin kayıt edebilmesi imkânını sağlamaktır.

3 yıl kalp ritmi kaydediliyor

Nadir görülen ritim bozukluklarını kayıt etmek için ise cilt altına operasyonla yerleştirilen kayıt ediciler vardır. Böylece 3 yıl boyunca sürekli kalp ritmi kayıt edilebilir. Bu yöntemlerle ritim bozukluğu ortaya konamadığında elektrofizyolojik çalışma denen girişimsel yöntem kullanılabilir. Bazı durumlarda ise ekokardiyografi, kardiyak MR, koroner angiografi gibi tanısal yöntemler gereklidir. Ayrıca vazovagal senkop adı verilen bir bayılma sebebini ortaya koymak için özel bir test uygulanır. Bu hastalıkta refleks olarak kalp ritmi yavaşlaması; hatta geçici durma görülebilir. Epilepsi ile karışabilen ve nöroloji kliniklerinde tanı konması için çabalanan birçok hastada bu basit yöntemle ayırt edici tanı yapılabilmektedir.

Ritim bozukluğu olan hastalara diyet uygulaması gerekir mi?

Ritim bozukluğu yaşayan hastalar için diyet önemlidir. Bazı maddeler kalbin elektrik sistemi için uyarıcı özellik taşır. Bunlar ritim bozukluklarının tetiklenmesine neden olabilir. Çay, kahve, sigara etkileri bu etkenler arasında sayılabilir. Ayrıca birçok ilaç da ritim bozukluğuna yol açabilir. Bazen kalp ilaçları, tansiyon ilaçları kalbin yavaşlamasına yani bradikardiye yol açabilir. Örneğin göz tansiyonu için kullanılan ilaçlarda kalp hızını yavaşlatıcı etkisi olan maddeler bulunabilir. Bazen bir ritim bozukluğunu tedavi etmek için verilen bir ilaç başka ritim bozukluğuna yol açabilir. Genel kalp sağlığını koruyucu önlemler ritim bozukluklarından korunmak için de geçerlidir. Stres yönetimi, ideal kilo, düzenli egzersiz, hayvansal ve transyağlardan sakınan bir diyet, tuz alımının azaltılması, sigara içilmemesi, alkol alımının azaltılması veya hiç alınmaması bu önlemlerin en önemlileridir.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Birçok ritim bozukluğu iyi huyludur. Tedavi edilmeleri gerekmez. Ancak rahatsız edici etkilerinin azaltılması için ilaçlar kullanılabilir. Bazılarında ise muhakkak tedavi gerekir. Kalp ritim bozukluğu ilaçları ile ritim problemi baskılanabilir. İlaçlar kullanıldığı sürece ritim bozukluğu ortaya çıkmayabilir. Atriyal fibrilasyon gibi kalp içinde pıhtı oluşumuna yol açan ritim bozukluklarında pıhtı oluşumunu engelleyici ilaçların hayati önemi vardır.

Kasık damarından kalbe yollanan kateter adı verilen teller ile de ritim bozukluğuna yol açan kalp içi bozukluğun yeri tespit edilir. Buraya bazen radyofrekans dalgası; bazen de dondurucu etki kateter ucundan uygulanır. Bu uygulama ritim bozukluğuna yol açan hücrelerin ölmesi ile sonuçlanır. Birçok ritim bozukluğu için işlem başarısı yüzde 100’e yakındır.

Bazen ritim bozukluklarının acilen düzeltilmesi gerekir. Bu durumda kalbe göğüs duvarından elektroşok verilmesi etkili bir yöntemdir. Elektroşok kalbin ritminin sıfırlanmasına böylece normal ritmin yeniden başlamasına olanak tanır. Kalıcı bir çözüm değildir. Zaman içinde ritim bozukluğu tekrarlayabilir. Bununla beraber hayat kurtarıcı olabilir.

Bazı ritim bozuklukları kalbin yavaşlamasına veya durmasına yol açar (bradikardi). Bu çeşit bir bradikardi geliştiğinde ve düzeltilebilir bir sebebi bulunamadığında tedavi kalp pili takılmasıdır. Kalp pili kablosuz teknoloji sayesinde dışardan programlanabilir, istenilen kalp hızı ve diğer özellikler ayarlanabilir. Ayrıca hastanın ritmi ile ilgili topladığı bilgiler okunabilir. Batarya ömrü ortalama 7-8 yıldır. Bu süre sonunda değişmesi gerekir. Eski piller cep telefonu sinyallerinden çok etkilenmekteyken yeni piller kendilerini bu sinyallerin olumsuz etkilerinden koruyabilmektedir. En önemli kısıtlama manyetik alanlardan uzak durmak gerekliliğidir.

Günlük tuz tüketiminin günde 5 grama indirilmesi ile her yıl dünyada kalp krizi ve inmeye bağlı 2.5 milyon ölüm önlenebilir. Küçük bir çay kaşığının yaklaşık 2.5 gram tuz aldığını düşünürsek biz günde yaklaşık 6 çay kaşığı tuz alıyoruz. Halbuki hedefimiz günde 2 çay kaşığını geçmemek olmalıdır. 6 çay kaşığını birden 2 çay kaşığına indirmek hemen mümkün olmayabilir ama günlük tüketimimizi bir çay kaşığı azaltsak bile yararı çoktur. Günde bir çay kaşığı daha az tuz alırsak yıllık kalp krizi riskimizi yüzde 5, felç riskimizi yüzde 3 ve ölüm riskimizi yüzde 4 azaltmış oluruz. Üstelik yıllar içinde sağlayacağımız yarar da katlanarak artar. Tuzun azaltılmasının pek çok hastalığın tedavisi için gerekli. Size sormadan çayınıza ya da kahvenize şeker ekleyebiliyorlar mı? Öyleyse neden size sormadan yemeklerinize tuz ekleyebiliyorlar? Buna izin vermeyin, sağlığınızı koruyun.

"Çocuklar ailelerini örnek alıyor "

Tuzun azaltılması kan basıncını kontrol altına almanın yanı sıra hipertansiyon gelişimini de önleyebilir. Hipertansiyon sorunu ile karşılaşmamak için yapılacak işlerden birisi de tuzun azaltılmasıdır. Birçoğumuzun eli yemeğin tadına bile bakmadan tuzluğa gidiyor, eskiden bol tuzlu yiyenler yaşlanınca, hipertansiyon hastası olunca tuzun tadını unutmak zorunda kalıyor. Ailelerinin bol tuzlu yediğini gören çocuklar da aşırı tuz tüketimine yöneliyor. Tuz tüketimini kontrol altına alarak sadece yaşlılıkta değil daha erken yaşlarda hipertansiyonun ortaya çıkmasını da önlenebilir. Hipertansiyonu olan hastalar daha az tuzlu yiyerek yüksek kan basınçlarının kontrol altına alınmasını da kolaylaştırırlar. Yüksek tansiyon için önemli olan sofra tuzu olarak bilinen NaCl’dür. Batı tarzı beslenmede kişiler günde ortalama 8-9 gram tuz alırlar. Bu tuzun günde 5 grama düşürülmesi kan basıncının kontrol altına alınmasını kolaylaştırır.

Tuz Tüketimini Azaltacak 10 Basit Öneri

1. Yemeğin tadına bile bakmadan tuz koymayın. Tuzsuz yemek çok tatsız diyorsanız biber, sirke, limon suyu ve değişik bitkilerle yemek tatlandırılabilir.

2. Tuzsuz ekmek yiyin. Taze sebze yiyin. Konserve, turşudan uzak durun.

3. Yemek pişirirken tuz koymayın, pişirdikten sonra da koymayın.

4. Tuzu azaltılmış peynir yiyin.

5. Doktor veya eczacıya danışarak yapay tuz kullanabiliriz.

6. Dışarıda yemek yerken seçici olun.

7. Nane, kekik, soğan, sarımsak yemeklere tuz olmadan lezzet verir. Etleri sarımsak, sirke, limon suyu ile terbiye edin.

8. Sebze, meyveler genel olarak az tuz içerir.

9. Taze fındık, ceviz, semizotu yemeğe lezzet katar.

10. Alışveriş yaparken gıda etiketindeki tuz miktarına bakalım
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Hasan Burak İŞLEYEN
İstanbul
Doktor "Kalp Hastalıkları - Kardiyoloji"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Hasan Burak İŞLEYEN'in Yazıları
► Uzun Yaşamanın Sırları Dr.Mahmut AKYILDIZ
► Cinsel Yaşam Prof.Dr.Aylin ERTEKİN YAZICI
► Evlilikte Cinsel Yaşam Dr.Sevilay ZORLU
► Sağlıklı Cinsel Yaşam Prof.Op.Dr. Enver ÖZDEMİR
► Astım ve Cinsel Yaşam Prof.Dr.Cengiz KIRMAZ
► Sağlıklı Yaşam Önerileri Fzt.Ahmet DOĞAN
► Alerjik Hastalıklar ve Yaşam Kalitesi Prof.Dr.Cengiz KIRMAZ
► Yaşlara Göre Cinsel Yaşam Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
► Bir Yaşam Biçimi Olarak Mutluluk Dr.Mahmut AKYILDIZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,979 uzman makalesi arasında 'Tuzsuz Uzun Yaşam' başlığıyla benzeşen toplam 98 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:09
Top