Birileri İçin Değil Birileriyle Yaşayabilmek
Ben sana mecburum bilemezsin" dizeleriyle başlayan Atilla İlhan şiirini bir çoğumuz duymuşuzdur. Birine mecburmuşuz gibi hissetmek, o olmadan yaşayamazmışız hissine kapılmak bizde o kişiye ya da kişilere karşı yoğun duyguların oluşmasına neden olabilir. Kimi zaman yaşanan ayrılıklarda, kimi zaman yaşanan sevgi patlamalarında, kimi zaman melankolik hissettiğimizde ve en çokta yalnız kaldığımızda sarar bu duygu benliğimizi. Peki gerçekten biz birine ya da birilerine mecbur muyuz? Gerçekten o kişi ya da kişiler olmadan yaşayamaz mıyız? Biraz bu mecburiyet hissinin derinine inelim.
Nereden Gelir Bu Aitlik Hissi?
Acıkmak, susamak, nefes almak, uyumak ne kadar da doğal ihtiyaçlar öyle değil mi? Öyle ki bu ihtiyaçlar bizden bağımsız olarak gerçekleşmekte ve biz üzerinde durup düşünmesek bile bir şekilde insanın temel ihtiyacı olarak hayatımızda yer almaktadır. Peki bunlar birer doğal ihtiyaçken ait olmak bu ihtiyaçların neresinde durmaktadır? Aslında tam olarak da ortasında yer almaktadır. İnsanoğlunun temel ihtiyaçlarını içeren "ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi' Maslow tarafından 1943 yılında ortaya atılmıştır ve daha sonrasında geliştirilmiştir. Buna göre acıkmak, susamak, nefes almak nasıl bir ihtiyaçsa ait olmak, sevgi, sevecenlik de bu hiyerarşide yer alan bir ihtiyaçtır. O halde aslında toplumun bir parçası olarak birine ya da birilerine ait olmak doğal gereksinimdir ve her insanda yer almaktadır. Peki bu bir ihtiyaçsa o zaman bunu sorunlu bir hale getiren durum nedir?
blog resim 2.jpgBağımlılık Ya da Bağlılık, işte tüm mesele bu !
"Çocuğum ben olmadan adım atamaz, ben olmazsam yaşayamaz, o bensiz bir hiç" günümüz annelerinden sıkça duyduğumuz, güzel bir şey olarak görülen ancak ilerde bağımlı bir yetişkin olmaya zemin hazırlayan bir durumdur. En başta birinin bize bağımlı hale gelmesi, bizi hayatının merkezine oturtması güzel bir şeymiş gibi görünebilir. Ancak acaba bu gerçekten düşünüldüğü kadar güzel bir durum mudur? Bunun cevabını verebilmek için bağımlılık ve bağlılığın ayrımını yapmak gerekir. Bağlılık, bir kimseye/düşünceye/hâtıraya sevgi ve saygı ile yakınlık duymak ve göstermek demektir. Bağımlılık ise, başka bir şeyin istemine, gücüne ya da yardımına bağlı olmak, özgür ve özerk olmamak anlamına gelmektedir. Bağlılık ve bağımlılığı birbirinden ayıran en belirgin çizgi, bireysel özgürlüğün varoluşu veya olmayışıdır. Buradan yola çıkarak bağımlılığın aslında sandığımız kadar sağlıklı bir durum olmadığı sonucuna varabiliriz. Birine ya da bir şeye bağlılık duymak ne kadar sağlıklı bir durumsa bağımlılık duymak da bir o kadar sağlıksızdır. Biz birileri için değil birileri ile yaşarsak mutlu oluruz. Her birimizin hayatını bir tiyatro sahnesi olarak görürsek bizi mutlu edecek olan şey bu sahneyi birileri için değil birileriyle yaşamak olacaktır.
Bağlılık için çok geç bağımlılık için çok erken olmadan bunu harekete geçirin, birisi ya da bir şey için değil o kişi ya da şey ile yaşamayı deneyin. En önemlisi de kendi sahnenizde "siz" olarak kalmayı deneyin.
Mutlulukla kalın
Nereden Gelir Bu Aitlik Hissi?
Acıkmak, susamak, nefes almak, uyumak ne kadar da doğal ihtiyaçlar öyle değil mi? Öyle ki bu ihtiyaçlar bizden bağımsız olarak gerçekleşmekte ve biz üzerinde durup düşünmesek bile bir şekilde insanın temel ihtiyacı olarak hayatımızda yer almaktadır. Peki bunlar birer doğal ihtiyaçken ait olmak bu ihtiyaçların neresinde durmaktadır? Aslında tam olarak da ortasında yer almaktadır. İnsanoğlunun temel ihtiyaçlarını içeren "ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi' Maslow tarafından 1943 yılında ortaya atılmıştır ve daha sonrasında geliştirilmiştir. Buna göre acıkmak, susamak, nefes almak nasıl bir ihtiyaçsa ait olmak, sevgi, sevecenlik de bu hiyerarşide yer alan bir ihtiyaçtır. O halde aslında toplumun bir parçası olarak birine ya da birilerine ait olmak doğal gereksinimdir ve her insanda yer almaktadır. Peki bu bir ihtiyaçsa o zaman bunu sorunlu bir hale getiren durum nedir?
blog resim 2.jpgBağımlılık Ya da Bağlılık, işte tüm mesele bu !
"Çocuğum ben olmadan adım atamaz, ben olmazsam yaşayamaz, o bensiz bir hiç" günümüz annelerinden sıkça duyduğumuz, güzel bir şey olarak görülen ancak ilerde bağımlı bir yetişkin olmaya zemin hazırlayan bir durumdur. En başta birinin bize bağımlı hale gelmesi, bizi hayatının merkezine oturtması güzel bir şeymiş gibi görünebilir. Ancak acaba bu gerçekten düşünüldüğü kadar güzel bir durum mudur? Bunun cevabını verebilmek için bağımlılık ve bağlılığın ayrımını yapmak gerekir. Bağlılık, bir kimseye/düşünceye/hâtıraya sevgi ve saygı ile yakınlık duymak ve göstermek demektir. Bağımlılık ise, başka bir şeyin istemine, gücüne ya da yardımına bağlı olmak, özgür ve özerk olmamak anlamına gelmektedir. Bağlılık ve bağımlılığı birbirinden ayıran en belirgin çizgi, bireysel özgürlüğün varoluşu veya olmayışıdır. Buradan yola çıkarak bağımlılığın aslında sandığımız kadar sağlıklı bir durum olmadığı sonucuna varabiliriz. Birine ya da bir şeye bağlılık duymak ne kadar sağlıklı bir durumsa bağımlılık duymak da bir o kadar sağlıksızdır. Biz birileri için değil birileri ile yaşarsak mutlu oluruz. Her birimizin hayatını bir tiyatro sahnesi olarak görürsek bizi mutlu edecek olan şey bu sahneyi birileri için değil birileriyle yaşamak olacaktır.
Bağlılık için çok geç bağımlılık için çok erken olmadan bunu harekete geçirin, birisi ya da bir şey için değil o kişi ya da şey ile yaşamayı deneyin. En önemlisi de kendi sahnenizde "siz" olarak kalmayı deneyin.
Mutlulukla kalın
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.