Korkularımızla Baş Etme Yolları
Hayatımızda bir çok farklı duygular içine girip çıkıyoruz. Bu duygular bazen kendimizi iyi hissetmemizi sağlasa da bazıları yaşamımızı olumsuzca etkileyip yaşam doyumumuzu azaltabilir. Korkularımızla baş etme yolları konusunda ihtiyacımız olmaktadır. Korkularda çoğu zaman hayatımızı olumsuz etkileyip, hareket alanımızı kısıtlayan duygular olarak karşımıza çıkıyor. Korkularla yaşamak istemediğimizi ve bunlardan kurtulmak için farklı yollar aramaktayız. Herkesin hayatında korkuları olduğunu düşünürsek, bu konu oldukça önemli oluyor o zaman korkularınızla baş edebilmenizde yardımcı olabileceği konuları sıralamaya başlayalım
Korku Nedir?
Korku, bireyin kendi düşüncelerinin sebep olduğu bir duygudur. Bu düşünceler içerisinde “tehlike veya zarar görme düşüncesi olduğu için korku tepkileri verilir. Bundan dolayı aynı olayla karşılaşan iki kişi, farklı düşünceleri neticesinde farklı tepki verir. Ancak genelde korkuyu yaşayan kişiler bu durumun kendi düşüncelerinden kaynaklandığını bilmedikleri için etkili çözüm üretemezler. Kişiler çaresizlik içinde olduklarını düşünerek, korkularını kriz boyutuna taşıyabilirler. Yaşanılan bu krizlerde kaçınma davranışlar arttırılarak hayattan zevk alma potansiyelini azalır.
Örnek verecek olursak, yükseklik korkusu olan birisi yüksek bir yere çıktığında “burası çok yüksek her an düşebilirim”, “birazdan kontrolümü kaybedip bayılacağım”, “işte hayatımın son anlarını yaşıyorum” gibi düşünceleri sonucunda nabzı, terleme, titreme gibi bedensel belirtiler gösterebilir. Olay karşısında verilen artan reaksiyonlar kişinin bu düşüncelerinin giderek güçlenerek devam etmesi daha da artmasına sebep olur. Bu kısır döngünün devamında olay karşısında hiçbir hâkimiyetinin olmadığını düşünerek çaresizlik hisseder. Yaşanılan bu korku artık bir kriz halini alır.
Korku durumunu yaratan ortamda düşünceler sorgulamayanlar ve bu ortamdan kaçmayan bireyler, bu duyguları ile korkularımızla baş etme yolları sonucunda önemli beceriler kazanırlar, özgüvenleri ve yeterlilik hislerini artırırlar. Korku, içinde bulunan duruma değil, bu durum için geliştirilen düşüncelere verdiğimiz bir reaksiyondur. Bu nedenle de korkumuzu yenmek için kontrolün bizde olduğunu fark etmemiz, korku hissinde oluşturulan düşünce tarzımızın doğruluğunu araştırmamız gerekir. Araştırma sonucunda korktuğumuz ortamla yüzleşip, korkumuzla baş edebilirsek bu bize hem yeni beceriler kazandıracak, hem de kendimize olan güvenimizi arttırarak mücadeleci bir kişilik geliştirmemize önemli katkılar sağlayacaktır.
Korku ve Kaygı
Genelde korku ve kaygı birbirine benzetilir. Çünkü içerikleri bakımından birbirlerine çok benzeyen kavramların yanısıra, kaygıda bu duyguyu meydana çıkaran durum kişi için nedenini belirleyemez fakat kişi korkuda verdiği gibi tepkiler verir. Kaygı da kişi verdiği tepkilerin içeriğini açık şekilde anlam veremez, açıklayamaz. Bu duruma fare üzerinden örnek verebiliriz. Fare seven ve sevmeyen iki insanı ele alalım. Farenin nasıl göründüğünü soracak olursak, fare hakkında iki farklı şekilde açıklama alırız. Birisi fareyi incelenmeye değer, sevimli bir canlı olarak görürken, diğeri aynı fareyi itici, sevimsiz, kirli olarak tarif edebilir. Oysa ki, her iki kişi de aynı fareyle, aynı ortamda karşılaşmıştır. Bu örnekten de korku hissinin aslında fikirlerimizden kaynaklandığı anlayabiliriz. Goldstein ve Chambless’e (1978) göre agorafobinin temelinde “korkunun korkusu” (“fear of fear”) düşüncesi yatmaktadır. Bu düşünceyi, korku sonucunda ortaya çıkan aşırı vücut reaksiyonlarından ve bunlara neden olacağı sonuçlardan korkmak olarak açıklanabilir.
Clark (1986)da korkunun çok yoğun olarak yaşandığı panik ataklarını, fizyolojik reaksiyonların abartılı yorumlanmasıyla açıklamaktadır. Örneğin, panik bozukluğu olan bir kişi için ufak bir kalp çarpıntısı, kalp krizi geçirmekte olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir ve bu değerlendirme sonucu kişi kaygısını panik atağa geçirebilir. Panik bozukuğu, obsesif kompulsif, agorafobi (açıklan korkusu) gibi kaygı bozukluklarında verilen tepkilerin aşırı olmasından korkulduğu, hayatının tehlike altında olabileceği düşüncesi korku duymasına sebep olmaktadır. Panik bozukluklarda fizyolojik belirtilerinin abartılı yorumlanması kişinin performansını hakkındaki olumsuz düşünceleri önem kazanmaktadır. Hayatında hiç fare görmemiş biri izlediği televizyon programları veya çevresinden gördüğü tepkiler sonucunda düşünce-davranış sistemindeki konumunu kuvvetlendirir. Kişiler verdikleri duygusal reaksiyonları içinde bulundukları duruma bağlamaları neticesinde bu duyguyu yenmek için bir çaba sarfetme gereği duymazlar ve sıklıkla da düşünceleriyle duygularını desteklerler (Beck ve Emery 1985).
Kullanılan stratejiler
Kişilerin kullandıkları korkularımızla baş etme yollarına bakıldığında, iki temel yol olduğu görülmektedir, bunlar problemi çözmeye odaklı baş etme yolları ve duygusal rahatlamaya odaklı baş etme yollarıdır (Folkman 1984). Problemi çözmeye odaklı baş etme tarzı, doğrudan olumsuz duyguyu yaşatan problemi azaltmayı ya da tamamen ortadan kaldıracak davranışları gösterme eğiliminin gerekliliğini yönelir. Probleme odaklı tarzda doğrudan problemin çözümü amaçlanır. Duyguya odaklı baş etme tarzında ise kişi problemin çözümü için herhangi bir davranış geliştirmeden sadece duygusal rahatlamayı sağlama amaçlı yollara yönelmekte, baş etme tarzında kişi ya durumu herhangi bir çaba göstermeden kabul etmeye ya da bu duyguyu ortaya çıkaran ortamdan kaçmaya yönelir. Bu tarz da kaçma-kaçınma davranışlarını kuvvetlendirmektedir. Anlaşıldığı gibi değişik korku tipleri değişik türden tehlikeli düşünceleriyle (hastalık, diğerlerinin gözünde değer kaybetme gibi) birbirinden ve “normal” davranışlardan ayırt edilebilmektedirler.
Korkularımızla baş etme yolları
Çoğu zaman geliştirdiğimiz düşünceler karşısında verdiğimiz korkularımızla baş etmeyi amaçladığımızda bu fikrimizin doğruluğunu test etmek önemli bir strateji olacaktır. Ancak bu fikirlerin doğruluklarını test ederken korku seviyesinin yüksek olmasından dolayı engelle karşılaşabiliriz. Bu nedenle korkumuzu tetikleyen durumlardan kaçmama kararı aldığımızda, kullanacağımız rahatlama teknikleri önemli bir rol oynayacaktır.
Korkularımızla baş etme yolunda atılacak ilk adımlar oldukça önemlidir, çünkü kişi ilk defa cesaretle korkuyu meydana getiren fikirlerini test etmeye ve bu durumla yüzleşmeye karar vermiştir. Kişinin cesaretini topladığı bu ilk tecrübesinde, kendine olan güvenini, “ben bunu yapabilirim”, “heyecanlansam da bunun üstesinden geleceğim” gibi destekleyici düşüncelerle arttırması ve olumsuz düşüncelerini durdurmaya çalışması yararlı olacaktır. Ayrıca gerekiyorsa, bu durum karşısında korku hissini yaşamayan bir kişiyle beraber veya önce onu gözleyerek bu ilk tecrübesini yaşaması bu tecrübenin olumlu sonuçlanmasında önemli bir rol oynayabilecektir. Bu ilk tecrübelerin başarıyla sonuçlandırılmasının önemi de çok büyüktür.
Mesela, kapalı bir yerde kalma korkusu (klostrofobi) olan bir kişi mümkün olduğunca kapalı yerlerden kaçacaktır. Bu durumda bu kişi yüksek bir yere çıkarken asansör kullanmamaya veya oraya hiç gitmemeye gayret gösterecektir ve bu korkunun arkasındaki fikirleri test etme şansını kendisine tanımayacaktır. Ancak bu kişi korkuyu yenmeye karar verdiğinde yaşayacağı ilk tecrübe oldukça önemlidir.
Öneriler
Mesela cesaretle asansöre binip, asansör hareket eder-etmez aşırı korkusu nedeniyle vazgeçip birinci katta korkuyla asansörden inerse bu tecrübe kendisinde var olan kapalı yerde kalma korkusunu bir kez daha kuvvetlendirecektir. Ardından asansörün korku duyulacak bir yer olduğu ile ilgili fikirleri yine destek bulacaktır. Bu nedenle özellikle bu ilk tecrübelerde, korku düzeyi düşünceye kadar, korkutulan ortamda kalmayı becerebilmek çok önemli bir adım olacaktır. Bu amaçla korkuyu yenme yolundaki ilk adımlarda kişide en az korku uyandıran davranışla başlamak ve kademeli olarak gerçekten korkulan durumu tecrübe etmek yararlı olacaktır. Mesela asansör örneğinde kişi önce rahat bir şekilde asansörü çağırma düğmesine basmayı denesin. Daha sonraki günlerde sırasıyla asansörün kapısını açmayı, asansörün kapısını açıp binip-inmeyi, asansörün kapısını açıp-binip çıkacağı katın düğmesine basıp inmeyi hedeflemeli. Son olarak da asansörü yukarı bir kata çıkmak için kullanmayı tecrübe edebilir.
Korkuyla baş etme sürecinde diğer önemli bir etkende, korku uyandıran olayların üstesinden gelebilecek becerilerin henüz öğrenilmemiş olmasıdır (Beidel ve ark. 1985).
Topluluk içinde konuşmaktan korkan ve bundan kaçan bir öğrenci, ilk önce kendisini ifade etme becerisini geliştirmeli, daha sonra da bu temel becerisini çeşitli topluluklarda tecrübe ederek geliştirmelidir. Bunun için öncelikle kendisini daha rahat hissettiği ortamları seçerek kendisine olan güveninin de kuvvetlenmesiyle, bu becerisini zamanla diğer ortamlara taşıması tavsiye edilebilecek bir yoldur. Kişiler korkularını yenmek için çeşitli yollar deneyebilirler.
Psikolojik Danışman Ökkeş Gümüşoluk
Korku Nedir?
Korku, bireyin kendi düşüncelerinin sebep olduğu bir duygudur. Bu düşünceler içerisinde “tehlike veya zarar görme düşüncesi olduğu için korku tepkileri verilir. Bundan dolayı aynı olayla karşılaşan iki kişi, farklı düşünceleri neticesinde farklı tepki verir. Ancak genelde korkuyu yaşayan kişiler bu durumun kendi düşüncelerinden kaynaklandığını bilmedikleri için etkili çözüm üretemezler. Kişiler çaresizlik içinde olduklarını düşünerek, korkularını kriz boyutuna taşıyabilirler. Yaşanılan bu krizlerde kaçınma davranışlar arttırılarak hayattan zevk alma potansiyelini azalır.
Örnek verecek olursak, yükseklik korkusu olan birisi yüksek bir yere çıktığında “burası çok yüksek her an düşebilirim”, “birazdan kontrolümü kaybedip bayılacağım”, “işte hayatımın son anlarını yaşıyorum” gibi düşünceleri sonucunda nabzı, terleme, titreme gibi bedensel belirtiler gösterebilir. Olay karşısında verilen artan reaksiyonlar kişinin bu düşüncelerinin giderek güçlenerek devam etmesi daha da artmasına sebep olur. Bu kısır döngünün devamında olay karşısında hiçbir hâkimiyetinin olmadığını düşünerek çaresizlik hisseder. Yaşanılan bu korku artık bir kriz halini alır.
Korku durumunu yaratan ortamda düşünceler sorgulamayanlar ve bu ortamdan kaçmayan bireyler, bu duyguları ile korkularımızla baş etme yolları sonucunda önemli beceriler kazanırlar, özgüvenleri ve yeterlilik hislerini artırırlar. Korku, içinde bulunan duruma değil, bu durum için geliştirilen düşüncelere verdiğimiz bir reaksiyondur. Bu nedenle de korkumuzu yenmek için kontrolün bizde olduğunu fark etmemiz, korku hissinde oluşturulan düşünce tarzımızın doğruluğunu araştırmamız gerekir. Araştırma sonucunda korktuğumuz ortamla yüzleşip, korkumuzla baş edebilirsek bu bize hem yeni beceriler kazandıracak, hem de kendimize olan güvenimizi arttırarak mücadeleci bir kişilik geliştirmemize önemli katkılar sağlayacaktır.
Korku ve Kaygı
Genelde korku ve kaygı birbirine benzetilir. Çünkü içerikleri bakımından birbirlerine çok benzeyen kavramların yanısıra, kaygıda bu duyguyu meydana çıkaran durum kişi için nedenini belirleyemez fakat kişi korkuda verdiği gibi tepkiler verir. Kaygı da kişi verdiği tepkilerin içeriğini açık şekilde anlam veremez, açıklayamaz. Bu duruma fare üzerinden örnek verebiliriz. Fare seven ve sevmeyen iki insanı ele alalım. Farenin nasıl göründüğünü soracak olursak, fare hakkında iki farklı şekilde açıklama alırız. Birisi fareyi incelenmeye değer, sevimli bir canlı olarak görürken, diğeri aynı fareyi itici, sevimsiz, kirli olarak tarif edebilir. Oysa ki, her iki kişi de aynı fareyle, aynı ortamda karşılaşmıştır. Bu örnekten de korku hissinin aslında fikirlerimizden kaynaklandığı anlayabiliriz. Goldstein ve Chambless’e (1978) göre agorafobinin temelinde “korkunun korkusu” (“fear of fear”) düşüncesi yatmaktadır. Bu düşünceyi, korku sonucunda ortaya çıkan aşırı vücut reaksiyonlarından ve bunlara neden olacağı sonuçlardan korkmak olarak açıklanabilir.
Clark (1986)da korkunun çok yoğun olarak yaşandığı panik ataklarını, fizyolojik reaksiyonların abartılı yorumlanmasıyla açıklamaktadır. Örneğin, panik bozukluğu olan bir kişi için ufak bir kalp çarpıntısı, kalp krizi geçirmekte olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir ve bu değerlendirme sonucu kişi kaygısını panik atağa geçirebilir. Panik bozukuğu, obsesif kompulsif, agorafobi (açıklan korkusu) gibi kaygı bozukluklarında verilen tepkilerin aşırı olmasından korkulduğu, hayatının tehlike altında olabileceği düşüncesi korku duymasına sebep olmaktadır. Panik bozukluklarda fizyolojik belirtilerinin abartılı yorumlanması kişinin performansını hakkındaki olumsuz düşünceleri önem kazanmaktadır. Hayatında hiç fare görmemiş biri izlediği televizyon programları veya çevresinden gördüğü tepkiler sonucunda düşünce-davranış sistemindeki konumunu kuvvetlendirir. Kişiler verdikleri duygusal reaksiyonları içinde bulundukları duruma bağlamaları neticesinde bu duyguyu yenmek için bir çaba sarfetme gereği duymazlar ve sıklıkla da düşünceleriyle duygularını desteklerler (Beck ve Emery 1985).
Kullanılan stratejiler
Kişilerin kullandıkları korkularımızla baş etme yollarına bakıldığında, iki temel yol olduğu görülmektedir, bunlar problemi çözmeye odaklı baş etme yolları ve duygusal rahatlamaya odaklı baş etme yollarıdır (Folkman 1984). Problemi çözmeye odaklı baş etme tarzı, doğrudan olumsuz duyguyu yaşatan problemi azaltmayı ya da tamamen ortadan kaldıracak davranışları gösterme eğiliminin gerekliliğini yönelir. Probleme odaklı tarzda doğrudan problemin çözümü amaçlanır. Duyguya odaklı baş etme tarzında ise kişi problemin çözümü için herhangi bir davranış geliştirmeden sadece duygusal rahatlamayı sağlama amaçlı yollara yönelmekte, baş etme tarzında kişi ya durumu herhangi bir çaba göstermeden kabul etmeye ya da bu duyguyu ortaya çıkaran ortamdan kaçmaya yönelir. Bu tarz da kaçma-kaçınma davranışlarını kuvvetlendirmektedir. Anlaşıldığı gibi değişik korku tipleri değişik türden tehlikeli düşünceleriyle (hastalık, diğerlerinin gözünde değer kaybetme gibi) birbirinden ve “normal” davranışlardan ayırt edilebilmektedirler.
Korkularımızla baş etme yolları
Çoğu zaman geliştirdiğimiz düşünceler karşısında verdiğimiz korkularımızla baş etmeyi amaçladığımızda bu fikrimizin doğruluğunu test etmek önemli bir strateji olacaktır. Ancak bu fikirlerin doğruluklarını test ederken korku seviyesinin yüksek olmasından dolayı engelle karşılaşabiliriz. Bu nedenle korkumuzu tetikleyen durumlardan kaçmama kararı aldığımızda, kullanacağımız rahatlama teknikleri önemli bir rol oynayacaktır.
Korkularımızla baş etme yolunda atılacak ilk adımlar oldukça önemlidir, çünkü kişi ilk defa cesaretle korkuyu meydana getiren fikirlerini test etmeye ve bu durumla yüzleşmeye karar vermiştir. Kişinin cesaretini topladığı bu ilk tecrübesinde, kendine olan güvenini, “ben bunu yapabilirim”, “heyecanlansam da bunun üstesinden geleceğim” gibi destekleyici düşüncelerle arttırması ve olumsuz düşüncelerini durdurmaya çalışması yararlı olacaktır. Ayrıca gerekiyorsa, bu durum karşısında korku hissini yaşamayan bir kişiyle beraber veya önce onu gözleyerek bu ilk tecrübesini yaşaması bu tecrübenin olumlu sonuçlanmasında önemli bir rol oynayabilecektir. Bu ilk tecrübelerin başarıyla sonuçlandırılmasının önemi de çok büyüktür.
Mesela, kapalı bir yerde kalma korkusu (klostrofobi) olan bir kişi mümkün olduğunca kapalı yerlerden kaçacaktır. Bu durumda bu kişi yüksek bir yere çıkarken asansör kullanmamaya veya oraya hiç gitmemeye gayret gösterecektir ve bu korkunun arkasındaki fikirleri test etme şansını kendisine tanımayacaktır. Ancak bu kişi korkuyu yenmeye karar verdiğinde yaşayacağı ilk tecrübe oldukça önemlidir.
Öneriler
Mesela cesaretle asansöre binip, asansör hareket eder-etmez aşırı korkusu nedeniyle vazgeçip birinci katta korkuyla asansörden inerse bu tecrübe kendisinde var olan kapalı yerde kalma korkusunu bir kez daha kuvvetlendirecektir. Ardından asansörün korku duyulacak bir yer olduğu ile ilgili fikirleri yine destek bulacaktır. Bu nedenle özellikle bu ilk tecrübelerde, korku düzeyi düşünceye kadar, korkutulan ortamda kalmayı becerebilmek çok önemli bir adım olacaktır. Bu amaçla korkuyu yenme yolundaki ilk adımlarda kişide en az korku uyandıran davranışla başlamak ve kademeli olarak gerçekten korkulan durumu tecrübe etmek yararlı olacaktır. Mesela asansör örneğinde kişi önce rahat bir şekilde asansörü çağırma düğmesine basmayı denesin. Daha sonraki günlerde sırasıyla asansörün kapısını açmayı, asansörün kapısını açıp binip-inmeyi, asansörün kapısını açıp-binip çıkacağı katın düğmesine basıp inmeyi hedeflemeli. Son olarak da asansörü yukarı bir kata çıkmak için kullanmayı tecrübe edebilir.
Korkuyla baş etme sürecinde diğer önemli bir etkende, korku uyandıran olayların üstesinden gelebilecek becerilerin henüz öğrenilmemiş olmasıdır (Beidel ve ark. 1985).
Topluluk içinde konuşmaktan korkan ve bundan kaçan bir öğrenci, ilk önce kendisini ifade etme becerisini geliştirmeli, daha sonra da bu temel becerisini çeşitli topluluklarda tecrübe ederek geliştirmelidir. Bunun için öncelikle kendisini daha rahat hissettiği ortamları seçerek kendisine olan güveninin de kuvvetlenmesiyle, bu becerisini zamanla diğer ortamlara taşıması tavsiye edilebilecek bir yoldur. Kişiler korkularını yenmek için çeşitli yollar deneyebilirler.
Psikolojik Danışman Ökkeş Gümüşoluk
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.