2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İkisi Bir Arada Kahve Tadında; Aşk ve Cinsellik
MAKALE #12612 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Mayıs 2014 | 7,887 Okuyucu
İKİSİ BİR ARADA KAHVE TADINDA: AŞK VE CİNSELLİK

Hayatımız boyunca yaşam çizgimizi belirleyen önemli dinamikler vardır. Varlığını sürdürmek, hırs, amaçlar, hayaller, görev duygusu ve rekabet gibi. Ben bu yazımda, insan yaşamında en önemli dinamiklerden olan “aşk ve cinsellik” üzerine düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce bir tanımlama yapmak gerekiyor yanlış anlamayı önlemek için. Aşk ve sevgi kelimelerini eşanlamlı olarak kullanmıyorum. Aşk, heyecan ve tutku yönlerinin ağır bastığı, çok etkili fakat geçici bir çekim. Sevgiyi ise huzur veren, manevi yönü ağır basan, kalıcı bir ruhsal beraberlik şeklinde tanımlıyorum. Yani, aşkta fırtına ve çalkantılar var. Kişi, o çekimin etkisiyle kendisini koyuveriyor. İnsan kendini kontrol edemediğinden veya etmek istemediğinden, mantık dümenden çekiliyor ve bu riskli bir durum yaratıyor. Etrafta koruyucu duvarlar yok. O nedenle her yönden gelen rüzgara açık. Sevgi ise güvenli, sakin bir liman. Fazla iniş-çıkışları olmadığından belki biraz tekdüze ama, korunaklı bir ilişki. Anlamak ve anlaşılmak ile başlamak belki en doğrusu olacak. İşin aynı anda komik ve trajik, hatta şaşılacak yanı, binyıllarca beraber yaşamalarına rağmen kadın ve erkeğin birbirlerini anlayamamaları. Romantikler aşkın cinsel istekle bir ilişkisi olmadığını savunurken, kaba maddeciler de aşkın gerçekte cinsellikten başka bir şey olmadığını ileri sürerler. Freud’un bilimsel araştırmaları daha geniş bir okur kitlesine biraz da basitleştirilerek ve kabalaştırılarak sunulurken, birçok kişide şu düşüncenin de yerleşmesine neden olmuştur: erkekle kadın arasındaki tek gerçek ilişki hayvani bir cinselliktir, aşk ise bu cinselliği örten veya süsleyen bir aldatmacadan ibarettir. Kuşkusuz aşkla cinsel dürtü arasında bir ilişki vardır; ama nasıl bir ilişkidir bu? Freud’a göre, aşk, cinsel içgüdünün bir türevi, dönüşmüş bir biçimidir. Aşkta, saf cinsellikte olmayan bir bağlılık ve sevgi boyutu vardır. Bu, bebeklik ve çocukluk yaşantılarından kaynaklanır. Küçük çocuğun ilk bağlanma ve sevgi duyguları anne babasına yöneliktir, ama bu sevgi duyguları aynı zamanda bir cinsel boyut da taşır. Çocuğun anne babasına duyduğu sevgi onun ilk erotik deneyimidir. Ancak, anne baba ile cinsel ilişki toplumca yasaklanmış olduğu için zamanla çocuğun cinsel istekleri başka kişilere yönelir. Bu dışa yönelme sırasında, daha önce anne babaya duyulmuş olan sevgi bağını da kendileriyle birlikte taşırlar. Genç insan, ilk aşık olduğu kişiye karşı hem erotik duygular hem de sevgi duyar. İşte aşk, bu iki duygu akımının, sevgi ile cinsel isteğin anne babanın dışında başka bir kişiye yönelmesidir. Kuşkusuz bu iki akım birbirlerinden kopabilirler de: bazı insanlar şefkat duydukları kişilere cinsel istek duyamazlar. Cinsel istek duydukları kişiyi de sevemezler. Ama aşk, bu iki akımın birliğidir. Bu iki duygusal akımdan daha temel olanı, cinsel istektir. Cinsel istek bir biyolojik dürtüdür ve kişide doğumdan hatta doğum öncesinden başlayarak çok ileri yaşlara kadar kendiliğinden devam eden, irade dışı bir enerjidir. Sevgi ya da şefkat bağları ise biyolojik bir dürtü değil, toplumsal bir gereksinimdir. İnsan yavrusu, hayvanlardan farklı olarak bakıma muhtaç olduğu ve anne babası da kendisine bu bakımı ve ilgiyi gösterdiği için onlara sevgiyle bağlanır. Ama eğer bebek tek başına, annesiz babasız büyüyecek olsa, onda herhangi bir şefkat duygusunun gelişmesi beklenemez. Başka bir deyişle, cinsellik her zaman kendiliğinden vardır ama sevgi insanlar arası ilişkilerden doğar. Olgun, gelişmiş ve doyurucu bir aşkta şefkatin ve cinselliğin iç içe olduğu söylenir. Bu doğrudur. İnsan kendini cinsel hazza bütünüyle bıraktığı oranda eşiyle ruhsal olarak da bütünleşir, eşiyle ruhsal yakınlık kurduğu oranda da cinsel hazzı sınırlayan yalnızlık ve gerginlikten kurtulur. Yine de bu iki duygu her zaman tam bir uyum içinde birleşmez. Hatta aşksız cinsellik daha çok görülen durumdur. Cinsellik ve aşkı bütünleştirememekten ötürü birçok insanın evlilik yaşamı bozulmakta, iktidarsızlık ve cinsel soğukluk gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Cinselliğin aşktan ve sevgiden bütün bütüne koptuğu durumlar vardır. Tecavüz bunun en çirkin ve talihsiz örneğidir. Buna karşılık gece komşu kadını düşleyen bir erkek çocuk veya çalışma saatleri içinde, işin monotonluğundan ötürü kendilerini cinsel fantezilere kaptıran ve yolda rastladıkları herhangi bir kimseyle seviştiklerini düşünen yetişkinler, aşktan kopuk bir cinsel tutkunun o kadar da çirkin bir şey olmadığını gösteren örneklerdir. Günümüzde birçok insan, iki tarafın da kendi arzusuyla yapılması koşuluyla, aşksız cinselliğin hiç de sağlıksız bir şey olmadığına inanmaktadır. Psikolog Albert Ellis, “Suçsuz Aşk” adlı kitabında şöyle der: “Aşksız cinsellik hiç de iğrenç bir suç değildir ve milyonlarca insanın hayatına çok şey katmaktadır”. Aşksız cinsellik diye bir şey olduğu gibi. Cinsellik olmadan da var olan aşk oldukça sık rastlanan bir durumdur. Çok sayıda çift, evliliklerinin ilk bir kaç yılından sonra cinsel birleşmeyi kesmekte ama yine de ilişkilerinde kendileri için doyurucu, hatta vazgeçilmez bir yan bulabilmektedir. Bu tür insanlar için aşk daha çok dostluk, karşılıklı saygı ve ortak çıkarlara sahip olmak demektir. Kimi zaman bu tür çiftler, cinsel doyumu evlilik ilişkisinin dışında arama konusunda birbirleriyle anlaşmaya bile varır. Gerek cinsellik olmadan olan aşkın gerekse aşksız cinselliğinin kaynakları çocukluk yaşantılarıdır. Çocuk, ailesine ve akrabalarına karşı erotik duygular beslediğinin ve bunun da günah olduğunun farkına varınca bu duygularını bastırmak ve öldürmek için büyük bir çaba içine girer. Cinsellikle anne baba arasında hiç bir bağın kalmaması için ancak kendisine ailesinin yakın ve sıcak ilişkilerini hatırlatmayan, şefkatsiz eşler arar. Çocuk erkekse, sadece vamp tipli kadınlarda doyum bulmaya başlar, kızsa babasına benzemeyen erkeklere ilgi gösterir. Böylece sevgi ile cinsellik birbirinden ayrılmış olur. Bu tür insanlar, sevgi duydukları birine cinsel istek duyamazlar, ilişkilerine sevgi karıştığı oranda eşlerinin kendileri için cinsel çekiciliği kaybolur. Freud’a göre cinsel yaşamlarına hiç şefkat karıştırmayan ve görünüşte sadece kaba ve hayvani ilişkilere önem veren bu tür insanların cinsel tepkileri gerçekte oldukça zayıflamıştır. Freud, “Bu tür insanların cinsel faaliyetleri, içgüdünün bütün itici gücüne sahip değildir; bu her şeyden belli olmaktadır. Böyle bir cinsel yaşam kaprislerle doludur, kolayca kesilebilir ve incinebilir, çoğu zaman iktidarsızlık durumuyla karşılaşılır ve sanıldığının aksine fazla zevk de vermez” der. Freud’un söylediği gibi, aşksız cinsellik insanı cinsel doyumun zirvesine çıkarmayabilir ama şu kaygılarla dolu çağda, çoğu insan, duygusal bağlanmanın getireceği sorumluluğa, gerilimli ilişkiye ve olası üzüntü ve acılara katlanmak yerine, hiçbir duygusal yük taşımayan sade ve temiz bir cinselliği tercih etmektedir. Günümüz ilişkilerinin neredeyse tümü bedensel hazza dayalıyken, olması gereken, bu bedensel hazzın doğal ve insansal olarak uygun süreçlerle yeniden bütünleştirilmesidir. Yani tensel olan tinselliği, tinsel olan da tenselliği içermelidir. Ancak böylelikle hakiki tinsel-tensel birliği kurulabilir. Demek ki, toplum dışı, insansallık dışı ve doğa dışı araçlaştırıcı cinsellik ya da tenselliğin emeğin özgürleşmesine dayanan bilincin içerildiği amacı gerçekleştiren sevgi ve aşkla aşılması olanaklıdır. Bu tutumun gerçekleşmesi de, sahiplenici, mülk edinici, özgürlüksüz ve yabancılaşmış kapitalist ilişkilerin bertaraf edilmesi ile görünüşe gelebilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İkisi Bir Arada Kahve Tadında; Aşk ve Cinsellik" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     5 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'İkisi Bir Arada Kahve Tadında; Aşk ve Cinsellik' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:04
Top