2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kanser ve Beslenme
MAKALE #15950 © Yazan Dyt.Aysun SARIN | Yayın Aralık 2015 | 3,945 Okuyucu
KANSER VE BESLENME

Kanserin oluşumunda başlıca faktörler; kalıtım, beslenme ve yaşam biçimidir. Kanserde kalıtımın etkisi %10-15 olarak hesaplanmıştır. Başta akciğer kanseri olmak üzere sigara içimi kanserde birinci derecede etkili faktördür. Yenen ve içilen yiyecek ve içecekler karsinojen öğeler içerdiği gibi koruyucu öğeleri de içermektedir.
Besinlerdeki kanser geliştirici öğeler genelde besinlerin işlenmesiyle ilintilidir. Besinlerin tuzlanması, tütsülenmesi, çok yüksek sıcaklıkta kızartılması kanser riskini arttırmaktadır. Bunun yanında kanser oluşumunda etkili reaktif oksijeni etkisizleştiren ve savunma sistemlerini güçlendiren antioksidanları içeren besinler kanseri önleyici yönde etkilidirler.

Kanser, risk faktörleriyle temastan uzun süre sonra oluşan bir hastalık olduğundan, koruyucu önlemlerin erken yaşlarda alınması gerekmektedir.
Birinci sırada yer alan akciğer kanserinin önlenmesinde sigarasız ortam gereklidir. Bunun dışında diyette antioksidanları içeren sebze ve meyvenin arttırılmasıyla akciğer kanseri %20-33 oranında önelenebilmektedir.
İkinci sırada yer alan mide kanseri, diyette sebze ve meyvenin arttırılması, tuz ve tuzlanmış besinlerin alımının azaltılması, besinlerin uygun koşullarda (çabuk bozulanları soğutucuda) saklama ile %66-75 oranında önlenebilmektedir.
Üçüncü sırada yer alan meme kanseri, çocukluktan itibaren boya uygun beden ağırlığının sürdürülmesi, düzenli fiziksel aktivite, diyette sebze, meyve ve kurubaklagillerin arttırılması ile %33-50 oranında önlenebilmektedir. Bu önlemlerin yetişkinlikte alınması durumunda korunma oranı %10-20’ye düşmektedir.
Dördüncü sırada yer alan kolon-rektum kanseri diyette diyet posası ve antioksidanları içeren sebze-meyve, kurubaklagillerin arttırılması ve etin azaltılmasıyla %66-75 oranında önlenebilmektedir.
Beşinci sırada yer alan ağız ve farenks bölgesi kanserleri sebze ve meyveden zengin, alkol içermeyen diyette %33-50 oranında önlenebilmektedir. Sigara ve tütün kullanmama bu tür kanserden korunmada büyük önem taşır.
Karaciğer kanserinden korunmada temel faktör hepatit B ve C enfeksiyonlarını önlemektir. Besinlerin saklama koşulları düzeltilerek mitotoksinlerin oluşmasının önlenmesi ve alkolden uzak durma ile karaciğer kanseri %33-66 oranında önlenebilmektedir.

Kanserden Korunmada ANTİOKSİDANLARIN Rolü
Oksidasyon Hasarına Karşı Antioksidan Savunma Mekanizması
Normal şartlarda, reaktif oksijen türleri bedenin savunma sistemleriyle denetim altında tutulurlar. Savunma sistemleri reaktif oksijeni etkisizleştirme yeteneğine sahiptirler. Reaktif oksijene karşı savunmada rol alan enzim sistemlerinin başlıcaları; glutatyon peroksidaz, süperoksit dismutaz ve katalazdır. Bu enzimler reaktif oksijeni uzaklaştırdıkları gibi, hücre içindeki bölümlerin birinden diğerine geçişini de önleyerek DNA, protein ve lipid gibi hücre bileşenlerinin hasar görmesini en alt düzeyde tutarlar.
Bedenin antioksidan savunma sisteminin etkinliği antioksidan içeren besinlerin yeterli düzeyde alımına bağlıdır.
Vücudun savunma sistemlerini oluşturan enzimlerin etkinliğinde rol alan besin öğeleri şunlardır:
-Protein (s-aminoasitler, glutamin, glisin vb)
-Glutatyon sentezinde rol alan vitaminler (riboflavin, vitamin B6, folat)
-Antioksidan vitaminler (vitamin A, E, C)
-Mineraller (selenyum, çinko, mangan)

Bitkilerde bulunan, besin öğesi olmayan bazı bileşikler de antioksidan özellikleriyle savunma sistemine katkıda bulunurlar. Bu öğelere ‘fitokimyasallar- bitki kimyasalları’ denmektedir. Bunların başlıcaları ; karotenoidler, flavonoidler, fenoller, fitatlar ve kükürtlü bileşiklerdir. Bunların temel kaynakları sebze ve meyveler, kurubaklagiller, saflaştırılmamış tahıl ürünleri ve otlar denilen özel tat ve aroma içeren bitkilerdir.
Bitkilerin yeşil yaprakları radyasyondan kaynaklanan reaktif oksijeni tutma yeteneğine sahiptirler. Benzer şekilde bitki tohumlarında filizlenmeyi reaktif oksijenden koruyan sistemler bulunmaktadır. Bu nedenle besin öğesi niteliği taşımayan bazı bitkisel kökenli bileşikler de antioksidan etkinliğe sahiptirler.
Karotenoidler :
Beta-karoten : Havuç, palm yağı, kayısı, diğerleri
Alfa-karoten : Havuç, palm yağı, baklagiller, kabak, diğerleri
Gama-karoten : Havuç, kabak, kayısı, diğerleri
Likopen : Domates, karpuz, çilek, kiraz, portakal, greyfurt, diğerleri
Lutein : Yeşil yapraklı sebzeler
Kriptoksantin : Mısır, baklagiller, kırmızı biber, şeftali
Ksantrofil (zeaksantin) : Tahıllar, baklagiller, domates, meyveler
Flavonoidler
Flavonoidlerin sağlık üzerine iki temel etkinliği vardır. Bunlardan biri vitamin C’nin etkinliğini artırma, diğeri antioksidan olarak LDL’yi oksidasyondan koruma, platelet agregasyonu ve tümör gelişimini önlemeye yardımcı olmaktır.
Flavonoid türlerinin başlıcaları ; apigenin, diosmetin, luteolin, galangin, kaempferol, kateşin, nobinetsin, mirisetin, quersetin, hesperidin, naringin, tangaretin, nobebtin, daidzein, genistein ve qlisitein’dir.
Flavonoid içeriği en yüksek olan besinler sırası ile (çoktan aza); kiraz, kırmızı şarap, siyah üzüm, çikolata, bezelye, kayısı, kabuklu elma, ahududu, böğürtlen, kabuksuz elma, erik, kara lahana, çilek, yeşil çay, beyaz üzüm, kuru üzüm, beyaz şarap, soya fasülyesi, kabuklu armut, şeftali, soğan, domates, siyah çay, kivi, patates, diğer baklagiller.

Fitik asit (Fitat-Fitin)
Bazı minerallerin (çinko, demir, kalsiyum, magnezyum, manganez, bakır) emilimini ve biyoyararlılığını azaltıcı olarak bilinir. Bazı çalışmalarda antioksidan etkinliği sebebiyle kalın barsak ve meme kanser riskini azalttığı belirlenmiştir. Tahıllar, baklagiller, çekirdek, buğday kepeği, keten tohumu ve bazı meyve ve sebzelerde bulunur.

Tokotrienoller
Birinci derece lipid peroksidasyonunu önleyici antioksidandırlar. Deneysel çalışmalarda fenolik ve fitik asitlerin, öncü bileşiklerden karsinojen oluşumunu ve karsinojenlerin hücre bileşenleri ile etkileşimlerini önledikleri ileri sürülmüştür. Öz ve kepeği ayrılmış tahıl ürünlerinde fizyolojik etkinliğe sahip biyoaktif bileşikler az bulunduğundan kanser riskini azaltıcı etkileri bulunmamaktadır. Tahılların, saflaştırılmadan, doğal halleriyle tüketilmeleri gerekmektedir.

Özel tat ve aromaya sahip bitkiler-otlar
Bu bitki türlerindeki besin öğesi olan ve olmayan bileşikler reaktif oksijeni etkisizleştirme, bağışıklık sistemini uyarma, DNA’nın karsinojenle etkileşmesini ve hormonların olumsuz etkisini önleme yeteneğine sahip olduklarından antikanser etkinliği gösterirler.
Bu bileşenler ; diallil sülfitler, disülfitler, trisülfitler, terpenler, flavonoidler, kumarinler, terpenoidsler, poliasetilenler, kurkumsu, diarylheptoroidsler, lignanlar ve polifenollerdir.
Bu bileşenlerin olduğu bitkiler ise ; sarımsak, soğan, pırasa, turp, fesleğen, nane, dereotu, rezene, kereviz, maydanoz, roka, tere, çay ve ginseng’tir.
Bu tür bitkileri çok tüketenlerde mide kanseri riskinin, az tüketenlere göre %40 daha düşük olduğu bildirilmiştir.
Hayvan deneylerinde yeşil ve siyah çayın ve bunlarda bulunan polifenolik bileşiklerin kalın barsak kanser riskini azalttığı bildirilmiştir.
Ginsengin de özellikle rahim, larenks, pankreas, yemek borusu ve mide kanserlerinden korunmada etkili olduğu görülmüştür.

Kanseri Önlemede Omega Yağlarının Rolü
Kanser hastalarıyla yapılan klinik çalışmalar ve hayvanlarla yapılan deneysel çalışmalar lahana, ıspanak, marul, brokoli gibi yeşil bitkilerde, yeşil bitkilerle beslenen tatlı su balıklarında ve bu balıkların yağlarında yüksek miktarlarda bulunan uzun zincirli yağ asitlerinden omega yağ asitlerinin meme, kolon, prostat gibi bazı kanser türlerine karşı koruyucu etki yaptığını göstermektedir. Omega yağ asitlerinin bu koruyucu etkisi ile ilgili çeşitli mekanizmalar ileri sürülmektedir. Bu mekanizmalar neoplastik oluşumun baskılanması, hücre büyümesinin engellenmesi, apoptosiz’in (programlanmış hücre ölümünün) gelişmesi ile ilintilidir.
Bilim adamları, Hipokrat’ın ortaya koyduğu gelişme ve büyümeyi belirleyen faktörlerin halen geçerli olduğunu düşünüyorlar. Bunların toplumların genetik yapıları, çevre koşulları ve fiziksel faaliyetler olduğu biliniyor. İnsanların önceki çağlarda daha çok kas gücüne dayanarak yaşadıkları, ancak bu yüzyılda kas gücüne dayalı olarak yapılan faaliyetlerin bir gündeki oranının %1’e kadar indiği, fiziksel faaliyetlerin, çevre koşullarının ve genetik yapının değişmesi nedeniyle insanların beslenme biçimlerinin de değiştiği araştırmalardan elde edilmiş sonuçlardır. Gelişmiş ülkelerdeki ve doğal yaşamdan daha az uzaklaşmış ülkelerdeki beslenme faktörlerine dair çeşitli zamanlarda yapılmış araştırmaların sonuçları, son yüzyılda insanların Omega 6 alımlarının artmasına rağmen, Omega 3 alımlarının azaldığına dikkat çekiyor. Oysa Omega 3 ve Omega 6 elzem yağları, sağlıklı yaşam için dengeli olarak alınması gereken yağ asitleridir. Omega yağları ‘Dünya Sağlık Örgütü’nün bilimsel araştırmalar sonucu önerdiği oranlara göre dengeli alındığı takdirde, düzenli kan dolaşımına yardımcı olarak, vücudun temel fonksiyonlarının işlemesini kolaylaştırıyor, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Enfeksiyonlara karşı vücudun savunma sistemini güçlendiren omega yağ asitleri, aynı zamanda çocukluktan itibaren beyin gelişimine katkıda bulunuyor, insanın kendisini mutlu ve zinde hissetmesini sağlıyor.

Kemoterapi ve Besin Öğesi Etkileşimi
Son yıllarda yapılan çalışmalara göre bazı besinlerdeki besin bileşenlerinin (bazı flavonoidler) kemoterapi ajanları ile etkileşime girebileceği gösterilmiştir. Turunçgil meyvelerinde “flavanon glikozidleri” çok yaygın olarak bulunurlar. Örneğin; naringin, naringenin, hesperidin. Naringin özellikle greyfurt ve kırmızı portakal gibi turunçgillere acı tat veren bir maddedir ve bazı kemoterapi ilaçları ile ilişkisini gösteren bazı çalışma sonuçları dikkat çekmektedir.

Anti-inflamatuar nütrientlerden zengin besinler olarak; omega 3 yağ asitleri (EPA, DHA), balık, keten tohumu, yeşil yosun ( GLA ve ALA), naturel salicylate içeren besinler zerdeeçal, biberiye, kayısı, brokoli vb ve yine naturel COX-inhibitörleri, yeşil çay, kakao, kırmızı üzüm (resveratrol) vb besinlere dikkat çekilmektedir.

Günde en fazla 1 yemek kaşığı pancar şekeri önerilebilir. Mümkünse pekmez ile bu gereksinim karşılanabilir.
Özellikle son yıllarda mısır şurubundan elde edilen fruktoz maruziyeti daha agresif kanser fenotipini teşvik edebilir. Fruktoz günlük 50 gm fazla tüketilmemeli, doğal olarak meyvelerden 100 gm dan fazla alınırsa toksik etki ile problem oluşturabilir. Ancak mısır şurubundaki hidrolize fruktoz önemlidir.
Yaklaşık 40 kadar diyet bileşiğinin klinik çalışmalarda kemoprevansiyon etkinliklerinin araştırılmasına devam edilmektedir. Bu bileşikler ve bulundukları besinler arasında epigallocatechin gallate (EGCG) –yeşil çay (günde 2 fincandan fazla önerilmez), quercetin (soğan, domates), resveratrol (üzüm), curcumin (hardal, zerdeçal, ayrık otu), sulforaphane, diğer isotiyosiyanatlar(kükürtlü sebzelerde), genistein (soya), organosülfir bileşikleri (sarımsak), likopen (domates), hesperidin (portakal) sayılabilir.

Kanserden Korunma Önerileri
1) Sigara ve her türlü tütünü kullanmayınız.
2) Yağ tüketimini azaltınız. Yağ miktarını günlük enerjinin %25’i oranında turunuz.
3) Boya uygun beden ağırlığını dengede tutunuz. Beden Kitle İndeksinizi yaşam boyu 27’nin üzerine çıkarmayınız.
4) Beslenmenizde saflaştırılmamış tahıl ürünlerini kullanınız (tam buğday, tam çavdar, yulaf gibi). Kurubaklagilleri haftada 2 gün tüketiniz. Beyaz pirinç yerine bulguru tercih ediniz.
5) Günlük sebze ve meyve tüketiminizin toplamını 9 porsiyona çıkarınız (6 porsiyon sebze + 3 porsiyon meyve).
6) Tuzlanmış, tütsülenmiş, dumanlanmış yiyeceklerden sakınınız; günlük tuz alımınızı 5 gramın altına indiriniz.
7) Yağda kızartmalar, kavurmalar ve doğrudan ateşte pişirilmiş yiyeceklerin alımını azaltınız. Mangalda et, tavuk, balık pişirirken, et ve ateş arasındaki mesafenin 15-20 cm olmasına dikkat ediniz.
8) Yarım yağlı süt ve süt ürünlerini tercih ediniz. Süt+yoğurt toplamınızın günde 2 su bardağı kadar olmasını sağlayınız.
9) Alkollü içkileri tüketmemeye çalışınız. Çok istenirse, haftada 1 gün, 1 kadeh kırmızı şarap içiniz.
10) Günde 2-2.5 litre su içiniz.
11) Güneş ışınlarından korunmak için yaz-kış güneş koruyucu krem kullanınız.
12) Düzenli fiziksel aktiviteyi bir yaşam şekli haline getiriniz. Her gün yarım saat yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, yüzmek gibi keyif verici egzersizleri hayatınıza yerleştiriniz.
13) Her türlü besinin iyi yıkanıp, temiz olmasına özen gösteriniz.
14) Burundan derin nefesler alarak oksijeni tüm hücrelerinize gönderiniz.
15) Yaşamdan keyif alınız..

Dyt. Aysun SARIN
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kanser ve Beslenme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Aysun SARIN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Aysun SARIN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Aysun SARIN Fotoğraf
Dyt.Aysun SARIN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi53 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Aysun SARIN'ın Makaleleri
► Kanser ve Beslenme Dyt.Özge KARAARSLAN
► Kanser ve Beslenme Dyt.Zühal AYNACI BAYEL
► Beslenme ve Kanser Dyt.Yüksel Turan TAŞDEMİR
► Kanser ve Beslenme Dyt.Aysen ARICAN ÖZ
► Kanser ve Beslenme Dyt.Reyhan YÖRÜMEZ
► Kanser ve Beslenme Dyt.Nil ŞAHİN GÜRHAN
► Kanser ve Beslenme Dyt.Gamze KAÇAR BOZKURT
► Kanser ve Beslenme Dyt.Turgay KÖSE
► Kanser Hastalarında Beslenme Dyt.Zehra GÖKTAŞ
► Kanser Hastalarında Beslenme Dyt.Neslihan HACIBEYLİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kanser ve Beslenme' başlığıyla benzeşen toplam 56 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kafein Kasım 2015
► Domates ve Faydaları Ekim 2015
► Vejetaryen Beslenmesi Ağustos 2015
► Beslenmede Sıvılar Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:44
Top