Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi
BOŞANMANIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Günümüzde, boşanma oranlarının giderek arttığına tanık oluyoruz. Terapi odalarında bizim tanık olduğumuz durum ise daha da çarpıcı: Boşanmak isteyip boşanamayan çiftlerin sayısı da bir o kadar yüksek. Eşler arası çatışmalar, her iki tarafın farklı beklentileri ve görüş ayrılıkları, aile yakınlarının müdahaleleri gibi pek çok faktör boşanma kararını etkiliyor. Henüz boşanmamış olan evli çiftler, bu nedenlere bağlı olarak kendilerini ciddi bir kısır döngünün içinde buluyorlar. Bu durumun uzun süre yaşanması, kişilerde depresyon, panik bozukluk, somatizasyon gibi psikolojik problemlere yol açabiliyor.
Boşanma İsteğine Rağmen Evliliği Sürdürme = Çaresizlik ve Mutsuzluk
Çiftler, ilişkilerini sürdürmek istiyorsa evlilik/çift terapisi ile evlilikte yaşanan huzursuzluğun, çatışmaların çözümlenmesine odaklanırız. Problemin kaynağı tespit edildikten sonra; çatışmaların çözüm yolları üzerinde çiftler ile birlikte çalışılabilir. Ancak evliliği sürdürme isteğinde, çiftlerin yola çıkış noktası; menfaat ilişkisi veya muhtaç olma düşüncesi olmamalıdır. İlişkinin devamlılığı; karşısındaki bireyle birlikte mutlu ve huzurlu olabilme arzusunun var olması önemlidir. Hareket noktası bu olmadığı takdirde; ‘’Çocuklarım için evliliğimi sürdürmek istiyorum.’’ , ‘’Boşanırsam çocuklarım mahvolur.’’ , ‘’Ekonomik gücüm yok, boşanırsam sahip olduğum koşullar kötüleşecek’’, ‘’Bu yaştan sonra tekrar ailemin evine dönmek istemiyorum’’ gibi gerekçelerle sıkça karşılaşmaktayız. Bu doğrultuda evliliğe devam etme isteği; ne yazık ki evlilikte yaşanan sorunların çözümlenmesini engellemektedir.
Çocukların sağlıklı gelişimi için mutlu ve güvenli bir aile ortamı oldukça önemlidir. Ancak bu ‘’mutlu ve güvenli aile’’ kavramının içeriği büyük önem taşır. Bu mutlu ve güvenli aile ortamı; yalnızca aile bireylerinin aynı evi paylaşarak bir arada olmaları değildir. Var olan aile ortamında; aile bireylerinin birbirlerini dinlemediği, birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını fark edemediği, sürekli eleştiri, aşağılama, küçümseme gibi psikolojik şiddetin olduğu, ortak paylaşımların olmadığı bir ailede sağlıklı bir ortamdan söz etmek mümkün değildir.
Sürekli çatışmaların, sözel-fiziksel şiddetin olduğu; ancak bir arada olduğu bir ailenin, çocuklarına sağlıklı bir aile ortamı sağladığını düşünemeyiz. Aile bireylerinin birbirlerinin hak, sınır ve gelişimlerine saygı duyan, sevgi ile bağlı, güvende hissettiren bir etkileşimin olması önemlidir. Aile bireylerinin görüşme sıklığı değil; gerek sözel gerekse beden dili yoluyla kurulan iletişim, ilişkinin kalitesini belirler. Dolayısıyla ebeveynlerin boşanmış olması değil; evli veya boşanmış ebeveynler olarak çocuklara sundukları iletişimin kalitesi önemlidir. Çiftler arasında yaşanan problemler; çocukların ihtiyaçlarını göz ardı ediyor, tahammül azalıyor ve öfkeli bir ebeveyne dönüşmesine sebep oluyor ise; boşanmanın, çocuk için daha doğru bir tercih olduğu düşünülebilir.
Çocuklar Boşanmadan Olumsuz Etkilenir mi?
Boşanma, bireyin ve var ise çocuklarının yaşamını etkileyen ve ortaya çıkan değişimlere adapte olması için zamana ihtiyaç duyulan bir durumdur. Aile bireyleri boşanma durumu ile değişen koşullara uyum sağlamak için özellikle ilk dönemlerde zorlanma yaşayabilir. İş/okul hayatında dikkatin dağılması, duyguların yoğun yaşanması, uyku ve iştah durumlarında değişiklikler ilk dönemlerde olağandır; bu yaşananlar uzun süreli olduğunda ve kişi üstesinden gelemediğinde bir uzmana danışarak psikolojik destek almak yararlı olabilir. Boşanma sonrası, ilk dönem yaşanması doğal ve normal kabul edilen sıkıntılar bazı bireylere boşanma kararını yeniden sorgulatabilmektedir. Bu durumun yaşanmaması için; boşanma kararı öncesinde evlilik süreci ve yaşanan problemler çok iyi değerlendirilmiş olmalıdır.
Çocuğun psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi için evliliği sürdürme kararında; evliliği devam ettirip ettirmemek değil; devam ettiğinde sağlanacak aile ortamının çocuğa nasıl yansıyacağının düşünülmesi gerekir. Eğer siz mutlu olmadığınız bir evliliği sürdürerek, sağlıklı olmayan bir aile ortamında çocuğunuzu yetiştiriyorsanız; ilerde çocuğunuz da eş seçimi ve kurduğu aile düzeninde mutsuz olmasına zemin hazırlıyor olabilirsiniz. Rol model olarak gördüğü ebeveynleri olarak sizden; mutsuz olsa, küçümsense, aşağılansa da evliliği sürdürmeyi, dayak yese bile susmayı, sürekli kavga ve tartışmaların olmasını normal kabul etmeyi öğrenmiş olacak. Dolayısıyla çocuğunuz da ilerde; kendisini mutsuz eden, psikolojik sorunlara neden olacak evliliğinde, boşanmayı, evliliği sonlandırmayı bir seçenek olarak bile düşünemeyecektir.
Boşanmanın etkileri; çiftlerin tutumlarına, boşanan çiftin çocuklarının yaşına, kişilik özelliklerine, boşanma sonrası yaşam koşullarına bağlı olarak değişir. Bu nedenle her boşanmanın çocukları olumsuz etkileyeceğini söylemek doğru değildir. Huzursuzlukla sürdürülen bir evlilik gibi, boşanma sonrası birbirine düşmanca davranan, çocuklarına-çevresine birbirini kötüleyen çiftler, çocuklarına boşanmadan çok daha fazla zarar verecektir.
Boşanma, toplumsal algıda olduğu gibi felaket senaryosu, bir kadının, bir ailenin başına gelecek en kötü senaryo değildir; olmamalıdır. Bazı durumlar için, çiftlerin birbirine zarar vermesinin önüne geçecek bir çözüm yolu, bazı durumlarda en doğru seçenek olabilmektedir.
Aile içinde huzursuz ortamın , gerginliğin veya birbirinden kopuk iletişimde olan ebeveynlerin varlığı; çocuklar üzerinde kalıcı olumsuz etkiler yaratabilir. Evliliği sürdürmüş olmak için sarfedilen ısrar, iletişim problemleri i çözmek için sarf edilmelidir. Çocuklar için ebeveynleri birer rol modeldir. Ebeveyn olarak ileride çocuğun hangi tutum ve davranışları sergilemesini istiyorsanız; kendi yaşamınızı ve davranışlarınızı bu yönde şekillendirmelisiniz. Şiddet, aşağılama, küfür gibi durumlara maruz kalıyor ve buna izin veriyorsanız; çocuğunuz da evlendiğinde eşinden benzer tutum ve davranış karşısında reaksiyon veremeyecek, durumu normalleştirecektir. Bu da çocukluğunda tanıklık ettiği anne-baba iletişiminden edindiği öğretilerin kalıcı etkisini yaşayacak, sağlıksız ilişkileri, kişileri hayatından çıkartamayacak zarar görmesini sürdürecektir.
Ebeveynler kendilerine evlilikleri için şu soruları sorması faydalı olacaktır. “Gelecekte, çocuğum benim yaşadığım gibi bir evlilik yaşasın ister miyim?”
“Çocuğum evliliğinde benzer bir durumu yaşasa ona ne yapmasını tavsiye ederdim?”
“Çocuğumun nasıl evliliği, nasıl bir eşi olsun isterim?”
“Bu soruların cevapları kendi sürdürdüğüm evliliğe ve evlilikteydi rolümle ne kadar örtüşmektedir?”
Boşanmak, felaket bir son olarak algılanmamalıdır, boşanmak; evlilik gibi sadece bir durumdur. Çevre baskısıyla benzer görüşlerden etkilenmek yerine profesyonel destek alarak kendinizin ne istediği yönünde kararı alabilmeye yardımcı olur. Huzursuz bir ortamda sadece evliliği sürdürmek adına, toplumsal baskı veya çocuklar boşanmış ebeveynlere sahip olmasınlar diye düşünerek; daha kötü bir senaryo yaşıyor ve yaşatıyor olabilirsiniz. En korktuğunuz, endişelendiğiniz durum, çocukların psikolojik sağlığını olumsuz etkilememek ilken; gergin veya kopuk iletişimde, mutsuz ebeveynlerle büyümelerine sebep olmak çocukların gelişimlerine daha büyük zararlar vermektedir.
Böyle durumlarda, çocuklara sağlıklı örnek teşkil etmek, daha iyi ebeveynlik edebilmek adına, çözüm bazen boşanmak olabilmektedir.
Boşanma kararı almak ve uygulamak; yetişkinler için de zor bir süreçtir. Çok boyutlu düşünülmesi, planlanması gerekir. Aksi takdirde; öfkeyle veya hızlıca ayrıntılarıyla düşünülmeden alınan bir karar olduğunda; pişmanlık ve suçluluk duygularını beraberinde getirebilmektedir. Boşanma süreci ve sonrasının zorlanmaları olabileceği düşünülmeli, psikolojik, ekonomik, toplumsal birçok faktör göz önünde bulundurularak hazırlıklı olunmalıdır. Boşanma süreci danışmanlığı almak bu süreci daha kolay ve sağlıklı geçirirlmesini desteklemeye yarar.
Evlilik/Çift terapisinde, tek amaç evliliği sürdürmek için çözüm yolları bulmak değil; gerekli durumlarda sağlıklı bir boşanmanın gerçekleşebilmesini sağlamaktır.
Ebru Özkurt Topcu
Uzm. Klinik Psikolog
Aile ve Çift Terapisti
Günümüzde, boşanma oranlarının giderek arttığına tanık oluyoruz. Terapi odalarında bizim tanık olduğumuz durum ise daha da çarpıcı: Boşanmak isteyip boşanamayan çiftlerin sayısı da bir o kadar yüksek. Eşler arası çatışmalar, her iki tarafın farklı beklentileri ve görüş ayrılıkları, aile yakınlarının müdahaleleri gibi pek çok faktör boşanma kararını etkiliyor. Henüz boşanmamış olan evli çiftler, bu nedenlere bağlı olarak kendilerini ciddi bir kısır döngünün içinde buluyorlar. Bu durumun uzun süre yaşanması, kişilerde depresyon, panik bozukluk, somatizasyon gibi psikolojik problemlere yol açabiliyor.
Boşanma İsteğine Rağmen Evliliği Sürdürme = Çaresizlik ve Mutsuzluk
Çiftler, ilişkilerini sürdürmek istiyorsa evlilik/çift terapisi ile evlilikte yaşanan huzursuzluğun, çatışmaların çözümlenmesine odaklanırız. Problemin kaynağı tespit edildikten sonra; çatışmaların çözüm yolları üzerinde çiftler ile birlikte çalışılabilir. Ancak evliliği sürdürme isteğinde, çiftlerin yola çıkış noktası; menfaat ilişkisi veya muhtaç olma düşüncesi olmamalıdır. İlişkinin devamlılığı; karşısındaki bireyle birlikte mutlu ve huzurlu olabilme arzusunun var olması önemlidir. Hareket noktası bu olmadığı takdirde; ‘’Çocuklarım için evliliğimi sürdürmek istiyorum.’’ , ‘’Boşanırsam çocuklarım mahvolur.’’ , ‘’Ekonomik gücüm yok, boşanırsam sahip olduğum koşullar kötüleşecek’’, ‘’Bu yaştan sonra tekrar ailemin evine dönmek istemiyorum’’ gibi gerekçelerle sıkça karşılaşmaktayız. Bu doğrultuda evliliğe devam etme isteği; ne yazık ki evlilikte yaşanan sorunların çözümlenmesini engellemektedir.
Çocukların sağlıklı gelişimi için mutlu ve güvenli bir aile ortamı oldukça önemlidir. Ancak bu ‘’mutlu ve güvenli aile’’ kavramının içeriği büyük önem taşır. Bu mutlu ve güvenli aile ortamı; yalnızca aile bireylerinin aynı evi paylaşarak bir arada olmaları değildir. Var olan aile ortamında; aile bireylerinin birbirlerini dinlemediği, birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını fark edemediği, sürekli eleştiri, aşağılama, küçümseme gibi psikolojik şiddetin olduğu, ortak paylaşımların olmadığı bir ailede sağlıklı bir ortamdan söz etmek mümkün değildir.
Sürekli çatışmaların, sözel-fiziksel şiddetin olduğu; ancak bir arada olduğu bir ailenin, çocuklarına sağlıklı bir aile ortamı sağladığını düşünemeyiz. Aile bireylerinin birbirlerinin hak, sınır ve gelişimlerine saygı duyan, sevgi ile bağlı, güvende hissettiren bir etkileşimin olması önemlidir. Aile bireylerinin görüşme sıklığı değil; gerek sözel gerekse beden dili yoluyla kurulan iletişim, ilişkinin kalitesini belirler. Dolayısıyla ebeveynlerin boşanmış olması değil; evli veya boşanmış ebeveynler olarak çocuklara sundukları iletişimin kalitesi önemlidir. Çiftler arasında yaşanan problemler; çocukların ihtiyaçlarını göz ardı ediyor, tahammül azalıyor ve öfkeli bir ebeveyne dönüşmesine sebep oluyor ise; boşanmanın, çocuk için daha doğru bir tercih olduğu düşünülebilir.
Çocuklar Boşanmadan Olumsuz Etkilenir mi?
Boşanma, bireyin ve var ise çocuklarının yaşamını etkileyen ve ortaya çıkan değişimlere adapte olması için zamana ihtiyaç duyulan bir durumdur. Aile bireyleri boşanma durumu ile değişen koşullara uyum sağlamak için özellikle ilk dönemlerde zorlanma yaşayabilir. İş/okul hayatında dikkatin dağılması, duyguların yoğun yaşanması, uyku ve iştah durumlarında değişiklikler ilk dönemlerde olağandır; bu yaşananlar uzun süreli olduğunda ve kişi üstesinden gelemediğinde bir uzmana danışarak psikolojik destek almak yararlı olabilir. Boşanma sonrası, ilk dönem yaşanması doğal ve normal kabul edilen sıkıntılar bazı bireylere boşanma kararını yeniden sorgulatabilmektedir. Bu durumun yaşanmaması için; boşanma kararı öncesinde evlilik süreci ve yaşanan problemler çok iyi değerlendirilmiş olmalıdır.
Çocuğun psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi için evliliği sürdürme kararında; evliliği devam ettirip ettirmemek değil; devam ettiğinde sağlanacak aile ortamının çocuğa nasıl yansıyacağının düşünülmesi gerekir. Eğer siz mutlu olmadığınız bir evliliği sürdürerek, sağlıklı olmayan bir aile ortamında çocuğunuzu yetiştiriyorsanız; ilerde çocuğunuz da eş seçimi ve kurduğu aile düzeninde mutsuz olmasına zemin hazırlıyor olabilirsiniz. Rol model olarak gördüğü ebeveynleri olarak sizden; mutsuz olsa, küçümsense, aşağılansa da evliliği sürdürmeyi, dayak yese bile susmayı, sürekli kavga ve tartışmaların olmasını normal kabul etmeyi öğrenmiş olacak. Dolayısıyla çocuğunuz da ilerde; kendisini mutsuz eden, psikolojik sorunlara neden olacak evliliğinde, boşanmayı, evliliği sonlandırmayı bir seçenek olarak bile düşünemeyecektir.
Boşanmanın etkileri; çiftlerin tutumlarına, boşanan çiftin çocuklarının yaşına, kişilik özelliklerine, boşanma sonrası yaşam koşullarına bağlı olarak değişir. Bu nedenle her boşanmanın çocukları olumsuz etkileyeceğini söylemek doğru değildir. Huzursuzlukla sürdürülen bir evlilik gibi, boşanma sonrası birbirine düşmanca davranan, çocuklarına-çevresine birbirini kötüleyen çiftler, çocuklarına boşanmadan çok daha fazla zarar verecektir.
Boşanma, toplumsal algıda olduğu gibi felaket senaryosu, bir kadının, bir ailenin başına gelecek en kötü senaryo değildir; olmamalıdır. Bazı durumlar için, çiftlerin birbirine zarar vermesinin önüne geçecek bir çözüm yolu, bazı durumlarda en doğru seçenek olabilmektedir.
Aile içinde huzursuz ortamın , gerginliğin veya birbirinden kopuk iletişimde olan ebeveynlerin varlığı; çocuklar üzerinde kalıcı olumsuz etkiler yaratabilir. Evliliği sürdürmüş olmak için sarfedilen ısrar, iletişim problemleri i çözmek için sarf edilmelidir. Çocuklar için ebeveynleri birer rol modeldir. Ebeveyn olarak ileride çocuğun hangi tutum ve davranışları sergilemesini istiyorsanız; kendi yaşamınızı ve davranışlarınızı bu yönde şekillendirmelisiniz. Şiddet, aşağılama, küfür gibi durumlara maruz kalıyor ve buna izin veriyorsanız; çocuğunuz da evlendiğinde eşinden benzer tutum ve davranış karşısında reaksiyon veremeyecek, durumu normalleştirecektir. Bu da çocukluğunda tanıklık ettiği anne-baba iletişiminden edindiği öğretilerin kalıcı etkisini yaşayacak, sağlıksız ilişkileri, kişileri hayatından çıkartamayacak zarar görmesini sürdürecektir.
Ebeveynler kendilerine evlilikleri için şu soruları sorması faydalı olacaktır. “Gelecekte, çocuğum benim yaşadığım gibi bir evlilik yaşasın ister miyim?”
“Çocuğum evliliğinde benzer bir durumu yaşasa ona ne yapmasını tavsiye ederdim?”
“Çocuğumun nasıl evliliği, nasıl bir eşi olsun isterim?”
“Bu soruların cevapları kendi sürdürdüğüm evliliğe ve evlilikteydi rolümle ne kadar örtüşmektedir?”
Boşanmak, felaket bir son olarak algılanmamalıdır, boşanmak; evlilik gibi sadece bir durumdur. Çevre baskısıyla benzer görüşlerden etkilenmek yerine profesyonel destek alarak kendinizin ne istediği yönünde kararı alabilmeye yardımcı olur. Huzursuz bir ortamda sadece evliliği sürdürmek adına, toplumsal baskı veya çocuklar boşanmış ebeveynlere sahip olmasınlar diye düşünerek; daha kötü bir senaryo yaşıyor ve yaşatıyor olabilirsiniz. En korktuğunuz, endişelendiğiniz durum, çocukların psikolojik sağlığını olumsuz etkilememek ilken; gergin veya kopuk iletişimde, mutsuz ebeveynlerle büyümelerine sebep olmak çocukların gelişimlerine daha büyük zararlar vermektedir.
Böyle durumlarda, çocuklara sağlıklı örnek teşkil etmek, daha iyi ebeveynlik edebilmek adına, çözüm bazen boşanmak olabilmektedir.
Boşanma kararı almak ve uygulamak; yetişkinler için de zor bir süreçtir. Çok boyutlu düşünülmesi, planlanması gerekir. Aksi takdirde; öfkeyle veya hızlıca ayrıntılarıyla düşünülmeden alınan bir karar olduğunda; pişmanlık ve suçluluk duygularını beraberinde getirebilmektedir. Boşanma süreci ve sonrasının zorlanmaları olabileceği düşünülmeli, psikolojik, ekonomik, toplumsal birçok faktör göz önünde bulundurularak hazırlıklı olunmalıdır. Boşanma süreci danışmanlığı almak bu süreci daha kolay ve sağlıklı geçirirlmesini desteklemeye yarar.
Evlilik/Çift terapisinde, tek amaç evliliği sürdürmek için çözüm yolları bulmak değil; gerekli durumlarda sağlıklı bir boşanmanın gerçekleşebilmesini sağlamaktır.
Ebru Özkurt Topcu
Uzm. Klinik Psikolog
Aile ve Çift Terapisti
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ebru ÖZKURT TOPÇU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ebru ÖZKURT TOPÇU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
boşanmanın çocuktaki etkileri, boşanma ve çocuk, boşanmada çocuk, boşanma sürecinde çocuk, boşanmada çocuk psikolojisi
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.