2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Depresyonu Anlamak
MAKALE #20797 © Yazan Dr.Mehmet TEKNECİ | Yayın Eylül 2019 | 2,009 Okuyucu
DEPRESYONUN ÇEŞİTLİ KURAMLARA GÖRE İNCELENMESİ


Varolan belirti ve bulgularıyla birlikte eski çağlardan beri bilinen majör depresyonun adlandırılması ilk kez 5. Yüzyılda Hipokrat tarafından ‘‘melankoli’’ olarak yapılmıştır. Orta çağlarda ise depresyonu vaka sunumları ile beraber tanımlayan bir diğer isim İbn-i Sina olmuştur. İlerleyen yıllarda ise en kapsamlı tanımlama Kraepelin tarafından 1896 yılında yapılmıştır.


Depresyon, bir diğer ismiyle çökkünlük derin üzüntü ve hüzün haliyle beraber psikomotor hareketlerin ve bilişsel işlevlerinde yavaşladığı bir sendromdur. Kişinin eskiden ilgi duyduğu aktivitelere artık isteğinin olmadığı günlük yaşamındaki işlevselliğinin önemli derecede etkilenmesiyle karakterizedir. Bu belirti ve bulgular farklı ruhsal veya fiziksel hastalıklara eşlik etmesiyle beraber ortaya çıkabildiği gibi farklı bir hastalığa bağlı olmadan da ortaya çıkabilmektedir. Bu ayrımı sağlamaya yönelik, birincil ve ikincil çökkünlükler olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. Birincil çökkünlükler farklı bir hastalığa bağlı olmadan ortaya çıkan depresyonu ifade ederken, ikincil çökkünlükler ruhsal veya fiziksel bir hastalığa bağlı olarak meydana gelen depresyonu karşılar.


Depresyonda Belirti ve Bulgular


Depresyonda olan hastaların genel görünümleri çökkün, yorgundur. Genellikle kendilerine olan bakımları azalmış yüz ifadeleri derinleş durumdadır. Depresyonun hafif, orta veya şiddetli olma derecesine göre insanlarla ilişki kurma biçimi de değişkenlik gösterebilir. Ağır depresyon durumlarında kişi hiçbir uyarana karşı tepki vermeyip, konuşmayabilir. Hafif depresyonda genellikle kişi ses tonu düşük ve yalnızca soru sorulduğunda kısa cevaplar vererek konuşur. Duygulanım belirtisi olarak genellikle derin bir üzüntü ve keyifsizlik hali gösterirler. Depresyonun şiddetine göre duygulanımın şiddeti de değişkenlik göstermektedir. Ağır depresyonlarda kişi yalnızca derin bir üzüntü hissettiğinde onun dışında başka hiçbir duygusunu hissedemediğini ifade edebilir. Depresyon hastasının bilişsel yetilerinde zaman zaman bulanıklık olabilmektedir ve unutkanlık yaşadıkları durumlarla karşılaşabilmektedirler. Düşünce sürecinde meydana gelen yavaşlamayla beraber psikomotor hareketlerde de genellikle yavaşlık söz konusudur. Bununla birlikte uyku kalitesinde bozulmalar, uykuya dalmada ya da uykuyu sürdürmede zorluklar yaşanabilmektedir. Depresyon hastalarında genellikle iştahsızlık ve hızlı kilo kayıplarının da olması önemli belirtilerdendir.


Bahsedilen bu belirtilerin bazıları zaman zaman her insanda görülebilmektedir. Depresyon tanısı alan kişilerde bu belirtilerin bir kısmı veya tamamının bir arada görülmesi söz konusudur. DSM-5’ e göre kişiye majör depresyon tanısı verilebilmesi için;
Duygudurumunun çökkün oluşu, genel bir isteksizlik veya zevk alamama durumununda içerisinde olduğu en az beş belirtinin olması gerekmektedir. Ayrıca söz konusu belirtilerin günlük hayattaki işlevselliği de etkiyecek derecede belirgin olması ve tüm bu belirtilerin en az iki hafta sürmesi gerekmektedir.


Depresyonda Psikanalitik Yaklaşım


Freud, ‘‘yas ve melankoli’’ isimli yazısında yas sürecinin ve depresyonun karşılaştırmalı olarak üzerinde durmuştur. Yas süreci kaybedilen gerçek bir sevgi nesnesinin olmasıyla beraber söz konusu belirtilerin gözlemlenmesi ile tanımlanırken; depresyonda sevgi nesnesinin kaybının olması veya olmaması koşul olarak görülmez. Eğer gerçek bir sevgi nesnesinin kaybı söz konusu değilse bilinçaltındaki bir nesnenin kaybı söz konusudur ve yas sürecinden farklı olarak kişi kendisine yönelik özsaygısını kaybetmektedir. Depresyondaki kişinin sevilmediği, kötü ve işe yaramaz olduğu düşünceleriyle beraber özsaygısını da kaybettiği görüşü psikanalitik açıdan en ayırıcı özelliktir. Bununla beraber psikanalitik kurama göre depresyonda olan kişinin duyguları ambilavans özellik gösterir, karşıt olan iki güçlü duygu beraber bulunur. Kişinin katı ve cezalandırıcı olan üstbenliği sebebiyle içinde barındırdığı kin ve öfkesi kendine yöneltilmiş durumdadır.


Depresyonda Biyolojik Yaklaşım


Yapılan çeşitli çalışmalar sonucunda duygudurum bozukluklarının temelinde genetik faktörlerin olduğu bilinmektedir. Major depresif bozukluk için genetik faktörlerin oranının %50 civarında olduğu düşünülmektedir. Öte yandan biyokimyasal etkenlerde söz konusudur. Major depresif bozukluk için noradrenalin ve serotonin salgısının azlığı sebep olarak gösterilmektedir. Buradan hareketle depresyonun biyolojik yaklaşımında azlığından kaynaklanan maddelerin arttırılmasına yönelik bir tedavi takip edilir.


Depresyonda Bilişsel-Davranışçı Terapi Yaklaşımı


Bilişsel kuram depresyonu bir duygudurum bozukluğu olarak görmekten ziyade bilişsel bir bozukluk olarak kabul eder. Kişinin kendisine, dünyaya ve geleceğe yönelik olumsuz düşüncelerinin bulunduğunu ve bu düşünceler sebebiyle karamsar bakış açısının şekillendiği düşünülmektedir. Depresyondaki kişinin, yaşamının ilk yıllarından itibaren zihnine yerleşmiş bulunan bu olumsuz kavramlar zamanla olaylar yaşadıkça ve aynı şekilde düşündükçe bu yanlış inanışlar devam eder ve kişinin karamsar bakış açısını devam ettirir. Bu olumsuz ve kendini suçlayıcı düşünceler çarpıtılmış düşüncelerdir örneğin, arkadaşlık ilişkisinde meydana gelen sıradan bir tartışmada kişinin hem kendini suçlayıcı hem de her şeyin felaketleştiğini çok daha kötü olacağına dair düşüncelere kapılması gibi. Fakat kişi bu düşüncelerinin çarpıtılmış olduğunun farkında değildir, çocukluk döneminde oluşmuş olan şemalar sebebiyle otomatik biçimde böyle düşünmektedir. Aynı zamanda bu düşünceler engelleyici niteliktedir; karamsarlığın sürmesine sebep olurlar. Bahsedilen bu olumsuz otomatik düşünce ve kavramlardan dolayı duygudurum bozuklukları meydana gelir. Kişi bu karamsar duygulardan nasıl kurtulacağını bilemediğinde ve aynı olumsuz uyaranlarla tekrar tekrar karşılaştıkça ve başa çıkama davranışı sağlanamadıkça kişi kendini çaresiz hissettiği bir ruh haline bürünür. Davranışçılara göre kişinin çabalamaktan vazgeçip çaresizliğini kabullenmesi durumu öğrenilmiş çaresizlik kavramının ifadesidir.


Depresyonda Varoluşçu Psikoterapi Yaklaşımı


Varoluşçu psikoterapinin temel anlayışına göre insanın ana özelliği yaşamında bir anlam arıyor olması ve kendini önemli hissetmesidir. Varoluşçu psikoterapinin önemli temsilcilerinden biri olan Irvın Yalom, kişinin hissettiği ‘‘anlamsızlık’’ kavramını yani hayatındaki anlamı kaybedişini, kişinin hayatının asıl gerçeği olduğunu ifade eder. Buna bağlı olarak Varoluşçu kuram, depresyonun altında yatan sebebi kişinin hayatının asıl anlamını kaybetmiş olması ile ilişkilendirir. Kişi hayatının anlamını kaybetmesiyle beraber ölüm kavramını ve sonrasını da düşünmeye ve sorgulamaya başlar. Böylelikle ‘‘varoluşsal yalnızlık’’ olarak nitelendirilen kavram kişinin hayatının bir parçası haline gelmiş olur. Varoluşsal yalnızlık, kişinin kendisi ve diğer insanlarla arasındaki aşılamayan boşluğun ifadesidir. Yalom’ un ifade ettiğine göre bu boşluk samimi ve içten ilişkilerle dahi kapatılamaz. Ruhsal yönüyle incelendiğinde bu boşluk ve yalnızlık hissinin kronik bir hal almasıyla kişide depresyon ortaya çıkar. Depresyonun tedavisi sürecinde de yapılan, hayatının anlamına dair kişinin kaybetmiş olduğu anlamları fark etmesi ve yeniden anlamlandırmasını sağlamaya yönelik yol göstermektir.


Depresyonda Pozitif Psikoterapi Yaklaşımı


Pozitif psikoterapi, temelinde insanın güçlü yanlarına ve bireylerin olabilecek en uygun biçimde varoluşunu sürdürebilmesi için gerekli olan koşullara odaklanır. Bu durumlara odaklanırken de özellikle iyi olma, mutluluk ve değer kavramlarına dikkat çekilir. Pozitif psikoterapi yaklaşımına göre iyi olma kavramı, sadece bireyde herhangi bir patolojinin olmaması durumunu ifade etmez, aynı zamanda bireyin olumlu özelliklerini temel alır. Pozitif psikoterapi iyi bir hayatın nasıl olabileceği konusu ile ilgilenmekle beraber, asıl amaç olarak da “iyi olanın daha iyi olması” konusuna odaklanmıştır. Bununla kastedilen insanın mükemmel oluşu değil, güçlü yönlerinin desteklenmesinin önemidir. Bu destekleme sürecinde amaca ulaşmaya yönelik kişinin değerleri ve olumlu duyguları kullanılmaktadır.

Referanslar
Gençtan, E. (1995). Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar. Ankara: Remzi Kitabevi.
Ivanenko, A. 2009. Treatments of Psychiatric Disorders. Karl Doghramji (Ed.), Uyku Bozuklukları (s.857-873). İstanbul: Veri Medikal Yayıncılık.
Kulaksızoğlu, I., Tükel, R., Üçok, A., Yargıç, İ., & Yazıcı, O. (Ed.) (2009). Psikiyatri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basım ve Yayınevi.
Öztürk, M. O., & Uluşahin, N. A. (2016). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara: Nobel Kitapevi.
Seligman, M. E. P. (2002). Gerçek Mutluluk. Semra Kunt Akbaş (Çev.). Ankara: HYB Basım Yayın.
Yalom, İ. D. (2006). Depresyon Terapisi. (Çev. Y. Engin). İstanbul: Prestij Yayıncılık.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Depresyonu Anlamak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Mehmet TEKNECİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Mehmet TEKNECİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Mehmet TEKNECİ Fotoğraf
Dr.Mehmet TEKNECİ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikoterapist
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi157 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Mehmet TEKNECİ'nin Makaleleri
► Depresyonu Anlamak Psk.Orhan TARUK
► Ümit Yeniden (Depresyonu Anlamak) Psk.Burcu ATATÜR
► Severek Anlamak Psk.Kadir ÖZSÖZ
► Otizmi Anlamak Psk.Merve Cansu CAVUS
► Psikoterapiyi Anlamak Psk.Elif ÇELEBİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Depresyonu Anlamak' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aktarım Karşı Aktarım Aralık 2019
► Grup Psikoterapisi Ekim 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


00:43
Top