2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Huzursuz ( Yorgun ) Bacak Sendromu

» Huzursuz ( Yorgun ) Bacak Sendromu
Uzm.Psk.Şahin UÇAR tarafindan yazildi:
Huzursuz Bacak Sendromu olan kişiler genellikle yatağa girip hareketsiz kaldıklarında bacaklarında farkettikleri ancak tam olarak da tarif edemedikleri rahatsız edici hislerden yakınırlar. Bu hisler kişiler tarafından “baldırlarım ağrıyor”, “bacaklarıma derinden bir şeyler batıyor”, “yanıyor”, “uyuşuyor”, “bacaklarımla böcekler yürüyor”, “ Küçük Bıçaklar Saplanıyor” gibi çok farklı şekillerde tarif edilir. Hissedilen rahatsızlığı tam olarak tarif edemediklerinden yakınırlar.

Yorgun yada huzursuz bacak sendromu olarak bilinen bu rahatsızlığa sahip olan 42 yaşındaki danışanım M, yoğunlukla uykuya dalma esnasında yaşadığı bu sorununu yaklaşık 20 yıldır yaşadığını belirtti. Analitik hipnoz ile Age Regresyon ( yaş geriletmesi ) yaptığımda şu ilginç olaylarla karşılaştım.

Benliğin Savunma Aracı Olarak Uyku

M 4 yaşındadır. Ve arkadaşının evine oyun oynanmak üzere annesi tarafından bırakılır. Ancak M’ nin arkadaşı uyuduğu için M salonda beklemek zorunda kalır. Arkadaşının annesi hamama gitmek üzeredir ve soyunup üzerini değiştirirken eşi ona yaklaşır ve sevişmeye başlarlar. Bu durumda M olan bitenleri bir saldırı gibi algılamakta ve korkmaktadır. M' nin arkadaşının babası M' yi Kucağına alır M'yi sever şımartır. ileri geri sallıyor gibi yapar ama pijama giyinen adamın penisi sertleşmiştir ve kucağındaki çocuğa sürttürmeye çalışmaktadır. M ‘ canı yandığı için ağlamaya başlar. Zaten korkmuş durumda olan M daha da korkar çığlık çığlığa ağlar. Bu olan bitenler karşısında M; uyumak istememektedir çünkü , eğer bende arkadaşım gibi uyursam arkadaşımın babası arkadaşımın annesine zarar verdiği gibi babam da anneme zarar verebilir ! diye düşünmektedir.Ardından arkadaşının babası M' yi kucağına aldığında ve sertleşen penisi ile sürttürerek zevk alma çabası içine girdiğinde ise eğer uyursam bu adam bana zarar verecek diye endişelenmektedir. Çünkü canı yanmaktadır. “ Yani uyumamalıyım !!! uyursam başıma kötü bişeyler gelebilir.”

M 17 yaşında ve doğum yapan ablasının evinde ablasına destek olmak üzere bulunmaktadır. Bir gece ablası yeğenini emzirmek üzere uyanmış ama o an için banyoya gitmiştir. M uyurken M nin Ablasının eşi (eniştesi) eğilmiş ve tam M’ yi dudaklarından öpmek üzereyken M uyanır. Eniştesinin içki kokan yüzünü aniden ittirir ve bu alan bitenleri de ablasına anlatmaz. O gece sabaha kadar uyuyamaz. “ Yani, Eğer uyursam başıma kötü bir şey gelebilir. ! “

M 30 yaşındayken henüz 1.5 yaşındaki bebeği, bir önceki gece hiç ağlamadığı için şaşkınlıkla yanına gidip baktığında bebeğinin yüzünü donuk ve tepkisiz olduğunu görür. Bebeğinin Ateşinin de olduğunu farkeder. Hemen bebeği hastaneye götürür. Hasatanede bebeğinin havale geçirdiğini öğrenir. Anne M bu olanlardan dolayı kendini sorumlu tutuyor, kendini suçluyor ve uyumaması (önceki gece için) gerektiğine inanıyordu. '' Eğer gece uyanıp çocuğu kontrol etseydim,çocuğunun havale geçirdiğini anlayabilir ve daha önce hastaneye götürebilirdim'' inancındadır. Havale geçirdiği için Dört gün yoğun bakımda kalan bebek hastaneden çıkartıldığında sürekli ilaç kullanmaya başlar. Ve havalenin beyinde etki bırakmış olabileceği söylenir. M ‘ nin annesi ve çevresindeki yakınları M’ yi suçlarlar. Çocuğa iyi bakamadın. Eğer çocuğuna iyi baksaydın, iyi bir anne olabilseydin çocuğun böyle olmazdı ! ! ! . . . gibi. Böylece danışan M' nin suçluluk hisleri çevresindeki yakınları tarafından da pekiştirilmiştir. ve bayan M' suçlu olduğuna inanmış inandırılmıştır.

Danışanımız bayan M ve onun yakınları şunu göz ardı ediyorlar ki; Anne M, çocuğunun havale geçireceğini bilseydi bırakın uyumamayı, hastanenin içinde hatta Dr' un yanında beklerdi. çocuğunun havale geçireceğini bilen hangi anne evinde gönül rahatlığıyla uyuyabilir ki ?
“ ve bayan M' nin bilinçaltına şunlar yerleşmiştir. Eğer uyumasaydım gece bebeği kontrol etseydim bunlar olmayacaktı. Uyumazsam bana ve bize olabilecek kötü olayları engelleyebilirim !!! “ uyumamalıyım.
Dikkat edilirse tüm bu olayların ortak noktası, danışan M’ nin uyku ile ve uykuya dalma ile ilgili geçmişte yaşadığı olaylara dayanmaktadır. M ile 7 seans yaptım. Her bir seansta birbirinden ilginç bu ve benzer olaylarla karşılaştım. Bilinçaltı mekanizması negatif yönde de olsa öyle muhteşem çalışmaktadır ki uyku onu tüm tehlikelere karşı ( geçmişte yaşadıkları nedeniyle ) koruyucu bir işlev görmektedir. Evet, uyku M için, ona yöneltilebilecek tehditlere karşı bir savunma aracı olmuştur. Uyursam başıma bir şey gelir eğilimi ve korkusu daha 4 yaşında talihsiz bir olayla onun bilinçaltı’na kazınmıştır. Söz konusu olay yaşamının ilerleyen aşamalarında da benzer şekillerde tekrar etmiştir. Böylece bilinçaltı için işleyen bir mekanizmaya dönüşmüştür.Tıpkı isviçre saatlerinin çarkı gibi sürekli işlemektedir. Bayan M ise bilinçli yaşamında uyumaya çalışmakta ama bacaklarında hissettiği tarifsiz bir rahatsızlık hissi yaşamaktadır. Bayan M' nin de bilinçli olarak farkında olmadığı bilinçdışı ( bilinçaltı ) bir süreç işlemektedir.
Bu olaylar danışanımız bayan M' nin zaten unutmadığı olaylardı. hipnozdan çıktıktan sonra '' ben bunları hatırlıyordum'' şeklinde bunu kendisi de açıklamıştır. Bu noktada sorunu oluşturan olay değil; olayın M' de yarattığı duygudur, his' tir. Bilinçaltına yerleşen, olayların bizde yarattığı olumsuz ya da negatif duygulardır. Bu olumsuz duygular ruhsal dünya için yük gibidir. Hipnoz altında bilinçaltından çıkan olay, durum veya olgular danışanların günlük yaşamlarında, bilinçli hallerinde unuttuğu olaylar olmayabilir. Çünkü zaten mutlak unutma sözkonusu değildir. Bilinçaltı veya bilinçdışı dediğimiz bu alanda varlığımızın en küçük ayrıntıları dahi gizlidir. Dolayısıyla hipnoz esnasında bilinçaltından çıkan olay,duygu veya olgular sizin bilinçliyken hatırladığınız veya hatırlamadığınız olaylar olabilir. Ama sorun hatırlanıp hatırlanmaması değil; sorun bu olay veya olaylarda '' Ne hissedildiğidir ''. Bu olay veya olayların sizde yarattığı duygulardır. Ruhsal dünyada yaşanan ama fark edilmeyen bu duygulara bilinçdışı denmesinin nedeni kişinin onların ayırdında olmamasındandır. Bu nedenle bir insanın bilinçdışı bir duygusu olduğunu söylemesi ya da böyle bir duygusu olduğunu yadsıması mantıksızdır. Eğer var olduğunu bilseydi o duygu zaten artık bilinçdışı olmazdı.

Bu olgu bilinç için saçma gelebilir. Dışarıdan bakan birçok insan için de saçma gelebilir. Ama Bilinçaltı ( bilinçdışı) için hala sürmekte olan bir tehlike algısı vardır. Tam uykuya dalma esnasında başlayan rahatsızlığın, bilinçaltı için anlamlı bir iyi niyeti vardır. Danışanımızı uyutmamaktadır. Çünkü bilinçaltının en temel işlevlerinden biri de kişiyi korumaktır. Ve bilinçaltı kişiyi korumaya çalışmaktadır aslında. Yıllar önce oluşan bir ( olumsuz da olsa) çark işlemektedir. Bu çark '' uyumamalıyım. eğer uyursam başıma kötü birşey gelebilir. Ben uyumazsam olabilicek tüm kötü olayların önüne geçebilirim ''dir. Bacaklarda hissedilen o tuhaf ağrı hissi ile bu mekanizma desteklenmektedir. Tam uykuya geçmek üzereyken bu mekanizma işlemektedir. Analitik hipnoz işte tam da bu noktada devreye girer. Bu noktada Analitik hipnozun işlevi ; Bilinçaltı’na tehlikenin artık bittiğini öğretmek yada bilinçaltına yerleşmiş olan hatalı algıları, olumsuz öğrenmeleri yeniden düzenlemektir.

Danışanımız Bayan M için, bu mekanizmayı düzenlemek yeterli oldu. Bilinçaltına hatalı algılarını yeniden öğretmek onun gerçek bir iyileşmeyi yaşamasını sağladı. 20 yıldır yaşanan Huzursuz (yorgun)bacak sendromu artık iyileşti.


Bu yazıya atıf yapmak için yazının internet adresine link verilmelidir. Yazı yazarının izni olmaksızın başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

[ Yazarımız Uzm.Psk.Şahin UÇAR Sayfasına Dönüş] [ Yazar ile İletişim]
» Ayrıntılar
Yazara Ait Bilgiler
Uzm.Psk.Şahin UÇAR
Bursa
Psikolog - Uzman Psikolojik Danışman
Şahin UÇAR
Tavsiyeler
[Bu Kisiyi Tavsiye Edin]
Metin Bilgileri
* Toplam Okuyucu : 9686,

* Yayın Tarihi : 22-07-2007 - 21:42 (6122 gün önce),

* Ortalama Günde 1.58 okuyucu.

* Karakter Sayısı : 7597, Kelime Sayısı : 1028, Boyut : 7.42 Kb.
Lütfen Dikkat :
  • Sitemizde yayınlanan mesleki anıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz.
  • Bu metinden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya "Huzursuz ( Yorgun ) Bacak Sendromu" başlıklı yazının tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Şahin UÇAR'e aittir ve yazı, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) Mesleki Anılar Kütüphanesinde yayınlanmıştır. ibaresi eklenmelidir. Bu ibare eklenmek şartıyla, yazıdan Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
  • Sitemizde sayfası bulunan site üyemiz profesyoneller üye sayfaları içinden, Mesleki Anılarınız bölümü altında, YENİ ANI GÖNDERİN linkini izleyerek bu sayfaya mmesleki anılarını ekleyebilirler.
Bu Kategorideki Diğer Anılar
Ergen Psikolojik Destek Görüşmesi
[Elif Feyza KARATAŞOĞLU]
Psikososyal Destek
[Elif Feyza KARATAŞOĞLU]
Geçilmesi Gereken Yol: Yas
[Betül Esra BABA]
Psikoloji Nedir, Psikolog Kimdir?
[Eyüp TUNAHAN]
Kıymetli Deneyimler, Güzel İnsanlar, Ruh Göçü Kavramı
[İlkay DİNGEÇ]
Anlaşılmak Gerçek Bir İhtiyaç
[Fadime AVCI]
Kendine Güven
[Ramazan BOYACI]
Türkiye Duygu Odaklı Terapi Sempozyumu
[Şahin VURAL]
Yetimhanede Kalan Çocuğuma..(Lütfen Devam Et Abla..)
[Esra DEMİR]
"Biz İlişkiye Doğarız...İçinde Kırılırız, Yıpranız, Vazgeçeriz, Yine de Bizi İlişki Onarıŕ"
[Elif AKAR GÜRSOY]
Bir Vajinusmus Hikayesi
[Murat ÇAKIR]
Xxxıı. Sepi Kongresi
[Elif BAYBUĞA]
Diyarbakır da Psikolog Olmak
[Sadık SUN]
Psikolog Olmak
[Ayşegül ALPASLAN]
Özel Eğitime Sevgi Dolu Özel Destek
[Uğur ÇAPULCUOĞLU]
Vajinismus
[Nuran OĞUZKAYA]
Otizmde Bağ Kurmak
[Vedat DEMİRAL]
Çocuk Bağımlılığı
[Murat ÇAKIR]
Vakâ Üzerine
[Tunahan UZUN]
Cinsel Terapi
[Haşim BELTEN]


15:18
Top