İlk yazımda psikoterapi ile ilgili yazdım ve sizlere genel bilgiler sunmaya çalıştım. Terapi nedir? Ne kadar sürer? Çeşitleri var mı? Bu konuda bilgiler verdim. Fakat çoğu zaman gelen hastalardan veya ailelerinden hala birçok ön yargının olduğunu görmekteyim. Artık bu ön yargıların, bu yanlış bilgilerin değiştirilmesi ve bilenlerin bilmeyenleri uyarması gerekiyor.

Psikiyatrik rahatsızlıkları olan kişileri biraz olsun o çaresizlik duygularından kurtarıp, tedavi olabileceklerini, eski sağlıklarına kavuşabilecekleri ile ilgili onları tedavi için motive etmemiz gerekiyor. Çaresiz olmadıklarını, çıkmazda olmadıklarını, bu yaşadıkları sıkıntıların başka hastalar tarafından da yaşandığını ve en önemlisi çözümü olduğu ile ilgili onları bilgilendirmemiz gerekir. Bu hem psikolog ve hekimlerin görevidir. Fakat aynı zamanda artık toplumsal olarak bilinçlenmemiz, bu tür rahatsızlıkları olanları yadırgamamız ve hor görmememiz gerekiyor. Çeşitli etiketlemeler bu kişileri sadece daha çok çıkmaza sokmaktadır. Farz edin ki sizin kızınız, oğlunuz, anneniz, kardeşiz ve ya siz ruhsal olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyorsunuz. İnsanların size “deli” damgası vurması ne kadar hoşunuza giderse bu durumdaki insanların da o kadar hoşuna gidiyor.

Etrafta bir sürü yalan yanlış bilgi var. Bunun için önerim lütfen okuyun! Kendinizi geliştirin ve bilgilendirin. Gidip işin ehline sorun. Psikiyatristlere ve psikologlara güvenin. Birçok hastanın hala ilaçlara ön yargılı yaklaştığını görüyoruz. Bizim amacımız size ilaca boğmak, ilacı verip işin kolayına kaçmak ve ya da ilacı yaz gönder değildir. Tam aksine bir klinik psikolog olarak benim işimin parçası ilaç kullanımı olmadan, terapötik yöntemlerle bana gelen kişilere yardımcı olmaktır. Fakat tekrar belirtmem gerekiyor ki; ilacın gerekliği olduğu rahatsızlıklar var. Hatta ve hatta ilacın şart olduğu rahatsızlıklar da var. Çoğu zaman bana sordukları sorulardan bir tanesi psikiyatrik ilaç bağımlılık yapar mı? Şimdi ben size soruyorum; sizin sağlığınız ve iyiliğiniz için görevlendirilen bizler neden size bağımlılık yapacak ilaçlar verelim? Burada bir tezatlık var. Komşunun demesiyle, arkadaşın demesiyle olmaz bu işler. Tansiyon hastası birine ve ya şeker hastası birine aynı şeyi söyleyebilir misiniz? Bu kişilerin de her gün, düzenli olarak ilaç almaları gerekmektedir. Okuyun! Kendinizi ve etrafınızdakileri bilgilendirin!

Terapi işe yarar mı? Gelenlerde, gelmeyenler de bu sorunun cevabını merak ediyor. Konuş, anlat, nereye kadar? Bizim elimizde sihirli bir değnek yok, sihirli sözcükler ve ya anlık bir tedavi yöntemi yok. Bunu artık bizden beklemeyin. Hayatta her şeyde olduğu gibi bunun için de çaba göstermeniz gereklidir. Motivasyon göstermeniz gereklidir. Bizim işimiz size sıkıntılarla baş etmeyi öğretmektir. Bunu uygulamak size kalmış.

Terapi ve tedavi süreci her birey için farklıdır. Sıkıntının kaynağına göre, var olma süresine göre ve derecesine göre farklılık gösterebilir. Bunu siz tespit edemezsiniz ve burada yine hekiminize veya psikologunuzla güvenmeniz gerekir. Yapılan bir araştırma; hastaların yüzde 50’sinin 8 seansta ilerleme kaydettiğini, yüzde 75’inin ise 6 ay içerisinde belirgin biçimde iyileştiğini göstermiştir. Fakat tekrar tekrar vurgulamak istiyorum ki; bu noktada hastanın motivasyonu, iyileşme istediği ve çabasının önemi çok büyüktür.