Çocuklarda Oyun Kavramı ve Oyun Terapisi
ÇOCUKLARDA OYUN KAVRAMI ve OYUN TERAPİSİ
OYUN KAVRAMI
Oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır (Yörükoğlu, 2010). Oyun çocuk için önemli bir keşif, iletişim ve kendini anlatma; kısacası öğrenme aracıdır. Çocuğun oynadığı oyuncaklar, onun eğitsek çevresinin bir parçasıdır. Değişik yaşlardaki oyun ilgi alanları, onların büyüme ve gelişmelerini yansıtmaktadır. Bu durum gerek kırsal, gerek kentsel kesimlerde; gerek sosyoekonomik ve kültürel düzeyi düşük veya yüksek kesimlerde; kısacası dünyanın her yerinde aynıdır (14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Oyun, çocuğun gelişimindeki en önemli araçlardan biridir. Çocuklar meraklı ve yaratıcıdır. Oyun onların canlı ve açık düşünmelerini teşvik eder, kendi bilgi ve yetenekleri hakkında güven kazanmalarını sağlar. Oyunda harcanmış zaman iyi zamandır, çünkü oyun sadece oyuncakları kullanmaktan çok daha fazlasını ifade eder. İçten gelen ve çaba gerektiren bir aktivitedir, birçok yönden yapıcı bir çalışmaya benzer. Bir çocuğun oyunu, onun için yaşadığı ortamla yakından ilgilidir. Çocuk kendi aile kültürünün gereklerini ve tarzını-biçimini- benimsemeye gereksinim duyar. Ondaki oyun gereksinimi, içinde yaşadı dünyayı, insan ilişkilerini, evdeki yaşantıları yansıtma; kendi yetenek ve becerilerini araştırma, kendi değişimini olduğu kadar çevresinde gerçekleşen hızı değişimi de anlama isteğiyle ortaya çıkar (14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Oyun çocuğu hayata hazırlayan bir faaliyettir. Çocuk oyun sayesinde motor becerilerini geliştirir, kognitif yapısı gelişir, çocuk fazla enerjisini kullanarak gerginlikten kurtulur. Bütün bu özelliklerden başka oyun çocuğun sosyalleşmesine yardımcı olur (Aydın, 2005).
Oyun yaşlara göre özellikler gösterir. Çocukların oyun faaliyetlerini yaş gruplarına göre inceleyen ve klasik bir araştırma olarak önem arzeden çalışma Parten’in(1932) araştırmasıdır. Araştırmacı 2-4,5 yaş arası 42 çocuğu incelemiştir. Çocuklarının davranışlarını: Tek başına oyun çocuğun izlediği ancak diğer çocukların oyununa katılmadığı oyun, paralel oyun faaliyetleri içinde olan oyun (arkadaşı ile aynı faaliyet içinde olup, tek başına oynanan oyun), birlikte oynanan oyun faaliyeti şeklinde olan oyun (başka çocuklarla birlikte oynanan, oyuncakların paylaşıldığı) ve işbirliğine dayalı oyun (kurallar eşliğinde oynanan) olmak üzere sınıflandırmıştır. Çocukların davranışları altmış kere birer dakikalık gözlem yapılarak değerlendirilmiştir. Bu araştırmaların sonuçları esas alındığında, yaşın ilerlemesiyle çocukların sosyal katılımında bir artma olduğu gözlenmiştir. Bu grup içerisinde büyük çocuklarla birlikte oynanan oyun ve işbirliğine dayalı oyun faaliyetlerine daha uzun süre katılmışlardır. Diğer oyun türlerinde daha az zaman sarf etmişlerdir. Parten, tek başına oyun olarak isimlendirilen ve çocuğun arkadaşları ile birlikte oynama girişiminin olmadığı, çevresindeki nesneler veya oyun malzemeleriyle yalnız kalmayı tercih ettiği oyun türünün en alt düzeyde bir faaliyet olduğunu değerlendirmiştir. Bu oyun türü sosyal katılımdan uzak bir oyun türü olarak yorumlanmıştır(Aydın, 2005).
Yetmişli yıllarda yapılan araştırmalar ise Parten’in görüşlerini desteklememektedir. Yuva öğrencilerinin tek başına oyun faaliyetleri içinde olan öğrencileri gözlemlemesi esasına dayanan veriler, tek başına oyun şekillerinden yaklaşık %50’sinin amaca yönelik eğitsel faaliyetler olduklarını göstermiştir.Bu çalışmadaki tek başına oyun malzemeleri bloklar, boz yap, resim iş ve muhtelif el faaliyetleri malzemeleri veya kitap gibi belirli bir faaliyeti gerektiren malzemelerdir (Moore ve ark., 1974). Bu gözlemin sonuçları bağlamında tek başına oyun süresinin çocuğun pasif bir seyirci olduğu konumdan daha aktif, bağımsız ve problem çözmeye yönelik faaliyetlere doğru bir seyir gösterdiği kabul edilmiştir. Tek başına oyun; fonksiyonel, çocuk için yararlı ve sosyal açıdan sanıldığı gibi zayıf bir sosyalleşmeyi ima etmemektedir. Kendi çocuklarını gözlemleyerek teorisini oluşturan Piaget, çocuğun oyun faaliyetini kognitif yapılardan bağımsız bir faaliyet olarak değerlendirmemiştir. Bu itibarla Piaget bilişsel gelişim aşamaları ile oyun arasında ilişki kurmuştur. Bu görüşü esas alarak araştırmacılar:
Fonksiyonel Oyun: Devinimsel ve kas hareketleri içeren oyunlar;
İnşa Oyunları: Bir şey kurmak için gerekli faaliyetleri içeren oyunlar;
Dinamik Oyun: Hayal gücü içeren sembolizasyon oyunları;
Kurallı Oyun: Oyun kadar, oyunun kurallarının önem taşıdığı oyun,
Yukarıda oyun sınıflandırmasından yararlanarak farklı sosyal sınıflardan gelen çocukların oyunları incelenmiştir ( Rubin ve ark., 1976). Bu çalışmada orta sınıfı temsil eden çocukların daha ziyade inşa oyunlarını tercih ettikleri, başka çocukların oyunlarını izledikleri ve işbirliğine dayalı oyunlara daha düşük sınıftan gelen çocuklara göre daha fazla yöneldikleri tespit edilmiştir.Daha alt sosyo-ekonomik sınıfı temsil eden çocuklar ise orta sosyo-ekonomik sınıf çocuklarına göre daha fazla paralel ve fonksiyonel oyun oynadıkları değerlendirilmiştir(Aydın, 2005).
Rubin ve arkadaşlarının (1976) bulguları ile Moore ve arkadaşlarının (1974) sonuçları birbirini teyit eder mahiyettedir. Tek başına oyunun her iki araştırmacının çalışmalarında amaca yönelik bir faaliyet olduğu kabul edilmiştir. Çünkü tek başına oyun, genellikle problem çözmeyi gerektiren, çocuğun aktif katılımını içeren bir oyun tarzıdır. Bu araştırmacılar tek başına oyunun paralel sosyal bilişsel hiyerarşi içerisinde en alt düzeyi temsil ettiği görüşünde hemfikirlerdir(Aydın, 2005).
3-5 yaş çocukları içerisinde kızlar oyun tercihleri itibariyle daha az hayal gücü gerektiren oyunları tercih etmişlerdir. Oysa erkek çocukları her iki araştırmacının temel teşkil eden verileri kapsamında, daha çok hayvan rolüne girmişler veya başka bir şeyi temsil ettiklerini farz etmişlerdir. Ayrıca erkek çocukları daha büyük çocuklar gibi cansız varlıklara daha fazla duygu ve davranış atfetmişlerdir(Aydın, 2005).
Üç yaşından daha küçük, okul öncesi döneme henüz gelmemiş olan çocukların akranları ile etkileşimi, annenin ortamdaki mevcudiyetine bağlıdır. 19 aylık bebekler gözlemlendiğinde anneleri ile birlikte olan bu çocuklar zamanının %50’sinde akranları ile etkileşime girmişlerdir. Bir buçuk yaş civarını temsil eden çocuklar arkadaşlık ilişkilerine annelerinin yanında, arkadaşları ile konuşmak, bunları taklit etmek veya oyuncaklarını vermek, almak şeklinde göstermişlerdir. Akranlarına daha çok ilgi gösteren çocuklar anneleri ile daha az iletişime girmişlerdir ve annelerini daha az taklit etmişlerdir (Rubenstein ve Howes, 1976).
Bir buçuk yaş çocuğu için akranları ile etkileşime girme iki yönden etkili olan bir husustur. Birincisi; akranının olması çocukta oyuncaklara daha çok ilgi göstermesini sağlar. İkincisi; çocuğun çevresinde akranlarının olması onun anne ile ilişkiye girmesini azaltıcı bir etken olmaktadır. Bir buçuk yaşından önce akranlarla ilişkiye girme durumu annenin varlığında söz konusu olan bir iletişim olmasına rağmen, anneye olan ilgiden daha fazla değildir. Oysa iki yaşındaki çocuk için akranları, annelere göre oyun arkadaşları olarak daha cazip gelmektedir ve annenin oyun arkadaşlığı cazibesini yitirmeye başlamıştır(Aydın, 2005).
Arkadaşlık ilişkileri çevresindeki rekabet ve kıskançlık iki yaş ile beş yaş arasında artmaktadır. Beş yaşından itibaren çocuklar rekabet duygusunu ve davranışlarını daha fazla dengeleyebilmektedirler. Çocuklarda yaşın ilerlemesiyle birlikte arkadaş ilişkilerinde meydana gelen önemli değişiklikler çocuğun bilişsel yapısıyla birlikte değerlendirilen bir konudur. Daha önce de belirtildiği gibi rol yapma, olumlu sosyal değerlere tesir eder ve rol yapma becerisi (başka kişinin bakış açısını kazanma) yaşa ve bilişsel gelişime bağımlıdır(Aydın, 2005).
OYUN DÖNEMİ
(3-6 Yaşlar)
Okul öncesi çağ adı verilen üç ile altı yaş arası, çocukluğun en renkli dönemlerinden biridir. Bu dönemde çocuk konuşkan, cıvıl cıvıl ve yaşam doludur. Sokulgan ve sevimlidir. Durmadan sorar: ‘’Anne bu ne? Baba bunun adı ne? Neden? Niçin?’’ sorularının ardı gelmez. Sık sık büyüklerin sözünü keser, ‘’Baba bana da söyle!’’ diye araya girer. Sonu gelmez bir öğrenme açlığı vardır. Her şeyi bilmek, tanımak ister. Anne-babayı bunaltıncaya dek sorar.
Özerklik döneminin inatçılığı ve olumsuzluğu gitmiş, onun yerini söz dinlerlik almıştır. Karıştırıcılığı sürse de iki yaş çocuğunun kırıcılığı ve zararcılığı kalmamıştır. Uğraşları amaca yöneliktir. Girişken ve yardıma hazırdır. Kendi işini kendi görmeye bayılır. Annenin ayağına dolaşır, ama tutturuculuğu azalmıştır. Yaramazlıkları hep sevimli yaramazlıklardır. Hep ‘’ Ben!, Ben!, Benim!, Benim!’’ diyen iki yaş çocuğu gitmiş yerine ‘’Ben de, Ben de, Biz, Bizim’’ diyen toplumsal bir yaratık gelmiştir. Anne çocuğu her an denetlemek zorunda değildir. Durmadan konuşup sorduğu gibi, gün boyu yorulmadan, usanmadan oynar. Oyunlarında arkadaş arar. Bu nedenle eve sığmaz olur. İkili ve üçlü oyunlar başlar. Yaşıtlarıyla ilişki kurmaya birlikte oynamaya ve paylaşmaya yatkındır. Başka bir deyişle, toplumun küçük bir üyesi olma yolundadır. Bağımsızlığı artmıştır. Kendi yemeğini kendi yer. Çişini ve dışkısını haber verir. Kendi başına giyinmeye çabalar. Elini kolunu daha becerikli kullanır. Yürümesi ve koşması daha dengelidir. Masallara, öykülere, çizgi filmlerine ilgi başlar. Masallardan ve hele korkulu öykülerden hemen etkilenir. Öcüler, cinler, hortlaklar onun için korkutucu gerçek varlıklardır. Bu çağ çocuğunun çok canlı bir hayal gücü vardır. Duyduklarını abartır, gördüklerini çarptırarak aktarır. Olmamış şeyleri olmuş gibi anlatmaya bayılır. Yeni öğrendiği şeyleri durmadan yineler. Kendiliğinden sözler uydurur. Dinlemez görünürken duyar, bir duyduğunu bir daha unutmaz. Çok canlı hayal gücü nedeniyle çabuk korkar, çabuk etkilenir. Deneyimlerinin az, düşünce yeteneklerinin kısıtlı oluşu nedeniyle her şeye kolay kanar. Gerçekle gerçek olmayanı karıştırır. Bu çağ çocuğu çizikler, sıyrıklar ve küçük yaralanmalardan çok etkilenir. Bir damla kan görse avaz avaz ağlar, ilaç sürsün diye annesine koşar. Bu çağ çocuğunda benlik duygusu yavaş yavaş gelişmeye başlar. Her şeyden önce kız veya erkek olduğunu ayırt eder. Kız ve erkek ilgileri iyice belirir. Bu çağda kız-erkek oyunları sürerse de erkeklerin ayrı, kızların ayrı kümelerde toplanmaya başladıkları görülür(Yörükoğlu, 2010).
OYUN DÖNEMİNDE KAZANILAN YETENEKLER
3. Yaş
Küplerden bir köprü kurabilir.
Ayakkabısını ayağına geçirebilir, düğmesini ilikleyip çözebilir.
Çizilen bir çemberi bakarak çizer.
Soyadını söyler. Kız veya oğlan olduğunu bilip söyler.
Söylenen üç sayıyı ezberden yineler.
‘’Benim bir bebeğim var’’ gibi kısa cümleleri yineleyebilir.
4. Yaş
Bir kareyi kalemle kopya edebilir.
Bir kağıdı köşeden katlayabilir.
Söylenen sayıyı yineleyebilir.
Dört nesneyi veya parmağını sayabilir.
Üç parçalı bir bul-tak bulmacasını yapabilir.
Uzun bir cümleyi yineleyebilir.
Acıkınca ne yaparsın? Uykun gelince ne yaparsın? Üşüyünce ne yaparsın? Gibi soruları yanıtlar.
5. Yaş
Bir üçgen çizebilir.
Çöpten insan resmi çizebilir.
Yaşını bilir. Sabahı akşamı ayırır.
Dört rengi yanlışsız bilir.
Ayakkabı bağcıklarını bağlar.
Dört parçalı bir bul-tak bulmacasını yapar.
On küple bir kule yapar.
6. Yaş
Paraları tanır.
On parmağını yanlışsız sayabilir.
Başı, kolları, gövde ve bacakları olan bir insan resmi çizer.
TERAPİDE OYUNLARIN KULLANIMINDA AMAÇLAR
• Dirençli ya da isteksiz olan bir çocukla ilişki kurmak;
• Çocuğun kısıtlamalara, sınırlara ve diğerlerinin beklentilerine verdiği tepkileri araştırmasına yardımcı olmak;
• Çocuğa, ince ve kaba motor becerileri ve/veya görsel-algısal becerileriyle ilişkili güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmesi için bir fırsat sağlamak;
• Çocuğa görevlere katılma, dikkatini toplama ve sebat etme becerilerini tanıması için fırsat sağlamak;
• Çocuğun iş birliği ve ortak çalışma gibi soysak becerileri denemesine ve hayal kırıklığı, hevesin kırılması, başarısızlık ve başarıya uygun tepkiler vermeyi denemesine yardım etmek;
• Çocuğun problem çözme ve karar verme denemelerine yardım etmek;
• Çocuğun, aile içi şiddet, cinsel örselenme yabancı tehlikesi gibi yaşam olayları veya ilgili konular hakkında bilgi edinmesini sağlamaktır (Geldard, 2011).
ÇOCUK İLE OYUN TERAPİSİ
-Yönlendirilmemiş Oyun Terapisi
Oyun terapileri psikolojik sorunları olan, uyum ve davranış bozukluğu gösteren çocukların, doğal oyun ortamında kendilerini ifade etme gerçeğine dayanır. Çocuk duygularını ve sorunlarını oynadığı oyunlarla ortaya koyar. Oyun terapisinde amaç, sorunları olan çocuğun kendi psişik dengesinde belirli ve gerekli değişiklikler yapabilmesini sağlamaktır. Kişiler arası ilişkileri düzenleme, boşalım, içgörü, gerçeklik değerlendirmesi ve yüceltme ile kişiliğin yapısında yeni bir denge oluşturmayı amaçlar. Güçlendirilmiş bir ben, geliştirilmiş bir üstben ve kendilik duygusunun yaşatılması tedavinin özünü oluşturur. Oyun terapisinin aması çocuğun kendisidir. Çocuk, oyun odasında düşünce ve oyuncak paylaşımının toplumca onaylandığını ve katılımların hoşgörü ile karşılandığını duyumsar. Oyun, çocuğun kendini sembolik olarak ifade ettiği dil olarak düşünülmekte, bu nedenle de oyun terapileri sorunların tedavilerinde kullanılmaktadır. Oyun sırasında çocuk, bir çok ileti vermektedir. Uygun seçilmiş oyuncaklarla terapist, bu iletileri değerlendirir ve tedavi amacı ile kullanır. Oyun odası içinde çocuğa, zevk alacağı ve duygularını ortaya koyup, tatmin olacağı olanaklar sağlanır. Uyguladığımız yönlendirilmemiş oyun terapilerinde ilişki çocuk tarafından sağlanır. Terapi sırasında kullanılan oyuncaklar ile çocuklar arası iletişim kolaylaşır, çocukların boşalmalarına yardımcı olunur, içgörünün gelişmesine ve gerçekliğin denenmesine fırsatlar tanınır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Yönlendirilmemiş oyun terapisindeki en önemli ilkeler, terapist ile çocuğun kurduğu ilişki, terapistin çocuğu kabullenmesi, çocuğun terapi saati süresince içinden geldiği gibi davranmasına izin verilmesi, çocuğun duygularını kabul edip yansıtılması, ona genelde yönlendirme olmaksızın istediğini yapmasını sağlayacak ortamın hazırlanması, çocuğun terapi süresince terapistle olan ilişkilerinde sorumluluk duygusu yaşamasının sağlanası ve gerçek yaşama bu ilişkileri aktarabilmeyi öğrenmesidir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Grup ile yapılan yönlendirilmemiş oyun terapisinde bir çok çocuğun olması ise, terapist ile her çocuk arasında istenen ilişkinin doğmasını kolaylaştırır. Örneğin, annesinden ayrılmakta güçlük çeken ve yeni bir ortamda yabancı bir odaya girmek istemeyen çocuk için, diğer çocukların varlığı bu ortama uyumu kolaylaştıracaktır. Grupla yönlendirilmemiş oyun terapisinde, diğer çocuklarla birlikte gerilim azalacak, aktivite motive edilecek ve katılım artacaktır. Terapist ile kurulan güven ilişkisi bireysel terapiye göre daha çabuk ve derin olacaktır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Grupla yönlendirilmemiş oyun terapisinde çocuğa, ebeveynleri dışında özdeşleşme modelleri sunulmaktadır. Çocuk sadece terapistle değil, grubun diğer üyeleri ile de özdeşleşebilecektir. Örneğin, koruyucu ilişkiye alışmış bir çocuk, grup içindeki bağımsız diğer çocuklarla olan ilişkileriyle daha özgür davranış modellerini öğrenebilecektir. Grup içindeki hareketli çocuklar, daha sakin oyun arkadaşları ile nötralize edici etki nedeniyle daha az aktif olacaklar ve daha çok kendilerini denetleyebileceklerdir. Grupla oyun terapisinde hem çok aktif, hem de içine kapanık çocuklar iç fantezi dünyaları ile dışarıdaki gerçek dünya arasında denge kurmayı öğrenebilecektir. Grup oyun terapisinin amacı çocuğun kendisidir. Her çocuk, grup içinde diğer bireylerden bağımsız olarak da oyuna katılabilir. Katılımcıların ilgilerinde göre gruplar oluşur. Her grup bireyi yardım alan bir kişi değil, aynı zamanda da yardım veren bir kişidir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Bireysel veya grupla yönlendirilmemiş oyun terapisinde, V. Axline ve Haim Ginnott’nun non-direktif oyun terapisi ilke ve yöntemleri uygulanmaktadır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
-Kognitif-Davranışsal Oyun Terapisi
Çocuklara ve ailelere sorunları için yardım –tedavi- ederken, farklı bakış açılarına gereksinimimiz vardır. Var olan bir tedavi sekli bazı aile ve çocuklara yararlı olurken, bazılarında etkili olmayabilir.
Davranış temelinde düşünceler yer alır, bunlar çevreden kaynaklanan etmenler ile biçimlenir. Çevreden gördükleri tepkiler doğrultusunda bazı davranışlar kalıcı hale gelirken, bazıları yok olur gider. Bu bağlamda, çocukların sorun olan davranışlarını tedavi etmek amacı ile kognitif-davranışsal oyun terapisi kullanılmaktadır. Kognitif-davranışsal oyun terapisi, çocuk aktif olarak yer aldığı ve amaca yönelik olduğu için önemlidir. Bu oyun terapisi, teorik olarak çizgiyi çerçeve içerisinde kognitif-davranışsal ilkeler ile bütünleşmiş, çocuğun duygusal gelişimine uygun bir yol izler. Terapide önemli noktalardan biri, çocuğun terapi süresince aktif olarak katılmasıdır. Terapi çerçevesinde çocuğa denetim, idare etme ve sorumluluk kazandırılması amaçlanır. Çocuk bu şekilde, davranışını kendi kendisine değiştirebilme becerisine sahip olduğunu anlayabilecektir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Kognitif-davranışsal yaklaşımları bütünleştirdiğimizde, ortaya çıkan yeni oluşumun sonuçta etkili olduğunu görürüz. Bu yöntemde çocuk, oyun aracılığı ile terapiye aktif olarak katılır. Terapist ağırlıklı olarak çocukla çalışır. Kognitif-davranışsal oyun terapisinin merkezinde çocuk vardır. Çocuk düşünceleri, duyguları, fantezileri ve çevresiyle birlikte bir bütündür. Bu oyun terapisi bir yöntem belirler. Yöntem oluştururken çocuğun çevresi, düşünceleri ve duyguları göz önünde bulundurulur. Kognitif yöntemlerde uyumsuz davranışın yerine yenileri yerleştirilirken, çocuğun kendini iyi hissetmesi amaçlanır. Çocuğun bulunduğu durum ile paralellik izleyen yöntem de amaç uyumlu ve yeni davranışları gerçekleştirebilmektir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Bu oyun terapisi, direktif ve hedefe yönelik bir amaç üzerinde yapılanmıştır. Sonuca bağlamadan ucu açık bırakılan bir yol tercih edilmez. Terapist, çocuk ve aile ile çalışırken amaç belirler ve çocuğun bu amaca yönelmesi için yardımcı olur. Kognitif-davranışsal oyun terapisinde amacı belirlemek çok önemlidir, çünkü bu amaç doğrultusunda çocuk ve ebeveyn ile çalışılmaya başlanır. Bu teknikte teori ve uygulama birleşmiştir. Temelde yer alan teori ve uygulamalarla birlikte kullanılır ve test edilmeye açıktır. Böylece bu konuda yapılan araştırmalarda, ortaya yanıtlar çıkabilmesine olanak tanınabilir. Kognitif-davranışsal oyun terapisi, non-direktif oyun terapisine ilişki kurabilme yönünden benzer. Aynı şekilde her iki yöntemde de ‘oyun’ sadece tedavinin sağlanması için değil, çocuk ile terapistin iletişim kurması açısından da önemlidir. Terapinin güvenli bir ortam içinde olması, çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlar ve her yönüyle gizliliğin hakim olduğu, güven ilişkisinin yaşandığı özel ve sıra dışı bir ortam yaratır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
OYUN TERAPİSİNDE ARAÇ-GEREÇ VE AKTİVİTELERİN KULLANIMI
OYUN ODASI
Oyun terapisinin amaçları için özel olarak düzenlenen ve bu amaçlara ulaşmada yardımcı olacak araç-gereç ve etkinliklerin kullanımına olanak tanıyan bir odada çalışıldığında, çocuklara danışmanlık yapmak çok daha etkili ve kolay olacaktır. Ancak bunun olanaklı olmadığı durumlarda, kısıtlı olanak ve araçlarla da terapötik çalışma yapılabilmelidir. Örneğin, olanakların genellikle sınırlı olduğu okullar, hastaneler ve kamu kurumlarında da etkili bir şekilde danışmanlık yapılabilir(Geldard, 2011).
Oyun odasının sahip olması gereken özellikler:
• Oda ses geçirmez olmalıdır. Böylece dışarıdan, çocuğun dikkatini dağıtabilecek seslerin gelmesi engelleneceği gibi, çocuk söylendiklerinin başkaları tarafından işitilmeyeceği konusunda da rahat olabilir.
• Odanın penceresi olmalıdır. İç kısımlarda kalan odalar, kapalı yerlerde sıkıntı yaşayan ve kendini kıstırılmış hisseden çocuklar için rahatsız edici olabilir.
• Odada ıslak zeminin üzerinde bir lavabo ile musluk bulunmalıdır. Bunlar çocuğun suyu kullanabilme ve hamur ya da boya gibi araçları kullandıktan sonra temizlenebilmesine olanak tanır.
• Islak zeminin tabanı kolay silinebilen bir malzemeyle kaplanmış olmalıdır. Ancak, yere rahatça oturabilmek için, odanın geri kalanının halı kaplı olması tercih edilir.
• Oda, sıcak ve rahat olmalıdır. Aktif, yapılandırmaya dayalı ve dramayı içeren oyunlar için yeterli alana sahip olmalıdır.
• Oyun odası düzenli olmalıdır. Her bir danışma seansı için gereken malzeme, ulaşılabilir olacak şekilde, dolaplara düzgünce yerleştirilmelidir. Çok sayıda oyuncağı ve değişik tipte araç-gereci bir arada görmek çocukların dikkatini dağıtabilir. Özellikle huzursuzluk veya dikkat eksikliği problemi olan ya da dürtü kontrolü zayıf olan çocuklar için bu nokta önemlidir.
• Oyun odasında çocuk kendini kısıtlanmış hissetmemeli, farklı etkinlikler arasında serbestçe hareket olanağı bulabilmelidir. Çocuğun bir köşeye çekilerek sessizce oturabileceği yer minderlerin bulunduğu bir alan olmalıdır. Minderler oturmak için kullanılabileceği gibi gevşeme ve hayali yolculuk gibi etkinlikler sırasında da kullanılabilir.
• Yeni bir seansa geldiğinde çocuğun hemen rahatlayabilmesi ve aidiyet duygusunu yaşayabilmesi için oyun ortamının, bir seanstan diğerine değiştirilmeden bırakılması tercih edilir. Böylece, çocuk odayı sanki kendisine aitmiş gibi görebilir. Fakat bazen odanın değiştirilmeden kalması, uygulama açısından olanaklı değildir. Bu durumda önceki seanstan anlamlı bir oyuncağı, malzemeyi veya aracı odada fark edilir bir yere bırakmak, çocuğun o seansta kaldığı yerden kolayca devam etmesine yardımcı olacaktır.
OYUN ODASININ DONANIMI
Oyun odası çeşitli oyuncaklarla, oyun malzemeleriyle ve araç-gereçlerle donatılmalıdır; çünkü farklı oyuncaklar, malzeme ve araçlar, farklı oyun türlerinin ortaya çıkmasına olanak sağlar. Örneğin tahta bloklar, Legolar ve karton kutular çocukları yapılandırmaya dayalı oyunlara yönlendirirken, giysiler ve ev eşyaları imgelemeye dayalı oyunlara yöneltebilir(Geldard, 2011).
Mobilyalar ve ilişkili öğeler
Oyuncak fırın
Oyuncak mutfak dolabı
Oyuncak lavabo
(Yukarıdaki öğeler, küçük bir çocuğun aile rollerini oynarken kullanması için yeteri kadar büyük olmalıdır.)
Çocuk masası ve sandalyeleri
Yer minderleri
Oyuncaklar
Oyuncak bebekler
Oyuncak ev ve aile üyeleri
Oyuncak bebek yastığı
Oyuncak bebek arabası
Bez bebek
Oyuncak ayı
Bebek elbiseleri
Plastik yemek takımları
Oyuncak biberon
Oyuncak bebek bezleri
Oyuncak telefon
Ayna
Araba, kamyon türü oyuncak taşıtlar
Alışveriş sepeti
Boş yiyecek paketleri
Oyuncak para
Eşya ve malzemeler
Kum havuzu
Kum havuzunda kullanmak için semboller
Oyun hamuru
Kağıt
Renkli kalemler
Keçeli kalemler
Parmak boyaları
Kuklalar
Karton kuklalar
Makaralar
Yapıştırıcı
Makaslar
Yapıştırıcı bant
Renkli kağıt ve karton
Yün
Tahta ıspatulalar
Yaldızlı pullar
Tahta bloklar
Minyatür hayvanlar ve figürler
Çiftlik hayvanları
Hayvanat bahçesinde görülen hayvanlar
Değişik büyüklüklerde dinozor grupları
Süper kahramanları ve diğer güncel karakterleri içeren minyatür figürler
Kostümler
Giyinip kuşanmak için takılar, peruklar, kılıçlar ve el çantaları gibi çeşitli giysiler
Doktor veya hemşire takımı
Çeşitli maskeler
Kitaplar
Öykü kitapları
Oyunlar
Oyun kartları ve domino gibi çeşitli oyunlar.
UYGUN ARAÇ-GEREÇLERİN VEYA ETKİNLİKLERİN SEÇİMİ
Çocuğun öyküsünü anlatmasını kolaylaştırmak amacıyla çeşitli araç-gereç ve etkinliklerden yararlanılabilir. Bunların seçiminde, bir birey olarak her çocuğun farklı davranış ve sorunlara sahip olduğu akılda tutulmalıdır. Her aracın veya etkinliğin kendisine özgü farklı özellikleri vardır. Bunlar dikkate alınarak, çocuğun yetenek ve gereksinimleriyle eşleştirilmelidir. Araç veya etkinliklerin seçiminde önemli olan etmenler şunlardır:
• Çocuğun gelişimsel yaşı
• Çocuğun bireysel olarak mı yoksa grup içinde mi danışmanlık aldığı
• Çocuk için belirlenen danışmanlık amaçları(Geldard, 2011).
BELİRLİ AMAÇLARA ULAŞMAK İÇİN ARAÇ VE ETKİNLİKLERİN UYGUNLUĞU
1-SORUNLAR VE OLAYLAR ÜZERİNDE HAKİMİYET DUYGUSU KAZANMA AMACI
Geçmişte yaşanan olaylar ve/veya mevcut sorunlar üzerinde hakimiyet duygusu kazanmak için, çocuğun aşağıda belirtilen etkinliklerden birini yapmaya gereksinimi vardır:
• Söz konusu geçmiş olayları veya travmayı, yeniden canlandırarak, dışa vurarak veya açıklayarak tekrar yaşamak. Bu süreçte, çocuğun o olayda ne gibi farklı bir rol üstlenseydi kendini daha iyi hissedeceğini hayal etmesi gerekebilir. Değişen rolünün etkisini yaşamasına olanak tanıyan bir etkinlikte bulunması, hayalinde o olaya da travma üzerinde egemenlik duygusu yaşamasını sağlar.
• Önceki olaylarda yaşamadığı bir veya denetim duygusunu yaşamasını sağlayacak olan bir olayı harekete geçirmek.
Çocuğun geçmiş olaylar üzerinde hakimiyet duygusunu kazanabilmesi için, güçlü rolleri içeren hayali ortamların yaratılmasını sağlayan araçlar kullanılmalıdır:
• Kitaplar ve öyküler, çocukları anlatılanın içeriğini değiştirmeye cesaretlendirebilir. Çocuk, kendisi için isteyebileceği sonuçları, öyküdeki karakterlere yansıtabilir.
• Çocuk yaptığı resimler yoluyla, yaşadığı travmatik olayları anlatabilir. Bu resimlerde, çocuk kendisini güçlü veya denetim sahibi olarak temsil edebilir.
• Hayali yolculukta, çocuğun önemli yaşam olaylarını yeniden gözden geçirmesi istenir. Hayalinde, önceden güçsüz olduğu durumlarda denetim veya güç kurduğu duygusunu kazanması amacıyla yeni davranışlar kazanabilir.
• Hayali –mış gibi yapma oyunlarında güçlü roller canlandırabilir.
• Boyama ve kolaj,resim yapmaya benzer şekilde kullanılabilir.
• Kuklalar ve pelüş oyuncaklar, çocuğun güçlü rolleri benimsemesini sağlar.
• Kum havuzu, çocuğun kendini sınırlanmış hissedebileceği fantezi ortamları yaratmasına fırsat sağlar.
• Semboller ve figürler, kuklalarla aynı şekilde kullanılabilir ve daha büyük çocuklar için uygundur.
Fiziksel ifade yoluyla güç kazanma amacı:
Çocuklar çevrelerini etkileme yeteneklerinin farkına varınca kendilerini güçlü hissederler.
• Çocuk, bir hamur topağına vurarak onu yassı hale getirebilir.
• Çocuk, parmak boyalarını kullanarak yapmış olduğu resimde çarpıcı bir değişiklikler yapabilir veya resimdeki imgelerin üzerlerini karalayarak onu yok edebilir.
• Hayali –mış gibi yapma oyunu oynamakta olan küçük bir çocuk, elindeki oyuncak kılıçla bir mindere saldırabilir.
• ‘’İyi’’ ve ‘’kötü’’ kuklalar arasında sahne savaşlar canlandırılabilir. Aynı çalışma, daha büyük çocuklarda figürlerin kullanımıyla da yapılabilir.
• Kum havuzunda oynarken çocuk, figürleri veya nesneleri yok etmek ya da gizlemek için kuma gömebilir.
Duyguları ifade etmenin cesaretlendirilmesi amacı:
Duygularını ifade etmeleri için çocukları cesaretlendirip, onlara bu konuda yardım etmenin oldukça önemli ve yararlı olduğu bilinmektedir. Bu amaç doğrultusunda çalışırken bazı araç-gereç ve etkinlikler diğerlerine göre daha etkili olabilir. Örneğin:
• Hamur öfke, üzüntü, korku ve kaygının ifade edilmesini destekleyebilir.
• Resim yapmak, çocuğun düşüncelerini yansıtabilmesinin yanı sıra, duygularıyla da temasa geçmesini sağlayabilir.
• Parmak boyama keyif, kutlama ve mutluluk duygularının ortaya çıkarılmasına olanak tanıyabilir.
• Boyama ve kolaj sırasında çocuk, malzemenin dokusu ile duyguları arasında bağlantı kurabilir.
Problem çözme ve karar verme becerilerinin geliştirilmesi amacı:
Teröpatik değişim sarmalının bir noktasında, çocuğun seçenekleri araştırması, seçimler yapması, riskler alması, baş etmesi ve davranış değişikliklerini gerçekleştirmesi gerekecektir. Bu amaçlarla kullanılabilecek uygun araç ve etkinlikler şunlar olabilir:
• Kırmızı başlıklı kızın, kurdu tuzağa düşürerek büyükannesini kurtarması gibi farklı çözümlerin araştırıldığı kitaplar ve öykü anlatımları
• Çocuğun problemlerin çözümüne yönelik olarak karakterler arasında diyaloglar oluşturabileceği kukla ve pelüş oyuncaklar
• Daha büyük çocuklarda kukla ve pelüş oyuncaklara benzer şekilde kullanılabilen semboller ve figürler
• Çocuğun farklı gereksinimleri karşılayabilmesi amacıyla, içinde bulunduğu durumu görsel açıdan yeniden düzenleyebileceği kum havuzu çalışması
• Çocuğu doğrudan problem çözme ve karar verme becerilerine yönlendiren çalışma kağıtları.
Sosyal becerilerin geliştirilmesi amacı:
Uyumlu sosyal becerileri geliştirebilmesi için çocuğun, toplum içindeki davranışının sonuçlarını anlaması ve yaşaması gerekir. Bu yönde bir gelişimin sağlanması amacıyla aşağıdaki yöntemler kullanılabilir:
• Çocukla oyun oynayıp ona geri bildirim vermek
• Küçük çocukların sosyal becerileri öğrenebilmelerine ve bu öğrendiklerini uygulayabilmelerine yardımcı olan hayali –mış gibi yapma oyunları
• Sosyal açıdan kabul gören davranışları öğrenmeleri ve uygulayabilmeleri için kukla ve pelüş oyuncaklarla oynanan oyunlar
• Belirli sosyal becerileri konu alan çalışma kağıtlarının kullanımı.
Benlik kavramının ve benlik saygısının oluşturulması amacı:
Travmalar ve örseleyici yaşantılar karşısında, çocuğun benlik kavramının ve benlik saygısının olumsuz yönde etkilenmesi neredeyse kaçınılmaz bir durumdur. Burada araç ve etkinlikler, çocuğun kendini destekleyecek; kendi güçlü ve zayıf yanlarını keşfetmesine, kabul etmesine ve bunlara değer vermesine olanak sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu amaçlar için uygun araç-gereç ve etkinlikler aşağıda belirtilmiştir:
• Çocuğa gelişmiş olan güçlü yanlarını fark etmesini sağlayacak karikatürler çizdirilebilir. Örneğin, çocuk bebeklikten şu ana kadar nasıl ilerlediğini gösteren ve önemli dönüm noktalarını vurgulayan bir resim yapabilir.
• Parmak boyama özel bir beceri gerektirmediğinden, çocuğun ürettiği herhangi bir şey kabul edilebilir bir ürün olabilir.
• Çocuğun kendine özgü becerilerini ortaya koymasına ve başarı duygusunu yaşamasına fırsat veren oyunlar seçilebilir.
• Hayali –mış gibi yapma oyunu, çocuğun lider veya yardımcı gibi rollere girebilmesini ve kendine özgü güçleri keşfetmesini sağlayabilir.
• Boyama ve kolaj, parmak boyamaya benzer şekilde kullanılabilir.
• Özellikle benlik saygısı ve benlik kavramıyla ilişkili sorunların ele alındığı çalışma kağıtları kullanılabilir.
İletişim becerilerinin geliştirilmesi amacı:
Genellikle çocuklar öykülerini etrafındakilere anlatırken, dinleyenler bu öyküyü karmaşık, tutarsız ve bazen de inanılması zor bulabilirler. Danışman, çocuğun anlattığı öykünün düzenini, öyküyle ilgili önemli temaları, çocuğun önemli olaylarla ilgili kavrayışını ve yaşantılarının farklı aşamalarında çocuğun kendisini nasıl hissettiğini vurgulamaya yardımcı olabilecek etkinliklerden yararlanabilir. Örneğin;
• Öykü anlatımı, çocuğun iletişim becerilerinin gelişimine yardım eder.
• Hayali yolculuk, çocuğun başından geçenleri anımsamasını ve bu hatırladıklarına yönelik algılarını daha rahat ele almasını sağlar.
• Hayali –mış gibi yapma oyunu, dramatik tol yapma yoluyla iletişimin arttırılmasına teşvik eder.
• Minyatür hayvanlar, genellikle çocuğu ilişkileriyle ilgili algılarını dile getirmeye cesaretlendiren bir görünüm sunar.
• Kukla ve pelüş oyuncaklar, karakterlerin duygularını ve algılarını ifade eden sözcükleri kullanmak için çocuğa yardım eder, çocuğun kendi algılarını karakterler üzerine yansıtmasını sağlar.
• Kum havuzunda sembollerin kullanılması, çocuğun yaşadığı olayların görüntüsünü oluşturmasına ve bunları kronolojik bir düzene koymasına yardım edebilir. Bu görüntü, daha sonra çocuğun kendi öyküsünü anlatmasını ve böylece iletişim becerileri konusunda uygulama yapmasını kolaylaştırılabilir.
İçgörünün geliştirilmesi amacı:
Çocuğun kendine ve diğerlerine ilişkin içgörü ve anlayış geliştirmesi için, önemli olaylarda kendisinin nasıl bir rol aldığını ve deneyimlerinin daha geniş sosyal sistemler içerisinde nasıl bir karşılık bulduğunu anlaması gerekir. Örneğin;
• Kitaplar ve öykü anlatımı, insan davranışlarının gerçek doğasını ve davranışların sonuçlarının kaçınılmazlığını göstermesi bakımından, içgörü geliştirmek amacıyla kullanılabilir.
• Resim yapma, çocuğun olaylarda kendi rolüyle ilgili içgörü kazanmasını sağlar. Bu amaçla çocuk, geçmişte yaşadığı olayların sırasını gösteren bir karakter çizmeye teşvik edilebilir.
• Hayali yolculuk, çocuğun yaşadığı olaylara ilişkin anılarını anımsamasını ve böylece içgörü kazanmasını sağlar.
• Hayali –mış gibi yapma oyununda çocuk, oyundaki diğer kişilerin rollerine bürünerek kendisi ve diğerlerinin davranışları hakkında içgörü geliştirme olanağı bulur.
• Minyatür hayvanlarla oynarken, çocuğun hayvanları yan yana veya birbirinden uzağa yerleştirmesi, ilişkilere dair içgörü kazanmasını kolaylaştırır.
• Küçük çocuklar için kukla ve pelüş oyuncaklar; daha büyük çocuklar için de semboller ve figürler, hayali –mış gibi yapma oyununa benzer bir şekilde kullanılarak içgörü geliştirilmesi amacıyla kullanılabilir.
• Kum havuzunda çalışmalar sırasında çocuk, yaşadığı olayları anlatan sahneler oluşturarak bu olaylara ilişkin içgörü geliştirebilir.
KAYNAKÇA
Aydın, B. (2005), Çocuk ve Ergen Psikolojisi. İstanbul: Atlas Yayın Dağıtım.
Rubensteın, J; Howes, C. (1976).:The effects of pers on toddler interection with mother and toys. Child Development.
14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi ÇOCUKLARDA UYGULANAN YÖNLENDİRİLMEMİŞ OYUN TERAPİLERİ/Çalışma Grubu.
Gelderd, K; Geldard, D. (2011) Çocukla Psikoteröpatik Görüşme (Çev. Erden, G; Kudiaki Ç.) Türk Psikologlar Derneği
Yörükoğlu, A. (2010) Çocuk Ruh Sağlığı. İstanbul:Özgür Yayınları
OYUN KAVRAMI
Oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır (Yörükoğlu, 2010). Oyun çocuk için önemli bir keşif, iletişim ve kendini anlatma; kısacası öğrenme aracıdır. Çocuğun oynadığı oyuncaklar, onun eğitsek çevresinin bir parçasıdır. Değişik yaşlardaki oyun ilgi alanları, onların büyüme ve gelişmelerini yansıtmaktadır. Bu durum gerek kırsal, gerek kentsel kesimlerde; gerek sosyoekonomik ve kültürel düzeyi düşük veya yüksek kesimlerde; kısacası dünyanın her yerinde aynıdır (14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Oyun, çocuğun gelişimindeki en önemli araçlardan biridir. Çocuklar meraklı ve yaratıcıdır. Oyun onların canlı ve açık düşünmelerini teşvik eder, kendi bilgi ve yetenekleri hakkında güven kazanmalarını sağlar. Oyunda harcanmış zaman iyi zamandır, çünkü oyun sadece oyuncakları kullanmaktan çok daha fazlasını ifade eder. İçten gelen ve çaba gerektiren bir aktivitedir, birçok yönden yapıcı bir çalışmaya benzer. Bir çocuğun oyunu, onun için yaşadığı ortamla yakından ilgilidir. Çocuk kendi aile kültürünün gereklerini ve tarzını-biçimini- benimsemeye gereksinim duyar. Ondaki oyun gereksinimi, içinde yaşadı dünyayı, insan ilişkilerini, evdeki yaşantıları yansıtma; kendi yetenek ve becerilerini araştırma, kendi değişimini olduğu kadar çevresinde gerçekleşen hızı değişimi de anlama isteğiyle ortaya çıkar (14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Oyun çocuğu hayata hazırlayan bir faaliyettir. Çocuk oyun sayesinde motor becerilerini geliştirir, kognitif yapısı gelişir, çocuk fazla enerjisini kullanarak gerginlikten kurtulur. Bütün bu özelliklerden başka oyun çocuğun sosyalleşmesine yardımcı olur (Aydın, 2005).
Oyun yaşlara göre özellikler gösterir. Çocukların oyun faaliyetlerini yaş gruplarına göre inceleyen ve klasik bir araştırma olarak önem arzeden çalışma Parten’in(1932) araştırmasıdır. Araştırmacı 2-4,5 yaş arası 42 çocuğu incelemiştir. Çocuklarının davranışlarını: Tek başına oyun çocuğun izlediği ancak diğer çocukların oyununa katılmadığı oyun, paralel oyun faaliyetleri içinde olan oyun (arkadaşı ile aynı faaliyet içinde olup, tek başına oynanan oyun), birlikte oynanan oyun faaliyeti şeklinde olan oyun (başka çocuklarla birlikte oynanan, oyuncakların paylaşıldığı) ve işbirliğine dayalı oyun (kurallar eşliğinde oynanan) olmak üzere sınıflandırmıştır. Çocukların davranışları altmış kere birer dakikalık gözlem yapılarak değerlendirilmiştir. Bu araştırmaların sonuçları esas alındığında, yaşın ilerlemesiyle çocukların sosyal katılımında bir artma olduğu gözlenmiştir. Bu grup içerisinde büyük çocuklarla birlikte oynanan oyun ve işbirliğine dayalı oyun faaliyetlerine daha uzun süre katılmışlardır. Diğer oyun türlerinde daha az zaman sarf etmişlerdir. Parten, tek başına oyun olarak isimlendirilen ve çocuğun arkadaşları ile birlikte oynama girişiminin olmadığı, çevresindeki nesneler veya oyun malzemeleriyle yalnız kalmayı tercih ettiği oyun türünün en alt düzeyde bir faaliyet olduğunu değerlendirmiştir. Bu oyun türü sosyal katılımdan uzak bir oyun türü olarak yorumlanmıştır(Aydın, 2005).
Yetmişli yıllarda yapılan araştırmalar ise Parten’in görüşlerini desteklememektedir. Yuva öğrencilerinin tek başına oyun faaliyetleri içinde olan öğrencileri gözlemlemesi esasına dayanan veriler, tek başına oyun şekillerinden yaklaşık %50’sinin amaca yönelik eğitsel faaliyetler olduklarını göstermiştir.Bu çalışmadaki tek başına oyun malzemeleri bloklar, boz yap, resim iş ve muhtelif el faaliyetleri malzemeleri veya kitap gibi belirli bir faaliyeti gerektiren malzemelerdir (Moore ve ark., 1974). Bu gözlemin sonuçları bağlamında tek başına oyun süresinin çocuğun pasif bir seyirci olduğu konumdan daha aktif, bağımsız ve problem çözmeye yönelik faaliyetlere doğru bir seyir gösterdiği kabul edilmiştir. Tek başına oyun; fonksiyonel, çocuk için yararlı ve sosyal açıdan sanıldığı gibi zayıf bir sosyalleşmeyi ima etmemektedir. Kendi çocuklarını gözlemleyerek teorisini oluşturan Piaget, çocuğun oyun faaliyetini kognitif yapılardan bağımsız bir faaliyet olarak değerlendirmemiştir. Bu itibarla Piaget bilişsel gelişim aşamaları ile oyun arasında ilişki kurmuştur. Bu görüşü esas alarak araştırmacılar:
Fonksiyonel Oyun: Devinimsel ve kas hareketleri içeren oyunlar;
İnşa Oyunları: Bir şey kurmak için gerekli faaliyetleri içeren oyunlar;
Dinamik Oyun: Hayal gücü içeren sembolizasyon oyunları;
Kurallı Oyun: Oyun kadar, oyunun kurallarının önem taşıdığı oyun,
Yukarıda oyun sınıflandırmasından yararlanarak farklı sosyal sınıflardan gelen çocukların oyunları incelenmiştir ( Rubin ve ark., 1976). Bu çalışmada orta sınıfı temsil eden çocukların daha ziyade inşa oyunlarını tercih ettikleri, başka çocukların oyunlarını izledikleri ve işbirliğine dayalı oyunlara daha düşük sınıftan gelen çocuklara göre daha fazla yöneldikleri tespit edilmiştir.Daha alt sosyo-ekonomik sınıfı temsil eden çocuklar ise orta sosyo-ekonomik sınıf çocuklarına göre daha fazla paralel ve fonksiyonel oyun oynadıkları değerlendirilmiştir(Aydın, 2005).
Rubin ve arkadaşlarının (1976) bulguları ile Moore ve arkadaşlarının (1974) sonuçları birbirini teyit eder mahiyettedir. Tek başına oyunun her iki araştırmacının çalışmalarında amaca yönelik bir faaliyet olduğu kabul edilmiştir. Çünkü tek başına oyun, genellikle problem çözmeyi gerektiren, çocuğun aktif katılımını içeren bir oyun tarzıdır. Bu araştırmacılar tek başına oyunun paralel sosyal bilişsel hiyerarşi içerisinde en alt düzeyi temsil ettiği görüşünde hemfikirlerdir(Aydın, 2005).
3-5 yaş çocukları içerisinde kızlar oyun tercihleri itibariyle daha az hayal gücü gerektiren oyunları tercih etmişlerdir. Oysa erkek çocukları her iki araştırmacının temel teşkil eden verileri kapsamında, daha çok hayvan rolüne girmişler veya başka bir şeyi temsil ettiklerini farz etmişlerdir. Ayrıca erkek çocukları daha büyük çocuklar gibi cansız varlıklara daha fazla duygu ve davranış atfetmişlerdir(Aydın, 2005).
Üç yaşından daha küçük, okul öncesi döneme henüz gelmemiş olan çocukların akranları ile etkileşimi, annenin ortamdaki mevcudiyetine bağlıdır. 19 aylık bebekler gözlemlendiğinde anneleri ile birlikte olan bu çocuklar zamanının %50’sinde akranları ile etkileşime girmişlerdir. Bir buçuk yaş civarını temsil eden çocuklar arkadaşlık ilişkilerine annelerinin yanında, arkadaşları ile konuşmak, bunları taklit etmek veya oyuncaklarını vermek, almak şeklinde göstermişlerdir. Akranlarına daha çok ilgi gösteren çocuklar anneleri ile daha az iletişime girmişlerdir ve annelerini daha az taklit etmişlerdir (Rubenstein ve Howes, 1976).
Bir buçuk yaş çocuğu için akranları ile etkileşime girme iki yönden etkili olan bir husustur. Birincisi; akranının olması çocukta oyuncaklara daha çok ilgi göstermesini sağlar. İkincisi; çocuğun çevresinde akranlarının olması onun anne ile ilişkiye girmesini azaltıcı bir etken olmaktadır. Bir buçuk yaşından önce akranlarla ilişkiye girme durumu annenin varlığında söz konusu olan bir iletişim olmasına rağmen, anneye olan ilgiden daha fazla değildir. Oysa iki yaşındaki çocuk için akranları, annelere göre oyun arkadaşları olarak daha cazip gelmektedir ve annenin oyun arkadaşlığı cazibesini yitirmeye başlamıştır(Aydın, 2005).
Arkadaşlık ilişkileri çevresindeki rekabet ve kıskançlık iki yaş ile beş yaş arasında artmaktadır. Beş yaşından itibaren çocuklar rekabet duygusunu ve davranışlarını daha fazla dengeleyebilmektedirler. Çocuklarda yaşın ilerlemesiyle birlikte arkadaş ilişkilerinde meydana gelen önemli değişiklikler çocuğun bilişsel yapısıyla birlikte değerlendirilen bir konudur. Daha önce de belirtildiği gibi rol yapma, olumlu sosyal değerlere tesir eder ve rol yapma becerisi (başka kişinin bakış açısını kazanma) yaşa ve bilişsel gelişime bağımlıdır(Aydın, 2005).
OYUN DÖNEMİ
(3-6 Yaşlar)
Okul öncesi çağ adı verilen üç ile altı yaş arası, çocukluğun en renkli dönemlerinden biridir. Bu dönemde çocuk konuşkan, cıvıl cıvıl ve yaşam doludur. Sokulgan ve sevimlidir. Durmadan sorar: ‘’Anne bu ne? Baba bunun adı ne? Neden? Niçin?’’ sorularının ardı gelmez. Sık sık büyüklerin sözünü keser, ‘’Baba bana da söyle!’’ diye araya girer. Sonu gelmez bir öğrenme açlığı vardır. Her şeyi bilmek, tanımak ister. Anne-babayı bunaltıncaya dek sorar.
Özerklik döneminin inatçılığı ve olumsuzluğu gitmiş, onun yerini söz dinlerlik almıştır. Karıştırıcılığı sürse de iki yaş çocuğunun kırıcılığı ve zararcılığı kalmamıştır. Uğraşları amaca yöneliktir. Girişken ve yardıma hazırdır. Kendi işini kendi görmeye bayılır. Annenin ayağına dolaşır, ama tutturuculuğu azalmıştır. Yaramazlıkları hep sevimli yaramazlıklardır. Hep ‘’ Ben!, Ben!, Benim!, Benim!’’ diyen iki yaş çocuğu gitmiş yerine ‘’Ben de, Ben de, Biz, Bizim’’ diyen toplumsal bir yaratık gelmiştir. Anne çocuğu her an denetlemek zorunda değildir. Durmadan konuşup sorduğu gibi, gün boyu yorulmadan, usanmadan oynar. Oyunlarında arkadaş arar. Bu nedenle eve sığmaz olur. İkili ve üçlü oyunlar başlar. Yaşıtlarıyla ilişki kurmaya birlikte oynamaya ve paylaşmaya yatkındır. Başka bir deyişle, toplumun küçük bir üyesi olma yolundadır. Bağımsızlığı artmıştır. Kendi yemeğini kendi yer. Çişini ve dışkısını haber verir. Kendi başına giyinmeye çabalar. Elini kolunu daha becerikli kullanır. Yürümesi ve koşması daha dengelidir. Masallara, öykülere, çizgi filmlerine ilgi başlar. Masallardan ve hele korkulu öykülerden hemen etkilenir. Öcüler, cinler, hortlaklar onun için korkutucu gerçek varlıklardır. Bu çağ çocuğunun çok canlı bir hayal gücü vardır. Duyduklarını abartır, gördüklerini çarptırarak aktarır. Olmamış şeyleri olmuş gibi anlatmaya bayılır. Yeni öğrendiği şeyleri durmadan yineler. Kendiliğinden sözler uydurur. Dinlemez görünürken duyar, bir duyduğunu bir daha unutmaz. Çok canlı hayal gücü nedeniyle çabuk korkar, çabuk etkilenir. Deneyimlerinin az, düşünce yeteneklerinin kısıtlı oluşu nedeniyle her şeye kolay kanar. Gerçekle gerçek olmayanı karıştırır. Bu çağ çocuğu çizikler, sıyrıklar ve küçük yaralanmalardan çok etkilenir. Bir damla kan görse avaz avaz ağlar, ilaç sürsün diye annesine koşar. Bu çağ çocuğunda benlik duygusu yavaş yavaş gelişmeye başlar. Her şeyden önce kız veya erkek olduğunu ayırt eder. Kız ve erkek ilgileri iyice belirir. Bu çağda kız-erkek oyunları sürerse de erkeklerin ayrı, kızların ayrı kümelerde toplanmaya başladıkları görülür(Yörükoğlu, 2010).
OYUN DÖNEMİNDE KAZANILAN YETENEKLER
3. Yaş
Küplerden bir köprü kurabilir.
Ayakkabısını ayağına geçirebilir, düğmesini ilikleyip çözebilir.
Çizilen bir çemberi bakarak çizer.
Soyadını söyler. Kız veya oğlan olduğunu bilip söyler.
Söylenen üç sayıyı ezberden yineler.
‘’Benim bir bebeğim var’’ gibi kısa cümleleri yineleyebilir.
4. Yaş
Bir kareyi kalemle kopya edebilir.
Bir kağıdı köşeden katlayabilir.
Söylenen sayıyı yineleyebilir.
Dört nesneyi veya parmağını sayabilir.
Üç parçalı bir bul-tak bulmacasını yapabilir.
Uzun bir cümleyi yineleyebilir.
Acıkınca ne yaparsın? Uykun gelince ne yaparsın? Üşüyünce ne yaparsın? Gibi soruları yanıtlar.
5. Yaş
Bir üçgen çizebilir.
Çöpten insan resmi çizebilir.
Yaşını bilir. Sabahı akşamı ayırır.
Dört rengi yanlışsız bilir.
Ayakkabı bağcıklarını bağlar.
Dört parçalı bir bul-tak bulmacasını yapar.
On küple bir kule yapar.
6. Yaş
Paraları tanır.
On parmağını yanlışsız sayabilir.
Başı, kolları, gövde ve bacakları olan bir insan resmi çizer.
TERAPİDE OYUNLARIN KULLANIMINDA AMAÇLAR
• Dirençli ya da isteksiz olan bir çocukla ilişki kurmak;
• Çocuğun kısıtlamalara, sınırlara ve diğerlerinin beklentilerine verdiği tepkileri araştırmasına yardımcı olmak;
• Çocuğa, ince ve kaba motor becerileri ve/veya görsel-algısal becerileriyle ilişkili güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmesi için bir fırsat sağlamak;
• Çocuğa görevlere katılma, dikkatini toplama ve sebat etme becerilerini tanıması için fırsat sağlamak;
• Çocuğun iş birliği ve ortak çalışma gibi soysak becerileri denemesine ve hayal kırıklığı, hevesin kırılması, başarısızlık ve başarıya uygun tepkiler vermeyi denemesine yardım etmek;
• Çocuğun problem çözme ve karar verme denemelerine yardım etmek;
• Çocuğun, aile içi şiddet, cinsel örselenme yabancı tehlikesi gibi yaşam olayları veya ilgili konular hakkında bilgi edinmesini sağlamaktır (Geldard, 2011).
ÇOCUK İLE OYUN TERAPİSİ
-Yönlendirilmemiş Oyun Terapisi
Oyun terapileri psikolojik sorunları olan, uyum ve davranış bozukluğu gösteren çocukların, doğal oyun ortamında kendilerini ifade etme gerçeğine dayanır. Çocuk duygularını ve sorunlarını oynadığı oyunlarla ortaya koyar. Oyun terapisinde amaç, sorunları olan çocuğun kendi psişik dengesinde belirli ve gerekli değişiklikler yapabilmesini sağlamaktır. Kişiler arası ilişkileri düzenleme, boşalım, içgörü, gerçeklik değerlendirmesi ve yüceltme ile kişiliğin yapısında yeni bir denge oluşturmayı amaçlar. Güçlendirilmiş bir ben, geliştirilmiş bir üstben ve kendilik duygusunun yaşatılması tedavinin özünü oluşturur. Oyun terapisinin aması çocuğun kendisidir. Çocuk, oyun odasında düşünce ve oyuncak paylaşımının toplumca onaylandığını ve katılımların hoşgörü ile karşılandığını duyumsar. Oyun, çocuğun kendini sembolik olarak ifade ettiği dil olarak düşünülmekte, bu nedenle de oyun terapileri sorunların tedavilerinde kullanılmaktadır. Oyun sırasında çocuk, bir çok ileti vermektedir. Uygun seçilmiş oyuncaklarla terapist, bu iletileri değerlendirir ve tedavi amacı ile kullanır. Oyun odası içinde çocuğa, zevk alacağı ve duygularını ortaya koyup, tatmin olacağı olanaklar sağlanır. Uyguladığımız yönlendirilmemiş oyun terapilerinde ilişki çocuk tarafından sağlanır. Terapi sırasında kullanılan oyuncaklar ile çocuklar arası iletişim kolaylaşır, çocukların boşalmalarına yardımcı olunur, içgörünün gelişmesine ve gerçekliğin denenmesine fırsatlar tanınır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Yönlendirilmemiş oyun terapisindeki en önemli ilkeler, terapist ile çocuğun kurduğu ilişki, terapistin çocuğu kabullenmesi, çocuğun terapi saati süresince içinden geldiği gibi davranmasına izin verilmesi, çocuğun duygularını kabul edip yansıtılması, ona genelde yönlendirme olmaksızın istediğini yapmasını sağlayacak ortamın hazırlanması, çocuğun terapi süresince terapistle olan ilişkilerinde sorumluluk duygusu yaşamasının sağlanası ve gerçek yaşama bu ilişkileri aktarabilmeyi öğrenmesidir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Grup ile yapılan yönlendirilmemiş oyun terapisinde bir çok çocuğun olması ise, terapist ile her çocuk arasında istenen ilişkinin doğmasını kolaylaştırır. Örneğin, annesinden ayrılmakta güçlük çeken ve yeni bir ortamda yabancı bir odaya girmek istemeyen çocuk için, diğer çocukların varlığı bu ortama uyumu kolaylaştıracaktır. Grupla yönlendirilmemiş oyun terapisinde, diğer çocuklarla birlikte gerilim azalacak, aktivite motive edilecek ve katılım artacaktır. Terapist ile kurulan güven ilişkisi bireysel terapiye göre daha çabuk ve derin olacaktır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Grupla yönlendirilmemiş oyun terapisinde çocuğa, ebeveynleri dışında özdeşleşme modelleri sunulmaktadır. Çocuk sadece terapistle değil, grubun diğer üyeleri ile de özdeşleşebilecektir. Örneğin, koruyucu ilişkiye alışmış bir çocuk, grup içindeki bağımsız diğer çocuklarla olan ilişkileriyle daha özgür davranış modellerini öğrenebilecektir. Grup içindeki hareketli çocuklar, daha sakin oyun arkadaşları ile nötralize edici etki nedeniyle daha az aktif olacaklar ve daha çok kendilerini denetleyebileceklerdir. Grupla oyun terapisinde hem çok aktif, hem de içine kapanık çocuklar iç fantezi dünyaları ile dışarıdaki gerçek dünya arasında denge kurmayı öğrenebilecektir. Grup oyun terapisinin amacı çocuğun kendisidir. Her çocuk, grup içinde diğer bireylerden bağımsız olarak da oyuna katılabilir. Katılımcıların ilgilerinde göre gruplar oluşur. Her grup bireyi yardım alan bir kişi değil, aynı zamanda da yardım veren bir kişidir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Bireysel veya grupla yönlendirilmemiş oyun terapisinde, V. Axline ve Haim Ginnott’nun non-direktif oyun terapisi ilke ve yöntemleri uygulanmaktadır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
-Kognitif-Davranışsal Oyun Terapisi
Çocuklara ve ailelere sorunları için yardım –tedavi- ederken, farklı bakış açılarına gereksinimimiz vardır. Var olan bir tedavi sekli bazı aile ve çocuklara yararlı olurken, bazılarında etkili olmayabilir.
Davranış temelinde düşünceler yer alır, bunlar çevreden kaynaklanan etmenler ile biçimlenir. Çevreden gördükleri tepkiler doğrultusunda bazı davranışlar kalıcı hale gelirken, bazıları yok olur gider. Bu bağlamda, çocukların sorun olan davranışlarını tedavi etmek amacı ile kognitif-davranışsal oyun terapisi kullanılmaktadır. Kognitif-davranışsal oyun terapisi, çocuk aktif olarak yer aldığı ve amaca yönelik olduğu için önemlidir. Bu oyun terapisi, teorik olarak çizgiyi çerçeve içerisinde kognitif-davranışsal ilkeler ile bütünleşmiş, çocuğun duygusal gelişimine uygun bir yol izler. Terapide önemli noktalardan biri, çocuğun terapi süresince aktif olarak katılmasıdır. Terapi çerçevesinde çocuğa denetim, idare etme ve sorumluluk kazandırılması amaçlanır. Çocuk bu şekilde, davranışını kendi kendisine değiştirebilme becerisine sahip olduğunu anlayabilecektir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Kognitif-davranışsal yaklaşımları bütünleştirdiğimizde, ortaya çıkan yeni oluşumun sonuçta etkili olduğunu görürüz. Bu yöntemde çocuk, oyun aracılığı ile terapiye aktif olarak katılır. Terapist ağırlıklı olarak çocukla çalışır. Kognitif-davranışsal oyun terapisinin merkezinde çocuk vardır. Çocuk düşünceleri, duyguları, fantezileri ve çevresiyle birlikte bir bütündür. Bu oyun terapisi bir yöntem belirler. Yöntem oluştururken çocuğun çevresi, düşünceleri ve duyguları göz önünde bulundurulur. Kognitif yöntemlerde uyumsuz davranışın yerine yenileri yerleştirilirken, çocuğun kendini iyi hissetmesi amaçlanır. Çocuğun bulunduğu durum ile paralellik izleyen yöntem de amaç uyumlu ve yeni davranışları gerçekleştirebilmektir(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
Bu oyun terapisi, direktif ve hedefe yönelik bir amaç üzerinde yapılanmıştır. Sonuca bağlamadan ucu açık bırakılan bir yol tercih edilmez. Terapist, çocuk ve aile ile çalışırken amaç belirler ve çocuğun bu amaca yönelmesi için yardımcı olur. Kognitif-davranışsal oyun terapisinde amacı belirlemek çok önemlidir, çünkü bu amaç doğrultusunda çocuk ve ebeveyn ile çalışılmaya başlanır. Bu teknikte teori ve uygulama birleşmiştir. Temelde yer alan teori ve uygulamalarla birlikte kullanılır ve test edilmeye açıktır. Böylece bu konuda yapılan araştırmalarda, ortaya yanıtlar çıkabilmesine olanak tanınabilir. Kognitif-davranışsal oyun terapisi, non-direktif oyun terapisine ilişki kurabilme yönünden benzer. Aynı şekilde her iki yöntemde de ‘oyun’ sadece tedavinin sağlanması için değil, çocuk ile terapistin iletişim kurması açısından da önemlidir. Terapinin güvenli bir ortam içinde olması, çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlar ve her yönüyle gizliliğin hakim olduğu, güven ilişkisinin yaşandığı özel ve sıra dışı bir ortam yaratır(14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi).
OYUN TERAPİSİNDE ARAÇ-GEREÇ VE AKTİVİTELERİN KULLANIMI
OYUN ODASI
Oyun terapisinin amaçları için özel olarak düzenlenen ve bu amaçlara ulaşmada yardımcı olacak araç-gereç ve etkinliklerin kullanımına olanak tanıyan bir odada çalışıldığında, çocuklara danışmanlık yapmak çok daha etkili ve kolay olacaktır. Ancak bunun olanaklı olmadığı durumlarda, kısıtlı olanak ve araçlarla da terapötik çalışma yapılabilmelidir. Örneğin, olanakların genellikle sınırlı olduğu okullar, hastaneler ve kamu kurumlarında da etkili bir şekilde danışmanlık yapılabilir(Geldard, 2011).
Oyun odasının sahip olması gereken özellikler:
• Oda ses geçirmez olmalıdır. Böylece dışarıdan, çocuğun dikkatini dağıtabilecek seslerin gelmesi engelleneceği gibi, çocuk söylendiklerinin başkaları tarafından işitilmeyeceği konusunda da rahat olabilir.
• Odanın penceresi olmalıdır. İç kısımlarda kalan odalar, kapalı yerlerde sıkıntı yaşayan ve kendini kıstırılmış hisseden çocuklar için rahatsız edici olabilir.
• Odada ıslak zeminin üzerinde bir lavabo ile musluk bulunmalıdır. Bunlar çocuğun suyu kullanabilme ve hamur ya da boya gibi araçları kullandıktan sonra temizlenebilmesine olanak tanır.
• Islak zeminin tabanı kolay silinebilen bir malzemeyle kaplanmış olmalıdır. Ancak, yere rahatça oturabilmek için, odanın geri kalanının halı kaplı olması tercih edilir.
• Oda, sıcak ve rahat olmalıdır. Aktif, yapılandırmaya dayalı ve dramayı içeren oyunlar için yeterli alana sahip olmalıdır.
• Oyun odası düzenli olmalıdır. Her bir danışma seansı için gereken malzeme, ulaşılabilir olacak şekilde, dolaplara düzgünce yerleştirilmelidir. Çok sayıda oyuncağı ve değişik tipte araç-gereci bir arada görmek çocukların dikkatini dağıtabilir. Özellikle huzursuzluk veya dikkat eksikliği problemi olan ya da dürtü kontrolü zayıf olan çocuklar için bu nokta önemlidir.
• Oyun odasında çocuk kendini kısıtlanmış hissetmemeli, farklı etkinlikler arasında serbestçe hareket olanağı bulabilmelidir. Çocuğun bir köşeye çekilerek sessizce oturabileceği yer minderlerin bulunduğu bir alan olmalıdır. Minderler oturmak için kullanılabileceği gibi gevşeme ve hayali yolculuk gibi etkinlikler sırasında da kullanılabilir.
• Yeni bir seansa geldiğinde çocuğun hemen rahatlayabilmesi ve aidiyet duygusunu yaşayabilmesi için oyun ortamının, bir seanstan diğerine değiştirilmeden bırakılması tercih edilir. Böylece, çocuk odayı sanki kendisine aitmiş gibi görebilir. Fakat bazen odanın değiştirilmeden kalması, uygulama açısından olanaklı değildir. Bu durumda önceki seanstan anlamlı bir oyuncağı, malzemeyi veya aracı odada fark edilir bir yere bırakmak, çocuğun o seansta kaldığı yerden kolayca devam etmesine yardımcı olacaktır.
OYUN ODASININ DONANIMI
Oyun odası çeşitli oyuncaklarla, oyun malzemeleriyle ve araç-gereçlerle donatılmalıdır; çünkü farklı oyuncaklar, malzeme ve araçlar, farklı oyun türlerinin ortaya çıkmasına olanak sağlar. Örneğin tahta bloklar, Legolar ve karton kutular çocukları yapılandırmaya dayalı oyunlara yönlendirirken, giysiler ve ev eşyaları imgelemeye dayalı oyunlara yöneltebilir(Geldard, 2011).
Mobilyalar ve ilişkili öğeler
Oyuncak fırın
Oyuncak mutfak dolabı
Oyuncak lavabo
(Yukarıdaki öğeler, küçük bir çocuğun aile rollerini oynarken kullanması için yeteri kadar büyük olmalıdır.)
Çocuk masası ve sandalyeleri
Yer minderleri
Oyuncaklar
Oyuncak bebekler
Oyuncak ev ve aile üyeleri
Oyuncak bebek yastığı
Oyuncak bebek arabası
Bez bebek
Oyuncak ayı
Bebek elbiseleri
Plastik yemek takımları
Oyuncak biberon
Oyuncak bebek bezleri
Oyuncak telefon
Ayna
Araba, kamyon türü oyuncak taşıtlar
Alışveriş sepeti
Boş yiyecek paketleri
Oyuncak para
Eşya ve malzemeler
Kum havuzu
Kum havuzunda kullanmak için semboller
Oyun hamuru
Kağıt
Renkli kalemler
Keçeli kalemler
Parmak boyaları
Kuklalar
Karton kuklalar
Makaralar
Yapıştırıcı
Makaslar
Yapıştırıcı bant
Renkli kağıt ve karton
Yün
Tahta ıspatulalar
Yaldızlı pullar
Tahta bloklar
Minyatür hayvanlar ve figürler
Çiftlik hayvanları
Hayvanat bahçesinde görülen hayvanlar
Değişik büyüklüklerde dinozor grupları
Süper kahramanları ve diğer güncel karakterleri içeren minyatür figürler
Kostümler
Giyinip kuşanmak için takılar, peruklar, kılıçlar ve el çantaları gibi çeşitli giysiler
Doktor veya hemşire takımı
Çeşitli maskeler
Kitaplar
Öykü kitapları
Oyunlar
Oyun kartları ve domino gibi çeşitli oyunlar.
UYGUN ARAÇ-GEREÇLERİN VEYA ETKİNLİKLERİN SEÇİMİ
Çocuğun öyküsünü anlatmasını kolaylaştırmak amacıyla çeşitli araç-gereç ve etkinliklerden yararlanılabilir. Bunların seçiminde, bir birey olarak her çocuğun farklı davranış ve sorunlara sahip olduğu akılda tutulmalıdır. Her aracın veya etkinliğin kendisine özgü farklı özellikleri vardır. Bunlar dikkate alınarak, çocuğun yetenek ve gereksinimleriyle eşleştirilmelidir. Araç veya etkinliklerin seçiminde önemli olan etmenler şunlardır:
• Çocuğun gelişimsel yaşı
• Çocuğun bireysel olarak mı yoksa grup içinde mi danışmanlık aldığı
• Çocuk için belirlenen danışmanlık amaçları(Geldard, 2011).
BELİRLİ AMAÇLARA ULAŞMAK İÇİN ARAÇ VE ETKİNLİKLERİN UYGUNLUĞU
1-SORUNLAR VE OLAYLAR ÜZERİNDE HAKİMİYET DUYGUSU KAZANMA AMACI
Geçmişte yaşanan olaylar ve/veya mevcut sorunlar üzerinde hakimiyet duygusu kazanmak için, çocuğun aşağıda belirtilen etkinliklerden birini yapmaya gereksinimi vardır:
• Söz konusu geçmiş olayları veya travmayı, yeniden canlandırarak, dışa vurarak veya açıklayarak tekrar yaşamak. Bu süreçte, çocuğun o olayda ne gibi farklı bir rol üstlenseydi kendini daha iyi hissedeceğini hayal etmesi gerekebilir. Değişen rolünün etkisini yaşamasına olanak tanıyan bir etkinlikte bulunması, hayalinde o olaya da travma üzerinde egemenlik duygusu yaşamasını sağlar.
• Önceki olaylarda yaşamadığı bir veya denetim duygusunu yaşamasını sağlayacak olan bir olayı harekete geçirmek.
Çocuğun geçmiş olaylar üzerinde hakimiyet duygusunu kazanabilmesi için, güçlü rolleri içeren hayali ortamların yaratılmasını sağlayan araçlar kullanılmalıdır:
• Kitaplar ve öyküler, çocukları anlatılanın içeriğini değiştirmeye cesaretlendirebilir. Çocuk, kendisi için isteyebileceği sonuçları, öyküdeki karakterlere yansıtabilir.
• Çocuk yaptığı resimler yoluyla, yaşadığı travmatik olayları anlatabilir. Bu resimlerde, çocuk kendisini güçlü veya denetim sahibi olarak temsil edebilir.
• Hayali yolculukta, çocuğun önemli yaşam olaylarını yeniden gözden geçirmesi istenir. Hayalinde, önceden güçsüz olduğu durumlarda denetim veya güç kurduğu duygusunu kazanması amacıyla yeni davranışlar kazanabilir.
• Hayali –mış gibi yapma oyunlarında güçlü roller canlandırabilir.
• Boyama ve kolaj,resim yapmaya benzer şekilde kullanılabilir.
• Kuklalar ve pelüş oyuncaklar, çocuğun güçlü rolleri benimsemesini sağlar.
• Kum havuzu, çocuğun kendini sınırlanmış hissedebileceği fantezi ortamları yaratmasına fırsat sağlar.
• Semboller ve figürler, kuklalarla aynı şekilde kullanılabilir ve daha büyük çocuklar için uygundur.
Fiziksel ifade yoluyla güç kazanma amacı:
Çocuklar çevrelerini etkileme yeteneklerinin farkına varınca kendilerini güçlü hissederler.
• Çocuk, bir hamur topağına vurarak onu yassı hale getirebilir.
• Çocuk, parmak boyalarını kullanarak yapmış olduğu resimde çarpıcı bir değişiklikler yapabilir veya resimdeki imgelerin üzerlerini karalayarak onu yok edebilir.
• Hayali –mış gibi yapma oyunu oynamakta olan küçük bir çocuk, elindeki oyuncak kılıçla bir mindere saldırabilir.
• ‘’İyi’’ ve ‘’kötü’’ kuklalar arasında sahne savaşlar canlandırılabilir. Aynı çalışma, daha büyük çocuklarda figürlerin kullanımıyla da yapılabilir.
• Kum havuzunda oynarken çocuk, figürleri veya nesneleri yok etmek ya da gizlemek için kuma gömebilir.
Duyguları ifade etmenin cesaretlendirilmesi amacı:
Duygularını ifade etmeleri için çocukları cesaretlendirip, onlara bu konuda yardım etmenin oldukça önemli ve yararlı olduğu bilinmektedir. Bu amaç doğrultusunda çalışırken bazı araç-gereç ve etkinlikler diğerlerine göre daha etkili olabilir. Örneğin:
• Hamur öfke, üzüntü, korku ve kaygının ifade edilmesini destekleyebilir.
• Resim yapmak, çocuğun düşüncelerini yansıtabilmesinin yanı sıra, duygularıyla da temasa geçmesini sağlayabilir.
• Parmak boyama keyif, kutlama ve mutluluk duygularının ortaya çıkarılmasına olanak tanıyabilir.
• Boyama ve kolaj sırasında çocuk, malzemenin dokusu ile duyguları arasında bağlantı kurabilir.
Problem çözme ve karar verme becerilerinin geliştirilmesi amacı:
Teröpatik değişim sarmalının bir noktasında, çocuğun seçenekleri araştırması, seçimler yapması, riskler alması, baş etmesi ve davranış değişikliklerini gerçekleştirmesi gerekecektir. Bu amaçlarla kullanılabilecek uygun araç ve etkinlikler şunlar olabilir:
• Kırmızı başlıklı kızın, kurdu tuzağa düşürerek büyükannesini kurtarması gibi farklı çözümlerin araştırıldığı kitaplar ve öykü anlatımları
• Çocuğun problemlerin çözümüne yönelik olarak karakterler arasında diyaloglar oluşturabileceği kukla ve pelüş oyuncaklar
• Daha büyük çocuklarda kukla ve pelüş oyuncaklara benzer şekilde kullanılabilen semboller ve figürler
• Çocuğun farklı gereksinimleri karşılayabilmesi amacıyla, içinde bulunduğu durumu görsel açıdan yeniden düzenleyebileceği kum havuzu çalışması
• Çocuğu doğrudan problem çözme ve karar verme becerilerine yönlendiren çalışma kağıtları.
Sosyal becerilerin geliştirilmesi amacı:
Uyumlu sosyal becerileri geliştirebilmesi için çocuğun, toplum içindeki davranışının sonuçlarını anlaması ve yaşaması gerekir. Bu yönde bir gelişimin sağlanması amacıyla aşağıdaki yöntemler kullanılabilir:
• Çocukla oyun oynayıp ona geri bildirim vermek
• Küçük çocukların sosyal becerileri öğrenebilmelerine ve bu öğrendiklerini uygulayabilmelerine yardımcı olan hayali –mış gibi yapma oyunları
• Sosyal açıdan kabul gören davranışları öğrenmeleri ve uygulayabilmeleri için kukla ve pelüş oyuncaklarla oynanan oyunlar
• Belirli sosyal becerileri konu alan çalışma kağıtlarının kullanımı.
Benlik kavramının ve benlik saygısının oluşturulması amacı:
Travmalar ve örseleyici yaşantılar karşısında, çocuğun benlik kavramının ve benlik saygısının olumsuz yönde etkilenmesi neredeyse kaçınılmaz bir durumdur. Burada araç ve etkinlikler, çocuğun kendini destekleyecek; kendi güçlü ve zayıf yanlarını keşfetmesine, kabul etmesine ve bunlara değer vermesine olanak sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu amaçlar için uygun araç-gereç ve etkinlikler aşağıda belirtilmiştir:
• Çocuğa gelişmiş olan güçlü yanlarını fark etmesini sağlayacak karikatürler çizdirilebilir. Örneğin, çocuk bebeklikten şu ana kadar nasıl ilerlediğini gösteren ve önemli dönüm noktalarını vurgulayan bir resim yapabilir.
• Parmak boyama özel bir beceri gerektirmediğinden, çocuğun ürettiği herhangi bir şey kabul edilebilir bir ürün olabilir.
• Çocuğun kendine özgü becerilerini ortaya koymasına ve başarı duygusunu yaşamasına fırsat veren oyunlar seçilebilir.
• Hayali –mış gibi yapma oyunu, çocuğun lider veya yardımcı gibi rollere girebilmesini ve kendine özgü güçleri keşfetmesini sağlayabilir.
• Boyama ve kolaj, parmak boyamaya benzer şekilde kullanılabilir.
• Özellikle benlik saygısı ve benlik kavramıyla ilişkili sorunların ele alındığı çalışma kağıtları kullanılabilir.
İletişim becerilerinin geliştirilmesi amacı:
Genellikle çocuklar öykülerini etrafındakilere anlatırken, dinleyenler bu öyküyü karmaşık, tutarsız ve bazen de inanılması zor bulabilirler. Danışman, çocuğun anlattığı öykünün düzenini, öyküyle ilgili önemli temaları, çocuğun önemli olaylarla ilgili kavrayışını ve yaşantılarının farklı aşamalarında çocuğun kendisini nasıl hissettiğini vurgulamaya yardımcı olabilecek etkinliklerden yararlanabilir. Örneğin;
• Öykü anlatımı, çocuğun iletişim becerilerinin gelişimine yardım eder.
• Hayali yolculuk, çocuğun başından geçenleri anımsamasını ve bu hatırladıklarına yönelik algılarını daha rahat ele almasını sağlar.
• Hayali –mış gibi yapma oyunu, dramatik tol yapma yoluyla iletişimin arttırılmasına teşvik eder.
• Minyatür hayvanlar, genellikle çocuğu ilişkileriyle ilgili algılarını dile getirmeye cesaretlendiren bir görünüm sunar.
• Kukla ve pelüş oyuncaklar, karakterlerin duygularını ve algılarını ifade eden sözcükleri kullanmak için çocuğa yardım eder, çocuğun kendi algılarını karakterler üzerine yansıtmasını sağlar.
• Kum havuzunda sembollerin kullanılması, çocuğun yaşadığı olayların görüntüsünü oluşturmasına ve bunları kronolojik bir düzene koymasına yardım edebilir. Bu görüntü, daha sonra çocuğun kendi öyküsünü anlatmasını ve böylece iletişim becerileri konusunda uygulama yapmasını kolaylaştırılabilir.
İçgörünün geliştirilmesi amacı:
Çocuğun kendine ve diğerlerine ilişkin içgörü ve anlayış geliştirmesi için, önemli olaylarda kendisinin nasıl bir rol aldığını ve deneyimlerinin daha geniş sosyal sistemler içerisinde nasıl bir karşılık bulduğunu anlaması gerekir. Örneğin;
• Kitaplar ve öykü anlatımı, insan davranışlarının gerçek doğasını ve davranışların sonuçlarının kaçınılmazlığını göstermesi bakımından, içgörü geliştirmek amacıyla kullanılabilir.
• Resim yapma, çocuğun olaylarda kendi rolüyle ilgili içgörü kazanmasını sağlar. Bu amaçla çocuk, geçmişte yaşadığı olayların sırasını gösteren bir karakter çizmeye teşvik edilebilir.
• Hayali yolculuk, çocuğun yaşadığı olaylara ilişkin anılarını anımsamasını ve böylece içgörü kazanmasını sağlar.
• Hayali –mış gibi yapma oyununda çocuk, oyundaki diğer kişilerin rollerine bürünerek kendisi ve diğerlerinin davranışları hakkında içgörü geliştirme olanağı bulur.
• Minyatür hayvanlarla oynarken, çocuğun hayvanları yan yana veya birbirinden uzağa yerleştirmesi, ilişkilere dair içgörü kazanmasını kolaylaştırır.
• Küçük çocuklar için kukla ve pelüş oyuncaklar; daha büyük çocuklar için de semboller ve figürler, hayali –mış gibi yapma oyununa benzer bir şekilde kullanılarak içgörü geliştirilmesi amacıyla kullanılabilir.
• Kum havuzunda çalışmalar sırasında çocuk, yaşadığı olayları anlatan sahneler oluşturarak bu olaylara ilişkin içgörü geliştirebilir.
KAYNAKÇA
Aydın, B. (2005), Çocuk ve Ergen Psikolojisi. İstanbul: Atlas Yayın Dağıtım.
Rubensteın, J; Howes, C. (1976).:The effects of pers on toddler interection with mother and toys. Child Development.
14. Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi İstanbul Üniversitesi ÇOCUKLARDA UYGULANAN YÖNLENDİRİLMEMİŞ OYUN TERAPİLERİ/Çalışma Grubu.
Gelderd, K; Geldard, D. (2011) Çocukla Psikoteröpatik Görüşme (Çev. Erden, G; Kudiaki Ç.) Türk Psikologlar Derneği
Yörükoğlu, A. (2010) Çocuk Ruh Sağlığı. İstanbul:Özgür Yayınları
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuklarda Oyun Kavramı ve Oyun Terapisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.İlayda ÇEVİRİCİ YENİGÜN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.İlayda ÇEVİRİCİ YENİGÜN'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.