Öfke, Öfke Kontrolü, Baş Etme Yöntemleri
Öfke, basit bir sinirlilik veya kızgınlık halinden, yoğun hiddet durumuna kadar farklılıklar gösteren güçlü, sağlıklı ve doğal bir duygudur. Normal, sağlıklı, insani bir duygu olan öfke, kontrolden çıktığı zaman yıkıcı olabilmekte, bireyin ve toplumun yaşam kalitesini bozabilmektedir. Kızgınlık ve öfke gibi duygularla baş etmek zordur. Bu duygular kontrolden çıkıp, özellikle okul, iş, sosyal ve ev hayatımızı olumsuz etkileyebilmektedir.
Diğer duygularda olduğu gibi öfkeye de fizyolojik ve biyolojik değişiklikler eşlik eder. Öfkelendiğiniz zaman kalp atımınız ve tansiyonunuz yükselir; adrenalin ve noradrenalin gibi enerji hormonlarınız patlama yapar, nefes alıp verme sıklaşır, kalp atışları hızlanır, kan basıncı artar, vücut ve zihin "savaş ya da kaç" tepkisi için hazırlanır. Öfkeye neden olan durumlar genellikle tanıdığımız bir insan, trafik, maddi zorluklar, haksızlığa uğrama, engellenme, ya da kendimizde memnun olmadığımız bir davranış olabilir. Bu durum çok sık, uzun süreli, güçlü olduğunda, ilişkileri olumsuz etkilediğinde, saldırganlıkla sonuçlandığında sorun haline gelmektedir.
Öfkelendiğimizde olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılarız. Daha olumsuz düşünmeye başlarız. Gerginlik, sinirlilik, öfke gibi duygular yaşarız.
Öfkelendiğimizde bu duygumuzu bağırıp çağırma, bastırma gibi farklı yollarla ifade etmeye çalışabiliriz.
Ancak uygun yollarla ifade edilemeyen öfke, kişiler arası ilişkileri bozabileceği gibi, zihinsel ve fiziksel problemlere de yol açabilir. Bunlar; baş ağrıları, mide sorunları, solunum, dolaşım ve cilt problemleri, duygusal rahatsızlıklar ve intihar düşünceleri olabilmektedir.
Öfkenin ifade ediliş şekilleri
Öfkenin doğal dışavurumu şiddetli bir tepki şeklindedir. Öfke, aslında tehditlere karşı doğal bir uyum tepkisidir. Saldırıya uğradığımız zaman mücadele etmemizi ve kendimizi savunmamızı sağlayan güçlü, çoğunlukla saldırgan bir duygudur. Dolayısıyla hayatta kalmamız için yaşamsal bir önemi vardır. Diğer taraftan bizleri sinirlendiren, kızdıran herkese ve her şeye fiziksel olarak saldıramayız: Yasalar, sosyal normlar ve sağduyu fren vazifesi görür.
İfade edilmeyen öfke başka sorunlara da neden olabilmektedir. Pasif-agresif davranışlar (öfkeli kişi kızdığı insanla yüzleşmek yerine, dolaylı yollardan acısını çıkartır) gibi hastalıklı tepkilere yol açabilir. Veya sürekli alaycı ve düşmanca duygularla beslenen kişilik bozukluklarına yol açar. Devamlı olarak yanındakileri aşağılayan, eleştiren, alaycı yorumlar yapanlar genellikle öfkelerini yapıcı bir şekilde ifade etmeyi öğrenememiş insanlardır. Bu tür insanların sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler kurabildiğini de söyleyemeyiz.
Bazı insanlar niçin daha öfkeli?
Colorado Eyalet Üniversitesi’nden psikolog Dr. Jerry Deffenbacher, bazı insanların ortalama bir insana göre daha çabuk öfkeye kapıldıklarını ve öfkelerini daha yoğun yaşadıklarını belirtiyor. Deffenbacher ayrıca öfkelerini sesli olarak dışa vurmadıkları halde kronik olarak sinirli olarak tanımlanan kişilerin bu gruba girdiğine işaret ediyor. Diğer taraftan aslında öfkelendikleri halde, bir köşeye çekilip, somurtmayı tercih edebilen insanlar da var.
Çabucak öfkelenen insanların çoğunun, engellenmeye karşı toleransları düşük olur. Başka bir deyişle, bu insanlar yapmak istediklerinin engellenmesine, set çekilmesine ve sorunlarla karşılaşmaya tahammül edemezler. Dahası haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için öfkeleri daha da büyür. Örneğin küçük bir hatadan dolayı eleştirildiklerinde karşılarındakini şaşırtacak kadar büyük bir tepki gösterirler.
Bu insanların bu kadar büyük bir öfkeye kapılmalarının nedenleri genetik veya fizyolojik kökenli olabilir. Bazı çocukların doğuştan daha sinirli, daha alıngan ve daha öfkeli oldukları yönünde bulgular söz konusudur. Bir diğer neden de sosyokültürel kaynaklıdır. Öfke genellikle olumsuz bir duygu olarak algılandığı için kaygı, depresyon veya diğer duygular gibi açıkça ifade edilmesi doğru karşılanmaz; küçük yaşta bu duygunun kontrol altında tutulmasının daha doğru olduğu öğretilir. Sonuç olarak çocuk, öfkesi ile nasıl başa çıkacağını öğrenemez.
Bu konudaki araştırmalar ayrıca aile yapısının da bu konudaki önemini gösteriyor. Çok çabuk öfkelenen insanların şiddet içeren, sevgisiz, kaotik, duygusal iletişimin çok zayıf olduğu ailelerden geldiği düşünülmektedir.
ÖFKEYİ KONTROL ETME YÖNTEMLERİ
Gevşeme, rahatlama ve farkındalık oluşturma
Öfkelendiğinizde beden tepkilerini kontrol etmek ve sakinleşmek öfkenin kontrolden çıkmasını engelleyecektir.
- Diyaframdan derin bir soluk alın; göğüsten alınan soluk sizi rahatlatmaz. Soluğunuzun karından geldiğini hayal edin.
- “Rahatla”, “aldırma” gibi, yavaşça, sakinleştirici ve yatıştırıcı sözcükleri tekrarlayarak kendinize telkinde bulunun. Bu arada derin soluklar almaya devam edin.
- Hayal ederek sizi gevşetecek bir yer ve ortamı düşünün ve gözünüzün önüne getirmeye çalışın.
- Yoga gibi stres içermeyen egzersizler, kaslarınızı gevşetir ve sizi yatıştırır. Bu teknikleri gün boyu tekrarlayın. Bunlar stresli ortamlarda otomatik olarak uygulayacak hale gelsin.
Düşünceleri değiştirmek, bilişsel yapılandırma
Kızgın olduğunuz zaman genellikle düşünceleriniz gerçeği yansıtmaktan çok, olayların abartılmış ve çarpıtılmış bir şekilde algılandığını yansıtır. Bu tür düşünceleri fark edin ve yerine daha mantıklı olanları yerleştirin.
Örneğin; kendi kendinize "Eyvah! Şimdi her şey mahvoldu!" gibi bir şey söylemek yerine, "Evet, çok can sıkıcı! Neden kızdığımı çok iyi anlıyorum. Ama dünyanın sonu değil ve buna kızmam, bu olayı olmamış hale getirmeyecek." diyebilirsiniz. Her iki düşünceyi de zihninizden geçirerek deneyin. Kızgınlığınızın hangi düşünceyle arttığını ya da azaldığını görün.
Farkında olmadan çok sık kullandığımız ve bizi kızgınlık duygularına hazırlayan, "asla!" ya da "her zaman!" gibi sözcükleri zihninizde yakalamaya çalışın.
"Bu bilgisayar asla çalışmaz!" ya da "Zaten her zaman haber vermeyi unutursun!" gibi cümleler sadece hatalı değildir; aynı zamanda kızgınlık duygunuzda haklı olduğunuzu düşünmenize de yol açar ve siz durumla ilgili yargıyı vermiş olduğunuzdan, problemin çözümüne de katkıda bulunmaz.
Çünkü haklı bir nedene bağlı olsa da öfke, çok çabuk mantık sınırlarını aşabilir. Bu yüzden öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınızı kullanın.
Öfkenizin gerçek nedenini keşfetmeye çalışın. Pek çok insan acı veren veya korku uyandıran duyguları öfke maskesinin ardında gizler. Umutsuz, korkak, çaresiz, suçlu, yitik, terk edilmiş gibi hissetmektense, öfke ile salgılanan adrenalinden kaynaklanan güçlülük hissi insanlara daha iyi gelebilir.
Problem çözme
Bazen öfke ve bunalım, hayatımızda kaçamadığımız bazı sorunlardan kaynaklanıyor olabilir. Öfke nöbetlerinin tümü yanlış hedefe yöneltilmiş olmayabilir; sorunlar karşısında gösterilen son derece sağlıklı, doğal tepkiler olabilir. Her sorunun bir çözümü olduğu yönündeki yanlış yönlendirmenin sonucunda çözümsüz durumlarda bunalıma girebilirsiniz.
Bu gibi çözümsüz durumlarda çözüme odaklanmak yerine, sorun ile nasıl baş edeceğimiz ve en az zararı görecek şekilde nasıl bir strateji belirlememiz gerektiğine odaklanmalıyız.
Değiştirebileceğiniz bir şeyse çözüm yolları arayabilir, değiştirilemeyecek bir durumsa çözüm için uğraşmak yerine sorunla yüzleşebilirsiniz.
Sağlıklı iletişim
Kızgınlık yaşadığımızda genellikle karşımızdaki kişinin bize ne söylemeye çalıştığını dinlememe eğilimindeyizdir. İnsanın eleştirildiğinde savunmaya geçmesi doğaldır. Ancak öfkenizin kontrolden çıkmasını izin vermeyin.
Biriyle ciddi bir tartışma yaşadığınızda;
-Aklınıza gelen ilk şeyi söylememeye çalışın.
-Yavaşlayın ve asıl söylemek istediğinizi düşünün.
-Aynı anda karşınızdakinin söylediklerini duymaya ve anlamaya çalışın.
-Hemen cevap vermeyin.
İnançların gözden geçirilmesi
"Öfkemi kontrol edemem, babam da çok öfkeli biriydi. Ben ona çekmişim."
Ancak öfkelendiğimizde verdiğimiz tepkiler değiştirilebilir. Çünkü bu tepkiler öğrenilmiştir.
" Eğer öfkemi açığa vurmazsam patlayabilirim."
Ancak öfke kontrolünü kaybetmek kişinin kendisini daha kötü hissetmesine ve öfkesinin artmasına yol açar.
"Eğer öfkeli görünürsem insanlar öfkemden korkarlar ve böylece beni kullanamazlar."
Öfkeyi şiddet yoluyla ifade etmek ya da şiddete başvurmakla tehdit etmek kısa dönemde istediklerinizi elde etmenize yardımcı olsa da uzun dönemde ilişkilerinizi bozar ve sizi sözel ve fiziksel saldırılara açık hale getirir. Ayrıca öfke patlamaları başkalarının size kin beslemesine, sizden uzaklaşmalarına, kırgınlıklarına neden olur.
"Eğer öfkelenirsem kaygım azalır."
Kaygıyla ancak sizi korkutan şeyin ne olduğuyla yüzleşirseniz üstesinden gelebilirsiniz.
"Beni diğer insanlar ya da olaylar öfkelendiriyor. Bu yüzden öfkemi denetleyemem. Öfke başa gelen bir şeydir, ona bir şey yapamazsınız, başa gelen çekilir."
Öfke herkesin yaşayabileceği bir duygudur. Yaşamımızda bizi kızdıran olaylarla ve insanlarla karşılaşsak da bizi öfkelendiren şey aslında, yaşadığımız durumlara yüklediğimiz anlamlar ve durumu algılayış biçimimizdir. Dolayısıyla olaylara bakış açımızı değiştirerek o duruma vereceğimiz tepkileri ve öfkemizi ifade etme biçimimizi değiştirmemiz mümkündür.
Mizah kullanımı
Mizah daha dengeli bir bakış açısı elde etmeye yardımcı olan yollardan biridir. Öfkeli olduğunuz bir anda öfkelendiğiniz kişiye belirli sıfatlar ya da etiketler takmaya başladığınızda bir an durun ve o insanın gerçekten öyle olduğunu düşünün, bu sahneyi gözünüzün önünde canlandırın. Örneğin karşınızdaki kişinin odun kafalı olduğunu düşünüyorsanız, o şekilde işlerini yaparken gözünüzün önüne getirin. Eğer karşınızdaki kişiyi gerçekten öyleymiş gibi canlandırabilirseniz, öfkenin azalmaya başladığını fark edeceksiniz.
Mizah kullanılırken iki noktada dikkatli olmak gerekmektedir. Birincisi mizah kullanımının sorunlarınızı gülerek geçiştirmek demek olmadığını tam tersine onlarla yapıcı bir biçimde yüzleşebilmek demek olduğunun farkında olmanızdır. İkincisi ise mizah kullanayım derken alaycı ve aşağılayıcı başvurmaktan kaçınmaktır. Çünkü bu sağlıksız öfke ifadesinin başka bir yoludur.
Çevre faktörü
Bazı durumlarda insanları içinde bulunduğu ortam öfkelendirebilir. Sırtınıza yüklenen sorunlar ve sorumluluklar sizde kapana kıstırılmış duygusu uyandırabilir.
Bu gibi durumlarda kendinize mola verin. Stres yüklü anlarda, kişisel kaçış planları yapın. Örneğin işten eve dönen bir anne, “Evde yangın çıkmadıkça kimse benimle 15 dakika konuşmasın” diyerek kendisine soluk alacak bir zaman yaratabilir. Bu 15 dakikanın sonunda çocuklarının taleplerini daha büyük bir sabırla karşılık verebilir.
Diğer yollar
Zamanlama: Tartışmaların kavgaya dönüşmeyeceği zamanlarda tartışmaya girin. Özellikle yorgun olduğunuz zamanlarda tartışmalardan uzak durun.
Göz ardı etme: Çocuğunuzun odasının dağınıklığı sizi öfkelendiriyorsa kapısını kapatın. Sizi kızdıran olaylardan ve nesnelerden uzak durun. “Çocuğum nasılsa bir gün odasını toplar ve ben de sinirlenmem” diye düşünmeyin. Hedefiniz bu olmamalı; hedefiniz sükûnetinizi korumak olmalı.
Alternatifler oluşturmak: İşe gidip gelirken trafikten rahatsız oluyorsanız farklı yolları deneyin. Kısaca sizi öfkelendirmeyecek yeni seçenekler yaratın.
Eğer bu yolları kullandığınız halde öfkenizi yönetme konusunda zorluk yaşıyorsanız, bir profesyonelden yardım almanız gerekir.
Hayatta her zaman engeller, acılar, kayıplar ve diğer insanların bizi rahatsız eden davranışları hep olacaktır, bunu değiştiremezsiniz.
Ancak olaylardan etkilenme biçiminizi ve olaylara, insanlara verdiğiniz tepkileri değiştirebilirsiniz.
Kaynaklar :
Anger, http://www.apa.org/topics/anger/control.aspx.
http://www.klp-bd.com/
http://t24.com.tr/haber/7
Diğer duygularda olduğu gibi öfkeye de fizyolojik ve biyolojik değişiklikler eşlik eder. Öfkelendiğiniz zaman kalp atımınız ve tansiyonunuz yükselir; adrenalin ve noradrenalin gibi enerji hormonlarınız patlama yapar, nefes alıp verme sıklaşır, kalp atışları hızlanır, kan basıncı artar, vücut ve zihin "savaş ya da kaç" tepkisi için hazırlanır. Öfkeye neden olan durumlar genellikle tanıdığımız bir insan, trafik, maddi zorluklar, haksızlığa uğrama, engellenme, ya da kendimizde memnun olmadığımız bir davranış olabilir. Bu durum çok sık, uzun süreli, güçlü olduğunda, ilişkileri olumsuz etkilediğinde, saldırganlıkla sonuçlandığında sorun haline gelmektedir.
Öfkelendiğimizde olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılarız. Daha olumsuz düşünmeye başlarız. Gerginlik, sinirlilik, öfke gibi duygular yaşarız.
Öfkelendiğimizde bu duygumuzu bağırıp çağırma, bastırma gibi farklı yollarla ifade etmeye çalışabiliriz.
Ancak uygun yollarla ifade edilemeyen öfke, kişiler arası ilişkileri bozabileceği gibi, zihinsel ve fiziksel problemlere de yol açabilir. Bunlar; baş ağrıları, mide sorunları, solunum, dolaşım ve cilt problemleri, duygusal rahatsızlıklar ve intihar düşünceleri olabilmektedir.
Öfkenin ifade ediliş şekilleri
Öfkenin doğal dışavurumu şiddetli bir tepki şeklindedir. Öfke, aslında tehditlere karşı doğal bir uyum tepkisidir. Saldırıya uğradığımız zaman mücadele etmemizi ve kendimizi savunmamızı sağlayan güçlü, çoğunlukla saldırgan bir duygudur. Dolayısıyla hayatta kalmamız için yaşamsal bir önemi vardır. Diğer taraftan bizleri sinirlendiren, kızdıran herkese ve her şeye fiziksel olarak saldıramayız: Yasalar, sosyal normlar ve sağduyu fren vazifesi görür.
İfade edilmeyen öfke başka sorunlara da neden olabilmektedir. Pasif-agresif davranışlar (öfkeli kişi kızdığı insanla yüzleşmek yerine, dolaylı yollardan acısını çıkartır) gibi hastalıklı tepkilere yol açabilir. Veya sürekli alaycı ve düşmanca duygularla beslenen kişilik bozukluklarına yol açar. Devamlı olarak yanındakileri aşağılayan, eleştiren, alaycı yorumlar yapanlar genellikle öfkelerini yapıcı bir şekilde ifade etmeyi öğrenememiş insanlardır. Bu tür insanların sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler kurabildiğini de söyleyemeyiz.
Bazı insanlar niçin daha öfkeli?
Colorado Eyalet Üniversitesi’nden psikolog Dr. Jerry Deffenbacher, bazı insanların ortalama bir insana göre daha çabuk öfkeye kapıldıklarını ve öfkelerini daha yoğun yaşadıklarını belirtiyor. Deffenbacher ayrıca öfkelerini sesli olarak dışa vurmadıkları halde kronik olarak sinirli olarak tanımlanan kişilerin bu gruba girdiğine işaret ediyor. Diğer taraftan aslında öfkelendikleri halde, bir köşeye çekilip, somurtmayı tercih edebilen insanlar da var.
Çabucak öfkelenen insanların çoğunun, engellenmeye karşı toleransları düşük olur. Başka bir deyişle, bu insanlar yapmak istediklerinin engellenmesine, set çekilmesine ve sorunlarla karşılaşmaya tahammül edemezler. Dahası haksızlığa uğradıklarını düşündükleri için öfkeleri daha da büyür. Örneğin küçük bir hatadan dolayı eleştirildiklerinde karşılarındakini şaşırtacak kadar büyük bir tepki gösterirler.
Bu insanların bu kadar büyük bir öfkeye kapılmalarının nedenleri genetik veya fizyolojik kökenli olabilir. Bazı çocukların doğuştan daha sinirli, daha alıngan ve daha öfkeli oldukları yönünde bulgular söz konusudur. Bir diğer neden de sosyokültürel kaynaklıdır. Öfke genellikle olumsuz bir duygu olarak algılandığı için kaygı, depresyon veya diğer duygular gibi açıkça ifade edilmesi doğru karşılanmaz; küçük yaşta bu duygunun kontrol altında tutulmasının daha doğru olduğu öğretilir. Sonuç olarak çocuk, öfkesi ile nasıl başa çıkacağını öğrenemez.
Bu konudaki araştırmalar ayrıca aile yapısının da bu konudaki önemini gösteriyor. Çok çabuk öfkelenen insanların şiddet içeren, sevgisiz, kaotik, duygusal iletişimin çok zayıf olduğu ailelerden geldiği düşünülmektedir.
ÖFKEYİ KONTROL ETME YÖNTEMLERİ
Gevşeme, rahatlama ve farkındalık oluşturma
Öfkelendiğinizde beden tepkilerini kontrol etmek ve sakinleşmek öfkenin kontrolden çıkmasını engelleyecektir.
- Diyaframdan derin bir soluk alın; göğüsten alınan soluk sizi rahatlatmaz. Soluğunuzun karından geldiğini hayal edin.
- “Rahatla”, “aldırma” gibi, yavaşça, sakinleştirici ve yatıştırıcı sözcükleri tekrarlayarak kendinize telkinde bulunun. Bu arada derin soluklar almaya devam edin.
- Hayal ederek sizi gevşetecek bir yer ve ortamı düşünün ve gözünüzün önüne getirmeye çalışın.
- Yoga gibi stres içermeyen egzersizler, kaslarınızı gevşetir ve sizi yatıştırır. Bu teknikleri gün boyu tekrarlayın. Bunlar stresli ortamlarda otomatik olarak uygulayacak hale gelsin.
Düşünceleri değiştirmek, bilişsel yapılandırma
Kızgın olduğunuz zaman genellikle düşünceleriniz gerçeği yansıtmaktan çok, olayların abartılmış ve çarpıtılmış bir şekilde algılandığını yansıtır. Bu tür düşünceleri fark edin ve yerine daha mantıklı olanları yerleştirin.
Örneğin; kendi kendinize "Eyvah! Şimdi her şey mahvoldu!" gibi bir şey söylemek yerine, "Evet, çok can sıkıcı! Neden kızdığımı çok iyi anlıyorum. Ama dünyanın sonu değil ve buna kızmam, bu olayı olmamış hale getirmeyecek." diyebilirsiniz. Her iki düşünceyi de zihninizden geçirerek deneyin. Kızgınlığınızın hangi düşünceyle arttığını ya da azaldığını görün.
Farkında olmadan çok sık kullandığımız ve bizi kızgınlık duygularına hazırlayan, "asla!" ya da "her zaman!" gibi sözcükleri zihninizde yakalamaya çalışın.
"Bu bilgisayar asla çalışmaz!" ya da "Zaten her zaman haber vermeyi unutursun!" gibi cümleler sadece hatalı değildir; aynı zamanda kızgınlık duygunuzda haklı olduğunuzu düşünmenize de yol açar ve siz durumla ilgili yargıyı vermiş olduğunuzdan, problemin çözümüne de katkıda bulunmaz.
Çünkü haklı bir nedene bağlı olsa da öfke, çok çabuk mantık sınırlarını aşabilir. Bu yüzden öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınızı kullanın.
Öfkenizin gerçek nedenini keşfetmeye çalışın. Pek çok insan acı veren veya korku uyandıran duyguları öfke maskesinin ardında gizler. Umutsuz, korkak, çaresiz, suçlu, yitik, terk edilmiş gibi hissetmektense, öfke ile salgılanan adrenalinden kaynaklanan güçlülük hissi insanlara daha iyi gelebilir.
Problem çözme
Bazen öfke ve bunalım, hayatımızda kaçamadığımız bazı sorunlardan kaynaklanıyor olabilir. Öfke nöbetlerinin tümü yanlış hedefe yöneltilmiş olmayabilir; sorunlar karşısında gösterilen son derece sağlıklı, doğal tepkiler olabilir. Her sorunun bir çözümü olduğu yönündeki yanlış yönlendirmenin sonucunda çözümsüz durumlarda bunalıma girebilirsiniz.
Bu gibi çözümsüz durumlarda çözüme odaklanmak yerine, sorun ile nasıl baş edeceğimiz ve en az zararı görecek şekilde nasıl bir strateji belirlememiz gerektiğine odaklanmalıyız.
Değiştirebileceğiniz bir şeyse çözüm yolları arayabilir, değiştirilemeyecek bir durumsa çözüm için uğraşmak yerine sorunla yüzleşebilirsiniz.
Sağlıklı iletişim
Kızgınlık yaşadığımızda genellikle karşımızdaki kişinin bize ne söylemeye çalıştığını dinlememe eğilimindeyizdir. İnsanın eleştirildiğinde savunmaya geçmesi doğaldır. Ancak öfkenizin kontrolden çıkmasını izin vermeyin.
Biriyle ciddi bir tartışma yaşadığınızda;
-Aklınıza gelen ilk şeyi söylememeye çalışın.
-Yavaşlayın ve asıl söylemek istediğinizi düşünün.
-Aynı anda karşınızdakinin söylediklerini duymaya ve anlamaya çalışın.
-Hemen cevap vermeyin.
İnançların gözden geçirilmesi
"Öfkemi kontrol edemem, babam da çok öfkeli biriydi. Ben ona çekmişim."
Ancak öfkelendiğimizde verdiğimiz tepkiler değiştirilebilir. Çünkü bu tepkiler öğrenilmiştir.
" Eğer öfkemi açığa vurmazsam patlayabilirim."
Ancak öfke kontrolünü kaybetmek kişinin kendisini daha kötü hissetmesine ve öfkesinin artmasına yol açar.
"Eğer öfkeli görünürsem insanlar öfkemden korkarlar ve böylece beni kullanamazlar."
Öfkeyi şiddet yoluyla ifade etmek ya da şiddete başvurmakla tehdit etmek kısa dönemde istediklerinizi elde etmenize yardımcı olsa da uzun dönemde ilişkilerinizi bozar ve sizi sözel ve fiziksel saldırılara açık hale getirir. Ayrıca öfke patlamaları başkalarının size kin beslemesine, sizden uzaklaşmalarına, kırgınlıklarına neden olur.
"Eğer öfkelenirsem kaygım azalır."
Kaygıyla ancak sizi korkutan şeyin ne olduğuyla yüzleşirseniz üstesinden gelebilirsiniz.
"Beni diğer insanlar ya da olaylar öfkelendiriyor. Bu yüzden öfkemi denetleyemem. Öfke başa gelen bir şeydir, ona bir şey yapamazsınız, başa gelen çekilir."
Öfke herkesin yaşayabileceği bir duygudur. Yaşamımızda bizi kızdıran olaylarla ve insanlarla karşılaşsak da bizi öfkelendiren şey aslında, yaşadığımız durumlara yüklediğimiz anlamlar ve durumu algılayış biçimimizdir. Dolayısıyla olaylara bakış açımızı değiştirerek o duruma vereceğimiz tepkileri ve öfkemizi ifade etme biçimimizi değiştirmemiz mümkündür.
Mizah kullanımı
Mizah daha dengeli bir bakış açısı elde etmeye yardımcı olan yollardan biridir. Öfkeli olduğunuz bir anda öfkelendiğiniz kişiye belirli sıfatlar ya da etiketler takmaya başladığınızda bir an durun ve o insanın gerçekten öyle olduğunu düşünün, bu sahneyi gözünüzün önünde canlandırın. Örneğin karşınızdaki kişinin odun kafalı olduğunu düşünüyorsanız, o şekilde işlerini yaparken gözünüzün önüne getirin. Eğer karşınızdaki kişiyi gerçekten öyleymiş gibi canlandırabilirseniz, öfkenin azalmaya başladığını fark edeceksiniz.
Mizah kullanılırken iki noktada dikkatli olmak gerekmektedir. Birincisi mizah kullanımının sorunlarınızı gülerek geçiştirmek demek olmadığını tam tersine onlarla yapıcı bir biçimde yüzleşebilmek demek olduğunun farkında olmanızdır. İkincisi ise mizah kullanayım derken alaycı ve aşağılayıcı başvurmaktan kaçınmaktır. Çünkü bu sağlıksız öfke ifadesinin başka bir yoludur.
Çevre faktörü
Bazı durumlarda insanları içinde bulunduğu ortam öfkelendirebilir. Sırtınıza yüklenen sorunlar ve sorumluluklar sizde kapana kıstırılmış duygusu uyandırabilir.
Bu gibi durumlarda kendinize mola verin. Stres yüklü anlarda, kişisel kaçış planları yapın. Örneğin işten eve dönen bir anne, “Evde yangın çıkmadıkça kimse benimle 15 dakika konuşmasın” diyerek kendisine soluk alacak bir zaman yaratabilir. Bu 15 dakikanın sonunda çocuklarının taleplerini daha büyük bir sabırla karşılık verebilir.
Diğer yollar
Zamanlama: Tartışmaların kavgaya dönüşmeyeceği zamanlarda tartışmaya girin. Özellikle yorgun olduğunuz zamanlarda tartışmalardan uzak durun.
Göz ardı etme: Çocuğunuzun odasının dağınıklığı sizi öfkelendiriyorsa kapısını kapatın. Sizi kızdıran olaylardan ve nesnelerden uzak durun. “Çocuğum nasılsa bir gün odasını toplar ve ben de sinirlenmem” diye düşünmeyin. Hedefiniz bu olmamalı; hedefiniz sükûnetinizi korumak olmalı.
Alternatifler oluşturmak: İşe gidip gelirken trafikten rahatsız oluyorsanız farklı yolları deneyin. Kısaca sizi öfkelendirmeyecek yeni seçenekler yaratın.
Eğer bu yolları kullandığınız halde öfkenizi yönetme konusunda zorluk yaşıyorsanız, bir profesyonelden yardım almanız gerekir.
Hayatta her zaman engeller, acılar, kayıplar ve diğer insanların bizi rahatsız eden davranışları hep olacaktır, bunu değiştiremezsiniz.
Ancak olaylardan etkilenme biçiminizi ve olaylara, insanlara verdiğiniz tepkileri değiştirebilirsiniz.
Kaynaklar :
Anger, http://www.apa.org/topics/anger/control.aspx.
http://www.klp-bd.com/
http://t24.com.tr/haber/7
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Öfke, Öfke Kontrolü, Baş Etme Yöntemleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gülru TUĞUTLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gülru TUĞUTLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
5 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.