Anaokuluna Gidenler İlkokulda Daha Başarılı!
Hayatını devam ettirmek için insanlar belirli bir bilgi birikimine, yaşayışa ve tecrübeye gereksinim duyarlar. Bu gereksinimlerin karşılanması öncelikle çocuğun öz bakımından sorumlu olan temel bakıcısına yani annesine aittir. Anne, çocuğun temel yönlendiricisidir. Çocuğu doğumdan itibaren öncelikle anneleri, daha sonra yakın bireyler ve toplumun diğer öğeleri eğitirler.
“Büyümek ve Gelişmek” sürekliliği olan iki önemli kavramdır. Olgunlaşması ve gelişimi devam eden çocuk için en sağlıklı uyaranlar insan, çevre, oyun ve doğru bir eğitimdir.
Eğitim bir bilimdir. Eğitim, üzerinde büyük tartışmalara neden olsa da anne karnında başlar. Bebeklik, oyun çağı, okul öncesi dönem, ilkokul dönemi, erinlik, ergenlik, genç yetişkinlik, yetişkinlik, emeklilik vs derken yaşam boyu sürer. Ancak bilinmelidir ki kişilik gelişiminde en önemli zaman yaşamın ilk altı yılıdır. 0-6 yaş eğitimine büyük önem verilmelidir.
Okul öncesi dönemde eğitim; oyun, gözlem, taklit ve kurgulama esastır. Bu anlamda günlük yaşamda kullanılan her araç-gereç ve her model roller bir eğitim materyalidir. Çocuk büyümekte ve bir süre sonra anne çocuğun bu temel ihtiyaçlarına yetmemektedir. İşte bu eksikliğin yaşandığı an okul devreye girer. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki çocuk yalnızca biyolojik değil aynı zamanda sosyal bir varlıktır. Çocuğun sosyalleşmesi için okul ortamı en ideal olanıdır. Çocuk okulda disiplin ve planlı olmayı öğrenmekle kalmaz oyun yoluyla enerjisini boşaltabileceği sağlıklı bir yolu da keşfeder. Ayrıca okul sayesinde farklı rol modellerini de tanır ve çevresi zenginleşir. Bu zenginlik yalnızca bilişsel gelişimini değil duyuşsal ve devinimsel (psikomotor) gelişimini de olumlu etkiler. Okula giden çocuklar çevresiyle iletişim kurmayı, paylaşmayı ve en önemlisi “arkadaş” sözcüğünü yaşayarak öğrenir.
“Arkadaş” sözcüğünün ilk girdiği yaşlar okul öncesi döneme aittir. Ayrıca bu dönem çocuğun kendiyle ve dış dünya ile ilgili temel bilgilerin edinildiği bir dönemdir; öz bakım becerilerinin gelişir, tehlikeleri ve farklılıkları fark etmeye başlar, ince ve kaba motor becerileri gelişmeye başlar, dilini duygu ve düşüncelerini ifade edecek şekilde kullanabilir. Bu dönemde çocuk aynı bir bilim adamı titizliğinde dünyayı keşfetmektedir, merak eder, sorar ve inceler.
İlkokula hazır olmanın şartlarından biri, çocuğun kendi gelişimsel ödevlerine uygun bir dönemde olmasıdır. Gelişim dönemindeki ödevleri ne kadar yerine getirebildiğine bakılmalıdır. Dikkat edilmelidir ki; çocuktan beklenen ödevler gereken yaşta verilmez ise kritik dönemde kazandırılmayan bu gelişim ödevlerinin ileriki yaşlarda kazandırılması çok geç olabilir. Bu nedenle okul öncesi eğitim, çocukların yaşına uygun becerilerin kazandırılması için eşsiz bir fırsattır ve kaçırılmamalıdır.
Okul öncesi eğitimin yararları:
1- Çocukların zekasını geliştirir.
2- İler ki yaşlarda oluşabilecek okul başarısızlığının önlenmesine katkı da bulunur.
3- Çocukların beslenme ve sağlık durumunda iyileşme sağlar.
4- Duyuşsal, devinimsel, bilişsel ve sosyal alanda katkılarıyla bütün olarak gelişimi destekler.
5- Daha olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi ilişkilerin düzenlenmesinde katkıda bulunur.
6- Yetişkinlikte kendine yeten, ayakları üstünde durabilen bireyler olmalarına olanak tanır.
Çocuğuyla ilk günden beri göz pupilleriyle kontak kuran, tensel temas halinde olan, ona sıcak bir sevgiyle dokunan, emziren, konuşan ve güvenli bir şekilde onu büyüten ebeveynin çocuğu her zaman bir adım önde olacaktır. Hayata 1-0 önde olan bu çocuklar ilkokula başlarlarken bir adım daha öne geçebilmek için anaokullarına gitmelidirler.
Unutulmamalıdır ki anaokuluna giden çocuk ilkokula başlarken daha kolay uyum sağlayacak, hazırlıksız olmayacak, “idmanla sahaya çıkacaktır”.
“Büyümek ve Gelişmek” sürekliliği olan iki önemli kavramdır. Olgunlaşması ve gelişimi devam eden çocuk için en sağlıklı uyaranlar insan, çevre, oyun ve doğru bir eğitimdir.
Eğitim bir bilimdir. Eğitim, üzerinde büyük tartışmalara neden olsa da anne karnında başlar. Bebeklik, oyun çağı, okul öncesi dönem, ilkokul dönemi, erinlik, ergenlik, genç yetişkinlik, yetişkinlik, emeklilik vs derken yaşam boyu sürer. Ancak bilinmelidir ki kişilik gelişiminde en önemli zaman yaşamın ilk altı yılıdır. 0-6 yaş eğitimine büyük önem verilmelidir.
Okul öncesi dönemde eğitim; oyun, gözlem, taklit ve kurgulama esastır. Bu anlamda günlük yaşamda kullanılan her araç-gereç ve her model roller bir eğitim materyalidir. Çocuk büyümekte ve bir süre sonra anne çocuğun bu temel ihtiyaçlarına yetmemektedir. İşte bu eksikliğin yaşandığı an okul devreye girer. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki çocuk yalnızca biyolojik değil aynı zamanda sosyal bir varlıktır. Çocuğun sosyalleşmesi için okul ortamı en ideal olanıdır. Çocuk okulda disiplin ve planlı olmayı öğrenmekle kalmaz oyun yoluyla enerjisini boşaltabileceği sağlıklı bir yolu da keşfeder. Ayrıca okul sayesinde farklı rol modellerini de tanır ve çevresi zenginleşir. Bu zenginlik yalnızca bilişsel gelişimini değil duyuşsal ve devinimsel (psikomotor) gelişimini de olumlu etkiler. Okula giden çocuklar çevresiyle iletişim kurmayı, paylaşmayı ve en önemlisi “arkadaş” sözcüğünü yaşayarak öğrenir.
“Arkadaş” sözcüğünün ilk girdiği yaşlar okul öncesi döneme aittir. Ayrıca bu dönem çocuğun kendiyle ve dış dünya ile ilgili temel bilgilerin edinildiği bir dönemdir; öz bakım becerilerinin gelişir, tehlikeleri ve farklılıkları fark etmeye başlar, ince ve kaba motor becerileri gelişmeye başlar, dilini duygu ve düşüncelerini ifade edecek şekilde kullanabilir. Bu dönemde çocuk aynı bir bilim adamı titizliğinde dünyayı keşfetmektedir, merak eder, sorar ve inceler.
İlkokula hazır olmanın şartlarından biri, çocuğun kendi gelişimsel ödevlerine uygun bir dönemde olmasıdır. Gelişim dönemindeki ödevleri ne kadar yerine getirebildiğine bakılmalıdır. Dikkat edilmelidir ki; çocuktan beklenen ödevler gereken yaşta verilmez ise kritik dönemde kazandırılmayan bu gelişim ödevlerinin ileriki yaşlarda kazandırılması çok geç olabilir. Bu nedenle okul öncesi eğitim, çocukların yaşına uygun becerilerin kazandırılması için eşsiz bir fırsattır ve kaçırılmamalıdır.
Okul öncesi eğitimin yararları:
1- Çocukların zekasını geliştirir.
2- İler ki yaşlarda oluşabilecek okul başarısızlığının önlenmesine katkı da bulunur.
3- Çocukların beslenme ve sağlık durumunda iyileşme sağlar.
4- Duyuşsal, devinimsel, bilişsel ve sosyal alanda katkılarıyla bütün olarak gelişimi destekler.
5- Daha olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi ilişkilerin düzenlenmesinde katkıda bulunur.
6- Yetişkinlikte kendine yeten, ayakları üstünde durabilen bireyler olmalarına olanak tanır.
Çocuğuyla ilk günden beri göz pupilleriyle kontak kuran, tensel temas halinde olan, ona sıcak bir sevgiyle dokunan, emziren, konuşan ve güvenli bir şekilde onu büyüten ebeveynin çocuğu her zaman bir adım önde olacaktır. Hayata 1-0 önde olan bu çocuklar ilkokula başlarlarken bir adım daha öne geçebilmek için anaokullarına gitmelidirler.
Unutulmamalıdır ki anaokuluna giden çocuk ilkokula başlarken daha kolay uyum sağlayacak, hazırlıksız olmayacak, “idmanla sahaya çıkacaktır”.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Anaokuluna Gidenler İlkokulda Daha Başarılı!" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Buşra TATARİ ÇELİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Buşra TATARİ ÇELİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
