2007'den Bugüne 92,353 Tavsiye, 28,226 Uzman ve 19,982 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Mutlu Muyuz???
MAKALE #14093 © Yazan Psk.Derya OĞUZTÜRK | Yayın Şubat 2015 | 2,002 Okuyucu
Hiç düşündünüz mü ? Bugünümü yaşıyorsunuz evet ama acaba bu günü yaşarken pişmanlıklarla dolu geçmişinize mi takılıp kalıyorsunuz yoksa güzel hayallerle dolu bir geleceği düşleyerek mi yaşıyorsunuz?

Belki de hepimizin zaman zaman kendi kendimize sorup bazılarımızın cevabını bulabildiği bazılarımızın ise cevaplandıramadığı bir sorudur bu. Geçmişimiz ve geçmişte yaşadıklarımız bizi biz yapan, bize değer ve anlam katan, duygu, düşünce ve yaşantılardır. Hiç şüphesiz ki her birimizin geçmişinde hatırladığında kendini iyi hissettiği anılar kadar hiç hatırlamak bile istemediği kötü yaşantılar vardır bilinçaltlarında. Bazı kötü anılarımız vardır ki onları hatırlamak bile istemeyiz, bilince gelmesini istemeyerek bilinçaltımıza atarız. Bazen de hatırlamakta zorlanırız,çünkü unutmak isteriz onları.Bu anılarımızı sandıklara kapatıp sandıkları da kilitleriz dev kilitlerle. Oradan hiç çıkmasınlar, çıkarılmasınlar isteriz. Ama yaşam boyu o sandıkları kendi sırtımızda taşırız yaptığımızın tabiri caizse boşuna bir hamallık olduğunu bilmeden. Başka bir deyişle geçmişimizde çözmeden, çözümlemeden bıraktığımız yaşantılar ve olaylar bizim üstümüzde hep bir yük, hep bir ağırlıktır yıllar boyu. Geçmişimizde yaşadıklarımızı çözümseyebilmek, sebep-sonuç ilişkilerini tekrar ele almak, geçmişimizle, yaşadıklarımızla, kendimize koyacağımız yeni hedeflerle kendimizle barışmak, bizi daha rahat, daha mutlu, huzurlu ve daha hayat dolu yapacaktır. Yapılan araştırmalar, insanların geçmişine yönelik olumsuz deneyim ve yaşantılarını hatırlama olasılıklarının olumlu yaşantılarına oranla daha sık hatırladıklarını ortaya koyuyor. Örneğin genelde başarılar yerine başarısızlıklar, pişmanlıklar ya da hayal kırıklıkları hatırlanıyor. Bu durumda kişi geçmiş yaşantılarında yaşamış olduğu başarısızlıklarından yola çıkarak altı temel evrensel duyguyu yaşıyor: Öfke, korku, nefret, haz, şaşkınlık ve üzüntü. Farkındaysanız bu evrensel duygulardan sadece bir tanesi olumlu ve diğerlerinin hepsi olumsuz. Buda bize geçmişimizle ilgili, yaşadıklarımızla ilgili, kötü olan şeylerden haberdar olmanın,farkındalığımızın olduğunun yani yaşananların farkında olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Unutmayın ki; geçmişi ile hesaplaşmasını tamamlayamayan, tamamlayamamış olanların kendilerine güzel ve mutlu bir gelecek hazırlaması çok zordur hatta imkansızdır. Çünkü hep bir iç hesaplaşma içerindedir kişi kendisinin de anlam veremediği.
Geleceğine odaklanamaz çünkü geçmişte kalan iç hesaplaşmalarını tanımlayamamış,tamamlayamamıştır.

Peki mutluluk nedir?

Hiç düşündünüz mü mutluluk nedir diye? Mutluluk sadece; mutlu olmaktan mı ibaret!Aslında mutluluk biraz da,mutlu olmaktan çok memnun olmak ve tatmin olmayı içeriyor. İnsanın derinlik duygusu ve içgörüye sahip olmasıyla da ilişkili. Bize göre anlamlı bir hayat yaşamayı, zamanını ayarlamayı,yetenek,kabiliyet ve potansiyelimizi iyi kullanmayı, kendi seçtiğimiz,olmasını istediğimiz ve bunun için çalışıp didindiğimiz hedefleri takip etmeyi içeriyor. Mutluluk acıyı yaşamaktan kaçınmak değildir, tam tersine mutlu olabilmek için olumsuz duygularla ve geçmişimizle yüzleşip sorunlarımızı elimizden geldiğince nötrlememizdir. Olumsuz duyguların altında ezilip sıkışmadan, yaşamla elimizden geldiğince daha güçlü mücadele etme yolculuğu belki de mutluluk. Bugün,şuan,şu dakika mutluysak kendimize mutlu bir gelecek hazırlayabiliriz,en azından bunun için bir efor,çaba sarfedebiliriz. Şuan şu dakika kendisini mutlu hissetmeyen bir kişinin gelecekle ilgili hayal kurmaları sadece bir ütopyadır,yani gerçekçi değildir. ‘’Eğer param olursa …..’’, ‘’eğer bir sevgili bulursam…’’, ‘’eğer iş bulursam…’’, ‘’eğer araba alırsam….’’, ‘’eğer kilo verirsem…’’ gibi düşüncelerle mutluluğu çeşitli koşullara endekslemek bize hiçbir zaman mutluluk getirmeyecektir. Hayatı ‘’eğer’’lerle yaşamak hayatı aslında hiç yaşamamaktır.Çünkü hayatı koşullara bağlamaktır.Peki ya öngördüğümüz koşullar gerçekleşmezse ne olucak?? Hayatımızı zaman kaybıyla nafile yaşayacağız.
Bize mutluluk getireceğini düşündüğümüz bu koşullara ulaşmak çoğu zaman mümkün olmayabilmektedir. Varsayalım ki hayatımıza koyduğumuz koşullardan bazıları gerçekleşti.Bu olmuş olsa dahi bu koşullara ulaşmanın bile vereceği hazlar kısa süreli olacaktır, bir süre sonra artık ilk başlarda yaşadığımız hissettiğimiz o hazzı alamayacağız. Ve kaçınılmaz son ‘’eski ruh halimize’’ dönmemiz. Maalesef bu durumdan hayatımızı koşullara bağladığımız sürece kaçış yoktur. Örneğin, ilk zamanlarda bize çok zevk veren yeni bir araba, ev ya da sevgili zamanla cazibelerini, o kendini bize çeken çekim güçlerini kaybederler. Bu nedenledir ki esas ve önemli olan kişinin özgün, kendine has yetenek ve potansiyellerini kullanarak ve kendini geliştirerek mutluluğu ve mükemmelliği aramasıdır. Bu arayış mutluluğu zevk ve huzurun ötesine taşımayı amaçlayan, kişisel gelişimi de kapsayan bir yaklaşım. Bu mutluluk arayışı ve anlayışı, hedonistik(hazcılık) bir mutluluktan çok daha doyurucu ve anlamlıdır.
Kişilik özelliklerimiz(genellikle çevresel faktörlerden de etkilenir) ve hayata bakış açımız mutluluğumuzu etkileyen en önemli faktörler. Herkesin sandığı gibi mutluluk yaş, cinsiyet, etnik köken, gelir düzeyi ile çok ilgili değildir. Maddi anlamda geliri az olan bir kişi de (en az belki de daha fazla) maddi düzeyi yüksek bir kişiden daha fazla mutlu olabilir. Önemli olan kişinin kendisini koşullara bağımlı hale getirmemesi ve hayata bakış açısının olumlu olmasıdır. Bu özgüvenle bağlantılı mutluluk figürü hepimizin hayallerini gerçekleştirebilecek güçtedir.Nevrotik (asabi,gergin,hassas) bir insanla, dışa dönük,sosyal,kendi ile barışık(özgüven sahibi) bir insanın olaylara vereceği tepkileri ya da hayatına algılayışlarını karşılaştıracak olursak: nevrotik kişilikteki kişiler daha fevri davranırlar. Yaşananlara daha hızlı olumsuz tepki vererek karşılaştıkları durumlarla ve hayatla baş etmekte bu nedenle de çok zorlanırlar. Çünkü aslında kendi içlerinde bilinçaltında çözemedikleri sıkıntıları mevcuttur. Genellikle böyle fevri sinirli, gergin ve karşılaştığı durumlarla baş edemeyen ve hayatla baş etmekte zorlanan , sürekli şikayet eden ve endişelenen bir yaşam tarzı olan bu kişilerden uzaklaşma eğilimi gösteririz. Diğer yandan diğer kişilik yapısındaki insanlar hayatla(iş-okul-sosyal) ve olaylarla daha güçlü başa çıkma mekanizmalarına sahiptir. Sakin, huzurlu ve sosyal ilişkileri kuvvetlidir. Özgüven sahibidirler. İnsanlarla yakın ilişkiler kurması ve mutlu olması daha kolay ve mümkündür. Şimdi kendimize sormamız gereken esas soru şu; bugün, şimdi şuan acaba mutlu muyum ? Eğer ki bu soruya içtenlikle EVET cevabını veremiyorsanız, kendiniz için bir şeyler yapın. Bir uzmanla görüşerek bilinçaltınızda kalan ve çözümleyemediğiniz, sizi hep mutsuzluğa sürükleyen hayatı koşullara bağlamaya zorlayan engellerinizi hayatınızdan söküp atın…

mutluluğa ulaşabilmeniz için uygulayabileceğiniz bazı öneriler:

1- Kendinizi sevin (olduğunuz gibi kabul edin)

Her nasılsanız, her neredeyseniz, her neye sahipseniz veya değilseniz. Sevgi şu an mümkündür, mutluluk da. Geçmiş düşünce kalıpları (kendinizi sevmekle ilgili şartlarınız) sizin mutluluğunuzla değil geçmişi iyileştirmekle ilgilidir ve onlarla ilgilendiğimiz sürece 'sevgi ve mutluluk' gelecekteki bir ütopyadan ibaret kalır. Lütfen şu an kendinizi sevmek için verdiğiniz tüm sözleri ve şartları bırakın. Ve kendinize böyle sebeplerden dolayı sevgi göstermediğiniz için ,sevgiyi şarta bağladığınız için kendinizden özür dileyin. Şimdi gözlerinizi kapatın, derin nefeslerle gevşeyin ve kendinize : 'seni sevmek ve kabul etmek için şartlar koyduğum için özür dilerim. Artık seni her halinle seviyor ve kabul ediyorum' deyin ve bunu sık sık tekrarlayın.

2- Kendinizi ilk sıraya koyun

Başkalarının istekleri, ihtiyaçları ve düşünceleri onlara aittir ve kendi hikayeleriyle ilgilidir. Yapmanız gereken başkalarının düşünce, ihtiyaç ve tavsiyelerini onlara bırakmak ve kendinizle ilgilenmektir. Başkalarının istekleri, tavsiyeleri ve yargıları tamamen kendilerini anlatır, yani onlar için 'iyi' olandır. Sizin için en iyi şeyi siz bilebilirsiniz. Başkalarına sormayı bırakın ve kendinize odaklanın. 'Ben ne istiyorum?', 'Şu an neye ihtiyacım var?', 'bunun için ne yapabilirim?' . Sevdiğiniz şeyleri yapın. Bu bencillik değil kendine değer vermektir.

3- Kendinizi ifade etmekten çekinmeyin

İsteklerinizi, beklentilerinizi, hassasiyetlerinizi ve düşüncelerinizi özgürce ifade edin. Çatışmalar ifade etmekten değil, saldırgan veya yargılayıcı üsluptan kaynaklanır. 'Ben böyle düşünüyorum', 'şöyle olmasını arzulardım', 'şunu yapmanı bekliyorum' gibi 'ben'li cümlelerle ifade edin kendinizi. Ve başkalarının sizi yargılamasına izin vermeyin. Hayatta insan sayısı kadar 'doğru' ve 'gerçek' olabilir. Tek bir gerçek veya doğru aramak çoğu kez zaman ve enerji kaybından ibarettir. Esas konu 'doğru' yu bulmak değil kendi isteklerinizi seçmek ve onlara göre hareket etmektir: başkaları ne derse desin.

4- Söylenmeyin yapın (ya da kabul edin)

Yapabileceğiniz bir şey varsa yapın, söylenmeyin. Yapabileceğiniz bir şey yoksa kabul edin, söylenmeyin. Söylenmek enerjinizi ve zamanınızı boşa harcamaktan başka işe yaramaz.

5- Kendinizi kimseyle kıyaslamayın

Kıyaslamak, kendini yeterli görmemekten kaynaklanır. Ancak bunun asıl kaynağı sizin yetersiz olmanız değil, istemediğiniz şeylere kendinizi zorlamanızdır. Amacımız her şeyin en iyisi olmak değil, sevdiğimiz şeyleri yapmak olmalıdır. Sevginin olduğu yerde 'iyi – kötü' , 'az – çok ' yoktur. Hepimiz farklıyız ve farklı ihtiyaçlarımız ve beklentilerimiz var. Daha iyi ya da daha kötü değiliz.

6- Geçmişi kabul edin

Geçmiş yaşandı ve bitti. Kabul etmemek onun negatif etkilerini sürdürmekten başka işe yaramaz. Geçmişte yaptığımız şey o zamanki beklentimiz, bilgimiz ve farkındalığımız paralelinde en iyi olandı. Bugün aynısını seçmiyor olmamız değişmiş olmamızdan kaynaklanıyor. Yani ortada hata yok, değişim var.

Üstelik geçmişi değiştirmeye çalışırken harcadığımız sürede, değiştirilmesi gereken başka geçmişler de yaratırız. Bu kısır döngüden çıkmak için geçmişi şu an kabul edin. Her ne yaşandıysa.

Birlikte yetiştiğimiz kişiler de kendi beklentileri, farkındalıkları ve bilgileri dahilinde en iyiyi yapmaya çalışıyordu. Amaçları bize zarar vermek değildi, sadece bildiklerinin ve yapabildiklerinin en iyisini yapıyorlardı. Onlarla görüşmek ya da onay almak zorunda değiliz. Ancak onları ve düşüncelerini kabul etmemenin bizlere faydası yok zararı var.

7- Duygularınızın sorumluluğunu alın

Bedeninizde hissettiğiniz negatif duygular sizin düşüncelerinizin ve yorumlarınızın sonucudur. Karşınızdaki size kötü hissettiremez. Sadece kendinizde sevmediğiniz tarafınızı hatırlatabilir. Yani sizde herhangi bir hassasiyet yoksa negatif duygu yaşamazsınız. Karşıdakini suçlamayı bırakıp kendi duygularınıza ve düşüncelerinize odaklanın. Yaşanan hiç bir şey tesadüf değildir. Kendinize bakmak yerine başkalarını suçlamayı sürdürdüğünüz sürece, insanlar, mekanlar, olaylar değişse de siz aynı şeyi yaşamaya devam edersiniz.

8- Gülümsemenin gücünü kullanın

Gülümsemek zihnimize ve bedenimize güven, neşe ve yapabilme gücü verir. Gülümsemek için komik bir şeye ihtiyacımız yok, bir anlık düşünceye bakar ve tamamen sizin elinizdedir. Lütfen gülümser misiniz?

9- İyi bir uzmanla çalışın

Davranış ve duygularımız düşüncelerimizin, onlar da bilinçaltımızın sonucudur. Kendi çabalarımızla bilinçaltımızı keşfetmek ve değiştirmek bazı alanlarda pek mümkün değil. Kendimizi ve başkalarını anlayamamamız, istemediğimiz durumlara düşmemiz buradan kaynaklanır. Deneyimli bir profesyonel, yaşadığınız birçok problemi kaynağından çözebilir.

10- Zihninize ve bedeninize özen gösterin

Her gün binlerce uyaranla ve düşünceyle ilgilenen zihnimizin dinlenmeye ihtiyacı var! Bunu sağlayansa sadece uyku değil. İhtiyacımız sürekli tekrarlanan düşünce kalıplarından çıkabilmek. Bunun için meditasyon, müzik (klasik, caz, rahatlama müziği...) ve doğada vakit geçirmek çok faydalı.

Pozitif düşünmek sadece ruh halimizi düzeltmekle kalmaz, negatif duygu ve gerginliklerin bedenimizde birikmesine de engel olur.
Bedenimizde biriken negatif duygular belki de en büyük yorgunluk kaynağımız. Egzersiz yaparak birikmiş negatif duyguları aktarabiliriz.

Sağlıklı beslenmek; hastalıklardan koruyup ömrümüzü uzatmakla kalmaz, pozitif enerjimize de katkı sağlar.

11- Dünya barışına destek olun

Dünyamız fiziksel yapısıyla beraber her birimizin bireysel bilincinden oluşan ortaklaşa (kolektif) bilincimizden oluşur. Büyük çoğunluğumuz maalesef dünyamıza fiziksel zarar vermekle birlikte kin ve öfkeyle düşünsel olarak zarar vermekteyiz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Nasıl Mutlu Olunur? Mutlu Olmak İçin Gerekenler ÇOK OKUNUYOR Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
► Mutlu Aile Olmak-Mutlu Evlilikler Psk.Serap DUYGULU
► Mutlu İlişki & Mutlu Aile Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
► Mutlu Aşk Var Mıdır ? Psk.Nihan DİKME
► Mutlu Olma Takıntısı Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU
► Mutlu Evliliğin Sırları Psk.İshak BÜYÜKYILDIRIM
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,982 uzman makalesi arasında 'Mutlu Muyuz???' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:27
Top