Psikoterapi Uygulamaları
PSİKOTERAPİ UYGULAMALARI
Ülkemizde psikoterapi uygulamaları üniversitelerin araştırma ve uygulama hastanelerinde, devlet hastaneleri-toplum ruh sağlığı merkezleri-,özel psikiyatri klinik,özel psikoterapi merkezlerinde psikiyatris,psikologlarca ve ne yazık ki özel yerlerde sosyolog,sosyal hizmet uzmanı ,felsefeci,felsefe öğretmenlerince de hatta mühendis olup endüstri psikolojisi alanında yüksek lisans yapmış kişilerde uygulama yapabilmektedir. Tababet Ve Şuabatı ve Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanunun Ek Madde 13. Maddesi aynen; (Ek: 6/4/2011-6225/9 md.) a) Klinik psikolog; psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur. Klinik psikolog, nesnel ve yansıtmalı ölçüm araçları, gözlem ve görüşme teknikleri kullanarak psikolojik değerlendirme ile uluslararası teşhis ve sınıflama sistemlerinde hastalık olarak tanımlanmayan ve Sağlık Bakanlığının da uygun bulduğu durumlarda psikoterapi işlemleri yapar. Hastalık durumlarında ise ancak ilgili uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak psikoterapi uygulamalarını gerçekleştirir. Psikoloji lisans eğitimi üzerine ilgili mevzuatına göre Sağlık Bakanlığınca uygun görülen psikolojinin tıbbi uygulamalarıyla ilgili sertifikalı eğitim almış ve yeterliliğini belgelemiş psikologlar sertifika alanlarındaki tıbbi uygulamalarda görev alabilirler. Uzman tabibin teşhis ve yönlendirmesiyle ya da bağımsız olarak yapılabilecek mesleki uygulamalar, bu bentteki prensipler çerçevesinde Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Demektedir.Sağlık Bakanlığı henüz psikologların görevleriyle ilgili yönetmelik çıkarmamıştır.Psikoterapi uygulamaları için ana koşul klinik psikoloji yüksek lisans mezunu olmak ya da psikologlara sağlık Bakanlığının açmış olduğu sınav sonucu başarılı olanlara psikolojinin tıbbi uygulamalarını yapma yetki belgesine sahip olmak gerekir.
Psikoterapiler insanları değiştirmeye içgörü kazandırmaya çalışan yöntemlerdir. İçgörü kazandırma :kendinde bulunan gizil yeteneklerin kişinin farkına varmasıdır.Yeni bir şeyi öğrenme, unutulan veya göz ardı edilen bir şeyi öğrenme, nasıl öğrenileceğini öğrenme ya da hiç öğrenmemek gibi bir tercihte bulunmak ta psikoterapinin içinde yer alan öğrenme örüntüleridir.
Psikoterapistler ise belli kuramlar çerçevesinde, bireyleri pozitif anlamda değiştirmek amacıyla onlara içgörü kazandırarak öğrenme yollarını çeşitli uygulamalarla terapötik etkinliğe döken uzmanlardır.Psikoterapistler bir ekole bağlı veya eklektik ya da bütüncül psikoterapi uygulayabilirler.
Tüm psikoterapistler, kişilerin düşünce (biliş), duygulanım ve davranışlarını etkileyerek psikoterapi tekniklerini kullanarak insanları değiştirmeyi hedefler. Farklı farklı psikoterapi yöntemini doğuran her bir kuram, insan davranışlarını anlamada, psikoterapi uygulamalarında ve danışan ile psikoterapist arasındaki ilişkide birçok katkı sağlamıştır. Kuramlar çoğu kez birbirini tamamlamakta, içlerinde farklı kuramları barındırabilmektedir. Bilimsel çerçevede, bir modelin geçerliliğini kabul etmek ve o psikoterapi metodunu uygulamak diğer modellerin geçersizliği anlamına gelmez.
Psikoterapi, danışan ile psikoterapistin terapötik bir ortamda buluştuğu, değişim amaçlı içgörü kazandırmaya yönelik bir süreçtir. Bu süreçte hem psikoterapist, hem de danışan değişim için risk almalıdır. Psikoterapi, danışana öğüt vermek ya da danışanın sorunlarını çözmeyi psikoterapistin üstlendiği bir aktivite değildir. Değişim birlikte sağlanacaktır, terapistin rolü danışanı etkileyerek ondaki değişimi kolaylaştırmaktır. Terapist duyarlılık, iyi niyet, gerçeklik, dürüstlük gibi insanı insan yapan özelliklere sahip olmalı ve psikoterapi sırasında duygularından arınmış bir robot ya da sadece bilgi ve becerisini gösteren bir teknisyen durumuna düşmemelidir. Psikoterapist de gerçek yaşamın içinde, sürekli değişim ve gelişim içinde ve sorunlarla yüzleşen gerçek bir insandır. Bu bağlamda terapist olarak danışanlarımızdan istediklerimizi kendi yaşamımızda da uygulamalı ve onlara örnek olmalıyız.
Psikoterapi, bir bilim olmanın yanında ayrıca bir sanattır. Hiçbir teknik ve kuram, psikoterapist ile danışan arasında oluşturulan terapötik ilişkinin yerini alamaz.Psikoterapide değişimin nasıl olduğu, büyük merak konusudur. Burada bilişsel, duygusal ve davranışsal faktörler rol oynar.
Evrenselleştirme, iç görü ve model alma bilişsel faktörlerdir. Evrenselleştirme de danışan bu dünyada bu dertten yakınan tek kişi olmadığını, diğer insanların da benzer problemleri olduğunu anladığında rahatlar ve gelişme gösterir. Danışanlar kendilerini ve diğerlerini anladıkça, davranışlarıyla amaçlarını farklı bir gözle görebildiği anda yani iç görü kazandığında değişim başlayacaktır. Kişiler diğerlerini gözlemleyerek değişebilirler. Psikoterapide rol model terapisttir.
Kabullenme, diğerkâmlık ve aktarım ise psikoterapide değişimi sağlayan duygusal faktörlerdir. Kabullenme, terapistten gelen, koşulsuz olumlu bakış alma hissini yansıtmaktadır.
Aktarım ise, bir grup içinde danışanlar arasında ya da terapistle danışan arasında kurulan duygusal bağdır. Aktarım değişimi kolaylaştıracaktır.
Gerçeklik testi, iç boşaltma ve etkileşim ise psikoterapideki değişimin davranışsal faktörleridir. Gerçeklik testi, psikoterapi seansında danışanların terapistle ve grup üyeleriyle karşılıklı görüş bildirmeleri, birbirlerinden destek almaları ve yeni davranışları test etmeleridir. Böylelikle değişim başlamıştır.
Psikoterapi sürecinde psikoterapist de çeşitli kalıp rollere girmeden gerçek bir kişi gibi hareket etmelidir. Terapist kendini sakladığı sürece, danışan da, kendini saklayacak ve terapötik süreç kısır döngüye girecektir.Terapist doğal olmalıdır. Terapist kendini irdelediğini, kendi kişisel değişimini yaptığını ve değişimin risk almaya değer olduğunu gösterdiği ölçüde, danışanın onu örnek alma olasılığı yükselmektedir. Bir bakıma psikoterapistin yaşama bağlılığı ve psikolojik sağlığının yerinde olması, psikoterapinin başarıya ulaşmasının temel koşuludur.
Psikoterapist güçlü bir kişilik yapısına sahip, kendine saygı duyan ve kendisi olmaktan hoşnut, değişime açık, kendini başkalarıyla eşit gören ve kendisiyle birlikte başkalarının da güçlü görünmesini isteyen, kararlarının ve tercihlerinin farkındalığında, yaşama bağlı, otantik, samimi, dürüst, ince bir mizah anlayışına sahip, yanlış da yapabileceğinin bilincinde ve bunu itiraf edebilen, geçmişe takılmayıp bugünü yaşayabilen, kültürel etkilerin farkındalığında, sağlıklı sınırlar koyabilen, gereğinde "hayır" diyebilen, işine derinden bağlı ve diğerlerinin mutluluğuyla gerçekten ilgili olmaktır.
İyi bir terapist aynı zamanda ticari kaygılara düşmemeli, Hippokrat yeminine bağlı kalmalı, egosunu kaydırdığı an psiterapiden vazgeçmeli kişiyi başka terapistlere yönlendirmeli ,ahlak ve etik kurallarına bağlı kalmalıdır.Sürekli psikoterapi ve psikometrik eğitimler alarak kendini yenilemelidir.
Psikolog-Psikoterapist Remzi KARAKAYA
Ülkemizde psikoterapi uygulamaları üniversitelerin araştırma ve uygulama hastanelerinde, devlet hastaneleri-toplum ruh sağlığı merkezleri-,özel psikiyatri klinik,özel psikoterapi merkezlerinde psikiyatris,psikologlarca ve ne yazık ki özel yerlerde sosyolog,sosyal hizmet uzmanı ,felsefeci,felsefe öğretmenlerince de hatta mühendis olup endüstri psikolojisi alanında yüksek lisans yapmış kişilerde uygulama yapabilmektedir. Tababet Ve Şuabatı ve Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanunun Ek Madde 13. Maddesi aynen; (Ek: 6/4/2011-6225/9 md.) a) Klinik psikolog; psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur. Klinik psikolog, nesnel ve yansıtmalı ölçüm araçları, gözlem ve görüşme teknikleri kullanarak psikolojik değerlendirme ile uluslararası teşhis ve sınıflama sistemlerinde hastalık olarak tanımlanmayan ve Sağlık Bakanlığının da uygun bulduğu durumlarda psikoterapi işlemleri yapar. Hastalık durumlarında ise ancak ilgili uzman tabibin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak psikoterapi uygulamalarını gerçekleştirir. Psikoloji lisans eğitimi üzerine ilgili mevzuatına göre Sağlık Bakanlığınca uygun görülen psikolojinin tıbbi uygulamalarıyla ilgili sertifikalı eğitim almış ve yeterliliğini belgelemiş psikologlar sertifika alanlarındaki tıbbi uygulamalarda görev alabilirler. Uzman tabibin teşhis ve yönlendirmesiyle ya da bağımsız olarak yapılabilecek mesleki uygulamalar, bu bentteki prensipler çerçevesinde Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Demektedir.Sağlık Bakanlığı henüz psikologların görevleriyle ilgili yönetmelik çıkarmamıştır.Psikoterapi uygulamaları için ana koşul klinik psikoloji yüksek lisans mezunu olmak ya da psikologlara sağlık Bakanlığının açmış olduğu sınav sonucu başarılı olanlara psikolojinin tıbbi uygulamalarını yapma yetki belgesine sahip olmak gerekir.
Psikoterapiler insanları değiştirmeye içgörü kazandırmaya çalışan yöntemlerdir. İçgörü kazandırma :kendinde bulunan gizil yeteneklerin kişinin farkına varmasıdır.Yeni bir şeyi öğrenme, unutulan veya göz ardı edilen bir şeyi öğrenme, nasıl öğrenileceğini öğrenme ya da hiç öğrenmemek gibi bir tercihte bulunmak ta psikoterapinin içinde yer alan öğrenme örüntüleridir.
Psikoterapistler ise belli kuramlar çerçevesinde, bireyleri pozitif anlamda değiştirmek amacıyla onlara içgörü kazandırarak öğrenme yollarını çeşitli uygulamalarla terapötik etkinliğe döken uzmanlardır.Psikoterapistler bir ekole bağlı veya eklektik ya da bütüncül psikoterapi uygulayabilirler.
Tüm psikoterapistler, kişilerin düşünce (biliş), duygulanım ve davranışlarını etkileyerek psikoterapi tekniklerini kullanarak insanları değiştirmeyi hedefler. Farklı farklı psikoterapi yöntemini doğuran her bir kuram, insan davranışlarını anlamada, psikoterapi uygulamalarında ve danışan ile psikoterapist arasındaki ilişkide birçok katkı sağlamıştır. Kuramlar çoğu kez birbirini tamamlamakta, içlerinde farklı kuramları barındırabilmektedir. Bilimsel çerçevede, bir modelin geçerliliğini kabul etmek ve o psikoterapi metodunu uygulamak diğer modellerin geçersizliği anlamına gelmez.
Psikoterapi, danışan ile psikoterapistin terapötik bir ortamda buluştuğu, değişim amaçlı içgörü kazandırmaya yönelik bir süreçtir. Bu süreçte hem psikoterapist, hem de danışan değişim için risk almalıdır. Psikoterapi, danışana öğüt vermek ya da danışanın sorunlarını çözmeyi psikoterapistin üstlendiği bir aktivite değildir. Değişim birlikte sağlanacaktır, terapistin rolü danışanı etkileyerek ondaki değişimi kolaylaştırmaktır. Terapist duyarlılık, iyi niyet, gerçeklik, dürüstlük gibi insanı insan yapan özelliklere sahip olmalı ve psikoterapi sırasında duygularından arınmış bir robot ya da sadece bilgi ve becerisini gösteren bir teknisyen durumuna düşmemelidir. Psikoterapist de gerçek yaşamın içinde, sürekli değişim ve gelişim içinde ve sorunlarla yüzleşen gerçek bir insandır. Bu bağlamda terapist olarak danışanlarımızdan istediklerimizi kendi yaşamımızda da uygulamalı ve onlara örnek olmalıyız.
Psikoterapi, bir bilim olmanın yanında ayrıca bir sanattır. Hiçbir teknik ve kuram, psikoterapist ile danışan arasında oluşturulan terapötik ilişkinin yerini alamaz.Psikoterapide değişimin nasıl olduğu, büyük merak konusudur. Burada bilişsel, duygusal ve davranışsal faktörler rol oynar.
Evrenselleştirme, iç görü ve model alma bilişsel faktörlerdir. Evrenselleştirme de danışan bu dünyada bu dertten yakınan tek kişi olmadığını, diğer insanların da benzer problemleri olduğunu anladığında rahatlar ve gelişme gösterir. Danışanlar kendilerini ve diğerlerini anladıkça, davranışlarıyla amaçlarını farklı bir gözle görebildiği anda yani iç görü kazandığında değişim başlayacaktır. Kişiler diğerlerini gözlemleyerek değişebilirler. Psikoterapide rol model terapisttir.
Kabullenme, diğerkâmlık ve aktarım ise psikoterapide değişimi sağlayan duygusal faktörlerdir. Kabullenme, terapistten gelen, koşulsuz olumlu bakış alma hissini yansıtmaktadır.
Aktarım ise, bir grup içinde danışanlar arasında ya da terapistle danışan arasında kurulan duygusal bağdır. Aktarım değişimi kolaylaştıracaktır.
Gerçeklik testi, iç boşaltma ve etkileşim ise psikoterapideki değişimin davranışsal faktörleridir. Gerçeklik testi, psikoterapi seansında danışanların terapistle ve grup üyeleriyle karşılıklı görüş bildirmeleri, birbirlerinden destek almaları ve yeni davranışları test etmeleridir. Böylelikle değişim başlamıştır.
Psikoterapi sürecinde psikoterapist de çeşitli kalıp rollere girmeden gerçek bir kişi gibi hareket etmelidir. Terapist kendini sakladığı sürece, danışan da, kendini saklayacak ve terapötik süreç kısır döngüye girecektir.Terapist doğal olmalıdır. Terapist kendini irdelediğini, kendi kişisel değişimini yaptığını ve değişimin risk almaya değer olduğunu gösterdiği ölçüde, danışanın onu örnek alma olasılığı yükselmektedir. Bir bakıma psikoterapistin yaşama bağlılığı ve psikolojik sağlığının yerinde olması, psikoterapinin başarıya ulaşmasının temel koşuludur.
Psikoterapist güçlü bir kişilik yapısına sahip, kendine saygı duyan ve kendisi olmaktan hoşnut, değişime açık, kendini başkalarıyla eşit gören ve kendisiyle birlikte başkalarının da güçlü görünmesini isteyen, kararlarının ve tercihlerinin farkındalığında, yaşama bağlı, otantik, samimi, dürüst, ince bir mizah anlayışına sahip, yanlış da yapabileceğinin bilincinde ve bunu itiraf edebilen, geçmişe takılmayıp bugünü yaşayabilen, kültürel etkilerin farkındalığında, sağlıklı sınırlar koyabilen, gereğinde "hayır" diyebilen, işine derinden bağlı ve diğerlerinin mutluluğuyla gerçekten ilgili olmaktır.
İyi bir terapist aynı zamanda ticari kaygılara düşmemeli, Hippokrat yeminine bağlı kalmalı, egosunu kaydırdığı an psiterapiden vazgeçmeli kişiyi başka terapistlere yönlendirmeli ,ahlak ve etik kurallarına bağlı kalmalıdır.Sürekli psikoterapi ve psikometrik eğitimler alarak kendini yenilemelidir.
Psikolog-Psikoterapist Remzi KARAKAYA
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikoterapi Uygulamaları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Remzi KARAKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Remzi KARAKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.