Heinz Kohut Kendilik Psikolojisi & Narsiszm ve Psikolojik Dinamikleri
KENDİLİK PSİKOLOJİSİ
Kendilik psikolojisi 1970’li yıllarda Heinz Kohut tarafından geliştirilmiş psikanalitik bir kuramdır. Başlangıçta narsistik kişiliğin gelişimi yönüne yol açan bu kuram, daha sonrasın da diğer psikopatolojileri de ele alacak şekilde daha fazla genişletilmiştir.
Bu kuramda ayrıca ruhsal yapının temeli benlik içinde yer alan kendilik olarak şekillenir. İnsanın doğuştan itibaren daha gelişmemiş bir kendilik yapısı vardır. Kendiliğin gelişimi için nesne olarak adlandırılan diğer insanlara gereksinim vardır.
Kohut bebekle kendilik nesnesi arasındaki ilişkiyi ruhsal gelişimin ve ilerlemenin temeli olarak görmektedir. Bebek kodlanmış bir şekilde gelişim programı ile dünyaya gelmektedir. ilk zamanlarda kendisini dağınık, parçalanmış zihinsel şeklinde yaşantılamaktadır. Bir sonraki süreçte kendilik nesneleriyle ilişkileri aracılığı ile daha bütüncül bir yapıda kendilik oluşturmaktadır.
Çocuğun yaşamında önem taşıyan kişilerden oluşan kendilik nesneleri çocuğun kaygısının yatıştırılması ve bu kaygı düzeyinde olumlu olumsuz bir çok unsuru içerisinde barındırdığı görülmektedir. Örneğin anne ve baba tutumu çocuğun ruh haliyle direk olarak olumlu ve olumsuz ivme yaratmaktadır.
Bunun yanında, yavaş yavaş travmatik olmayan optimal hayal kırıklıkları yaratarak, çocuğun onun için yapılanı kendisi için yapmasını sağlamak ve böylece kendine güvenini ayakta tutmak da bu işlevler arasında yer almaktadır.
Kendilik dinamiğinin olgunlaşması optimal düzeydeki hayal kırıklıkları ile oluşmaktadır. Bu optimal düzeyde travma ya da engellenme yaratan durumların ruhsal yapıda kırılma oluşturmadığı ayrıca yapıyı geliştirdiğini ve sağlamlaştırdığını belirtmektedir.
Optimal travma ya da kayıplarda çocuk, kaybedilen nesnenin kendisi için gördüğü işlevi kendi içinde yapılaştırarak o işlevi görmeye başlar. Belli bir süre sonra çocuğun hem gereksinimleri karşılanmış olacaktır. Aynı zamanda çocuk bu işlevleri içselleştirerek gereksinimlerini tek başına gidermeyi öğrenmektedir., Kendilik nesnelerine giderek daha az gerek duyarak, kendi başına giderme yolunu öğrenmektedir.
Böylece kendilik ve nesneleri bütün hale gelmeye başlar, kendilik kişiliği yapılandıran bir merkez olarak işlev görmeye başlar. Kendilik düzenlemesi (self regulation) becerisi kazanıldığında, bebek duygularını kontrol edebilir, tahammül gücü artar kendisini yatıştırabilir.
Kohut psikopatolojiyi kusurlu kendilik nesnesi ilişkilerinden kaynaklanan gelişimindeki sapmalar olarak ele almaktadır. Ona göre kendilik nesnelerinin fonksiyonlarını yerine getiremediği durumlarda, çocuğun ihtiyaçlarına cevaplar verememesi normal gelişimin çizgisinde bir duraksamaya, sapmaya yol açmaktadır. Parçalı olan bu süreç kendiliğin bütünleşmesini yani sağlıklı gelişimini de engellemektedir.
Kendilik Psikolojisine göre Narsistik ve Sınır Kişilik Bozukluğu Narsisizm
Psikanalitik literatürde narsizim önemli bir yere sahiptir. Amerikan Psikanaliz Derneği'nin sözlüğünde "ilginin kendilik üzerinde yoğunlaşması" şeklinde tanımlanmaktadır.
Narsisistik bozuklukları komimi andırmaya çalışan bir çok kişi olmuştur. Ancak narsisizm kavramına en büyük katkı ve aktarımı Kohut sağlamıştır.
Kendilik Psikolojisi kuramından hemen sonra narsisizm, sağlıklı bir durum olarak görülmeye başlanmıştır. Günümüzde bir çok kişi patolojinin nevrotik süreçten karakter bozukluklarına doğru değişkenlik gösterdiğini düşünmektedir. Bu bağlamda şikayetler nevrotik çatışmalardan "kendilikteki"bozukluklara kaymıştır.
Dolayısıyla ilgi, psikopatolojinin "narsisistik" yapıda olan ve göreceli olarak analitik tedaviye psikonevrozlardan daha az cevap veren tiplerine kaydığı görülmüştür. Levine'e (1985) göre, Kohut'un Kendilik Psikolojisi narsisistik bozuklukları tedavi edebilmek amacıyla analitik kuramı ve metodu geliştirmiştir. Bu kuramın kavramlarının değerlendirilmesi, klinik tanı ve tedavide önemli gelişmeler sağlayacaktır.
Kohut'un narsisistik bozuklukları tedavi edebilmek gayesi ile analitik kuramı ve metodu geliştirmeye yönelik yoğun çalışmıştır. Dolayısıyla, bu kuramın kavramlarının tanı ve tedavide önemli gelişmeler sağlamıştır.
Kohut narsisizmi gelişimsel açıdan sağlıklı bir yapı olarak değerlendirmiştir., Patolojik narsisizmi ise daha farklı bir bakış açısı ile gelişimsel hatta uğradığı bazı duraksama ve aksaklıklar sonucu gelişim açısından durakladığı kanaatini getirmiştir. Kohut çalışmalarına 2 hat üzerinden derinlik kazandırmıştır. Birincisi "büyüklenmeci kendilik" (grandiose self) ve ikincisi"idealleştirilmiş ebeveyn imgesi" (idealized parental imago).
Bu iki hat birbirleriyle eş zamanlı çalışır ve gelecekte çocuğun amaç , hedef ve birçok temel kişilik unsurunun temelini oluşturur. Eğer ebeveynler çocuğun döneme uygun ihtiyaçlarına göre bir yol çizmezlerse travmatik anlamda çocuk problem yaşar. Aynı zamanda travmatik bu duraksamalar çocuğun ruh halini ve kişiliğini olumsuz etkiler. Sonuç olarak çocukta gelişimsel dönemde aile tarafından veya çevresel faktörler tarafından gereklilik unsurları yerine getirilmediği takdirde çocuk gelişimsel duraksamalar yaşar.
Eğer travmatik hayal kırıklıkları ideal ebeveyn imgesi hattında yaşanırsa çocuk ilerleyen süreçte kaygı yaşadığı zaman dışarıda kaynaşmak ve yakınlaşmak isteyeceği bir güç kaynağı arayışına girer. Bu kaynaşmak istediği güç kaynağını bulmadığı takdirde savunmacı ve büyüklenmeci bir rol üstlenir.
NARSISISTIK-SINIRDA KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Üç kendilik" kavramı arasında salınır. Bütünlüğünü tehdit altında hissettiği an dağılma sürecine girmektedir. Bu dağılma süreci bireyin sınır kişilik özelliklerinin temel göstergesi olarak bilinmektedir. Bu özelliğin nedeni ise daha küçük yaşlarda ebeveynlerin yatıştırıcı sakinleştirici, yatıştırıcı ve durdurucu etkisini erken kırılma oluşumundan dolayı içselleştirememiştir. Ebeveynin bu süreçte sakinleştirici etkisinin pasif olması bu sorunu ortaya çıkarmıştır.
Eğer anne çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını uygun zamanda tehşirciliğini ve büyüklenmeciliğini aynalamazsa travmatik hayal kırıklıkları oluşur çocukta. Bu oluşan travmatik hayal kırıklıkları ise, büyüklenmecilik kendilik hattında oluşmaktadır. Kısacası çocuk bu süreçte sorun olarak nitelendirdiğimiz bu büyüklenmecilik hattın da kaldığı takdirde çocuğun narsisistik yapısı değişime uğramadan kalmaktadır. Çocuk kendilik değerinin gerçek dışı olarak algılaması süreci devam eder. Sonuç olarak birey aşağılık duyguları içerisinde kalır.
Yukarıda bahsettiğimiz 2 durum arasında gidip gelme söz konusudur. Bu durumun yüzeyinde abartılı bir kendilik değeri süreci var iken, Diğer bir tarafta yani içeride kişinin kendisine yoğun bir şekilde güvensizlik ve aşağılanmış duyguların olma süreci boy göstermektedir. Bu iki druumun bir arada olması narsisistik kilik özelliklerinin temel göstergesidir.
KOHUT-KERNBERG-MAHLER
Kohut'a zıt olarak Kernberg, narsizim sürecini gelişimsel anlamda hatalı bir gelişim yani paotolojik bir süreç yaklaşımı hatalı bir gelişim olarak değerlendirmiştir. Bu süreci çocuklukta 4 ana unsur üzerinden ele almıştır. Birinci unsur iyi kendilik, ikinci unsur kötü kendilik, üçüncü unsur iyi nesne ve dördüncü unsur kötü nesne olarak ele almıştır. Temelde yatan bu 4 unsurun birbirinden ayrılması yani bu dört unsurun birbirinden ayrı tutulması sonucunda temsillerin birbirinden ayrı tutulması sonucu oluştuğu görüşünü savunmaktadır.
Kernberg ayrıca temel olarak kişilik örgütlenmesini araştırmış ve incelemiştir. Narsistik yapıları ise bu örgütlenme içerisinde değerlendirmeye almıştır.
Ek olarak Kernberg sınır yapıları değerlendirdiği süreci Mahlerin yeniden yaklaşma dönemini esas alan bir yaklaşım perspektifi yolunu izlemiştir. Kernberg içsel nesne sabitliğinin olmadığını savunmaktadır. İçsel nesne sabitliğinin olmadığını iyi ve kötü kendilik ve nesne temsillerinin birleşmemesinden kaynaklandığını savunmuştur.
Ek olarak bu süreci çocuğun annenin iyi ve kötü bir bütünlük içerisinde algılayamadığına bağlamaktadır. Sınır kişilik bozukluğunda söz ettiğimiz bu durumun Kohutun bahsettiği idealize ebeveyn imgesi hattında oluşan süreci tekrardan göz önüne getirmemizi sağlamaktadır. Kernberg’e göre, narsistik yapılarda iyi ve kötü narsistik yapılar bir bütünleşmeye uğramıştır. Yani iyi ve kötü kendilik nesne temsilleri bir bütünlük içerisindedir. Fakat bu bütünleşme patolojik bir durumdur.
Kernberg sınır ve narsistik yapılardaki temel eksikliği anne ve çocuk arasındaki ilişkinin aksaması, düzensiz bir şekilde sağlıksız bir periyodik süreçte ilerlemesine bağlı olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumun nedeni soğuk bir anne tarafından aç bırakılan bir çocuk durumunu gözler önüne getirmektedir. Fakat Kernberg bu durumda anneyi bir bütün olarak görmemektedir. Bu durumda narsistik yapılar annenin bu tutumuna bir savunma geliştirirler. Bu savunmanın adı ise büyüklenmeci kendilik süreci geliştirmeleridir.
Narsistik kişilik bozukluğunda olan büyüklenmeci kendilik sürecinde oluşan bu savunma ve savunmacı takılma bize büyüklenmeci kendilik hattını tekrar hatırlatmaktadır.
NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU VE SINIR KİŞİLİK BOZUKLUĞU KARŞILAŞTIRILMASI (2 HİPOTEZ)
Aslında bir çok araştırma iki hipoteze dayanmaktadır. Bunlardan birincisi, narsistik kişilik bozukluğu gösteren kişilerin bu süreçte büyüklenmeci kendilik hattında takılmış olduğudur.
Büyüklenmeci kendilik hattında takılan bireyler kendilik değerinin gerçekçi olmayan şekilde abartılması ve bu aşağılık duyguları arasında bir salınım göstermesi narsistik kişilik yapısının temelini oluşturmaktadır. Ayrıca büyüklenmeci kendilik hattında oluşan hasar yani erken ve travmatik problemler çocuğun narsistik dönüşümün, dönüşüme uğramadan yani patolojik bir durum olarak kalmasına neden olur. Aynı zamanda literatürde ikinci bir hipotez olarak sınır kişilik bozukluğunun ele alınmasıdır. Sınır kişilik bozukluğunun görüldüğü bireylerde ise çocukluk döneminde idealize edilmiş ebeveyn imgesinde takılı kaldıkları düşünülmektedir.
Çünkü bilindiği üzere, çocukta kişilik bütünlüğünün dağılma korkusu kişilik yapısının temel özelliğini oluşturmaktadır. Öncesinde de değindiğimiz idalize edilmiş ebeveyn imgesi sürecinde oluşan problemler çocukta içsel anlamda hayal kırıklıklarını iyi olan nesnenin içselleştirilmemesi bu vesileyle bireyin kendisine ileride telkinde bulundurma, sakinleştirme ve yatıştırma özelliğini kaybetmesine vesile olur.
Bu durum ise, dönüşüme uğramadan ve patolojik bir süreçte devam eden narsizmi anlamamız açısından önem arz eder.
Kendilik psikolojisi 1970’li yıllarda Heinz Kohut tarafından geliştirilmiş psikanalitik bir kuramdır. Başlangıçta narsistik kişiliğin gelişimi yönüne yol açan bu kuram, daha sonrasın da diğer psikopatolojileri de ele alacak şekilde daha fazla genişletilmiştir.
Bu kuramda ayrıca ruhsal yapının temeli benlik içinde yer alan kendilik olarak şekillenir. İnsanın doğuştan itibaren daha gelişmemiş bir kendilik yapısı vardır. Kendiliğin gelişimi için nesne olarak adlandırılan diğer insanlara gereksinim vardır.
Kohut bebekle kendilik nesnesi arasındaki ilişkiyi ruhsal gelişimin ve ilerlemenin temeli olarak görmektedir. Bebek kodlanmış bir şekilde gelişim programı ile dünyaya gelmektedir. ilk zamanlarda kendisini dağınık, parçalanmış zihinsel şeklinde yaşantılamaktadır. Bir sonraki süreçte kendilik nesneleriyle ilişkileri aracılığı ile daha bütüncül bir yapıda kendilik oluşturmaktadır.
Çocuğun yaşamında önem taşıyan kişilerden oluşan kendilik nesneleri çocuğun kaygısının yatıştırılması ve bu kaygı düzeyinde olumlu olumsuz bir çok unsuru içerisinde barındırdığı görülmektedir. Örneğin anne ve baba tutumu çocuğun ruh haliyle direk olarak olumlu ve olumsuz ivme yaratmaktadır.
Bunun yanında, yavaş yavaş travmatik olmayan optimal hayal kırıklıkları yaratarak, çocuğun onun için yapılanı kendisi için yapmasını sağlamak ve böylece kendine güvenini ayakta tutmak da bu işlevler arasında yer almaktadır.
Kendilik dinamiğinin olgunlaşması optimal düzeydeki hayal kırıklıkları ile oluşmaktadır. Bu optimal düzeyde travma ya da engellenme yaratan durumların ruhsal yapıda kırılma oluşturmadığı ayrıca yapıyı geliştirdiğini ve sağlamlaştırdığını belirtmektedir.
Optimal travma ya da kayıplarda çocuk, kaybedilen nesnenin kendisi için gördüğü işlevi kendi içinde yapılaştırarak o işlevi görmeye başlar. Belli bir süre sonra çocuğun hem gereksinimleri karşılanmış olacaktır. Aynı zamanda çocuk bu işlevleri içselleştirerek gereksinimlerini tek başına gidermeyi öğrenmektedir., Kendilik nesnelerine giderek daha az gerek duyarak, kendi başına giderme yolunu öğrenmektedir.
Böylece kendilik ve nesneleri bütün hale gelmeye başlar, kendilik kişiliği yapılandıran bir merkez olarak işlev görmeye başlar. Kendilik düzenlemesi (self regulation) becerisi kazanıldığında, bebek duygularını kontrol edebilir, tahammül gücü artar kendisini yatıştırabilir.
Kohut psikopatolojiyi kusurlu kendilik nesnesi ilişkilerinden kaynaklanan gelişimindeki sapmalar olarak ele almaktadır. Ona göre kendilik nesnelerinin fonksiyonlarını yerine getiremediği durumlarda, çocuğun ihtiyaçlarına cevaplar verememesi normal gelişimin çizgisinde bir duraksamaya, sapmaya yol açmaktadır. Parçalı olan bu süreç kendiliğin bütünleşmesini yani sağlıklı gelişimini de engellemektedir.
Kendilik Psikolojisine göre Narsistik ve Sınır Kişilik Bozukluğu Narsisizm
Psikanalitik literatürde narsizim önemli bir yere sahiptir. Amerikan Psikanaliz Derneği'nin sözlüğünde "ilginin kendilik üzerinde yoğunlaşması" şeklinde tanımlanmaktadır.
Narsisistik bozuklukları komimi andırmaya çalışan bir çok kişi olmuştur. Ancak narsisizm kavramına en büyük katkı ve aktarımı Kohut sağlamıştır.
Kendilik Psikolojisi kuramından hemen sonra narsisizm, sağlıklı bir durum olarak görülmeye başlanmıştır. Günümüzde bir çok kişi patolojinin nevrotik süreçten karakter bozukluklarına doğru değişkenlik gösterdiğini düşünmektedir. Bu bağlamda şikayetler nevrotik çatışmalardan "kendilikteki"bozukluklara kaymıştır.
Dolayısıyla ilgi, psikopatolojinin "narsisistik" yapıda olan ve göreceli olarak analitik tedaviye psikonevrozlardan daha az cevap veren tiplerine kaydığı görülmüştür. Levine'e (1985) göre, Kohut'un Kendilik Psikolojisi narsisistik bozuklukları tedavi edebilmek amacıyla analitik kuramı ve metodu geliştirmiştir. Bu kuramın kavramlarının değerlendirilmesi, klinik tanı ve tedavide önemli gelişmeler sağlayacaktır.
Kohut'un narsisistik bozuklukları tedavi edebilmek gayesi ile analitik kuramı ve metodu geliştirmeye yönelik yoğun çalışmıştır. Dolayısıyla, bu kuramın kavramlarının tanı ve tedavide önemli gelişmeler sağlamıştır.
Kohut narsisizmi gelişimsel açıdan sağlıklı bir yapı olarak değerlendirmiştir., Patolojik narsisizmi ise daha farklı bir bakış açısı ile gelişimsel hatta uğradığı bazı duraksama ve aksaklıklar sonucu gelişim açısından durakladığı kanaatini getirmiştir. Kohut çalışmalarına 2 hat üzerinden derinlik kazandırmıştır. Birincisi "büyüklenmeci kendilik" (grandiose self) ve ikincisi"idealleştirilmiş ebeveyn imgesi" (idealized parental imago).
Bu iki hat birbirleriyle eş zamanlı çalışır ve gelecekte çocuğun amaç , hedef ve birçok temel kişilik unsurunun temelini oluşturur. Eğer ebeveynler çocuğun döneme uygun ihtiyaçlarına göre bir yol çizmezlerse travmatik anlamda çocuk problem yaşar. Aynı zamanda travmatik bu duraksamalar çocuğun ruh halini ve kişiliğini olumsuz etkiler. Sonuç olarak çocukta gelişimsel dönemde aile tarafından veya çevresel faktörler tarafından gereklilik unsurları yerine getirilmediği takdirde çocuk gelişimsel duraksamalar yaşar.
Eğer travmatik hayal kırıklıkları ideal ebeveyn imgesi hattında yaşanırsa çocuk ilerleyen süreçte kaygı yaşadığı zaman dışarıda kaynaşmak ve yakınlaşmak isteyeceği bir güç kaynağı arayışına girer. Bu kaynaşmak istediği güç kaynağını bulmadığı takdirde savunmacı ve büyüklenmeci bir rol üstlenir.
NARSISISTIK-SINIRDA KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Üç kendilik" kavramı arasında salınır. Bütünlüğünü tehdit altında hissettiği an dağılma sürecine girmektedir. Bu dağılma süreci bireyin sınır kişilik özelliklerinin temel göstergesi olarak bilinmektedir. Bu özelliğin nedeni ise daha küçük yaşlarda ebeveynlerin yatıştırıcı sakinleştirici, yatıştırıcı ve durdurucu etkisini erken kırılma oluşumundan dolayı içselleştirememiştir. Ebeveynin bu süreçte sakinleştirici etkisinin pasif olması bu sorunu ortaya çıkarmıştır.
Eğer anne çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını uygun zamanda tehşirciliğini ve büyüklenmeciliğini aynalamazsa travmatik hayal kırıklıkları oluşur çocukta. Bu oluşan travmatik hayal kırıklıkları ise, büyüklenmecilik kendilik hattında oluşmaktadır. Kısacası çocuk bu süreçte sorun olarak nitelendirdiğimiz bu büyüklenmecilik hattın da kaldığı takdirde çocuğun narsisistik yapısı değişime uğramadan kalmaktadır. Çocuk kendilik değerinin gerçek dışı olarak algılaması süreci devam eder. Sonuç olarak birey aşağılık duyguları içerisinde kalır.
Yukarıda bahsettiğimiz 2 durum arasında gidip gelme söz konusudur. Bu durumun yüzeyinde abartılı bir kendilik değeri süreci var iken, Diğer bir tarafta yani içeride kişinin kendisine yoğun bir şekilde güvensizlik ve aşağılanmış duyguların olma süreci boy göstermektedir. Bu iki druumun bir arada olması narsisistik kilik özelliklerinin temel göstergesidir.
KOHUT-KERNBERG-MAHLER
Kohut'a zıt olarak Kernberg, narsizim sürecini gelişimsel anlamda hatalı bir gelişim yani paotolojik bir süreç yaklaşımı hatalı bir gelişim olarak değerlendirmiştir. Bu süreci çocuklukta 4 ana unsur üzerinden ele almıştır. Birinci unsur iyi kendilik, ikinci unsur kötü kendilik, üçüncü unsur iyi nesne ve dördüncü unsur kötü nesne olarak ele almıştır. Temelde yatan bu 4 unsurun birbirinden ayrılması yani bu dört unsurun birbirinden ayrı tutulması sonucunda temsillerin birbirinden ayrı tutulması sonucu oluştuğu görüşünü savunmaktadır.
Kernberg ayrıca temel olarak kişilik örgütlenmesini araştırmış ve incelemiştir. Narsistik yapıları ise bu örgütlenme içerisinde değerlendirmeye almıştır.
Ek olarak Kernberg sınır yapıları değerlendirdiği süreci Mahlerin yeniden yaklaşma dönemini esas alan bir yaklaşım perspektifi yolunu izlemiştir. Kernberg içsel nesne sabitliğinin olmadığını savunmaktadır. İçsel nesne sabitliğinin olmadığını iyi ve kötü kendilik ve nesne temsillerinin birleşmemesinden kaynaklandığını savunmuştur.
Ek olarak bu süreci çocuğun annenin iyi ve kötü bir bütünlük içerisinde algılayamadığına bağlamaktadır. Sınır kişilik bozukluğunda söz ettiğimiz bu durumun Kohutun bahsettiği idealize ebeveyn imgesi hattında oluşan süreci tekrardan göz önüne getirmemizi sağlamaktadır. Kernberg’e göre, narsistik yapılarda iyi ve kötü narsistik yapılar bir bütünleşmeye uğramıştır. Yani iyi ve kötü kendilik nesne temsilleri bir bütünlük içerisindedir. Fakat bu bütünleşme patolojik bir durumdur.
Kernberg sınır ve narsistik yapılardaki temel eksikliği anne ve çocuk arasındaki ilişkinin aksaması, düzensiz bir şekilde sağlıksız bir periyodik süreçte ilerlemesine bağlı olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumun nedeni soğuk bir anne tarafından aç bırakılan bir çocuk durumunu gözler önüne getirmektedir. Fakat Kernberg bu durumda anneyi bir bütün olarak görmemektedir. Bu durumda narsistik yapılar annenin bu tutumuna bir savunma geliştirirler. Bu savunmanın adı ise büyüklenmeci kendilik süreci geliştirmeleridir.
Narsistik kişilik bozukluğunda olan büyüklenmeci kendilik sürecinde oluşan bu savunma ve savunmacı takılma bize büyüklenmeci kendilik hattını tekrar hatırlatmaktadır.
NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU VE SINIR KİŞİLİK BOZUKLUĞU KARŞILAŞTIRILMASI (2 HİPOTEZ)
Aslında bir çok araştırma iki hipoteze dayanmaktadır. Bunlardan birincisi, narsistik kişilik bozukluğu gösteren kişilerin bu süreçte büyüklenmeci kendilik hattında takılmış olduğudur.
Büyüklenmeci kendilik hattında takılan bireyler kendilik değerinin gerçekçi olmayan şekilde abartılması ve bu aşağılık duyguları arasında bir salınım göstermesi narsistik kişilik yapısının temelini oluşturmaktadır. Ayrıca büyüklenmeci kendilik hattında oluşan hasar yani erken ve travmatik problemler çocuğun narsistik dönüşümün, dönüşüme uğramadan yani patolojik bir durum olarak kalmasına neden olur. Aynı zamanda literatürde ikinci bir hipotez olarak sınır kişilik bozukluğunun ele alınmasıdır. Sınır kişilik bozukluğunun görüldüğü bireylerde ise çocukluk döneminde idealize edilmiş ebeveyn imgesinde takılı kaldıkları düşünülmektedir.
Çünkü bilindiği üzere, çocukta kişilik bütünlüğünün dağılma korkusu kişilik yapısının temel özelliğini oluşturmaktadır. Öncesinde de değindiğimiz idalize edilmiş ebeveyn imgesi sürecinde oluşan problemler çocukta içsel anlamda hayal kırıklıklarını iyi olan nesnenin içselleştirilmemesi bu vesileyle bireyin kendisine ileride telkinde bulundurma, sakinleştirme ve yatıştırma özelliğini kaybetmesine vesile olur.
Bu durum ise, dönüşüme uğramadan ve patolojik bir süreçte devam eden narsizmi anlamamız açısından önem arz eder.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Heinz Kohut Kendilik Psikolojisi & Narsiszm ve Psikolojik Dinamikleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mehmet BAKAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mehmet BAKAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
4 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.