Kaçan Kovalanır mı?
KAÇAN KOVALANIR MI?
Üzerinde yaşadığımız topraklarda bir kanun gibi dilden dile geçen bir sosyal kabuldür: “Kaçan Kovalanır.”
Bu ifade gerçekliği ne kadar yansıtır?
John Bowlby'nin ortaya koyduğu BAĞLANMA kuramına göre, bireyin yetişkin hayatında kuracağı ilişkilerin biçimini belirleyen şey, temelde bebekliğinde ve çocukluğunda kendisine bakım veren (genelde anne) ile kurduğu bağlanma ilişkisiyle belirlenir. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde güvende tutulan, temas kurulan, koşulsuz sevilen ve ihtiyaçları karşılanan, duyguları ve düşünceleri dikkate alınan bireyler GÜVENLİ bağlanıyorken, Koşullu sevilen, sevgiyi kaybetmekle tehdit edilen, temas kurulmayan, kucaklanmayan, kendini ifade etme hakkına saygı duyulmayan bireyler GÜVENSİZ (KAÇINGAN veya KAYGILI) bağlanırlar.
Size basitçe ve örneklerle John Bowlby’nin BAĞLANMA KURAMInı anlatmaya çalışacağım.
GÜVENLİ BAĞLANMA TİPİ:
Her bebek, ihtiyaçlarını ağlayarak belirtir. Altını ıslattığı için ağlayan bebeğin bakım vereni, onu sevgi dolu yumuşak sesiyle, agucuk bugucukla yattığı yerden kaldırıp, güzelce altını temizleyip göbeğinden de tatlı bir öpücük konduruyorsa, bebek acıktığı için ağladığında da başını okşayıp koklayarak onu güzelce besliyorsa, bu bebek kendisini DEĞERLİ ve GÜVENDE hisseder. "Ben değerliyim, çünkü bana değer veriliyor, önemseniyorum. Çevremdekiler ve dünya güvenli, çünkü güvendeyim." diye düşünür.
Biraz daha büyüyüp bir çocuk olduğunda fikirlerini, duygularını ve tercihlerini ifade etmesine izin verilir ve dikkate alınırsa, başarıları teşvik edilirse ve başaramadığında da kabul görür, sevilirse kendisini YETERLİ hisseder. "Olduğum halimle iyiyim, yeterliyim, başa çıkabilirim, başarabilirim." şeklinde düşünür.
Bu birey yetişkin hayatında da hem kendini değerli ve yeterli hisseder, hem çevresine güven duyabilir. Fikirlerini ve duygularını işlevsel şekilde ifade edebilir, empati kurabilir. Değer gördüğü ilişkide sağlıklı ve keyifli şekilde kendisini ifade eder. Kaçmaz kaybolmaz, incitmez. Kıskançlık krizlerine girmez, sevilmediği yerde durmaz, kimseyi ilişkiye zorlamaz. Kendisini incitecek bireylerle de ilişkilenmez. (güvenli bağlanır)
GÜVENSİZ (KAYGILI ve KAÇINGAN) BAĞLANMA TİPLERİ:
Bir bebek düşünün, altını ıslattığı için ağladığında azarlanıyor. Bakım vereni yanına gelip de temizlenmesini sağlamadığı için pişik oluyor. Sağlık ihtiyaçları karşılanmıyor. Acıktığı için ağladığında "kucağa alıştırmayalım, ağlasın biraz her gık dediğinde hemen yanında olmayalım" mantığıyla ilgilenilmiyor. Belki de bakım veren evde yok veya başka bir işle ilgileniyor. Bu bebek kendisini DEĞERSİZ hissedecek, bulunduğu ortama ve çevresine güvenemeyecektir. "Değersizim, çünkü değer görmüyorum. Çevre güvenli değil, ihtiyaçlarım giderilmiyor ve burada güvende değilim." diye düşünecektir. Biraz daha büyüdüğünde fikirleri "sen sus büyükler bilir" diyerek ağzına tıkılırsa, duygularını paylaştığında otoriter şekilde ebeveyn kendi isteklerini dayatırsa, bu çocuk büyüdüğünde de sağlıklı ve işlevsel ilişki yürütmekte zorlanacaktır. Değer görmek alışkın olmadığı bir şey olduğu için değer gördüğü ilişkilerin onu korkutması muhtemeldir, ya da aksine azıcık değer görmek için kendini hırpalayabilir. Bu birey ya kaçan olacaktır, ya kovalayan. (güvensiz bağlanır)
Kaygılı bağlanan bireyler genellikle kovalayan rolünde, Kaçıngan bağlanan bireyler genellikle kaçan rolündedirler. Kaygılı ve kaçıngan bağlanan çift, birbirini tamamlayan bir ilişki kuruyor gibi görünse de, bu ilişki işlevsel olmayabilir.
Kaygılı bağlanan bireyler, sevgiyi ve ilişkiyi kaybedebilecekleri, sevilmeyebilecekleri kaygısını taşıdıkları için birlikte oldukları kişiyi sürekli arama, kıskanma eğiliminde olabilirler. İlişkide en udak bir olumsuz durum çok yüksek stres yaratabilir. Kaçıngan bireyler ise ilişkide açık olmanın ve yakın ilişki kurmanın kendileri için tehlikeli olacağına inanabilirler, bu yüzden mesafeyi korumak isteyebilirler.
Mesafe, kaygılı birey için ilişkinin sonlanabileceği endişesini doğurduğu için paniğe neden olur. Partnerin üstüne daha çok gider, daha çok arar. Kaçıngan daha çok arandıkça tehdit altında hisseder, daha çok kaçar. Bu duruma da KAYGILI – KAÇINGAN DÖNGÜSÜ diyoruz.
"Kaçan kovalanır" inanışı, burada açıklandığı üzere güvensiz bağlanan kişiler için geçerlidir. Güvenli bağlanan kişiler kaçmaz da kovalamaz da. Ölçülü şekilde değer gördüğü ilişkide değer verebilir.
GÜVENSİZ (KAYGILI ve KAÇINGAN) BAĞLANMA TİPLERİNİN İLİŞKİLERİ KETLEYEN VEYA TOKSİK İLİŞKİLERE DÖNÜŞTÜREN DÜŞÜNCE ÖRÜNTÜLERİ:
“Beni annem babam sevmemiş, sevgilim neden sevsin ki?”
“Tabii ki beni aldatacak, ya da terk edecek.”
“Eğer yakın davranıyorsa kesin bir çıkarı var.”
“Her an beni bırakabilir… O beni bırakmadan ben onu bırakayım.”
“Nasılsa tüm sevgi sözcükleri yalan, ben zaten sevgiyi hak etmiyorum, öyleyse hiç yanına yaklaşmayayım.”
“Ya seversem de sonra terk edilirsem?”
ÇOCUĞUNUZUN GÜVENLİ BAĞLANMASINI İSTİYORSANIZ,
Kucaklayın, sevginizi ifade edin, öpün, dokunun… Sevginizi sözel ve fiziksel şekilde ifade etmekten geri durmayın. (Büyüklerimiz gibi şımarmasın diye uyurken sevmeyin)
Fikirlerini (size saçma gelse de) dikkatle dinleyin, üzerine konuşun beraber. Duygularını paylaşmasına izin verin. Onunla sohbet edin, duygu ve düşünce dünyasını keşfetmeye çalışın. Sadece doğru bildiğinizi öğretmeye değil, onu anlamaya da odaklanın. Farklı düşüncelerine saygılı olun, size en uygun gelmeyen düşüncelerini söylediğinde bile bunu ifade etme hakkını ihlal etmeyin. Kendisini ifade edebileceğini, önemsendiğini, dikkate alındığını, DEĞERLİ olduğunu ona böyle hissettirebilirsiniz.
İhtiyaçlarını gideremeyecek kadar küçükken, geciktirmeden ve bekletmeden giderin. Büyüdükçe, alabileceği kadar sorumluluk verin. Başa çıkabileceği ölçüdeki sorumluluk ona yeterlilik hissini de kazandıracaktır. Yapamadıkları, başaramadıkları için onunla alay etmeyin, küçümsemeyin. Beklentinizi ifade edip onun da bu konudaki fikir ve duygularını öğrendikten sonra, destek olun.
“Eğer böyle yaramaz çocuk olursan artık senin annen olmam” gibi sevgiden mahrum etmekle tehdit etmeyin. Bunun gibi ifadeler terk edilme kaygısı doğurur, hem ilişkilerde güvende olmayacağı hissini hem de değersiz olduğu inancını güçlendirir.
“Seni komşuya vereceğim, seni bundan sonra o büyütecek.” Veya “Babası, giderken bu çocuğu götürmeyin artık bizim çocuğumuz olsun.” Gibi şakalar yapmayın. Bu gibi şakalar, siz gerçek olmadığını anlayabilecek olgunlukta olduğunuz için size komik geliyor olabilir ancak özellikle 12 yaşın altındaki çocuklarda soyut düşünme yeterince gelişmediği için duydukları cümlenin ilk anlamını algılarlar. Bu gibi şakalar bu yüzden çocukları korkutur, terk edilebileceklerini hissetmelerine neden olur.
“Artık kardeşin olunca seni sevmeyeceğiz, hep onu seveceğiz.” , “bak kardeşin oldu senin pabucun dama atıldı.” Şakaları da benzer şekilde çocuğa sevilmediğini, önemsenmediğini, değersiz olduğunu, aile ilişkilerinin güvensiz olduğunu hissettirir.
Son olarak, bağlanma tipinin ebeveynden çocuğa geçen bir döngü olduğunu eklemek isterim. Kaygılı bağlanan bir ebeveynin yetiştirdiği çocuğun yetişkin hayatında ilişkilerinde yine kaygılı olması çok mümkündür. Ya da kaçıngan ebeveynin kaygılı veya kaçıngan bir çocuk yetiştirmesi. O çocuğun da büyüyünce kendi bağlanma tipini çocuğuna aktarması… Geçmişimizi değiştiremiyoruz, ancak daha derinden inceleyip anlayarak, bugünkü zor duygularımızı yönetmenin yollarını öğrenerek değişebiliriz. Psikoterapi ile "Kazanılmış güvenli bağlanma" mümkündür.
Psk. Ezgi Sönmez
Üzerinde yaşadığımız topraklarda bir kanun gibi dilden dile geçen bir sosyal kabuldür: “Kaçan Kovalanır.”
Bu ifade gerçekliği ne kadar yansıtır?
John Bowlby'nin ortaya koyduğu BAĞLANMA kuramına göre, bireyin yetişkin hayatında kuracağı ilişkilerin biçimini belirleyen şey, temelde bebekliğinde ve çocukluğunda kendisine bakım veren (genelde anne) ile kurduğu bağlanma ilişkisiyle belirlenir. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde güvende tutulan, temas kurulan, koşulsuz sevilen ve ihtiyaçları karşılanan, duyguları ve düşünceleri dikkate alınan bireyler GÜVENLİ bağlanıyorken, Koşullu sevilen, sevgiyi kaybetmekle tehdit edilen, temas kurulmayan, kucaklanmayan, kendini ifade etme hakkına saygı duyulmayan bireyler GÜVENSİZ (KAÇINGAN veya KAYGILI) bağlanırlar.
Size basitçe ve örneklerle John Bowlby’nin BAĞLANMA KURAMInı anlatmaya çalışacağım.
GÜVENLİ BAĞLANMA TİPİ:
Her bebek, ihtiyaçlarını ağlayarak belirtir. Altını ıslattığı için ağlayan bebeğin bakım vereni, onu sevgi dolu yumuşak sesiyle, agucuk bugucukla yattığı yerden kaldırıp, güzelce altını temizleyip göbeğinden de tatlı bir öpücük konduruyorsa, bebek acıktığı için ağladığında da başını okşayıp koklayarak onu güzelce besliyorsa, bu bebek kendisini DEĞERLİ ve GÜVENDE hisseder. "Ben değerliyim, çünkü bana değer veriliyor, önemseniyorum. Çevremdekiler ve dünya güvenli, çünkü güvendeyim." diye düşünür.
Biraz daha büyüyüp bir çocuk olduğunda fikirlerini, duygularını ve tercihlerini ifade etmesine izin verilir ve dikkate alınırsa, başarıları teşvik edilirse ve başaramadığında da kabul görür, sevilirse kendisini YETERLİ hisseder. "Olduğum halimle iyiyim, yeterliyim, başa çıkabilirim, başarabilirim." şeklinde düşünür.
Bu birey yetişkin hayatında da hem kendini değerli ve yeterli hisseder, hem çevresine güven duyabilir. Fikirlerini ve duygularını işlevsel şekilde ifade edebilir, empati kurabilir. Değer gördüğü ilişkide sağlıklı ve keyifli şekilde kendisini ifade eder. Kaçmaz kaybolmaz, incitmez. Kıskançlık krizlerine girmez, sevilmediği yerde durmaz, kimseyi ilişkiye zorlamaz. Kendisini incitecek bireylerle de ilişkilenmez. (güvenli bağlanır)
GÜVENSİZ (KAYGILI ve KAÇINGAN) BAĞLANMA TİPLERİ:
Bir bebek düşünün, altını ıslattığı için ağladığında azarlanıyor. Bakım vereni yanına gelip de temizlenmesini sağlamadığı için pişik oluyor. Sağlık ihtiyaçları karşılanmıyor. Acıktığı için ağladığında "kucağa alıştırmayalım, ağlasın biraz her gık dediğinde hemen yanında olmayalım" mantığıyla ilgilenilmiyor. Belki de bakım veren evde yok veya başka bir işle ilgileniyor. Bu bebek kendisini DEĞERSİZ hissedecek, bulunduğu ortama ve çevresine güvenemeyecektir. "Değersizim, çünkü değer görmüyorum. Çevre güvenli değil, ihtiyaçlarım giderilmiyor ve burada güvende değilim." diye düşünecektir. Biraz daha büyüdüğünde fikirleri "sen sus büyükler bilir" diyerek ağzına tıkılırsa, duygularını paylaştığında otoriter şekilde ebeveyn kendi isteklerini dayatırsa, bu çocuk büyüdüğünde de sağlıklı ve işlevsel ilişki yürütmekte zorlanacaktır. Değer görmek alışkın olmadığı bir şey olduğu için değer gördüğü ilişkilerin onu korkutması muhtemeldir, ya da aksine azıcık değer görmek için kendini hırpalayabilir. Bu birey ya kaçan olacaktır, ya kovalayan. (güvensiz bağlanır)
Kaygılı bağlanan bireyler genellikle kovalayan rolünde, Kaçıngan bağlanan bireyler genellikle kaçan rolündedirler. Kaygılı ve kaçıngan bağlanan çift, birbirini tamamlayan bir ilişki kuruyor gibi görünse de, bu ilişki işlevsel olmayabilir.
Kaygılı bağlanan bireyler, sevgiyi ve ilişkiyi kaybedebilecekleri, sevilmeyebilecekleri kaygısını taşıdıkları için birlikte oldukları kişiyi sürekli arama, kıskanma eğiliminde olabilirler. İlişkide en udak bir olumsuz durum çok yüksek stres yaratabilir. Kaçıngan bireyler ise ilişkide açık olmanın ve yakın ilişki kurmanın kendileri için tehlikeli olacağına inanabilirler, bu yüzden mesafeyi korumak isteyebilirler.
Mesafe, kaygılı birey için ilişkinin sonlanabileceği endişesini doğurduğu için paniğe neden olur. Partnerin üstüne daha çok gider, daha çok arar. Kaçıngan daha çok arandıkça tehdit altında hisseder, daha çok kaçar. Bu duruma da KAYGILI – KAÇINGAN DÖNGÜSÜ diyoruz.
"Kaçan kovalanır" inanışı, burada açıklandığı üzere güvensiz bağlanan kişiler için geçerlidir. Güvenli bağlanan kişiler kaçmaz da kovalamaz da. Ölçülü şekilde değer gördüğü ilişkide değer verebilir.
GÜVENSİZ (KAYGILI ve KAÇINGAN) BAĞLANMA TİPLERİNİN İLİŞKİLERİ KETLEYEN VEYA TOKSİK İLİŞKİLERE DÖNÜŞTÜREN DÜŞÜNCE ÖRÜNTÜLERİ:
“Beni annem babam sevmemiş, sevgilim neden sevsin ki?”
“Tabii ki beni aldatacak, ya da terk edecek.”
“Eğer yakın davranıyorsa kesin bir çıkarı var.”
“Her an beni bırakabilir… O beni bırakmadan ben onu bırakayım.”
“Nasılsa tüm sevgi sözcükleri yalan, ben zaten sevgiyi hak etmiyorum, öyleyse hiç yanına yaklaşmayayım.”
“Ya seversem de sonra terk edilirsem?”
ÇOCUĞUNUZUN GÜVENLİ BAĞLANMASINI İSTİYORSANIZ,
Kucaklayın, sevginizi ifade edin, öpün, dokunun… Sevginizi sözel ve fiziksel şekilde ifade etmekten geri durmayın. (Büyüklerimiz gibi şımarmasın diye uyurken sevmeyin)
Fikirlerini (size saçma gelse de) dikkatle dinleyin, üzerine konuşun beraber. Duygularını paylaşmasına izin verin. Onunla sohbet edin, duygu ve düşünce dünyasını keşfetmeye çalışın. Sadece doğru bildiğinizi öğretmeye değil, onu anlamaya da odaklanın. Farklı düşüncelerine saygılı olun, size en uygun gelmeyen düşüncelerini söylediğinde bile bunu ifade etme hakkını ihlal etmeyin. Kendisini ifade edebileceğini, önemsendiğini, dikkate alındığını, DEĞERLİ olduğunu ona böyle hissettirebilirsiniz.
İhtiyaçlarını gideremeyecek kadar küçükken, geciktirmeden ve bekletmeden giderin. Büyüdükçe, alabileceği kadar sorumluluk verin. Başa çıkabileceği ölçüdeki sorumluluk ona yeterlilik hissini de kazandıracaktır. Yapamadıkları, başaramadıkları için onunla alay etmeyin, küçümsemeyin. Beklentinizi ifade edip onun da bu konudaki fikir ve duygularını öğrendikten sonra, destek olun.
“Eğer böyle yaramaz çocuk olursan artık senin annen olmam” gibi sevgiden mahrum etmekle tehdit etmeyin. Bunun gibi ifadeler terk edilme kaygısı doğurur, hem ilişkilerde güvende olmayacağı hissini hem de değersiz olduğu inancını güçlendirir.
“Seni komşuya vereceğim, seni bundan sonra o büyütecek.” Veya “Babası, giderken bu çocuğu götürmeyin artık bizim çocuğumuz olsun.” Gibi şakalar yapmayın. Bu gibi şakalar, siz gerçek olmadığını anlayabilecek olgunlukta olduğunuz için size komik geliyor olabilir ancak özellikle 12 yaşın altındaki çocuklarda soyut düşünme yeterince gelişmediği için duydukları cümlenin ilk anlamını algılarlar. Bu gibi şakalar bu yüzden çocukları korkutur, terk edilebileceklerini hissetmelerine neden olur.
“Artık kardeşin olunca seni sevmeyeceğiz, hep onu seveceğiz.” , “bak kardeşin oldu senin pabucun dama atıldı.” Şakaları da benzer şekilde çocuğa sevilmediğini, önemsenmediğini, değersiz olduğunu, aile ilişkilerinin güvensiz olduğunu hissettirir.
Son olarak, bağlanma tipinin ebeveynden çocuğa geçen bir döngü olduğunu eklemek isterim. Kaygılı bağlanan bir ebeveynin yetiştirdiği çocuğun yetişkin hayatında ilişkilerinde yine kaygılı olması çok mümkündür. Ya da kaçıngan ebeveynin kaygılı veya kaçıngan bir çocuk yetiştirmesi. O çocuğun da büyüyünce kendi bağlanma tipini çocuğuna aktarması… Geçmişimizi değiştiremiyoruz, ancak daha derinden inceleyip anlayarak, bugünkü zor duygularımızı yönetmenin yollarını öğrenerek değişebiliriz. Psikoterapi ile "Kazanılmış güvenli bağlanma" mümkündür.
Psk. Ezgi Sönmez
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kaçan Kovalanır mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ezgi SÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ezgi SÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.