Bebekle İlk İletişim - İlk Bakışma - Bebekler Neden Ağlar?
Bebek doğduktan sonra anne ile ilk karşılaşma anında hissedilen o tarif edilemez duygu …
”Benim bebeğim.” Duygusu ve bu duygunun bebekte yarattığı sıcaklıktır bu özel bağ.
Özellikle de ilk bir yılda çocuğun duygusal gelişimi için çok önemlidir. İçgüdüsel olarak annesinin varlığı ile rahatlayan ve kendini güvende hissen bebek , yine iç güdüsel olarak bebeğini kucağına alma ile rahatlayan , iç huzura kavuşan bir anne.
Bu özel bağın ilk kucağa alınma aşamasında oluşmaması anne açısından normal bir sonuçtur. ” Neden ben bu duyguyu hissedemedim?” düşüncesi ile endişelenmeye gerek yoktur. İlk 2-3 gün içerisinde bu özel bağ kendiliğinden de oluşabilir. Annenin değişen hormonları , yorgunluk, doğum anındaki komplikasyonlar, gereksiz endişe ve korkular ile ilgili olarak bu süre biraz geç de olabilir. Bu nedenle annenin kendisini suçlamaması gerekir. Bebeğin bakımı ve beslenmesi ilk amaç olduğundan bu duygunun hissedilmesi farkında olmadan ertelenebilir. Ona ilk gülümseme , ilk sıcacık dokunuş ve ilk sevgi ifadeleri bu özel bağı oluşturabilir. Anneyi emmeye başladığında bu bağ hissedilebilir. Emerken anneye bakışı bu özel bağı gösterebilir.
Sevildiğini ve güvende olduğunu hisseden bir bebek kendini ilerleyen yaşamında kendini daha değerli hissedecek , arkadaşları ve sosyal yaşamı için gerekli iletişimin temellerini atacaktır. Kendini bilen , rahatlıkla ortaya koyabilen , kendine güvenen , özgün – bağımsız olmayı başarabilen bir birey olmasını sağlayacaktır.
Babanın da ilk günden itibaren bebeğe dokunması , onunla konuşması ve varlığını hissettirmesi önemlidir. Anne ve babanın sevgisi onun yaşamında bir güç olacaktır. İlerleyen yıllarda devam eden ilgi , sevgi ve güçlü iletişim ; bu özel bağın büyüyerek değişmesi sonucunda anne – baba ve bebek arasında bir bağlanma sürecini oluşturacaktır. Kendini yalnız hissettiğinde, ağladığında ve mutsuz olduğunda ihtiyaçlarına verilecek her cevap bu bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır. Mutluluğun paylaşımında, birlikte oyun oynama zamanlarında, gülücüklere gülücüklerle verilen her cevapta bu bağ daha da kuvvetlenecektir.
Uygun yaş geldiğinde bu bağlanma sürecinin kontrol altına alınması gerekmektedir. Aksi halde bebeklikle tanımladığımız bu özel bağ “ebeveyne bağımlılık” olarak tanımlanacak bir hal alabilir. Bunu engellemek için; çocuğun bağımsızlaşma ve bireyselleşme sürecini beklemek gerekir. Zamanında ihtiyaçları giderilebilen , duygularına cevap verilen bir bebek bu süreci daha rahat atlatacaktır.
BEBEKLER NEDEN AĞLAR ?
Birçok anne – baba ağlayan bir bebekle karşılaştığında bir isteği ya da huzursuzluğu olduğunu düşünür . Bazen de neden ağladığına bir türlü anlam veremez. Susmasını ve sakinleşmesini sağlamak için de elinden gelen her türlü çabayı gösterir. Bebeğinin ağlamasını durdurmak için arabayla kilometreler yapan ailelerle bile karşılaştım.
Ağlamak ; bir bebek için sizinle iletişim kurma yoludur. “ Anne seni özledim. Yanıma gel. Acıktım. Uykum geldi. Susadım. Ben kaka yaptım. Karnım ağrıyor. “ demenin en kısa ve tabi ki tek yolu çığlıklarla ağlayarak sizi yanına çağırmaktır.
İstediği şeyi tahmin edip yapmanıza rağmen ağlamasının devam ettiğini gözlemleyebilirsiniz. Bu durumda üzülmeyin ve sinirlenmeyin. Elbette ki istediği bir şey var. Ama bu duygularla hareket ederseniz onun ne istediğini tespit etmeniz çok daha güç olacaktır. Bebeğinizin sizin duygularınızı fark edebildiğini de unutmamalısınız. Ben bu anneliği bir türlü başarmadım düşüncesine kapılmayın. Birçok anne , anneliği bu şekilde öğrendi ve başardı. Eğer tahmin ettiğiniz olasılıklar ağlamayı durduramamışsa o zaman çocuk doktorunuzla görüşme zamanınız gelmiş olabilir.
Bebeğinizin bir sağlık sorunu söz konusu değilse ; o zaman bebeğinize özel bir şekilde araştırmaya devam edin. Öncelikle onu rahatlatmalısınız. Bir bebeğin rahatlatılmasının en kolay yolu ona dokunmaktır. Bunun için onu kucağınıza alabilirsiniz. Sakin bir ses tonu, sevdiği bir şarkıyı mırıldanmanız biraz da olsa sakinleşmesini sağlayacaktır. Her ağladığında kucağıma almalı mıyım? Sorusunu soran bir çok anne- baba ile karşılaştım. Bir bebeğin duygusal gelişimi için dokunmanın önemi çok büyüktür. Bu nedenle kucağınıza alabilirsiniz. Onu kucağınıza almak kucağa alıştırmak değildir. Her ağlama davranışı ya da her kucağa alınmak istediğinde kucağınıza almanız onda bu davranışın yerleşmesine neden olur. Bu nedenle onu hangi zamanda kucağınıza almanız gerektiğinizi bilmelisiniz. Önce ses tonunuzla ona yaklaşın, onu sakinleştirmek için bu davranışınız yeterli olmuyorsa ona dokunun ve diğer çabaları gösterin. İşe yaramayan bir noktada kucağınıza alabilirsiniz. Bazı bebekler için emzikler rahatlatıcı araçlardır. Eğer bebeğinizin bu şekilde bir alışkanlığı varsa destekleyebilirsiniz. Bebeklik döneminde alışılan her davranış büyüdükçe sizin kontrolünüzde değişebilir. Zamanı gelince de emzikten ayrılma başarısını gösterebilirsiniz. İlgi ve sevgi göstermek de bebeğinizi rahatlatacaktır. Bebeğinizi her geçen gün daha iyi tanıyacak ve ne için ağladığını daha rahat çözümleyebileceksiniz. Onunla güzel konuşmalar yapın. Bunu dinleyerek rahatlayacaktır. Onu sevdiğinizi, yanında olduğunuzu , birazdan onunla neler yapacağınızı söyleyin. O ağlasa da siz tebessümünüzü hiç kaybetmeyin. Bazen renkli, hareketli ve sesli oyuncaklarla da dikkatini çekebilirsiniz . ( yüksek ses olmaması önemlidir- aniden korkabilir) Bazen hiç beklemediğiniz bir davranışınızın ağlamasını durdurduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bunu rastlantısal olarak keşfetmek hoşunuza gidecektir. Ama bu eğer sizi ileride çok yoracak bir davranış biçimindeyse dikkat etmelisiniz. ( fön makineleri, araba ile dolaştırma, sallama!! Vb davranışlar)
Bir bebeğin dilinden anlayabilmek çok önemlidir. Gereksinimleri ve duyguları anlaşılan bir bebek daha sağlıklı bir gelişim gösterir. Tüm bebeklerin sağlıklı büyümesi dileği ile..
Psk Eda Gökduman
”Benim bebeğim.” Duygusu ve bu duygunun bebekte yarattığı sıcaklıktır bu özel bağ.
Özellikle de ilk bir yılda çocuğun duygusal gelişimi için çok önemlidir. İçgüdüsel olarak annesinin varlığı ile rahatlayan ve kendini güvende hissen bebek , yine iç güdüsel olarak bebeğini kucağına alma ile rahatlayan , iç huzura kavuşan bir anne.
Bu özel bağın ilk kucağa alınma aşamasında oluşmaması anne açısından normal bir sonuçtur. ” Neden ben bu duyguyu hissedemedim?” düşüncesi ile endişelenmeye gerek yoktur. İlk 2-3 gün içerisinde bu özel bağ kendiliğinden de oluşabilir. Annenin değişen hormonları , yorgunluk, doğum anındaki komplikasyonlar, gereksiz endişe ve korkular ile ilgili olarak bu süre biraz geç de olabilir. Bu nedenle annenin kendisini suçlamaması gerekir. Bebeğin bakımı ve beslenmesi ilk amaç olduğundan bu duygunun hissedilmesi farkında olmadan ertelenebilir. Ona ilk gülümseme , ilk sıcacık dokunuş ve ilk sevgi ifadeleri bu özel bağı oluşturabilir. Anneyi emmeye başladığında bu bağ hissedilebilir. Emerken anneye bakışı bu özel bağı gösterebilir.
Sevildiğini ve güvende olduğunu hisseden bir bebek kendini ilerleyen yaşamında kendini daha değerli hissedecek , arkadaşları ve sosyal yaşamı için gerekli iletişimin temellerini atacaktır. Kendini bilen , rahatlıkla ortaya koyabilen , kendine güvenen , özgün – bağımsız olmayı başarabilen bir birey olmasını sağlayacaktır.
Babanın da ilk günden itibaren bebeğe dokunması , onunla konuşması ve varlığını hissettirmesi önemlidir. Anne ve babanın sevgisi onun yaşamında bir güç olacaktır. İlerleyen yıllarda devam eden ilgi , sevgi ve güçlü iletişim ; bu özel bağın büyüyerek değişmesi sonucunda anne – baba ve bebek arasında bir bağlanma sürecini oluşturacaktır. Kendini yalnız hissettiğinde, ağladığında ve mutsuz olduğunda ihtiyaçlarına verilecek her cevap bu bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır. Mutluluğun paylaşımında, birlikte oyun oynama zamanlarında, gülücüklere gülücüklerle verilen her cevapta bu bağ daha da kuvvetlenecektir.
Uygun yaş geldiğinde bu bağlanma sürecinin kontrol altına alınması gerekmektedir. Aksi halde bebeklikle tanımladığımız bu özel bağ “ebeveyne bağımlılık” olarak tanımlanacak bir hal alabilir. Bunu engellemek için; çocuğun bağımsızlaşma ve bireyselleşme sürecini beklemek gerekir. Zamanında ihtiyaçları giderilebilen , duygularına cevap verilen bir bebek bu süreci daha rahat atlatacaktır.
BEBEKLER NEDEN AĞLAR ?
Birçok anne – baba ağlayan bir bebekle karşılaştığında bir isteği ya da huzursuzluğu olduğunu düşünür . Bazen de neden ağladığına bir türlü anlam veremez. Susmasını ve sakinleşmesini sağlamak için de elinden gelen her türlü çabayı gösterir. Bebeğinin ağlamasını durdurmak için arabayla kilometreler yapan ailelerle bile karşılaştım.
Ağlamak ; bir bebek için sizinle iletişim kurma yoludur. “ Anne seni özledim. Yanıma gel. Acıktım. Uykum geldi. Susadım. Ben kaka yaptım. Karnım ağrıyor. “ demenin en kısa ve tabi ki tek yolu çığlıklarla ağlayarak sizi yanına çağırmaktır.
İstediği şeyi tahmin edip yapmanıza rağmen ağlamasının devam ettiğini gözlemleyebilirsiniz. Bu durumda üzülmeyin ve sinirlenmeyin. Elbette ki istediği bir şey var. Ama bu duygularla hareket ederseniz onun ne istediğini tespit etmeniz çok daha güç olacaktır. Bebeğinizin sizin duygularınızı fark edebildiğini de unutmamalısınız. Ben bu anneliği bir türlü başarmadım düşüncesine kapılmayın. Birçok anne , anneliği bu şekilde öğrendi ve başardı. Eğer tahmin ettiğiniz olasılıklar ağlamayı durduramamışsa o zaman çocuk doktorunuzla görüşme zamanınız gelmiş olabilir.
Bebeğinizin bir sağlık sorunu söz konusu değilse ; o zaman bebeğinize özel bir şekilde araştırmaya devam edin. Öncelikle onu rahatlatmalısınız. Bir bebeğin rahatlatılmasının en kolay yolu ona dokunmaktır. Bunun için onu kucağınıza alabilirsiniz. Sakin bir ses tonu, sevdiği bir şarkıyı mırıldanmanız biraz da olsa sakinleşmesini sağlayacaktır. Her ağladığında kucağıma almalı mıyım? Sorusunu soran bir çok anne- baba ile karşılaştım. Bir bebeğin duygusal gelişimi için dokunmanın önemi çok büyüktür. Bu nedenle kucağınıza alabilirsiniz. Onu kucağınıza almak kucağa alıştırmak değildir. Her ağlama davranışı ya da her kucağa alınmak istediğinde kucağınıza almanız onda bu davranışın yerleşmesine neden olur. Bu nedenle onu hangi zamanda kucağınıza almanız gerektiğinizi bilmelisiniz. Önce ses tonunuzla ona yaklaşın, onu sakinleştirmek için bu davranışınız yeterli olmuyorsa ona dokunun ve diğer çabaları gösterin. İşe yaramayan bir noktada kucağınıza alabilirsiniz. Bazı bebekler için emzikler rahatlatıcı araçlardır. Eğer bebeğinizin bu şekilde bir alışkanlığı varsa destekleyebilirsiniz. Bebeklik döneminde alışılan her davranış büyüdükçe sizin kontrolünüzde değişebilir. Zamanı gelince de emzikten ayrılma başarısını gösterebilirsiniz. İlgi ve sevgi göstermek de bebeğinizi rahatlatacaktır. Bebeğinizi her geçen gün daha iyi tanıyacak ve ne için ağladığını daha rahat çözümleyebileceksiniz. Onunla güzel konuşmalar yapın. Bunu dinleyerek rahatlayacaktır. Onu sevdiğinizi, yanında olduğunuzu , birazdan onunla neler yapacağınızı söyleyin. O ağlasa da siz tebessümünüzü hiç kaybetmeyin. Bazen renkli, hareketli ve sesli oyuncaklarla da dikkatini çekebilirsiniz . ( yüksek ses olmaması önemlidir- aniden korkabilir) Bazen hiç beklemediğiniz bir davranışınızın ağlamasını durdurduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bunu rastlantısal olarak keşfetmek hoşunuza gidecektir. Ama bu eğer sizi ileride çok yoracak bir davranış biçimindeyse dikkat etmelisiniz. ( fön makineleri, araba ile dolaştırma, sallama!! Vb davranışlar)
Bir bebeğin dilinden anlayabilmek çok önemlidir. Gereksinimleri ve duyguları anlaşılan bir bebek daha sağlıklı bir gelişim gösterir. Tüm bebeklerin sağlıklı büyümesi dileği ile..
Psk Eda Gökduman
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Bebekle İlk İletişim - İlk Bakışma - Bebekler Neden Ağlar?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Eda GÖKDUMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Eda GÖKDUMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.