2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikoterapi Ne İşe Yarar
YAZI #1999 © Yazan Psk.Hülya SİPAHİ | Yayın Şubat 2014
Psikoterapi Nedir ve Psikologların İşlevi Nedir?



(Psikolog Hülya Sipahi -2006)
Psikoloji kelime manasıyla, ruh bilimi demektir. Basitçe insan davranışlarını ve zihinsel süreçlerini izleyen bilim dalı olarak da tanımlanabilir. Pratik hayatta ise insanın kendisinde fark edip hissettiği her şey ile ilgilidir.
İnsan doğumdan ölüme pek çok süreçten geçer. Doğumdan, bebekliğe, çocukluğa, gençliğe, yaşlılığa ve nihayet ölümle bu içine gönderildiğimiz dünyadan ayrılışa kadar uzun bir serüven yaşarız. Bu serüven içinde büyürüz, öğreniriz, çalışırız, evleniriz, boşanırız, çocuk sahibi oluruz, yakınlarımızı kaybederiz, belli bir meslek ediniriz. Bu şekilde insan hayatı pek çok evredeki farklı yaşam tecrübelerini içerir. Psikolojide bu evrelerden geçerken neler oluyor, bu olaylar insanın ruhsal dünyasını, davranışlarını nasıl etkiliyor. Bu süreçlerde insanı rahatsız eden problemler olursa bunlar nereden kaynaklanıyor, nasıl çözülür, bunları araştırır.

Psikologlar da insanın doğumdan ölüme geçirdiği bu süreçlerin normalde nasıl gittiği, hangi durumlarda nasıl sorunlar çıkabileceğini ve bu sorunların nasıl çözülebileceği ile ilgili eğitim alırlar.
Ruhsal sorunlara yardım konusunda çalışan tek meslek grubu psikologlar değildir, ayrıca psikiyatristler, rehber psikolojik danışmanlar, ülkemizde bu alanda hizmet verirler. Psikolojiyle ilgili meslek grupları ülkemizde son dönemlerde tanınmaya başlamıştır. Bu yüzden bu alandaki meslek gruplarının ve kavramların içeriğinin karıştırılması sık görülen bir durumdur. Bu konudaki kafa karışıklığını gidermek için bazı kavramları basitçe açıklamak gerekeirse,öncelikle ülkemizde psikolog unvanı alanlar biraz önce bahsettiğim temel psikoloji eğitimi alırlar. İnsan fizyolojisi ve kimyasal ilaçların kullanımıyla ilgili sadece temel bilgileri vardır. Psikiyatristler ise tıp eğitimi üzerine, ruhsal hastalıklarla ilgili uzmanlık eğitimi alırlar. Ülkemizdeki psikiyatristler genelde ilaç tedavisi uygularlar ve psikoterapi alanında yani sözel ve davranışsal tekniklerle, insanın ruh dünyasındaki sorunları çözme çabası anlamında çalışan psikiyatristler azdır.Psikologlar ise psikoterapi ve psikolojik danışmanlık teknikleri kullanarak çözüme ulaşmaya çalışırlar. Hem psikologların hem psikiyatristlerin psikoterapi alanında eğitimlerle kendilerini yetiştirmeleri gerekir. Okullarda verilen psikoterapi eğitimi yeterli değildir.
Ruhsal problemler çok çeşitlilik arz eder, ayrıca yoğunluk ve içeriği, her bireyde değişir. Bazı problemlerde ilaç tedavisi uygulanması gerekir ama ilaç tedavileri çoğu zaman tek başına çözüme ulaştırmazlar. İlaç kullanıldığında kişi rahatlayabilir fakat bu süreçte sorunu oluşturan ruhsal dünyadaki sebepler bulunup psikoterapiyle bu alanda değişiklik yapılmazsa, sorun gerçek manada çözülmüş olmaz. Kısa bir süre için üstü örtülmüş olsa da farklı yer ve şekillerde tekrar ortaya çıkabilir.
Ruhsal problemler daha önce de bahsettiğim gibi çeşitlilik ve farklılık arz eder bu yüzden farklı kategorilerde incelenir. Psikologlara gelen pek çok vaka hastalık olarak kategorize bile edilmeyebilir. Mesela kişinin çocuğunu yetiştirirken kafası karışmıştır ne yapacağını bilemez, bu yüzden danışabilir, veya iş yaşamında sorun yaşamaktadır, yada sınav türü uygulamalarda yoğun yaşadığı stres vardır veya aşık olduğu kişiyle problem yaşar, bir diğeri işiyle ilgili çözemediği problemlere sahiptir yada bir diğerinin bazı durum ve konularla ilgili yoğun kaygıları vardır, benzeri şekilde problemlerle psikologdan yardım alınabilir, bu yüzden psikologlar yardım alan kişiler için “danışan” ifadesini kullanırlar.
Psikolojik yardım aldığımız konuda tanımlanmış bir rahatsızlığımız olabilir, depresyon, kaygı bozukluğu, panik atak, obsesif-kompulsif bozukluk gibi böyle tanımlanmış rahatsızlıklarımızın olması bizim akli dengemizi yitirdiğimiz yani deli olduğumuz anlamına gelmez. Delilik ve normallik zaten yüzyıllardır tartışılan kavramlardır, bu uzun konu başka bir platforma ait. Fakat akli dengenin yerinde olmaması durumu, ruhsal problemlerin içinde belli ve az sayıda rahatsızlıkta olabilecek bir durumdur. Bahsettiğimiz problemlerin hiç birinde kişilerin akli denge problemi yoktur. Hatta psikoterapiye gelen insanlar diğer insanlardan daha cesurdurlar , çünkü problemleriyle yüzleşme onları kabul edip çözmek için çaba sarf etme cesareti gösterirler. Pek çok insan yaşamını olumsuz etkileyecek sorunları görmezden gelir ve sorun yokmuş gibi davranır, ama çözülmemiş problemlerin üstünü örtmek mümkün değildir muhakkak bir şekilde kendini hissettirip yaşam kalitesini düşürür.
Bu noktada “psikologlar bize nasıl yardım edecek, onlar bizim gibi insan, nasıl bizim çözemediğimiz sorunları çözecekler, şartları değiştiremezler” gibi pek çok kişinin aklına takılabilecek sorunlar üzerinde tartışmak mümkün.Bu konuda bana manidar gelen bir hikaye şöyle:
Günlerden bir gün halkı tarafından çok sevilen bir kral huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatkar katılır. Günlerce çalışır, birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler.
Tablolara bakan kral sadece iki resimden hoşlanır.Resimlerden birinde sükunetli bir göl vardır. Göl, bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resme kim baksa, onun mükemmel bir resim olduğunu söylemekten kendini alamaz.
Diğer resimde de dağlar vardır ama engebeli, çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli gökyüzünden yağmur boşanmakta, şimşekler çakmaktadır. Dağın eteklerinde ise köpüklü bir şelale çağıldamaktadır. Kısaca resim hiçte huzurlu görünmemektedir.
Fakat, kral resme bakınca şelalenin ardında, kayalıktaki çatlaktan çıkan minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde, anne bir kuşun örttüğü küçük bir kuş yuvası gözükmektedir. Kulakları sağır eden bir gürültüyle akan suyun orta yerinde, anne kuş yuvasını kurmakla meşguldür.
Ödülü ikinci resim kazanır. Kralın açıklaması şöyledir: “Huzur, hiçbir gürültü veya sıkıntının olmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile, kalbimizin sükun bulmasıdır”.
İşte psikologlar ve bu alanda size yardım edebilecek diğer uzmanlar belki hayat şartlarınızı değiştiremez, ama size yaşadığınız şartlar içinde huzurlu olabilmenin yollarını gösterebilir.
“Benim bulamadığımı o nasıl bulacak?” diye sorarsanız. Bir bilgisayar düşünelim. Herkes birazcık çabayla bilgisayar kullanmayı öğrenir ama biz bilgisayarı kullanırken öyle bir noktada tıkanma olur ki bunu ancak bilgisayarın çalışma sistemini derinlemesine bilen bir uzman çözebilir. İnsan yaşamı da buna benzetilebilir. Hayatın akışı içinde bazen sıkıştığımızı, bir şeylerin düğümlendiğini hissederiz. Bir çıkış noktası olduğunu ve düğümlenmelerin nelerden kaynaklandığını bilgisayar örneğinde olduğu gibi kendi kendimize fark etmemiz mümkün olmayabilir. Bu noktada insandaki duygu, düşünce ve davranış ilişkileri ile ilgili daha derinlemesine bilgi sahibi olan bir psikoterapisten yardım almamız ruhsal dünyamızdaki tıkanıklığın giderilmesine düğümlerin açılmasına yardım edebilir.
Yine sık düşünülen bir yargı şudur. “Psikoterapist yalnızca dinler ben anlattığım için rahatlarım.” Bu temelde doğru olmayan bir yargıdır. Psikoterapist sözel teknikler kullanır ama basit bir dinleme şeklinde yapmaz. Size sorular sorup sıkıntınızın kökenlerini keşfedip bu noktada bulduğu problem kaynaklarını öncelikle kişinin anlamasına ve sonrasında değiştirmesine yardım eder. Bunu yaparken pek çok terapi tekniğinden yararlanır. Sadece dinleyen bir uzman terapi yapmıyor demektir. Sıklıkla kullanılan ,çabuk ve olumlu sonuçlar veren bir terapi tekniğinden bahsetmek istiyorum,bilişsel davranışcı terapi…Bu terapi tarzı duygusal problemlerimizin çarpıtılmış olumsuz düşüncelerimizden kaynaklandığını öngörür. Bu tip düşünceler bazen o kadar alışkanlık haline gelir ki, aklımızdan geçip gittiklerinin farkına bile varmayız;işte bu yüzden otomatik düşünceler de denir.
Terapinin zihinsel süreçlerle ilgili kısmında danışanlara negatif düşüncelerden kurtularak hayata nasıl daha uyumlu bir bakışla yaklaşabilecekleri öğretilir. Bu süreçte,kişiler kendilerine güvenlerini artırıp,hayatındaki problemlere çözüm üretebilecekleri ve hızlı iyileşme göstermelerini sağlayacak bir’ kendine yardım’ tekniği geliştirir.
Bu terapinin davranışçı kısmında ise seanslar sırasında edinilen bu yeni bakış açısının gerçek hayata nasıl aktarılacağı konusunda sistemik ev çalışmaları verilir. Davranış deneyleri aracılığı ile kişinin kendi inançlarının gerçekliğini test edebilmesi sağlanır.
Aile terapisi ise, ebeveyn çocuk, kardeş ilişkilerinde yaşanan problemler, bir aile üyesinin yaşadığı problemlerin diğerlerini de etkilemesi aile terapisinin konularıdır. Problemleriyle terapiye başvuran çiftlerin çoğu çocuk sahibidir. Çocuklarla yaşanan problemler bazen evlilikte yaşanan çatışmalardan kaynaklanır, bazen de çocukların davranışları aile içindeki diğer bireylerin fonksiyonlarını etkiler. Aile terapisi, terapistin problemi değerlendirip ailenin hangi fertleriyle ne şekilde çalışacağına ilişkin bir plan çerçevesinde yürütülür.
Evlilik ve çift terapisi: Bir çift uzun dönemli bir ilişkiye adım attığında beklentileri de değişir, sevgi, bağlılık ve destek arayışları artar.Bu duyguların yoğunluğu eşleri bazen birbirlerinin davranışlarını yanlış yorumlamaya itebilir.İletişim problemleri arttıkça eşler taraf olur ,ilişkinin olumsuz yönleri üzeri odaklamaya başlarlar.Evlilik ve çift terapisi bu düğümü çözmeye yardımcı olabilecek bir modeldir.Eşlerden birinin katılmaya isteksiz olduğu durumlarda terapi tek eşle yürütülebilir.Amaç iletişim kanallarını açarak doğru anlamayı öğrenmek ve öğretmektir.
Cinsel sorunlar toplumumuzda yaşanan fakat psikolojik yardım almakta biraz çekingen davranılan bir sorun grubudur. Hâlbuki cinsel işlev bozuklukları uygun terapi yöntemleri seçildiğinde genellikle kısa süreler içinde düzelebilen rahatsızlıklardır.İlaç tedavisinden ziyade bilişsel davranışçı tekniklerle yürütülen terapiler öncelikli yer almaktadır.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Hülya SİPAHİ'nin Makaleleri
► Psikoterapi Nedir? Ne İşe Yarar? Psk.Betül ÖZDEMİR
► Psikoterapi Nedir, Ne İşe Yarar? Psk.Gülüm BACANAK
► Terapi Ne İşe Yarar Psk.Saadet EMİŞÇİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Psikoterapi Ne İşe Yarar' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sınav Kaygısı Şubat 2014
► Kaygılar ve Korkular Şubat 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:37
Top