Aldatma, dürtü kontrol problemi değildir. Bir anda olmaz. Karar ve niyet meselesidir. Aldatılanın eksikliği ile açıklanamaz. Bahanesi olur ama gerçeği yanıtlamaz. Aldatanın değerlerindeki sadakat sorunudur. Bu süreci anlamak, aldatılanın değil, gitmek yerine aldatmayı seçenin işidir.

Ayrıca Bahar Tezcan’ında bahsettiği bağlanma korkusu olanlarda uzun ömürlü bir ilişkide olmak güvenliği, yakınlığı, paylaşmayı değil, özgürlüğü ve kimliği kaybetmeyi, teslimiyeti düşündürür. Bu nedenle uzak durma, aldatma, iş bağımlısı olma gibi farklı savunmalarla ilişkiyi sabote ederler. Derin ilişkide vurgun yerler.

2020 yılında yapılan bir araştırma aldatmanın en az 8 temel motivasyonuna ışık tutuyor:

1. partnere karşı duyulan öfke ve üzüntü,
2. daha fazla cinsellik isteği,
3. yeterince ilgi ve şefkat alamama,
4. kişinin kendisini ilişkiye bağlı hissetmemesi, ilişkide bir gelecek görmemesi,
5. kişinin kendini daha değerli, iyi hissetmeye ihtiyaç duyması,
6. durumsal faktörler - alkol, stres gibi iradeyi azaltan, yargı yeteneğimizi bozan durumlar,
7. partnerin ihmali, kötü davranışları ve
8. kişinin daha fazla cinsel partner araması.

Bu 8 motivasyona baktığımızda bireye özgü sebepler olsa da partnere özgü sebepler de var. Sonuç olarak vurgulamak istiyorum ki ilişkideki problemlerin hiçbiri aldatmayı meşru kılmaz, bu problemler var diye aldatıyorum dediğimizde davranışımız aklanmış olmaz.

Sadakat bozulup, süreç yeniden inşaa edilirken, kimse eski düzene dönmek istemiyor. Dönemez de. Bazen çiftlerden biri aynı tas aynı hamam devam etme isteği ve ısrarı, aldatılanı aldatma yarasına ek başka bir yaralanmaya daha itiyor. Kısacası, Ümit Karabulut ’unda dediği gibi değişmeyeceksen hiç devam etme. İlişkinin avantajları için ne kendine ne de karşındaki işkence etme.

#sadakatsorunu #aldatma #iliskidealdatilma