Alınan Aşırı Kiloların Sebebi, Çeşitli Hastalıkların Varlığından İleri Geliyor Olabilir mi ?
Hepizimin korkulu rüyası olan fazla kilolardan kurtulmak, her zaman o kadar da kolay olamayabiliyor elbette. Kimileri çeşitli diyet programlarına başvuruyor, kimileri alternatif tedaviler deniyor, kimileri ise spor ile beraber zayıflama çabaları içine giriyor; ancak bunların da sonuç veremediği durumlar söz konusu olabiliyor. Peki neden bazı kişilerde zayıflama çabaları sonuç vermiyor? Eğer bu kadar çabaya rağmen zayıflayamıyorsanız, altına çeşitli hastalıkların yatıyor olmasından şüphe etmelisiniz.
Bir anda kilo alıp ne yaparsanız yapın veremiyor musunuz? O zaman sizde insülin direnci gelişmiş olma ihtimali söz konusu;
İnsülin direnci, salgılanan insülinin olması gerekenden daha az düzeyde metabolik yanıt oluşturması; bir başka deyişle insülinin hücreler tarafından kullanılamaması; sonuçta kanda insülin düzeyinin yüksek seyretmesidir. Obez bireylerde sıklıkla görülen bir durum olup; kilo vermeyi zorlaştırmaktadır. Özellikle kısa sürede hızlı bir şekilde kilo almaya başladıysanız ve bu kilolar özellikle karın bölgesinde lokalize ise, bu durum sizde de boy gösteriyor olabilir. Unutmamanız gereken en önemli nokta, eğer kişiye özgü bir diyet programı ile insülin direnciniz tedavi edilmez ise, insülin direnci ikinci aşamada diyabete çevrilebilir ve hayatınız boyunca oral antidiyabetik haplar ile yaşamaya mahkum olabilirsiniz. Bu nedenle insülin direnci tanısı aldıysanız, mutlaka size özel hazırlanmış bir beslenme programı ile direnci kırma yolunda ilerlemelisiniz.
Sürekli tatlı yeme isteği içinde olup kilo alma eğilimi içinde misiniz?
Bazı kişiler yemek yedikten sonra kendini bitkin ve halsiz hisseder ve ne kadar yemek yerlerse yesinler sürekli bir açlık hali içindedirler. Bitmek tükenmek bilmeyen tatlı krizleri, sürekli yemek yeme isteği de beraberinde gelir. İşte sizde de eğer bu tür semptomlar mevcut ise, reaktif hipoglisemi ile karşı karşıya olabilirsiniz. Hipoglisemi, karbonhidrat alımı ile birlikte pankreastan aşırı insülin salımı ve beraberinde kan şekerinin normalin altında seyretmesidir. Normal bireylerde tatlı ya da karbonhidratlı bir gıda tüketilmesi ile kan şekeri 130’larda seyrederken; bu bireylerde 40-50’ye kadar düşebiliyor; bu durumda da sürekli bir tatlı yeme isteği ve sonucunda kilo artışı görülüyor. Yapılması gereken ise ilk olarak bir endokrinoloğa giderek tanı almak; ardından ise bir diyetisyen eşliğinde kan şekerini kontrol altında tutacak bir diyet programı uygulamaktır. Özellikle glisemik indeksi düşük, bol posalı, karbonhidratlarla beraber protein ya da yağlı gıdaların tüketilmesi ve 3 ara, 3 ana öğünlü bir beslenme programı ile hem kilo kaybı sağlanmakta hem de kan şekerinin sürekli düşüşleri engellenmektedir.
Kilo kaybetmeye direnç geliştiren bireylerin karşılaştığı en tipik hastalık; hipotiroidizm
Hipotiroidizm, tiroid bezinin az çalışması ve sonucunda kanda tiroid hormonlarının yetersizliği ile karakterize bir hastalıktır. Tiroid hormonu yetersizliği sonucunda ise, vücudumuzun tüm metabolik olaylarında yavaşlama görülmekte; tüm dengeler alt üst olmaktadır. Bununla beraber, ruhsal çöküntü, unutkanlık, hareketlerde yavaşlama, uykusuzluk ve aşırı kilo artışı görülebilir. Hamilelik döneminde tedavi edilmeyen tiroid yetmezliği, çocukta zeka geriliğine dahi sebep olabilmektedir. Hipotiroidizm, toplumda %4.6 sıklıkla görülmekte, en çok da kadınlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu bireylerde, bazal metabolizma yavaşlar, vücut ağırlığında %10’luk bir artış olup, vücut yağında artış görülür. Bağırsak fonksiyonları azalır ve kabızlığa sıklıkla rastlanır. Peki bu bireyler ne yapmalıdır? Hipotiroidi hastalarının, bir diyetisyen eşliğinde günlük vitamin, mineral, karbonhidrat, protein ve yağ alımları hesaplanmalı ve yetersizlikler var ise bunlar diyete eklenmelidir. Bu sayede yavaşlayan metabolizmadaki aksaklıklar bir miktar da olsa düzeltilebilir. Balık ve keten tohumunun diyete eklenmesi, sağlıklı yağların alınması için önemlidir. Demir alımı açısından yağsız kırmızı ve beyaz etler tüketilmeli, salatalara limon sıkılmalı, pekmez, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta ve yağlı tohumlar, tam tahıllı ürünler ve kurubaklagiller de mutlaka beslenme programı içinde yer almalıdır. Bu sayede hipotiroidili bireylerde, %30 sıklıkla görülen demir eksikliğinin önüne geçilebilir. Ödem var ise, su tüketimleri artırılmalı, tuz alımındaki sınırlanma ise hekimleri ile görüşülerek yapılmalıdır. Kabızlık mevcut ise, her öğüne salata eklenmeli, bol posalı tam tahıllı yiyecekler tüketilmelidir. Ağır hipotiroidi hastalarında deride görülen sarımsı renk, karoten alımı azaltılarak engellenebilir. Yine aşırı bir kilo alımı ya da zayıflamada güçlük mevcut ise, beslenme ve diyet uzmanının uygun gördüğü düzeyde günlük enerji alımı azaltılarak, kilo kaybı sağlanıp, yavaşlayan metabolizmayı hızlandırma yoluna gidilir.
Kadınların korkulu rüyası; Polikistik Over Sendromu
Polikistik over sendromlu kadınlarda, kandaki östrojen seviyeleri normalde olması gerekenin altında olup, normalde düşük olması gereken testosteron hormonları yüksek düzeyde seyretmektedir. Östrojen, kadınlarda “koruyucu” etki gösterir. Örneğin başta obezite olmak üzere birçok kronik hastalığa karşı koruyucudur. Bu yüzdendir ki, polikistik overli kadınların %50’si obezite ile karşı karşıyadır. Bu hastalık 35 yaş ve altı bireylerde görülmekte ve kilo artışı, adet düzensizliği, sivilcelenme, kısırlık ve tüylenme en karakteristik belirtileridir. Aşırı kilo artışı, beraberinde insülin direnci, diyabet ve hipertansiyonu da getirebilmektedir; bu nedenle bu belirtilere sahip bireylerde zayıflama diyeti uygulanmalı ve tansiyon ve insüline karşı gelişen direnç kontrol altına alınmalıdır. Elbette bir hekim ve diyetisyen kontoründe tedavi edilmeleri şarttır.
Bir anda kilo alıp ne yaparsanız yapın veremiyor musunuz? O zaman sizde insülin direnci gelişmiş olma ihtimali söz konusu;
İnsülin direnci, salgılanan insülinin olması gerekenden daha az düzeyde metabolik yanıt oluşturması; bir başka deyişle insülinin hücreler tarafından kullanılamaması; sonuçta kanda insülin düzeyinin yüksek seyretmesidir. Obez bireylerde sıklıkla görülen bir durum olup; kilo vermeyi zorlaştırmaktadır. Özellikle kısa sürede hızlı bir şekilde kilo almaya başladıysanız ve bu kilolar özellikle karın bölgesinde lokalize ise, bu durum sizde de boy gösteriyor olabilir. Unutmamanız gereken en önemli nokta, eğer kişiye özgü bir diyet programı ile insülin direnciniz tedavi edilmez ise, insülin direnci ikinci aşamada diyabete çevrilebilir ve hayatınız boyunca oral antidiyabetik haplar ile yaşamaya mahkum olabilirsiniz. Bu nedenle insülin direnci tanısı aldıysanız, mutlaka size özel hazırlanmış bir beslenme programı ile direnci kırma yolunda ilerlemelisiniz.
Sürekli tatlı yeme isteği içinde olup kilo alma eğilimi içinde misiniz?
Bazı kişiler yemek yedikten sonra kendini bitkin ve halsiz hisseder ve ne kadar yemek yerlerse yesinler sürekli bir açlık hali içindedirler. Bitmek tükenmek bilmeyen tatlı krizleri, sürekli yemek yeme isteği de beraberinde gelir. İşte sizde de eğer bu tür semptomlar mevcut ise, reaktif hipoglisemi ile karşı karşıya olabilirsiniz. Hipoglisemi, karbonhidrat alımı ile birlikte pankreastan aşırı insülin salımı ve beraberinde kan şekerinin normalin altında seyretmesidir. Normal bireylerde tatlı ya da karbonhidratlı bir gıda tüketilmesi ile kan şekeri 130’larda seyrederken; bu bireylerde 40-50’ye kadar düşebiliyor; bu durumda da sürekli bir tatlı yeme isteği ve sonucunda kilo artışı görülüyor. Yapılması gereken ise ilk olarak bir endokrinoloğa giderek tanı almak; ardından ise bir diyetisyen eşliğinde kan şekerini kontrol altında tutacak bir diyet programı uygulamaktır. Özellikle glisemik indeksi düşük, bol posalı, karbonhidratlarla beraber protein ya da yağlı gıdaların tüketilmesi ve 3 ara, 3 ana öğünlü bir beslenme programı ile hem kilo kaybı sağlanmakta hem de kan şekerinin sürekli düşüşleri engellenmektedir.
Kilo kaybetmeye direnç geliştiren bireylerin karşılaştığı en tipik hastalık; hipotiroidizm
Hipotiroidizm, tiroid bezinin az çalışması ve sonucunda kanda tiroid hormonlarının yetersizliği ile karakterize bir hastalıktır. Tiroid hormonu yetersizliği sonucunda ise, vücudumuzun tüm metabolik olaylarında yavaşlama görülmekte; tüm dengeler alt üst olmaktadır. Bununla beraber, ruhsal çöküntü, unutkanlık, hareketlerde yavaşlama, uykusuzluk ve aşırı kilo artışı görülebilir. Hamilelik döneminde tedavi edilmeyen tiroid yetmezliği, çocukta zeka geriliğine dahi sebep olabilmektedir. Hipotiroidizm, toplumda %4.6 sıklıkla görülmekte, en çok da kadınlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu bireylerde, bazal metabolizma yavaşlar, vücut ağırlığında %10’luk bir artış olup, vücut yağında artış görülür. Bağırsak fonksiyonları azalır ve kabızlığa sıklıkla rastlanır. Peki bu bireyler ne yapmalıdır? Hipotiroidi hastalarının, bir diyetisyen eşliğinde günlük vitamin, mineral, karbonhidrat, protein ve yağ alımları hesaplanmalı ve yetersizlikler var ise bunlar diyete eklenmelidir. Bu sayede yavaşlayan metabolizmadaki aksaklıklar bir miktar da olsa düzeltilebilir. Balık ve keten tohumunun diyete eklenmesi, sağlıklı yağların alınması için önemlidir. Demir alımı açısından yağsız kırmızı ve beyaz etler tüketilmeli, salatalara limon sıkılmalı, pekmez, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta ve yağlı tohumlar, tam tahıllı ürünler ve kurubaklagiller de mutlaka beslenme programı içinde yer almalıdır. Bu sayede hipotiroidili bireylerde, %30 sıklıkla görülen demir eksikliğinin önüne geçilebilir. Ödem var ise, su tüketimleri artırılmalı, tuz alımındaki sınırlanma ise hekimleri ile görüşülerek yapılmalıdır. Kabızlık mevcut ise, her öğüne salata eklenmeli, bol posalı tam tahıllı yiyecekler tüketilmelidir. Ağır hipotiroidi hastalarında deride görülen sarımsı renk, karoten alımı azaltılarak engellenebilir. Yine aşırı bir kilo alımı ya da zayıflamada güçlük mevcut ise, beslenme ve diyet uzmanının uygun gördüğü düzeyde günlük enerji alımı azaltılarak, kilo kaybı sağlanıp, yavaşlayan metabolizmayı hızlandırma yoluna gidilir.
Kadınların korkulu rüyası; Polikistik Over Sendromu
Polikistik over sendromlu kadınlarda, kandaki östrojen seviyeleri normalde olması gerekenin altında olup, normalde düşük olması gereken testosteron hormonları yüksek düzeyde seyretmektedir. Östrojen, kadınlarda “koruyucu” etki gösterir. Örneğin başta obezite olmak üzere birçok kronik hastalığa karşı koruyucudur. Bu yüzdendir ki, polikistik overli kadınların %50’si obezite ile karşı karşıyadır. Bu hastalık 35 yaş ve altı bireylerde görülmekte ve kilo artışı, adet düzensizliği, sivilcelenme, kısırlık ve tüylenme en karakteristik belirtileridir. Aşırı kilo artışı, beraberinde insülin direnci, diyabet ve hipertansiyonu da getirebilmektedir; bu nedenle bu belirtilere sahip bireylerde zayıflama diyeti uygulanmalı ve tansiyon ve insüline karşı gelişen direnç kontrol altına alınmalıdır. Elbette bir hekim ve diyetisyen kontoründe tedavi edilmeleri şarttır.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Alınan Aşırı Kiloların Sebebi, Çeşitli Hastalıkların Varlığından İleri Geliyor Olabilir mi ?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Ece ALTINEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Ece ALTINEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
