Cinsel Mitler ‘cinsellikle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar’
CİNSEL MİTLER
‘Cinsellikle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar’
Cinsellik düşünüldüğünde akla gelen ilk sorulardan bazıları;
- Biyolojik midir?
- Türün devamı için gerekli midir?
- Cinsel dürtüler doğuştan mı gelir?
- Cinsellik temel gereksinimdir midir?
- Cinsellik sonradan mı öğrenilir?
- Cinsellik kötü müdür?
- Cinsellik sadece üreme amaçlı mıdır?
- Cinsellik öğrenilebilir mi? şeklindedir.
Halbuki cinsellik;
- Hem ruhsal hem fiziksel bir eylemdir.
- Cinsellikten haz ve keyif almak yanlış değildir.
- Cinsellik çiftler arasında bir iletişim biçimidir.
- Cinsel dürtüler doğuştan gelir.
- Cinsellik temel ihtiyaçlardan birisidir.
- Cinsellik dürtüsel olduğu kadar, sonradan da öğrenilir.
Cinselliğe ilişkin tutum, algı ve davranışlarımız, içinde büyüdüğümüz toplumdan etkilenir. Cinselliği öğrendiğimiz ilk kaynaklar, ileride cinsel hayatımız açısından büyük önem taşır. Çoğu zaman cinsellik, içinde büyüdüğümüz çevre tarafından üstü kapalı mesajlarla yasaklanır. Çocukların cinsel içerikli soruları karşısında anne-babalar şaşırır, ne diyeceğini bilemez. Çocukluktan itibaren sağlıklı cinsel bilgiye ulaşmak neredeyse imkansız kılınır. Cinselliğin sadece üreme amaçlı olduğu öğretilmese bile, böyle olması gerektiği örtük mesajlarla sürekli tekrarlanır. Sadece cinsellik değil, cinsel organlar hakkında da konuşmak ayıp ve yasaktır.
"Mit" kelimesinin sözlük anlamı; "Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos" (tdk.gov.tr) şeklinde tanımlanır. Yaşamımıza ait olayların anlamlandırılış şekline ve bu olaylara karşı vermiş olduğu tepkilere göre, zihinsel süreçlerin ve inanışlarımızın etkisi günlük yaşantımızın her aşamasında görülebilir. İnsan zihni, kavramlar ve olaylar hakkında duyduğu ilk bilgileri koşulsuz şartsız kabul eder. Buna dayanarak, zihinsel süreçlerin işleyişi ve olayları anlamlandırış şeklinin neticesinde, bu bilgilerin bir inanış haline gelerek davranışlarımızı yönlendirmesi kaçınılmazdır. Toplumumuzda cinsellikle ilgili yaygın olarak ‘doğru bilinen yanlışlar’ aşağıda listelenmiştir;
‘NEDİR BU KIZLIK ZARI?’
Ülkemizdeki en yaygın cinsel mitlerden birisi ‘kızlık zarı’ na dair olandır. Kızlık zarı hakkında yapılan yanlış ve eksik bilgilendirme sonucu, birçok kadın ilk cinsel deneyiminin acılar içinde geçeceğine dair bir inanışa sahiptir. Bu inanış, kadınları cinsel deneyim hakkında korkutmaya yeter de artar bile.. Ülkemizde bu konuda eksik ve yanlış bilgilere sadece kadınlar değil, erkekler de sahiptir. Halk dilinde ‘kızlık zarı’ da denen, ama asıl adı ‘Himen’ olan; vajina girişinde bulunan ince, zarımsı, genellikle halka şeklindeki yapının işlevi tam olarak bilinmemektedir. Bazı yeni doğan kız çocuklarının himensiz doğdukları tespit edilmiştir. Kızlık zarı, çeşitli konum, şekil, büyüklük ve kalınlıkta olabilmektedir. Tarihsel önemi; “BAKİRELİK İÇİN KANIT” olduğu şeklindedir. İlk birleşme deneyiminde kızlık zarında aşırı kanama ve ağrı olacağına dair yaygın inanış, kadında cinsel işlev bozukluğu oluşumunun en önemli nedenlerinden birisidir.
‘MASTÜRBASYON MU? O DA NE?’
Diğer bir yaygın mit de; mastürbasyonun kötü, yanlış, günah olduğuna dair olan inanıştır. Mastürbasyon yapmanın sonucunun deliliğe kadar gideceği, hafıza kaybına neden olacağı, çok büyük günah işlendiği, bağımlılık yapacağı, mastürbasyon yapmanın sonucunda kör olunabileceği gibi bir takım yanlış inanışlar söz konusudur. Mastürbasyona dair bu inanışlar, bireyde yoğun bir pişmanlık ve suçluluk duygusunun yaşanmasına neden olur. Doğru kaynaklara baktığımızda mastürbasyonun; zararlı olmadığı, sağlıklı her bireyin istek ve ihtiyacı doğrultusunda yapabileceği bir eylem olduğu, evli kişilerin de mastürbasyon yapmasının doğal olduğu, cinsel ilişki sırasında da karşılıklı mastürbasyonun uyarıcı bir eylem olduğu, cinsel birleşme ile orgazm olamama sorunu olanlarda mastürbasyonun yararlı olduğu kanıtlanmıştır.
BOY = İŞLEV !
Ezelden beri erekte olmuş büyük bir penis, iktidarın, gücün ve erkek kimliğinin en büyük simgesidir. Onun içindir ki; sertleşme problemi yaşayanlar yanlış bir şekilde iktidarsız olarak tanımlanırlar. Bu mit, kadınların tatminin büyük bir penis ile mümkün olacağı düşüncesini beslemektedir. Aksine, çok büyük penis, kadınlara daha çok acı ve rahatsızlık hissi yaratmaktan öteye gidemez. Cinsel ilişkide alınan hazzın ve duyulan tatminin penis boyuyla her hangi bir alakası yoktur. Esas olan cinsel bilgi ve beceridir.
CİNSELLİK PENİS-VAJİNA İLİŞKİSİNDEN İBARETTİR
Cinsellik kavramını sadece penis ve vajina birleşmesinden ibaret gören bu yanlış inanış, ön sevişme ya da cinsel oyunların pabucunu dama atmaktadır. Cinselliğin sadece nesil sürekliliğini esas alan bir eylem olarak da algılanması neticesinde bu mit ortaya çıkmıştır. Ön sevişme her iki cinsiyet için de uyarılma düzeyi yüksek bir eylemdir ve hem psikolojik hem de bedensel doyum için yeterli olabilmektedir. Ayrıca, cinsel birleşmenin dolayısıyla sertleşmenin amaç edinildiği durumlara eşlik edebilen aşırı kaygı düzeyi erkeklerde uyarılmayı engelleyebilir. Cinsel terapilerde ön sevişme egzersizlerine ağırlık verilmesi, cinsel sorunun düzeltilmesinin yanı sıra ön sevişme alışkanlığının kazandırılmasına da yöneliktir.
ERKEKLER CİNSEL İLİŞKİYE HER ZAMAN HAZIR VE İSTEKLİ OLMALIDIR
Bu cinsel mitin etkisiyle herhangi bir nedenle cinsel olarak yeterince uyarılamayan erkeklerde ciddi oranda başarısızlık ve yetersizlik duygusu ortaya çıkar. Daha sonraki cinsel ilişki girişimlerine eşlik eden abartılı beklenti ve performans kaygısı sıklıkla kişinin amaçladığı "başarıyı” engelleyerek, kendisiyle ilgili olumsuz bilişsel şemaların pekişmesine ve sertleşme bozukluğunun sürmesine yol açar. Ayrıca çeşitli bedensel ve ruhsal etkenlerin, hastalığın, ilaçların, psikoaktif maddelerin, yorgunluk ve yüklenmenin olumsuz etkileri de zaman zaman cinsel istek ve uyarılmayla ilgili sorunlarla karşılaşmaya sebep olabileceği bir gerçektir.
CİNSEL EYLEMİ ERKEK BAŞLATMALIDIR
Bu mit, kadınların geleneksel edilgen rolünü de pekiştirmektedir. Bu mite göre cinsel ilişki isteğinin dile getirilmesi, ilişkide arzu edilen etkinliklerin talebi, bir kadın için ahlaksızlık veya hafiflik olarak nitelendirilmektedir. Bu düşüncelerin etkisiyle pek çok kadın cinsellikle ilgili yeterli ve sağlıklı iletişimi kuramaz, insiyatif kullanamaz. Oysa yapılan araştırmalar, kadının başlattığı bir cinsel eylemin her iki cinsiyet için de daha uyarıcı olduğunu göstermektedir.
VE DİĞERLERİ…
Yanlış: Cinsel ilişki esnasında konuşulmaz.
Doğru: Cinsel ilişki esnasında konuşmak, ilişkiye dair beklenti ve paylaşımların dile getirilmesi cinsel ilişkinin kalitesini arttırır.
Yanlış: Cinsel içerikli konuşma, sarılma, öpüşme, dokunma gibi cinsel aktiviteler penis-vajina birlikteliğiyle son bulmalıdır.
Doğru: Hayır, eşler arasındaki her cinsellik içeren aktivite, birleşmeyle sonuçlanmak zorunda değildir. Bu tür aktiviteler, tek başlarına bile ilişki ve iletişim adına önemli aktivitelerdir.
Yanlış: Cinselliğin değişmez kuralları vardır.
Doğru: Cinsellik, içinde bulunulan toplum, inanışlar ve yetiştirilme tarzına göre değişiklik gösterebilse de; cinsellikle ilgili tek kural, eşlerin karşılıklı olarak ortak paydada buluşmalarına dair olanıdır.
Yanlış: Öpüşme, sarılma, dokunma gibi cinsel yakınlaşmalarla hamile kalınabilir.
Doğru: Hamilelik için, penis ve vajinanın tam olarak birleşmesi ve erkeğin kadının içine boşalması gerekmektedir. Bu koşullar sağlansa bile her böyle durumda gebelik oluşacağı inanışı doğru değildir. Unutulmamalıdır ki; gebelik fizyolojik ve biyolojik de bir olaydır.
Yanlış: Penis vajina birlikteliğinde boşalma anında erkek geri çekilirse hamilelik yaşanmaz.
Doğru: İstenmeyen gebeliklerin yaşanmaması için bu yöntem çok sağlıklı değildir. Tıbbi olarak desteklenen ve doktora başvurularak seçilen bir korunma yöntemi kullanılması en sağlıklı olanıdır.
Yanlış: Cinsellikte esas olan başarıdır ve çok önemlidir.
Doğru: Cinsellikte esas olan başarı değil, partnerlerin cinsellikten almış oldukları hazza odaklanmalarıdır.
Yanlış: Cinsellik doğuştan gelen içgüdüsel bir dürtüdür, yeni ve keşfe dair şeyler barındırmaz ve sonradan öğrenilmez.
Doğru: Cinsel davranışlarımızın içgüdüsel ve biyolojik bir tarafı olmakla beraber cinselliğini davranışsal boyutu tamamen öğrenmeyle alakalıdır.
Yanlış: Cinselliğin esas neticesi orgazm olmaktır. Kişi orgazma ulaşınca cinsellik sonlanır.
Doğru: Orgazm amaçlı bir cinsel yaşantı ruhsal ve bedensel doyumu öteleyen, hazdan yoksun bir birlikteliği getirecektir. Esas amaç hazza odaklanmak, bedensel ve ruhsal doyuma odaklanmaktır.
Yanlış: İki insanın birbirlerini sevmesi demek cinsel hayatlarının iyi olması demektir.
Doğru: İki insanın birbirini sevmesinin yanı sıra, birbirlerinin cinsel anlamda istek ve ihtiyaçlarını da karşılayabiliyor olmaları gerekir.
Yanlış: Cinsellik ve cinsel aktivite insanı yorar ve tüketir.
Doğru: Cinsellik ruhsal ve bedensel olarak doyuma ulaşmak ve rahatlamaktır. Bu durumda, cinsellik insanı yormak yerine, haz veren bir eylemdir.
Yanlış: Kadınlar cinsel ilişkiden erkeklere oranla daha fazla haz alırlar.
Doğru: Her hangi bir cinsel aktiviteden ve ilişkiden haz almak bireylere göre farklılık gösterebilir. Kişinin ruhsal yapısıyla ve hazır oluşuyla alakalıdır. Kadın veya erkek olmakla ilgisi yoktur.
Psikolog
Cinsel Terapist
Esra Naz ÖZEL
‘Cinsellikle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar’
Cinsellik düşünüldüğünde akla gelen ilk sorulardan bazıları;
- Biyolojik midir?
- Türün devamı için gerekli midir?
- Cinsel dürtüler doğuştan mı gelir?
- Cinsellik temel gereksinimdir midir?
- Cinsellik sonradan mı öğrenilir?
- Cinsellik kötü müdür?
- Cinsellik sadece üreme amaçlı mıdır?
- Cinsellik öğrenilebilir mi? şeklindedir.
Halbuki cinsellik;
- Hem ruhsal hem fiziksel bir eylemdir.
- Cinsellikten haz ve keyif almak yanlış değildir.
- Cinsellik çiftler arasında bir iletişim biçimidir.
- Cinsel dürtüler doğuştan gelir.
- Cinsellik temel ihtiyaçlardan birisidir.
- Cinsellik dürtüsel olduğu kadar, sonradan da öğrenilir.
Cinselliğe ilişkin tutum, algı ve davranışlarımız, içinde büyüdüğümüz toplumdan etkilenir. Cinselliği öğrendiğimiz ilk kaynaklar, ileride cinsel hayatımız açısından büyük önem taşır. Çoğu zaman cinsellik, içinde büyüdüğümüz çevre tarafından üstü kapalı mesajlarla yasaklanır. Çocukların cinsel içerikli soruları karşısında anne-babalar şaşırır, ne diyeceğini bilemez. Çocukluktan itibaren sağlıklı cinsel bilgiye ulaşmak neredeyse imkansız kılınır. Cinselliğin sadece üreme amaçlı olduğu öğretilmese bile, böyle olması gerektiği örtük mesajlarla sürekli tekrarlanır. Sadece cinsellik değil, cinsel organlar hakkında da konuşmak ayıp ve yasaktır.
"Mit" kelimesinin sözlük anlamı; "Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos" (tdk.gov.tr) şeklinde tanımlanır. Yaşamımıza ait olayların anlamlandırılış şekline ve bu olaylara karşı vermiş olduğu tepkilere göre, zihinsel süreçlerin ve inanışlarımızın etkisi günlük yaşantımızın her aşamasında görülebilir. İnsan zihni, kavramlar ve olaylar hakkında duyduğu ilk bilgileri koşulsuz şartsız kabul eder. Buna dayanarak, zihinsel süreçlerin işleyişi ve olayları anlamlandırış şeklinin neticesinde, bu bilgilerin bir inanış haline gelerek davranışlarımızı yönlendirmesi kaçınılmazdır. Toplumumuzda cinsellikle ilgili yaygın olarak ‘doğru bilinen yanlışlar’ aşağıda listelenmiştir;
‘NEDİR BU KIZLIK ZARI?’
Ülkemizdeki en yaygın cinsel mitlerden birisi ‘kızlık zarı’ na dair olandır. Kızlık zarı hakkında yapılan yanlış ve eksik bilgilendirme sonucu, birçok kadın ilk cinsel deneyiminin acılar içinde geçeceğine dair bir inanışa sahiptir. Bu inanış, kadınları cinsel deneyim hakkında korkutmaya yeter de artar bile.. Ülkemizde bu konuda eksik ve yanlış bilgilere sadece kadınlar değil, erkekler de sahiptir. Halk dilinde ‘kızlık zarı’ da denen, ama asıl adı ‘Himen’ olan; vajina girişinde bulunan ince, zarımsı, genellikle halka şeklindeki yapının işlevi tam olarak bilinmemektedir. Bazı yeni doğan kız çocuklarının himensiz doğdukları tespit edilmiştir. Kızlık zarı, çeşitli konum, şekil, büyüklük ve kalınlıkta olabilmektedir. Tarihsel önemi; “BAKİRELİK İÇİN KANIT” olduğu şeklindedir. İlk birleşme deneyiminde kızlık zarında aşırı kanama ve ağrı olacağına dair yaygın inanış, kadında cinsel işlev bozukluğu oluşumunun en önemli nedenlerinden birisidir.
‘MASTÜRBASYON MU? O DA NE?’
Diğer bir yaygın mit de; mastürbasyonun kötü, yanlış, günah olduğuna dair olan inanıştır. Mastürbasyon yapmanın sonucunun deliliğe kadar gideceği, hafıza kaybına neden olacağı, çok büyük günah işlendiği, bağımlılık yapacağı, mastürbasyon yapmanın sonucunda kör olunabileceği gibi bir takım yanlış inanışlar söz konusudur. Mastürbasyona dair bu inanışlar, bireyde yoğun bir pişmanlık ve suçluluk duygusunun yaşanmasına neden olur. Doğru kaynaklara baktığımızda mastürbasyonun; zararlı olmadığı, sağlıklı her bireyin istek ve ihtiyacı doğrultusunda yapabileceği bir eylem olduğu, evli kişilerin de mastürbasyon yapmasının doğal olduğu, cinsel ilişki sırasında da karşılıklı mastürbasyonun uyarıcı bir eylem olduğu, cinsel birleşme ile orgazm olamama sorunu olanlarda mastürbasyonun yararlı olduğu kanıtlanmıştır.
BOY = İŞLEV !
Ezelden beri erekte olmuş büyük bir penis, iktidarın, gücün ve erkek kimliğinin en büyük simgesidir. Onun içindir ki; sertleşme problemi yaşayanlar yanlış bir şekilde iktidarsız olarak tanımlanırlar. Bu mit, kadınların tatminin büyük bir penis ile mümkün olacağı düşüncesini beslemektedir. Aksine, çok büyük penis, kadınlara daha çok acı ve rahatsızlık hissi yaratmaktan öteye gidemez. Cinsel ilişkide alınan hazzın ve duyulan tatminin penis boyuyla her hangi bir alakası yoktur. Esas olan cinsel bilgi ve beceridir.
CİNSELLİK PENİS-VAJİNA İLİŞKİSİNDEN İBARETTİR
Cinsellik kavramını sadece penis ve vajina birleşmesinden ibaret gören bu yanlış inanış, ön sevişme ya da cinsel oyunların pabucunu dama atmaktadır. Cinselliğin sadece nesil sürekliliğini esas alan bir eylem olarak da algılanması neticesinde bu mit ortaya çıkmıştır. Ön sevişme her iki cinsiyet için de uyarılma düzeyi yüksek bir eylemdir ve hem psikolojik hem de bedensel doyum için yeterli olabilmektedir. Ayrıca, cinsel birleşmenin dolayısıyla sertleşmenin amaç edinildiği durumlara eşlik edebilen aşırı kaygı düzeyi erkeklerde uyarılmayı engelleyebilir. Cinsel terapilerde ön sevişme egzersizlerine ağırlık verilmesi, cinsel sorunun düzeltilmesinin yanı sıra ön sevişme alışkanlığının kazandırılmasına da yöneliktir.
ERKEKLER CİNSEL İLİŞKİYE HER ZAMAN HAZIR VE İSTEKLİ OLMALIDIR
Bu cinsel mitin etkisiyle herhangi bir nedenle cinsel olarak yeterince uyarılamayan erkeklerde ciddi oranda başarısızlık ve yetersizlik duygusu ortaya çıkar. Daha sonraki cinsel ilişki girişimlerine eşlik eden abartılı beklenti ve performans kaygısı sıklıkla kişinin amaçladığı "başarıyı” engelleyerek, kendisiyle ilgili olumsuz bilişsel şemaların pekişmesine ve sertleşme bozukluğunun sürmesine yol açar. Ayrıca çeşitli bedensel ve ruhsal etkenlerin, hastalığın, ilaçların, psikoaktif maddelerin, yorgunluk ve yüklenmenin olumsuz etkileri de zaman zaman cinsel istek ve uyarılmayla ilgili sorunlarla karşılaşmaya sebep olabileceği bir gerçektir.
CİNSEL EYLEMİ ERKEK BAŞLATMALIDIR
Bu mit, kadınların geleneksel edilgen rolünü de pekiştirmektedir. Bu mite göre cinsel ilişki isteğinin dile getirilmesi, ilişkide arzu edilen etkinliklerin talebi, bir kadın için ahlaksızlık veya hafiflik olarak nitelendirilmektedir. Bu düşüncelerin etkisiyle pek çok kadın cinsellikle ilgili yeterli ve sağlıklı iletişimi kuramaz, insiyatif kullanamaz. Oysa yapılan araştırmalar, kadının başlattığı bir cinsel eylemin her iki cinsiyet için de daha uyarıcı olduğunu göstermektedir.
VE DİĞERLERİ…
Yanlış: Cinsel ilişki esnasında konuşulmaz.
Doğru: Cinsel ilişki esnasında konuşmak, ilişkiye dair beklenti ve paylaşımların dile getirilmesi cinsel ilişkinin kalitesini arttırır.
Yanlış: Cinsel içerikli konuşma, sarılma, öpüşme, dokunma gibi cinsel aktiviteler penis-vajina birlikteliğiyle son bulmalıdır.
Doğru: Hayır, eşler arasındaki her cinsellik içeren aktivite, birleşmeyle sonuçlanmak zorunda değildir. Bu tür aktiviteler, tek başlarına bile ilişki ve iletişim adına önemli aktivitelerdir.
Yanlış: Cinselliğin değişmez kuralları vardır.
Doğru: Cinsellik, içinde bulunulan toplum, inanışlar ve yetiştirilme tarzına göre değişiklik gösterebilse de; cinsellikle ilgili tek kural, eşlerin karşılıklı olarak ortak paydada buluşmalarına dair olanıdır.
Yanlış: Öpüşme, sarılma, dokunma gibi cinsel yakınlaşmalarla hamile kalınabilir.
Doğru: Hamilelik için, penis ve vajinanın tam olarak birleşmesi ve erkeğin kadının içine boşalması gerekmektedir. Bu koşullar sağlansa bile her böyle durumda gebelik oluşacağı inanışı doğru değildir. Unutulmamalıdır ki; gebelik fizyolojik ve biyolojik de bir olaydır.
Yanlış: Penis vajina birlikteliğinde boşalma anında erkek geri çekilirse hamilelik yaşanmaz.
Doğru: İstenmeyen gebeliklerin yaşanmaması için bu yöntem çok sağlıklı değildir. Tıbbi olarak desteklenen ve doktora başvurularak seçilen bir korunma yöntemi kullanılması en sağlıklı olanıdır.
Yanlış: Cinsellikte esas olan başarıdır ve çok önemlidir.
Doğru: Cinsellikte esas olan başarı değil, partnerlerin cinsellikten almış oldukları hazza odaklanmalarıdır.
Yanlış: Cinsellik doğuştan gelen içgüdüsel bir dürtüdür, yeni ve keşfe dair şeyler barındırmaz ve sonradan öğrenilmez.
Doğru: Cinsel davranışlarımızın içgüdüsel ve biyolojik bir tarafı olmakla beraber cinselliğini davranışsal boyutu tamamen öğrenmeyle alakalıdır.
Yanlış: Cinselliğin esas neticesi orgazm olmaktır. Kişi orgazma ulaşınca cinsellik sonlanır.
Doğru: Orgazm amaçlı bir cinsel yaşantı ruhsal ve bedensel doyumu öteleyen, hazdan yoksun bir birlikteliği getirecektir. Esas amaç hazza odaklanmak, bedensel ve ruhsal doyuma odaklanmaktır.
Yanlış: İki insanın birbirlerini sevmesi demek cinsel hayatlarının iyi olması demektir.
Doğru: İki insanın birbirini sevmesinin yanı sıra, birbirlerinin cinsel anlamda istek ve ihtiyaçlarını da karşılayabiliyor olmaları gerekir.
Yanlış: Cinsellik ve cinsel aktivite insanı yorar ve tüketir.
Doğru: Cinsellik ruhsal ve bedensel olarak doyuma ulaşmak ve rahatlamaktır. Bu durumda, cinsellik insanı yormak yerine, haz veren bir eylemdir.
Yanlış: Kadınlar cinsel ilişkiden erkeklere oranla daha fazla haz alırlar.
Doğru: Her hangi bir cinsel aktiviteden ve ilişkiden haz almak bireylere göre farklılık gösterebilir. Kişinin ruhsal yapısıyla ve hazır oluşuyla alakalıdır. Kadın veya erkek olmakla ilgisi yoktur.
Psikolog
Cinsel Terapist
Esra Naz ÖZEL
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Cinsel Mitler ‘cinsellikle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar’" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra Naz ÖZEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra Naz ÖZEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.