2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kayıp ve Yas: Ben'den Yitirilene Bir Yolculuk
MAKALE #16241 © Yazan Psk.Ayşegül KUŞKU | Yayın Şubat 2016 | 3,345 Okuyucu
Sevdiğimiz bir insanın kaybı onun yitimi anlamına gelir ve yitim sonrasında kaybolmuş gibi hissederiz. Bu duyguyu güzel anlatan türkülerimiz vardır; “yitirdim yarimi, ağlar gezerim”. Yitim sonrasında ise yeniden toparlanmak için belli bir sürenin (bu süre kişiden kişiye değişebilir) geçmesi beklenir. Bu süre yas sürecidir. Yitimin, kaybın ruhsal dünyamız üzerindeki etkileri yas sürecinde yaşanır ve durumu kabullenip bu durumla birlikte yaşamayı öğrenene kadar yas süreci devam eder.

Yas kederli bir süreçtir. Bu kederli süreç içinde kişi normal yaşamına devam edemeyebilir, duyguları alt üst olmuş ve kontrolünü kaybetmiş hissedebilir. Yas süreci kaybedilen kişi ile ilişkinin tekrar tekrar gözden geçirildiği bir süreçtir ve doğal olarak sancılıdır. Bu sancı kayıpla beraber bir parçamızın kopması hissinden gelir. Toparlanmak ve yeniden bütün hissetmek zaman alacaktır. Bu kederli zamanda kişiye en iyi gelen şey, kaybedilene ait anılara sarılmaktır. Sağlıklı bir yas sürecinde de bu tepki olağandır.
Yas tepkisi kişinin kaybettiği ile olan ilişkisi, kişinin kendi psikolojik özellikleri gibi farklı değişkenlere bağlı olsa da birçok yönü ile de özellikle yaşattığı keder ile evrenseldir. Birçok eserde ve mitolojik öyküde de işlenmiştir. Mitolojik bir öykü olan Isabella’nın hikayesinde yas sürecinin ne kadar kederli bir süreç olduğunu görmekteyiz. Sevgilisi ağabeyleri tarafından öldürülen güzel bir genç kadındır Isabella. Sevgilisinin ölümünden sonra kedere boğulur ve sevdiği adamın cesedinin gömüldüğü yeri arayıp bulur. Cesedi odasındaki fesleğen saksısının içinde saklar. Bitkiyi gece gündüz göz yaşları ve sevgiyle besler.

Sevgiyi yitirmek, sevdiği kişi tarafından reddedilmek gibi durumlarda da yas tepkisi verilebilir, istemsiz ayrılıklarda bir yitimdir ve kişinin, kaybettiği kişinin yokluğunu inkar ettiği veya zihinsel veya fiziksel bir uğraş vererek ona yani ötekine ulaşmaya çabaladığı görülebilir. Shakespeare’in Hamlet'inde, Ophelia sevdiği adam tarafından reddedilince derin bir kedere gömülür ve kendisini şöyle ifade eder; “ Zavallı yalnızlık ve zavallı beden, her ikisi de kendine işkence etme ihtiyacı duyuyor, kendinden uzaklaşmak ve ötekine ulaşmak için”.

Kogan’a (2012) göre yas, yaşamın bir evresinden ötekine geçerken ki büyümeye ve değişmeye eşlik eden bir süreçtir ve insanın kayba ve aldatılmaya karşı kırılganlığını, hem de kendi sınırlılıkları ve yaşamın sonluluğunun neden olduğu kırılganlığı kabul etmesi anlamına gelir. Yas tutmak gereklidir.

Yas süreci ne kadar sürmektedir?

Yas sürecinin nasıl yaşandığı ve ne kadar sürdüğü kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte belirli aşamaları vardır. Volkan’a (2010) göre, bu aşamalar kişinin psikolojik özelliğine, keder duyma kapasitesine, kaybedilen kişi ile ilişkisinin özelliklerine ve yitime hazırlığına ( beklenen ve beklenen kayıplar) bağlı olarak değişebilmektedir.
Kederlenmek aslında kayıp sonrasında duyulan olağan bir duygudur ve sağlıklıdır. Kederi yaşamak, hissetmek aslında duygularımızla yüzleşebilme cesaretimiz ile ilişkilidir.
İnsanlar kendilerini güvende hissettikleri ortamlarda üzüntü, keder, öfke gibi duygularını daha rahat dışa vururlar. İnsanlar duygusunu dışa vurduğunda, kendini koşulsuz tutan ve kabul eden sosyal bir ortama ihtiyaç duyar ve bunun temelleri çocuklukta atılır. Çocukluk yaşantısında kişinin duygularını dışa vurmasına müsaade edilmemiş ise kişinin duygusal kapasitesinin gelişimine ket vurulmuş olur. Ve bu kapasitenin tekrar gelişmesi kişinin cesur adımlarla duygularıyla yüzleşebilmesine bağlıdır. Yas döneminde yaşanan keder ve acıdan kaçmak, yani kederle yüzleşememek acıyı azaltmayacağı gibi kişinin yaşamdaki işlevselliğini olumsuz etkileyecek ve kişinin duygusal olgunluğa erişimine ket vurulacaktır. Kedere katlanmak ve biraz kederde kalabilmek ise yas sürecinin tamamlanarak kişinin ölenin acısı ve anılarıyla birlikte yaşamı öğrenmesini, duygusal olgunluğunun artmasını, yaşama daha güçlü sarılmasını sağlayacaktır.
Volkan’ında(2010) belirtmiş olduğuna göre, yaşam boyunca bir şeylerden vazgeçebilme yeteneğimiz içinde bulunduğumuz çevrenin güvenli oluşu, çevremizdeki bireylerin bizlere olan desteği ve geçmişimizdeki ayrılabilme sicilimizle doğrudan bağlantılıdır.

Yas sürecinde hangi aşamalardan geçilir?

Çatışmalı ilişki, kaybedilen kişi ile tamamlanmamış meseleler, kaybedilen kişi ile yakınlık derecesi, yas sürecini normal mi yoksa patolojik mi ( tutulamayan yas) geçireceğimiz üzerinde etkilidir. Freud yas tepkilerininsevilen bir kişinin ya da kaybedilen kişinin yitirilişine verilen normal tepkiler olduğunu ve müdahele edilmeden beklenilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Normal yas sürecinde belirli aşamalardan geçilir;

Yadsıma / İnkar süreci: Bu süreçte bilinçli bir yanımız ölümü kabul ederken, diğer bir yanımız bunu inkar eder ve inanmak istemez. Olayı unutur. Mesela masaya onun içinde bir tabak koyar. Ölen kişiyi gördüğünü düşünür, sesini duydum diyebilir. Bu durum genellikle bazı kişilerde kaybın ilk zamanlarında ortaya çıkar.
Normal yas sürecinde bir süre sonra inkar azalır ve ölümün kabul edildiği ama keşkelerin başladığı bir dönem başlar.

Pazarlık evresi
denilen bir süreçtir. Acaba şöyle davransaydım ölüme engel olabilirmiydim? Bu evrede kişi yitirdiği kişiye ait zamanı geriye almak ister ve olacakları "belki şöyle yapsaydım" hayalleriyle değiştirmeye çalışır.

Belkide her türlü ruhsal çabasına rağmen yitirdiği kişiyi geri getiremediğini gören kişi bu evreden öfke ve sıkıntının eşlik ettiği diğer aşamaya geçer. Aslında ölen kişinin arkasından duyulan öfke çok olağan ve normal bir süreçtir. Ancak ifade edilmesi bir o kadar güçtür. Ölene kızmak suçluluk duygularını da beraberinde getirdiği gibi, yaşadığımız medeniyette birçok duygunun kontrolünü yapmaya alışmak duygularımızı dışa vurmayıda bize unutturmuştur. Bu kızgınlık duygusunun bilince çıkması bazı bireylerde çok zordur. Ötekine olan kızgınlık ifade edilmediğinde, bir çıkış kanalı bulamadığında bu öfke, kişinin kendisine yönelerek, kendisine yönelik zarar verici duygu ve düşüncelerin ortaya çıkarır ve ruhsal gerginliğe dönüşür.

Bizi bırakana bizi bıraktığı için kızmaktır öfke. Ölen birisine kızgın olduğumuzu nasıl kabul edebiliriz? Aslında gerçeğin tam olarak kabullenildiği, artık inkar ve pazarlık sürecinin sona erdiği noktada başlar öfke. Sadece bu öfkenin çok doğal olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bastırmak yerine farkına varır ve ifade edebilirsek iyileşmemize çok yardımcı olacak bir duygudur. Artık kişinin ölümü yadsınamaz bir gerçektir. Kişi yalnızlığı ile yüzleşmeye başlar. Bu süreç iyi yönetilmelidir, yüzleşilen yalnızlık kişinin hayata bir bütün olarak devam edebilmesinde gereklidir.

Ötekinin olmadığı ile yüzleşmek, öteki olmadan yaşama nasıl devam edileceği konusunda sorumluluk almayı beraberinde getirir. Aşırı özlem ve keder içinde hissedebilir kişi kendisini. Bu süreçte yitirilen kişiye ait anıların konuşulması, resimlere bakılması, mezar ziyaretleri iyi gelen şeyler arasındadır. Bu acının bir an önce geçmesi mümkün değildir ve önemli olan bu acının zamanla azalacağını ama tamamen geçmeyeceğini bilmektir. Kalacak olan acı bizim ölen kişi ile bağımızdır aslında. Onu hatırlamamıza ve anmamıza yardımcı olur. Bu bağ ile yaşamayı öğrenmek gerekmektedir.

Volkan’a göre, başarılı bir yas için kişi yitirdiği kişi ile ilişkisinin ne anlamana geldiğini değerlendirmek üzere ilişkisini yeniden gözden geçirmelidir. Tüm inkar, yadsıma, öfke ve pazarlık süreçlerinden sonra kişinin kabullenme süreciyle birlikte yitimi bir anıya dönüştürmeyi başarması yaşama bir bütün olarak yeniden devam edebilmesinde önemlidir. Gözden geçirme birçok anının yeniden işlenmesidir ve sancılı olabilmektedir. Bu süreçte kişi kaybettiği kişi ile ilgili çok fazla düş görebilmektedir.

Volkana göre; yitime ait düşüncelerimizi her gün hatırlamaz, tekrarlamaz ve bu düşüncelere duygusal olarak yanıt verilemez hale gelindiğinde yas süreci sona ermektedir. Yasın sonlanması kişinin unutulması değil acısıyla yaşamayı öğrenmektir. Ölen kişinin anılarına tutunmak kişiye iyi hissettirir ve bütünlük kurmayı sağlar. Anılara tutunmak hayatın birden koptuğunu hisseden kişiye yeniden bütünlük hissi verir. Bu anılar kişinin kendisinindir.

Yas süreci nasıl atlatılır ?

Bu süreçte sosyal destek çok önemlidir. Yas içinde olan kişinin dost ve yakınlarının ziyareti kişinin acısını sözelleştirmesinde ve paylaşmasında etkili olacak ve kişiyi rahatlatacaktır. Ancak bu dönmede kişinin istek ve beklentilerini anlamak ve kişiyi zorlamamak abartılı davranışlardan kaçınmak gereklidir. Önemli olan kişinin acısını görmek ve ona eşlik etmektir.

Mezar ziyaretleri yapmak önemlidir. Bu hem kişinin kaybı kabullenmesinin sağlar, hem de kişinin acısını ifade etmesini sağlar. Mezar kayıpla kurulan sembolik bir bağdır aslında. Birçok anının canlanmasını ve duygusal boşalım yaşanmasını sağlar. Mezar ziyaretleri bir elveda niteliğide taşır.

Freud (1912/13), yaşamın bir evresinden diğerine büyümeye ve değişime eşlik eden bir süreç olan yas, sağ kalanın anılarını ve umutlarını ölüden kopardığında tamamlanmış olacağını belirtmiştir.

Tutulamayan Yaslar

Tutulamayan yas, yas sürecinin normal seyrinde işlememesidir. Burada normal yas basamakları yaşanmaz ve kişinin yas döneminin belirli bir evresinde takılıp kaldığı gözlenir. Ölen kişinin imgesinin kişinin zihninde donup kaldığı ve anıya dönüşemediği ifade edilir. Vedalaşma fırsatı bırakmayan ani ölümler, ölen kişi ile tamamlanmamış meseleler ve çatışmalı ilişkiler genellikle sağlıklı bir yas yaşamanın önüne geçer.
Her insanın yas tutmaya ihtiyacı vardır. Tutulamayan yaslar ise kişinin birtakım savunma mekanizmaları geliştirmesine sebep olur. Kişinin enerjisini alır. Ölen kişi ile ilişkisini çözümlemekten kaçınır ve bu kaçınma onu oldukça yoğun bir zihinsel enerji kullanmak zorunda bırakır. Yası yaşamamak için aşırı uğraş içinde olma, sürekli kendisini meşgul etme gibi. Tutulamayan yaslarda kişi adeta özgürlüğünü yitirmiş gibidir. Ruhsal bir gerginlik ve sıkıntı duyabilir. Bu sıkıntıların yasla bağlantısını kuramayan kişi sıkıntıdan kurtulmak için yoğun bir enerji harcar. Oysaki normal olan Freud’a göre gerçekliğe saygının kazanılmasıdır. İnsan ancak yas sürecinin sona ermesiyle birlikte yeniden özgür ve ketlenmemiş hale gelir. Tutulamayan yas profesyonel bir destek gerektirir. Kişinin yas çalışması için bir uzmana başvurması gereklidir.

Kaynakça

Freud, S.:Yas ve Melankli,Çev. Aslı Emirsoy, Telos Yayınları, 2015
Kogan, I. : Kendilikten Kaçış, Sınırları Yıkmak Bir-liğe Duyulan İhtiyaç, Çev.Banu Büyükbakkal, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2012
Volkan, V.,Zıntl , E.: Gidenin Ardından, Çev . Işıl Vahip, Müge Kocadere , Copyring Yayınları, 2010.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► İçsel Bir Yolculuk Olarak Depresif Hal Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
► Kayıp ve Yas Psk.Elif AKSU
► Kayıp ve Yas Psk.Şule ÜZÜMCÜ
► Kayıp ve Yas Dr.Psk.Beyza ÜNAL
► Kayıp ve Yas Psk.Doğan Demirkan ÖZDEMİR
► Kayıp ve Yas Psk.Ali BIÇAK
► Kayıp ve Yas Danışmanlığı Psk.İlke TARHAN
► Kayıp ve Yas Süreci Psk.Özgün ÖKLÜK OCAK
► Kayıp ve Yas Süreçleri Psk.Simge ÖZYÜREK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kayıp ve Yas: Ben'den Yitirilene Bir Yolculuk' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:24
Top