2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Obeziteye Neden Olan Psikopatolojiler ve Obezitenin Bilişsel Davranışçı Psikoterapisi Üzerine Derleme
MAKALE #19777 © Yazan Psk.Yetkin KUŞAN | Yayın Eylül 2018 | 3,299 Okuyucu
OBEZİTEYE NEDEN OLAN PSİKOPATOLOJİLER VE OBEZİTENİN BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI PSİKOTERAPİSİ ÜZERİNE DERLEME

-ÖZET-
Yeme bozuklukları ve en yaygın görülen şekliyle obezite, günümüzün niceliksel olarak en yaygın bozukluklarından birisidir. Gerek kişinin komorbidite olan ve sebep sonuç ilişkisinin birbirine karıştığı diğer rahatsızlıklarla birlikte görülmesi; gerekse kişinin biyolojik, sosyal ve psikolojik tarafına tehdit oluşturması sorunu tartışmalı hale getirmiştir. Yazıda sorunun tanımı, komorbidite olduğu psikopatolojik rahatsızlıklar, psikoterapi yaklaşımları ve grup terapileri derlenmiştir.
Obezite, vücuda besinler ile alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanan ve vücut yağ kitlesinin, yağsız vücut kitlesine oranla artması ile karakterize olan kronik bir hastalıktır. Obezite, başta kardiovasküler ve endokrin sistem olmak üzere vücudun tüm organ ve sistemlerini etkileyerek çeşitli bozukluklara ve hatta ölümlere yol açabilen önemli bir sağlık problemidir.(1) Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir. Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir. Günlük yaşamda bireylerin (gebe, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı, işçi, sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum yolu bozuklukları vb.) yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18'i, kadınlarda ise %20-25'ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30'un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır. Günlük alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Buna paralel olarak, günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlamıştır. Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir.(6)
Obezitenin günümüzde yaygınlığının 1990’larla beraber artışı değerlendirildiğinde, tüketim kültürü ile iç içe gelişen yanının olduğunu kolaylıkla söylemek mümkündür. Televizyon ve tv bağımlılığının yanı sıra evlere giren yeni bilgisayar teknolojisi beraberinde hareketsiz bir yaşam alışkanlığı ve bağımlılıkları birey ve topluma taşımıştır. Ayrıca işlenmiş besin çeşitlerinin fazlalığı, bu ürünlerin reklamlarla servis edilmesi de tüketimi hızlandırmış; obezite sorununu perçinlemiştir. Çocuklardan başlayan bu beslenme alışkanlıkları, adolesan dönemde daha soyut ve özgüvenle özdeşleşen reklamlara dönüşmüştür. Adolesan dönemde özgürlük, havalı olmak, kendini ispatlamak, güç göstermek, arkadaş edinmek, karşı cinsin ilgisini çekmek gibi reklamlar aracılığıyla, soyut kavramlarla ürünler arasında sebep sonuç ilişkisi kurulmuştur.
Kilolu ve obez bireyler Abd ve diğer endüstrileşmiş toplumlarda belirgin önyargı ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Güzellik idolleri zayıf ve büyük ölçüde gerçekdışı olan kültürlerde kilolu kişiler durumlarından ötürü suçlanmakta ve alay, önyargı ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Kilolu kişilerde gelir ve kazanç gücü baskılanmıştır ve romantik ilişkilerinin olmaması gibi tatsız sosyal durumlar daha sıktır. Ek olarak obez bireyler sağlık hizmeti alımında kısıtlamalarla karşılaşmaktadır ve tıbbi ve ruhsal sağlık sunucularından tanı ve tedavi sırasında önyargı ile karşılaşabilmektedirler.
Yurtta kalan üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığı ve obezite arasında bir ilişkinin olup olmadığının araştırılması sonucu yapılan değerlendirmede; internette ortalama 5 saat ve üzeri zaman geçiren öğrenci oranının yüksek olması dikkat çekicidir. Öğün atlayan, düzenli fiziksel aktivite yapmayan, ailesinde obez birey olan ve ailesinden yeterli sosyal destek göremeyen öğrencilerin problemli internet kullanıcıları oldukları görülmektedir. Öğrencilerin internet bağımlılık oranı arttıkça, beden kütle indekslerinin de arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Teknolojideki gelişmelerle birlikte internet kullanımının artmış olması beklenen sonuçtur. Ancak; internetin kullanım amacı ve ne kadar süre kullanıldığı önemlidir. Bu nedenle üniversitelerde internet bağımlılığına ilişkin farkındalığın artırılması amacıyla öğrencilere yönelik bilinçli ve güvenli internet kullanımı konularında eğitim çalışmalarının yapılması önemli görülmektedir. İnternetin fazla kullanımı ile birlikte dengesiz beslenme oluşabilmekte, fiziksel aktiviteye ayrılan süre de azalabilmektedir. Bunların sonucu olarak da obezite oluşabilmektedir.(7)
Obezitenin pek çok psikopatolojiyle bağlantısı olduğu bilinmektedir. Gerek psikiyatrik tedavide kullanılan bazı ilaçların kilo alımına neden olması, gerek yeme isteğinin artışında davranışsal durumlar obezitenin kaynaklarından bazıları olduğu görülmektedir. Her ne kadar psikolojik etkenler obezite gelişiminde kanıtlanmış şekilde önemli bir yer tutsa da, bu psikolojik etkenlerin nasıl obeziteyle sonuçlandığı bilinmemektedir. Besin düzenleme mekanizmasını etkileyebileceğinden şüphelenilen çevresel etkiler ve kültürel, ailesel ve psikodinamik etkenlerin hepsinin obezite gelişimine katkı sağlayabileceği gösterilmiştir. Her ne kadar pek çok araştırmacı, özgün aile öyküsü, zemin hazırlayan etkenler, kişilik yapısı ve bilinçaltı çatışmaların obeziteye neden olabileceği önermesinde bulunsa da; kilolu insanlar akla gelen her türlü psikiyatrik bozukluğa sahip olabilir ve çok çeşitli örselenmiş altyapıdan kaynaklanıyor olabilir. Pek çok obez insan duygusal olarak zarar görmüş kişilerdir ve kendi çevrelerinde fazla yeme davranışının işleyişi nedeniyle psikolojik psikolojik sorunlarla başa çıkmak için aşırı yemeyi kullanmayı öğrenmişlerdir. Pek çok hasta artık bu savunma mekanizmasına sahip olmadığı için normal kiloya uğraştığında ciddi ruhsal bozukluklar gösterebilir.(9)
Kanıtlar obezite ve psikiyatrik hastalıklar arasındaki bağıntıyı göstermektedir. Nitekim tedavi arayışında olan obez hastalarda morbid psikiyatrik hastalık prevalansı yüksektir ve yüzde 40 ile 60 arasındadır.Obezite ile ilişkili bozukluklar arasında yeme bozuklukları (özellikle tıkınırcasına yeme bozukluğu),madde kullanım bozuklukları, psikotik bozukluklar (şizofreni), duygudurum bozuklukları, kaygı(anksiyete), kişilik bozuklukları, dikkat eksikliği/hiperaktivite(ADHD) ve travma sonrası stres bozukluğu yer almaktadır.(9)
Bir çok yöntemin obezitenin tedavisinde anlamlı bir düzeyde yararlı olduğu söylenebilir. Ancak obeziteyle mücadelede tek bir yöntemin tüm kişilerde başarılı olması mümkün gözükmemektedir. Özellikle morbid obezler gibi bazı hasta gruplarında farmakolojik ve cerrahi tedavilerin uygulanabilirliği ve etkinliği tespit edilmiştir. Ancak bu gruba girmeyen hastaların birçoğunda psikolojik yöntemler başta olmak üzere birden fazla yöntemin bir arada kullanılması gerekmektedir. Her ne kadar bu tedavi kombinasyonlarından olumlu sonuçlar alındığı gözlenmiş olsa da özellikle diyetle sağlanan başarının devam ettirilmesinde daha etkin psikolojik yöntemlerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Tedavinin uzun süreli etkisinin göreceli başarısı göz önüne alındığında toplumsal düzeyde yapılacak önleyici çalışmaların obezitenin görülme sıklığını azaltmak adına umut verici olabileceği düşünülebilir. (5)

Obezite oluşmadan korunma büyük önem taşımaktadır. Obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidr. Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolojisinde pek çok faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Bu nedenle obezite tedavisinde hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekip gerekmektedir.
Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır.
Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler 5 grup altında toplanmaktadır. Bu yöntemler;
1.Tıbbi Beslenme (Diyet) Tedavisi
Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezitede beslenme tedavisi ile:
• Vücut ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin olması gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz üzerinde de olabilir.
• Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu alışkanlığını sürdürmesidir.
• Vücut ağırlığı boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık korunmalıdır.
2.Egzersiz Tedavisi
Egzersiz tedavisinin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir. Egzersiz tedavisi ile, tıbbi beslenme tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte, zayıflama ve tekrar ağırlık kazanmanın önlenmesi sağlanmaktadır.
Yetişkinlerin her gün ortalama 30 dakika orta şiddette egzersiz yapması önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite günlük 840kj (200kkal) enerji tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün fiziksel olarak aktif olmak amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite şiddetine göre değişir.
Egzersiz tedavisinin temel ilkeleri aşağıda belirtilmiştir :
• Egzersizin Türü ; Yürüyüş, Günlük Yaşam Aktivitelerinde Artış, Direnç Egzersizleri
• Egzersizin Sıklığı; Her gün veya en az 5 gün/hafta
• Egzersizin Süresi; 40-60 dk/günde 1 kez, 20-30 dk/günde 2 kez
• Egzersizin Şiddeti; Maksimal Oksijen Tüketiminin % 50-70’i
Obez bireyde, egzersiz programının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken en önemli konular, enerji harcamasını artırırken yaralanma riskinin en düşük düzeyde tutulmasıdır. Önerilen egzersiz programı, bireye özgü olmalı, eğlenceli, uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam alışkanlıkları ile uyumlu olmalıdır.
3.Davranış değişikliği tedavisi
Vücut ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Davranış değişikliği tedavisinin basamakları:
1. Kendi kendini gözlemleme
2. Uyaran kontrolü
3. Alternatif davranış geliştirme
4. Pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme
5. Bilişsel yeniden yapılandırma
6. Sosyal destek
4.Farmakolojik tedavi
Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun değildir. Kullanılan ilaçların, sağlık yönünden güvenirliliğinin saptanmış olması, obeziteye neden olan etiyolojiye uygun bir etki göstermesi, kısa ve uzun dönemde önemli yan etkisinin olmaması ve bağımlılık yapmaması ve bu tür ilaçların mutlaka hekim tavsiyesi ve kontrolünde kullanılması gerekliliği büyük önem taşımaktadır.
Obezite tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmeyi kabul etmesi ve düzenli olarak kontrollere gelmesi gerekmektedir.
5.Cerrahi tedavi
Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır. Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimlerini azaltmaktır. Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon vb. yöntemleri kullanılır. Rekonstrüktif cerrahide ise amaç; vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi estetik ağırlıklıdır ve eğer hasta obezite tedavisinin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar gerçekleşmektedir.(8)

FARKLI BOZUKLUKLARDA OBEZİTE OLUŞUMU
TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUĞU (TYB)
Bir bireyin aynı zaman diliminde ve aynı koşullarda yiyebileceğinden çok daha fazla miktarda yiyeceği kısa bir süre içinde tükettiği, yemek yeme davranışını dizginleyemediği ve aşırı miktarlarda yemek yeme davranışının tekrar ettiği bir yeme bozukluğudur. TYB’nin temel özelliği, yemek yeme alışkanlıkları bu tanıma uyan kişilerde bulimia nervozanın (BN) ayırt edici özelliği olan tıkınırcasına yeme nöbetlerinin yol açabileceği etkileri giderebilmek için, hastanın kendini kusmaya zorlaması, ishale yol açan ya da idrar söktürücü ilaçlar kullanması, yeme alışkanlığını uzunca bir süre dizginlemesi yahut yorucu beden hareketleriyle metabolizmayı hızlandırması gibi tedbirlerin alınmamasıdır.(3)
DÜŞÜK BENLİK SAYGISI
Obezitenin toplumsal boyutunun bireye bir diğer etkisi de düşük benlik saygısıdır. Düşük benlik saygısı, ilkokulda alay edilme ve etiketleme ile başlayabilen bu problemler; kişinin kendisine uygun iş bulması ve sürdürmesinde de etkendir. Obez birey, karşı cinsle yaşadığı ilişkilerde ve partner bulma konusunda da bilhassa adolesan dönemde zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu olumsuz etkilerin acılardan da kişinin yiyerek kurtulma stratejisi izlediği; daha sonrasında alınan yeni kilolar veya aksayan diyetle verilemeyen kilolarla suçluluk hissettiği; tüm bunların bireyin benlik saygısını olumsuz etkilediği düşünülmektedir. Yapılan bir araştırmada algılanan beden ağırlığı durumu ile benlik saygısı ve beden algısı incelendiğinde, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır.Ayrıca çalışma sonucunda, obez ve morbid obezlerin düşük benlik algısına sahip olduğu ortaya koyulmuştur.(10)
DEPRESYON
Depresyonda çoğunlukla kilo kaybı vardır. Beck depresyon envanteri incelendiğinde bir soruda tamamen kilo kaybına odaklanıldığı görülmektedir. Günümüz dünyasının hareketsiz yapısı, yeme içme tüketiminin teşviki değerlendirdiğinde obezitenin anlamlı artış göstermesi bazı depresyon durumlarda da gündeme gelebileceğini göstermektedir.
Bulimia Nevroza

Obezite tedavisinde kullanılan 5 farklı metod: • Diyet • Psikoterapi • Fiziksel aktivitenin modifiye edilmesi • Farmakoterapi • Cerrahi (2)

(1) Altunkaynak BZ, Özbek E (2006) Obezite nedenleri ve tedavi seçenekleri. Van Tıp Dergisi, 13:138-142.
(2) Aygün N (2014) Obezite tanımı, komplikasyonları, endokrin kontrolü ve beslenme tedavisi. Okmeydanı Tıp Dergisi, 30:45-49.
(3) Şenol Turan, Cana Aksoy Poyraz, Armağan Özdemir Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2015;7(4):419-435 doi:10.5455/cap.20150213091928
(4) Sadock Benjamin James,Vrginia Alcott Sadock,Pedro Ruiz (2016) Psikiyatri Davranış Bilimleri/Klinik Psikiyatri, (522-525)
(5) Kahraman Melis Sedef, Güriz Seher Olga, Özdel Kadir Yetişkinlerde Obezite: Biyolojik ve Psikolojik Tedaviler için Genel Bir Gözden Geçirme Klinik Psikiyatri 2014;17:28-40
(6) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (2018) https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/obezite/obezite-nedir.html (10 Nisan 2018)

(7) GÜÇLÜ Sultan, TABAK Ruhi Selçuk, TÜTÜNCÜ İlknur, YILMAZ Fatma İnternet Bağımlılığı: Gerçekten Obeziteye Neden Olur Mu? 2016;7:59 International Peer-Reviewed Journal of Nutrition Research Doi: 10.17362/DBHAD.2016721882
(8) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (2018) https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/obezite/obezitenin-tedavisi.html (10 Nisan 2018)
(9) Sadock Benjamin James,Vrginia Alcott Sadock,Pedro Ruiz (2016) Psikiyatri Davranış Bilimleri/Klinik Psikiyatri, (522-527)
(10) Hamurcu Pınar, Öner Can , Telatar Berrin, Yeşildağ Şahin Türkiye Aile Hekimliği Dergisi | Turkish Journal of Family Practice 2015;3(19) doi: 10.15511/tahd.15.02122
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Obeziteye Neden Olan Psikopatolojiler ve Obezitenin Bilişsel Davranışçı Psikoterapisi Üzerine Derleme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Yetkin KUŞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Yetkin KUŞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Yetkin KUŞAN Fotoğraf
Psk.Yetkin KUŞAN
Antalya
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi36 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Yetkin KUŞAN'ın Yazıları
► Bilişsel Davranışçı Terapi Psk.Arzu BEYRİBEY
► Bilişsel Davranışçı Terapi (Bdt) Psk.Benan ŞAHİNBAŞ
► Bilişsel Davranışçı Terapi Psk.Dnş.İnci AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Obeziteye Neden Olan Psikopatolojiler ve Obezitenin Bilişsel Davranışçı Psikoterapisi Üzerine Derleme' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Doğa, Şehir ve İnsan Haziran 2017
◊ İyimser Düşünmek Ocak 2015
◊ Okuma Alışkanlıkları Aralık 2013
◊ Sınav ve Ruh Hallerimiz Kasım 2013
◊ Med Cezir Manzaraları Kasım 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:07
Top