2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yanlış Beslenme ve Meme Kanseri
MAKALE #5257 © Yazan Dyt.Yeşim İŞGÜZAR | Yayın Temmuz 2010 | 5,785 Okuyucu
MEME KANSERİNİ YANLIŞ BESLENME İLE TETİKLEMEYİN

Evrensel bir sorun olan ve her yıl milyonlarca insanın yaşamının sonlanmasına neden olan kanser, kalp hastalıklarından sonra ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Organizmanın her yerinde oluşabilen kanser türleri içinde meme kanseri, kadınlarda görülen kanser vakalarının %30’unu oluşturmakta ve tüm kanser ölümlerinin %18’inden sorumlu tutulmaktadır.

Epidemiyolojik veriler incelendiğinde meme kanserinin kadınların yaşamını tehdit eden en önemli risk faktörlerinden biri olduğu açıkça görülmektedir. Bu nedenle riski azaltacak ya da en aza indirgeyecek tutum ve davranışlar yoluyla kanser gelişiminin önlenmeye çalışılması, hastalığın geliştiği durumlarda ise erken tanı ve etkili tedavi ile yaşam süresi ve niteliğinin arttırılmasını destekleyici girişimlerde bulunulması gerekmektedir.

Son yıllarda meme kanseri gelişimi açısından yüksek risk gösteren kadınlarda, kanserin ortaya çıkmadan önce önlenmesine yönelik çalışmalar ve tartışmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. Bu çalışmalar kapsamında, meme kanserinin oluşmaması için çevresel risk faktörlerinden ve karsinojenlerden korunma ve beslenmenin düzenlenmesi gibi önlemler ön plana çıkmaktadır.

Bir kadının yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski %11-12.5 ‘dir. Bu riski en aza indirgeyebilmek adına yaşam boyu sağlıklı beslenmek korunma yöntemlerinin başında gelmektedir.

Yaşamın sürdürülebilmesi için sürekli ve düzenli olarak gerekli olan tüm yiyecek ve içeceklerde, hem kansere neden olan (kanserojen) , hem de kanserden koruyan(antikarsinojen) çok çeşitli bileşenler bulunmaktadır.
· Yağ doğrudan kanser medyana getiren bir besin öğesi olarak değerlendirilmese de, yüksek yağlı bir diyetin bağırsaklardaki bakterileri çoğalmakta, östrojen hormonu bileşiklerinin üretimini arttırmakta ve lif miktarı az olduğu için östrojenin yeniden emiliminin artmasına neden olmaktadır.

Ayrıca fazla yağ tüketimi sonucu, alınan yağların fazlası vücutta birikmekte ve obezite meydana gelmektedir. Obez bireylerde kanser, normal ağırlıktaki bireylerden çok daha fazla görülmektedir. Günlük kalorinin %25-30’sinin yağlardan alınması gerekmektedir. Bu oranın en fazla % 7 si doymuş yağlardan( et, tam yağlısüt, tereyağ), %10 unu çoklu doymamış yağlar ( soya, balık yağı, keten tohumu, ayçiçeği yağı,) kalan kısmı ise tekli doymamış yağlardan olan ve kansere karşı koruyucu etkisi bulunan zeytinyağı, kanola yağı ve kabuklu yemiş yağlarından oluşmalıdır.

Hayvansal kaynaklı fonksiyonel besinlerden en önemlisi somon, ton, uskumru, sardalya gibi
balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleridir. Kardiyovasküler hastalıklara karşı ve dolaylı olarak meme kanserine karşı koruyucu görev yapmaktadır. Hücresel immün yantıın kontrolunde de rolü vardır. Bu sebeple haftada 2 kez balık ve su ürünlerinden tüketilmelidir.

Bir diğer hayvansal kaynaklı fonksiyonel bileşen konjuge linoleik asittir (CLA). Geviş
getiren hayvanların etlerinde ve süt ürünlerinde bol bulunmaktadır. Antikarsinojenik ve antiaterojeniktir. Vücutta yağ dokusunu azaltıp yağsız dokuyu arttırmaktadır.. Eikasonoid yapımını düzenleyerek immün yanıt üzerinde olumlu etkiler yapar.

Kadınlardaki doğal östrojenler gibi davranan bazı kimyasal maddelere fitoöstrojenler denilmektedir. insan vücudundaki. Bu bileşiklerin östrojenik etkisi zayftır. Fitoöstrojenler hem östrojen agonisti hem de antagonisti gibi davranabilir. Östrojen agonisti olarak östrojenik etki yapar. Antagonist olarak da östrojen reseptörlerini tutarak doğal östrojen etkilerini baskılar. Birçok kadın östrojen yerine koyma tedavisinde düzensiz kanamalara neden olabilen, meme ve endometrium kanseri riskini artırabilen doğal östrojen yerine fitoöstrojenleri tercih etmektedir. Menapoz sonrası osteoporozun ana nedeni östrojen eksikliğidir. Östrojene benzer lignan ve izoflavon gibi bileşiklerin verilmesinin osteoporozu önleyebileceği düşünülmektedir.

östrojen metabolizmasını düzenleyen fitoöstrojenler kuru baklagiller, bezelye, barbunya, börülce ve soya fasulyesinde bol miktarda bulunmaktadır. Soya fasulyesi önemli bir fitoöstrojen kaynağıdır.. Soyanın kanser, kardiyovasküler hastalık, osteoporoz önleme ve tedavisinde, menopoz semptomlarının hafifletilmesinde rolü vardır. Genistein soyada kanser riskini azaltan en önemli maddedir Soya genistein ve diadzein gibi östrojenik steroidlere yapısal benzerliği olan izoflavonlardan zengindir. Zayıf östrojenik etkili izoflavonlar reseptörleri tutarak etkin doğal östrojenler ile yarışırlar. Bu mekanizma soyadan zengin diyet alan Asyalı kadınlarda östrojen bağımlı kanserlerin neden az görüldüğünü açıklamaktadır.

Hayvansal protein tüketimi, doymuş yağ tüketimini arttırmakta ve kalsyum emilimini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca hayvansal protein tüketimi fazla olan bireylerde meme, prostat, rahim, kalın bağırsak gibi kanser türleri daha fazla görülmektedir. Bu sebeple günlük olarak 3 porsiyon süt ve süt ürünlerini yağsız olarak ; et ve et ürünlerinden ise, sakadat gibi yağ oranı yüksek olan ürünler dışında ortalama 4 porsiyon şeklinde tüketilmelidir.

Karbonhidratlı besinlerin de fazla miktarda alınması obeziteye neden olduğundan beslenme planında çay şekeri, çikolata, fast-food tarzı basit karbonhdratlı besinler yerine kompleks karbonhidratlı , posa içeriği yüksek besinlerin yer alması gereklidir.
Posa, bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlamakta, vücut için zararlı maddeleri atmakta ve östrojen emilimini engelleyerek dengeyi sağlamakta ve meme kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir. Günlük beslenme planında karbonhidrattan zengin kepekli tahıl ürünleri, kuru baklagil, taze sebze ve meyvelerin fazla tüketilmesi ile vücuda yeterli miktarda posa alımı sağlanabilmektedir.

Brokoli, karnabahar, lahana gibi bitkisel besinler hücresel DNA zedelenmesini baskılayan veya bloke eden enzimleri tetikleyerek , tümör büyüklüðünü ve östrojen benzeri hormonların etkinliğini azaltarak meme kanserine karşı büyük etki gösterirler
Karotenden zengin sebze ve meyveler ile birlikte bir turunçgil (citrus) meyvesini diyete eklenmesinin kanser önlemedeki önemi gayet açıklıkla bilinmektedir. Özel,kle günlük olarak likopenden zengin domates tüketimi antikarsnojen etkisinden dolayı çok önemlidir.

Günde 10 gr keten tohumu meme kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir.

Çaydaki polifenolik bileşikler kanser ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucudur. Japon kadınlarında günde beş bardak ya da daha çok çay içilmesinin evre I ve II meme kanseri tekrarlarını azalttığı gösterilmiştir. Çaydaki kateşinler kanser ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaktadýr. Yeşil çay kateşinlerdenzengindir çayın olumsuz etkilerini önlemek için yemeklerden en az yarım saat sonra bir dilim limonla tüketmak uygundur.
Prebiyotikler inülin, frukto- ve galaktooligosakkarit gibi kısa zincirli karbohidratlardır ve
endojen kolon bakterileri için substrat görevi görürler. Bağırsaklarda normal olarak bulunan bakterileri “besleyerek” sağlıklı olma durumu devam ettirilebilir ve gastrointestinal sistemin normal iþlevini yerine getirmesi sağlanabilir. Prebiyotiklerin en belirgin yararlı etkileri kolonik mikroflorada yer alan laktobasiller ve bifidobakterilerin çoğalmasını seçici olarak uyarmaktır. Bu durumsa başta kolon kanseri olmak üzere diğer kanser türlerine karşı da savunma mekanizmasına yardımcı olmaktadır.

Soğan , sarımsak, buğday , çavdar, pırasa, yer elması, hindiba, kuşkonmaz gibi besinlerde doğal olarak bulunan fruktooligosakkaritler grubu prebiyotikler günlük beslenme planı dahilinde mutlaka yer almalıdır.

Soğan ve sarımsak içerisindeki bileşenler karsinojenlerin atılımını arttırarak, tümör hücre çoğalmasını baskılayan enzimleri uyarır.

Şarap içeriğindeki quercetin ve kaempferol adlı bileşenlerin antikarsinojen etkisi yüksek olup günde bir kadeh şarap tüketmek kanserden koruyucu etki göstermektedir.

Bunlarla birikte kanser riskini azaltmak için besinlerin saklanması ve pişirilmesi sırasında da bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir. Besinlerin tütsülenmesi, ızgara üzerinde veya ateşe çok yakın pişirilmesi, tuzlanması, salamura ve turşu şeklinde saklanması sonucu bazı kanserojen maddelerin ortaya çıktığı belirtilmektedir. Ayrıca besinlerin aşırı derecede saflaştırılması, kanserden korunmada önemli bir etkiye sahip olan posanın kaybına; hatalı pişirilmesi ise, kanserden korunmada önemli etkisi olan vitaminlerin yok olmasına ve kanserojen maddelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Besin pişirilmesi, tüketimi ve saklanması konusunda da hassas davranılmalıdır.

Sağlıklı günler
Dyt. Yeşim İŞGÜZAR
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yanlış Beslenme ve Meme Kanseri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Yeşim İŞGÜZAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Yeşim İŞGÜZAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Yeşim İŞGÜZAR'ın Makaleleri
► Yanlış Beslenme Okul Çağında Başlar! Dyt.Gülsüm UYANIK SAYGIN
► Diyette Doğru Bilinen 10 Yanlış Dyt.Büşra DAYIOĞLU
► Diyette Yanlış Bilinen Gerçekler Dyt.Meltem ERDAĞI
► Kilo Verirken Yapılan 10 Yanlış Dyt.Zülal YALÇIN
► Yanlış Diyet Yapmanın Zararları Dyt.Derya ZÜNBÜLCAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Yanlış Beslenme ve Meme Kanseri' başlığıyla benzeşen toplam 97 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Gdo ve Gdo Kasım 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:25
Top