2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kahrol Düşman Al Sana Bomba
YAZI #1234 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Eylül 2011
Uzun zamandan beri katil terör örgütü PKK’nın ölüm listesinde yer alan Kürt kökenli namuslu ve cesur bir yazarımız, “Bu eylemlerden sonra Kürt olduğum için utanıyorum” dedi.

Ey büyük insan!

Çıkar, haz ve bencillik önünde diz çökenler; korku, endişe ve kişisel risk karşısında korkanlar, yılmışlar, sinmişler asrında sen bu kadar cesur kalabilmişken, üstelik de namlunun ucunda bile salim bir vicdanın sesi olabilmeyi başarabilmişken utanması gereken sen değilsin, bizleriz.

“Türk, Kürt” diye geçinen bizleriz, asıl utanması gereken!

30 yıldır nice masum insanımız katledilirken 30 kere olsun şöyle adam gibi bir kamuoyu tepkisi verip kalleşlerin yüreğine korku salamadığımız, evimizin, kahvelerin, televizyon ekranlarının dumanlı köşelerinde bu denli uyuştuğumuz için!

Onu bırak, hepimizi koruma pahasına gencecik yaşta şehit düşen kahramanlarımızı en son yolculuklarında, cenazelerinde bile iki - üç bin kişiyi geçmeyen cılız kalabalıklarla, en önemlisi de dostu üzerek, düşmanı ise sevindirerek uğurlamak zorunda kaldığımız için!

Ne yaşarken ne ölümünde ne de sonrasında sana vefa gösteremediğimiz, bir kaç gün içinde unuttuğumuz, hatta sen gittikten sonra çaresiz kalan ailenin evine haciz yollayabildiğimiz, bu denli atalete düşebildiğimiz için bizler utanmalıyız!

Gereken hiçbir yerde sıradan bir futbol maçı kadar bile kalabalık olamadığımız, içimizdeki duyguları bir maç sonrasındaki kadar dahi yürekten haykıramadığımız için. Kaybettiğimiz işimiz ya da hapse atılan kulüp yöneticimiz dışında hiçbir ortak değer için bir araya gelemediğimiz, bu denli sığlaşıp bencilleştiğimiz için!

Asıl biz utanmalıyız, katillerle kol kola olan bir partinin hukuka, devlete, ülkeye kafa tutarak terk ettiği meclise canı istedi diye geri dönüşünü ekranlarda, adeta Viyana kapılarına dayanmış ulu sultan Kanuni seferden dönüyormuş gibi ballandıra ballandıra işlediğimiz, bu denli zelil bir duruma düştüğümüz için!

Asıl biz utanmalıyız, ana karnındaki bir bebeğin mezara girdiği gün meclise dönenleri, bir bebeğin ölümüne bile sessiz kalacak kadar insaniyetten uzaklaşmış olanları bir ayakta alkışlamadığımız kaldığı için!

Etnik ya da ailesel bir yakınlık olmadığı sürece en hunhar katliamlara bile tepkisiz kalan, ana karnında daha doğmamış bir bebek cinayetine bile doğru düzgün sesini yükseltemeyen, anlaması güç bir biçimde ve “istemem ama yan cebime koy” dercesine susan, adeta bu işlerden “memnunmuş gibi” davranan biz “bir kısım Kürtler ve Türkleriz” asıl utanması gereken.

Asıl biz utanmalıyız, ekranın alt köşesinde “4 öğretmenimiz kaçırıldı, 1 korucu şehit, 4 asker yaralı” yazısı geçerken bacak bacak üstünde attığı umursamaz ve abartılı kahkahalarla bizle aynı duyguyu paylaşmadığı açıkça belli olanların sıkı birer izleyicisi olabildiğimiz, bu denli basitleşebildiğimiz için!

Evet biz utanmalıyız asıl, yaşadığı ülkede bunlar ve çok daha fazlası olurken ekranlarda “dizi film” ambalajı altında ailecek tecavüz sahneleri izlediğimiz, sonra da utanmadan kalkıp gerçek bir tecavüz olayına göstermelik tepkiler verme iki yüzlülüğü içine düştüğümüz için!

Asıl biz utanmalıyız, zehiri “...ama çözüm değil ki” süslü paketi içine saklayarak birilerine suç işleme özgürlüğü verenlere, böylece mülkün temelini oyma işini bize -güya- çözüm içinmiş gibi yutturanlara “uzmanlar” diyebildiğimiz için!

Oysa demokratik bir hukuk devletinde tanımlanmış suçları işleyen partiler çözüm olsun ya da olmasın diye kapatılmaz. Mevcut yasalara göre suç işleyen partiler, ülke hukuk devleti olsun, kanunlar suç işleyen herkese eşit uygulansın, böylece adalete olan güven sarsılmasın ve mülkün temeli aşınmasın diye, devletin otoritesine itaat, gücüne saygı azalmasın diye kapatılır. Bir katile ceza verince ölen geri gelir mi! Yani ölen için bu ceza bir çözüm olur mu! Ya da "mahkum cezaevinde ıslah olmuyor, ceza mahkumu ıslah etmiyor, öyleyse ceza çözüm değil, katil dışarıda gezsin" denilebilir mi!

Hem "çözümdü - değildi, o halde kapansın - kapanmasın" demek yüce mahkemeden; harici hiç bir tesir altında kalmadan, başka bir kaygı ve beklenti gütmeden, sadece önündeki yasalara bakarak değil, başka sayiklerle karar vermesini istemek / beklemek olur ki bu hukuk devletinin ocağına incir dikmek, mülkün temeli olan adaletin dibini aşındırmak olur.Kaldı ki cezadan sonuç alabilmek sadece herhangi bir ceza vermekle değil; bu yaptırımın tutarlı ve istikrarlı olması ile mümkündür.

Birinci cezayı tartışarak, ikincisini geciktirerek zar zor, üçüncüsünü ayyuka çıkan "çözüm değil aslında" zaafı içinde kendiniz bile inanmayarak verirseniz bu ceza sırf adı ceza olsa bile pek tabi ki istenilen sonucu vermeyecektir. Psikoloji bulgularına göre cezada sonuç alabilmek; aynı cezanın benzer tüm durumlarda ve taviz tanımaz bir tutum ve kararlılıkla verilmesiyle ancak mümkün olur.

Bunu bile bilemeyenlere “stratejist - uzman vs.” dediğimiz, bunları boy boy ekranlara taşıdığımız, daha doğrusu korkularına ve kaygılarına göre eğilip bükülenlere, namlunun ucuna göre şekilden şekile girenlere kaldığımız, kılavuzumuz olarak bunları seçtiğimiz için!

Bir bataklık olan Kandil orada fokur fokur kaynıyorken biz bu taraftan sürekli, bir filmde Zeki Müren'in verdiği, "Kahrol düşman al sana bomba" türü afaki tepkilerle üzerimize düşeni yaptığımızı zannettiğimiz, farkında bile olmadan gaflet denizinde boğulduğumuz için!

Ey Türk Milleti!

Sen böyle değildin! Sana ne oldu! İsrail üretimi sebze ve meyve tohumları mı bunun nedeni! Ya da gördüklerin, duydukların, izlediklerin mi kararttı senin yüreğini. Nedir bu korku. Nedir bu zulmet ve gaflet perdesi! Niçindir bu ölü sessizliği. “Soğuktur, demirdir, ilkeldir ama namlu ucu adama çok şey öğretir” denilen kalleş bir kurşun korkusu mu yoksa!

Kalleş bir kurşundan korkma. Kalleş olmayan bir kurşundan kork, şayet korkacaksan da! Kalleş ve namussuz olmaktan kork. Vicdanını, iz’anını, insafını kaybetmekten kork asıl.

Unutma sadece kurşun yiyen ölmez! Sen de öleceksin bir gün. Ben de öleceğim. Hepimiz öleceğiz. Korkularımızın ecelimize bir faydası olmayacak! Sürekli kaçtığımız, uğruna dillerimizi, vicdanlarımızı eğip büktüğümüz ölüm belki ekran başında bir tecavüz sahnesi izlerken, belki yatağımızda mışıl mışıl uyurken yahut yolda yürürken çarpan bir araba ile bulacak bizi.

Katil teröristlerden çıkacak kalleş bir kurşun gelmezse ölmeyecekmişiz gibi yaparak dilimizi, vicdanlarımızı, insanlığımızı sağa sola, zaman ve zemine göre eğip bükmeyelim. Öyle de olsa böyle de olsa, madem eninde sonunda öleceğiz, hiç olmazsa adam gibi davranarak, onurlu ve cesur olarak, dik ve erdemli kalarak ulaşalım, bu herkes için aynı olan nihai sona.

Orada bizi bekleyen kudreti sonsuz erken mi geç mi, ondan mı şundan mı öldüğümüze göre değil; tüm bu vasıflara bakarak muamele edecek bize!

"Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz de öyle dirilirsiniz" (Hadis-i Şerif)

Psikolog
İzzet Güllü
MDH
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Makaleleri
► Canlı Bomba Psikolojisi Psk.Makbule UZUN ÇINAR
► Sana Ne İyi Gelir? Psk.Dnş.Esmanur BOLAT
► Dost Sandığımız Düşman : Televizyon Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kahrol Düşman Al Sana Bomba' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:16
Top